İZMİR’İME SELAM OLSUN
İZMİR’İME SELAM OLSUN
Herkesin mutlaka aşık olduğu bir insan, bir şehir olmalı hayatında. Ya da kendini ait hissettiği… İşte ben de bu yazımda aşık olduğum o muhteşem şehri yazmak istiyorum yani İzmir’i!
Türkiye’de herhangi bir şehrin insanında görülmeyen bir sevda vardırİzmirle bir İzmirli arasında. Öyle bir şehirdir ki burası, sanki tüm özgürlükler onda hayat bulmuştur. Sanki tüm Türkiye’de olması gereken hoşgörü düzeyi bu şehire tümüyle hakimdir. Bir de Izmir milliyetçisidir İzmirli. Asla bir laf söyletmez şehrine, insanına.
Boyozundan kumrusuna, kadınından rakısına, klorağından otuz beş buçuğuna, çiğdeminden midyesine, domatından atan asfalyasına, kordonundan lokmasına, insanından hoşgörüsüne dünyada tek emsaldir İzmir.
Rakısına, ‘efe’sine, ‘Ata’sına oldukça düşkündür.
Kadınları, masaya yumruğunu vurdu mu susuverirsiniz. Çetin ceviz olmalarıyla oldukça ünlüdürler. Rakılarını yudumlarken kahkahalar eşlik eder her kadeh tokuşturmaya.
Balkon kültürü oldukça yaygındır. Neden dışarıda mis gibi bir hava varken evde oturulsun ki değil mi ama?
Eminim ki Kordon’da hafiften sevişmelerekaçan yakınlıklar gençliğin hatırlanan en güzel anlarından olacaktır.
Öyle bir hoşgörü karşılar ki sizi İzmir’de… Sanki bütün herkes ‘ben daha kibarım’ yarışında gibidir. Duygulanırsınız, hatta bazen gözleriniz bile dolar.
Özgürlüğün tadını öyle bir alırsınız ki orada. Her nefes alışverişinizde sanki içinize özgürlük doldurursunuz.
Yeter ki damarlarına basıp asfalyalarını attırmayın. Onun dışında arızasız yaşarlar hayatı.
Şükretmeyi de, haklarını aramayı da, hoşgörünün en âlâsını da, dibine kadar eğlenmeyi de en iyi onlar bilir.
Çünkü bilirler ki; hayat birgün bitecek. En güzeli bırak kendini tatlı tatlı esen meltemin şefkatli kollarına. Tadını çıkara çıkara, her anını sindire sindire yaşa.
Sanırım Cemal Süreya’nın şu sözleri durumu en iyi şekilde özetliyor:
“Ama İzmir… İzmir’de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez.
Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur. Hafta sonları denize doğru bir göç başlar. “Ey hayat, biz Çeşme’ye gidiyoruz sen de arkadan gel” der İzmirliler muzipçe. Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider.
Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan IZM harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak aşıklar kadar.”
Cemal SüreyaNaçizane Öneriler:
Müzik: Barış Manço’dan ‘Kol Düğmeleri’.
Film: Aşkın, beyaz perdeye en güzel yansımalarından olan ‘Leon’.
Kitap: Thomas More’dan ‘Ütopya’.
Yorum Yazın