Kadın Beyanında Bulunan Trans Bireylerin Farklı Alanlarda Yaşatabileceği Problemleri Tartışmalıyız
Self-ID; yani öz kimlik kavramı hem ülkemizde, hem dünyada tartışılmaya devam ediyor. Kişinin cinsiyetinin kendi beyanına dayandırılması gerektiğini savunanlar ve bu durumun yanlış olduğunu dile getirenler sık sık karşı karşıya geliyor. Son günlerde yeniden alevlenen bu tartışmalara yakından bakıyoruz.
Self-ID, öz kimlik kavramıyla çoğumuz yeni tanışmış olsak da aslında uzun süredir tartışılan bir konu.
Trans bireyler çoğunlukla çocukluktan itibaren öz kimliklerinin biyolojik bedenleri olmadığının farkında. Ancak her trans hemen hormon tedavisine başlayamıyor, ameliyat olamıyor veya yasal prosedürleri tamamlayamıyor. Bu nedenle self-ID, yani öz kimlik beyanı öne çıkıyor. Kişi cinsiyetini ne beyan ediyorsa, onu doğru kabul etmeli ve bu kişilerin hayatını o beyana göre yaşamalarına izin vermeliyiz.
Trans sporcuların kadın kategorisinde tüm rekorları kırması halen tartışılırken, beyan konusu durumu iyice karmaşıklaştırıyor.
Kadın beyanında bulunup madalya kazandıktan sonra yeniden erkek beyanı veren bir atlet, Olimpiyat Komitesi'nin trans sporcular konusunda daha katı kurallar koymasına sebep olmuştu. İnsanların çıkarları için yalan beyan verebildiğini bildiğimiz bir dünyada öz kimliği esas almak büyük sorunlara sebep olabilir.
Beyanı doğru kabul eden ülkelerde durumun boyutları çok daha ciddi.
Örneğin cami bombalayan bu terörist, eylemlerinden sonra mahkeme aşamasında kadın olduğunu beyan ediyor ve aldığı 53 yıl hapis cezasını kadınlar cezaevinde geçirmesine karar veriliyor.
Kişisel beyanın ne kadar tuhaf şekillerde istismar edilebileceğinin en iyi örneğini mahkumlar ve sporcularda görüyoruz.
Üç çocuk annesi bir kadına demir bir çocukla öldüresiye tecavüz eden ve dişlerini döken bir diğer suçlu da mahkemede kadın olduğunu beyan etmişti.
Böylece o da kadınlar hapishanesine gönderildi.
Amerika, Kanada ve İskoçya'da tecavüz suçu bile işleseniz kadın olduğunuzu açıklayarak kadın olarak yargılanabiliyorsunuz.
Üstünü kadın bir polisin aramasını isteyen göstericiye "ben de kadınım" diyen erkek polis memurunun dalga geçmiş bile olsa bu beyanının doğru kabul edilip edilemeyeceği sosyal medyada konuşulmuştu.
Kanadalı bir trans bireyin ağdacılara açtığı dava da uzun süre tartışılmıştı.
Kişisel beyanın uç örneklere de gidebildiğini bilmek gerekiyor.
Utah'lı 58 yaşındaki trans birey Chloe Jennings-White kendini öyle olmadığı halde engelli olarak beyan etmesi ve tekerlekli sandalye kullanmasına rağmen doktorların kendisini ameliyatla sakat bırakmamasına isyan etmişti. Kendini engelli, bebek, hayvan olarak tanımlayan pek çok insan var.
Bizdeki kişisel beyan tartışmaları genellikle kişilerin istedikleri umumi tuvaleti kullanamaması düzeyinde kalırken dünyadaki bu örneklere gözleri kapamak doğru değil.
Belki bizde henüz beyan kabul edilmediği için bu tartışmalar uzak geliyor ama bu durumlar çok da uzağımızda değil. Örneğin şu an tuvaletlerin dışında kadın sığınma evlerine beyanı kadın olan herkesin girebilmesi konuşuluyor. Özellikle bizimki gibi ülkelerde bu tür şeyler sadece bir tartışma olarak kalıyor ama insanların talepleri de yok sayılamaz.
Kimsenin trans haklarına bir şey dediği yok ancak bazı düzenlemeler yapılmazsa kadınlar pek çok açıdan zarar görecek.
Şu anki düzenlemeler adeta kadın cinsiyeti kavramını siliyor. Bir tarafın özgürlükleri diğerlerini kısıtlama noktasına geldiğinde sesler yükseliyor ve bu duruma karşı çıkan kadınlar transfobik olarak tanımlanıyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yorum Yazın
Cinsiyet kromozomlardadır. Aksinin önemi yok.
Kendini mesih ilan edenleri de mesih kabul edelim. Etrafımız Napolyon dolar bu gidişle.
ben bu dünyadan değilim evladım dersiniz o da kabul