Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
'Kâfirleri Görünce Öldürmeliyiz'
Kâfirleri Görünce Öldürmeliyiz
''İslam Devleti'' nasıl işler? Alman Spiegel gazetesi, Türkiye'den IŞİD'e terörist devşirmekle görevli bir örgüt mensubu ile görüştü. Ebu Settar isimli militan, demokrasinin kafirler için olduğunu düşünüyor, dünyaya egemen olduklarında günahkar Müslümanların da cezalandırılacağını söylüyor.
Çeviri: Tevfik Taş
soL'un notu: Alman Der Spiegel dergisi, Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Türkiye'deki militan akışını koordine eden Ebu Settar isimli bir militanla görüştü. Gazeteciyle IŞİD'linin kamuya açık bir mekanda buluşmaları bile, Türkiye'yi yöneten iktidarın bir terör şebekesiyle olan ilişkilerini göstermeye yetiyor. Öte yandan, Ebu Settar'ın açıklamaları, bölgedeki dinci gericiliğin hangi kaynaklardan beslendiğini ve hangi argümanları kullandığını göstermesi açısından da, Türkçe okuyan okurun dikkatinden kaçmayacaktır. Ebu Settar'ın İslam savunusu ile Türkiye'deki AKP kaynaklı dinci gericiliğin İslam savunusu arasında benzerliği görmek ise, herhalde şaşırtıcı olmayacaktır.
İslamcının şartları son derece sıkı: Fotoğraf çekilmeyecek, ses kaydı tutulmayacak, gerçek isim hiçbir şekilde telaffuz edilmeyecek. Hangi ülke vatandaşı olduğunu da açıklamıyor. Yalnızca Arap olduğu anlaşılıyor. İngiliz aksanıyla konuşan, iyi bir İngilizcesi var.
Adının Ebu Sattar olduğunu söyleyen 30 yaşlarında, siyah sakalı göğsüne kadar uzamış, üst dudağında bıyığı olmayan kel kafalı bir adam ile buluşuyoruz. Yere kadar değen bir kaftan giyinmiş. Siyah bir deri çanta içinde, beze sarılı bir Kuran taşıyor elinde.
IŞİD'in 'ideolojik figürü'
Ebu Sattar, Türkiye'de terör milisi olacak kişileri derliyor. Dünyanın değişik ülkelerinden Türkiye'ye gelip, Irak ve Suriye'deki ''kutsal savaş''a katılmak
'Kuran'da olduğu gibi, Allah'ın sözleri bunlar. Çeviriye de hakkımız yok. Burada söz konusu olan bir şeyin hoşa gidip gitmemesi değildir. Bizim tek bir kelime dahi soru sorma hakkımız yok.'
isteyen kişilerin imanlarını test ediyor. Birbirinden bağımsız pek çok İD (İslam Devleti) sempatizanı onunla görüşmemizi önerdi. İD için niçin savaşılması gerektiğini en iyi o anlatabilirmiş. Birçokları için o, ideoljik anlamda örnek bir figür.
Bir miktar karasızlıktan sonra Ebu Sattar bizimle buluşmayı kabul etti. Randevulaştıktan sonra nerede buluşacağımızı söyleyecekti. Fakat randevu gerçekleşmedi. Daha sonra, yalnızca bir gün sonra kamuya açık bir yerde sabahtan buluştuk. Bu kez gerçekten de geldi. Çerçevesiz cam gözlukler içinde kahverengi göz rengi olan bir adam belirdi. Elinde tahtadan yapılmış bir tesbih var; kendine güvenli ve kavgacı mizahı olan bu adam çayını ısmarladı.
Esselamün aleyküm.
Müslüman mısınız?
Ne önemi var. Benim için din yalnızca özel bir meseledir.
Peki, niçin ''Selamün aleyküm'' diyorsunuz?
Çünkü ''Selamet seninle olsun'' anlamındadır ve ben bunu dostane bir selamlama olarak görüyorum.
Demek ki siz müslüman değilsiniz. Biliyordum zaten!
İslam Devleti söyleminde dünya sürekli imanlılar ve kâfirler olarak ayrılıyor. Niçin? İslam Devleti fikriyatında niçin yalnızca siyah ve beyaz var? ''Biz dünyanın geri kalanına karşıyız'', niçin?
Kim başlattı bunu? Kim dünyayı işgal edip, bütün yabancı kültür ve dinleri değersiz kılmaya çalıştı? Sömürgeciliğin tarihi uzun ve kanlıdır. Batıya ait bu tutum, günümüzde kendini beğenmişlik olarak hâlâ sürdürüyor. ''Biz dünyanın geri kalanına karşıyız'' yaklaşımı batının asıl motivasyonudur. Biz müslümanlar nihayet buna karşı başarılı bir direniş gösteriyoruz.
'KURAN'DA NE VARSA ONU YAPIYORUZ'
Masum insanlara karşı baskı ve terörü yaygınlaştırıyorsunuz. Özellikle de müslümanlara karşı. Şimdi buna başarılı bir direniş mi diyorsunuz?
Biz Allah'ın sözlerine uyuyoruz. Bizim inancımıza göre, insanlığın asıl görevi Allah ve peygamberi Muhammed'e selametle bağlanmaktır. Biz Kuran'da ne varsa onu yapıyoruz. Biz bunu başardığımızda elbette bu bir başarı olacaktır.
'Evet, bu iki surede geçiyor. Fakat orada birşey daha var: Nerede kâfirlerle karşılaşırsan onları öldür ya da sürgün et.'
Başka insanların kafasını kesen kişiler iyi müslüman mıdırlar?
Tersten soralım: Sizce savaş uçakları ile Afganistan'da düğün yerini bombalamak ya da uydurulmuş nedenlele bir ülkeyi, örneğin Irak'ı işgal etmek iyi hristiyan olmak mıdır? Guantanamo ya da Ebu Garib'ın sorumluları iyi hristiyanlar mıdır?
Siz benim soruma yanıt vermiyorsunuz. İfade ettikleriniz din adına yapılmış şeyler değil ki. Ve batıda da bu olaylar çok eleştirildi. Bir kez daha: Sizin için iyi müslüman kimdir? Hangi insanları davaya katıyorsunuz?
İyi müslüman Allah'ın yasalarına amasız fakatsız tabî olandır. Şeriat bizim yasamızdır. Ve asla insanlar tarafından yapılmamıştır. Yorumuna gerek yoktur. Allah tek yasakoyucudur. Kesin olan birşey var ki, Almanya'da buna dahildir, dünyada yeterince insan modern dünyanın beyhudeliğinin farkındadır. İslamın ete kemiğe büründürdüğü değerler anlaşılmıştır. Şeriata karşı olan müslüman olamaz. Bize gelen insanlarla konuşup, onların imanlarının ne derece sağlıklı olduğunu tespit ediyoruz.
'GERÇEK MÜSLÜMAN DEMOKRAT DEĞİLDİR'
Tahmine göre dünya üzerinde 1,6 milyar müslüman yaşıyor. Bunların çoğunluğu demokrat, bazıları liberal, bir kısmı da tutucu. Düşünün bir kez, aranızda hem hetero hem de homoseksüeller var. Çoğunluk sizin ideolojinizi benimsemiyor. Fakat size göre, tek bir müslüman tipi var, yani yalnızca sizin ideolojinizi paylaşanlar. Bu çok saçma!
Demokrasi kâfirler içindir. Gerçek müslüman demokrat değildir. Çünkü onu çoğunluk ya da azınlık fikri ilgilendirmiyor. Onu ilgilendiren yalnızca islamın söyledikleridir. Bunu dışında, demokrasi batı için bir iktidar aracıdır; islam için ise tam tersi. Bütün dünyanın demokrasiye ihtiyacı olduğunu nereden çıkartıyorsunuz? Homoseksüellikle ilgili olarak Kuran gerekli kuralları koymuş: Yasaktır ve cezalandırılır.
'KİM BİZE KARŞIYSA DÜŞMANIMIZDIR'
Bu yaklaşımınızla bütün müslümanları terör tarafına itiyorsunuz. Birçok ülkede onlar üzerinde baskı artıyor. Oysa ki, onların terörle hiçbir ilgileri bulunmuyor.
Evet, şimdi siz bize karşı değil misiniz? (Gülüyor) İnanıyorum ki, bize sizin kabul etmek istediğinizden çok daha fazla destek var. Kim müslüman olan rengini belli etsin talebini dillendiriyorsa, tamamen haklıdır. Biz bir adım daha ileri gidiyoruz: Bütün insanlar kendi renklerini itiraf etsinler. Allah'a teslim olmak mı istiyorlar yoksa tersi mi? Kim bize karşı ise, o bizim düşmanımızdır ve mücadele edilecektir. Bunun dışında, bir kısım kişiler var ki, kendilerini müslüman olarak adlandırmalarına karşın, yaşamlarını buna uygun düzenlemiyorlar. Alkol alıyor, ibadet etmiyorlar. Oruç tutmayıp, sürekli ilişki değiştiriyorlar ve Kuran'ı ezberlemiyorlar.
Kim bize karşı ise, o bizim düşmanımızdır ve mücadele edilecektir. Bunun dışında, bir kısım kişiler var ki, kendilerini müslüman olarak adlandırmalarına karşın, yaşamlarını buna uygun düzenlemiyorlar. Alkol alıyor, ibadet etmiyorlar. Oruç tutmayıp, sürekli ilişki değiştiriyorlar ve Kuran'ı ezberlemiyorlar.
Sizin olumsuz olarak tasvir ettiğiniz yaşam tarzını bilinçli olarak tercih etmiş çok müslüman var.
Olabilir. Fakat bu, Allah'ın iradesine aykırıdır. İnşallah, bir gün bizim şeriatımız dünyaya hakim olduğunda, bu insanlar yaptıklarından dolayı cezalarını çekecekler.
'BAŞKA İNANÇTAN OLANLARLA MÜCADELE ETMEK HER MÜSLÜMANIN GÖREVİ'
Müslüman olmayan kadınları kaçırıp, seks kölesi yapıyorsunuz. Başka türlü inanları ya idam ediyorsunuz ya da kafalarını kesiyorsunuz; çocukları bile... Nedir bunda İslam olan?
Niçin kimse Suriye Cumhurbaşkanı Beşir Esad'ın vicdanına bırakılmış insanlar için kızmadı? Şimdi biz orada hilafet ilan edince şaşırtıcı bir anilikle sorun mu oldu? Sizin sorunuza gelince: Öteki inançtan olanlara karşı mücadele etmek her müslümanın görevidir. Ta ki bütün dünya Allah'ın önünde secde edinceye dek. Herkesin Allah'a teslim olması ve doğru yola dönme şansı vardır. (Kuran'ın 5. suresi, 37. ayetini Arapça olarak ezberden okuyor) (*)
''Allah ve O'nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.
Burada en azından müslüman olmayanlara karşı bozgunculuk yapılmıyor. Hangi dinden olursa olsun milyarlarca insan barış içerisinde bir arada yaşıyorlar. Ya da yan yana yaşıyorlar...
(Arapça olarak ezberden bu kez de 4. surenin 91. ayetini okuyor)
''Sizden ve kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. (Fakat) fitneye her çağırılışlarında, ona geri döndüler. Şâyet bundan sonra sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler, ellerini sizden çekmezlerse, o takdirde onları nerede bulursanız yakalayın ve öldürün. Ve işte size, onların üzerine (saldırmanız için) apaçık yetki verdik.''
Demokrasi kâfirler içindir. Gerçek müslüman demokrat değildir. Çünkü onu çoğunluk ya da azınlık fikri ilgilendirmiyor. Onu ilgilendiren yalnızca islamın söyledikleridir. Bunu dışında, demokrasi batı için bir iktidar aracıdır; islam için ise tam tersi. Bütün dünyanın demokrasiye ihtiyacı olduğunu nereden çıkartıyorsunuz? Homoseksüellikle ilgili olarak Kuran gerekli kuralları koymuş: Yasaktır ve cezalandırılır.
'NEREDE KAFİRLERLE KARŞILAŞIRSAN, ONLARI ÖLDÜR YA DA SÜRGÜN ET'
Karmaşık gerçekliğe dini ayetlerle cevap bulmaya çalışmak yanıt değildir. Fakat mutlaka bu şekilde argümanlaştırmak istiyorsanız, Kuran'da dinde zorlama olmayacağını belirten ifadeler de var. Bir yerde de, ''Ölçüyü kaçırmayın'' diyor. Çünkü tanrı aşırıları sevmez. Sizin yaptığınız aşırılıktır.
Evet, bu iki surede geçiyor. Fakat orada birşey daha var: Nerede kâfirlerle karşılaşırsan onları öldür ya da sürgün et.
İslamın gelişim çağında müzik, dans, resim, kaligrafi ve mimari vardı. Buna karşın siz kültür ve sanatın olmadığı bir İslamı propaganda ediyorsunuz. Çağımız, dini metinlerin içeriklerinin tartışılıp, döneme uygun olarak değerlendirilmesini gerektiriyor. Sizce de öyle değil mi?
Allah'ın sözlerini yorumlamaya biz insanların hakkı yoktur. İslam toplumlarında her zaman hata ve günahlar olmuştur. Sizin 'gelişme çağı' dediğiniz dönem için de bu durum geçerlidir.
'TEK KELİME SORU SORMAYA HAKKIMIZ YOK'
En azından müslümanların Kuran'ı kendi dillerinde anlaması için bir çaba içinde olsanız. Çünkü pekçok müslüman Arapça bilmiyor. İnsanların çoğunluğu Kuran'ı kendi dillerinde anladıklarında, siz inanıyor musunuz, savaş ve öldürme çağrıları o zaman karşılık bulabilecek mi?
Kuran'da olduğu gibi, Allah'ın sözleri bunlar. Çeviriye de hakkımız yok. Burada söz konusu olan bir şeyin hoşa gidip gitmemesi değildir. Bizim tek bir kelime dahi soru sorma hakkımız yok.
Siz insanları cahil olarak değerlendiriyorsunuz. Ve bunun üzerine de iktidarınızı kuruyorsunuz. Bütün köktencilerin stratejisi buna dayanır. Sizinki de öyle.
Sizin bir bakış açınız var, bizim de var.
'Biz Allah'ın sözlerine uyuyoruz. Bizim inancımıza göre, insanlığın asıl görevi Allah ve peygamberi Muhammed'e selametle bağlanmaktır. Biz Kuran'da ne varsa onu yapıyoruz. Biz bunu başardığımızda elbette bu bir başarı olacaktır.'
Fakat siz sizin bakış açınızı paylaşmayan herkese karşı savaş açıyorsunuz.
Hristiyan ve Yahudiler hammadde kaynaklarına ulaşma gayreti içindeler. Petrol bu konu için en iyi örnek. ABD ve müttefikleri sürekli olarak ülkelerin içişlerine karışıyorlar. Çünkü kendi refahlarının sona ereceğinden korkuyorlar. Bu daha mı iyi? Biz açgözlü ve bencil olduğumuz için savaşmıyoruz. Yalnızca değerler ve ahlak için savaşıyoruz.
'İSLAM ANCAK İNSANLARIN TAMAMI ALLAH'A TESLİM OLDUĞUNDA BARIŞ DİNİ OLACAK'
Sizin Irak ve Suriye'de yaptıklarınızı görünce insan değerler ve ahlaktan birşey bulamıyor. Geriye bir şey kalıyor: Aşağılık kompleksiyle sakatlanmışlık... Bu durum sizin silah altına almak istediğiniz sempatizanlarınız için de geçerlidir. Bu insanlar, kendilerini dışlanmış hisseden ve nihayetinde de kendi iktidar fantazilerini gerçekleştirebilecek şansa ulaştıklarını düşünen kişilerden oluşuyor.
Bize gelen insanları bugüne kadar hayatlarında başarı elde edememiş insanlar olarak göstermek doğru değildir. Bu insanlar arasında üniversiteyi bitirip, hayatlarını kurmuş pek çok kişi var. Bununla birlikte biz müslümanlar, var olan adaletsizlikleri uzun süredir görüp, buna karşı mücadele ediyoruz.
Sürekli olarak mücadeleden konuşuyorsunuz. Oysa müslümanlar islamın barış dini olduğunu sürekli ifade etmiyorlar mı?
Evet öyledir. Fakat insanların tamamı kendilerini Allah'a teslim ettiklerinde böyledir. Allah merhametlidir, kendisine biat edenleri affeder.
(*) Çevirenin notu: Orjinal metinde her ne kadar '5. surenin 37. ayeti'' diye yazılmış olsa da, 5. surenin ayet sayısı 33'tür.