'Kamu Gücünü ve İmkânlarını Kin ve Nefretle Kullananları Sınırlayacak Bir Yargı Gerekli'
'Kamu Gücünü Ve İmkânlarını Kin Ve Nefretle Kullananları Sınırlayacak Bir Yargı Gerekli'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç , “Dünyada farklı olanların ayrışarak duygusal kopuşların yaşanmasına tanık olmaktayız. Büyük bedeller ödenerek oluşturulan evrensel değerler küçülürken, nefret söylemleri ve eylemleri büyümektedir. Bu sebeple yaşanan hak ihlalleri en çok AYM’leri ilgilendirmektedir. Kamu gücünü ve imkânlarını kin ve nefretlerinin aracı olarak kullananları sınırlayacak tarafsız ve bağımsız bir yargı gücünün gerekliliğine olan inancımı belirtmek isterim” dedi.
Fransa’nın Strasbourg kentinde Avrupa Konseyi ülkeleri Anayasa MahkemesiBaşkanları Toplantısı’na katılan Kılıç, anayasa mahkemelerinin verecekleri mesaj ve kararlarıyla nefret kültürüne karşı sevgi ve hoşgörü eksenindeki bir iklimi yaşatmak zorunda olduğunu vurguladı. “Nefret kültürünün esaretine karşı, sevgi ve hoşgörü temeline dayalı demokrasi kültürünün, özgürleştirdiğine inanıyoruz” diyen Kılıç, ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali karşısında mağduriyetlerin giderilmesi konusunda anayasa mahkemelerinin giderek artan rolü’nün masaya yatırıldığı toplantıda şöyle konuştu:
“Avrupa Konseyi ile yeni bir ortak projeye başlayacağız. Bu projede özellikle hâkim, savcı ve avukatlarımızın, bireysel başvurunun işleyişi ve mahkememiz içtihatları konusunda bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır.
Türkiye Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yolunun açılmasıyla farklılıkların bir arada yaşamasının teminatı olma noktasında önemli bir rol üstlenmiştir. Bu görevi yerine getirirken kullandığımız evrensel değerlere bağlılığımızı güçlü bir iradeyle teyit ediyoruz. Esasen anayasa mahkemelerinin meşruiyeti de hak ve özgürlükleri koruma noktasında ortaya koyacağı bu iradeye bağlıdır. Zira, bireylerin hak ve özgürlüklerini her türlü endişe ve korkudan arındırılmış, hukuk güvenliğinin teminatı altındaki bir alanda yaşamaları en doğal haklarıdır.
Anayasa Mahkemesi, Türkiye’de bireylerin özgürlük alanını genişletmiş, haklarının teminatı olma konusunda güçlü bir irade ortaya koymuş, yasama, yürütme ve yargı organlarının bireysel başvuru yoluyla etkin bir denetime tabi tutulmasıyla halkta gelişen hak ve özgürlük bilincinin Anayasa Mahkemesi’ne olan güven duygusuna ciddi ivme kazandırmıştır.
Uzun yargılama süreci ve uzun tutukluluk şikâyetleri başta olmak üzere adil yargılanma, din ve vicdan özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı gibi konularda verilen güçlü, ikna edici ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul gören Anayasa Mahkemesi kararları, kamu vicdanında yargının onurunu yüceltmiştir. Bu olumlu gelişmelerin temel sebebi Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin yerel gerçeklerle evrensel standartları örtüştürme konusunda ortaya koyduğu başarıdır.
Anayasa mahkemelerinin temel görevi anayasal adaleti sağlamaktır. Böylece onarıcı, düzeltici ve tedavi edici fonksiyonu ile ülke ve dünya barışına katkı sağlayabilir. Türk Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru örneğinde kısa sürede ortaya koyduğu olumlu sonuçlarının yanında, yaşamakta olduğu yoğun başvuru sorununa bu konferansta etkili çözümler sunulacağına inanıyoruz. Ortaya çıkacak mesajlar ve çözüm önerilerinin etkili denetim amacımıza önemli destek sağlayacağını temenni ediyorum.”
T24