Kendi Ülkesinde Nefes Alamayanlar: ABD'nin Siyahları
İşini yarıda kesti ve konuşmaya başladı: 'Çocuklarıma tek tek anlattım. Polis görünce nasıl davranmaları gerektiğini artık biliyorlar. Bilmiyorsan sana da anlatayım.'
Sonra durdu, yüzüme baktı, devam etti: 'Gerçi sana lazım olmaz. Yabancısın ama beyazsın. Polis nasılsa sana bir şey yapmaz.'
Konuşan, New York'ta ağırlıklı siyahların yaşadığı Harlem'de bir cafenin çalışanlarından. Jamaika asıllı ama kendi deyimiyle 'tüm seçimlerde oy veren, vergisini ödeyen ve bu ülkenin bir parçası olmaktan gurur duyan' siyah bir ABD vatandaşı.
Onun ülkesinde yabancı olan benim. Ancak ne kadar vatandaşlık yükümlülüklerini yerine getirse, pasaportu cebinde olsa da kendi yurdunda yabancı hissedense o.
Aslında bu, şu aralar genel olarak ABD'deki siyahların hissiyatını yansıtıyor.
Çok kısa aralıklarla yaşanan iki olay, ırkçılığın yasal olduğu günleri hatırlayanların torunlarının bu yabancılığını daha da artırıyor.
'Adalet istiyoruz'
Cumhuriyetçiler bile savunamadı
Esasen Garner'ın ölümüyle ilgili kararın büyük bir şaşkınlıkla karşılandığını söylemek mümkün.
Zira, Brown davasında çıkan kararı hukuk çerçevesinde açıklayabilenlere rastlamak mümkün.
Özellikle savcının davaya ilişkin delilleri bir bütün içinde sunamadığı, Brown'un da polisin yanlış anlayabileceği şekilde davrandığını söyleyenler var.
Ancak Brown davasında polisi haklı görenler bile, Garner davasından çıkan kararı şaşkınlıkla karşıladı.
Bu isimlerden birisi de muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen Fox News'un hukuk analistlerinden, eski yargıç Andrew Napolitano.
Napolitano, karar karşısında 'şoke olduğunu ve kararı anlamakta zorlandığını' söyledi.
Polise yönelik önlemler kapıda
'Polis kendini işgal gücü gibi görüyor'
Belediye başkanı bile korkuyor
Son olarak, New York Belediye Başkanı Bill de Blasio da melez oğlunun güvenliğinden endişe duyduğunu açıkladı.
Blasio, siyahi eşiyle birlikte yıllarca oğullarını bu konuda eğitmek zorunda kaldıklarını, çünkü 'esas işi insanları korumak olan polis memurlarıyla karşılaştığında dikkatli davranması gerektiğini gösteren çok sayıda vaka yaşandığını' ifade etti.
ABD'de ırkçılık hala hassasiyetini koruyan bir konu.
Bir yanda farklı din, ırk, cinsel yönelim ve etnik kökene sahip insanlara fırsat eşitliği sağlanmasına dair, ayrımcılığı önleyen çok ciddi yasal düzenlemeler mevcut.
Diğer yanda ise pasaportunu taşımasına rağmen kendisini hala bu ülkede yabancı hisseden 'farklı' insanlar...
Ve görünüşe göre sistem, kendi sistemsel sorunlarını çözmekte bu kez epey zorlanacak.
İrem Köker, BBC Türkçe