Küresel Isınma Yüzünden Dünya’da Günler Uzuyor: İyi mi, Kötü mü?
İklim değişikliğinin gezegenimiz üzerindeki etkilerini genellikle fırtınalar, kuraklıklar veya yükselen deniz seviyeleriyle ilişkilendiririz. Ancak bilim dünyasından gelen son veriler, insan faaliyetlerinin çok daha temel bir fiziksel süreci, yani Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızını etkilediğini gösteriyor. Artık sadece doğayı değil, zamanın ritmini de değiştiriyoruz.
Detaylar 👇
Küresel ısınmanın tetiklediği en çarpıcı olaylardan biri, kutuplardaki devasa buz kütlelerinin hızla erimesidir.

Antarktika ve Grönland her yıl yüzlerce milyar ton buz kaybederken, İsviçre gibi dağlık bölgelerdeki buzullar da hızla yok oluyor. Ancak mesele sadece suyun miktarındaki artış değil, bu suyun nereye gittiğidir. Kutuplarda yoğunlaşan kütle, eriyerek okyanuslara karışıyor ve ekvator bölgesine doğru yayılıyor. Bu durum, Dünya’nın şeklinin hafifçe 'basıklaşmasına' ve kütlenin dönüş ekseninden uzaklaşmasına neden oluyor.
Bu süreci anlamak için buz patencilerini gözlemlemek yeterlidir.

Dönen bir patenci, kollarını vücuduna yaklaştırdığında hızlanır; kollarını yanlara açtığında ise kütlesi eksenden uzaklaştığı için yavaşlar. Açısal momentumun korunumu yasası gereği, Dünya da tam olarak bunu yapmaktadır. Eriyen buzlar nedeniyle 'kollarını açan' gezegenimiz, dönüş hızını düşürüyor. Sonuç ise kaçınılmaz: Günler milisaniyelik farklarla uzuyor.
Rakamlar ilk bakışta küçük görünebilir.

1900-2000 yılları arasında gün uzunluğundaki artış yüzyılda 1 milisaniyenin altındayken, 2000’den sonra bu oran 1,3 milisaniyeye çıktı. Eğer emisyonlar kontrol altına alınmazsa, bu değerin yüzyıl sonunda 2,6 milisaniyeye ulaşması bekleniyor.
Günlük hayatta hissedilmeyen bu değişim, hassas teknoloji altyapıları için devasa bir sorun teşkil ediyor. Modern dünya; GPS sistemlerinden internet sunucularına kadar her şeyi atom saatlerine göre senkronize ediyor. Dünya’nın dönüşüyle atomik zaman arasındaki fark açıldığında 'artık saniye' eklenmesi gerekiyor. Geçmişte yapılan bu küçük müdahaleler; havayolu sistemlerinde çökmelere ve sosyal medya platformlarında teknik aksaklıklara yol açmıştı.
ETH Zürih'ten Prof. Benedikt Soja'nın da vurguladığı gibi, insanlığın tüm bir gezegenin dönüş hızını değiştirecek ölçekte bir iz bırakması hem büyüleyici hem de ürkütücü. Zamanın ayarını bozduğumuz bu yeni dönem, iklim krizinin ne kadar derin bir fiziksel müdahaleye dönüştüğünün en somut kanıtıdır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın