Tarihten 16 Örnekle Laf Sokma Sanatı
Churchill

Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın
milletvekili, Churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- 'Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.'
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- 'Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.'
Diyojen

Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü
filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka
hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe
geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: 'Ben
bir serserinin önünden kenara çekilmem' der. Diyojen, kenara çekilerek
gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!!
M. Akif

Bir toplantıda bir genç M. Akif küçük düşürmek için:
- Affedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
Yavuz Sultan Selim

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biriısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
köylü ve sıpa

Köylü, yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken, iki ortaokul öğrencisi kendisine takılır ve: Hayrola amca, derler. Oğlunu nereye götürüyorsun böyle? adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek cevap verir:
-- Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım.
Galile

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü olan Galile'ye hasımlarından biri: Üstat, demiş. Kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi? Galile:
-- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?
Churchill

Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- 'Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa.' Churchill, hemen cevap göndermiş:
- 'Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu
seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa.'
Napolyon

Napoleon Bonapart İspanya'yı savaşta yendiğinde İspanya Kral'ı Napoleon'a;
Siz sadece para toprak ganimet elde etmek için savaşırsınız oysa biz şeref için savaşırız der...
Napoleon'da İspanya Kral'ına; Evet doğru herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır...
Grunfeld

Grunfeld,cocukken bir profesorden keman dersi aliyormus.bir gun profesor;
-ben senin yasindayken bu parcayi daha iyi calardim,demis.
-Demek ki sizin profesorunuz benimkinden iyiymis.

Barış Manço Fransa'da bir televizyon kanalinin canli yayinina konuktur...
Küstah bir spiker vardir ve Barış Manço ile dalga geçmektedir... Sürekli, 'iste Türk, yani barbar, vahsi vs...' demektedir... Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere 'yaninizda kâgit para var mi?' diye sorar! Bu soruya spiker sasirir ve 'evet var ama n'olacak' der... Barış Manço israr edince spiker cebindeki kâgit paraları çikartir... Bu olaydan az önce Barış Manço canli yayinda 'Anahtar' adlı sarkisini söylemistir... Bu sarkinin bir bölümü söyledir:
'Bes Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, bes Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan' (Baris Manço / Anahtar sarkisi / Darisi Basiniza Albümü / 1992)
Bu sarki bir matematik sorusudur ve sarkida adi geçen kisiler o dönemdeki Türk parası olan banknotlarin arkasinda fotografi olan kisilerdir... Baris Manço spikere sorar: 'Bu paranizda fotografi olan kisi kim?'
Spiker:
'General.......' Barış Manço diger paralardaki fotograflari olan kisileri de sorar,spikerin verdigi cevaplar hep aynidir 'General.......', 'Amiral...........', 'Komutan.............'
Spikerin bu 'falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan' cevabyndan sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarini çikarir... Spikere der ki:
'Bu parada fotografi olan kisi Mehmet Akif Ersoy'dur. sairdir... Bu fotograftaki kisi Mevlana'dir. Düsünürdür... Bu paradaki fotografi olan kisi Fatih Sultan Mehmet'dir. Adaletin sembolüdür... Bu paradaki kisi ise Atatürk'tür. 'Yurtta baris, dünyada baris' diyen kisidir... Bizim paralarimiz bunlar... Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına 'sairlerimizin', 'düşünürlerimizin','bilim adamalarımızın' fotoğraflarını bastık... Siz Fransizlar kendiniz barbar, vahşi oldugunuz için paralarınızın arkasına hep savas Adamlarinin fotoğraflarını basmışınız!' der...
Yavuz Sultan Selim

Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran sahi kiymetli mücevherlerle süslü bir sandik hediye gönderiyor Sultan Selim'e.Sandik açiliyor. Içinden çesit çesit degerli taslar, kiymetli atlas, kadife kumaslar çikiyor.Fakat bir de pis bir koku yayiliyor. Dehset bir koku, herkes burnunu tikiyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisligi çikiyooooor..Yani Osmanliya acayip bir hakaret!
Cihan padisahi emir veriyor,
'herkes düsünsün, buna ince bir sekilde cevap vermeliyiz'
Ve cihan padisahi yine çözümü kendisi buluyor. Ayni sekilde degerli mücevherve kumaslarla süslü bir sandik hazirlatiyor.Içine o zamanin Osmanli Istanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazirlatiyor, en altina da küçük bir pusula ve bir satir yazi. Gönderiyor...
Şah sandigi açiyor. Açtikça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun içindeki pusulayi Sah okuyor:
'Herkes yediginden ikram eder'
Osman Bölükbaşı

osman bölükbaşı meclis kürsüsünde konuşmaktadır.
bir milletvekili:'sende erkek misin be?' der.
osman bölükbaşı:'ben erkekliğimin zekatını versem sen bile erkek olurdun'.der
M.K.Atatürk

Bir resepsiyon da Avusturalya büyük elçisi Atatürk'e sürekli dik dik bakmaktadır.Atatürk'de bunun sebebini öğrenmek için yanındakilerden birini gönderir.Avustralya büyük elçisi onu sevmiyorum geliboluda dedemi öldürdü demiş.Atatürk de bunu kendisine ileten kişiyi:''sor bakiyim ona dedesinin çanakkalede ne işi varmış'' die geri göndermiştir.
Sokrates

Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya
başlayınca,
Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde hakli yere mi öldürülseydim!
Sultan Alparslan

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans
topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği
askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru
yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz.
Behlül Dânâ

Harun Reşid'in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ'ya latife yollu takılarak:
- 'Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti' dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş:
- Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın