Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Medya Üzerinde Baskı Var, Korku İklimi Hüküm Sürüyor
Medya Üzerinde Baskı Var, Korku İklimi Hüküm Sürüyor
ZAMAN.COM.TR
Nazlı Ilıcak bugün yayınlanan yazısında, “Başbakan'a soru sormanın bu kadar güç olduğu bir ülkede, hür bir ortamdan söz edebilir miyiz?” şeklindeki sorusuyla basın özgürlüğü konusundaki endişelerini kaleme aldı. Ilıcak yazısında, medya üzerindeki baskının varlığına ve medyada korku ikliminin hüküm sürdüğüne dikkat çekti.
‘Gazeteciler özgür mü?' başlıklı yazısını, Mustafa Karaalioğlu'nun ‘Gelelim basın özgürlüğü meselesine' başlıklı yazısına cevaben kaleme aldığını belirten Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, “Gazete patronlarının ekonomik çıkarları tehdit edilince, orada çalışanlar da, 'tutuk' hareket ediyor. Bu 'tutuk'luk hali, manşetlere ve yorumlara yansıyor. Özgürlük bir hak iken, ancak riskli bir alan olarak ortaya çıkıyor. İşini kaybedebilirsin, bir başka gazetede istihdam edilmeyip açıkta kalabilirsin. İşte Derya Sazak ya da Hasan Cemal'in başına gelenler. Bunlar sadece son örnekler... Ya da eskisine göre çok düşük bir ücretle iş bulabilirsin. Can Dündar, Mirgün Cabas, Bekir Coşkun vs…” şeklinde örneklerle cevap verdi.
Türkiye'de basın özgürlüğünün durumunu, engebeli bir sahada at koşturmaya benzeten Ilıcak, “Her an, tepetaklak olabilirsiniz. Bütün bunları, AK Parti'yi desteklediği için meslektaşımız Karaalioğlu hissetmeyebilir; lâkin, vicdan gözüyle bakarsa, empati yaparsa vahameti idrak edeceğinden eminim.” ifadelerini kullandı.
Ilıcak, eskiden medya üzerinde ulusalcı, laikçi, dindarlara şüpheyle bakan bir kadronun egemen olduğunu belirterek, bu durumdan dolayı büyük bir dengesizliğin mevcut olduğunu ifade etti. İktidarı destekleyen medyanın da olabileceğini dile getiren Ilıcak, “Havuz suyu ile beslenen bir medyanın oluşması rahatsızlık yaratıyor. Zira bu havuzun suyu kamu ihalelerinden geliyor. Ayrıca 'Alo Fatih' olayı da ibretlik!” şeklinde dile getirdi.
Nazlı Ilıcak, medya kuruluşlarında muhalif görüşlerin sesi kısıldığında, bunu hoş göstermeye çalışanları uyararak, “Yarın gelir devran döner, o zaman şikâyet etmeye hakkınız kalmaz.” dedi.
Medyada korku ikliminin hüküm sürdüğüne dikkat çeken Ilıcak bu durumu bir Temel fıkrasıyla anlatıyor: “Başbakan, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret eder. O karizmatik duruşuyla, beden dilini de kullanarak bir konuşma yapar. Sonunda, 'Sorusu olan var mı' diye sorar. Temel, '3 sorum var' cevabını verir. 1) Bu kadar yolsuzluk iddiasına rağmen, oylarınız nasıl artıyor? 2) Alo Fatih diyerek, medyaya müdahale etmeniz basın özgürlüğüyle bağdaşır mı? 3) Havuz iddiaları doğru mu?' Tam bu sırada zil çalar, Başbakan '2'nci derste devam ederiz' der. 2'nci derse girince, Başbakan 'Kaldığımız yerden devam edelim' cümlesiyle Dursun'a söz verir. Dursun, 'Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız' deyince, Başbakan 'İyi tekrar sorun bakalım' diye konuşur. Dursun: 'Size 5 sorum olacak...
1) Bu kadar yolsuzluk iddiasına rağmen, oylarınız nasıl artıyor?
2) Alo Fatih diyerek, medyaya müdahale etmeniz basın özgürlüğüyle bağdaşır mı?
3) Havuz iddiaları doğru mu?
4) Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5) Temel nerede?'