onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
'Merkez' Tartışması Ekonomi Yönetimini Böldü

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

'Merkez' Tartışması Ekonomi Yönetimini Böldü

Onedio Medya
28.05.2014 - 13:15 Son Güncelleme: 28.05.2014 - 13:31

Başbakan Erdoğan'ın faiz çıkışının ardından ilgili bakanlardan da açıklamalar peş peşe geldi.

TÜRKİYE Katılım Bankaları Birliği'nin 13. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gezi olaylarından bugüne kadar Türkiye ile ilgili dünya basınında çıkan haberlerin ve yorumların yüzde 95'inin olumsuz olduğunu belirterek, 'Bu kadar negatif propagandaya rağmen, bu kadar Türkiye'nin negatif anlatılmasına rağmen 2013 yılında yine Türkiye'ye yaklaşık 13-14 milyar dolar doğrudan yatırım geldi' dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin (TKBB) 13. Olağan Genel Kurulu Toplantısı'na katıldı. Ali Babacan, başta TKBB Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Uyan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı olmak üzere TKBB üyeleri ve sektör temsilcilerinin katıldığı genel kurulun açılış konuşmasını yaptı.

Babacan, her yıl geleneksel olarak yapılan genel kurul toplantılarının, sektörün sorunlarının tartışılması ve sektörle ilgili beklentilerin konuşulduğu başarılı toplantılar olduğunu dile getirdi. Katılım bankalarının temsilcileriyle farklı vesilelerle bir araya geldiklerini ifade eden Babacan, olağan genel kurulun hayırlı olması temennisinde bulundu. Babacan, 'Finans sektörü dediğimizde ürün ve kuruluş olarak olarak çok çeşitli bir yapıdan bahsediyoruz. Yoğun bir rekabet var. Katılım bankaları 1980'li yıllardan itibaren finansal kurum ve araçların çeşitlendirilmesi ve finansal sisteme derinlik kazandırması için Türkiye'de faaliyet göstermeye başladı. 2005'ten sonra sektörün büyüme hızı ivme kazandı. Günümüzde katılım bankacılığı ya da uluslararası literatürdeki adıyla 'islami bankacılık', dünyanın pek çok ülkesinde yüzlerce kuruluşun ilgi gösterdiği bir alan haline gelmiş durumda' dedi.

'KAR VE ZARARLARI KATILIMCILARLA PAYLAŞAN BİR YAPI'

Katılım bankalarının hem dünyada hem Türkiye'de hızla büyüyen ve büyümeye devam eden bir sektör olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle konuştu:

'Katılım bankaları faizsiz finansman ilkeleri çerçevesinde sunduğu bankacılık hizmetleriyle reel ekonomiyi finanse eden, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları değerlendiren, oluşan kar veya zararları da katılımcılarla paylaşan bir yapıya sahiptir. Bu paylaşımcı yapıyla toplanan fonlar kurumsal ve bireysel finansman desteği sağlayarak finansal kiralama veya kar ya da zarar ortaklığı yöntemleriyle doğrudan reel ekonomiye yönlendirilmektedir. Katılım bankalarında tamamıyla mal alım-satımlarında faturalı ve kayıtlı işlemlerin finanse edilmesi söz konusudur. Katılım bankacılığı temel fonksiyonlarını yerine getirirken mali sektörde ürün ve hizmet çeşitliliği sağlayarak sektörü daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturmaktadır. '

Babacan, katılım bankacılığının sadece faizsiz bir yapı olmadığını aynı zamanda finansal aracılık fonksiyonun yerine gerine getirirken risk yönetimiyle avantajlar sunan bir bankacılık türü olduğunu ifade etti.

'YENİ KATILIM BANKALARININ KURULMASI KONUSUNDA KAPIMIZ AÇIKTIR'

İslami Bankacılığın dünyada hızlı bir gelişme içerisinde olduğuna değinen Babacan şunları söyledi:

'Özellikle Türkiye'nin islami bankacılık konusunda önemli ülkelerden birisi olması beklenmektedir. Sektör, 2002 yılı sonunda 148 şube ve 2530 personel ile faaliyet gösterirken 2013 yılı sonunda şube sayısı 965'e çıkmış, personel sayısı da 16 bin 800'e ulaşmıştır. Yine 2013 sonu itibariyle bankacılık sektöründeki şubelerin yüzde 8,1'i, istihdam edilen personelin de yüzde 7,8'i katılım bankaları tarafından gerçekleştirilmektedir. Aktif büyüklüğe baktığımızda Mart 2014 itibariyle 95,5 milyarlık bir büyüklükten bahsediyoruz. Katılım bankaları hızlı büyüyor ancak bulunduğumuz nokta itibariyle yüzde 5,3'lük bir aktif payının da hala yeterli olmadığının altını çizmek istiyorum. Yeni katılım bankalarının kurulması konusunda kapımız açıktır.'

Ali Babacan dünya Bankası'nın Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi'nin İstanbul'da açılmasının da Türkiye açısından önemli bir gelişme olduğuna ifade etti.

KÜRESEL EKONOMİYE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Konuşmasında küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmede bulunan Babacan, büyümek isteyen şirketler için yatırım yapılacak adresin gelişmekte olan ülkeler olacağını anlattı. Türkiye'de güven ortamının bugün için olduğunu belirten Babacan, reel sektörün güven endeksine bakıldığında son bir kaç yılın en yüksek seviyelerinde olduğunu kaydetti. Babacan, şöyle devam etti:

'Ancak bu büyümeyi iç tüketimle yaptığımız zaman problem çok büyüyor. Mutlaka bizim yatırımla, üretimle ihracatla büyümemiz gerekiyor. Önce üreteceğiz, ihracat yapacağız, hakedeceğiz ondan sonra o hak ettiğimiz refah seviyesini yaşayacağız. Daha kazanmadan, üretmeden, hak etmeden o farklı refah seviyesine ulaşmaya çalışırsak hep beraber Türkiye'yi büyük bir riske sürükleyebiliriz. Özellikle Türkiye'de gayri menkul piyasası çok hareketli. Bu da iyi bir şey. Ama İstanbul'a baktığınızda yapılan lüks alışveriş merkezlerine, konutlara baktığınızda gerçekten o konutlarda oturacak kadar ürettik mi? Dünyanın en pahalı markalarını satın alacak kadar ürettik mi? O refahı hak ettik mi? Yoksa daha hak etmeden mi bu işleri yapıyoruz ona dikkat etmemiz lazım. Onun için öncelikle üretim, sanayi, alın teri, bilek gücü bunlar çok çok önemli. Bizim mutlaka verim ekonomisi olmamız gerekiyor. Üretim ekonomisi olmamız gerekiyor. İsraf ekonomisi asla olmamamız gerekiyor. Geleceğe güvenle bakmak iyi bir şey ama makro çerçevede de ihtiyatımızı korumak zorundayız ki farklı sıkıntılı

durumlarla ileride karşı karşıya kalmayalım.'

'TÜRKİYE'NİN REÇETESİ HAZIR'

Önümüzdeki dönemde neler yapılacağının önemli olduğuna değinen Babacan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

'10'uncu 5 yıllık kalkınma planında açıkladık. Türkiye'nin reçetesi hazır. Türkiye'nin ne yapması gerektiğinin cevabı orada var. Bizim hükümet olarak, TBMM olarak ortaya yazılı olarak koyduğumuz dokümanlar uygulandığı sürece Türkiye'nin önü açık. Ama ana politikalardan ana ilkelerden taviz vermeye başlanırsa, söz verilen, yazılan politikalardan farklı şeyler uygulanmaya başlarsa o zaman siz de korkun. Bu güven nasıl oluştu? Söz verildi, yapıldı. Program açıklandı, uygulandı. Hedef konuldu, Tutturuldu. Bu 11 yıllık güven böyle oluştu. Bu güvenin devamı içinde ileriye yönelik verilen sözlerin tutulması gerekiyor. Açıklanan programların uygulanmaya devam edilmesi

gerekiyor. Kurumlarımızın kendi görev alanlarında tanımlanan şekilde asla taviz vermeden, ana ilkelerinden ana prensiplerinden vazgeçmeden uygulamalarına devam etmeleri gerekiyor. Bunlar yapıldığı sürece önümüz açık.'

'TÜRKİYE'NİN EN ZOR ŞARTLARDA BİLE TEST EDİLMİŞ BİR EKONOMİK PROGRAMI VAR'

'Türkiye'nin bundan sonraki dönemde G-20 dönem başkanlığını da düşünüldüğünde gerçekten dünyanın ilgisinin üzerinde olmaya devam ettiği bir ülke olacak' diyen Babacan, son bir yıldır Türkiye'nin biraz negatif gündemlerle dünya kamuoyunun önüne geldiğini söyledi. Geçen yıl Gezi olaylarından bugüne kadar dünya basınında Türkiye ile ilgili çıkan haberlere ve yorumlara bakıldığında, yüzde 95 civarında hep olumsuz haberler yer aldığını aktaran Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:

'Bu kadar negatif propagandaya rağmen, bu kadar Türkiye'nin negatif anlatılmasına rağmen 2013 yılında yine Türkiye'ye yaklaşık 13-14 milyar dolar doğrudan yatırım geldi. Bu kadar olumsuzluklara rağmen. Türkiye'nin daha olumlu daha farklı bir bakış açısıyla değerlendirildiğini düşündüğünüzde önümüzdeki dönemde ibreler dönüp şartlar değişip Türkiye'nin daha olumlu değerlendirildiği bir fırsatı yakaladığımızda bunun ekonomik sonuçları çok daha farklı olacaktır. Türkiye'nin en zor şartlarda bile test edilmiş bir ekonomik programı var. En zor şartlarda dahi test edilmiş kurumları var. Bu kurumlar en zor şartlarda, en sıkıntılı dönemlerde dahi yönetebilmiş, ortaya başarı koyabilmiş kurumlar. Dolayısıyla bu ana ilkeleri koruduktan sonra, taviz vermedikten sonra popülizm tuzaklarına düşmediğimiz sürece önümüz açık.'

Konuşmaların ardından, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın refakatinde Türkiye Katılım Bankaları Birliği ile İslam Kalkınma Bankası İslami Araştırma ve Eğitim Kuruluşu (IRTI) ile eğitim, araştırma, danışmanlık alanlarında iş birliği anlaşması imzalandı. Ayrıca TKBB Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Uyan olağan genel kurula katılımı nedeniyle Ali Babacan'a günün anısına hediye takdim etti.

TÜRKİYE'DE ŞU AN PİYASALAR FAİZİ AŞAĞIYA ÇEKİYOR

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İstanbul'da katıldığı toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın Merkez Bankası (MB) ile ilgili eleştirileri sorulan Zeybekci, 'Türkiye'de şu an piyasalar faizi aşağıya doğru çekiyor. Merkez Bankası burada piyasayı arkadan takip etmek yerine piyasayı önden takip ederek yönlendirmesi gerekir' dedi.

Zeybekci, 'Endişelerimizi dile getirmekle Merkez Bankası üzerinde baskı kurduğumuza inanmıyorum' diye konuştu.

MALİYE BAKANI ŞİMŞEK: MB'NİN BAĞIMSIZLIĞI TÜRKİYE EKONOMİSİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen toplantı sonrasında gazetecilerin soruların yanıtladı.

Merkez Bankası (MB)'yla ilgili Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları sorulan Bakan Şimşek, 'Merkez Bankası’nın bağımsız olması kurumsal reform anlamında son yılın en büyük kazanımlarından bir tanesi. Prensip olarak bugüne kadar Merkez Bankası'nın politikaları üzerine yorum yapmadım. Merkez Bankası'nın ülkemizin menfaatini düşünerek en iyisini yaptığını, yapacağına inanıyorum. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı Türkiye ekonomisi açısından çok önemli. Sayın Babacan da dün bununla ilgili görüşler bildirdi. Kendisiyle aynı görüşteyiz' dedi.

Özgür ARSLAN - İSTANBUL DHA

Kaynak: http://www.dha.com.tr/faiz-tartismasi...
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0