Minicik Patilerine Bakmadan Dünyayı Değiştiren 9 Kedi
İnternetin her köşesini ele geçiren kediler, dünya tarihini de defalarca değiştirdiler. Gelin hep birlikte kedilerin mırıltıları arasında neler neler becerdiklerine bir bakalım!
1. Shrödinger’in Kedisi
2. Maneki Neko
Bir yarışma programında bu ismi duyarsanız doğrudan butona basın ve “Japonya’nın talih simgesi olan mahzun tapınak kedisi” diyerek puanı kapın! Gerçekten de Japonya’da hangi dükkana, hangi lokantaya ya da bara gitseniz bu porselen kedicikle karşı karşıya gelirsiniz. Çünkü bu kedi şans demektir… Yani “el eden kedi.” Japonya’da Edo döneminde, ta 1600’lü yıllarda bir soylu, Tokyo dışındaki bir tapınağın önünden geçer. Bir an yanıldığını zanneder ve gözlerini ovuşturur. Bir kedi ona el etmektedir. Atından iner, kedinin yanına gider. Tam bu sırada soylunun devam etmeyi düşündüğü yola bir yıldırım düşer. Bu alelade kedinin hayatını kurtardığını gören soylu, tapınağa bağış yapar. Yıllar sonra hayatını kurtaran kedi ölünce de anısına, Maneki Neko heykelciğini yaptırır. O gün bu gündür bu kedi heykelinin şans verdiğine inanılır. Bir kedi, insanın hayatını kurtarıp tüm insanlığa dair bir ikona dönüşebilir mi? Dönüşüyor işte…
3. Hermitaj Bekçileri
Farelerin sanat zevki var desek acaba abartmış mı oluruz? Muhtemelen. Ancak farelerin milyonlarca dolarlık tabloları peynir yer gibi kemirdiklerini bilseniz, bir ihtimal müzayedelere girip sanat tarihinin en “leziz” tablolarını yemek için satın alacaklarını düşünebilirsiniz. Ta ki Çar Büyük Petro’nun kızı İmparatoriçe Yelizaveta Petrovna, 1745’te farelerin bu garip “sanat zevkinden” bıkıp bir ferman yayınlayarak iri ve fare yakalamakta usta kedilerin saraya getirilmesini isteyene kadar. Saraydaki ilk kedi mangası böyle oluşmuş ve yüzyıllar boyu sarayda muhafız olarak görev alan, nesilden nesile aynı mesleği icra eden bir kedi ailesi meydana gelmiş. Günümüzde kedilerin sarayın dış arazisinde devriye gezmelerine izin verilirken, galeri ve sergi mekanlarına girmelerine artık izin verilmiyor. Ama neticede onlar kedi. Eğer uslu olursanız, arada Hermitaj koridorlarına sızmış tatlı bir kedi ile karşı karşıya gelmemeniz için hiçbir neden yok.
4. Peter
Bugün her yerde gördüğünüz acayip kedi fotoğraflarının atası “A Kitten’s Christmas Party” resmidir. Bu eserde partileyen kediler, çok şık kostümlerle karşımıza çıkar. Eserin sahibi Louis Wain, 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başı arasında yaşamış olan ünlü İngiliz illüstratördür. Golf ve poker oynayan kedilerden çay içenlere kadar birbirinin versiyonu yüzlerce resme imza atan Wain, tabiri caizse ilk kedi gif’lerinin çatlak yaratıcısıdır. Ününü ve kedi takıntısını kendi kedisine borçlu olduğunun altını her fırsatta çizen Wain, yaşamının bir noktasında şizofreni belirtileri sergilemeye başladı. Hastalığı zamanla ilerledi. O zamanlar Facebook olsa herkesin paylaşmak isteyeceği resimler yapan bu adam, giderek garip çizimler yapmaya başladı. Saykodelik tatlara ulaştığını söylesek, gerçekten abartmayacağımız çizimleriyle görenleri huzursuz eden Wain, hastalığı arttıkça normal kedileri bir kenara bıraktı ve desenlerin, fraktalların karanlık dünyasına kendini kaptırdı. Wain’in her şeyi başlatan kedisinin adı Peter idi. Onun için ilk fenomen kedi dememiz yanlış olmaz.
5. Portakal
Tesadüfen bir film setine girseniz filmde rol alma şansı yakalayıp yıldız olabilir misiniz? Yani, belki. Ama bir kedi film setine tesadüfen girse, yıldız olmak için daha fazla şansı vardır. Hollywood’un meşhur kedi terbiyecisi Frank Inn, bir gün, bir film setinde bir sarman buldu. Sarmanı aldı, eğitti ve onun setteki rahat tavırlarına hayran oldu. Çünkü o doğuştan bir yıldızdı. Yıllar içerisinde sayısız filmde rol alan Portakal, Audrey Hepburn’ün kedisi olarak bile rol aldı. Zaten kariyerinin zirvesine de ilk filmiyle çoktan ulaşmıştı. 1952 yılında çekilen Rhubarb filminde hayvanlar dünyasının Oscar’ı sayılan Patsy Ödülü’nü kazanan Portakal, Hollywood’un efsane hayvan yıldızlarından biri olarak tarihe adını yazdırdı.
6. Frank
Çoğunuz hatırlamazsınız ama bir zamanlar Google’ı değil Yahoo!’yu kullanırdık. İşte, ta o zamanlar, yıl 2003 falan, Yahoo! yılın en iyi sitelerini duyururdu. Yılın en iyi kişisel sayfalarından biri Kedi Frank’in sayfasıydı. 2002 yılının Ocak ayında, Cambridge’de yaşayan Frank’e bir otomobil çarptı. Talihsiz kazada kalça kemiği kırılan Frank, birkaç operasyon geçirerek kendine ancak gelebildi. İyileşme süreci uzun sürecekti… Sahibi David Donna, bu sürecin olabildiğince eğlenceli geçmesi için çaba sarf etti. Frank’ın başına gelenleri adım adım anlatan bir site hazırladı. Frank’in biyografisinden kırık kalçasının röntgen filmine kadar her türlü detaya ulaşılabilen sitede, Frank’in videoları bile vardı. Hatta David, kedisinin yattığı kafesin iki yanına iki webcam koyarak, onu sevenlerin anbean izleyebilmelerini de sağladı. Sitede, Frank’e dair hizmette sınır yoktu. Site açıldığı andan itibaren dakikada iki bin hit aldı. Sürekli uyuyan Frank, bir yıldız olduğundan habersizdi ama çoktan internet tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. Hatta Frank’e araba çarptığında onu kurtaran karı koca, bu siteyi takip ederek David’e ulaştı, Frank’le buluştu, onu ne kadar çok sevdiklerini gösterdiler.
7. Felix
Uzaya giden ilk şempanze Ham, ilk köpek de Laika’dır ve bunu herkes bilir. Ama ya uzaya giden ilk kedi? O kimdir? Karşınızda Felix, uzaya giden ilk kedi. 1963 yılında Cezayir’deki Fransız üssünden Veronique AGI sondaj roketiyle uzay boşluğuna fırlatılan Felix, herhangi bir yörüngeye oturmadı ama uzayda 200 kilometreden fazla yol aldı. Daha sonra uzay kapsülüyle atmosfere indi. Sempatik paraşütü açıldı ve yeryüzüne tekrar ayak bastı. Felix Baumgartner’den 40 küsur sene önce uzaya giden bu minik astronota selam olsun!
8. Pulcinella
Tumblr kızı gibi ismi olduğuna bakmayın, cidden bu kedi bir harika. Brahms’tan Chopin’e kadar herkesin hayranı olduğu ünlü besteci Domenico Scarlatti’nin kedisi Pulcinella, bir gün her zaman bayıldığı şeyi yaparken inanılmaz bir başarıya imza attı. Yürürken rastgele bastığı piyano tuşları, muazzam bir ahenk ortaya çıkardı. Scarlatti, önce kulaklarına inanamadı. Sonra toparlandı ve bu şahane melodiyi K. 30 Fa Minör Füg’ünün temeli olarak kullandı. Bu karmaşık ismi bir kenara bırakırsak, müzik tarihinde Kedi Fügü olarak geçen bestenin sahibi, Scarlatti’nin klavyesine renk katan Pulcinella’nın patilerine sağlık.
9. Sezai
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!