Motosikletle Ege Turu
Motosikletle Ege Turu
Üç kafadar yola çıkmak konusunda hiç nazlanmadan güneşi sağ yanımıza alarak yollara düştük. Evde bıraktıklarımızın gönüllü izinleri ile hem rüzgarın, hem yolların, hem de bizi bekleyen manzaraların heyecanı ile kontakları çevirdik. Geçmiş yüzyıllarda yaşasa idik ağır ama yorulma bilmez Arap atlarını değil de birden hızlanan yorulunca mola veren İngiliz atlarını tercih ederdik herhalde. Ama yaşadığımız çağ bu çağ ve altlarımız da motosikletle yollara düşmeyi tercih ettik. Canınız çektiğinde durabildiğiniz, trafik diye bir derdinizin olmadığı iki tekerlekli ‘demir atlarımızla’ İstanbul’dan 8 günlük bir yolculuğa başladık.
Aydınlık bir günde asfaltlar üzerinde ırmağına akan küçük dereler gibiydik. Gökyüzü ve şehirler bir film gibi gerimizde kalıyordu. Hedefimiz hiç mola vermeden en güneye, Antalya’nın Kaş ilçesine gitmek ve orada soluklanıp batıya doğru ilerleyerek kuzeye çıkmaktı. Herşey yola çıkmadan, gün, saat, kilometre, nerede ne yenilecek, nerede çadırda kalınacak, nerede eskilerden bir dost bulunacak şeklinde planlanmıştı. Plandan caymamak, olağanüstü bir şey yaşamadıkça takvime uymak üzere üç arkadaş anlaştık ve ‘Motor’ dedik.
Yorum Yazın