Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Mümtazer Türköne Dâhil Zaman Gazetesinin 12 Eski Yazar ve Yöneticisine Tutuklama
Kapatılan Zaman gazetesinin eski çalışanlarına ve yöneticilerine yönelik soruşturmada, mahkemeye sevk edilen 14 şüpheliden aralarında Mümtazer Türköne'nin de bulunduğu 12 kişi tutuklandı. Mahkeme, Türköne'nin 'FETÖ'nün amaçlarına hizmet etmek' suçundan tutuklanmasına karar verirken; şüphelilerden dokuzunun 'silahlı terör örgütüne üye olmak', ikisinin ise örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek' suçlarından tutuklanmasına hükmetti. Soruşturma kapsamında birkaç gün önce de, aralarında gazeteciler Ali Bulaç ve Şahin Alpay'ın da bulunduğu altı kişi 'Fethullah Gülen Terör Örgütü üyeliği' suçundan tutuklamıştı...
Mümtazer Türköne ifadesinde, ''Fetulah Gülen örgütü ile herhangi bir bağlantım yoktur. En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım. Ve o camia ile birlikte olduğumdan dolayı pişman oldum.' dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fuzuli Aydoğdu tarafından yürütülen soruşturmada, adliyeye getirilen şüphelilerin tamamı savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi.
İstanbul 3. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Mümtazer Türköne, Hüseyin Turan ve Murat Avcıoğlu'nu 'Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan, Alaattin Güner, Şeref Yılmaz, Ahmet Metin Sekizkardeş, Faruk Akkan, Mehmet Özdemir, Fevzi Yazıcı, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hakan Taşdelen de 'FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak' suçundan tutuklanmasına karar verdi. Hakimlik, Osman Nuri Öztürk ve Osman Nuri Arslan'ı serbest bıraktı, yurtdışına çıkış yasağı koydu.
Zaman Gazetesi'nin eski yöneticilerine ve yazarlarına yönelik 27 Temmuz'da başlatılan operasyonda 47 kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti
Aralarında Ali Bulaç ve Şahin Alpay'ın da bulunduğu 6 kişi tutuklanmıştı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, kayyum atanmadan önce Zaman gazetesinde yönetici olan ve çalışan 47 şüpheli hakkında 'FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak' suçundan gözaltı kararı alınmıştı. Bu kapsamda daha önce gözaltına alınan aralarında Ali Bulaç ve Şahin Alpay'ın da bulunduğu 6 kişi tutuklanmış, 1 kişi ise serbest bırakılmıştı.
'O camia ile birlikte olduğum için pişmanım'
Mümtazer Türköne hakimlik sorgusunda, 'En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım ve o camiayla birlikte olmaktan dolayı pişman oldum' dedi. 'Keskin bir darbe karşıtı' olduğunu ifade eden Türköne, 'Darbecilerin idam edilmesinin ve en ağır cezalar ile cezalandırılmasının caydırıcılık anlamında önemli olduğunu düşünüyorum' diye konuştu.
Türköne hakimlik sorgusunda tüm suçlamaları reddetti. Türköne, 'Ben yaklaşık 30 yıldır siyaset biliminin çok geniş alanlarında yazılar yazan bir akademisyenim. Yayınlanmış 16 kitabım mevcuttur. Bu kitaplardan ikisi doğrudan darbeler hakkında yazılmıştır. Diğer kitaplarımda da eksiksiz ve istisnasız demokrasi müdafaası yapılmaktadır. Bu uzmanlık birikimiyle darbe tehdidi konusunda toplumu cesaretlendirmek ve darbecileri caydırmak konusunda çok ciddi katkılarım olmuştur' dedi.
'Halkı sokağa çağırma patenti bana ait bir tezdir'
'Darbe günü sayın Cumhurbaşkanı'nın halkı sokağa çağırması hem gazetede, köşemde ve televizyon programlarında defaatle dile getirdiğim ve patenti bana ait olan bir tezdir' diyen Türköne, 'Bunu darbe konusu gündeme geldiği zamanda dile getirmiş ve tavsiyelerde bulunmuşumdur. Nitekim emniyette alınan ifademde kanıt dosyası olarak bana sunulan 5 makalenin hiçbirinde teşbih, mecaz, metafor ve hatta eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek kabilinden darbe iması addedilecek tek kelime yoktur. Tersine hükümeti eleştirirken çözüm olarak dosyada yer alan her yazıda da demokratik çözümler, alternatifler, sandık ve seçim gösterilmiştir' diye konuştu.
'Keskin bir darbe karşıtıyım'
Hükümete karşı eleştirileri de olduğunu ve eleştiri özgürlüğünün geniş tutulmasının darbe iklimini de yok edeceğini bildiği için sürdürdüğünü dile getiren Türköne, 'Ben radikal hatta keskin addedilebilecek bir darbe karşıtıyım. Bunun tek bir istisnası yoktur. Nitekim darbe gecesi de meşru hükümetin yanında yer aldığımı belirten, akabinde darbenin ihanet ve şerefsizlik olduğunu belirten tweetler attım. Sonrasında da darbe tehdidi devam ederken hükümeti destekleyen, darbeyi lanetleyen ve bütün toplumun dikkatini ve darbe sonrası toplumu restore edecek bu travmanın geçmesini sağlayacak uyarılarda bulundum. Benim kadar radikal bir darbe karşıtının darbeci ithamına maruz kalmasını, gördüğüm muamelenin ötesinde çok onur kırıcı buluyorum. Özellikle darbe gündemi sonrasında ülkenin duyduğu birlik, beraberlik için çaba harcama zamanı varken şahsımın bilhassa uluslararası camia da 'iktidarı eleştirenler darbe karşıtı olarak tutuklanıyor' şeklinde aleyhe bir propagandaya konu edilmesinden ülkem ve milletim adına derin bir üzüntü duyarım' şeklinde konuştu.
"Gülen örgütüyle herhangi bir bağlantım yoktur"
Fethullah Gülen örgütüyle herhangi bir bağlantısı olmadığını öne süren Mümtazer Türköne, 'Kendisini tanıyorum. Zaman gazetesinin onun kontrolünde olduğunu biliyorum. Kendisiyle 2006 ve 2011 yıllında iki defa görüştüm. Aramızda kayda değer bir görüşme olmadı. Yanımda da AK partili yöneticiler mevcuttu. En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım ve o camiayla birlite olmaktan dolayı pişman oldum. Ben bir yazar olarak daha fazla okuyucuya ulaşmak amacıyla Türkiye'de tirajı en yüksek gazete olan Zaman gazetesinde yazmayı tercih ettim. Esasında başka da yazı yazabileceğim gazete yoktur. Kişilik olarak mühalif bir yapım vardır' dedi.
'Açıktan müdahale olmadı'
Gazetede yazdığı süre boyunca hangi konularda yazı yazacağı konusunda açıktan bir müdahale olmadığını belirten Türköne, 'Bazen farklı konularda yazmam için güncel olaylar hatırlatıldı ve tavsiye edildi. Yazdığım hiçbir yazıya müdahale edilmedi. Şahsen de gazetenin yayın politikasıyla kendimi bağlı hissetmedim. Zaman zaman manşetlerde savunulan görüşlere aykırı yazılar yazdım. 2004 yılındaki Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetlerinin sona erdirilmesine dair karar hakkında 2013 yılında aykırı görüşlerimi bildirdim. MGK'nın o anki şartlarına göre karar aldığını ve Fethullah Gülen cemaatine herhangi bir olumsuz uygulamanın hükümet tarafından uygulanmadığını belirttim.Bu yazı gazetenin yayın politikasına aykırı bir yazıydı. Buna rağmen bu yazıya da müdahale edilmedi' şeklinde konuştu.
'Darbecilerin idam edilmesi caydırıcılık anlamında önemli'
'Ülkemin yaşadığı trajediyi kendi yaşadığım trajedinin üstünde görüyorum' diyen Türköne sözlerini şöyle tamamladı: 'Yani ülkem adına çok derin bir üzüntü yaşıyorum. 15 Temmuz gününde yaşanan darbe girişimi hakkında bir aydın olarak içimde derin bir yara hissediyorum. Ülkemin başına gelebileceklerinden endişeleniyorum. Darbecilerin idam edilmesinin ve en ağır cezalar ile cezalandırılmasının caydırıcılık anlamında önemli olduğunu düşünüyorum.'