onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Ne Oldu da Bu Kadar Tahammülsüzleştik?

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Ne Oldu da Bu Kadar Tahammülsüzleştik?

Merve Ersoy
12.11.2024 - 23:58

Son zamanlarda kendi hayatınızda her şey yolunda gitse bile yeterince mutlu hissetmeyenlerden misiniz? Eğer öyleyseniz sizi hemen böyle alalım ve baştan uyaralım: Bu biraz da dertleşme içeriği. Çünkü biliyoruz ki son zamanlarda pek çok şeye tahammülsüzleştik. Peki bize ne oldu, neden böyle olduk? Gelin hep birlikte kendi içimize dönelim, önce kendimizi sonra da birbirimizi anlayalım.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Son zamanlarda pek çok şeye karşı tahammülsüzleştiğinizi hissediyor musunuz? Eğer cevabınız "evet" ise buyurun, biraz dertleşelim. Öncelikle şunu belirtelim, bunun mutsuz olmamız ya da hayatımızda bir şeylerin yolunda gitmemesiyle pek ilgisi yok.

Son zamanlarda pek çok şeye karşı tahammülsüzleştiğinizi hissediyor musunuz? Eğer cevabınız "evet" ise buyurun, biraz dertleşelim. Öncelikle şunu belirtelim, bunun mutsuz olmamız ya da hayatımızda bir şeylerin yolunda gitmemesiyle pek ilgisi yok.

Elbette aksi de olabilir, en dibe vurmuş ve her şey berbat olmuş gibi de hissediyor olabilirsiniz. Tahammülsüzlüğünüzün sebebini buna da bağlayabilirsiniz ama inanın bana bu sadece her şey berbatken hissedilen bir şey değil.

Pek çok kişinin aynı hislerini paylaştığını biliyorum. Sosyal medyada karşılaştığımız videolarda bile hiç tanımadığımız, herhangi bir şekilde denk gelen "o" insanın yüzündeki mutsuzluğu görmek mümkün artık.

Böyle değildik tabii ki... Rastgele bir sokakta karşılaştığımız neşeli insanlara ya da kendi içimizde besleyip büyüttüğümüz o mutluluğa ne oldu öyle? Ne oldu da biz hayata, birbirimize ve hatta kendimize tahammülsüzleşmeye başladık? Çoğu zaman bu duygudan sıyrılamayacak gibi de hissediyoruz üstelik. Gelin dostlarım birlikte düşünelim, bize ne oldu?

Kendinize karşı suçlayıcı hissediyor olabilirsiniz. Bu sebeple önce bu konuya bir açıklık getirelim, kendi hayatınız içinde mutsuzluk doğuracak bir şeylere sebep olmuş olabilirsiniz ama bu kesinlikle tek başınıza sorumlu olduğunuz ya da yalnızca sizin hissettiğiniz bir duygu değil.

Kendinize karşı suçlayıcı hissediyor olabilirsiniz. Bu sebeple önce bu konuya bir açıklık getirelim, kendi hayatınız içinde mutsuzluk doğuracak bir şeylere sebep olmuş olabilirsiniz ama bu kesinlikle tek başınıza sorumlu olduğunuz ya da yalnızca sizin hissettiğiniz bir duygu değil.

Biraz açalım isterseniz... Tüm dünya genelinde çok zorlu süreçlerden geçtik, sevdiklerimizi kaybettik, evlerimize kapandık, korktuk... Covid-19 hayatımızda sandığımızdan çok daha fazla şeyi etkiledi. Uzunca bir süreyi evlerimizde geçirmek, hayat akıp giderken sabit durmak bile tek başına yeterliydi aslında. Bunun etkilerini ancak görüyoruz. Bir şekilde bedenimizden eksilen vitaminler, mineraller de değil tek etken; bu süreçte karakterimizi de etkileyecek pek çok şey değişti hayatımızda.

Sevdiklerimizi kaybetmenin yanı sıra çok az insanla bir araya geldik, görüştük. Belli başlı takıntılarımız ve bitmek bilmeyen korkularımız oldu. Hemen her an tedirgin olabilmeyi de bu süreçte öğrendik belki.

Yaşadığımız ülkede, güzel Türkiye'mizde yaşananlar da pek kolay şeyler değildi elbette. Yangınlar, depremler, kadın cinayetleri, ekonomi derken çoğu zaman pek de mutlu hissedeceğimiz haberlere uyanamıyoruz ne yazık ki.

Yaşadığımız ülkede, güzel Türkiye'mizde yaşananlar da pek kolay şeyler değildi elbette. Yangınlar, depremler, kadın cinayetleri, ekonomi derken çoğu zaman pek de mutlu hissedeceğimiz haberlere uyanamıyoruz ne yazık ki.

Bazı şeylerin doğrudan kendi hayatımızda yaşanmasına gerek yok. İnsani olarak can yakan pek çok gelişmeden hiç yaşanmamış gibi kendimizi sıyırmak mümkün değil. Her şeyden önce kendini güvende hissedememek, başına her an bir şey gelebilecekmiş korkusuyla yaşamak hiç kolay değil. Yaşanan afetler ve yitirdiğimiz canlara üzülmek, kahrolmak ve bunun kendi başımıza gelmeyeceğinden emin olamamak, elimizin kolumuzun bağlı olması, hiçbir şey yapamamak da sabrımızı tüketen noktalar.

Bir de ekonomi var elbette... Pek çoğumuz sadece çalışıyoruz, fakat kazancımız yaşam alanımız için ödediğimiz kiraya bile yetmiyor. Sosyal bir hayatımız yok, sevdiklerimize ayıracak vaktimiz ya da maddi gelirimiz yok. Bizi mutlu edecek, bir nefes aldıracak etkinliklere katılacak mecalimiz ya da bunu karşılayacak kazancımız yok.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi derdimize dert eklediğimiz diziler izliyoruz ekranda. Dizi sürelerinin uzaması, maliyetlerin artması vs. gibi sebeplerle artık komedi dizileriyle bile karşılaşamıyoruz. Haliyle stresimizi atacak, keyif alabileceğimiz alanımız daha da kısıtlanıyor.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi derdimize dert eklediğimiz diziler izliyoruz ekranda. Dizi sürelerinin uzaması, maliyetlerin artması vs. gibi sebeplerle artık komedi dizileriyle bile karşılaşamıyoruz. Haliyle stresimizi atacak, keyif alabileceğimiz alanımız daha da kısıtlanıyor.

Demem o ki dostlarım, hiçbirimiz geldiğimiz son noktanın tek sorumlusu değiliz. Böyle hissetmek elbette kötü ama bu noktaya gelmemizdeki tek etken kendimiz değiliz. Tüm bu sebeplerle hayat kalitemiz epey düştü, yalnızlaştık, uzaklaştık birbirimizden.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Klasik bir şekilde kapatmak istemiyorum ama hepimizin bildiği gibi bazen en büyük mutluluklara ulaşmanın yolu dibi görmekten geçiyor. Hiçbir şey aynı kalmaz, hayat akıp gidiyor ve tüm bu etkenleri bir şekilde aşacağımızdan eminim.

Klasik bir şekilde kapatmak istemiyorum ama hepimizin bildiği gibi bazen en büyük mutluluklara ulaşmanın yolu dibi görmekten geçiyor. Hiçbir şey aynı kalmaz, hayat akıp gidiyor ve tüm bu etkenleri bir şekilde aşacağımızdan eminim.

Yaşadığımız tüm kötü anlar ya da anılar gibi bunun da etkisinin azalacağını, hatta belki de tamamen kaybolacağını bilmemiz gerek. Tarih boyu pek çok düşünürün, yazarın da dediği gibi insan unutur. Unutmaya meyilli zihnimizle yaşadığımız tüm bu süreçleri de geride bırakacağız ve yeniden mutlu, umutlu, tahammül seviyesi yüksek, neşeli hissettiğimiz günler gelecek.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Çocukluğumda başlayan 'yazma' sevgim tüm eğitim hayatım boyunca sürdü. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ile Adalet bölümlerinden mezun olduktan sonra Kentleşme ve Çevre Sorunları'nda yüksek lisans yaptım ve tüm bu süreç boyunca çeşitli mecralarda yazarlık yaptım. Metin yazarlığı, editörlük, soru yazarlığı, hikaye yazarlığı üzerine çalıştıktan sonra 2024 yılı Mayıs ayından bu yana Onedio bünyesinde TV-Dizi/Sinema editörü olarak çalışıyorum. Ekranlarda gördüğümüz tüm ilgi çekici olayları ve sosyal medyadaki etkilerini etik değerler içinde sizlerle en hızlı şekilde buluşturmayı amaçlıyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
6
3
1
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Eylem

çok motive edici bir yazı olmuş

seydi altındağlı

bize acilen eğlenceli, komik ve düşündürmeyen bir dizi lazım

Hasan Subaşı

Sabır tükendi artık pozitif şeylere ihtiyacımız var