onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Ne Yatırım Teşviği Arttı Ne Yatırım İştahı Kaldı

Ne Yatırım Teşviği Arttı Ne Yatırım İştahı Kaldı

19.10.2014 - 11:16 Son Güncelleme: 19.10.2014 - 11:17

Erdoğan “cari açık azalacak” dedi cari açık patladı”, “ithalat bağımlılığı kalmayacak” dedi, müptela olundu, “6.bölge yıldız olacak” dedi, 6. Bölge duman oldu. Ne söylediyse tersi oluyor!

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, teşvik ve ekonomi politikasının

silbaştan yenilenmesi, yeni bir hikaye yazılması gerektiğini söyledi. “Erdoğan

“cari açık azalacak” dedi cari açık patladı”, “ithalat bağımlılığı kalmayacak”

dedi, müptela olundu, “6.bölge yıldız olacak” dedi, 6. Bölge duman oldu. Ne

söylediyse tersi oluyor!” diyen Umut Oran’ın açıklaması şöyle:

•             Demokrasi

endekslerinde gerileyen Türkiye’nin ekonomisinde hesaplar şaştı, dış politikada

riskler anormal derecede büyüdü, yatırımcı önünü göremiyor.

•             12 yıl süren

ekonomiyi sıcak para ile çevirme dönemi kapandı. Küresel para musluklarının

kısılmasıyla yükselen kur girdi, yüksek faiz ise kaynak maliyetlerini

büyütüyor. Makroekonomik hedefler tutmuyor, ekonomi durma noktasına gidiyor.

•             Demokrasi ve hukuk

devletinden uzaklaşma, izlenen yanlış dış politika, bölgede devam eden savaşın

kapıya dayanması yatırımları frenliyor. Belirsizlik ve güven kaybı, yatırımcıyı

caydırıyor, yatırımlara darbe vuruyor.

•             Yatırım eğilimindeki

düşüşle Türkiye işsizine iş ve aş yaratamaz hale geliyor. Oysa umudunu yitirip

iş aramayı bırakanlarla birlikte 5.5 milyon dolayında işsizi bulunan Türkiye

için yatırımlar hayati önemde.

•             Teşvik mevzuatı

2004’ten bu yana 5 kez değiştirildi, 

2012’de getirilen 6 bölgeli son teşvik sistemi de bu atmosferde işe

yaramıyor.

•             Ekonomi, siyaset ve

dış politikada bozulmanın, jeopolitik risklerin aşırı arttığı 2014 yılında

yatırımdan kaçış da hızlandı, işsizlik artışı ivme kazanıyor.

•             İlk sekiz ayda

teşvik belgesi alınan yatırım projesi sayısı geçen yıla göre yüzde 19, yatırım

tutarı yüzde 24, öngörülen istihdam yüzde 28 düşüş gösterdi. Özellikle

madencilik yatırımlarında yüzde 70’e yakın düşüş var. Sanayide, enerjide,

tarımda yatırım eğilimi hızla geriliyor.

•             Yatırımlarda en

hızlı düşüş, yeni teşvik sisteminin “yıldızı” olacağı iddia edilen Doğu ve

Güneydoğu’daki en yoksul 15 ili kapsayan 6. Bölgede. Bölgeye yönelik yatırım

tutarı, ilk sekiz ayda yarı yarıya azaldı.

•             Yatırım ikliminin

oluşabilmesi için ise öncelikle demokrasi ve hukuk devleti olmak, siyasal ve

makroekonomik istikrarı, iç ve dış barışı, ülkenin geleceğine güven ve inancı

sağlamak, kısacası Türkiye’yi “normalleştirmek” gerekiyor.

Ekonomi, iç siyaset ve dış politikada giderek artan istikrarsızlık ve

darboğaz, ülkede yatırım iklimini yok ediyor. Ekonomi krizin, ülke savaşın

eşiğinde; IŞİD-PKK teröre arasına sıkışmış Türkiye, hem siyasi hem ekonomik

açıdan derin bir batağa saplanmış durumda. Yüksek kur girdi maliyetlerini,

yüksek faiz ise kaynak maliyetlerini yükseltiyor, ekonomi ve siyasette artan

belirsizlik ve güven kaybı, önünü göremeyen yatırımcıyı caydırıyor, yatırımlara

darbe vuruyor. Makroekonomik hedefler tutmuyor, ekonomi yavaşladı, durma

noktasına gidiyor, işsizlikte artış hız kazanıyor.

Yatırımları canlandırmak amacıyla teşvik mevzuatı 2004’ten bu yana 5

kez değiştirildi. Sonuncusu 19 Haziran 2012’de yürürlüğe giren yeni teşvik

sisteminde, ülke genelinde yatırımları harekete geçirmeye yönelik teşvikler

getirilirken, bölgeler arası gelişmişlik farklarını gidermek için de en cazip

teşvik unsurları, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi en düşük 15 Doğu ve

Güneydoğu ilini kapsayan 6. Bölge için öngörülmüştü. Eski Ekonomi Bakanı Zafer

Çağlayan, bu bölgenin “yeni teşvik sisteminin yıldızı” olacağını ilan etmişti.

Ancak getirilen teşvikler, ülkede siyasi ve ekonomik istikrar giderek daha da

bozulduğu için işe yaramıyor. Teşvik sistemi bu atmosferde yatırım eğilimini

harekete geçiremiyor.

İLK SEKİZ AYDA TEŞVİKLERDE SERT

DÜŞÜŞ…

Ekonomi, siyaset ve dış politikada bozulmanın arttığı, Türkiye’nin

giderek derin bir batağa saplandığı 2014 yılında yatırım eğilimindeki gerileme

belirginleşti.

Geçen yıl ilk sekiz ayda 3 bin 332 olan yatırımcıların aldığı toplam

teşvik belgesi sayısı, bu yıl aynı dönemde 2 bin 691’e geriledi. Sekiz aylık

dönemlere göre toplam yatırım tutarı 51.2 milyar liradan 39 milyar liraya

geriledi. Geçen yıl Ocak-Ağustos döneminde düzenlenen teşvik belgeleri

kapsamındaki yatırımlarda toplam yıl 121 bin 466 kişilik istihdam yaratılacağı

belirlenmişti. Bu yıl ise aynı dönemde öngörülen istihdam 87 bin 939’da kaldı.

Veriler, teşvik belgesi alınan yatırım sayısının ilk sekiz ayda geçen yıla göre

yüzde 19, öngörülen yatırım tutarının yüzde 24, yaratılması öngörülen

istihdamın yüzde 28 azaldığını gösteriyor. Enflasyonla indirgendiğinde ise

yatırım tutarındaki reel düşüş yüzde 30’a ulaşıyor.

TÜM SEKTERLÖRDE KAN KAYBI VAR…

Teşvik belgesi bağlanan yatırımlardaki düşüş, özellikle madencilik

sektöründe yüzde 70’e yaklaştı. Geçen yıl ilk sekiz ayda 198 madencilik

yatırımı için teşvik belgesi alınırken bu yıl sayı 123’e, bu belgelerde

öngörülen yatırım tutarı da 5.3 milyar liradan 1.8 milyar liraya geriledi.

Geçen yıl teşvik belgesine bağlanan madencilik yatırımlarında 7 bin 683 kişilik

istihdam öngörülürken, bu yıl bu sayı 3 bin 345’le bunun yarısına dahi

ulaşmadı.

İlk sekiz ayda teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarında sadece

hizmetlerde artış, diğer tüm sektörlerde ise düşüş yaşandı. Enerji sektörüne

yönelik yatırım tutarı yaklaşık yüzde 40 düşüşle 13 milyar liradan 7.9 milyara

indi. Üretimi, istihdamı ve ihracatıyla ekonominin lokomotifi olan imalat

sanayiinde gerçekleştirilecek yatırımlar yüzde 31 düşüşle 20.8 milyardan 14.4

milyara geriledi. Toplamda zaten çok düşük bir paya sahip olan tarım sektörüne

yönelik yatırım tutarı da yüzde 36 düşüşle 420 milyon lira oldu.

MADENCİLİĞİ ERDOĞAN BİTİRDİ…

Madencilik yatırımlarındaki sert düşüşte, 16.06.2012 tarih ve 28325

sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2012/15 sayılı Başbakanlık genelgesi ile kamu

kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları taşınmazların kullanımı; bu çerçevede

yeni maden ruhsatı verme yetkisinin Başbakanlık iznine bağlanması etkili oldu.

Bu genelge, yeni maden ocağı ruhsatı alma ve süresi bitenleri yenileme

için yapılan başvuruları değerlendirme ve onaylama yetkisini bir kişinin; o

dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın uhdesine verildi. O

günden itibaren madenciler hem yeni ruhsat almada, hem de süresi dolan

ruhsatlara ilişkin süre uzatımlarında sorun yaşadı. Başbakanlık’ta izin

bekleyen maden ruhsatı sayısı 10 binleri geçti. “İnceleme” gerekçesiyle

bekletilen başvurular nedeniyle, 3213 sayılı Maden Yasası’nda öngörülen 3

yıllık süre aşıldığı için bazı işletme ruhsatları iptal oldu. Çoğu yeni ruhsat

başvurusu da geri çevrildi. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ile bu yetki yeni

Başbakan’a geçmiş oldu.

EN HIZLI DÜŞÜŞ, EN YOKSUL 15

İLDE

Ekonomi ve siyasetteki bozulmanın doruğa ulaştığı yılın ilk sekiz

ayında belgeye bağlanan yatırımlarda en sert düşüş, yeni teşvik sisteminin

“yıldızı” olacağı öne sürülen Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis,

Diyarbakır, Hakkâri, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve

Van’ı kapsayan 6. Bölge’de gerçekleşti. Bu bölgeye yönelik yatırım eğilimi

adeta bıçak gibi kesildi.

Bölgede gerçekleştirilmek üzere yönelik yatırımlar yarı yarıya azaldı.

Sekiz ayda bu 15 ilde gerçekleştirilmek üzere teşvik belgesi alınan yatırım

sayısı yüzde 28 düşüşle 294’e, yapılacak yatırımların tutarı ise yüzde 43

düşüşle 3 milyar liraya geriledi. 15 ile yönelik yatırımlarda öngörülen

istihdam da yüzde 36 düşüşle 12 bin 119’a geriledi. 2013’ün ilk sekiz ayında 6.

Bölgeye yönelik 406 teşvik belgesi kapsamında 5.3 milyar liralık yatırım ve

bununla 19 bin 21 kişilik istihdam öngörülmüştü. Geçen yıl sekiz ayda toplam

yatırımların yüzde 10.4’ünü alan bu bölgenin payı daha da düşerek yüzde 7’lere

indi.

Yatırımlarda 6. Bölgenin ardından en hızlı düşüş ise Adana, AydınBolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta,

Kayseri, Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova’dan oluşan orta

derecede gelişmiş illeri kapsayan 2. Bölgede yaşandı. Bu bölgeye yönelik

yatırım tutarı yüzde 38 düşüşle 10.1 milyar liradan 6.2 milyara geriledi.

Teşviğe bağlanan yatırım tutarı Afyon, Amasya, Artvin, Bartın, Çorum,

Düzce, Elazığ, Erzincan, Hatay, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya,

Malatya, Nevşehir, Rize ve Sivas’ı kapsayan 4. Bölge’de yüzde 32 düşüşle 5.9

milyara; Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve

Muğla’dan oluşan en gelişmiş 8 ili kapsayan 1. Bölge’de yüzde 23 düşüşle 14

milyar liraya,  düştü.

Yatırım tutarı Balıkesir, Bilecik, Burdur, Gaziantep, Karabük, Karaman,

Manisa, Mersin, Samsun, Trabzon, Uşak, Zonguldak illerini kapsayan 3. Bölge’de

yüzde 2’lik bir cari artışla 6.9 milyar; Adıyaman, Aksaray, Bayburt, Çankırı,

Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Kahramanmaraş, Kilis, Niğde, Ordu, Osmaniye,

Sinop, Tokat, Tunceli ve Yozgat’ın yer aldığı 5. Bölge’de de yüzde 9.5 artışla

3.3 milyar lira oldu. Enflasyonla indirgendiğinde ise bu iki bölgede de reel

anlamda yatırım artışı olmadığı dikkati çekiyor.

6. BÖLGE “YILDIZ” OLAMADI

Yeni teşvik sisteminde; iller sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine göre 6

bölgeye ayrılarak, bunlar içinde Doğu ve Güneydoğu’daki en yoksul 15 ili

kapsayan 6. Bölge’ye özel teşvikler getirilmişti. Bu özel teşvikler sayesinde,

sosyoekonomik düzeyi en düşük ve en fazla göç veren 6.bölge illerinde yatırım

patlaması öngörülmüş, yeni dönemde bölgenin “yıldız” olacağı ifade edilmişti.

Ancak özel teşviklerin bölgede yatırım artışına katkısı sınırlı kaldı. Bölgenin

2011 yılında yüzde 4 olan toplam yatırımlardan aldığı pay 2012’de yüzde 7.4’e

çıktı. 6. Bölgenin 2013’ün ilk sekiz ayında yüzde 10’u aşan payı, izleyen

dönemde düşmeye başladı ve yılın tümü itibariyle de yüzde 8’e geriledi.

Bölgenin yatırımlardan aldığı payın bu yıl ilk sekiz ay itibariyle yüzde 7.8’e

düştüğü dikkati çekiyor.

Ülkedeki siyasal istikrarsızlık, ekonomideki bozulma ve belirsizlikten

de en fazla bu bölge etkileniyor. 2014’te yatırım ikliminin giderek bozulması

nedeniyle yatırımlarda en hızlı kan kaybının bu bölgede yaşandığı gözleniyor.

Bölgeler arası derin gelişmişlik farkları, birçok sosyoekonomik sorunu

beraberinde getiriyor.

Buna karşılık en gelişmiş ve en fazla göç alan 8 ili kapsayan 1. Bölge

yatırımlardan en büyük payı almaya devam ediyor. Bu bölgenin yatırımlarda yüzde

40’ın üzerindeki payının 2013’ün tümünde yüzde 30’a gerilemişken, bu yıl

yeniden yükselişe geçtiği görülüyor. İlk sekiz ayda teşvik belgesine bağlanan

her 100 liralık yatırımın 36 liralık bölümü, gelişmişlikte diğer 73 ili açık

ara geride bırakan bu 8 ile yönelik bulunuyor. Başka deyişle en gelişmiş 8 il,

yeni teşvik sisteminde de yatırımcının gözdesi olmaya devam ediyor.

GERÇEKLEŞEN YATIRIMLARDA DA KAN

KAYBI

Teşvikli yatırım verileri, yeni başlamış ya da başlayacak; önümüzdeki

dönemde gerçekleştirilecek yatırım projelerine ilişkin durumu gösteriyor.

Teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarındaki azalma, ülkedeki yatırım

eğilimindeki gerilemeye işaret ediyor. GSYH büyüme verileri ise gerçekleşen

yatırımlardaki durumu gösteriyor.

Yılın ilk altı ayına ait GSYH verilerine göre özellikle özel sektörün

yatırımlarında kan kaybı yaşandı. İlk altı ayda inşaat yatırımlarının etkisiyle

yüzde 2.7 büyüyen kamu gayri safi sabit sermaye oluşumu genel büyümeye 0.1 puan

katkı yaparken, özel sektörün gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 2.9

gerileyerek genel büyüme oranını 0.6 puan düşürdü. Ancak stok değişimi ile

birlikte düşünüldüğünde yatırımlardaki kan kaybı ve bunun genel büyümeyi

yavaşlatıcı etkisi daha yüksek boyutlarda. Kamu ve özel sektörün gayri safi

sabit sermaye oluşumları ile stok değişimi toplamı, yatırımlardaki gerçek

eğilimi gösteriyor. Bu üç kalemin toplamında yatırımlar, geçen yılın aynı

dönemine göre yüzde 4.7 küçüldü. Bu da genel büyümeyi 1.2 puan düşürdü.

Yatırımlardaki düşüşün negatif etkisi, yurt içi tüketimin büyümeye yaptığı

yüzde 1.2’lik pozitif katkıyı sıfırladı. Devletin nihai tüketim harcamalarının

büyümeye 0.6 puan katkı yaptığı ilk yarıda GSYH’de kaydedilen yüzde 3.3’lük

büyümenin önemli bölümü, TL’deki değer kaybı nedeniyle ithalatın baskılanması

sonucu dış ticarette ortaya çıkan lehte gelişmeden kaynaklandı.

YATIRIM YOKSA İŞ DE YOK

Yatırımlardaki gerileme ile işsizlikteki artış paralel gidiyor. Ağustos

itibariyle işsiz sayısı 2 milyon 867 bine ve işsizlik oranı yüzde 9.8’e

yükseldi. (Mevsim etkilerinden arındırılmış göstergelere göre ise işsiz sayısı

3 milyonun üzerinde ve oranı yüzde 10.4 düzeyinde. Bu bazda tarım dışı işsizlik

oranı yüzde 12.5). Dar tanımlı resmi işsizlik oranı 2000 yılında sadece yüzde

6.5 düzeyinde bulunuyordu ve Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizinin

yaşandığı 2001 yılında bile yüzde 8.4 olmuştu. AKP’nin iktidara geldiği 2002

yılında oranı yüzde 10.3 olan işsizlikle mücadelede 12 yılda bir arpa boyu yolu

alınmadı.

Üstelik dar tanımlı işsizlik verileri, sadece aktif olarak iş

arayanları kapsıyor. Ağustos 2014 itibariyle sayıları 2 milyon 580 bine ulaşan

“umudunu yitirip iş aramaktan vazgeçen” işsizler de dâhil edildiğinde toplam

işsizler ordusu 5 milyon 456 bin kişi ile birçok ülke nüfusundan daha büyük bir

sayıya, işsizlik oranı da yüzde 17.1’e ulaşıyor.

YATIRIMLAR NEDEN GERİLİYOR?

 

•             Yeni teşvik sistemi,

zaten ekonomi, dış politika ve iç siyasette belirsizliğin arttığı, Türkiye

ekonomisinin yavaşlama eğilimine girmeye başladığı bir süreçte uygulamaya

konulmuştu. Bu alanlarda sıkıntının zirveye ulaştığı, jeopolitik risklerin de

aşırı büyüdüğü 2014 yılında yatırım eğilimindeki gerileme daha da

belirginleşti.

•             Ekonomideki olumsuz

gidişat nedeniyle; yatırım için harcanacak ve uzun vadede geri dönecek olan

paralar riske atılmak istenmiyor. Sanayici, önünü görmeden böyle bir riske

girmek istemiyor. (Devletin verdiği teşvikler peşin ödeme değil, yatırımcının

yapacağı harcama ileride ödeyeceği vergi ve diğer ödemelerinden mahsup

ediliyor). 

•             Yatırımın tamamını

devlet bile ödese, sanayicinin ürettiği malı satması lazım, oysa iç tüketimde

frene basılıyor. Bu yüzden yatırım yapmak isteyenler de ihtiyatlı davranıyor.

•             Hükümetin iç teröre

yönelik başlattığı “açılım” sürecinin akıbeti ve mahiyetine ilişkin kuşkular

var. 

•             6. Bölgeyi oluşturan

illere yatırım konusunda çekingenlik hala devam ediyor.

•             Hükümetin dış

politikası, bölge ülkeleriyle olan ticareti vurdu, ülke ekonomisine büyük bir

maliyet yükledi, bölgeyle ticarete dayalı yatırımların önünü kesti.

•             Suriye ve Irak’ta

devam eden savaş, IŞİD terörü, bunu durdurmaya yönelik uluslararası girişimler

ve bu süreçte hükümetin izlediği politikalar, belirsizlik ve riskleri

artırıyor, Bölgemizde giderek büyüyen savaş nedeniyle dış pazarlara erişimde

zorluk yaşanıyor. Türkiye’nin sonu belirsiz tehlikeli bir mecraya sürüklenme

ihtimali de yatırımcıyı korkutuyor, yatırım iştahını kırıyor.

•             Özellikle Fed

kararlarıyla küresel likidite bolluğu döneminin sona erdirilmesi ile 12 yıl

süren ekonomiyi sıcak para ile çevirme dönemi kapandı.  Ekonomiyi dış kaynağa aşırı bağımlı hale

getiren hükümet, bu yeni finansal iklimde farklı bir oyun planı geliştiremedi,

ekonomide kriz tehlikesi büyüyor.

•             Küresel para

musluklarının kısılmasıyla yılın başlarında döviz yükselişe geçmiş, sermaye

kaçışının önünü kesmek için şok faiz artırımına gidilmişti. Ekonomide hâkim

olan pahalı döviz -yüksek faiz koşulları güçlenerek sürüyor. Bu gelişme kaynak

ve girdi maliyetlerini büyüttüğü için yatırımcıyı yatırım yapmaktan caydırıyor.

•             Demokrasiden, hukuk

devletinden, dış politika teamüllerinden uzaklaşma nedeniyle ekonomi, siyaset

ve dış politikada ortaya çıkan olumsuz gidişatta ülkeye güven azalıyor.

•             Riski en yüksek ve

en kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye yatırım yapılabilirlikten

giderek uzaklaşıyor.

•             Yapısal reformların

hayata geçirilmemesi de yatırım eğilimini kırıyor, hükümetin bu konudaki ataleti

bu kritik süreçte de sürüyor.

YATIRIM İKLİMİ İÇİN

“NORMALLEŞME” GEREKİYOR

Yatırım iklimi için iç ve dış politikada, tam demokrasinin yaşama

geçirilmesinde, yargı bağımsızlığının sağlanması, ifade özgürlüğünün sağlanması

gibi her alanda normalleşme sağlanması gerekmektedir. Acilen şu adımların

atılması gerekmektedir:

- Yapısal reformlar gerçekleştirilmeli, çünkü altyapı olmadan yatırım

olmaz

-Bağımsız denetim kurumları hükümet boyunduruğundan kurtarılmalı

- Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) yeniden ekonominin aktif etkeni

haline getirilmeli

- Ekonomiden sorumlu bakanlıklar arasında eşgüdüm sağlanmalı, ortak

söylem yakalanmalı, çelişkili açıklamalardan artık vazgeçilmeli

- Yeni bir anlayışla 10 yıllık kalkınma planı ortaya konulmalı,

ekonomik seferberlik ilan edilmeli

- Ekonomi programı yeni baştan yazılmalı, hedeflerdeki yüzde 100’e varan

sapmalar bir daha yaşanmamalı

- Yeni istihdam, sanayi, dış ticaret ve tarım politikası yaşama

geçirilmeli

- Teşvik politikası silbaştan yazılmalı en az 10 yıllık bir planlama

yaşama geçirilmeli. İl bazında, sektörel istihdam odaklı, net ihracat hedefli,

SMART (Spesifik, Ölçülebilir, Ulaşılabilinir, Gerçekçi, Zaman takvimi belirli)

teşvikler getirilmeli.

- GAP tamamlanmalı

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam