onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Nerede O Eski Ramazanlar? Kadim Adetlerle Osmanlı'da Ramazan ve İftar Kültürü

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Nerede O Eski Ramazanlar? Kadim Adetlerle Osmanlı'da Ramazan ve İftar Kültürü

Anıl Göç
03.06.2017 - 21:29 Son Güncelleme: 15.04.2022 - 16:25

Ramazan ayı, oruç ve iftar geleneği sadece bir ibadet değil, aynı zamanda asırlar boyu Türk milli kültürü içerisinde kendine yer edinmiş bir adettir. Klasikleşmiş bir söylem olan ''nerede o eski ramazanlar'' lafına binaen biz de Osmanlı'daki ramazanları tasvir etmeye çalıştık.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Ramazan ayı yaklaşınca hemen çeşitli hazırlıklara başlanırdı. En mühim konu Dersaadet'in (İstanbul'un) iaşe ihtiyaçlarıydı.

Ramazan ayı yaklaşınca hemen çeşitli hazırlıklara başlanırdı. En mühim konu Dersaadet'in (İstanbul'un) iaşe ihtiyaçlarıydı.

Sadaret Kethüdasının vazifesi olan bu konuya ramazan ayında ekstra dikkat edilirdi. İhtiyaç olunacak un, şeker, tuz ve benzeri temel ihtiyaçların teminine özen gösterilirdi. Sarayda verilecek ziyafetler için çanak çömleğin hazırlanır, gümüşler kalaylanırdı. Çoğu zaman saraydaki tepsi ve kaplar yeterli kalmaz, devlet görevlileri ve esnaftan dahi ziyafette kullanılmak üzere, geri verilmek şartıyla, ekstra kaplar, ve tepsiler temin edilirdi.

Devlet görevlilerinin sırayla iftara davet edilmesi önemli bir adetti. Evvela din adamları ve alimler iftara çağrılırdı.

Devlet görevlilerinin sırayla iftara davet edilmesi önemli bir adetti. Evvela din adamları ve alimler iftara çağrılırdı.

Ramazanın beşinci günü Şeyhülislam Efendi, altıncı günü Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri, yirminci günü Yeniçeri Ağası ve mühim ocak ağalarına Sadrazam Efendi tarafından iftar verilirdi. Özellikle yeniçeri askerine baklava ve sair tatlılar ikram edilirdi. Bu iftar davetlerinde teşrifat çok sıkı kontrol edilirdi. Öyle ki kimin hangi sofrada kiminle oturacağı ve bu iftarlara kimlerin davet edileceği dahi belirli kurallara bağlıydı.

Padişahlar ise çoğunlukla iftarı sarayda yaparlardı. Bununla birlikte iftar davetine gidildiği nadir örneklere de rastlanmıştır.

Padişahlar ise çoğunlukla iftarı sarayda yaparlardı. Bununla birlikte iftar davetine gidildiği nadir örneklere de rastlanmıştır.

I.Abdülhamid'in kız kardeşine, Sultan Abdülaziz'in Sadrazam Efendiye ve II.Mahmud'un da Kazasker Efendiye iftara gittikleri bilinmektedir. Devlet görevlilerinin konaklarını iftarlarda herkese açması bir adetti. Tabii olarak bu fevkalade bir masrafa sebebiyet vermekteydi. Bu sebeple olsa gerektir ki bilhassa mali yüklerin görüldüğü son dönemlerde bu ziyafet adetleri azalmıştır.

Bu ay içerisindeki mühim adetlerden birisi de kutsal emanetlerin ziyaret edilmesiydi.

Bu ay içerisindeki mühim adetlerden birisi de kutsal emanetlerin ziyaret edilmesiydi.

Bilhassa ramazanın on beşinci günü padişahlar hırka-i saadeti ziyaret ederlerdi. Günler öncesinden başlanan hazırlıklardan sonra teşrifata göre devlet görevlileri de bu ziyarete eşlik ederlerdi.

Ramazan ayı sebebiyle devlet dairelerindeki mesai saatlerinde de değişmeler olurdu.

Ramazan ayı sebebiyle devlet dairelerindeki mesai saatlerinde de değişmeler olurdu.

Normalde sabah namazında işbaşı yapıp 8-9 saat çalışan katipler, ramazan ayında daha geç mesaiye başlarlardı. İş yoğunluğuna göre teravih namazından sonra sahura kadar da kalemlerde çalışılabilirdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Günümüzde dahi sahur denilince akla gelen ilk şey ramazan davulcusudur, bu durum o zamanlar da farklı değildi.

Günümüzde dahi sahur denilince akla gelen ilk şey ramazan davulcusudur, bu durum o zamanlar da farklı değildi.

Eski davulcular sadece tokmağı vurmakla kalmazlar, çeşitli maniler okurlardı. Bu şekilde sahura kalkan insanlar sadece davulun sesini değil, aynı zamanda anlamlı ve edebi sözler de duymuş oluyorlardı.

İftardan ve teravih namazından sonra yapılan çeşitli eğlenceler de insanlar arasında sıcak ve huzurlu bir ortam oluştururdu.

İftardan ve teravih namazından sonra yapılan çeşitli eğlenceler de insanlar arasında sıcak ve huzurlu bir ortam oluştururdu.

Evlerde eş dost toplanılıp çeşitli hikayeler anlatılıp sohbetler yapıldığı gibi meydanlarda karagöz-hacivat, meddah ve orta oyunu gibi seyirlik gösteriler de yapılırdı. Bilhassa son dönemlerde tiyatro da seyirlik bir eğlence haline gelmişti. İnsanlar vakitlerini bu gibi çeşitli etkinliklerle geçirirlerdi.

Ramazan ayının sonunda bayram da fevkalade ihtişamlı geçerdi. Bütün devlet erkanı sarayda padişahın bayramını tebrik için hazır bulunurdu.

Ramazan ayının sonunda bayram da fevkalade ihtişamlı geçerdi. Bütün devlet erkanı sarayda padişahın bayramını tebrik için hazır bulunurdu.

Herkesin bir protokol sırası vardı. Padişah yüksek rütbeli devlet görevlilerini ayakta karşılar, diğer tebrikleri ise oturarak kabul ederdi. Sırf bu işi ve protokolü takip ve kontrol etmek başlıca bir görevdi ve bu işi Teşrifatçı üstlenirdi. 

Bayram kutlamasında yeniçerilere maaş dağıtılır, çeşitli tatlılar ikram edilirdi. 17. asrın ortalarından sonra önemini yitiren Divan-ı Hümayun da bayramlarda sembolik ve temsili olarak toplanırdı.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
İletişim: history.anilgoc@gmail.com
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
225
104
43
23
21
13
11
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın