Nörobilimciler İnsanları En Çok Etkileyen Çığlık Türünü Araştırdı
İnsanlar öfke, korku, acı, zevk, üzüntü ve sevinç gibi 6 farklı duyguyu göstermek için çığlık atıyor. Peki insanlar hangi tür çığlığa daha hızlı tepki veriyor?
Detaylara beraber bakalım.
Çığlık doğada pek çok canlının hayatını kurtarıyor. Tüm memeli türleri bir kavgaya karıştığında ya da bir yırtıcının tehdidine işaret etmek için çığlığa benzeyen çağrılar yapıyor.
Bu davranış insanlarda da görülüyor. Zira pek çok kişi bir tehlike sezdiğinde veya saldırganlığını göstermek için sesini yükseltiyor. Ancak insanlar, hayvanlardan farklı olarak diğer duyguları ifade etmek de çığlık atabiliyor.
Independent Türkçe'den Uğurcan Yıldız'ın haberine göre, hakemli bilim dergisi PLOS Biology'de yayımlanan bir araştırma, insanların öfke, korku, acı, zevk, üzüntü ve sevinç gibi 6 farklı duyguyu göstermek için çığlık attığını gösterdi.
Araştırmada ayrıca, farklı çığlıklar dinletilen bir grup katılımcının beyinleri, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme cihazıyla incelendi.
Bu sayede kişilerin sesleri nasıl algıladığı, işlediği ve sınıflandırdığı görüldü.
Bulgular, araştırmacıların pozitif çığlıklar dediği sevinç gibi seslerin katılımcıların beyinlerini, korkulduğunda bağırma gibi negatif çığlıklardan daha çok etkilediğini gösterdi.
'Çalışmamızın sonuçları şaşırtıcı' diyen araştırmanın başyazarı Sascha Frühholz sözlerini şöyle sürdürdü:
'Potansiyel bir tehlikeye işaret etmek için çığlık atma davranışı insanlar ve diğer türlerde ortak. Fakat görünüşe göre sadece insanlar sevinç ve zevk gibi olumlu duyguları ifade etmek için sesini yükseltiyor.'
'Pozitif çığlıklar zamanla daha önemli hale geldi' diyen Frühholz'e göre söz konusu davranışın bu kadar fazla duyguyu göstermek için kullanılması, insanlardaki evrimsel ilerlemeyi gösteriyor.
Oslo Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde akademisyen olan başyazar, bu duruma insanların birbiriyle kurduğu iletişimin diğer primatlara göre daha karmaşık olmasının yol açtığını düşünüyor.
Yorum Yazın
Şimdi biz çığlık atan maymunlardan mı geliyoruz yani?