Nuray Mert: PKK Saldırıları Karşısında 'Sivilleri Hedef Almamalı' Diye Açıklama Yapan Bir Parti ile Nereye Kadar?
Cumhuriyet yazarı Nuray Mert 'Kürt siyaseti çatışma stratejisine devam ettiği, üstelik bunu giderek daha yüksek doza taşıdığı sürece Kürt siyasi hareketinin peşine takılan bir “demokrasi cephesi”nin hiçbir karşılığı olmayacağını ifade etti ve ekledi: 'Canlı bomba eylemcisinin cenazesine gitmeyi 'taziye kültürü'nün gereği diye açıklayan bir parti ile nereye kadar? PKK saldırıları karşısında 'yerleşim yerlerine yakın olmamalı, sivilleri hedef almamalı' diye açıklama yapan bir parti ile nereye kadar, neyi savunacağız?'
Gazeteci Nurat Mert bugün Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 'Sevimsiz gerçekler' başlıklı yazısında iktidarın önündeki iki yoldan biri olan “demokratik uzlaşma” yerine iyiden iyiye “otoriter uzlaşma” arayışı çizgisine yerleştiğini ifade etti.
Kanun hükmünde kararnamelerin her zaman demokrasi zaafına işaret ettiğini, parlamenter demokrasiden, demokratik tartışmadan, uzlaşmadan hazzetmeyenlerin en sevdiği siyasi araç olduğunu vurgulayan Mert, yazısının devamında ise HDP'ye yönelik eleştirilerini dile getirdi.
"HDP demokratik bir partinin sınırlarını zorluyor"
Nuray Mert'in yazısından bir bölüm şöyle:
(...) 'Gelelim, bu vahim tablo içinde en önemli ihtiyaç olan “demokrasi mücadelesi”konusuna. Neden bu ülkede, en “sevimsiz gerçek” leri hep ben söylemek zorunda kalıyorum bilemiyorum ama bir kez daha aynı duruma düşmeyi göze almak zorundayım. Bence o sevimsiz gerçeklerden biri de şu: Kürt siyaseti çatışma stratejisine devam ettiği, üstelik bunu giderek daha yüksek doza taşıdığı sürece, “Kürt siyasi hareketinin peşine takılan” bir “demokrasi cephesi” nin hiçbir karşılığı olmayacak. Madem başladık, bir sevimsiz gerçek daha; HDP, Kürt siyasi hareketinin bir uzantısı olmanın ötesine gidemedi. Sakın, Kürt siyasi hareketini yok sayan bir partiden söz ettiğimi sanmayın, bu zorlamaya karşıyım, dahası bu hususu ihmal ettikleri sürece toplumsal temsiliyetlerini kaybedeceklerini biliyoruz. Ama, demokratik bir partinin sınırlarını çok zorladıklarını da biliyoruz, barışçı çözüm adına yaratıcı bir siyaset üretemediklerini de... Canlı bomba eylemcisinin cenazesine gitmeyi “taziye kültürü” nün gereği diye açıklayan bir parti ile nereye kadar? PKK saldırıları karşısında “yerleşim yerlerine yakın olmamalı”, “sivilleri hedef almamalı” diye açıklama yapan bir parti ile nereye kadar, neyi savunacağız? Kendilerine direniş örgütü diyen silahlı yapılar bu dili kullanabilir, zira kendilerini savaş hukuku ile sınırlı görürler, ama parlamenter demokraside siyasal partilerin dili savaş hukuku ile belirlenmez.'
'Gerçeklerden kaçarak ne demokrasiye, ne özgürlüklerin önünün açılmasına en ufak bir katkımız olamaz'
Şöyle devam ediyor Mert:
'Bu sevimsiz gerçeklerden kaçarak, bırakın demokrasi mücadelesini, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini dahi savunmaya devam edemeyiz veya ederiz etmesine de bizi dinleyen bulamayız; ne demokrasiye, ne özgürlüklerin önünün açılmasına en ufak bir katkımız olamaz; üç beş aydın demokrat birbirimizi oyalamış oluruz, o kadar.
Nitekim, bugüne kadar olan da budur ve kimseye hiçbir faydası olmadığı gibi, bugünlere gelmemizi de engelleyememiştir. Aynı şey, sadece bizim için değil, Kürt dostlarımız için de geçerli, bıraksınlar artık aydınları peşlerine takmayı kazanım saymayı, asıl kazanım, toplumu peşimize takmak, toplumsal barış inşa etmek, demokrasi mücadelesini merkeze koymak.'
Yazının tamamı için tıklayınız
Yorum Yazın
sırf akpye kızıp da hdpye o veren şerefsizlere de selam olsun
pkk ile anlasıp cözüm sürecini baslatan partiye ne olsun ?
Akp gitsin diye terörist hdye oy toplamaya çalışan cumhuriyet akıllanmış sonunda