Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİKTEN NASIL KURTULURUZ?
Hayatımızda her şeyi öğreniriz. Davranışlarımızın
gücü ve sıklığı da yine davranışlarımızın sonuçlarına bağımlıdır. Peki,
davranışta bulunup da istediğimiz sonucu alamıyorsak? 1 gücünde davranıp 0.1
gücünde sonuç alacağımızı “bildiğimizden” en baştan hiç “davranmıyorsak?”. “Öğrenilmiş
Çaresizlik” olarak literatürde geçen bu durumu aslında çoğumuz hayatımızda
deneyimleriz.
Öğrenilmiş çaresizlikle nasıl mücadele edebileceğimiz,
hayatlarımızı daha verimli, mutlu ve başarılı sürdürebilmek için neler
yapabileceğimiz konusunda Sima Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman
Psikolog Mahir Efe Falay önemli bilgiler verdi.
Kendimizi
bilelim: Güçlerinizin farkında olun. Yapamayacaklarınızın da
farkında olun, temelde bu gelir. Unutmayın ki hepimiz insanız. Kendinizi bilin
ki diğerlerinden sizi ayıran, güçlü taraflarınızın da farkında olun.
Geri
öğrenin: Kavramın adı “öğrenilmiş çaresizlik”. Öğrenilmiş
kelimesi öylesine değildir. Bu çaresizliğin bize “en başta öyle olmadığı ama
çeşitli yaşantılar sonrasında öğrenildiğini” anlatır. Ve bir insan davranışları
uzmanı olarak diyebilirim ki, öğrenilen her şey geri öğrenilebilir! Nasıl?
Mesela unutarak. Veya üstüne aksi yönde öğrenmeler yaşayarak.
Unutmak, beklediğiniz sonucun gerçekleşmemesi durumunda birden çok kere
oluşmasıyla gelişip kendinize sürekli “böyle yaparsam en kötü n’olur?” şeklinde
sorup, vereceğiniz cevaba da aynı soruyu sormanızla bir “soru ve cevap zinciri”
geliştirmenize olanak tanır. Cevapları verdikçe sonucun aslında en başta
düşündüğünüz kadar kötü olmadığını fark edeceksiniz. Bu da sizinle davranışınız
arasındaki perdeyi aralamaya yarayacaktır. Neticede davranışlarımız (C),
düşünce (A) ve duygu (B) tarafından kontrol edildiği için, A-B-C serisinde C’yi
engelleyen B ortadan kalkmış olacaktır. Geri
öğrenme ya da aksi yönde öğrenme ise kısmen bu duruma bağlıdır.
Davranışınızın sonucunun kafanızda canlandırdığınız gibi olmadığını gördükçe,
davranmanızın önünde engel kalmayacaktır. Hele bir de işin ucunda, hedefimizde
davranışlarımızı pekiştiren bir ödül olursa, bu işlem daha da hızlanacaktır.
Her
zaman bir yol vardır: İşlerimizi yapmanın çoğu zaman en görünen yolundan
başka diğer yolları da vardır. Ancak o diğer yollar genelde gizlidir ama
keşfedildiği takdirde en büyük faydayı verir.
Her
zaman en iyiyi düşünün: Sorarım size, en kötüsünü düşününce ve
bekleyince elinize ne geçer? Tamam diyebilirsiniz ki “en kötüyü düşünür ve
beklerim ki olan şey iyi olduğunda sevinirim.” Ancak unutmayın ki en kötüyü
düşünerek zaten en kötüyü çekiyorsunuz! Ve “en kötü durum” değil de “az kötü
durum” da olsa, bunu “en”e uyarlıyorsunuz ve kehanetiniz kendini doğrulayıp
varlığını devam ettiriyor. “Beklemek”,
yani varsaymak, bilişsel bir çarpıtmadır ve üstünde durulması gerekir.
Yaşanan
her şeyi çevirin: Neye? Büyümek ve gelişmek için fırsata! Gelişmek için
değişmek gerekiyorken ve değişmiş siz daha atılgan, dik duran ve cesur
olacakken, “öğrenilmiş çaresizliğiniz” değişim için yakıtınız olsun ve ona
karşı attığınız her adım da değişim savaşı için birer kurşununuz.
Konuşmanızı
düzeltin: Dilimiz düşüncelerimizi belirler. O yüzden de
dilinizden muğlak ifadeleri çıkartın. Daha iyisi çocuğunuzla da bu şekilde
konuşmayın ki kendisi de şikâyetçi olduğunuz durumu kaderiymişçesine üstüne
almasın.
Rolünüzden
çıkın: Roller değişkendir ve hayatta her şey rollerle devam
eder. Ve roller de sürekliliğini kendilerini doğrulayan olaylara borçludur.
Burada bizi ilgilendiren “Kurban” rolüdür. Bu rolde, adı üstünde
kurbansınızdır ve tüm dünya size karşıdır. Tüm kötülükler hep sizi
bulmuştur. Hiçbir şeyi doğru yapamazsınız, işler asla yolunda gitmiyordur; vah
vah sizedir... Şimdi duralım ve düşünelim. Bu kadar olumsuzluğun bir kişiyi
bulması size gerçekçi geliyor mu? Bize gelmiyor.
O halde ne yapacağız? Önce, özellikle tehlikeli olan
rol veya rollerimizin farkında olacağız, sonra da onları kullanma sıklığımızı
azaltmak-bitirmek için çalışmalara başlayacağız. Gerekirse uzman desteği
almaktan da kaçınmayacağız. Unutmayın, ruh sağlığı uzmanları sizin bu yolda
güvenle yürümenizi sağlayabilir.
Başarısızlık
döngünüzü tanıyın: Biz başarılıyızdır ama öğretmen bize kötü not
vermiştir. Ya da müdürümüz yaptığımız mükemmel işi beğenmemiştir. Bunun gibi
onlarca dışsal nedene bağladığımız bir başarısızlık inancımız vardır. Sadece
sonuç başarılıysa “biz”den kaynaklıdır. Ancak, başarısızlıkların arka arkaya
tekrarlanması durumunda artık kendinizi ya da dış dünyayı ”her şeyin sizin
dışınızda geliştiği ve o yüzden kötü gittiğine” inandıramazsınız. İnanmadığınız
için de hem tüm sonuçları “başarılı ya da başarısız” olarak algılarsınız, hem
de ileride yapacaklarınız için içinize bir şüphe yerleşir. Böylelikle
yapabileceğinizin en iyisinden çok daha azını yaparsınız. Bu da sizi pes etmeye
götürür ve başarısızlık döngüsüne tekrar girersiniz.
Başlayın!:
Arka arkaya tekrarlanan başarısızlıkların, bir döngüye
yol açtığının farkına varmak dahi önemli bir adımdır. Öğrenilmiş çaresizlikle
savaşta “farkındalık” en önemli cephanemizdir. O yüzden geçmişteki
yaşantılarınız ya da gelecekte olabilecekler yerine, şu an önünüzde olanlara
odaklanın. Ve bunu yapmaya “şimdi” başlayın.
Yorum Yazın