Otel Yangınından Oğluyla Camdan Atlayarak Kurtulan Müşteri Berk Ertürk Faciada Yaşadıklarını Anlattı!
21 Ocak günü sabaha karşı Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de çıkan yangın büyük bir faciaya dönüşmüştü. 78 kişinin hayatını kaybettiği faciada yaşananlar, ihmaller zinciri, 'Sorumlu kim?' tartışmaları o günden bu yana gündemimizi meşgul ediyor. Hayatta kalanların faciada yaşananları anlatmasıyla da olayın vehameti tekrar tekrar gözler önüne seriliyor.
Yangından eşi ve çocuklarıyla sağ kurtulan isimlerden biri olan Berk Ertürk, oğluyla kaçış hikayelerini; eşi ve kızının mucizevi kurtuluşunu anlattığı bir yazı paylaştı. Olayın şokunu hala atlatamamış olan bu ailenin yaşadıkları, yaşanan facianın büyüklüğünü bir kez daha görmemizi sağladı.
Dünya tarihinde görülmüş en büyük otel yangınlarından biri olan Grand Kartal Otel yangını, 78 vatandaşımızı kaybetmemize sebep olan ve hem acısını hem şokunu hala üzerimizden atamadığımız acı bir olay oldu.

Oteldeki ihmaller zinciri ve "Sorumlu kim?" tartışmaları bir yana, kaybettiğimiz canların acısını ve o gün o faciada yaşananların büyüklüğünü düşünmek içimizdeki acının dinmemesine ve öfkemizin büyümesine neden oluyor.

Yangından sağ kurtulan isimlerin o geceye dair anlattıkları ise boğazımızda bir düğüm olurken, gözlerimizden bir kez daha yaşlar süzülmesine yol açıyor.

Yangından oğluyla birlikte camdan atlayarak kurtulan Berk Ertürk, eşi için hastanede kalmaya devam ederken yaşadıklarını yazarak dile getirmek istemiş.

O gece neler yaşandığını bir kez daha gözler önüne seren Ertürk, mucizevi kurtuluşlarını dile getirmiş.
"Yaşadıklarımı yazmak istedim. Olayın üzerinden 11 gün geçmiş ve biz hala eşim için hastanedeyiz. Hala da tam iyileşmiş değil. Benim için ise sürekli düşünüp kafamda kurmaktansa refakat ettiğim gecelerde yazmak daha iyi geldi."

'Medyayı çok takip etmedim, hiç tv seyretmedim ama sorumluluk konusunda tartışmaların olduğunu biliyorum. Bu tartışmaların ilerisi için olumlu bir sonuca dönüşeceği konusunda bir beklentim de umudum da yok zaten. Amacım daha çok kendi yaptıklarım veya yapamadıklarımdan bahsedip bazı dersleri kendimiz için çıkarmak. Bir kişiye faydası olsa yeterli. Yaşadıklarımızı yazarken hatırladıklarımı ve ailemden ve diğer kurtulanlardan dinlediğim parçaları birleştirdim.
O gün otele giriş yapmıştık ve otelin 8. katında ve dağa bakan cephesinde kalıyorduk. Bağırışlara uyandığımda yan odalarda bir tartışma oluyor sandım. Yangın diye bağırışları duyduğumuz anda tüm aile bir anda odadan dışarı fırladık ve odadan çıktığımızda koridorda simsiyah ve kesif dumanı gördük. Dumanın bu halini görünce yangından çok geç haberimiz olduğunu anladım.'
"Odamızın kapısı üzerimize kapanmıştı ve kartımızı almayı düşünmediğimiz için tekrar odamıza giremiyorduk. Hep birlikte iki yan odada kalan arkadaşlarımızın kapısını çaldık ve içeri girdik. Aslında o oda da bizimki gibi, otelin yamaca bakan ve itfaiyelerin gelse de müdahale edemeyeceği bir odaydı ancak bunu düşünecek halde değildik, neredeyse hiç bir şeyi düşünerek ve planlı yapmıyorduk zaten."

'Hep birlikte şaşkınlığımız devam ediyordu. Telaşla bir kaç çarşaf ve nevresimi birbirine bağladım, bir ucunu da kalorifere bağladım ancak pencereden kafamı uzattığımda hem çok yüksekte olduğumuzu hem de alt katlardaki pencerelerden dışarı doğru alevler yükseldiğini gördüm. Sonradan düşününce çarşafları bağlayıp 8. kattan inmeye çalışmak da iyi bir plan değildi çünkü hem o kadar çarşaf, nevresim bulamazdım, hem de başkalarının başına geldiği gibi çarşaflar yırtılabilirdi ve çok yüksekten düşebilirdik.
Bu odada kalarak kurtulmak mümkün olmayacaktı. 'Çok az vaktimiz var yangın çok çabuk yayılacak' diye bağırdığımı hatırlıyorum.'
"O sırada odadakilerden bir grup koridora çıktık. Çok düzensiz ve panikle hareket ediyorduk hepimiz. Bir arada kalamadık. Koridora çıkar çıkmaz otelin ortasında olan asansör ve merdivenlerin olduğu bölgeden bize doğru koşanlarla karşılaştık, hatta o taraftan bize doğru koşan insanlarla kelimenin tam anlamıyla kafa kafaya çarpıştık. O taraf yangının ve dumanın geldiği taraftı. O tarafın kapalı olduğunu anlayınca yangın ve duman kaynağını arkamıza alıp koridorun diğer ucuna koştuk. Vardığımız nokta, otelin girişine doğru dışardan baktığınızda, otelin en sol ucundaki, altında sundurma olan dar kenarı idi."

'Dumandan boğulmak üzere idik ve nefes alabilme refleksiyle oğlumla birlikte gördüğümüz koridor ucundaki pencereyi kırmaya çalıştık. Pencereyi kırmaya çalıştık çünkü pencere kitlenmiş ve açma kolu çıkarılmıştı. Amacımız biraz temiz nefes almaktı. Ancak, pencere önünde duran mobilyayı pencereye ne kadar vursak kırılmadı. Cam değil başka bir malzemeydi. Pencereyle o kadar uğraşmak da düşüncesizce bir hareket oldu. En değerli olan şeyi, oksijenimizi daha hızlı tüketiyor, daha fazla duman soluyorduk. Artık dumandan çok etkilenmiş ve nefes alamaz hale gelmiştik. Arkamızda ve çevremizde duvar gibi yoğun ve kesif zehirli duman, önümüzde kıramadığımız bir pencere ve her nefesimizde göğsümüze bıçak gibi saplanan nefesimiz ile koridorda kısılıp kalmıştık. İnanılmaz bir çaresizlik hissettim. Yapacak bir şey kalmamış gibiydi ve buraya kadarmış diye düşündüğümü çok net hatırlıyorum. Oğlum o pencerenin önünde yere çökmüştü. Belli ki bayılmak üzereydi. O sırada kim akıl etti, kim kapıyı çaldı veya açtı bilmiyorum koridorun sonundaki otopark tarafına bakan odanın kapısı açıldı ve kendimizi son anlarda içeri attık. İyi ki o koridor camını kıramamıştık. İyi ki o kapı açılmıştı. Daha o koridorda kaç saniye durulabilirdi bilmiyorum.'
👇

👇

👇

Eşi ve kızı ise, sığındıkları bir odada yer alan vatandaşların yardımı sayesinde hayatta kalmışlar.

Bir daha böylesine büyük facialar, acılar yaşamamak dileğiyle...

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Titanic'in yangın versiyonu resmen, ne acı...
Okurken nefesim daraldı. Çok korkunç. Sağ kurtulanlar da ömür boyu travma bırakacak kadar korkunç.
Bu insanları uyandırmayan herkes suçludur, kör cahilliğinizden bıktık, yazık çok yazık...