onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
TV
Reytingleri Alt Üst Ederken Detaylarıyla Beyin Yakan Yeni Gözde Dizimiz: Yüksek Sosyete

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Reytingleri Alt Üst Ederken Detaylarıyla Beyin Yakan Yeni Gözde Dizimiz: Yüksek Sosyete

Fulin
28.07.2016 - 00:17

Yaz dizileri, sezon dizilerinden daha çok seviliyor. Bu yaz da birbiri ardına yayınlanan diziler içinden özellikle bir tanesi çok sevildi. İşte yeni favori dizimiz Yüksek Sosyete.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bu yazın dizisi belli oldu; Yüksek Sosyete!

Bu yazın dizisi belli oldu; Yüksek Sosyete!

Hazar Ergüçlü ve Engin Öztürk'ün başrollerini üstlendiği dizinin konusu yıllardır aşina olduğumuz ve hatta bıktığımız konudan biraz farklı.

Hazar Ergüçlü ve Engin Öztürk'ün başrollerini üstlendiği dizinin konusu yıllardır aşina olduğumuz ve hatta bıktığımız konudan biraz farklı.

Konuyu bulup şekillendiren senaryo ekibi bayağı sancı çekmiş görünüyor.

Zengin, yakışıklı holding veliahtı ve fakir temiz kalpli kız temalı klişeleşmiş konudan uzaklaşmak istemişler belli ki, ancak oldukça tutan bu formülü tamamen bırakmaya da gönülleri razı olmamış.

Bu yüzden ortaya diziyi izlemeyenlerin anlayamayacağı karmaşık bir konu çıkmış. Hazar Ergüçlü'nün canlandırdığı esas kız Cansu Korhan, devasa bir malikanede (bahçedekinin yanı sıra evin içinde de bir havuz var, öyle bir ortam) yaşayan sorunlu bir genç kız. Annesi tarafından hiç sevilmeyen, bunun üstüne basa basa vurgulandığı Cansu; klasik mutsuz dizi zengini aileye düşmüş olmaktan çok rahatsızdır. Fakir ama mutlu olmak istemektedir.

Engin Öztürk'ün canlandırdığı esas çocuk Kerem ise fakir bir ailenin oğludur.

Ancak bu dizinin zengin kız-fakir oğlan aşkını konu alacağını sanmayın. Sonuçta tutmuş formüller var. En iyisi kız fakir, oğlan zengin rolü yapsın da herkesin gönlü olsun.

Kerem'in ailesi çok zengin bir ailenin yanında çalışmaktadır. O da evin tek oğlu Mert ile birlikte büyümüştür. Çalhanlar Holding'in varisi Mert Çalhan, hayattaki tüm sorumluluklarını Kerem'e yıkmış, takılmaktadır.

Ancak bu durum Kerem'in canına tak edince, artık Mert'le olan tüm bağlantısını koparıp şehirden uzaklaşmaya karar verir. Verir de şehirden kaçmak için seçtiği yer 3. Köprü'nün gayet popüler bir yer hale getireceği Garipçe. Ortada bir gariplik var yani.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Mert tabii ki her şeyi Kerem'e yıkmaya devam eder. Öncelikle babaannesi Bedia'nın kendisine bulduğu kızla randevuya onu gönderir.

İyi de herkesin birbirini tanıdığı bir avuç sosyetede, özellikle vurgulandığı gibi her gece gezmesi haber olan çapkın Mert Çalhan'ı kimsenin tanımaması? Bir de bunların soyadları neden hep Korhan, Çalhan? Dizide Korhan'ı doğru telaffuz edebilen kimse yok, herkes Trakya şivesiyle konuşuyor.

Annesinin ısrarıyla Mert Çalhan'la randevuya giden Cansu da, reddedilmek için saçma sapan hareketlere girer.

Çünkü zenginlere, zenginliğe karşıdır.

Kerem bu kızı ilk gördüğü anda hoşlanacaktır elbette.

Ancak Cansu, buluşma mekanında Kerem'i uzaktan görür ve onun şımarık zenginlerden olduğunu düşünüp buluşmaktan vazgeçer. Madem öyle yapacaktın, baştan gitmeseydin be kızım. Ne gerek vardı bunca prodüksiyona?

Bu arada Cansu'nun annesi Süreyya'nın da derdi başından büyüktür.

Her zengin gibi onun da kocasının bir metresi vardır. Işıl adındaki bu metres, her fırsatta tüm metresliğiyle ortalıkta salınmaktadır. Elbette birlikte olduğu Metin Korhan'dan bir de çocuğu vardır.

Ne kadar köklü bir aileden geldiğini, çok zengin olduğunu ağzından düşürmeyen Süreyya; kocasının "her şeyi bırak git" restine karşılık veremez.

Hani çok zengindin demezler mi, ayrıl git işte. İki mücevher için çekilecek dert değil bu adam. Bu arada Süreyya'nın özel şöförü Yücel'in Süreyya'ya yazdığı açıkça belli edilir, izleyicinin adeta gözüne sokulur. Yoksa bu sürekli uğursuz denilen, doğduğu güne lanet edilen Cansu şöförden mi?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Karısının beğenmediği hediyeyi metresine kakalamak.

Kadın 'zenginlik, en pahalısını istiyorum, yüksek sosyete, kaymak tabaka, müzayede' diye diye kafamızı ütüledi. Anladık; sonradan görme, ucuz bir insansın Işıl.

Falcıya gidip mutlu olmak için işaretleri takip etmesi gerektiğini öğrenen Cansu, gözüne gözüne giren iş ilanı broşürlerinden işareti çakar ve ilana başvurur.

Bir organik markette tezgahtar olarak işe başlayan Cansu, hemen iş arkadaşlarıyla kaynaşır. Daha doğrusu Ece adlı kız, kendisine kaynaşır. Bu marketin Çalhan'lara ait olduğunu söylememize gerek yok sanıyoruz.

Bedia Çalhan, torunu Mert'in iş hayatına en alt kademeden başlaması için onu dandik organik marketin müdürü yapar.

Bu market o kadar dandiktir ki sahipleri bile adını tam bilmemektedir. Bazen Oliva, bazen Olivia derler. Mert çalışma hayatının sorumluluklarından kaçmak için yerine Kerem'i geçirir. Kısacası Kerem Mert, Mert Kerem olur. Böylece fakir Kerem holding sahibi zengin Mert, zengin Cansu da market tezgahtarı fakir Cansu olmuştur. Görev tamamlanmıştır.

Nihayet romantizm başlar.

Her yerde karşılaşmalar, ufak yakınlaşmalar, uzun uzun bakışmalar...

Ancak her şey toz pembe değildir. Kerem'le evlenmek için yanıp tutuşan saftirik Şirin faktörü vardır.

Anaokulu öğretmeni olan bu aşırı heyecanlı saf kızımız, Kerem'in annesiyle iş birliği yaparak Kerem'i evliliğe ikna etmeye çalışır. Ancak onun da gözü yükseklerdedir ve tıpkı Cansu gibi Kerem de zenginlikten ölesiye nefret etmektedir. Bu yüzden Şirin'e uyuz olur.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Asgari ücretle çalışan Ece'nin panoramik Boğaz manzaralı fakir evi.

Evdeki sorunlardan kaçmak isteyen Cansu, yalnız yaşayacağı bir ev aramaktadır. En yakın arkadaşı Ece'nin yanına gider ve birlikte ev aramaya başlarlar. Oysa ki seyirci baştan onların birlikte yaşayacağını anlamıştır, seyirci yer mi bu oyunları? Yalnız Ece'nin inanılmaz manzaralı evi gözden kaçmayacak kadar dikkat çekicidir.

Yalnız bu evi kim bulduysa kendisini tebrik etmek lazım, bu kadar güzel manzaralı olan böyle ev kalmamıştır İstanbul'da.

Patrona "ooo bu ne hava cıva, araban filan da yakıyo karşiim" demek.

Cansu, fakirliği bir türlü içselleştiremez; binlerce liralık çantalar, tasarımcı giysileri ve patronunu sürekli azarlamasından bunu anlarız. İnsan patronunu bu kadar azarlayıp, aşağılayabilir mi? Herkesi patronu gibi mülayim sanan Cansu müşterileri de azarlar ve sonunda kovulur. Ancak zengin ve güç sahibi abisinin bir telefonuyla işe geri döner. Böylece zenginliğin nimetlerinden vazgeçmediğini gösterir.

İş yerinde patronun suratından dart yapmak.

Kızlar şımarıklığı iyice ele almış, mütevazı patronu bulunca abarttıkça abartmıştır.

Esas zengin Mert de marketten ayrılmamaktadır. Kendisini asistan Kerem olarak tanıtır ve Ece'ye yazmaya başlar.

Madem marketten çıkmayacaktın, ne diye türlü entrika çevirdin de yerine başka adam koydun acaba? Bir de bu sürekli Amerika'da sevgilim var diyordu, erkek milleti işte. Ece'nin kendisini sallamaması ilgisini çeker ve onun için her maymunluğu yapar. Ancak Ece gerçek Kerem'e aşıktır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Her tuhaflığına rağmen güzel bir akışta ilerleyen "Yüksek Sosyete" bu yaz aylarında kendisini ilgiyle izletmeyi başaran bir dizi oldu.

Cansu ve Kerem'le Ece ve Mert arasında bundan sonra yaşanacakları merakla bekliyoruz.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1068
537
272
161
80
50
30
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

sanırım benim dışımda herkes kore dizi piyasasına hakim

Emel Koç

Her zengin gibi onun da kocasının bir metresi vardır.(!) Zenginliğin altına sığınarak aldatmayı normalleştirmek... Tebrikler

De grasse

ya nasıl beğenildi anlamıyorum engin öztürk çok kötü oynuyor bence. Donuk herifin suratında bi tane mimik oynamıyor yahu