Psikolojiye Göre Mutsuz İnsanların Seçtiği Renkler Belli Oldu: Sadece Siyah Değil
Hiç gardırobunuzun önünde durup, farkında olmadan o günkü ruh halinizin aynası olan bir kıyafete uzandığınız oldu mu? Ya da bazı içinde bulunduğunuz yerlerin, sadece renkleri yüzünden üzerinizde tarif edilemez bir ağırlık yarattığını hissettiniz mi? Psikoloji dünyasındaki son araştırmalar, renk tercihlerimizin rastgele olmadığını, aksine iç dünyamızdaki fırtınaların veya durgunlukların dışavurumu olduğunu kanıtlıyor. Özellikle düşük özgüven ve hüzün dönemlerinde, zihnimiz bizi belirli renk paletlerine yönlendirerek sessiz çığlıklar atıyor.
Detaylar 👇
Renk psikolojisi üzerine yapılan çalışmalar, üzgün veya özgüveni sarsılmış bireylerin bilinçaltında kendilerini korumaya veya gizlemeye çalıştıklarını gösteriyor.

Bu durum, 'görünmez olma' isteğiyle birleştiğinde ortaya belirli bir renk skalası çıkıyor. Bilim insanları, insanların farklı duygusal evrelerde yaptıkları seçimleri takip ederek, renklerin aslında duygularımızı ele veren sessiz sinyaller olduğunu doğruladı. Eğer kendinizi sürekli cansız ve mat tonların içinde buluyorsanız, bu durum sadece bir moda tercihi değil, zihninizin size gönderdiği bir 'durup dinlenme' mesajı olabilir.
Düşük özgüven ve melankoliyle ilişkilendirilen renkler, genellikle enerjiyi emen ve bireyi geri plana iten tonlardır.

Araştırmalar, özellikle şu dört rengin altını çiziyor:
Gri: Belirsizliğin ve duygusal mesafenin rengidir. Kişi kendini uyuşmuş veya hayata karşı ilgisiz hissettiğinde, bulutlu bir gökyüzünü andıran bu tona sığınabilir.
Siyah: Zarafetin sembolü olsa da, sürekli tercih edildiğinde izolasyonu ve dış dünyadan kopma arzusunu temsil eder. Bir kalkan gibi kullanılır; kişi hem kendini gizler hem de başkalarıyla arasına sınır çeker.
Lacivert ve Koyu Mavi: Derin bir nostalji ve bazen geçmek bilmeyen bir içsel hüzünle bağdaştırılır. Dinginlik verse de, düşük moral dönemlerinde bu renk ağırlık hissini pekiştirebilir.
Kahverengi: Düşük enerjiyi ve rutin içinde kaybolmuşluk hissini yansıtır. Topraklayıcı bir etkisi olsa da, fazlası bireyin kendini ağır ve ilhamsız hissetmesine neden olur.
En önemli nokta ise, renklerin sadece ruh halimizi yansıtmakla kalmayıp, onu değiştirme gücüne de sahip olmasıdır.

Uzmanlar, 'renk terapisi' mantığıyla, moralimizin düşük olduğu günlerde bilinçli olarak canlı tonlara yönelmemizi öneriyor. Örneğin kıyafetinize ekleyeceğiniz mercan rengi bir aksesuar veya çalışma masanıza koyacağınız sarı bir kupa, beyninize pozitif sinyaller göndererek o anki kasvetli havayı dağıtabilir.
Kendi alışkanlıklarınızı gözlemlemek, öz farkındalık yolunda atılacak en büyük adımdır. Gardırobunuzdaki koyu tonları canlı renklerle dengeleyerek veya yaşam alanınıza enerji veren objeler ekleyerek, duygusal durumunuzu nazikçe yukarı çekebilirsiniz. Unutmayın; renkler ruhun dilidir ve bazen küçük bir renk değişimi, dünyayı görüş biçiminizi tamamen değiştirebilir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın
Ben zayıf göstersin diye siyah giyiyorum....gayet de mutluyum zayıf görünüyorum diye 😂😂😂😂
Saçma sapan şeyler… Anaokulunda boyama saatlerinde hep renkli renkli şeyler çiziyorduk pastel boyaların içinde o siyah ve beyaz dikkatimi çekiyordu ne zaman ... Devamını Gör