Yavaş ve Kaliteli Yaşam Felsefesi: Cittaslow
Roma'nın yanmasına bir kala...
Ah İtalya ah Roma... Aşıklar Çeşmesi'nde dilek tutup para atmak ya da İspanyol Merdivenleri'nde fotoğraf çekmek, kahve içmek vardı. Güzel olmaz mıydı? Hem de yaşadığımız karantina günlerine ilaç gibi gelirdi... En kısa zamanda o günlere dönebilmek umuduyla şimdiki konumuza gelelim...
Kenan Doğulu'nun bir dönem upuzun saçlarıyla ve yeşilli morlu mavili takımıyla Roma'yı yaktığını günler dün gibi aklımızda. Ama Roma 1980'lerde şefler tarafından gerçek anlamda bir yangın yerine dönmüştü.
Şefler 🍝 versus Fast-Food 🍔 !
80'ler tüm dünyada bir şeyleri tetikledi
İtalya... Kahvenin, pizzanın ve sanatın anavatanında 1980’lere gelindiğinde tuhaf bir akımın ayak sesleri duyulmaya başlandı: Cittaslow. Yani Yavaş şehir. İtalyanca “şehir” anlamına gelen “citta”, İngilizce yavaş anlamına gelen “slow” kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan bu hareketin ilk ayağı yemek oldu.
Aşıklar şehri bir anda protestonun başkenti oldu!
Bu hareketin temelleri, 1986’nın İtalya’sında başladı. Başkent Roma’nın en hareketli ve tarihi meydanlarından olan Plazza di Spagna’da açılan bir McDonald’s işleri karıştırdı. Şefler bu duruma çok sinirlendi. Yemek gibi zor ve ustalık gerektiren bir işin böyle basite indirgenmesi kabul edilemezdi. İtalyanlar için yemeğin en hızlısı veya kolayı söz konusu değildi. Onların nazarında iyi bir peynir elde etmek için bile saatlerin, hatta günlerin geçmesi gerekirdi.
"Ya fast food ya biz" denildi... Makarnalar fırlatıldı, gelenekler korundu!
Dünyanın birçok yerinde bulunan şeflerin artık yumruklarını masaya vurması gerekiyordu. Yukarıda gördüğünüz Carlo Petrini liderliğinde bir grup, Plazza di Spagna’ya gelip makarna fırlatarak Amerikan tarzı fast food zincirine karşı tepki gösterdi.
Bu tepki eyleminden sonra, yine Petrini öncülüğünde, göstericiler Slow Food Birliği’ni kurdu. Bu eylemden sonra dünya çapında yüzlerce şef, fast food’a karşı birlik olmaya başladı. Paris’te 1989’da çeşitli ülkelerden gelen şefler buluştu ve “Slow Food Anlaşması”nı imzaladı. Bu anlaşmayla fast food reddedilmiş oluyor, iyi yemek ve geleneklerin korunması birinci hedef haline geliyordu.
"Hayattan zevk alarak yaşamak" temel ilke haline geldi ve bu 'yavaş' kelimesi birçok akımı beraberinde getirdi
“Yavaş Gıda” ve “Yavaş Moda” akımlarını takip eden felsefelerden bir diğeri “Yavaş Şehir” yani Cittaslow oldu. Cittaslow’un yaklaşımı; küreselleşme sonucu oluşan tektipleşmenin şehirlere yansımasını ve şehirlerin kendilerine özgü olan özelliklerinin kaybolmasını engellemek üzerinedir. Cittaslow hareketi, hızlı ve tüketime dayalı şehir yaşamına alternatif olarak ortaya çıktı. Cittaslow’un temel amacı son derece basit: Hayatı, hayattan zevk alacak bir hızda yaşamak.
Cittaslow, yemekle başladı, birçok sektörü etkiledi. Bunlardan biri de şehirler oldu. Cittaslow Birliği'ne katılmak istiyorsanız, birtakım şartları yerine getirmelisiniz
Yavaş şehir, mega kentlere oranla nüfusu az fakat nitelikli şehirlerden oluşuyor. Ama bir “Yavaş Şehir” olabilmek kolay değil. Bu birliğe katılmak isteyen şehirlerin, en az 50 puana ulaşması gerekiyor. “Yavaş Şehir” günümüzün hızlı ve tüketime dayalı dünyasına eleştirel bir bakış açısı getiriyor. Her şeyin standartlaşması ve yaşamı keyifsiz hale getirmesine karşı bir anti-kavram olarak duruyor. “Yavaş Yaşam” insanların hayattan zevk almasını ve anın önemine odaklanıyor. Cittaslow hareketinin Dünya çapında 30 ülke ve 200 şehir üyesi bulunuyor.
Hareketin doğum yeri olan İtalya 75 ülke ile birinci sıradayken, Almanya ve Polonya 12 üyeyle ikinci, Güney Kore ise 11 üyeyle üçüncü sırada.
As bayrakları as as as! İnanmayacaksınız ama Türkiye de listede hem de tanıdık bir isimle...
Bu ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye’de tam 10 şehir, Yavaş Şehir ünvanına sahip. Türkiye, Cittaslow ülkeleri arasında en fazla üyesi olan dördüncü ülke.
Şu sıralar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı görevinde olan Tunç Soyer, bir dönem Belediye Başkanı olduğu Seferihisar'ı Cittaslow şehirleri arasına soktu. 2009'da yaptığı bu icraat ile hem Türkiye'ye 'Yavaş Şehir' kavramını anlattı hem de İzmir'e ve Seferihisar'a uluslararası bir başarı kazandırdı.
Soyer'in ayrıca Uluslararası Cittaslow Başkan Yardımcılığı görevini de sürdürdüğünü belirtmek isterim.
Peki bu salyangoz ne alaka? Merak etmeyin çok alaka!
Cittaslow'un sembolünü bir salyangoz oluşturuyor. Bu kadar ağır ve ardında iz bırakan bir hayvanın, logo olma sebebi ne diye sorabilirsiniz. Ama işte 'ağır olması' ve 'iz bırakması' başlı başına bir sebep.
Altında derin bir felsefeye sahip bu imge, salyangozun yavaş ilerleyişi ile ardında bıraktığı sakinliği ve huzuru takip etmek anlamında. Hayatı doya doya, sindire sindire yaşamak da diyebiliriz.
Bu arada hem uluslararası platformda hem de Türkiye ayağında bu organizasyonu incelemek isterseniz, eklediğim linklere tıklayarak bakabilirsiniz.
Cittaslow International: Welcome to Cittaslow International | Cittaslow International
Cittaslow Türkiye: Cittaslow Türkiye – Yaşamın Kolay Olduğu Kentlerin Uluslararası Ağı
Yorum Yazın