Servet Avcılığı ve Zengin Koca Peşinde Ziyan Olan Trajik Bir Ömür: Anna Nicole Smith
Servet Avcılığı ve Zengin Koca Peşinde Ziyan Olan Trajik Bir Ömür: Anna Nicole Smith
Amerika, Playboy ve 90'lar kültürünün büyük bir kısmını tarif etmek için onun ismini kullanmanızın yeterli olacak bir etkisi var: Anne Nicole Smith!
'Aptal sarışın' tiplemesinin Marilyn Monroe'dan sonraki temsilcisi olan, bir dönemin arzu nesnesi haline gelmiş bu güzel kadının tuhaf, ilginç ve kara mizah tadındaki yaşam öyküsüne bir bakın...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bu dünyalar güzeli; orta sınıf bir ailenin kızı olarak 1967'de, Teksas'ta dünyaya geldi.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
18 yaşına girdiğinde bir erkek çocuk annesiydi, işsizdi ve evliliğinden mutsuzdu.
Görenleri dönüp bir daha baktıran güzelliği dışında dünyaya sunabilecek herhangi bir şeyi olmadığını düşünen 19 yaşındaki Anna, Teksas'ta bir striptiz kulübünde çalışmaya başladı.
Bir gün hayatını değiştirecek olan adam J. Howard Marshall bu striptiz kulübünden girdiğinde, Anna Nicole tam tamına 7 yıldır bu köhne mekanda çalışıyordu.
Lakin bir sorun vardı: J. Howard Marshall isimli bu "hayat kurtaran" beyenfendi, Anna ile tanıştığında tam tamına 89 yaşındaydı.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Howard Marshall'ın aynı zamanda Teksas'ın en zenginlerinden biri olduğunu belirtmemize gerek yoktur sanıyoruz.
Flört dönemini de kısa tuttular; Howard Marshall dedemiz, Tanrıça gibi gördüğü Anna Nicole'e diz çöküp pahalı yüzüklerle evlenme teklif etti.
Geriye tam tamına 1.6 milyar dolarlık bir miras bırakmıştı.
Bu miras davası yıllar, yıllar, yıllaaaar sürecekti. Hatta Anna Nicole, hayatı boyunca bu miras kavgasını verecekti!
Fakat sonuçta yaşlı babaları, son günlerini Anna'nın güvenli kolları arasında huzurla geçirmişti ve mutlu ölmüştü.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bu dava basında büyük ses getirdi!
Anna Nicole, servet avcısı olduğu yönündeki suçlamaları "kırışık cilt görünce tahrik oluyorum, ben yaşlı erkek seviyorum, ne yapayım?!" diyerek savuşturuyordu.
Mirastan pay alabilmek için hukuk savaşını sürdürdürken, bir taraftan da eğlence sektörü tarafından adeta havada kapıldı.
Teksas'ın köhne striptiz kulüplerinde başlayan yolculuğu, Playboy'un ışıltılı kapaklarına ve Hugh Hefner'ın malikanesine kadar ulaşmıştı. O artık Hollywood'daydı.
Eğlence sektöründe artık "güzel" sıfatıyla değil, "komik" figür olarak yer almaya başlamıştı. Yine de işler iyi gitmiyordu. Miras davası devam ediyordu.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Dava hala bitmemişti; bu sırada ise Anna Nicole Smith bir kız çocuğu dünyaya getirdi.
Lakin Anna Nicole, kız evlat sahibi olmanın tadına varamadan çok acı bir haberle sarsıldı: 17 yaşındaki oğlu, kızının doğumundan 3 gün sonra ölü bulundu.
Anna Nicole ise kendisini bu olaydan sonra asla toparlayamadı. Oğlunun ölümünden bir sene sonra, o da bir otel odasında ölü bulundu!
Geriye kalan küçük kızı da, tıpkı annesinin hayatı gibi, bebekliğinden beri davalara konu oldu. Babalık davası!
Geriye Anna'nın bir neslin zihnine işlemiş anıları kaldı. Trajik hayat hikayesi ise tam anlamıyla "kara mizah"tı.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
kizi cok guzel bir cocuk
Hiç çoçuklari düşünmeyin zaten doğur gitsin.
kızındaki güzellik inanılmaz