Sistem Eleştirisiyle Deprem Etkisi Yaratmış Mükemmel Roman Gazap Üzümleri'nden 13 Alıntı
John Steinbeck'in tartışmasız en büyük eseri olan ve ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri, 1939'da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış ve büyük tartışmalara yol açmıştı. Tüm dünyayı etkileyen 'Büyük Buhran' döneminde, tarımın kapitalistleşmesi ve krizler yüzünden yoksullaşan ve mülksüzleşen yığınların ayakta kalma mücadelesinin anlatıldığı bu destansı romanda Steinbeck, açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşmek zorunda kalan binlerce işçi ailesinden birine odaklanıyor. Eserden birkaç alıntıyı sizler için derledik.
1. Herkes kolayca çöker. Önemli olan direnebilmektir.
2. Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına uğramazsın.
3. Babam ömründe mektup yazmış değildir. Hep söylediği bir sözü vardır. " Bir lafı birine ağzımla söyleyemiyorsam, demek o laf yazılacak kadar önemli değil " der.
4. Baskı ancak baskı altındakilerin güçlenmesine ve birleşmesine yarar.
5. İnsan kimi zaman kendini nasıl hissettiğini başkalarına belli etmez.
6. Ve büyük mal sahipleri varken, grevlerin durmasından korkun.
Çünkü, her yenilen küçük grev, atılan adımın atıldığını ispatlar. Özellikle şunu unutmayınız ki: İnsanın kendisi, bir ülkü uğrunda ıstırap çekmez ve ölmezse korkun, çünkü bu tek nitelik, insanın temelidir ve bu tek nitelik, insanı evrendeki bütün öteki şeylerden ayırır.
7. Belki yeni baştan başlayabiliriz... Ama başlanmaz ki! Ancak yeni doğan bir bebek baştan başlayabilir.
Sen, ben.. Biz artık geçmiş zamanız. Bir anlık öfke, binlerce sahne.. Baştan başlayamayız...
8. Yaşamın zevkini çıkartanların hiçbir şey umurunda olmuyor. Ama insan yalnız, yaşlı ve düş kırıklığına uğramış olunca ... Ölmekten korkuyor!
9. Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap oluşuyor. Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor.
10. Onları kötü yapan, bazı şeylere ihtiyaçları olmasıydı. İşte o zaman anlamaya başladım. Kötülüğü yaratan yoksulluktu.
11. Tek bir şeyden korkuyorlardı: Üç yüz bin kişi, tek bir önder altında yürürse her şey biterdi.
Aç ve yoksul üç yüz bin kişi; öz bilinçlerine varırsa, tüm topraklar onların olur, hiçbir silah onları durduramazdı. Ve elde ettikleri mülkiyetlerin sonucunda insanlık dışı yaratıklara dönen büyük toprak sahipleri, sonlarına doğru koşuyorlar, uzun dönemde kendilerini mahvedecek her aracı kullanıyorlardı. Her şiddet gösterisi, Hooverville'e yapılan her baskın, sefalet içindeki kampta kasıla kasıla yürüyen her polis, o günü birazcık olsun uzaklaştırıyor, ama kaçınılmazlığını daha da kesinleştiriyordu.
12. İnsan bir yere alıştı mı bırakmak zor olur. İnsan alıştığı fikirleri bile kolay kolay bırakamaz.
13. Açlığı yalnız kendi midesinde değil, çocuklarının karınlarında da hissedebilen bir insanı nasıl korkutabilirsin?
Korkutamazsın... her korkunun ötesindeki korkuları tanımıştır o adam artık.
Yorum Yazın
Haksızlıklıklara karşı herkez başkasının karşı çıkmasını beklediği sürece hiçbir şey değişmiyecektir.
çok gaza geldim gidip biraz hükümet devirecem
Güzel görünüyor, alıp okuyacaklarım listeme eklendi.