onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Soma Davasında Ara Karar: Mahkeme Yeni Bilirkişi Raporu İstedi

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Soma Davasında Ara Karar: Mahkeme Yeni Bilirkişi Raporu İstedi

ATKN
24.04.2015 - 11:17 Son Güncelleme: 24.04.2015 - 17:02

Soma Davası 8. duruşma önce yürüyüş...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde 45 sanığın yargılandığı Soma faciası davasında bugünkü sekizinci oturumda ara karar verildi. Mahkeme tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddederek duruşmayı 15 Haziran’a erteledi.

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın okuduğu kararlar şöyle;

  • Madenci ailelerinin ve yaralıların davaya katılma taleplerinin kabulüne,

  • DİSK, KESK, TTB, TBB, ÇHD, ÖHD ile Muğla, Manisa ve İzmir barolarının davadan zarar gören tarafta yer almamaları nedeniyle katılım taleplerinin reddine,

  • Askerdeki 3 sanığın savunmasının en yakın ağır ceza hakimliğine yönlendirilmesine,

  • Dosyaya yeni bilirkişi heyeti atanmasına,

  • Keşifle ilgili Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına,

  • Delil karartma şüphesi olan 4 sanık hakkında yapılan tutuklama talebinin reddine,

  • Menfaat çatışmasına ilişkin celse arasında karar verilmesine,

  • TKİ’den iş sağlığı teftiş tutanak raporlarının istenmesine,

  • Can Gürkan ile ilgili sahtecilikten yürüyen dosyanın talebine,

  • Sanıkların duruşmalardan vareste tutulmamasına (duruşmalarda hazır olmalarına),

  • Katliamdan sonra yapılan suç duyurularının sorgulanmasına,

  • Soma AŞ hakkında önceden soruşturma yapılıp yapılmadığının araştırılmasına,

  • Daha önce madende iş kazası olup olmadığının araştırılmasına,

  • Topçu ve dinamitçi defterlerine el konulmasına,

  • Tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına,

  • Tutuksuz sanıkların adli kontrol kararlarının kaldırılması talebinin reddine,

  • Gelecek duruşmanın 15 Haziran 09.00’a ertelenmesine karar verildi.

8'inci oturumda yaşananlar

Bugünkü oturumda ailelerin avukatları sırayla aldıkları sözle Soma'da yaşananlara dair ellerindeki raporları ve tespitlerini sundu. Bakanlıkların kamu görevlileri ile ilgili soruşturma izni vermemesini eleştirerek, onlarında yargılanması gerektiğini belirttiler. 

Duruşmanın öncesinde madenci yakınları ile davanın takipçisi emek ve demokrasi güçleri Tütün Otel önünde bir araya gelerek duruşmanın görüleceği Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında “Soma’yı unutma, unutturma”, “Soma’yı yakanlar, memleketi satanlar”, “301’in katili taşeron sistemi”, “Katillerden hesap soracağız”, “Kaza değil cinayet, kader değil katliam”, “Biz bitti demeden bu dava bitmez” sloganları atıldı.

Alana gelinmesinin ardından madenci aileleri, avukatlar ve kurum temsilcileri duruşma salonuna girdi. Kitle de bir kez daha adliye önünde bekleyişe başladı.

09.20 sularında ise duruşma yoklamayla başladı. Sanıklar salona girdiği sırada madenci aileleri “Bizim canımızı aldınız, Allah da sizin canınızı alsın” sözleriyle tepki gösterdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Biz işbölüşümü yaptık, ya siz neyin işbirliğini yaptınız?’

Yoklama ve bazı belgelerin okunmasının ardından söz sırası müşteki avukatlarına geçti. İlk sözü alan Av. Selçuk Kozağaçlı, sadece madenci yakınlarının değil, aynı zamanda çalışmak için yeraltına girenlerin, ölerek yer altına girenlerin de avukatları olduğunu belirtti. Sanıkların yalanlarını ortaya çıkarmanın boyunlarının borcu olduğunu ifade eden Kozağaçlı, sanıkların ifadelerinde birbirlerini suçladıklarını anlattı.

Kozağaçlı’nın sanıkların geçmişlerinden söz ettiği sırada sanık avukatları itiraz etti. Kozağaçlı, “Biz müşteki tarafıyız, tabi ki aramızda iş bölüşümü yaptık. Peki ya siz sanık avukatları neyin işbirliğini yaptınız?” dedi. Tartışma sırasında oğlunu katliamda yitiren Elmas adlı kadın sinir krizi geçirdi, salondan çıkarıldı. Duruşmaya da 10 dakika ara verildi.

‘Sanık ifadeleri hem itiraf hem yalan’

Av. Hatice Ataman:

İş güvenliğini sağlamakla yükümlü işvereni sorumlu tutmayacağız da Mehmet Efe’yi mi sorumlu tutacağız? İşveren Efe’nin güvenliğini de almak zorunda.

Av. Sercan Aran:

Müvekkilimin eşi yaşasaydı bugün 41. doğumgününü kutluyor olacaklardı ama ailesi burada. Fuat Ünal Aydın ve Ergün Yılmaz tutuklanmalıdır. Aydın’ın ifadesinde doldurulmuş defterleri imzalaması bir itiraftır. Ergün Yılmaz da 50 ppm değerinin üstüne gelindiğinde iş bıraktıklarını söylemektedir ama katliam gününü güya hatırlamamaktadır. Suçları ortadadır.

Av. Ceren Uysal söz aldı. Zonguldak’ın, Ermenek’in de avukatları olduklarını hatırlatan Uysal:

Biz normalde mahkemelerin bu tarafında olmaya çok alışık değiliz. O nedenle mahkemelerin tutuklamaya son halde başvurması gerektiğini savunuruz. Ancak görüyoruz ki sanıklarda pişmanlık dahi yok. Şirketi aklayarak kendilerini de aklama peşindeler. Kimse tutukluluk ile ölüm arasında kıyas yapmasın. Yaparsa tepki göreceğini de bilsin.

Serhat Dinç ve Serdar Günay tehlikeyi görmüşler ama işçileri tahliye etmemişlerdir. Üretim ve rant hırsından vazgeçmeyerek 301 insanın ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Serdar Günay nasıl olur da 301 kişinin öldüğü bir olayda ‘risk yoktur’ der? Risk vardır. Sensörleriniz günlerce öttü ve sonunda 301 işçi öldü. Bu insanlar sorumlu olduklarını duruşmada da kabul etmişlerdir, tutuklanmaları gereklidir. Bu iki sanığın salıverilmesi, madenciler için risktir.

Av. Evren İşler:

Sanık vekillerinden biri hem şirketin hem iki ayrı sanığın avukatı. Ona soruyorum; çatışma durumunda hangisinin hukuki yararını savunacak? Bir başka sanık avukatı, 18 kişinin avukatı. Bu insanların kurtuluşu birbirlerine suç atarak mümkün olsa, kimi savunacaklar? 301 kişi ölmüşken adil bir yargılama istiyoruz.

Bir meslektaşımız olaydan birkaç gün sonra madenci ailesinden vekalet almaya çalışırken, madenci ailesi kendisini 13 Nisan’da sanık avukatları arasında görüyor.

Av. Can Atalay:

Sadece şehit ailelerinin vekili olduğumuz için değil, onların bir parçası olduğumuz için onu duyuyoruz. Biz bu salonda ölüme bakıyoruz. 301 kişinin ölümünden bahsediyoruz. İnsan ölüme mesafelenebilir. Ölen bir mühendisin her şeyin sorumlusu olduğunu söyleyebilir ama buradakilere saygısı olması gerektiğini düşünüyoruz.

Germinal’den bahsedebiliriz. 200 yıldan bu yana hiçbir şeyin değişmediğini biliyoruz. Sadece 2 bin lira maaşla çalışan mühendislerle çözülmeyeceğini biliyoruz. O yüzden Taner Yıldız ve Alp Gürkan’ın adlarını unutmayacağız.

Biz tutukluluk halini sevmeyiz. Yargılamanın hızlı olmasını, hüküm verilmesini isteriz. Ama ‘Kara Murat benim ve odur’ diyen iki sanığın delil karartma ihtimali var. Tutuklanmalıdırlar.

Ben kendim dahil hiçbir meslektaşıma kefil değilim bu kadar fazla para konuşuluyorken. Defterlere el konulması kararı verilmesini istiyoruz. İddia makamı talep etsin. Bu katliam gelirken neler yaşandığını, tarihteki neye benzediğini söyleyemeyecek miyiz? TKİ’yi, dayıbaşlığını, sendikayı konuşmayacak mıyız? MİGEM müdürlerini, bakanları konuşmayacak mıyız? Elbette konuşacağız.

DİSK vekili Av. Aziz Aytaç:

DİSK ve Naciye Kaya ve diğer şehit yakınlarının vekiliyim. Benim müvekillerim arasında menfaat çatışması yok. DİSK her zaman işçi ve işçi yakınlarının menfaatlerini gözetir. Soma Meydanı’nda Hükümet Konağı’nın tam karşısında, ondan da büyük sendika binasını gördük. Bu işte bir iş vardı. Daha sonra fark ettik ki, milyonlarca liralık rant vardı bu katliamın içinde.

Bu katliama sebep olanlar yalnızca buradaki sanıklar değildir. Burada olmayan müstakbel sanıkların da yakasında olacak iki elimiz. Maden-İş Sendikası patronlarla işbirliği yapmıştır. Buradaki vahşi çalışma koşullarından, dayıbaşılık sisteminden, hadi hadicilerden hesap sormak boynumuzun borcudur. Katılma talebimiz vardır.

KESK vekili Av. Sevinç Hocaoğulları:

Davanın tarafları sadece bu salonda değildir, salondakilerin bu kadar az olmasının sebebi de bellidir. Burada adil yargılanmanın sağlanması için tek güvence aileler ve 13 Mayıs’tan sonra sokağa çıkan milyonlardır. KESK bu süreçte taraf olduğunu göstermiştir. İnsanca yaşam mücadelesi veren sendikam, katliamın sebebi taşeronlaştırmanın durdurulması da müvekkil sendika gibi sendikaların sürece dahil olmasıyla mümkündür.

Bakanlık, iş cinayetlerine ilişkin kayıt tutmadığı için 3 ayda en az 351 işçi öldü diyebiliyoruz. Bakanlık kayıtları kasıtlı olarak tutmamaktadır. Katılma talebimiz vardır.

Av. Alp Tekin Ocak:

Can Gürkan ile Ramazan Doğru arasında bir imza inkarı meselesi vardı. Duruşmada biz onu çözdük dediler. Can Gürkan İstanbul’da imza sahteciliğinden yargılanmaktadır. O dosyadaki bilirkişi raporu, imzanın Ramazan Doğruya ait olmadığını göstermektedir.

Soma bir kaza değil, cinayettir diyoruz. İcrai değil, ihmali hareketler vardır. Bu ihlaller görülebilir durumdadır.

Av. Berrin Demir:

Davutpaşa patlamasında bir araya gelmiş avukatlar grubuyuz. Biz görüşmeleri yaparken 2009 Şubat’tan beri ölen işçilerin fotoğraflarını önümüze koyar, öyle konuşurduk. ‘Bir gün bizim de yakınlarımız ölebilir’ derdik. Şimdi bizim de yakınlarımızın fotoğrafları masaya düştü. Burada 9 gündür dinlediğimiz safsatalara şaşırmadık. Bugüne kadar takip ettiğimiz iş cinayeti davalarının aynısıydı.

Duruşmaya 14:30'a kadar ara kararının verilmesinin ardından çok sayıda madenci yakını sanıklara “Katiller” diye bağırdı.

‘Sorumluların yargılanması için elimizden geleni yapacağız’

Avukatlar, ailelerle birlikte adliye önünde bir basın açıklamasına başladı. Söz alan Av. Can Atalay, burada henüz sanık olmayan sorumluların yargılanması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi, Taner Yıldız ve Alp Gürkan’ın adlarını unutmayacaklarını, unutturmayacaklarını dile getirdi. Atalay, davasının takipçisi olan tüm madenci ailelerine ve işçilere de, ilk gün sanıkların getirilmemelerine gösterdikleri tepki için, ifadeler sırasında dudaklarını kanatırcasına oturdukları için teşekkür etti.

‘Yeraltındakilerin sesi yerüstünden duyulacak’

Av. Selçuk Kozağaçlı da bir ara karar öncesinde olduklarını belirterek şöyle konuştu: “Ellerindeki sermayenin, paranın ve iktidarın gücü ile delilleri karartacakları bırakması mahkemenin ilk hatası olur. Dört isimle ilgili tutuklama talep etme talebimizin nedeni delil karartma riskidir.” Kozağaçlı, avukat meslektaşlarına, meslek odalarına ve sendikalara ise sitem etti. Daha fazla destek gerektiğinin altını çizen Kozağaçlı, “Yeraltının sesi yerüstünden duyulacak” dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Madenci ailelerinden dayanışma çağrısı

26 yaşındaki oğlunun kaybeden madenci babası İsmail Çolak, 9 gündür aynı yalanları dinlediklerini, gerçek suçlunun siyasi iktidar olduğunu, bakanların gelip hesap vermesini istediklerini vurguladı.

Eşini kaybeden Nursel Kocabaş da bu davanın peşinde olmayı sürdüreceklerini kaydetti, yeni 301’ler kaybetmemek için herkesi dayanışmaya çağırdı.

Sosyal Haklar Derneği’nden Kamil Kartal söz aldı. Kartal, davanın eksik olduğunu ve tüm sorumluların yargılanmadığını belirtti, işverenle işbirliği yapan sarı sendikayı işaret etti.

Duruşma sırasında sinir krizi geçiren Elmas Anne de “Ben içeride susmayınca tehdit ediyorlar. Ben sussam bile kalbim susmuyor. Bir sigara içsen dumanı çıkar, bu acının dumanı çıkmıyor. Duvarda izlediğim filme bile duygulanıyorum, içeridekiler nasıl duygulanmıyor?” sözleriyle sanıklara tepki gösterdi.

’16 Mayıs’ta Soma’dayız’

DİSK vekili Av. Aziz Aytaç da 16 Mayıs’ta DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’nin çağrısıyla Soma’da yapılacak mitingi duyurdu. Davaya katılım taleplerinden söz eden Aytaç, “Bize marjinal örgüt dediler ama ben hiçbir marjinal örgütün tek kalemde 301 kişini öldürdüğüne tanık olmadım” dedi.

Duruşma öğle arasının ardından, ailelerin sanıklara tepkileri eşliğinde başladı.

Av. Gürsel Atkıcı:

Müvekkil olaydan 6 gün önce gazdan zehirlenmiş ve hastaneye kaldırılmıştır. Akabinde tekrar madene inmiş ve vefat etmiştir. Bu durum bize olayın göz göre göre geldiğinin bir delilidir. Bu sanıkların tamamı kasten insan öldürmekten yargılanmalıdır.

Av. Kürşat Karabey, Barolar Birliği adına davaya katılma talebinde bulundu.

Av. Ahmet Altun:

Bu suç 13 Mayıs’ta değil 13 Mayıs’tan çok önce Enerji Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, TKİ Müdürü ve diğer kamu görevlilerince işlenmiştir. Kamu görevlileri gerekli önlemleri almayarak 301 madencinin ölümünden sorumludur. Kanun değişikliği ile delil karartma ihtimalleri olduğundan görevlerinin durdurulmasını talep ediyoruz.

Soma’da hayatını kaybedenler için hukuk ölmüştür. Ölen hukuk, ancak gerekli cezalar verildiği anda hayata dönecektir.

'Katliamdan önce Soma bilinmezdi'

Somalı avukat Mehmet Aydın:

Katliamdan önce Soma bilinmezdi. Tebligatlar “Soma/Kütahya” diye gelirdi. Google’a yazdığımızda “Somali mi demek istediniz?” diye sorardı. Artık maalesef tüm dünya duydu. Biz de kuzenimizi kaybettik. Ailelere çocuklarının cesetlerini gösteremedik, nedenini anlamışsınızdır herhalde. Ellerinde kınalarıyla bir madenci eşiyle konuştum orada. 13 günlük evlilik izninden sonra çalıştığı ilk gün eşi ölmüştü.

Sendika temsilcilerinin tanıklığına başvurulmasını istiyoruz. Mutlaka işçiler onlarla konuşmuştur katliam gelirken. “Hadi hadi projesi”ne göre istenen 3,5 milyon tonun üstüne kömür çıkarılması gerçekten mümkün müdür? Araştırılsın. Havanın tersine çevrilmesi talimatını kim vermiştir? Üretim zorlamasını yapan dayıbaşları çavuşlar da yargılanmalı. Süleyman Sarı’nın tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Kendisi Soma A.Ş’de önemli bir noktadadır. 4 ay önce neden ayrıldığını anlatmalıdır.__Olayın bir anda meydana geldiği iddiası var ama dünyada hiçbir olay bir anda meydana gelmez. Her olay bir önceki olay nedeniyle olur. Ben değil, bilim kabul etmez.

'Katliamın en büyük sorumlusu devlettir:

Av. Ali Aslan:

Anayasa’da Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı bir devlet olduğu söylenmektedir. Katliamın en büyük sorumlusu devlettir. Devlet bir yandan kömürü her türlü alma garantisi vererek, bir yandan güvenlik tedbirlerini yerine getirmediği için ölüme sebep olmuştur.

Manisa Baro Başkanı ve hemen hemen tüm sanıkların suçladığı Mehmet Efe’nin eşinin avukatı da katılma talebinde bulundu. Bu sırada madenci yakınlarından biri “Uyan Mehmet Efe uyan” diye bağırdı.

'Bu şirketi hepimiz tanıyoruz'

Somalı avukat Sercan Okur:

Soma’da doğum, büyümüş, okumuş, avukatlık yapmış biri olarak bu şirketi tanıyorum, hepimiz tanıyoruz. Bu şirket Soma’da sendikaya, siyasete müdahale etti. Değil işçilere, eşlerine bile hangi partiye oy atacaklarına kadar müdahale etti. Bu kazanın kopyası 2008’de yaşandı ama tahliye kolay olduğundan kimsenin burnu kanamadı. Bu kazadan sonra Park Teknik işletmeyi devretmek zorunda kaldı. O kazaya ilişkin araştırma yapılmasını istiyoruz.

Av. İsmet Erkul oğlunu yitirmiş ve kendisi de aynı madende çalışmış bir babanın dilekçesini sundu:

Hak edenlerin hak ettiği kadar ceza almaları, hake etmeyenlerin de almaması için 23 yıl madende çalışmış biri olarak beyanda bulunuyorum. Sen 1,5 milyon ton kömür çıkarmayı hesap edip, sonra 3,5 milyon tona çıkarırsan aynı işi aynı güvenlik tedbirleriyle yapamazsın. Kömürün yerine kül basamazsın.

6-7 aydır madende aşırı sıcak olduğunu oğlum bana söyledi. Bu yangın önlenebilirdi. Ama yangını söndürecek malzeme ve işçi olmadığı için önüne geçilememiştir.

1979 yılında 5 arkadaşım havalandırma 5 dakika çalıştırılmadığı için hayatını kaybetmişti. Bize önce tahkimat, sonra kömür felsefesi öğretildi. Ama şimdi durum tam tersine döndü.

Siyasi sorumlular yargılanmadığı sürece vicdanım rahat etmeyecektir!

Savcı mütalaasını sundu

Madenci yakınlarının avukatlarının beyanları noktalandı. Savcı, defterlerin delil sayılamayacağını belirterek el konulamayacağını belirtti. Keşif yapılmasını talep eden savcı, katılma talepleri ile ilgili de yasal mirasçıların katılma taleplerinin kabulünü, diğer kurum ve kişilerin katılma taleplerinin reddini istedi.

Savcı, delil karartma talebi ile ilgili olarak da ret isterken, tutuklu sanıkların ise tutukluluklarının devamını istedi.

Madenci yakınından tepki

Savcı mütalaası ile ilgili değerlendirmeler alındı, sanıklar söz söylemezken bir madenci yakını ayağa kalkarak “Benim diyeceğim var. Oğlum 10 yaşında. Bu sabah ‘Anne, onlar tutuklanınca babam gelecek mi’ diye sordu” dedi. Mahkeme başkanı madenci yakınının susturmaya çalıştı, “Sıranızı bekleyin” dedi, madenci yakınları ise “Bekle bekle şiştik” karşılığı verdi. Ardından sanık vekillerine söz verildi.

Bir sanık vekili, müşteki avukatlarının kendilerine saldıran bir dil kullandığını iddia etti. Müşteki avukatları hep birlikte itiraz etti. Salonda gerginlik artı.

Sanık avukatlarının delil arayışına ailelerden ‘301 delil’ karşılığı

Sanık avukatları tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatının “Hangi delil var?” sorusuna bir madenci yakını “301 tane delil var”, bir madenci yakını da “431 çocuk delil var” diyerek karşılık verdi. Sanık avukatları, madenci yakınları dışındakilerin katılma taleplerinin reddedilmesini istedi.

Sanıklar kurtarma çalışmaları yüzünden çocuklarının yüzünü görememiş!

Sanık avukatları, müvekkillerinin kurtarma çalışmaları sırasında evlerine gidemeyip çocuklarını göremediğini söyleyince madenci aileleri ayaklandı. Avukatlar, madenci ailelerinden şikayetçi olacaklarını söyleyince müşteki avukatları ayaklandı. Salonda gerilim bir kez daha tırmandı.

Ara kararı Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı açıkladı

Davanın ara kararında tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına, 4 tutuklama talebinin reddine karar verildi. Madenci ailelerinin ve yaralıların davaya katılımı kabul edilirken, örgütlerin ve baroların katılım talepleri ise reddedildi. Dava 15 Haziran 09.00’a ertelendi.

Kararların okunmasının ardından 8 oturum süren ilk duruşma sona ermiş oldu. Aileler salonda sanıklara, sanık avukatlarına tepki göstererek “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganlarıyla çıktı.

‘Adalet yerini bulana kadar nöbete devam’

Duruşma salonu önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Av. Selçuk Kozağaçlı ara kararların bazılarını sıraladı, dosyasına hakim bir hakimin ne kadar hızlı yargılama yapabileceklerinin görülebildiğini, menfaat çatışması olan kişilerin aynı avukatla temsil edilmesi hakkındaki talepleri hakkında daha sonra karar verileceğini söyledi. Kozağaçlı, “Adalet yerini buluncaya kadar nöbetimiz devam edecek” dedi, “Haziranda görüşmek üzere” diye ekledi.

Madenci yakınları yaptıkları kısa konuşmalarda daha iyi bir haber alacaklarını, bu davada asla geri dönmeyeceklerini ifade etti. Av. Alp Tekin Ocak da desteklerin artmasını istedi.

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ise toplumsal bir davaya toplumsal örgütlerin katılımının reddedilmesine ve davanın dar yorumlanmasına tepki gösterdi. Özel bu katliamların tekrar yaşanmaması için hem bir insan hem de bir milletvekili olarak davanın takipçisi olmayı sürdüreceğini dile getirdi.

Konuşmaların ardından açıklama sona erdi.

Sendika.org, Yarın Haber ve Ajanslar

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam