Toplumsal Sorunların Çaresi Gençler
Toplumsal Sorunların Çaresi Gençler
Rakamlar 'Gençlerin topluma katılımındaki politikalar eksik' diyor. Çözüm üretmeye çalışan gençlerin hikâyeleri ise umut veriyor. Kimi köy köy gezerek halka temel sağlık bilgisi veriyor, kimi de çocukları bilimle tanıştırıyor, atıl köy okullarını işlevsel hale getiriyor.
Umay.Aktas@aljazeera.net
'Derslerine çalış, karışma başka şeylere', 'Devlet zaten sizin yaptığınız gibi çalışmalar yapıyor, ne gerek var', 'İyi bir proje ama ya elinize yüzünüze bulaştırırsanız'… Gençler toplumsal sorunlara dair çözüm üretmek istediklerinde karşılaştıkları tepkilerden bazılarını böyle özetliyor. Ailede, okulda, kamu kurumlarındaki 'sen karışma' yaklaşımından, yeterli söz hakkı tanınmadan hayata geçirilen gençlik politikalarından şikâyetçiler.
Kamu kurumlarına uzaklar
12 Ağustos Dünya Gençlik Günü. Bu yılın teması gençlerin topluma katılımı. Türkiye’de 15-24 yaş grubunda 12 milyon 782 bin 381 genç var. Nüfusunun dörtte biri genç olan Türkiye, Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi. Peki Türkiye’de gençler ne kadar topluma katılabiliyor?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Gençlerin Katılımı Projesi kapsamında yapılan araştırmaya göre, gençlerin siyasi, ekonomik ve toplumsal yaşama katılımı sınırlı. 36 ilde 2 bin 500 genç ile yapılan araştırmaya göre gençlerin yüzde 90'ı herhangi bir sorun yaşadığında kamu kurumlarına başvurmuyor. Gençlerin sosyalleşmesi ve topluma katılımının desteklenmesi açısından kamu politikaları da eksik. Gençlerin sadece yüzde 2,5’u gençlik merkezlerini kullanıyor; yaklaşık yüzde 9’u kahvehanelerde, yüzde 30’u alışveriş merkezlerinde, yüzde 47’si ise evde arkadaşlarıyla sosyalleşiyor.
Aileye bağımlı bir yaşam
Gençler ailelerine bağımlı yaşıyor. Yüzde 82,4’ü ailelerinin imkânları olmadan hiç ya da en fazla bir ay idare edebileceklerini söylüyor. Rakamlar gençlerin topluma katılılımında çok iyi bir tablo çizmese de, seslerini duyurmaya çalışan, sorunlara çözüm üreten gençlerin hikâyeleri umut veriyor. Yaşadıkları sorunlara karşı çözüm üretmeye çalışan beş gençle değiştirdiklerini konuştuk.
Tekstil işçiliğinden gençlik hareketine
Hasan Bilgiç 24 yaşında. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Bölümü mezunu, Mardinli bir genç. Dört yıl önce hem bir tekstil atölyesinde çalışıp hem de üniversiteye hazırlanırken ilk kez gençlik hareketiyle tanışmış.
Gençlerin sosyal sorumluluk çalışmaları yapmasını sağlayan Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın (TOG) hayatını değiştirdiği ve aktif hale getirdiği binlerce gençten biri de o. Bilgiç, TOG ile birlikte okullara kütüphane yapılmasından, Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki gençlerin hayata katılımına, çevre temizliğine kadar pek çok projede yer aldı. Aynı zamanda vakıfta demokrasi, toplumsal cinsiyet gibi konularda eğitimler aldı, kendini geliştirdi. Artık kendi projelerini de yapıyor. Halk sağlığı raporlarını incelerken halkın temel sağlık bilgisi eksikliğini görünce yaşadığı bölgede bu soruna dair çözüm üretmek istedi.
1600 kişiye sağlık eğitimi
Siirt, Diyarbakır, Batman ve Mardin’de başlattığı bir sağlık projesi var Bilgiç'in. Proje bir yıldır devam ediyor. Dört kişilik ekip ‘Hep beraber fark’ isimli proje ile dört ildeki ilçeleri, köyleri gezerek, halka temel sağlık bilgisi, ilkyardım eğitimi veriyor. AB’den ve Halk Sağlığı’ndan aldıkları ufak bütçeyle insanların hayatına dokunmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar yaklaşık 1600 kişiye ulaştılar. Karşılaştıkları eksikleri hastene müdürlüklerine bildirdiklerini de söyleyen Bilgiç, projenin sonunda hazırlayacağı raporu Sağlık Bakanlığı’na da sunmayı amaçlıyor. Aklındaki yeni proje ise Diyarbakır, Gaziantep ve Batman’da sığınmacı ve göçmenlerle ilgili bir proje başlatmak.
Artık çözüm üretiyor
Beş yıl önce toplumsal sorunlara dair aktif çalışabileceğini düşünmediğini söyleyen Bilgiç , 'TOG ile çok şey değişti. Gençlik politikalarını, toplumsal sorunlara dair yapılacakları bir yerden birileri yapıyor diye düşünüyordum. 'Bunu nasıl yapıyorlar, ben de yapabilir miyim?' sorusunu sormamıştım. Artık öyle değil' diye konuşuyor.
Bilgiç’e göre, gençler rahat bırakılınca ve fırsat verilince çok farklı yerlerden de olsalar birbirleri ile anlaşmanın ve üretmenin yolunu buluyorlar. Bilgiç gençlik politikalarını da eleştiriyor:
'Gençlik politikasının olmayışı da bir politika aslında. Gençlerin bir şeyleri nasıl yapabileceği ile ilgili özgüven sıkıntısı var. Gençlerle ilgili çalışan daha çok sivil toplum kuruluşu olmalı, devlet olanakları artırmalı. Güven hep lafta var. Bir şey yapmak istediğinizde 'ama' ile biten cümleler karşınıza çıkıyor. “Güzel proja ama…” var. Gençlik projeleri genelde sporla ilgili. Ona da ihtiyaç var ama gençler denince sadece spor algılanıyor. Kararları bizim üzerimizden biz olmadan alıyorlar. '
Bilgiç aynı zamanda TOG Yönetim Kurulu üyelerinden. 'Vakfın her kadamesi gençlerle dolu. Gençlerle ilgili gençlerin konuşması lazım. Bizi burada dinliyorlar. Yönetim kurulunda fikirlerimizi söylüyoruz, bakış açımızı katıyoruz' diyor.
'Gençleri dahil etmek yerine öncü yapsınlar'
TOG Yönetim Kurulu üyelerinden biri de 22 yaşındaki Zeynep Burçak Kurna. Balıkesir Üniversitesi İktisat Bölümü son sınıf öğrencisi. Liseden bu yana sosyal sorumluluk projelerine katılan Kurna, üniversitede TOG ile tanışınca çalışmalarına burada devam etti. Bugüne kadar engelli çocuklar ve gençlere dair projelerde yer alan Kurna, iki yıldır da çocukların bilim okuryazarı olaması için çalışıyor. TOG’un yürüttüğü Bayer Genç Bilim Elçileri Projesi’nde çocuklar deneyler yaparak, gündelik hayattan örneklerle bilimi öğreniyor, sorguluyor. Kurna da kırsaldan kente kadar pek çok ilde çocuklarla deneyler yapıyor. Kurna kendini genç girişimci bir kadın olarak tanımlıyor: 'Toplumsal meselelere karşı tutum sergileyip, yorum yapıp harekete geçebiliyorum.'
Onun da sıkıntısı 'yukarıdan dayatılan' politikalar:
'Gençlik politikasının en büyük eksiği yukarıdan dayatılması. Gençlerin bir şey üretmesine izin verilmiyor. Kamu tarafından gençlik bir geçiş aşaması, aslında yoklar gibi algılanıyor. 'Onlar üniversitelerini okusunlar. Güzel işleri biz yapar, gençleri dahil ederiz' gibi bir algı var. Gençler dahil olmaktan öte öncülük etsin diye düşünülmüyor. '
Genç mimarlar sosyal problemleri çözüyorlar
Gündoğdu, üç buçuk yıl önce sosyal problemlere mimarlık projeleri ile çözüm üreten bir dernek kurdu.
30 yaşındaki Emre Gündoğdu, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu. Aynı bölümde doktorasını yapıyor. Mimarlığa farklı bir açıdan bakarak üç buçuk sene önce Herkes İçin Mimarlık Derneği’ni kurdu. Dernekte 60 mimarlık öğrencisi, 20 de farklı bölümlerden genç var. Yaptıklarıyla mimarlığın yapısal ve sosyal problemlere çare olabileceğini gösteriyorlar. Türkiye’nin farklı bölgelerinde işlevsiz yapıların yeniden topluma kazandırılması konusunda çalışmalar yapıyorlar. Okullardaki kütüphanelerin yenilenmesi, meydanların düzenlenmesi, balıkçı barınaklarının yenilenmesi gibi projelerde de gönüllü olarak çalışıyorlar.
Köy okullarını dönüştürüyorlar
En önemli çalışmalarından biri Atıl Köy Okulları Projesi. Köylerde taşımalı eğitimden sonra atıl durumda kalan okullar ihtiyaçlara göre gençler tarafından işlevsel hale getiriliyor. Ordu’nun Kargı köyündeki ilköğretim okulunu yenilediler, İzmir’de atıl olan köy okulunu zihinsel engelliler için iş okuluna dönüştürdüler.
Gündoğdu yaptıklarını şöyle anlatıyor:
'Bölgedeki halkın ihtiyaçlarına göre okulları dönüştürüyoruz. İzmir, Erzincan, Muğla’ya gittik. Kiminde sadece keşif gezileri idi, kiminde neler yapılacağına karar verildi. Diyarbakır'da gençlik merkezi olmasına yönelik talep vardı. Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın kadınlara üretim yapabilecekleri ve toplanabilecekleri alanlar yarattığı bir projesi var. Tokat’ta beş köyde eski lojman, okul olan yerleri dönüştürüyoruz. Üçü bitti, iki köyde daha tamamlanacak. Dernek ürettiği projeler bazında fon arayışına çıkıyor. Atıl Köy Okulları Projesi'nde fon bulduk. Ya da dernekler bize ulaşıyor, onlar bütçe sağlıyor, biz dönüşümü yapıyoruz.'
Gençler mimarlık mesleğini ofis dışına taşırken toplumsal sorunlara dair de pek çok şey öğrenip, katkı sağlıyor.
'Kültür yok olmasın' diye yollara düştüler
Gökçe Gülcüler ve Müge Ulusoy ise mühendislik okuyan iki genç. Gülcüler uçak, Ulusoy endüstri mühendisliğinde okuyor. Hayata geçirdikleri proje ise kaybolmaya yüz tutmuş zanaatlarla ve kültürle ilgili.
Gülcüler Gaziantep’te bir yemeni ustası ile tanıştıktan sonra gerçekleştirmeye karar verdikleri projelerini şöyle anlatıyor:
'Gezmek için gittiğimiz Gaziantep’te yemeni ustası Mehmet Bey’in dükkânına girdik. Zanaatına olan aşkına, ekonomik olarak katlanmak zorunda olduğu zorluklara tanık olduk. Çıktıktan sonra ne yapabiliriz diye düşündük. Anadolu’da 100’ün üzerinde zanaat var. Eskiden bu sayı daha da yüksekti. Ustaların çoğu yaşlı ve mesleklerinden sürdürülebilir şekilde para kazanmadıkları için çırakları yok. Zanaatlarını öğretemiyorlar, yeni nesillere aktaramıyorlar. Ustaların hikâyelerini internet üzerinden duyursak, yaptıkları ürünlerin eşsiz olduğunu anlatsak diye düşündük. '
İki genç kadın kendi kaynaklarıyla yollara düştü. Sonra kendilerini destekleyen iki kurum sayesinde küçük bir bütçe oluşturdular. Anadolu’nun kendine özgü değerlerinin izini sürmeye başladılar. Lüle taşından şapkaya, iğne oyasından beledi dokuması yapana kadar Güneydoğu Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinden 12 ustaya ulaştılar.
Genç kadınlar ustaların, ürünlerin hikâyelerini yazarken bir yandan da onları nasıl yaptıklarını videoya alıyorlar. Ustamdan.com isimli bir internet sitesi kuran Gülcüler ve Ulusoy, burada ustaların hikâyelerine, ürünlerine yer veriyor. Peki proje ustalara nasıl katkı sağlıyor?
Gülcüler işleyişi şöyle anlatıyor:
'Siteye giren kişiler satın alma yapılabiliyor. Satılan ürünün bir kısmı ustaya, bir kısmı ise çırak fonuna katkı sağlıyor. Bu fon birikiyor. Çırağın mesleği öğrenmesi için gerekli zamanda geliri bu fondan karşılanacak. Sipariş geldiğinde ustayı arıyoruz, hemen gönderiyor. Elinde değilse o sürede yapıp gönderiyor. Ayda 10 ürün ile satışlara başlandı. Amacımız hikâyemizi bilip insanların siteye girmesi.'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!