Türk Şiirinden Bir Karaoğlan Geçti: 'Şâir' Başbakan Bülent Ecevit'in 10 Şiiri
Bülent Ecevit (1925 - 2006) sadece bir siyasetçi değil aynı zamanda bir şâirdi hem de iyi bir şâir...Biz de ölümünün 9. yıl dönümünde sizinle merhum Ecevit'in 10 şiirini paylaşmak istiyoruz...
1. El Ele Büyüttük Sevgiyi

Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
2. Sınır

dur yolcu bura sınır
yabandır yasaktır ötesi
çiçeklerden seçemezsin
kokuları renkleri bir bir
kuşdan pasaport sorulmaz
gümrüksüz geçer yüküyle karınca
dur yolcu bura sınır
sen geçemezsin
dereye bakma durmaz akar
öteden de içer ceylan bu suyu
dur yolcu bura sınır
sen geçemezsin
dur yolcu bura sınır
ne çizili ne yazılı
geçemezsin yine de silemezsin
içinde kazılı
3. Yarın

bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı
karıncaların telâşından belli
bir şeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
bir şeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli
4. Bach Sonatı

ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor
ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz
biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz
5. Göçmen

Sevdiklerimin başında bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında
Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne
Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere
Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
6. Uyum

boşluğa bulut buluta yağmur
yağmura toprak ne güzel uymuş
gündüze güneş güneşe tarla
tarlaya başak ne güzel uymuş
başağa buğday buğdaya insan
insana emek ne güzel uymuş
emeğe eylem eyleme yürek
yüreğe sevgi ne güzel uymuş
7. Dere

ağacım ben dalları derinde
yaprağım ben paramparça
suyla ışığın ellerinde
ben yüzen bir kuş
uçan gölgeyim suda
gökte bir ışık
göğüm ben
toprak yatağında
suyla karışık
eğil bana bak bana
senim ben
sana aşık
8. Türk – Yunan Şiiri

sıla derdine düşünce anlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
bir rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde istanbul çocuğunu
türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı
bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan
Bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak
bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz
aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz
bizimle dirilecek bir gün
Ege’nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı
önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra rum şiveli türkçeler
o Boğaz’dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın
Yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın
9. Yargı

öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da
10. Yapamadığımız

Rahşan’a
akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde
yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
karşında polisiye roman okumak vardı
sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak
oturmağa konuklar gelmesi bazen
çevresinde bir masanın kaygısız
sıcacık konularda bir demli çay gibi
bilmedik komşularla konuşmak
dünyamızla uyuşmak vardı
oyunda sonunu görmeden oynamak
sevinebilmek kazandığına
yitirdiğine yerinebilmek
düşünmeyebilmek yoruldukça düşünmekten
kamaştıkça örtebilmek gözlerini
düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
uyayabilmek vardı vaktinde rahat
Bülent Ecevit'i saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Edebiyata, felsefeye, sinemaya, sanata düşkün daha çok siyasetçimiz olması dileğiyle...
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!