Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Ufak Gibi Görünse de İnsanın Gününü Mahvetmeyi Başaran 13 Can Sıkıcı Detay
Günümüzün berbat geçmesi için öyle büyük olaylara, derin üzüntülere gerek yok. Hayat bizim için yeterince zor olduğundan, en ufak şeyde moralimiz yerin dibine inebiliyor. İşte gün içinde bizi kederden kedere savuran ufak ama can sıkıcı olaylar:
1. Kulaklığı ya da şarj aletini evde unutmak
2. Fön çektirdikten sonra yağmur yağması
3. Tırnağının kırılması
Bunu bir tek yaşayan bilir. Sağlıklı bir şekilde uzasın diye yapmadığın şey, denemediğin yol kalmamıştır. Nihayet o çok istediğin uzun tırnaklara kavuşursun. Kırılmasın diye çorabını giyerken bile özenle hareket edersin ama o da ne? Hiç beklemediğin bir anda parmağında duyduğun acıyla anlarsın kırıldığını. Kessen olmaz, kesmesen zaten hiç olmaz. Mecbur tüm tırnakları kesersin ve yeniden uzatmak için çabalarsın.
4. Evin anahtarını kapının arkasında unutmak
İşten yorgun bir şekilde gelirsin. Tek istediğin kendini koltuğun üzerine atıp biraz dinlenmektir. Çantana, üzerindeki tüm ceplere bakarsın ama anahtarı bulamazsın. Sonra anlarsın ki, anahtar aslında sana çok yakındır, kapının arkasındadır. Hadi gir google'a, en yakın çilingirin numarasını bul şimdi.
5. İşten çıkmana yirmi dakika kala mesaiye kalacağını öğrenmek
Bütün işlerin bitmiştir. Eşyalarını hazırlarsın, son işlere göz atarsın. Artık çıkıp evine gitmek için önünde yalnızca yirmi dakika kalmıştır. Mutlu mutlu yerinde otururken, o kara haber gelir. Patron, iş çıkışına toplantı koymuştur. Bağırıp çağırmak, ortalığı yıkmak istersin ama olmaz, ekmek parası, mecbursun...
6. Asansörde kalmak
Otuz yıldır takır takır çalışan asansörün, sen binince bozulacağı tutar. Hele bir de işe geç kaldıysan ya da kapalı alan korkun varsa, yandın. Allah sabır versin yaşayana da yaşamayana da, çok zor!
7. Eski sevgiliyi görmek
Tam unutmaya başlarsın. Yavaş yavaş da olsa hayatına devam edersin. Eski haline geri dönmene, yeniden mutlu olmana çok az kalmıştır ama izin vermezler. Mutlu olmanıza izin vermezler. Hiç beklenmeyen bir zamanda, hiç beklenmeyen bir yerde, bir anda karşınıza çıkar. O an telaşla nereye bakacağınızı, ne yapacağınızı şaşırırsınız. Eliniz ayağınıza dolanır ve yeniden en başa dönersiniz.
8. Yakın arkadaşının düğününün önemli bir maçla aynı tarihte olması
Şüphesiz ki herkes arkadaşının düğününe gitmeyi seçer ama aklın hep maçtadır. Düşünsene şampiyonlar ligi finali izleyebileceğin saatlerde takı töreni izlemek zorunda kalıyorsun. Düğün sahiplerine açık isteğimdir, lütfen düğün tarihlerinizi önemli maçların olduğu günlere seçmeyin!
9. Artık hayatta olmayan birinin fotoğrafına ya da bir eşyasına denk gelmek
2010 yazında dedemi kaybetmiştim. Çok üzüldüm ama hayat da bir şekilde devam etti. Giden gittiğiyle kalıyor, kalan yaşamaya devam ediyor sonuçta. Geçen yıl evde bahar temizliği yaparken, dedemin en sevdiği tespihine denk geldim çekmecede. Yerimden kımıldayamadım bile. Orada öyle ayakta, yirmi dakika falan ağlamışımdır. Demek ki kalan o kadar da kolay yaşamıyor.
10. Koşa koşa tam durağa geldiğin an otobüsün hareket etmesi
Gideceğin yere geç kalmışsın. Otobüsü de uzaktan görürsün. Bütün karizmanın gideceğini umursamadan depar atarak otobüse yetişmeye çalışırsın ama hayatın her zamanki gibi senin için farklı planları vardır. Sen otobüse yetiştim sandığın an, şoför gaza basıp ilerler. Orada öylece nefes nefese kalıp, giden otobüsün arkasından bakakalırsın.
11. Seni çok yaralayan o şarkıyı duymak
Sırf acı çekmemek için asla dinlemediğin, mümkün olduğunca kaçtığın o şarkı var ya. Hiç beklemediğin bir anda, bir yerlerde çalmaya başlar. Kaçsan kaçamazsın. Duygularını serbest bıraksan, yeri değildir. Çaresizce dinler, uzaklara dalarsın.
12. Ayakkabının ayağına vurması
Ah o canavar ayakkabılar! Beğenerek, deneyerek aldığın ayakkabı bile, ilk giydiğin andan itibaren senin en büyük düşmanın oluyor. Halbuki denerken ne kadar rahat ne kadar güzel duruyordu ayağında değil mi? Meğer her şey parasını ödeyip eve gelene kadarmış. Ayakkabı ayağına vurduysa bittin, tüm gün altını doldurmuş bebek gibi sağa sola yalpalaya yalpalaya yürüyeceksin.
13. Kahvaltıda poğaça yemek
Sabah sırf on dakika daha fazla uyumak için, evde kahvaltı yapmayan, sokakta satılan poğaçalardan yemeyi tercih edenler, sözüm size! Alacağınızın kalorilerden, vücudunuzu kaplayacak yağ kütlesinden hiç bahsetmeyeceğim bile. Sabah yediğiniz o poğaçadan sonra, tüm gün çekeceğiniz o mide yanmasını düşünün, o acı size yeter!
Yorum Yazın
#1 ye bak sen neymis kulakligi unutmak > kanser olmak vb. ymis . Bana gore boyle insanlarin sirf begeni almak icin yazmayacaklari sey yok. Kanser olsun da... Devamını Gör
ha buyutme espri sadece diyenler olacaktir ama bana gore boyle sacma bir karsilastormanin esprisi bile bayagi , kalitesiz ve terbiyesizce
Evin küçükleri anlar.Hep ekmek almaya ben gidiyorum.Tam uyucaksın ya da böyle önemli bir zamanda ablalarımın ya da anamın '' FİRİİİİİİİİİİİİĞ EKMEK ALMAYA Gİ... Devamını Gör
Bir de şu servislerin hepsi birbirine benzemese, sabah sabah kendi servisim zannedip milletin arabasının arkasindan yardırmışlığım var.
okul yıllarının ilk günü bana da oluyo valla