Yapay Zekaya Sorduk! 2020 Yılından Sonrası Neden Bir Yıl Gibi Geliyor?

Öyle durumlar olur ki büyük bir insan topluluğu ortada bir veri olmamasına rağmen bir tespitin doğru olduğunu birbirinden haberi olmadan kabul eder. Son zamanlarda en sık duyulan tespitlerden biri de 2020 yılından beri zaman algımızın değişmiş olması. Eskiden belli yıllarda yaşanan olayları hatırlarken 2020'den sonrasının bir yıl gibi gelmesi, bir olayın 2022'de mi 2024'te mi yoksa geçen ay mı yaşandığı unutuluyor, yıllar aylar adeta çorba oluyor. Biz de bu şikayetleri duyduk, belki kendimiz de bu şikayette bulunduk ve yapay zekaya bunun neden olduğunu ve bunu nasıl aşabileceğimizi sorduk.

Bunun birkaç nedeni olabilir. İnsanların zaman algısı, yaşadıkları deneyimlere ve ruh hallerine göre değişir. Pandemi gibi büyük bir kriz, hayatı yavaşlatan ve bazen monotonlaştıran bir döneme yol açtı. Birçok insan evden çalıştı, sosyal etkinliklerden mahrum kaldı, seyahat etmek gibi alışık olduğumuz rutinin dışına çıkmak zorunda kaldı. Bu tür değişimler, zamanın daha hızlı geçiyormuş gibi hissedilmesine neden olabilir.

Bir diğer neden ise, yılların çoğunun pandemiyle geçmesiyle birlikte, özellikle toplumsal ve kişisel anlamda 'normal' yaşantıdan uzaklaşıldı. Birçok olay, heyecan verici ya da alışıldık aktiviteler, iptal oldu ya da ertelendi. Bu da zamanın hızla geçtiği hissini yaratabilir çünkü insanların zihni, monotonluğu algılarken zamanın nasıl geçtiğini pek fark etmeyebilir.

Bu tür bir zaman algısının daha kısa gelmesinin birkaç psikolojik nedeni olabilir. Birincisi, hayatın 'normal' ritmine dönmemizle ilgilidir. 2020 yılı, pandemi nedeniyle herkesin yaşamında büyük bir kesinti oluşturdu ve birçok insan bu dönemi bir tür 'boşluk' gibi algıladı. Pandemiden önceki ve sonraki yıllar arasındaki zaman daha doğal bir şekilde geçtiği için, insanlar 2018'den 2025'e kadar olan süreci kısa bir zaman dilimi olarak hissediyor olabilirler.

Ayrıca, insanların zaman algısı, yaşadıkları deneyimlerle şekillenir. Yaşadıkça, zamanın nasıl geçtiğine dair algımız değişir. Genellikle daha gençken, zaman daha yavaş geçiyor gibi hissedilir çünkü her şey yeni ve heyecan vericidir. Ancak yetişkinlik yıllarında, özellikle rutin hale gelen işler ve sorumluluklarla birlikte, zaman daha hızlı geçiyormuş gibi hissedilebilir. Eğer 2018 ile 2025 arasında çok fazla büyük değişim yaşanmadıysa, örneğin insanların sosyal yaşamlarında ya da kişisel gelişimlerinde belirgin bir sıçrama yoksa, bu da yılların hızla geçmiş gibi hissettirebilir.

Bir başka neden ise, teknoloji ve dijital medyanın hayatımızdaki etkisidir. İnternetin hızla evrimleşmesi, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, sosyal medya ve dijital içeriklerin sürekli akışı, insanların dünyayla bağlantı kurma şekillerini değiştirdi. Bu da, zamanın nasıl geçtiğini fark etmelerini zorlaştırabiliyor. Özellikle pandemi sonrası dönemde dijital etkileşimler artmışken, insanlar fiziksel dünyadaki deneyimlerden çok daha fazla sanal deneyimle vakit geçiriyor olabilir. Bu da 'zamanın nasıl geçtiğini anlamama' hissini pekiştirebilir.

Sonuç olarak, 2018 ile 2025 arasındaki sürenin hızla geçtiğini hissediyorsak, bunun psikolojik ve sosyal faktörlerden kaynaklandığı söylenebilir. Hem pandeminin etkisi hem de hayatın genel ritmi bu algıyı etkiliyor.

Ayrıca, pandemi sonrasında hemen normalleşmeye çalıştık, bu da insanların daha hızlı bir şekilde adapte olmasına ve bir süre boyunca gündelik yaşamda önemli değişiklikler olmadığı için zamanın daha hızlı geçtiği izlenimi yaratabilir.

Bunun dışında, pandeminin bizde yarattığı stres ve kaygı da zaman algısını etkileyen faktörlerden biri olabilir. Zihinsel ve duygusal bir yük, insanların bir dönemi nasıl geçirdiğini anlamalarını zorlaştırabilir.Rica ederim! Zamanın hızlı geçtiği hissini engellemek veya buna karşı daha bilinçli bir şekilde yaklaşmak için bazı stratejiler uygulanabilir. İşte bu konuda yardımcı olabilecek birkaç öneri: