Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yaşadığı Onca Acıya Rağmen Savaşından Hiç Vazgeçmeyen Rock Müziğin Kraliçesi: Şebnem Ferah
Şebnem Ferah'ın öyküsünü okuduktan sonra şarkılarını bambaşka bir bakış açısıyla dinleyeceksiniz!
Türk Rock müziğinin kraliçesi Şebnem Ferah, yıllardır muhteşem şarkıları, naif kişiliği, sempatik davranışları ile gönlümüzde apayrı bir yere sahip.
Dinleyicisi ile arasında adeta özel bir bağ var.
Şarkılarının neredeyse hepsinin bir öyküsü var gibi, ruhlarımıza dokunuyor ve orada bir iz bırakıyor.
Aslına bakarsanız, Şebo gerçekten de yaşadıklarından etkilenerek yazmış şarkılarını. Hüzünlerini ve sevinçlerini sözlere dökmüş...
Göçmen bir ailenin kızı olan Şebnem Ferah, müzikle haşır neşir bir ailede dünyaya gelir ve ilk müzik eğitimini burada alır.
1970 yılında Üsküp'ten Yalova'ya göç eden ailesinin en küçük kızıdır. Evin her köşesi bir enstrümandır, bu sayede müzik konusunda bilgili bir şekilde yetişir.
Müziğe ilgisi sebebiyle pek çok gruba dahil olan Ferah, 3 arkadaşı ile birlikte daha sonradan Özlem Tekin'in de dahil olacağı Volvox grubunu kurmuştu.
4 genç kızdan oluşan grupta Şebnem Ferah elektro gitar ve vokaldedir. Grup Bursa çıkışlıdır ve burada konserler vermektedir, ardından İstanbul macerası başlar. Buradaki ilk konserleri efsane metal grubu Pentagram iledir, devam eden süreçte ODTÜ'den Boğaziçi'ne pek çok festivalde ve değişik mekanlarda konserler vermişlerdir. Gruba sonradan dahil olan Özlem Tekin daha sonra grubu terk eder ve 1994'te Volvox dağılır.
1996'daki ilk albümü Kadın ile büyük çıkış yakalayan Ferah'ın hayatındaki büyük talihsizlikler silsilesi başlamak üzeredir.
O komadayken 'Deli Kızım Uyan' şarkısını yazdığı ablası Aycan Ferah'ın 1998'te hayata gözlerini yummasıyla derin bir sarsıntı yaşadı.
Bu acı öyle sarmıştı ki onu ve ailesini, "Evde kahkaha attığım zaman kötü hissederdim" diyor Şebnem Ferah.
İçinden gelen delilikleri gün yüzüne çıkartamadığı, hüzün buhranlarıyla geçen bir dönem yaşamıştı.
Ablasının vefatı üzerinden henüz 11 ay geçmişti ki, 17 Ağustos depremi, çok sevdiği babasını ondan aldı.
Babasıyla birlikte çocukluğunun geçtiği, anılarıyla bütünleşmiş mahallesi de yok olur, geriye dönüp baktığında bir boşluk vardır.
Bu hüzünlü süreçte onun devası müzik olur, yaptığı işlere, projelere daha sıkı sarılır. Müzik onun yaşadıklarının üstesinden gelmesini kolaylaştırır.
Kendi sözleriyle, acının insana kısa zamanda çok şey öğrettiği gerçeğini yaşar. Bu kısa süreçte kendisi, şarkıları, hayata bakışı farklılaşmıştır.
Yorum Yazın
mutlaka konserine gidip sesini çıplak olarak dinlemenizi tavsiye ederim. insanın tüylerini diken diken ediyor. sahne performansı müthiş konser hiç bitmesin i... Devamını Gör
Babam oğlum k.
Sadece bir kez canlı dinleme fırsatım oldu, o da Şebonun doğum gününe denk gelmişti. Normalde konserin bitmesi gereken saatte, "hadi artık bitir" diye kaş gö... Devamını Gör