Görüş Bildir
Haberler
Yaşamını İntihar ile Sonlandıran 15 Edebi Şahsiyet

Yaşamını İntihar ile Sonlandıran 15 Edebi Şahsiyet

Erich von Manstein
16.06.2015 - 14:07 Son Güncelleme: 13.07.2015 - 15:11

Hayata ve insana dair ayrıntıları yazıya dökme bir tasvir yeteneğinin yanı sıra belirli bir inceliği de gerektirir. Bu incelik, çoğu zaman kopuşları ve hayata dair hayal kırıklıklarını beraberinde getirir.

II. Dünya Savaşı gibi büyük toplumsal felaketlerden, insana dair umutsuzluklardan, mesleki başarısızlıklardan, aşk acılarından “ruhları yaralanan” ve intiharı seçen 15 edebi şahsiyet ve yürek burkan kısa öyküleri.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Türk Edebiyatının Arka Sokak Çocuğu: Metin Kaçan (1961-2013)

Türk Edebiyatının Arka Sokak Çocuğu: Metin Kaçan (1961-2013)

Mizah dergilerinde başladığı yazarlık serüvenini 1995 yılında Can Yayınları’ndan çıkan Ağır Roman ile ölümsüzleştiren Metin Kaçan, doğup büyüdüğü İstanbul’un arka sokaklarının kültürüne dair betimlemeleriyle Türk Edebiyatı’nda yer edindi. Mustafa Altıoklar tarafından filme de aktarılan Ağır Roman’da İstanbul’un arka sokaklarındaki suç kültürünü, argoyu ve “yaşamın kıyısındakilerin” kentte varoluş biçimlerini başarıyla yazıya döktü. 1996 yılında bir tecavüz olayı yüzünden tutuklanan ve hüküm giyen Kaçan, toplumdan çekildi ve yazarlık serüveninden koptu. 6 Ocak 2013 tarihinde bindiği taksiyi Boğaziçi Köprüsü’nde durdurarak intihar eden Kaçan’ın cesedi 16 gün sonra Beylikdüzü sahilinde bulundu.

Yazamamanın Getirdiği Ölüm Hali: Virginia Woolf (1882-1941)

Yazamamanın Getirdiği Ölüm Hali: Virginia Woolf (1882-1941)

Başta “bilinç akışı” tekniği olmak üzere roman türüne yaptığı özgün katkıların yanı sıra eleştirmen kimliğiyle de tanınan Virgina Woolf, İngiliz Edebiyatı’nın en önemli isimleri arasında yer alıyor. Üretken ve yenilikçi bir yazar olarak Mrs. Dalloway, Deniz Feneri, Orlando, Jacob’un Odası, Dalgalar romanlarının da olduğu çok sayıda çalışmaya imza atan Woolf, II. Dünya Savaşı’nın yarattığı kasvet, üretkenlik yoksunluğu gibi nedenlerle ruhsal bunalıma girdi ve 28 Mart 1941’de Ouse Nehri’ne ceplerine taş doldurarak atlayarak ve intihar etti.

Kocası Leonard Woolf’a bıraktığı intihar mektubunda ruh halini şu şekilde tasvir etti: “Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. O korkunç günleri yeniden yaşayamayacağımı hissediyorum. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum.”

Devrim Yorgunu Bir Şair: Vladimir Vladimiroviç Mayakovski (1893-1930)

Devrim Yorgunu Bir Şair: Vladimir Vladimiroviç Mayakovski (1893-1930)

1917 Ekim Devrimi’nin şairi olarak tanınan Mayakovski, Rus Devrimi’nin sanat alanındaki yansıması olan “Futurizm Akımı”nın öncüllerindendir. Nazım Hikmet’in şiirine de önemli izler bırakan Mayokovski, insanların devrim idealleri karşısındaki inançsızlığı ve umutsuz aşkları nedeniyle 14 Nisan 1930’da Moskova’da intihar etmiştir.

Ölümünün ardından şairin ceketinden çıkan son mektupta şunlar yazmaktadır:

Hepinize!..

İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedi-

kodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi.

Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil

bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem),

ama benim için başka bir çıkar yol kalmamıştı.

Dostuna Elveda Ederek Ölüm: Sergei Yesenin (1895-1925)

Dostuna Elveda Ederek Ölüm: Sergei Yesenin (1895-1925)

Mayakovski’nin izinden giderek 1917 Ekim Devrimi’nin ateşli savunucuları arasında yer alan Yesenin, Ekim Devrimi ardından rejime yönelik eleştirileri nedeniyle sansüre uğradı. İçkiye olan bağımlılığı ve kadınlarla olan sorunlu ilişkisi nedeniyle psikiyatri tedavisi görmek için bir aylığına akıl hastanesinde kaldı. Noel için hastaneden çıkarılan Yesenin, 27 Aralık 1925’te Moskova’daki İngiltere Oteli’nde odasında kendini asarak intihar etti. Cesedinin yanında, intiharından bir gün önce bileklerini kesip kendi kanıyla Mayakovski’ye yazdığı veda şiiri bulundu:

Elveda Dostum Elveda

Elveda sevgili dostum, elveda,

Sen kökleri içimde uzanan.

Ayrılık yazılmış alnımıza

İlerde gene karşılaşırız inan.

Elveda dostum, el sıkışmadan

Sessizce. Ne keder, ne tasa gerek:

Ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada

Ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek.

Fars Topraklarında Kafka Haleti Ruhiyesi: Sâdık Hidâyet (1903-1951)

Fars Topraklarında Kafka Haleti Ruhiyesi: Sâdık Hidâyet (1903-1951)

İran Edebiyatı’nın “Kafka”sı olarak tanınan Sadık Hidayet, başta Kör Baykuş olmak üzere düz yazı ve kısa hikâyeleriyle tanınır. Yazarlık serüveni boyunca gerek şah yönetimi gerekse Şii ulema tarafından pek sevilmeyen Hidayet’in eserlerinde melankoli, umutsuzluk ve mistisizm hakimdir. Yazar, 23 yıl önce ilk intihar denemesini gerçekleştirdiği Paris’te, 9 Nisan 1951’de yaşadığı dairede havagazını açarak yaşamına son vermiştir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Savaşın Getirdiği Karamsarlık ve Ölüm: Stefan Zweig (1881-1942)

Savaşın Getirdiği Karamsarlık ve Ölüm: Stefan Zweig (1881-1942)

Unutulmaz biyografilerin yazarı olan tanınan Stefan Zweig, hümanist, savaş karşıtı düşünceleriyle II. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’da adından söz ettirmişti. Zweig, gerek Yahudi kimliği gerekse düşünceleri nedeniyle 1930’lu yılların ikinci yarısından itibaren Nazi rejiminin hedeflerinden biri oldu. II. Dünya Savaşı sırasında konferans vermek için gittiği Brezilya’ya yerleşen Zweig; Virginia Woolf, Walter Benjamin gibi II. Dünya Savaşı’nın yarattığı umutsuzluk ortamından etkilenerek 22 Şubat 1942’de Rio de Janeiro’da, karısı Lotte ile birlikte intihar ederek hayatına son verdi.

Samurayların İzinde: Yukio Mishima (1925-1970)

Samurayların İzinde: Yukio Mishima (1925-1970)

“Denizi Yitiren Denizci”, “Dalgaların Sesi” gibi eserleri ile dünya çapında üne kavuşan Yukio Mishima, samuray kökenli ailesinin aristokratik yaşam tarzından fazlasıyla etkilendi. Yazar, tiyatro oyunundan romana çok farklı alanlarda eser üretmenin yanı sıra Kalkan Örgütü (Tatenokai) adlı bir milliyetçi örgütün liderliğini yaptı. Mishima, 25 Kasım 1970’de dört Kalkan Örgütü üyesi ile birlikte Japon Ordusu’na ait Tokyo’daki Ichigaya Kampını ziyaret etmiş, komutanı rehin aldıktan sonra imparatorluğun haklarının yeniden tesis edilmesi için hazırladıkları manifestoyu ve taleplerini okuduktan sonra seppuku (geleneksel Japon intihar biçimi) yaparak intihar etmiştir.

Seppuku iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar adetidir.

Auschwitz’ten Yaralı Bir Yürek: Primo Levi (1919-1987)

Auschwitz’ten Yaralı Bir Yürek: Primo Levi (1919-1987)

Yahudi asıllı İtalyan yazar Primo Levi’nın eserleri, II. Dünya Savaşı sırasında anti-faşist mücadeleye katılması ardından esir düşmesinin ve Auschwitz Toplama Kampı’nda yaşadığı tutsaklık günlerinin izlerini taşır. Yazarın en önemli kitabı olan “Bunlar da mı insan?”da Levi, Auschwitz’te yaşadıklarını ve “eve dönüş” hikâyesini anlatır. Savaşta yaşadıklarının ardından Tanrı inancını kaybettiğini belirten Levi, 11 Nisan 1987’de 68 yaşında evinin merdiven boşluğuna kendini bırakarak intihar eder.

22’sinde “Delikanlı” Bir Ölüm: Kaan İnce (1970-1992)

22’sinde “Delikanlı” Bir Ölüm: Kaan İnce (1970-1992)

Yukarıdaki fotoğraf Kaan İnce’nin bilinmeyen fotoğraflarının bulunduğu Nizamettin Uğur arşivinden elimize ulaşmıştır. Nizamettin Bey, İnce’nin edebiyat öğretmenidir. Fotoğraf arşivden ilk önce üç ayda bir çıkarılan edebiyat dergisi “Gülali”de kullanılmak üzere alınmıştır.

22 yıllık kısa yaşamında çok güçlü şiirlere imza atan Kaan İnce, 11 Ağustos 1992 tarihinde, saat 05.00’de Kadıköy Ümit Oteli’ndeki odasından atlayarak yaşamına son verdi. Ölümünün ardından arkadaşları tarafından anısını yaşatmak adına İzlek Yayınevi kurulan İnce, bir şiirinde ölümü şöyle anlattı:

“…

ve ben güzün ağlayacağım

sulara çekileceğim dönerken balıkçılar

yakamoz göreceğim dümensiz simsiyah gözleri

öleceğim

ve ben

…”

Deneysel Ölüm Gerçekleştiren Yazar: Beşir Fuat (1852-1887)

Deneysel Ölüm Gerçekleştiren Yazar: Beşir Fuat (1852-1887)

1852’de Osmanlı İmparatorluğu’nda dünyaya gelen yazar ilk Türk materyalistlerindendi. Annesinin yakalandığı sanrılı depresyon hastalığının kendisinde de ortaya çıkacağı korkusuna kapılmış ve bu yüzden intihar etmiştir. Kaderin insanın elinde olduğunu kendisine kanıtlamak için bileklerini keserek intihar etti. Öldüğünde 45 yaşındaydı. İntiharı için şöyle demişti ‘’İntiharımı fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahallede cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini ibtal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı kesrek seyelan-dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim.’’ Ölürken izlenimlerini kanıyla kağıda yazıyordu: ‘’ Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağı indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı. Vücudumu teşhir olunmak üzere mekteb-i tıbbıye’ye teberrüan bahşederim’’ demiş olsa da vücudu kadavra olarak kabl edilmemiştir. Beşir Fuat’ın ölümünden sonra İstanbul’da intihar patlaması yaşanır. Matbuat idaresi duruma el koyarak gazetelerdeki intihar haberlerinin yayımını yasaklar. Yasak altı ay sonra bittiğinde gazete balıkları altı ay öncesinin aynısıdır: ‘’ İntihar salgını devam ediyor!’’.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

30 Yaşında Genç Bir Ölüm: Sylvia Plath (1932-1963)

30 Yaşında Genç Bir Ölüm: Sylvia Plath (1932-1963)

Eserleri feminist klasikler arasında gösterilen Sylvia Plath, yazarlık serüveni boyunca, ileri derecede manik depresif rahatsızlıktan mustarip oldu. Ünlü İngiliz şair Ted Hughes ile yaptığı fırtınalı evliliğin son dönemlerinde 30 yaşındayken yaşamına son veren Plath’ın, Türkçesi Can Yayınları tarafından yayımlanan Sırça Fanus adlı eseri rahatsızlığının izlerini taşıyan yarı-otobiyografik bir eser özelliğine sahiptir.

Sylvia Plath’ın İzinde: Nilgün Marmara (1958-1987)

Sylvia Plath’ın İzinde: Nilgün Marmara (1958-1987)

Ölümünün ardından arkadaşları tarafından yayımlanan Daktiloya Çekilmiş Şiirler kitabıyla tanınan Nilgün Marmara, İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldığı Boğaziçi Üniversitesi’nde bitirme tezini Sylvia Plath üzerine yazdı. Şair, 30 yaşında intihar eden Plath’ın yolundan giderek 29 yaşında intihar etti.

Yaşamın Ucuna Yolculuk Eden Yazar: Tezer Özlü (1943-1986)

Yaşamın Ucuna Yolculuk Eden Yazar: Tezer Özlü (1943-1986)

Kafka ve Pavese’in izlerini taşıyan eserlerinde genellikle varoluş ve yabancılaşma temalarını işleyen Özlü, Türkiye ve yurt dışındaki yaşamında çeşitli defalar intiharı denemiş ve psikiyatrik tedavi görmüştür. Göğüs kanseri nedeniyle yaşama veda eden Özlü, intiharın kıyısında dolaşan ruh hali ile bilinir. Özlü, bu özeliğini kitaplarına da taşıdığı için bu listede yer almaktadır.

“Yaşamın Ucuna Yolculuk” adlı romanında şöyle der: “Bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. İnemiyorum. Yaşayamıyorum. Ölemiyorum.”

Amacı kalmamış bir yazar: Heinrich von Kleist (1777–1811)

Amacı kalmamış bir yazar: Heinrich von Kleist (1777–1811)

Alman şair ve romancı. 1811 yılı sonbaharında Wannsee nehri kıyısında tabanca ile önce sevgilisi Henrietti Vogel’i ardından kendini öldürdü. İntihar mektubunda şunları söyledi. Yeryüzünde artık öğrenip edineceğim hiçbir şey kalmadığı için ölüyorum. Elveda!

Karl Marx' kızı aşk acısından intihar ediyor: Eleanor Marx (1855-1898)

Karl Marx' kızı aşk acısından intihar ediyor: Eleanor Marx (1855-1898)

1855 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiş ve Marksizmin babası Karl Marx`ın en küçük kızıydı. 1898’de sevgilisi Aveling’in gizlice bir oyuncu ile evlendiğini öğrenince bunalıma girdi. Bu olayında etkisiyle Aveling, Marx’a beraber intihar etmeyi önerdi. Eleanor sevgilisi’nin temin ettiği hidrojen siyanürü içerek intihar etti. Eleanor öldüğünde 45 yaşındaydı ve sevgilisi Aveling intiharı denemedi.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın