Yazar Hayati İnanç, "Şiir Medeniyeti" Programına Konuk Oldu
Yazar Hayati İnanç, "Şiir Medeniyeti" Programına Konuk Oldu
İSTANBUL (AA) - TRT'de yayımlanan 'Can Veren Pervaneler' adlı programı ve aynı adlı kitapları ile tanınan Hayati İnanç, Üsküdar Belediyesi kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen 'Şiir Medeniyeti' programında edebiyatseverlerle bir araya geldi.
Prof. Dr. Nurullah Genç'in sunduğu, Üsküdar Valide Sultan Gemisi'nde gerçekleştirilen program, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında online olarak belediyenin YouTube ve Instagram hesaplarından canlı olarak yayımlandı.
Yazar Hayati İnanç, ruh neyse şiirin de o olduğunu ifade ederek, her şairin farklı bir şekilde şiiri tarif ettiğini ve bu tariflerin de kendi içerisinde doğru olduğunu söyledi.
Abdürrahim Karakoç'a göre şiirin bir tebliğ olduğunu aktaran İnanç, 'Biri bu görüşü pek beğenmemiş ve şiire telkindir demiş. Yani bir miktar hissettirmeden, belki dolaylı ifadeyle damardan... Necip Fazıl üstadın da bu yolu tercih ettiği, böyle inandığı söylenir. 'Terennümdür' diyen vardır ki, Yahya Kemal noktasını bulan görüş. Ben de o kanaatteyim.' dedi.
İnanç, bilgi değil ilginin daha önemli olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
'Her zaman gençlerle sohbetlerimizde söylüyorum. 'Merakınız, şevkiniz varsa 80'ninde bile delikanlısınız. Bunu kaybettiyseniz 18'inizde ihtiyarsınız'. Allah bu merakı kaybettirmesin. Kendimin şahsen takip ettiği o amatörce yolun bir tek enerjisi var o da ilgi. Yoksa ben edebiyat tahsili yapmadım. Türkçe dışında bir lisan bilmiyorum. Ama ilgi öyle güzel bir yol gösterici.'
- 'Kelam sıfatından yansımadır şiir'
Prof. Dr. Nurullah Genç ise şiirin ruhtan geldiğini ve Allah'ın subuti sıfatlarının bir yansıması olduğuna işaret ederek, 'Mesela kelam sıfatından yansımadır şiir. Sigaraya ihtiyaç duymaz. Çünkü ruh, sigaraya ihtiyaç duymadan hüzünlenebilir. İlle sigara içip, şiir yazacağız diye bir şey yok.' ifadelerini kullandı.
Şiirin bir terennüm olduğu görüşünü destekleyen Genç, şunları kaydetti:
'Bu terennüm boş bir söz değildir. Yani Şeyh Galip'in dediği gibi, 'şöyle böyle bir söz' değildir. Okkalı bir sözdür. İçinde bir anlam var. O anlam okurun ruh hali, inandığı, değer yargısı neyse onunla özdeşleşerek dışarıya yansır. Bugüne kadar ben böyle inandım. Bende de böyle oluyor. O zaman şiiri boş bir söz olarak değerlendiremeyiz.'
Genç, sağlam bir şiir anlayışıyla şiir yazılması gerektiğinin altını çizerek, şunları anlattı:
'Bu da rahle-i tedristen geçmekle olur. Mesela ben 18 yıl rahmetli Orhan Okay hocanın rahle-i tedrisinden geçtim. Erzurum'da hemen her hafta yanına giderdim. Şiiri konuşurduk. Musikiyi, şiirin ilişkili olduğu dalları konuşurduk. Doktora derslerine de gider, dinlerdim ve bana şunu söylemişti, 'sen gerçekten de arıyorsun, öğrenmek istiyorsun ve öğreniyorsun da Nurullahcım'. Hoca çok zarif bir insandı. Gerçekten de kendisinden çok şey öğrendim. Bana şunu da söyledi, 'işte içinde var olan hazineyi, dışarıdaki hazineyle birleştirdiğinde parçalar tamamlanıyor'. Yani dışarıda bir hazine var, ama sanatın içinde de bir hazine var. Allah vermiş hazineyi. Yetenek dediğimiz şey, o arama kabiliyeti. Bu ikisini birleştirdiğimizde eser ortaya çıkıyor. 'Nurullahcım öldüğün ana kadar yazacaksın. Bundan emin olabilirsin, bu arayışını devam ettirirsen' demişti. Bazen soruyorlar 'neden bir süre sonra yazamıyor şair'. Çünkü yazamıyorsa, aramıyor, merak etmiyordur şair.'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın