onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Yemekler Hakkında Yanlış Bildiğimiz 8 Efsane

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Yemekler Hakkında Yanlış Bildiğimiz 8 Efsane

Cantug Fidan
28.09.2015 - 15:06

Mutfakla ilgili gerçekle uydurmayı birbirinden ayırmamız gereken çok fazla kavram yanılgısı bulunmakta. Bazı mitler sadece aptalcayken, bazıları gerçekten sağlığınıza zarar verebilir. İşte doğru olduğunu düşündüğümüz bazı yanlış inanışlar:

Kaynak: http://mentalfloss.com/article/62400/...

Efsane #1: Beyaz Et Koyu Etten Daha Sağlıklıdır

Efsane #1: Beyaz Et Koyu Etten Daha Sağlıklıdır

Koyu etin beyaz etten daha fazla kaloriye sahip olduğu bir gerçek ancak aradaki fark, her porsiyon başına sadece 30 kalori. Yani daha sağlıklı olsun diye menüyü değiştirmemiz gereken bir durum yok aslında. Hindi ve tavuk bacakları, içindeki, kasların uzun süreli aktiviteler sırasında ihtiyaç duyduğu oksijeni depolamasına yardım eden miyoglobin adlı bileşeni sayesinde daha koyu renktedir. Uçamayan kuşlar gezinmek için bacaklarını kullandıklarından dolayı koşmak için kullandıkları kasları daha fazla miyoglobin içerir ve bu durum bacak kısmının göğüs kısmına göre daha koyu renkli olmasına sebep olur. Kalori olarak aralarında küçük bir fark olmasına rağmen koyu et, beyaz ete oranla daha fazla demir, çinko ve diğer vitaminleri içerir.

Efsane #2: Pişirmeden Önce Çiğ Eti Yıkamak Bakteriden Arındırır

Efsane #2: Pişirmeden Önce Çiğ Eti Yıkamak Bakteriden Arındırır

Aslında eti sudan geçirmenin bakteriden arındıracağı yaygın inanılan bir düşünce olmasına rağmen tam aksine pişirmeden önce eti yıkamamanız

tavsiye ediliyor. Eti doğru bir şekilde pişirdiğiniz zaman içindeki tüm bakteriler zaten ölecektir. Öte yandan eti yıkamak mutfağınıza bakteri bulaştırabilir. Etten lavabonuza gelen bakteriler suyla sıçrayarak başka bölgeleri de enfekte edebilir. Bu yüzden yıkama işlemini pas geçmek en iyisi.

Efsane #3: Gece Geç Saatte Yemek Yemek Kilo Aldırır

Efsane #3: Gece Geç Saatte Yemek Yemek Kilo Aldırır

“Akşam 8’den sonra yemek yeme.” cümlesi kilo vermeye çalışan insanların çok sık duyduğu bir tavsiyedir. Ancak günümüz diyetisyenleri kalorilerin zaman seçmediğini ve onları ne zaman tükettiğinizin hiç önemi olmadığını söylüyorlar. Bu konudaki yanılgı büyük ihtimalle normal zamanda yemeyeceğiniz abur cuburların genellikle gece yarısı atıştırmalarında en çok tercih edilenler olması ve size bolca kalori aldırması.

Efsane #4: Glütensiz Beslenmek Sağlığa Faydalıdır

Efsane #4: Glütensiz Beslenmek Sağlığa Faydalıdır

Çölyak hastalığınız ya da teşhisi konulmuş bir glüten toleranssızlığınız ya da hassaslığınız yoksa, markette glütensiz yiyecek aramak için hiçbir neden yok aslında. Çölyak hastalığına sahip olanlar buğday ya da arpa içeren besinleri, içindeki glüten ince bağırsaklarına zarar vereceği için tüketemezler. Bu hastalık toplumun yaklaşık olarak sadece yüzde birlik bir kısmını etkilediğinden dolayı geri kalan %99’luk kısım için glütenli yiyecekler tamamen güvenli ve sağlıklı. Aslında araştırmalar gösteriyor ki çölyak hastalığı ve benzeri bir sağlık durumunda olmayanların glütenli yiyeceklerden kaçınmasının sağlık açısından onlara hiçbir faydası yok. Hatta dikkat edilmezse, glütensiz ürünlerden oluşan bir diyetin lifler ve B vitamini gibi diğer besin değerleri açısından yetersiz gelme ihtimali bile var.

Efsane #5: Tüm Koruyucu Katkı Maddeleri Sağlığa Zararlıdır

Efsane #5: Tüm Koruyucu Katkı Maddeleri Sağlığa Zararlıdır

Koruyucu katkı maddeleri, besinin raf ömrünü uzatmak ve bakteri üremesine engel olmak için besinlere koyulur. Bu katkılar, süpermarketlerden aldığımız besin maddelerinin, en basitinden yetiştikleri tarlalardan marketlere kadar bozulmadan gelebilmesi için bile gerçekten besinlerin olmazsa olmaz bir parçası.

Sülfit ve benzoik asit gibi koruyucu katkı maddelerine hassasiyeti olan bazı insanlar olmasına rağmen, doğal ve -besin kalitesi, ulaşılabilirlik ve güvenlik açısından büyük katkıları olan- yapay kaynaklardan olmak üzere, insanlar bu bileşenleri asırlardır tüketiyorlar. Ancak yaşam kalitemizi arttırmak için kullandığımız doğal ve yapay tüm koruyucu katkı madde bileşimlerinin aşırı kullanımı, çeşitli sağlık sorunlarına (Örneğin çok fazla E vitamini tüketmek, olası bir kanama durumunda kanın pıhtılaşmasını engelleyebilir) yol açabilir. Neyse ki düzenleme kurulları tarafından tüm dünya tarafından ulaşılabilir olan, üreticilerin doğal ya da yapay olması fark etmeksizin besinlere koydukları koruyucu katkı maddelerinin yoğunluğunun güvenli seviyede olduğunu garantiye almak için belirlenmiş bir yönetmelik var.

Efsane #6: Kahverengi Yumurtalar Daha Sağlıklıdır

Efsane #6: Kahverengi Yumurtalar Daha Sağlıklıdır

Kahverengi yumurtalar daha organik ve sağlıklı gözükebilir ama aslında bu sadece doğal pazarlama. Yumurtanın rengi, üstünde yatan tavuğun cinsine bağlıdır. Tek ibikli beyaz legorn(bir çeşit tavuk) türü tavuklar beyaz yumurtlarlar. Yumurtaların üstünde yatan tavuğun yedikleri yumurtaların besin değerini etkileyebilir ancak tüm tavukların hemen hemen aynı şeyleri yedikleri düşünülürse, aslında beyaz ve kahverengi yumurtalar eşit derecede sağlıklılar.

Efsane #7: Çok Tahıllı ve Tam Tahıllı Olmak Aynı Şeydir

Efsane #7: Çok Tahıllı ve Tam Tahıllı Olmak Aynı Şeydir

Çok tahıllı ve tam tahıllı tanımları aslında iki farklı anlama gelmektedir ve bunların arasındaki farkı ayırabilmek önemlidir. Çok tahıllı adı altında satılan ürünler birden fazla çeşitte tahıl içerirken, tam tahıllı ürünler bütün bir tahıldan üretilirler (aslında isimleri neredeyse tam tanımları). Çok tahıllı besinler daha zengin bir doku ve tada sahipken, tam tahıllı besinler daha fazla lif içerir ve besleyici tuzların doğal bir kaynağıdır. Bu yüzden ikisi arasında seçim yapmak daha çok kişisel bir tercihtir.

Efsane #8: Yemeğinizi Mikrodalgaya Koymak Besin Değerini Düşürür

Efsane #8: Yemeğinizi Mikrodalgaya Koymak Besin Değerini Düşürür

Mikrodalga karşıtları, yemeğimizi mikrodalgaya koymanın yemeği daha az sağlıklı yapacağı fikrini yaymışlardır ama aslında bir teori gerçeklerden ancak bu kadar uzak olabilir. Mikrodalga –özellikle yemeğe birazcık su ekleyip üstünü gevşekçe kapatıp mikrodalgayı sebzelerinizi buharda pişirmek için kullanıyorsanız- aslında en güvenilir yemek hazırlama metotlarından biridir. Besinin içindeki yararlı maddeleri koruyabilmek için en iyi yöntemler; besinin kısa süre bir sıcağa maruz kalması, buharla pişirirken en az miktarda su kullanmak ve hızlı bir şekilde pişirmektir –yani bir mikrodalganın başardığı her şey. Bu yüzden yemeğinizi buharda pişirebilmek için mikrodalga kullanarak diğer pişirme çeşitlerine oranla vitamin ve minerallerden daha az kayıp vereceksiniz.

category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
89
21
19
9
6
3
3