Yunan Mitolojisinde Aşkı ve Güzelliği Temsil Eden Afrodit'i Anlatıyor ve Onu Günümüze Taşıyoruz!
Aşk ve güzellik kavramlarını ele alınca aklımıza gelen ilk ikonik figürlerden birisi, mitolojinin zamansız kraliçesi Afrodit oluyor elbette! Fakat birçoğumuz, her ne kadar ismini sık sık duysak da, mitolojik serüvende neler yaşadığını, nasıl biri olduğunu ve hatta günümüzde yaşasaydı nasıl görüneceğini bilmiyoruz.
Gelin Antik Yunan’dan bugüne sanatın, modanın ve estetiğin ilham perisini tüm detaylarıyla, birlikte ele alalım!
Denizlerin en derinlerinden gelen duru bir güzellik!
En bilinen efsaneye göre Afrodit,,Kronos’un babası Uranüs’ü devirip onu denize atması sonucu, denize düşen tanrısal parçaların köpükle birleşmesinden doğmuştur. Bu yüzden adı 'Deniz Köpüğünden Doğan' anlamına geliyormuş. Doğduğu ilk andan itibaren güzelliğiyle ışık saçan Afrodit, dalgaların arasından, muhteşem bir güzellikle Kıbrıs kıyılarına çıkmış.
Güzellerin en güzeli Afrodit, nasıl bir görünümle betimlenmiş peki?
Afrodit, altın saçları, pürüzsüz teni, büyüleyici gözleri ve zarif bedeniyle tüm tanrıçalar arasında en güzeli olarak betimlenmiş. Öyle ki onun güzelliği ölümsüzler ve ölümlüler arasında arzuyu ve baştan çıkarılma dürtülerini uyandıran bir güce sahipmiş. Afrodit'in temsilinde kusursuz yüz hatlarına ve altın rengi bir parlaklığa sahip olduğu değiniliyor.
Genellikle ince ipek kumaşların arasında, çiçeklerden taçlarla ve altın takılarla süslenmiş olarak imgelenir.
Zıtlıklarıyla bir bütün olabilen, naif olduğu kadar dişli bir tanrıça!
Aşkın ve cazibenin kaynağı olması, onun olduğu her yerde sevgi ve tutkuyu körüklemesine yol açar. Zeus'un istediği üzerine Olimpos’un en çirkin tanrısı olan Hephaistos ile evlenen Afrodit, ne yazık ki bu evliliğe hiçbir zaman bağlı kalamaz. Aşkın kadını, kalpten gelmeyen bir sevgiyi gerçek sayamaz ve evliliğine rağmen savaş tanrısı Ares ile büyük bir aşk yaşar. Onların ilişkisi, Olimpos’un en bilinen skandallarından birine imzasını büyük harfle atmıştır.
''Anemon çiçeği''nin hikayesinin ana karakteri de ondan başkası değil!
Kendisine boşuna aşkın temsili demiyoruz. Ölümlü ve ölümsüz, aşkın her halini deneyimlemiştir kendisi. Sevidiği kadar sevildiği de olmuş, aşkın acısından bitap düştüğü de...
Afrodit, ölümlü bir genç olan Adonis’e âşık olur. Ancak Adonis, bir av sırasında yaralanır ve kollarında ölür. Afrodit’in gözyaşlarından, Anemon çiçeğinin doğduğu söylenir. Adonis’in ölümüyle Afrodit, onu ölüler diyarına götürmek istemeyen Persephone ile tartışmışlığı bile vardır. Ardından, Zeus devreye girer ve Adonis’in yılın yarısını Afrodit ile, yarısını Persephone ile geçirmesine karar verir. Bu olayın mevsim döngüsünün oluşması ve doğanın kendini yenilemesiyle bağlantılanmıştır.
Güzellik değişkendir, tutku beraberinde hırsı getirir: Truva Savaşı🏹
Zeus, bir düğün sırasında davetsiz misafir Eris’in ortaya attığı “En Güzel Tanrıçaya” yazılı altın elmayı kime vereceğine karar veremeyince, bu görevi Truva prensi Paris’e bırakmıştı. Üç büyük tanrıça—Hera, Athena ve Afrodit—Paris’in karşısına çıktı ve ona farklı ödüller sundu: Hera, krallık ve güç; Athena, bilgelik ve zafer; Afrodit ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vaat etmişti. Paris, aşkın cazibesine kapılarak Afrodit’i seçti ve böylece onun korumasına girmiş oldu.
Damarların kan değil, kaos aktı: Afrodit’in vadettiği en güzel kadın, Sparta Kralı Menelaos’un eşi Helen’di!
Afrodit, Paris’in Helen’e aşık olmasını sağladı ve Helen, Paris’le birlikte Truva’ya kaçtı (ya da bazı anlatımlara göre Afrodit onu kandırarak Paris’le gitmeye zorladı). Bu olay, Yunan dünyasında büyük bir öfkeye sebep oldu. Menelaos, kardeşi Agamemnon’un önderliğinde Truva’ya savaş açmaya karar verdi.
Savaşın onuncu yılında, ünlü Truva Atı hilesiyle Yunanlar şehre girdi ve Truva’yı yerle bir etti. Paris savaş sırasında öldü ve Afrodit onu koruyamadı. Helen ise, kocası Menelaos tarafından tekrar Sparta’ya götürüldü.
Geçmiş geçmişte kalsa, Afrodit'i günümüze taşısak; nasıl biri olurdu?👇
Afrodit, günümüzde yaşasaydı muhtemelen uzun parlak sarı saçlarıyla ışık saçarken, doğal güzelliğine ek olarak yaş aldıkça bıçak altına yatmaktan çekinmez; estetik müdahalelerin müdavimi olurdu. Her daim bakımlı, biraz cilvenaz ve iddialı duruşuyla göz önünde olmayı severdi.
Meslek seçimini, güzelliğini korkusuzca sergileyebileceği ''Influencer''lıktan yana yapardı!
Şüphesiz şık olduğu kadar lüks giyim tarzını önceleyecek ve bunu hiç vakit kaybetmeden değerli takipçileriyle paylaşmak isteyecekti. ''Düğün vlog'ları, bugün birlikte hazırlanalım videoları, Olympos'ta bir günüm ve marka işbirlikleri'' kendisinin en çok takip edilen paylaşımları olurdu.
X'siz olmaz: içinden geldiği gibi, spiritüel fakat korkusuz paylaşımlar yapardı!
Afrodit'in olası tweet'leri şu şekilde görünürdü:
'Gerçek aşk, kendini sevmekle başlar. Önce kendinize aşık olun, aynalardan korkmayın!'
'Kendi ışığınızı yaratın ve parlamaktan asla korkmayın kızlar!'
Son günlerde en çok dinlediği iki şarkı da ''Destan'' ve ''Benden Bir Tane Daha Yok'' olurdu!👇
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
İlginizi çekebilir:
Yorum Yazın