onedio
Görüş Bildir

İHA Haberleri

İHA ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İHA ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

‘İnternette Özel Hayatım İhlal Ediliyor' Diyen Ne Yapacak?
Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’da yapılan değişikliklerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek için açıklamalarda bulundu. Yapılan açıklamada, internet üzerinde uygunsuz içeriği kaldırmak için neler yapılması gerektiği belirtildi. Yasadan önce özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği durumlarda, Sulh Ceza Mahkemesi'nden çıkacak karar için en az 5 gün beklendiği belirtilen açıklamada, karar olumlu olsa bile; mağdurun, mahkeme kararıyla Türkiye’deki yaklaşık 200 servis sağlayıcısının her birine tek tek başvurarak kararı tebliğ etmesi gerektiği anlatıldı. Yeni yasa ile internet ortamında özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişilerin, mahkeme yerine doğrudan TİB’e başvurabileceği belirtilen açıklamada, “TİB, yayının engellenmesine karar verirse uygulanmak üzere derhal Erişim Sağlayıcıları Birliğine bildirecek. Erişim sağlayıcı durdurma kararını en geç 4 saat içinde yerine getirecek. Erişimin engellenmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal eden yayın, kısım, bölüm, resim, video ile ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla uygulanacak. Bu talep 24 saat içinde sulh ceza hakimine götürülecek. Özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde doğrudan TİB Başkanı'nın emri üzerine erişim engellenecek. Bu acil uygulamada hakim kararı aranmayacak. Hakim, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle kararını verebileceği gibi, zorunlu hallerde internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimi engelleyebilecek. DNS tabanlı engellemenin yanı sıra, URL ve IP tabanlı engelleme ile engelleme yöntemleri genişletilecek” denildi. İçerik sağlayıcının, talep edeceği tüm bilgileri TİB’e vereceği ve talep edilen tüm tedbirleri almakla yükümlü olacağı belirtilen açıklamada daha sonra şu ifadelere yer verildi: 'Acil kararlar dışında internet sitelerine engelleme öncesi uyar-kaldır mekanizması işletilecek. Erişimin engellenmesine dair kararları birlik uygulayacak. Zorunlu haller dışında TİB ve mahkeme kararları birlik üzerinden uygulanacak. Yurt içinde ve yurt dışında faaliyet yürütenlere internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve sayfadaki e-mail adresleri kullanılarak tebligat yapılacak. E-posta aracılığıyla içeriklerin kaldırılması talep edilebilecek. Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği, haberdar edilmesi halinde yayından çıkarmakla yükümlü olacak. Yer sağlayıcı, yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini bir yıldan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlü olacak. Erişim sağlayıcı, erişimin engellenmesi kararı verilen yayınlarla ilgili olarak alternatif erişim yollarını engelleyici tedbirleri almakla da yükümlü olacak.'  İHA
Ülkücüler Boğaziçi Köprüsü'nü Kapattı
Uzun araç kuyrukları oluştuMilliyetçi Hareket Partili (MHP) bir grup Cengiz Akyıldız'ın Esenyurt'ta öldürülmesini protesto ederek Boğaziçi Köprüsü'nü trafiğe kapattı. 5 dakika süren eylem sonunda grup, basın açıklaması yaparak dağıldı. 26 Ocak tarihinde MHP'nin basın danışmanı Cengiz Akyıldız partisinin Esenyurt seçim irtibat bürosunda silahla öldürüldü. Olay sonrası 9 kişi gözaltına alındı. Zanlılardan 7'si sevk edildikleri adliyede serbest bırakıldı. 2 kişi tutuklandı. Olayı protesto etmek isteyen yaklaşık 50 MHP'li Boğaziçi Köprüsü'nün iki yakasını da trafiğe kapadı. Türk bayrakları ve Cengiz Akyıldız'ın fotoğraflarını taşıyan grup 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları attı. Grup adına yapılan açıklamada“İstanbul'un birçok bölgesinde terör saldırısı yapılmaktadır. İHA
Kedi Öldüren Üniversiteli İçin 23 Bin Şikayet
Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü, bir süre önce sosyal medyada yayınlanan videoda evinde beslediği kediyi öldürdüğü görülen üniversite öğrencisi hakkında yasal işlem yapılması için 23 bin 366 kişinin talepte bulunduğunu açıkladı Yapılan açıklamada, üniversitesi öğrencisi olan Mustafa Can A.’nın evinde beslediği kediyi öldürmesi ve sonrasında video kayıtlarının sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanması olayıyla ilgili yasal işlem yapılması için, Eskişehir Valiliğine, Emniyet Müdürlüğüne ve BİMER yoluyla 23 bin 366 kişinin talepte bulunduğu belirtildi. Dilekçelerle ilgili yapılan çalışmada; sosyal medyada haber olan kedinin vahşice öldürülmesine ilişkin görüntülerin yayılmasından itibaren elde edilen bilgiler ve olay sonrası ulaşan ihbarların değerlendirildiği anlatılarak, “Olayın hemen sonrasında konu Cumhuriyet Savcılığına iletilmiş, şüpheli hakkında, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince işlem yapılmak üzere hazırlanan evraklar Orman ve Su İşleri Eskişehir Şube Müdürlüğüne gönderilmiştir. Öğrenim durumu nedeniyle Eskişehir’de ikamet etmekte olan ve üniversite 1’inci sınıf öğrencisi olan, Mustafa Can A.’nın sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan görüntülerden sonra ailesinin yaşadığı yer olan Bartın’a gittiği tespit edilmiş, Bartın Kemer Polis Merkezi Amirliği tarafından yakalanarak 10 Şubat 2014 günü ifadesi alınmış ve hakkında adli işlem yapılmıştır. Eskişehir Valiliğinin talimatları ile konu adli mercilere intikal ettirilmiş, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığından alınan talimatla şahsın akıl sağlığı ile ilgili psikiyatrik muayenenin yapılması için Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü ile gerekli yazışmalar yapılmış olup, konu bu aşamada takip edilmektedir” denildi. Açıklamada, şahıs hakkında dilekçe ve diğer bildirimler yoluyla yapılan müracaat sayısının çokluğu bakımından Dilekçe Kanunu kapsamında yapılan işlemlerin cevap olarak müracaat sahiplerine tek tek gönderilmesi mümkün olmadığından, basın yoluyla açıklanması zaruretinin doğduğu da belirtildi. (İHA)
'Ölümcül Enfeksiyonlar Ellerden Bulaşıyor'
Klinik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Süda Tekin Koruk, ölümcül enfeksiyonların ellerden bulaştığını belirterek, “Yatan bir hastadan diğerine, sağlık personeli aracılığıyla enfeksiyonların bulaşması en korktuğumuz şeydir” dedi.Doç. Dr. Süda Tekin Koruk, yoğun bakım ünitelerinde vantilatör ilişkili pnömoni, kateter ilişkili idrar yolu enfeksiyonları, kan dolaşımı enfeksiyonlarının en önemli hastane enfeksiyonları olduğunu söyledi.“Enfeksiyonların, temas (direkt veya indirekt), hava yolu, damlacık yolu en suçlanan bulaşma yollarıdır” diyen Koruk, “Yatan bir hastadan diğerine, sağlık personeli aracılığıyla bulaşması en korktuğumuz şeydir. Bu yüzden hastane enfeksiyonlarının önlenmesinin bu konuda deneyimli bir ekibin olması ve buna maddi ve manevi güçlü bir hastane yönetimi desteği ile mümkün olacaktır.Hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde en önemli birim hastane enfeksiyon komitesidir. Hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli uygulama hastanın tanısına ve enfeksiyonu olup olmadığına bakılmaksızın bütün hastalara standart önlemlerin uygulanması ve el yıkamadır” dedi.'El yıkama ile enfeksiyonlar azalır'Hastane enfeksiyonlarının en önemli bulaşma yolunun sağlık personelinin elleri olduğunu dile getiren Doç. Dr. Süda Tekin Koruk, “El yıkama ile hastane enfeksiyonları yüzde 30 oranında azalır. Bu enfeksiyonların azaltılmasında en etkili ve maliyet etkin yöntem el yıkamadır” diye konuştu.Sağlık bakımı ile ilgili enfeksiyonların 3 nedenden dolayı oluştuğunu vurgulayan Koruk, sözlerini şöyle tamamladı:“Bunların ilk sebebi bazı hastane enfeksiyonlarında ölüm oranı çok yüksektir. İkincisi bazı hastane enfeksiyonları yüzde 30 oranında önlenebilir. Üçüncüsü ise hastane enfeksiyonlarının neden olduğu ekonomik kayıplar çok büyüktür.”(İHA)
İşte Mustafa Sarıgül'ün 'İstanbul' Projeleri
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, İstanbul için hazırladığı 200 projeden 28'ini kamuoyuyla paylaştı.CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, İstanbul için hazırladığı projeleri açıkladı. Bütün projelerin bilim kurulu üyelerine danıştıklarını ifade eden Mustafa Sarıgül, hukuk ve bilim öncülüğünde yapılamayan hiçbir projeyi kabul etmediklerini söyledi. Yerel seçimlere kısa bir süre kaldığını ifade eden Mustafa Sarıgül, 'Burada size sunacağımız projeler yaklaşık iki yıllık bir çalışmanın ürünü. İstanbul'un tüm sorunlarını değerli bilim insanlarıyla, uzmanlarla masaya yatırdık. Yaklaşık 200 proje oluşturduk. Bunlar arasından 28 projeyi sizlere sunuyoruz. Tüm projeler bizim fikir önerilerimizdir. Proje önerilerimiz, 30 Mart'tan sonra, ilgili STK'lar, akademisyenler, siyasi partilerin temsilcileri ve yurttaşlarımızın görüşleri alınarak ve proje yarışmaları düzenlenerek, tasarlanacak ve hayata geçirilecektir' diye konuştu. 'ÖTEKİSİ OLMAYAN BİR İSTANBUL İÇİN GELİYORUZ' Hazırladıkları projelerin tamamının bilim ve hukukun öncülüğünde hazırlandoğını ifade eden Sarıgül şunları söyledi; 'Tam 20 yıldır aynı anlayış İstanbul'u yönetiyor. 20 yıl sonra gelinen yer maalesef şudur: Dünyada yaşanabilir kentler sıralamasında 109. sıradayız. 20 yıl oldu, artık yoruldular, toplumu da yordular. İstanbul yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir enerji arıyor. Hiç kimse merak etmesin; İstanbul değişime hazırdır! Ötekisi olmayan bir İstanbul için geliyoruz. Yaptıklarına teşekkür ederiz, biz daha iyisini yapacağız. 30 Mart'tan itibaren İstanbul'da 'benim doğrularım' dönemi bitecek, 'kentin doğruları' dönemi başlayacak. Kin, nefret, sevgisizlik dönemi bitecek, sevgi, barış, dostluk dönemi başlayacak. Asla ötekimiz olmayacak; yurttaşlarımızın yüzde yüzünü kucaklayacağız. 30 Mart'tan itibaren İstanbul'da adamı olanın değil, hak edenin işini yapacağız. Bireylerin değil, toplumun çıkarına hizmet edeceğiz. Doğanın, bilimin, hukukun onaylamadığı, halkın yararına olmayan hiçbir projeye imza atmayacağız.' 'İSTANBUL'DA PLANLI GELİŞİM DÖNEMİ BAŞLAYACAK' 'İstanbul'da planlı gelişim dönemini başlatacağız' diyen Mustafa Sarıgül, 'Tüm fiziksel, sosyal, ekonomik planları güncelleyeceğiz. Artık her uygulama planlı olacak. İstanbul'umuzun suyunu, havasını, denizini, toprağını, yeşilini, ormanını, kimliğini, kültürünü, tarihi dokusunu en iyi şekilde koruyacağız ve geleceğe taşıyacağız. İstanbul'un çevre değerlerine sahip çıkacağız. Kuzey ormanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını koruyacağız. Önümüzde ciddi bir su problemi var. Planlanan barajları mutlaka yapacağız. Ayrıca deniz suyundan kullanım suyu elde edilmesi için gerekli etütleri hemen başlatacağız' dedi. 'KENTSEL DÖNÜŞÜM' DEĞİL, 'KENTSEL GELİŞİM' Kentsel dönüşümü kentsel gelişim olarak adlandırdıklarını belirten Mustafa Sarıgül, 'Kentsel dönüşümü yıkım ve mutsuzluk olmaktan çıkaracağız. Kentsel dönüşüm değil, kentsel gelişim diyoruz. Kentsel gelişimde yurttaşlarımızın tüm haklarını koruyacağız. Tapu ve 2-B'den kaynaklanan sorunları mutlaka çözeceğiz. Hiç kimse mağdur olmayacak. İstanbul ortaklığı projemizle, toplumsal mutabakata dayalı doğru ve yerinde dönüşüm sağlayacağız. Kesinlikle yüreklerde deprem korkusu kalmayacak. Binalarımızı güçlendireceğiz. İstanbul'umuzu depreme karşı hazırlıklı hale getireceğiz' şeklinde konuştu. 'RAYLI SİSTEMİN PAYINI YÜZDE 50'YE ÇIKARACAĞIZ' Mevcut yönetimin ulaşımda 5 katrilyon harcadığını fakat ulaşım problemini çözemediğini ifade eden Sarıgül, 'İstanbul'da ulaşım bugünkü gibi plansız projelerle çözülemez. Çözüm; daha fazla, daha konforlu, daha hızlı entegre toplu taşımadır ve bu, imkansız değildir! Öncelikle ulaşım ana planını güncelleyeceğiz. Ulaşımda da her şey planlı olacak. Ulaşımı tek elden yöneteceğiz. İstanbul'un ulaşımında metroya ve raylı sisteme öncelik vereceğiz. Raylı sistemin toplu ulaşımdaki payı yüzde 20. Oysa dünya metropollerinde bu oran yüzde 70 ile 90 arasında. 20 yılda, İstanbul'da yapılan metro 68 kilomtere. Oysa, Şangay'da 18 yılda 437 kilometre, Yeni Delhi'de 10 yılda 190 kilometre metro yapılabildi. Biz, raylı sistemin payını hızla yüzde 50'ye çıkaracağız' ifadelerini kullandı. 'İSTANBUL'A DENİZDEN BAKACAĞIZ' 'İstanbul'a denizden bakacağız' diyen Sarıgül, deniz ulaşımını güçlendireceklerini belirterek, 'Deniz ulaşımının toplu ulaşımdaki payını yüzde 4'ten yüzde 10'a çıkaracağız. Toplu ulaşım ağını büyük otoparklar ve aktarma merkezleriyle birbirine bağlayacağız. Özel taşımacıların gücünden daha etkin yararlanacağız. Bütün bu önlemlerle, İstanbul'da trafik çilesine kademeli olarak son vereceğiz' dedi. İstanbul'da atık suların yüzde 72'si arıtılmadan denize verildiğini ifade eden Mustafa Sarıgül, 'İSKİ kayıtlarında bu açıkça görülüyor. Biz, bu ayıba son vereceğiz. İleri biyolojik arıtma sistemlerini mutlaka hayata geçireceğiz. Yenilenebilir enerji önemli. İBB olarak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kendi elektriğimizi kendimiz üreteceğiz. Bu yolla, İBB'nin elektrik maliyetini azaltacağız. Bu kaynağı sosyal projelere aktaracağız' şeklinde konuştu. '2 BÜYÜK KENT PARKI YAPILACAK' İstanbul'da yeşil alanlara öncelik vereceklerini dile getiren Mustafa Sarıgül, 'Aktif yeşil alanlarımız çok az. Kişi başı aktif yeşil alan, New York'ta 29 metrekare, Londra'da 27 metrekare, Stockholm'de 87 metrekare, İstanbul'da ise 2 metrekarenin altında. Yeni parklar ve aktif yeşil alanlar oluşturarak, İstanbul'umuza nefes aldıracağız. Anadolu yakasında, İçerenköy'deki hal arazisi ile Avrupa yakasında, 4. Levent-Maslak arasındaki golf kulübü arazisini dünya ölçeğinde kent parkı yapacağız. Tüm ilçelerde parkları, aktif yeşil alanları yaygınlaştıracağız' diye konuştu. Bisiklet yollarını yapacaklarını da sözlerine ekleyen Mustafa Sarıgül, 'İstanbul'umuzun, mümkün olan her noktasında, kesintisiz yaya ve bisiklet yollarına önem vereceğiz. İlk örnek olarak, Eminönü ile harbiye arasını, kesintisiz bir yaya yolu olarak düzenleyeceğiz' dedi. 'İSTANBUL, KÜLTÜR VE TURİZMİN BAŞKENTİ OLACAK' İstanbul'u kültür ve turizm başkenti; bir dünya markası yapacağını ifade eden Mustafa Sarıgül, 'İstanbul'u dünya turizminin göz bebeği haline getireceğiz. İstanbul'un tarihi ve doğal zenginliklerini turizmle daha çok buluşturacağız. Turizm alt yapısını geliştireceğiz. Anadolu çok önemli yakasına bir kongre merkezi yapacağız. Kruvaziyer liman projesini tamamlayacağız. İstanbul'u festivaller şehri haline getireceğiz. İstanbul'u dünyada çok daha etkin şekilde tanıtacağız. İstanbul'u Londra'yla, Paris'le yarıştıracağız. Hedefimiz bugün 10 milyon olan turist sayısını 25 milyona çıkarmak; İstanbul'un turizm gelirlerini hızla artırmaktır. İnanıyorum ki; İstanbul'da turizm şahlandığı zaman, işsizlik de azalacaktır' dedi. Tarihi yarımadanın önemine vurgu yapan Mustafa Sarıgül, 'Tarihi yarımada İstanbul'un en büyük hazinesi yatmaktadır. Ne yazık ki, bu hazine sahipsizdir, bakımsızdır. Tarihi yarımadayı, bir bütün olarak ele alacağız. Evrensel koruma kültürü ilkelerine uygun olarak, şanına yakışır hale getireceğiz. Bu çalışmalarla, tarihi yarımadayı açık bir müze kent haline gelecektir. Haliç'i, Eyüp Sultan odaklı, bir doğa ve kültür vadisi haline getireceğiz. Eyüp Sultan'da inanç turizmini öne çıkaracağız. Haliç Vadisi, İstanbul'un yeni cazibe merkezi olacak. UNESCO dünya mirası listesinde yer alan Yedikule ve fetih surlarını restore ederek turizme kazandıracağız. İstanbul'un tarihi hanlarını aslına uygun şekle getireceğiz' diye konuştu. 'GEZİ PARKI, PARK OLARAK KALACAK' Meydanların kentler için önemli olduğuna dikkat çeken Sarıgül, 'İstanbul'un tarihi meydanları, yanlış mimari uygulamalarla tarihi kimliğinden uzaklaştırılıyor. Meydanlar kentlerin yüzüdür. Yurttaşların buluşma alanıdır. Demokrasi, özgürlük, kültür-sanat mekanlarıdır. Proje yarışmalarıyla, İstanbul'umuzun 6 ana meydanını yeniden düzenleyeceğiz. Bu meydanlar, Taksim, Kadıköy, Üsküdar, Aksaray, Beyazıt, Beşiktaş meydanlarıdır. Gezi parkı ise, park olarak kalacak. Ayrıca, 39 ilçede 39 yaşam meydanı yapacağız. İstanbul beton meydanlara değil, demokrasi, özgürlük, kültür ve sanat meydanlarına sahip olacak. İstanbul'un her ilçesinde, ilçenin ve bölgenin özelliklerini de gözeterek, Abdi İpekçi Caddesi benzeri İstanbul'da marka caddeler yapacağız' şeklinde konuştu. AKM, HİZMETE AÇILACAK Kültür merkezlerinin sayısını arttıracaklarını ifade eden Mustafa Sarıgül, 'İstanbul'a 3 büyük kültür merkezi kazandıracağız. Öncelikle Atatürk Kültür Merkezi'ni hızla onaracağız ve İstanbul'un hizmetine sokacağız. Kadıköy'de bir su kenarı yapısı olarak simge bir opera binası yapacağız. Tepebaşı'nda da İstanbul'a yakışır bir konser salonu yapacağız. Ayrıca, 39 ilçede kültür-sanat merkezleri yapacağız. İstanbul müzeler açısından da yetersiz bir noktada. Öncelikle, var olan müzelerimizi destekleyeceğiz, geliştireceğiz. Ayrıca Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarını, çevreleriyle birlikte değerlendirerek, proje yarışmasıyla, dünya çapında iki kent müzesi haline getireceğiz' diye konuştu. 'İSTANBUL'A OLİMPİYATLARI KAZANDIRACAĞIZ' Amatör spor kulüplerini destekleyeceğini dile getiren Sarıgül, 'Bin 600 tane spor kulübü var. Sporcu fabrikaları açacağım. Olimpiyat stadını, yeni tesislerle bir olimpik park haline getireceğiz. Geleceğin şampiyonları İstanbul'da yetişecek. Olimpiyatları İstanbul'a kazandıracağız. Arda hariç o rakamı bir ardada yakalayamıyoruz. Çocuklarımız için her hafta sonu ücretsiz tiyatro ve sinema gösteriminden ücretsiz yaralanacak. İstanbul'un her ilçesinde organik pazarlar kuracağız' ifadelerini kullandı.'İSTANBUL'A HAYVAN KÖYÜ KURULACAK' İstanbul'un iki yakasına iki hayvan yaşam köyü kuracaklarını ifade eden Sarıgül, 'Kısırlaştır, sahiplendir' projesini de etkin olarak hayata geçireceğiz. Sinema endüstrisi için doğal çekim platoları kuracağız. Film stüdyolarını kurulmasını teşvik edeceğiz. İstanbul doğal çekim platoları, dünya sinemasının yeni cazibe merkezi haline gelecek. Hollyvoda rakip film stüdyolarını hayata geçireceğiz. Yüzlerce oyuncu buraya gelecek İstanbulun tanıtımına katkı bulunacak' dedi. İHA
Devlet Tiyatroları'nda Festival Heyecanı!
Festival açılışına çok sayıda yabancı tiyatro oyuncusu katılırken vatandaşlar da büyük ilgi gösterdi. Kortej öncesinde tiyatro önüne konulan sahnede çeşitli etkinlikler ve aktiviteler yapılarak tiyatroseverler ve vatandaşlar eğlence dolu anlar yaşadı. Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Arzu Tan Bayraktutan yaptığı açılış konuşmasında festivalin 14 gün süreceğini belirterek iki sevgili, kalbin iki yarısı birleşiyor diyerek Bursa ve Balkanların kavuştuğunu dile getirdi. Bayraktutan ayrıca dünya döndükçe festivalin devam etmesini diledi. Devlet Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Kurt ve Bursa Valisi Münir Karaloğlu sırasıyla konuşmalarını yaptılar. Kurt, Balkanlarda sınır kavramının ortadan kalktığına dikkat çekerek, “Türk’ün, Boşnak’ın, Makedon’un, Arnavut’un, Hırvat’ın, Sırp’ın, Rum’un ve Bulgarlar’ın yıllardır yan yana yaşadığı topraklardır Balkanlar ve orada her şey bir aradadır” dedi. Kurt ayrıca, Bursa’nın hem Anadolu olmayı, hem Balkanlara giden en güzel köprüyü içinde barındırmayı hem de tiyatronun bin yıllık mirasını taşımanın onurunu yaşadığının altını çizdi. Festivale Adana programından dolayı katılamayan Kültür ve Truzim Bakanı Ömer Çelik ise gönderdiği mesajda ‘Balkan halklarının kültürlerini bir araya getiren, geleneksel hale gelmesini istediğimiz bu önemli organizasyonun, bölgemizde barış ve kardeşliğin artarak gelişmesine katkıda bulunacağına olan inancım tamdır’ ifadesini kullandı. Karaloğlu ise, bu festivalin Balkanlarla Bursa arasında dostluk ilişkilerini güçlendirecek en önemli unsurlardan biri olduğunu söyledi. Festival Makedonya-Üsküp Türk Tiyatrosu’nun ‘Matmazel Julie’ oyunu ile perdelerini açtı. 14 gün boyunca sürecek festivale Makedonya, Hırvatistan, Sırbistan, Romanya, Yunanistan, Kosova ve Bulgaristan ülkeleri katılıyor. İHA
'Türk Picasso'nun Sergisine Büyük İlgi
Yaptığı resimlerle uluslararası alanda adından sıkça söz ettiren ve yaptığı resimlerle 'Türk Picasso' olarak bilinen Kamer Batıoğlu'nun Ankara Armada'da açtığı 'Genel Evren Kadınları' adlı sergi özellikle kadınlardan büyük ilgi gördü. 18 kişisel, 150'den fazla karma sergisi bulunan, Paris, Galsenkirchen, Duisburg, Witten, Siegen, Neunkirchen, Viyana, New York, Bükreş, Priznen, Homorodszentmarton, Sharm el Shiekh, Ternitz gibi şehirlerde açtığı sergilerle büyük ses getiren Kamer Batıoğlu, Ankara'da açtığı sergi ile ilgili olarak kadınların maalesef toplumlarda itilen, hor görülen bir durumda olduğuna dikkat çekti. Batıoğlu, yaptığı resimlerle kadınların aslında olması gereken yerleri göstermeye çalıştığını söyledi. Görüntüleri nedeniyle spor yapmaya müsait olmadıkları önyargısıyla yaşamlarını sürdüren bu kadınlara istedikleri her sporu yapabileceklerini anlatan Batıoğlu, kadınların toplumdaki önemine dikkat çeken resimlerini sergilemek için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün en uygun gün olduğunu düşündüğünü söyledi. Batıoğlu, 'Sergiye en çok ilgiyi yine kadınlar gösterdi. Erkeklere vermeye çalıştığım mesajı maalesef kadınlar aldı' diye konuştu. Kadınların haklarına yine kendilerinin sahip çıkacağını düşünerek onlara hala ne kadar güçlü ve üretken olduklarını hatırlatmaya çalışan Kamer Batıoğlu'nun Ankara Armada Alışveriş Merkezi'ndeki sergisi 28 Mart'a kadar ziyaretçilerini bekliyorİHA
Kuşadası'nda Gökten Taş Yağdı: 10 Yaralı
Kuşadası’nda çevre yolu yapımı sırasında kontrolsüz dinamit patlatılması sonucu gökten taş yağdı. Patlamada yaklaşık 10 kişi yaralanırken, Ticaret Odası binasında büyük çapta hasar oluştu. 50 kadar araç zarar gördü, bazı ev ve iş yerlerinin kapı ve pencereleri kırıldı. İHA Edinilen bilgiye göre Kuşadası çevre yolu yapım çalışması sırasında Kuşadası Ticaret Odası binasının hemen yanında yüklenici firma tarafından kontrolsüz şekilde dinamit patlatıldı.
İş Yerindeki Stresi Yenmek
Endüstriyel Psikolog Burcu Çanacık, işyerinde yaşanan stresi yenmenin en iyi yolunun iyimser olmaktan geçtiğini söyledi. Çanacık, iş hayatında birçok kişinin yoğun stres altında kaldığını, ancak hayatımızın önemli bir kısmını harcadığımız işyerinde yaşadığımız olumsuzluklarla başa çıkılabileceğini kaydetti. Çanacık, iş yerindeki stres kaynaklarının sandığımız gibi, zamanın yetmemesi veya iş yükü olmadığını, stresi yaşadığımız zamanlar etrafta ilk suçlayabildiğimiz şeyin genellikle işin kendisinden kaynaklanan zorluklar olduğunu ifade etti. İşe yaklaşımımızın aslında hayata yaklaşımımıza çok benzediğini anlatan Çanacık, anahtarın “iyimserlik” olduğunu, dünyada yapılan araştırmaların bunu gösterdiğini belirterek, “Hayata bakış açısı iyimser olan, olumsuzluklara toleransı yüksek olan kişilerin kısa ve uzun vadede çok daha yüksek performans gösterdikleri ve işin zorluklarından şikayet etmektense işi zorluklarıyla birlikte sevebildiklerinin sonucunu gösteriyor” dedi. Çanacık, iyimser olanların zor mesleklerde başarıyı yakalayan ve stresi yönetebilen kişiler olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti “Yaptığımız iş veya seçtiğimiz meslek, yeteneklerimize ne kadar uygunsa, işi o kadar kolay ve hızlı yapabildiğimiz ve yüksek performans gösterdiğimiz ortaya çıkıyor. ‘Yapmak için doğduğu işi yapmak’ diye bir tabir vardır, ki çok doğrudur. Eğer yapmak için doğduğunuz işi yapıyorsanız işte o zaman daha az yorularak üstün performans gösterirsiniz. Dışadönük, yeni insanlarla tanışmayı ve insanları etkilemeyi seven kişiler satış veya müşteri ilişkilerinde hareketli ve fazla enerjik yapısı olanlar ise sahada sürekli seyahat edebildiği bir işte başarılı ve mutlu oluyor. Kendi düşüncelerine yönelik yapısı olan, bireysel çalışmaktan keyif alan kişiler, proje geliştirmek, bilgisayar yazılımı üretmek gibi bireysel çalışmalarla başarıya ulaşabiliyor ve iş hayatından keyif alabiliyor.” Çanacık, çalışanların yöneticisini çok iyi analiz etmesi gerektiğini vurgulayarak, “İş yerinde işinizin stresli hale gelmesinin nedeni çevrenizdeki insanlar olabilir. Peki çalışma arkadaşlarınızı da barındıran bu insanlar arasında stres yaratan kimler olabilir? İşin bize uygunluğu ve stresle ilişkimizi etkileyen ana faktörlerden biri olarak yöneticiler yer alıyor. Yöneticiler, gün içerisinde işten kaynaklı yaşayacağımız stresi azaltma veya artırma gücüne sahip. O panik olursa biz de panik oluruz, moralimiz daha hızlı bozulur ve daha geç toparlanırız. Yani, işiniz sizin yeteneklerinize uygunsa ve yine de stres yaşıyorsanız, nedeni yöneticinizin kendi iş stresini size yansıtıyor olması olabilir” diye konuştu. Yöneticilerin hayata bakış açımızı da olumlu veya olumsuz etkileme gücüne sahip olduklarını dile getiren Çanacık, zorluklara karşı toleranslı bir yöneticinin “Bunu başarabiliriz, zorlukların üstesinden gelebiliriz” diyerek ekibini motive edebildiğini, toleransı düşük bir yöneticinin ise olumsuz birçok durumda “ Her şey çok kötü gidiyor, hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsunuz” diyerek ekibini suçlayabildiğini söyledi. Çanacık, “Bunların dışında yöneticiniz sizin yeteneklerinizi veya sizi neyin motive ettiğini bilmiyor olabilir. Sizin yeteneklerinizi kullanmak yerine, yeterince iyi olmadığınız alanlarda gelişmeniz için sizi yönlendirmiş olabilir. Yapılan araştırmalar, çalışanların kendi yetenekleri doğrultusunda geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu da demek oluyor ki; başarılı olduğunuz veya yetenekli olduğunuz alanları yöneticinize siz göstermek zorunda kalabilir, onu buna inandırmak için biraz uğraşmanız gerekebilir” dedi. Çanacık, iş yeteneklerine uygun olmayan ve genel olarak hayata bakış açısı olumsuz olan kişilerin işin neden olduğu stresle başa çıkmada daha fazla sıkıntı çektiğini, yöneticisinin kendi ve ekibinin stresini iyi yönetememesinin de bunlara eklendiğinde stres unsurlarının kişi üzerinde daha uzun vadeli olabileceğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Stresten korunmak diye bir şey olmaz. Önemli olan stresle nasıl başa çıktığımız. Zorluklara karşı toleransımızı artırmak stresi yönetmemizi kolaylaştırır. Stresini iyi yöneten bir yönetici ile çalışmak, iş stresi ile daha kolay başa çıkmamızı sağlar. Gerektiğinde mola vermek, kendimize zaman ayırmak, arkadaşlarla bir araya gelerek paylaşımda bulunmak, yine stresi yönetmenin diğer yollarıdır. Ancak en iyi yöntem, yeteneklerimizle uyumlu meslek seçimidir. Eğer bunun için çok geç ise, işimizin yeteneğimizle uyumlu kısımlarını öne çıkarmak, yöneticimizden yardım ve yönlendirme istemek, stresi yönetmemize yardımcı olur.” / İHA