Görüş Bildir

İşçi Haberleri

İşçi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İşçi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

9. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Mersin'de Başlıyor
9. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’ Mersin’de 7 Kasım’da başlıyor. ‘Dileğim barış olsun’ filmi festivalin açılış gecesinde seyirciyle buluşacakMersin’de Yenişehir Belediyesi Konferans salonunda açılışı gerçekleşecek 9. Uluslar arası İşçi Filmleri Festivali 7 Kasım 19.00’da açılış filmi “Dileğim Barış Olsun” ile başlayacak.Tüm gösterimlerin ücretsiz olacağı festivalin açılışına katılacak olan Mücahit Göker ve Serdar Keskin müzik dinletileriyle katılacak.Mersin Halkevi, Öğrenci Kolektifleri, Mersin Tabip Odası, 68’liler Derneği, KESK – SES, KESK – Kültür-Sanat Sen, DİSK – Genel İş’in düzenlediği festival için oluşturulan komite bugün (4 Kasım) bir basın toplantısı yaparak festival programını duyurdu.9. Uluslararası İşçi Filmleri Festivalinin Mersin programı şöyle:7 Kas Dileğim Barış Olsun; Müzik Dinletisi: Mücahit Göker ve Serdar Keskin; Gösterim Sonrası: Kokteyl.8 Kas ım 20014 Cumartesi Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu Saat 10.00 da başlayarak gün boyunca sürecek olan filmler ; Ben Bir Slogan Buldum, Benim Çocuğum, Direnen Sevgi, Metropolis, Pikolo – Daha İyi Bir Geleceğe, Roboski Adalet İstiyor.9 Kas ım 2014 Pazar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Saat 10.00’da başlayarak gün boyunca sürecek olan filmler Savaş Sanatı Üzerine, Külkedisi Değiliz, Olağan Haller, Pivaz-Soğan, Gönüllü Eğitmenler, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek.Ayrıca festival kapsamında; Mersin Halkevi, Eğitim Sen ve İştar Kadın Danışmanlık Merkezi tarafından da gösterimler devam edecek.Sendika.Org
DİSK: ‘Asgari Ücret Net 1300 TL'den Az’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, asgari ücretin net 1300 lira değil, net 1177 lira olduğunu belirterek, asgari geçim indiriminin (AGİ) ücretin içine konmasına tepki gösterdi. Sarı, yeni yıl zamlarıyla asgari ücretteki artışın eridiğini belirterek, 'Asgari ücretli günde bir paket sigara alsa ayda 30 lira yapar, yüzde 6.8 elektriğe zam geldi ayda 20 lira oraya gider. Kaşıkla verirken kepçeyle geri alıyorlar' dedi.
Taşeron İşçilerden İBB Önünde Protesto
Soma’da yaşanan maden faciasıyla yeniden gündeme gelen taşeron işçi uygulaması, belediyede çalışan taşeron işçiler tarafından protesto edildi.İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binası önünde protesto yapan belediye işçileri taşeron uygulamasına son verilmesini talep etti. İşçilerin Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (İŞÇİ-DER) bağlı bir grup taşeron işçi, Fatih’te bulunan itfaiye binası önünde toplanan işçiler ellerinde pankartlarla Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına kadar yürüdü. İşçiler, “İhale bitimlerinde işten çıkarılmalara son verilsin”, “Yediğin ekmek işçinin alınteridir”, “İş kazalarının yüzde 90’ı taşeron işyerinde olması kader midir” yazılı pankart ve dövizler taşıdı. Eyleme katılanlar “Sorumlular bulunsun hesap sorulsun” sloganları attılar, Soma’da hayatını kaybeden maden işçileri için dualar okundu. Çevrede bulunan bazı küçük çocuklar da ellerini açarak duaya eşlik etti, işçilerin sloganlarına katıldı. Duanın ardından Belediye Sarayı önünde basın açıklaması okundu. Basın açıklamasını okuyan İŞÇİ-DER başkanı Adnan Kondak, Soma’da yaşanan facianın kaza olmadığı belirterek, “İstanbul Belediyesi taşeronlarının, 5-10 liralık iş malzemelerini bile işçiye temin ettiren anlayışla, Soma’da gerekli güvenlik şartlarını sağlamayan anlayış aynı anlayıştır. Bugün ‘artık yeter’ diyoruz” dedi. Daha önce yaşanan iş kazalarını hatırlatan Kondak, “Ekmeğimize saldıranlara, ocaklarımızı söndürenlere hükümet kol kanat germektedir. 30 Ocak 2008’de Davutpaşa’da yaşayan patlamada ölen sanayi işçilerinin, 11 Mart 2012’de Esenyurt’ta çadırda yanarak hayatını kaybeden 11 inşaat işçisinin, 2010’da Karadon’da grizu patlamasında hayatını kaybeden 30 işçinin 4-5 sene geçmesine rağmen halen davaları bitmemiştir. Nasıl adalettir bu?” diye konuştu. Yeni acılar yaşamak, istemediklerini belirten Kondak, “Yeni facialar yaşamaya tahammülümüz kalmadı. Taşeron şirketlerin sermayesi değil, işçisiyiz. Taşeronların kurbanı olmak, taşeronlara kurban vermek istemiyoruz. Taşeron sisteme son verilip, tarafı olduğumuz adil bir İş Kanunu ortaya koyana kadar meydanlarda olacağız. İşçi davası toplumun bütününün davasıdır.” Çevik kuvvet ekiplerinin bina önünde önlem aldığı eylemde, grup basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.zete.com
Sarıkamış'ta Demiryolu İşçilerine Ateş Açıldı: 1 İşçi Hayatını Kaybetti
Erzurum’dan TANAP için boru taşıyan yük trenine, Kars’ın Sarıkamış İlçesi yakınlarında PKK’lıların bombalı saldırısının ardından, rayları kontrol ve onarım için olay yerine giden 4 demiryolu çalışanına ateş açıldı. Açılan ateş sonucu Nejdet İnanç hayatını kaybetti, köy korucusu olduğu iddia edilen Mehmet Çelik ise yaralandı.Bugün saat 14.30 sıralarında, Sarıkamış’ın Soğanlı mevkisinde, Erzurum’dan Kars’a Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) için boru taşıyan 44882 sefer sayılı yük treninin geçişi sırasında PKK’lıların raylara döşediği bomba uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamadan kimse zarar görmezken, trenin lokomotif kısmındaki makine bölümünde hafif hasar oluştu. Yük treni yoluna devam ederek Kars Garı’na ulaştı.İşçilere ateş açıldıSaldırının ardından, rayları kontrol ve onarım için olay yerine giden 4 demiryolu çalışanına ise ateş açıldı.Konuyla ilgili açıklama yapan Vali Günay Özdemir, trene düzenlenen bombalı saldırıdan sonra ray hattını kontrole giden demiryolu işçilerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını bildirdi. Sarıkamış’ta demiryollarında çalışan yol çavuşu Nejdet İnanç’ın olay yerinde öldüğünü belirten Vali Özdemir, hafif yaralanan Mehmet Çelik’in ise Sarıkamış Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığı açıkladı.DHA
Tuncel: 'Başbakan MİT Kayıtlarına Neden Yanıt Vermiyor?'
HDP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, askeri vesayete karşı olduğunu ileri süren AKP'nin polisin vesayetini oluşturarak pervasızca en küçük hak talebine ve demokratik yaklaşıma sert biçimde saldırdığını söyledi. Çözüm sürecinin mevcut oyalama politikasıyla yürümeyeceğinin altını çizen Tuncel, 'Seçim sonrası Başbakan balkondan 'çözüm süreci kazandı' dedi. Ama ne yaptı? Somut adım atılmadı. Acilen demokratik müzakere yasası çıkarılmalı ve süreç yasal güvence altına alınmalı' dedi. Tuncel, mecliste haftalık olağan grup toplantısında son yaşanan güncel ve siyasi gelişmeleri ele aldı. Fransa emniyet güçlerinin yaptığı araştırmalar sonucunda Paris'teki suikastlerin zanlısı Ömer Güney'in internete sızdırılan ses kaydının gerçek olduğu sonucuna varıldığını hatırlatan Tuncel, 'Başbakan neden yanıt vermiyor' diye sordu. Kayıtlarda Güney ile MİT'ten olduğu iddia edilen kişiler arasında Paris'teki suikast için hazırlık yapılıyordu' dedi. ÇORUM KATLİAMININ FAİLLERİ HALEN CEZALANDIRILMADI Çorum katliamının yıldönümü olduğunu söyleyen Tuncel, 'Pek çok katliamdan bahsettik bu kürsüden. Ne yazık ki devam edeceğiz. Çorum katliamının halen etkileri var, yüzleşilmedi. Alevi-Sünni çatışması denerek katliamcılar yargılanmadı. Gerçek açığa çıkarılmadı. Aşağı ve Yukarı mahalle var. Halen ilişkiler gelişmedi. Çünkü onların anıları halen çok taze. Dönemin siyasi yapılanması içinde çok önceden zemin hazırlandığını görüyoruz. Ülkücülerin yaptığı bildiriler ve arkasından yaşanan olaylar. Alevilerin yaşadığı mahallelere yönelik müdahalede 57 Alevi yaşamını yitirdi, 300'ün üzerinde yaralı oldu. Yerini terk etmek zorunda kaldılar. Bu katliamın sorumlularının açığa çıkarılarak, yüzleşme ve adalet duygusuyla mümkün olacağını düşünüyoruz' diye konuştu. NURİ BİLGE CEYLAN'IN YUMRUĞU MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYOR Tuncel, Nuri Bilge Ceylan'ın aldığı ödül nedeniyle kendisini kutladığını söyleyerek, 'Türkiye açısından önemli bir ödül. Ödül alırken kendisi, son bir yılda yaşamını yitiren gençlere ve Soma'ya adamasını önemli olduğunu düşünüyoruz. Ceylan bizi 32 yıl öncesine götürdü. Yılmaz Güney'i hatırlattı. Güney, bu ülkenin yetiştirdiği ender devrimcilerden biriydi. Bedelini de ödedi. Eşitsizlikleri ifade etmeye çalıştı. Mahkemelerde yargılandı. Yıllarca cezaevinde kaldı. En sonunda vatandaşlıktan çıkarıldı ve Paris'te yaşamını yitirdi. Nuri Bilge Ceylan'ın yumruğuyla bu mücadeleyi devam ettirmesi önemlidir. Yılmaz Güney'i saygıyla anıyoruz' ifadelerinde bulundu. AĞRI VE NORŞİN SEÇİMLERİ İÇİN ÇAĞRI 1 Haziran'da Ağrı ve Norşin’de yeniden yapılacak olan yerel seçimlere değinen Tuncel, Başbakanın yerel seçimde milli iradenin kazandığını ifade etse de böyle olmadığını, şaibeli bir seçim süreci yaşandığını söyledi. Özellikle Ağrı ve Norşin'de BDP'nin kazanmasına rağmen AKP'nin her türlü hileye başvurduğunu, sonuç alamayınca iptal başvurusunda bulunduğunu belirten Tuncel, 'İnanıyoruz ki bu seçimleri BDP kazanacak. Yerel seçimlerde sandık başına giden halkımıza başarılar diliyoruz' dedi. Özellikle AKP'nin bakanlarının, devletin olanaklarının her türlü imkanı kullandığını belirten Tuncel, 'BDP'nin parti bayraklarını indirdiğini biliyoruz. AKP'ye diyoruz ki; korkunun ecele faydası yok. Ağrı ve Norşin bizimdir, bizim kalacak. Yurttaşlarımıza sandık başına gitmeleri için çağrıda bulunuyoruz. Halen ciddi hilelerin olacağı ortada' diye konuştu. 'SOMA'YA DAİR GENSORUMUZ ENGELLENDİ' Yüzlerce Maden işçisinin hayatını Soma maden faciasına da değinen Tuncel, şunları söyledi: 'Savcının iddiasına göre 307 işçi yaşamını yitirdi. Bu bir katliamdır. Önlenebilir bir kazaydı. AKP bunu önlemedi. Baştan beri kader olduğunu söyleyerek herkesi susturmaya çalıştı. Tepkiler AKP'ye geri adım attırdı. Denetimler yapılıyor gibi görünüyor. Ancak siyasi sorumlusu AKP hesap vermedi. Gensorumuzu engelleyerek iki bakanın sorumluluğunun açığa çıkmasını engelledi. Sadece patron ve teknisyenler değil siyasi sorumlu AKP'dir. 13 Mayıs'tan bugüne çıkan kuralsızlık ve denetimsizlik. İşçiler politikleşti, sokakta direniyor. Maden-İş yönetimi de istifa etti. Kutluyoruz işçileri. Sarı sendikacıların işçinin hakkını savunacak düzeye gelmiştir. Soma'nın peşini bıkmayacağız. Çünkü AKP, bunu unutturacak.' 'SOMA'NIN SORUMLULARI CEZALANDIRILMALI' İşçi katliamlarına değinen Tuncel, onlarca işçinin ölümünün hesabının verilmediğini, cezasızlığın olduğunu söyledi. AKP'nin karnesine bakıldığında hesap vermeyeceğini bildiklerini ifade eden Tuncel, 'Başbakan o koltukta rahat oturmayacak. Ahkam kesiyor. Siyasi sorumluluk onda değil ana muhalefet partisi gibi konuşuyor. Başbakan tek kişilik bir tiyatroda oynuyor. Muhalefet de iktidar de kendisi gibi kendisi oynayıp kendisi söylüyor. Sadece Soma değil tüm madenler durdurulmalı. Tedbirler alınmalı. İşçilere maaşları işsizlik fonundan ödenmeli. Soruşturmanın bir an önce gerçekleştirilerek, siyasi sorumluların cezalandırılması gerekiyor. Soma'ya ilişkin gündemimizi devam ettireceğiz. Sadece Soma değil, bir daha işçi ölmesin diye önemli' diye konuştu. İSTANBUL'DA OHAL VAR AKP'nin Okmeydanı'ndaki halkı boşaltmak istediğini, zorunlu göçle çoğunluğu Alevi olan insanları ayrıştırmanın peşinde olduğunu söyleyen Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Toplumu nasıl birbirine düşman ederiz, yan yana gelmelerini nasıl engelleriz diye toplum mühendisliği yapıyor. Buna fitne mühendisliği de diyebiliriz. Berkin Elvan'ın elinde sapan vardı diyor. Yüzünde maske vardı diyor. Bu ülkenin Başbakanı değil misiniz? Güvenlikten sorumlu değil misiniz? İnsanlar sapan alıp taş atıyorsa orada suç varsa bizde ne kadar var diye düşünün. İnsanlar niye isyan edip yürüyüş yapıyor? İstanbul'da OHAL var. Demokratik Özerklik istedik ama İstanbul'da faşizmi istemedik. Her şeye gazla copla müdahale ediliyor. Başbakan Almanya'daki protestolarda alınan önlemleri örnek alsın. Hiç insan yaralanmadı. Böyle örnek gösterin.' BAŞBAKAN GEZİ'Yİ ANLAMAK İSTEMİYOR Türkiye'nin 90 yıldır böyle yönetildiğini söyleyen Tuncel, 'Aman komünistler, Kürtler, feministler, Aleviler, solcular geldi deniyor. Yarın Gezi'nin yıldönümü. Ne oldu da Gezi oldu? 12 ağaç için eylem yaptılar, söküp başka yere dikecektik diyor. Başbakan anlamamışsın. Mesele 12 ağaç değil. Oraya AVM dikecektin, olmadı topçu kışlası dikecektin. Anlamak istemiyorsun. Gezi direnişine neden olan şey, 3 milyon resmi rakama göre insan aynı anda sokağa çıkıyorsa mesaj var demektir. Başbakan bunu okusun. Faiz lobisi, dış mihrak diyerek Gezi'nin talebini görmezden geldi. Gezi en demokratik barışçıl eylemdi. Yan yana gelmez denilen birçok kesim vardı. İstedikleri adalet, demokrasi ve eşitlik. AKP bunu şiddetle bastırmaya çalıştı. 8 insan yaşamını yitirdi' dedi. Gezi direnişi sürecinde yaşamını yitirenlerin bir kişi dışında Alevi olmalarının tesadüf olmadığını ifade eden Tuncel, şöyle konuştu: 'Eskiden toplu yapılıyordu Alevi katliamları. Şimdi tek tek yapılıyor. Okmeydanı cem evi başkanının hedef olduğu iddiaları bu nedenle önemli. GBT'si olanlar ölümü mü hak ediyor? Bu kabul edilebilir mi? Başbakanın da GBT'si var. Cezaevinde kaldı. Toptan insanları düşman ilan edip kendi sorumluluğunu görmeyerek ülkeyi karıştırmak istiyorlar diyeceksin. Bu ülkeyi karıştıran Başbakanın dili, üslubu ve tavrıdır.' ASKERİ VESAYETE KARŞI AKP, POLİS VESAYETİ OLUŞTURDU AKP'nin demokratik adımlar attığı iddialarına değinen Tuncel, '2007'de PVSK'de değişiklikler yapıldı. Askeri vesayetle mücadele ettiğini söyleyen AKP, asker yerine polisi getirdi. O polisler bu yetkiyi kullanıyor. Gaz bombası sınırsız. Gerçek silah kullanılıyor. Barışçıl gösterilere niye silahla gidip, şiddet uyguluyorsunuz? 2013'de 24, 2014'de 5 kişi yaşamını yitirdi. Diyarbakır'da kaçtı diye ateş edilerek öldürülen Özgür'ün katiline ceza verilmedi. Ethem Sarısülük davası yine ertelendi. Öldüren polis görev başında. Cezasızlık politikası da ölümlerin artmasına neden oluyor' ifadelerinde bulundu. 'SÜRECE DAİR SADECE SAYIN ÖCALAN BİLGİLENDİRİYOR' Bu tablonun Türkiye'nin neden bu halde olduğunu gösterdiğini söyleyen Tuncel, 'Başbakan kendisi dışında kimsenin barış istemediğini söylüyor. Bunlar yalan. Başbakana göre herşeyin iyisini kendileri bilir, onun dışındaki herkes düşman. Kürt sorununa yönelik yaklaşım da böyle. Faili meçhuller var dedik. Binlerce insan yaşamını yitirdi. 4 milyon Kürt zorunlu göç ettirildi. Ama Kürtler varım dedi. Kendi dilim, kültürüm ve kimliğimle bir gelecek kuracağım dedi. Halkları da demokratikleştireceğim dedi. Çözüm süreci başladı. AKP'liler 'süreç devam ediyor' diyor. Seçim sonrası Başbakan balkondan 'çözüm süreci kazandı' dedi. Ama ne yaptı? Süreci başlatan Başbakan değil, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'dır. Bunu geliştirmek hepimizin sorumluluğu. İmralı'daki görüşmeler nasıl gidiyor? Tartışmalar nedir? Sayın Öcalan heyetimizle birlikte kamuoyunu bilgilendiriyor' dedi. 'ÇÖZÜM SÜRECİ YASAL GÜVENCEYE ALINSIN' Demokratik siyasetin önünün açılmasında Kürt hareketinin yaklaşımının net olduğunu ifade eden Tuncel, 'Üç aşamalı süreçte birinci adım Kürt hareketin güven verici adımıydı. Devletin de yapması gereken buydu. Sayın Öcalan'ın çağrısıyla güçlerini sınır dışına çekti Kürt hareketi. Hükümetin yargı paketleri ise kendini güvence altına almak dışında hiçbir adım atmadı çözüm için. Cezaevleri doldu. Kalekollar yapıldı. KCK davaları hukuki değil siyasidir. Bir kısım arkadaşımız halen bırakılmadı. Hatip Dicle vekilimizdir halen cezaevinde. Davalar devam ediyor. Anlamak mümkün değil. Hukuksuz aldılar, hukuksuz bırakıyorlar. Çözüm süreci bağlamında yasa çıkarma yok. Çözüm sürecini zora sokacak eylemler yapılıyor. Halkımız 4 gündür direniyor. Olaylar yaşanıyor. Halk savaş olmasın diye çadır kurmuş. Tüm yollar kapatılmış. AKP'nin buna ilişkin bir tek sözü yok. Madem çözüm diyorsunuz niye kalekollar yaparsınız? Yapmanız gereken demokratik müzakere yasasını çıkarmak ve demokratik siyaset alanını açmaktır' dedi. Başbakanın Diyarbakır'da belediye önünde oturanların çocuklarının alınması için çağrısına değinen Tuncel, şu ifadelerde bulundu: 'Mesele HDP, BDP meselesi değil. Zindanlar boşalsın, insanlar dağa gitmesin. Dağdakiler gelip siyaset yapsın. Ama hiçbir adım atmıyorsunuz. Sınırda halen insanlar öldürülüyor. Demokratik siyaset kanalı açık değil. Sayın Öcalan ile görüşen MİT heyetini güvence altına aldınız. Ama bizim heyetimizi almadınız. Yarın ne varsa yapmaya hazırız. Halkımızla birlikte nöbet tutacağız. Artık gençler ölmesin istiyoruz. Sorumluluk AKP hükümetinindir. Başka yerlere atmakla olmaz. Başbakan barış annelerine atıfta bulunuyor. Başbakan yine anlamamış. O insanlar kaç yıldır gerilla ve asker ölmesin diye oturuyor. Dikkate almadınız. Kayıplarını sorarken barış olsun diyorlar. Aksi işler yapıyorsunuz.' BU SES KAYDI MİT'İN KATLİAM HESABI YAPTINI GÖSTERİYOR' Bu ses kaseti Ömer Güney'in MİT ile katliam hesabı yaptığını gösteriyor. Başbakan neden yanıt vermiyor? AKP hükümetinin bu konuda hiçbir adım atmamasını çözüm sürecine dönük önemli bir durum olduğunu düşünüyoruz.. Bu süreç böyle oyalamak ile gitmez. Başbakan'a sesleniyoruz: Samimi misiniz?Demokrat Haber
Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Başlıyor
10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, bu yıl “İşimiz gücümüz yaşamak” sloganıyla düzenleniyor. Festivalin açılışı saat 19.00’da Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.Festivalde, her yıl olduğu gibi bu yıl da bir set işçisine plaket verilecek. Festivalin açılış filmi ise sinemacıların sansüre karşı mücadelesini anlatan “Yollara Düştük” belgeseli olacak ve sansüre direnen sinemacılar sahneye davet edilecek.75 film ve Kara Sevdalı BulutFestival süresince 22 adet uluslararası, 53 adet de Türkiye’den olmak üzere toplam 75 adet uzun ve kısa kurmaca, belgesel film seyirciyle buluşacak.Ankara İşçi Filmleri Atölyesi tarafından üretilen bizzat işçilerin kendilerinin filmlerini çektiği 5 adet belgesel,  “Soma:Bir Avuç kömür için Ömür Verenlere”, “Vedat Türkali”, “Kobane’den Sabaha Doğru (Berroj)”, “Yırca’da Zeytinlik Direnişi”, sinema emekçilerini anlatan “Motör” ve bir çok belgesel izleyiciyle buluşacak.Festivalde baskılara karşı dayanışma içerisinde göğüs geren madencilerin ve onlara destek veren bir grup gay ve lezbiyenin hikâyesini anlatan Matthew Warchus’un Pride‘si, Costa Gavras’ın Kapital’i, Ken Loach’un Özgürlük Dansı, Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne kardeşlerin İki Gün Bir Gece’si Polonya Silezya bölgesindeki maden işçilerini anlatan üçlemeden “Tacın İncisi” filmi 2008 yılında İFF’de gösterilmişti. Üçlemenin ikincisi olan “Siyah Toprağın Tadı” filmi de, Türkiye’de ilk defa yine, İFF’de gösterilecek.1914 yılında ABD’de, Colorado’da, direnen maden işçilerinin katliamını anlatan “Palikari” filmini, Çin’de akıllı telefon fabrikalarındaki işçilerin koşullarını anlatan “Apple’ın Tutulmayan Sözleri”,  “Cebimde Kan var”, “Utanç İmparatorluğu” isimli belgeseller, Rainbow Collective tarafından üretilen ve Bangladeşli 8 yaşında bir çocuk işçinin yaşam mücadelesini anlatan “Mass a Bhat” ve “Kumaştaki Gözyaşları” gibi işçi belgeselleri “İşimiz Gücümüz Yaşamak” diyenleri anlatıyor.Festivalin bu seneki konuğu 1977 yılından bu yana İsveç’te yaşayan ve sansür nedeni ile yıllarca izleyici karşısına çıkamayan “Kara Sevdalı Bulut” filminin yönetmeni Muammer Özer. Özer ile bir söyleşi gerçekleştirilecek. Söyleşide yönetmen filminin başına gelen sansür baskısını anlatacak, izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.Festival, dört kentteki gösterimlerden sonra birçok kenti kapsayan bir yolculuğa çıkacak, gösterimler her yıl olduğu gibi yine ücretsiz olacak.Festival, DİSK/Sine-Sen, DİSK/Devrimci Sağlık-İş, DİSK/Birleşik Metal-İş, DİSK/Basın-İş, Türk-İş/Petrol-İş,Türk-İş/Tek Gıda-İş, Türk-İş/Kristal-İş, KESK/SES, TTB, Halkevleri, Sendika.org ve Çapul TV tarafından düzenleniyor.Gösterim yerleriİstanbul: Fransız Kültür Merkezi, Beyoğlu Sineması, İstanbul Halkevi, Aynalı Geçit Etkinlik Mekanı, Macar Kültür Merkezi, Romanya Kültür Merkezi, Barış Manço Kültür Merkezi, Kadıköy Halkevi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, TAK Tasarım Merkezi-Kadıköy ve Ali İsmail Korkmaz Parkı.Ankara: Çağdaş Sanatlar Merkezi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Sinetopya, Batıkent Halkevi, Dikmen Ahmed Arif Parkı, Mamak Feyzullah Çınar Parkı.İzmir: Fransız Kültür Merkezi, İzmir Mimarlık Merkezi, Konak Halkevi, Menderes Kültür Merkezi, Buca Halkevi, Bilgi Atölyesi ve mahalle gösterimleri.Diyarbakır: Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi, Diyarbakır Evi, Sol Mekan.Festival programına buradan ulaşabilirsiniz.İMCTV