onedio
Görüş Bildir

Levent Göktaş Haberleri

Levent Göktaş ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Levent Göktaş ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Gül, ÖYM Düzenlemesini Onayladı
Cumhurbaşkanı Gül, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemeyi onayladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Ergenekon, Balyoz, KCK, Devrimci Karargah, Oda TV gibi davalarla gündeme gelen özel yetkili mahkemeler (ÖYM) ile Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerini kaldıran yasayı onayladı. ÖYM'lerin görev alanına giren suçlarda azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indirildi. Özel yetkili cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, cumhuriyet başsavcılıklarına devredilecek. Henüz gerekçesi yazılmamış Ergenekon davası gibi davaların gerekçeleri 15 günde yazılacak. Cumhurbaşkanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada; '6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir' denildi. Yasa, yarın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Davlar devredecek Yasada yer alan bazı hükümler şöyle: Yasayla dinleme, teknik takip, arama ve el koyma kararlarına ilişkin uygulamalar değişecek. Ergenekon, KCK ve Balyoz gibi önemli davalara bakan ÖYM'ler ile TMK 10'a göre oluşturulan imtiyazlı mahkemeler kaldırılacak. Bu mahkemelerin kapanmasıyla kritik davalar ağır ceza mahkemelerinde yeniden görüşülebilecek. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklı kalacak. Ağır ceza mahkemesinin suç işleyen bir kişinin mal varlığına el koyabilmesi için BDDK, MASAK, SPK, Hazine'den en fazla 5 ay içinde rapor alması gerekecek. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), ÖYM'lerde görevli hakim ve savcıları uygun göreve atayacak. Yargılaması devam eden dosyalar, yetkili ve görevli mahkemelere devredilecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam edilecek. Henüz gerekçesi yazılmamış hükümlerin gerekçeleri, düzenleme yürürlüğe girince 15 günde yazılacak. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve dokümanlar HSYK'nın belirleyeceği mahkeme veya mahkemelere devredilecek. Müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce yerine getirilecek veya karara bağlanacak. 149'dan fazla tahliye Önleme dinlemelerine karar vermeye HSYK'nın belirleyeceği Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yetkili olacak. ÖYM'lerin kapsamına giren suçlarla ilgili açılan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemeyecek. ÖYM'lerin alanına giren suçlarda uygulanan azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indirilecek. 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan 149'dan fazla kişi tahliye olacak. Avukatların soruşturma dosyasını incelemesi yönündeki kısıtlama kalkacak. Somut delil şartı Gözaltı kararları için, 'kuvvetli suç şüphesi' yerine 'somut delil' şartı aranacak. Şüpheli ya da sanığın üstü, eşyası, eş yeri ya da evinde yapılacak arama 'makul şüphe' yerine 'somut delile' dayanacak. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri için verilecek kararda da suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığına bakılacak. Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma kararını veren hakim, kuvvetli şüphe oluşturan somut delilleri gerekçelendirmekle yükümlü olacak. Yedeklemenin kopyasının şüpheliye veya vekiline verilmesi isteğe bağlılıktan çıkarılıp zorunlu hale getirilecek. Suçun işlendiği hususunda somut delilere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilecek. Dinlemede yeni düzen Bozdağ'ın, Meclis görüşmeleri sırasında 'sonsuz dinlemeye son veriyoruz, dinlemeleri sınırlandırıyoruz' diye açıkladığı yasa uyarınca dinleme kararı ve dinlemelere itiraz için sulh ceza hâkimi yerine artık ağır ceza mahkemesi karar verecek. Karar, oy birliğiyle alınacak. Teknik araçlarla izleme tedbiri için 4 hafta olan tedbir süresi 3 haftaya, 4 hafta olan uzatma süresi 1 haftaya indirilerek, en fazla 8 hafta olan teknik araçlarla izleme süresi azami 4 haftayla sınırlandırılacak. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bir hafta süreyle müteaddit defalar uzatılarak teknik araçla süresiz izleme uygulamasına son verilerek, örgütlü suçlar bakımından uzatma süresi 4 haftayla sınırlandırılacak. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda daha önce süresiz yapılan teknik araçlarla izleme, toplam 8 haftaya indirilecek. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirinin 3 ay olan süresi 2 ayla, 3 aylığına uzatılmasına ilişkin süre de bir ayla sınırlandırılarak, toplam 6 ay olan süre 3 aya indirilecek. Tahliyeler olabilecek TCK'nın 220. maddesi, dinleme yapılabilecek katalog suçlar kapsamından çıkarılacak. Yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Rıza Sarraf ve iki bakanın oğlunun da soruşturulduğu TCK'nın 220. maddesindeki, 'suç işlemek amacıyla örgütü kurmak' suçlamalarında savcılıklar dinleme talep edemeyecek. Devlete karşı suçlar ve terör suçunda azami tutukluluk 10 yıldan 5 yıla, normal suçlar ve örgütlü suçlarda gözaltı süresi 24 saate inecek. Telefon dinlemesine ilişkin süre 6 aydan 3 aya indirilecek. Teknik araçlarla izleme tedbirine ilişkin süreler 8 haftadan 4 haftaya indirilecek. Fuhuşa teknik takip Dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler, nitelikli hırsızlık ve yağma suçlarında uygulanacak. Ayrıca, teknik araçlarla izleme, nitelikli hırsızlık, yağma ve fuhuş suçlarında da yapılabilecek. Kişisel verileri kaydedenlere hapis cezası Kişisel verileri hukuka aykırı kaydedenlere verilecek cezanın alt sınırı 6 aydan 1 yıla, hukuka aykırı olarak başkasına veren, yayan veya ele geçirenlere verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan 2 yıla çıkarılacak. Kanunların belirlediği sürelerin geçmesine karşın verileri sistemde yok etmeyenlere 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Suçun konusunun CMK hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılacak. Üst düzeye soruşturma izni HSYK'dan En üst dereceli kolluk amirleri hakkında inceleme ve soruşturma izni Adalet Bakanı yerine mevcut durumda olduğu gibi HSYK tarafından verilmeye devam edilecek. TCK'nın 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316. maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapabilecek. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 26. maddesi hükmü saklı olacak. Hâkim ve cumhuriyet savcılarının kararları nedeniyle açılacak tazminat davalarına ilişkin usul ve esasları belirleyen 2802 sayılı Kanun'un 93/a maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilecek. Tahliyesi gündeme gelecek Ergenekon sanıkları İddialara göre; Ergenekon davasında 5 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Muzaffer Tekin, Fikret Emek, Ergün Poyraz, İsmail Yıldız, Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Zekeriya Öztürk, Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek, Hasan Atilla Uğur, Durmuş Ali Özoğlu, Tuncay Özkan, Ataman Yıldırım, Levent Göktaş, İbrahim Şahin, Mustafa Dönmez, Levent Ersöz'ün haklarındaki kararın bozulması durumunda tahliyeleri gündeme gelecek. Bahar Atakan/Ankara | Milliyet
Başbuğ: "Hayatımdan 26 Ay Çaldılar"
Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı sonrası cezaevinden tahliye edildi. Başbuğ cezaevinden çıktıktan sonra şunları söyledi: 'Hepinizi sevgi saygıyla selamlıyorum. 6 Ocak 2012 günü hatırlarsınız şöyle demiştim. 26. Genelkurmay Başkanı 'terör örgütü kurmak ve yönetmekle' suçlanarak tutuklandı. Takdir yüce Türk milletine aittir demiştim. Aradan tam 2 sene 2 ay (26 ay) geçti toplam. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 söylediğim gibi 'yüce Türk milleti oynanan oyunu iddiaların geçersizliğini bir Genelkurmay Başkanının ve Genelkurmay Karargâhı’nın terör örgütü karargâhı ve terör örgütü suçlamasının kabul edilemez olduğunu bizleri darbecilikle hiç alakamızın olmadığını yüce Türk milleti anladı. İşte ben bugün buradaysam yüce milletimi bizlere gösterdiği sevgi ve bizlere verdiği destek sayesinde buradayım. Her şeyden önce burada huzurunuzda yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum. Bugün serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki Silivri'de Hasdal'da Sincan'da Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır.' İLKER BAŞBUĞ'A TAHLİYE KARARI Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verildi. Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında tahliye kararı verildi. Mahkeme, Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Anayasa Mahkemesi dün Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in başvurusu hakkında 'Gerekçeli kararın 6 ayı aşkın süredir yazılmamış olması' ve 'Tutukluluk halinin devamına ilişkin gerekçelerin yetersiz olması' nedeniyle hak mahrumiyeti bulunduğuna ve tahliye kararının değerlendirilmesi için kararın yargılamayı yapan yerel mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti. Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından TMK 10 maddesi ile görevli mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin yasa da dün öğleden sonra onaylanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştı. Bu iki gelişmenin ardından avukat İlkay Sezer, müvekkili Başbuğ hakkında 8 sayfadan oluşan tahliye talebinde bulundu. Sezer dilekçesini, TMK mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayında nöbetçi mahkeme olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdi. Nöbetçi mahkeme ise tahliye talebi dilekçesini İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, yaptığı incelemenin ardından yazdığı kararda, Başbuğ hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'Cebir ve Şİddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunu işlemiş olduğu' sabit görülerek ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını ancak gerekçeli kararın henüz yazılmamış olduğunu hatırlattı. Avukat Sezer'in dilekçesinde özetle Başbuğ'un haksız ve hukuksuz kararlar ile 26 aydır tutuklu bulunduğunu ve tahliyesini istediği bilgisine de yer verildi. Anayasa Mahkemesi tarafından dün verilen kararda alıntıların yapıldığı tahliye kararında, 'Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa'nın 19. maddesinin 8 fıkrasının ihlal edildiği.' yönündeki tespiti yer aldı. TAHLİYE KARARI VE GEREKÇELERİ Tahliye kararının gerekçe bölümünde yerel mahkemenin 5 Ağustos 2013 günü hüküm özetini okuduğu ancak bugüne kadar halen gerekçeli kararın yazılamadığı bilgisine yer verildi. Kararda, 'Gerekçeli kararın yazılmaması nedeniyle resen ve temyize tabii olan hükmün ve tutukluluk halinin devamına kararının, Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı, gerekçeli kararın yazılmasından sonra gerekçeli kararın sanıkları, müdafileri, katılanları ve vekillerine tebliğ, karara karşı anılan kişilerin temyiz dilekçelerini vermeleri, bu dilekçelerin ilgili karşı tarafa tebliği süreci ve süresi ile Yargıtaya aşaması da dikkate alındığında verilen hükmün esastan incelenmesi, ayrıca tutukluluk halinin Yargtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında bu sürecin sanık İlker Başbuğ'un mağduriyetine sebebiyet vereceği, sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosya durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması göz önüne alınarak Başbuğ'un tahliyesine karar verilmiştir' denildi. Mahkeme Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. AYM DÜN KARAR VERMİŞTİ Anayasa Mahkemesi (AYM), dün, Ergenekon davası hükümlü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında 'kişi hürriyeti ve güvenliğinin' ihlal edildiğine, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi için karar örneğinin yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermişti. Öğleden sonra da Başbuğ, mahkemeden tahliyesini istemişti. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon davasında üzerinde en fazla tartışılan isimlerden biriydi. Zira bir kesime göre, eski bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör örgütü’ davasında sanık olması kabul edilebilir bir durum değildi. Nasıl olur da Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’la, yıllarca terörle mücadele vermiş bir eski Genelkurmay Başkanı aynı davada ‘sanık’ olabilirdi! Öncelikle Başbuğ, söylendiği ve kendisinin de sürekli dile getirdiği gibi 'terör örgütü üyeliğinden/yöneticiliğinden' ceza almadı. Başbuğ'un cezasının sebebi 'darbeye teşebbüs' suçlamasıdır. Hükümeti yıpratmak için Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan ve kara propaganda sitelerinde AK Parti düşmanlığı yapılıyor, laik rejimin tehlikede olduğu ileri sürülüyor, en büyük tehlike olarak ‘irtica’ gösteriliyordu. Kara propaganda için ise 42 internet sitesi kurulmuştu. Sitelerin ‘ödemeleri’nin Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda görevli şube müdürlerinin kredi kartlarıyla yapıldığı tespit edildi. Ve bu sitelerde kullanılan haberler AK Parti’ye yönelik kapatma davasında delil olarak gösterildi. Andıç soruşturmasında ifadesine başvurulan altındaki bütün komutanlar (Hasan Iğsız dahil) söz konusu sitelerin Başbuğ'un talimatıyla kurulduğunu/faaliyet gösterdiğini söylemiştir. Savcılık ve mahkeme ifadeleri sabittir. Ayrıca topraktan fışkıran LAW’lara ‘içi boş boru’ diyen de Başbuğ’dan başkası değildi… İlker Başbuğ, en çok tartışılan ifadelerinden biri de gerçekliği 4 ayrı resmi kurum tarafından tam 7 kez ispat edilen ‘Kaos Planı’yla ilgili yaptığı açıklamadır. 26 Haziran 2009’da yaptığı basın bilgilendirme toplantısında, “'Bugün biz bu kâğıt parçasının birileri tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullanmıştı. Ancak belgenin aslı haftalar sonra yine bir ihbar mektubuyla gün yüzüne çıktı. Gelişmeler üzerine askeri savcılık soruşturmayı yeniden açtı. İddianamede belgenin altında imzası bulunan Dursun Çiçek suçlandı. Demokrasinin kırılma noktalarından biriydi 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş'ın ofisinde ele geçirilen 51 No'lu DVD içerisinde yer alan bir belge ise 367 krizinin perde arkasına ışık tutuyordu. Altında dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak’ın imzası bulunan 'Gizli' ibareli belgede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'un, danışmanı Nuran Yıldız'ı parti liderlerine göndererek Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini yönettiği öne sürülüyordu. Belgeye göre Başbuğ, dönemin Anavatan lideri Erkan Mumcu'ya özetle şu mesajı iletmişti: “Anayasa Mahkemesi'yle konuştuk, AKP'yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç'tan biri seçilirse TSK müdahale edecek. Yeni oluşum sözü veriyoruz.” İlker Başbuğ, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezasına çarptırıldı. Ancak Başbuğ’un cezası yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarını göz önünde bulunduran mahkeme heyeti verilen cezayı müebbet hapis cezasına indirdi. zaman.com.tr
Perinçek’e Tahliye Veli Küçük’e Ret!
Mahkemeler 19 Ergenekon sanığının tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilen son isimlerden biri Doğu Perinçek. Veli Küçük dahil 7 sanığın tahliye talebi ise reddedildi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlâli' kararı üzerine 7 Mart Cuma akşamı Silivri Cezaevi'nden çıkarken, Ergenekon davasının diğer sanıkları için de tahliyeler gündemdeydi. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve tutukluluk süresini 7,5 yıldan 5 yıla indiren yasanın cuma günü yürürlüğe girmesiyle, 5 yılı aşkın süredir cezaevide bulunan tutukluların tahliyesine kesin gözüyle bakılıyordu. Zira cuma günü birkçok davada benzer tahliye kararları çıkmıştı. Ancak, 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün sürpriz bir karar verdi. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasanın anayasaya aykırı olduğunu, bu konudaki kararın HSYK tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Özese, bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını açıkladı. Diğer mahkemelerden tahliye kararları Bu karardan kısa bir süre sonra, 13. Ağır Ceza'nın 'tahliye talebi reddedildi' diye açıkladığı isimlerden Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker için tahliye kararı açıklandı. Bu kararı 21. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Mahkeme Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a yurtdışı yasağı koyarken, Sedat Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak yasak koymadı. Ardından tahliye taleplerini inceleyen çeşitli mahkemelerden peş peşe tahliye kararları çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Emekli Org. Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Danıştay saldırısı sanığı Alpaslan Aslan, Albay Dursun Çiçek, Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, Yalçın Küçük, Teğmen Mehmet Ali Çelebi. gazeteci Merdan Yanardağ, Mehmet Demirtaş, Hikmet Çiçek ve Hasan Atilla Uğur için tahliye kararı verildi. Aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu 7 sanığın tahliye talepleri ise reddedildi. Aslan ve Çiçek cezaevinden çıkamayacak Dursun Çiçek, Balyoz davasından hüküm giydiği için, Alpaslan Aslan da 3 davadan kesinleşmiş toplam 4 yıl 2 ay cezası olduğu için cezaevinden çıkamayacak. Aslan'ın avukatı, bu cezanın yattığı süreden düşülmesini isteyeceğini açıkladı. İlk Tuncay Özkan tahliye oldu Silivri Cezaevinden ilk çıkan isim 1994 gün sonra tahliye olan Ergenekon sanığı Tuncay Özkan oldu. Özkan çıkışta yaptığı açıklamada, '6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuşytuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl boyunca çektiğimiz sıkıntıların, gündem olmasını isterdim. Biz kin, husumet, öç alma duygusu içinde asla değiliz' dedi. Tuncay Özkan 1996'dan 2007'ye kadar 5 kez suikast girişimine uğradığını, 2007'de de öldürülmediği için hapse atıldığını söyledi. 'Bugün çıkarken dahi, aldıkları tavır ibretliktir, şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar' diye konuştu. Bozdağ: HSYK'yı göreve çağırıyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon mahkemesinin kararına ilişkin açıklamada, 'İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum' dedi. Mahkemenin ısrarı 13- Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakan mahkeme. Tahliye talepleri için yetkinin kendisinde olduğunu söylüyor. Sanık avukatları ise, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin artık yok hükmünde olduğunu, tahliye taleplerinin nöbetçi mahkemelerce karara bağlanması gerektiğini savunuyor. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ilginç bir iddiada bulundu. Ülgen, hafta sonu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin infaz koruma memurları aracılığıyla Ergenekon sanıkları tek tek tahliye dilekçesi topladığını iddia etti. Ve bu dilekçeler ışığında tahliye taleplerini reddettiği söyledi. Ülgen 'Biz avukatlar olarak mahkemeye böyle bir başvuruda bulunmadık. Bu mahkeme kanunla kaldırıldı. Mahkeme kanuna direniyor. Beni HSYK kurdu o kaldırsın nasıl der? Artık tarihe gömüldüler. Bunlar sadece direnmedir. Bu bir darbedir. Darbeyi yargılayanlar darbe yapmaya çalışıyor. Bazı nöbetçil mahkemeler de tahlliye taleplerine direnebilir.' dedi. Ülgen, tahliyelerle ilgili bir sorun yaşanmayacağını savundu. 'Sorun çıkması için legal bir kurum olmalıdır karşı tarafta. Legal bir kurum yok. Onun için verilen kararın kıymet-i harbiyesi yok' diye konuştu. Al Jazeera'nin görüşünü aldığı bir savcı ise, özel yetkili mahkemelere ellerindeki dosyaları teslim etmeleri için 15 gün süre tanındığını, bu süre içinde yetkinin de kendilerinde olduğunu söyledi. 13. Ağır Ceza'nın 'hayır' dediği isimler Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım. Hukukçuların görüşü: Mete Göktürk - Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredildi. İki mahkemenin aynı suçlara farklı kararlar verebildiğini görüyoruz. Tam bir hukuk karmaşası hakim. Bu kararlara itiraz etmek hâlâ mümkün. Tahliye kararı verilenler çıkacaktır, asıl mağdur olanlar tahliye kararı verilmeyenler.' Yusuf Utku Tekayak - Ergenekon davasından 10 yıl hapis cezası alan Sedat Peker’in avukatı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisi kalmadı. Artık incelemeleri yapacak olan diğer mahkemeler. 13. Ağır Ceza hâlâ görevli olduğunu söyleyip tahliyeleri reddediyor; ama bunun çözümü başka bir mahkemeyle alakalı değil. Kararı Yargıtay verir. 13. Ağır Ceza’nın tahliyesini reddettiği kişiler de itiraz hakkını kullanmalı. Tutukluluk süresinin 5 yıla inmesiyle zaten 13. Ağır Ceza kendiliğinden tahliye kararı vermeliydi. Burada bir hukuksuzluk var. Anayasa’yı ihlâl ediyor.' Süreç Başbuğ'un tahliyesi ile başlamıştı Mahkemelere, yeni yasanın yanı sıra, İlker Başbuğ'un tahliye gerekçesine atıfta bulunarak yapılan başvurular da vardı. Anayasa Mahkemesi, davada 5 Ağustos'ta açıklanan kararın gerekçesinin hâlâ yazılmadığına, bu nedenle temyiz yolunun kullanılamadığına dikkat çekmişti. Sanık avukatları dilekçelerinde, 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği' yönündeki yüksek mahkeme kararının tüm sanıkları ilgilendirdiğini, Başbuğ için verilen tahliye gerekçelerinin kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Cuma gününden itibaren İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne bu iki gerekçeyle tahliye talebinde bulunanların sayısı 30'u geçti. Bu isimler arasında Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi de var. 5 yılı aşkın süredir cezaevinde olan ve müebbet hapis cezası alan gazeteci Tuncay Özkan, yine müebbet alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım da daha önce tahliye talebinde bulunmuştu. Tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, ilk tahliye olan isim, Hrant Dink cinayeti davası sanığı Erhan Tuncel'di. 8 Mart Cumartesi günü de, Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın beş sanığı tahliye edilmişti. aljazeera.com.tr
'Ergenekon Kumpas mı’ Soruşturması
Ergenekon’da kumpas iddiaları için savcı Mesut Erdinç Bayhan görevlendirildi. Savcı Bayhan soruşturmada ihbar maillerinin kaynağını araştıracak ve 31 gizli tanığı da yeniden dinleyecek.Ümraniye’de 2007 yılında bir gecekondunun çatı katında el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon soruşturmasında 275 sanık yargılanmış ve 2013 Ağustos’ta mahkemeden ağır hapis cezaları çıkmıştı. Dava boyunca sanıklar ve avukatları soruşturmaya dayanak olan e-mailler, gizli tanıklar ve aramalarda bulunan belgelerle ilgili itirazlarda bulunmuş ve ‘kumpas’ iddialarını gündeme getirmişti. Sanık avukatları 31 gizli tanıktan çoğunun daha önce örgüt davalarında hüküm giymiş olan kişiler ve bazı emniyet personelinden oluştuğunu ve yanlı beyanlarda bulunduğunu öne sürmüştü. Avukatlar e-maillerin aynı kaynaktan gönderildiğini savunurken, belgelerin de sahte olduğu ve bilgisayarlara sonradan yüklendiğini söylemişti.E-maillere incelemeDavadaki tüm bu iddiaların İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç Bayhan tarafından incelendiği ortaya çıktı. Savcı Bayhan, daha önce Ergenekon savcıları Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Mehmet Ali Pekgüzel veNihat Taşkın tarafından ifadelerine başvuran gizli tanıkları yeniden dinleyecek. Savcı Bayhan, ihbarların hangi kaynaktan ve kimler tarafından gönderildiğini de araştıracak. Avukat Figen Kocaağalar’ın 2012’de gündeme getirdiği bazı emniyet müdürleri ve eşlerinin de olduğu bir ortamda emekli Albay Levent Göktaş’ın ofisine CD konulduğu ve tutuklanacağının konuşulduğu yönündeki iddiası da incelenecek. Soruşturmada bugüne kadar, Levent Bektaş, Mustafa Levent Göktaş, Kemal Kerinçsiz, Hasan Ataman Yıldırım ile avukat Nevzat Güleşen’in de ifadelerine başvuruldu. Davanın avukatların Hüseyin Ersöz, maillerin kaynağına ulaşıldığı takdirde askerlere yönelik komploları kurgulayanların ortaya çıkacağını söyledi. Doğan bugün ifade verecekBalyoz’da kumpas iddialarıyla ilgili soruşturmayı da savcı Gökalp Kürkçü yürütüyor. Balyoz davasının en önemli sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan da ifade verecek isimler arasında. Doğan’ın bugün Çağlayan Adliyesi’ne giderek ifade vereceği belirtildi.PKK’yla çatışan savcı!Savcı Bayhan, TSK’da görevli bazı personel ile Doğu Perinçek’in de aralarında olduğu 91 kişi hakkındaki Karargahevleri soruşturmasında takipsizlik kararını vermişti. Bayhan, asteğmen olarak askerliğini yaptığıSiirt’te, 17 yıl önce PKK’lılarla girdiği çatışmada ağır yaralanmış, sakat kalmadığı için devlet madalyası almamıştı.ÇAĞDAŞ ULUS / ÖZEL HABER
'KCK'lılar da Yeniden Yargılanmalı'
Adil yargılanıp beraat etmek istiyoruz diyen Balyoz ve Ergenekon davalarındayargılanan eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral İlker Başbuğ: İçimizden birileri olmasa kumpas kurulamazdıBalyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan en üst düzeyisim eski Genelkurmay Başkanı,emekli Orgeneral İlker Başbuğ.Silivri F Tipi Cezaevi’nde kaldığıiki yılda üçüncü kitabını bitirdi.İlk iki kitap Ataürk’ün hayatıylailgiliydi. Üçüncü kitabıise Silivri yargılamaları üzerine:“Suçlamalara Karşı Gerçekler” Cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcıları ve AKP sözcüleri -Ergenekon ve Balyoz sanıklarının diğerleri için olmasa bile- Başbuğ’un içeride olmasından rahatsızlıklarını defalarca dile getirdiler. Ancak tutuksuz yargılanmasını sağlayacak bir yasal düzenlemeyi bir türlü hayata geçirmediler. Şimdi ise “paralel devlet”, “çete”, “milli orduya kumpas” sözleri sonrasında ortaya çıkan “yeniden yargılama” tartışması gündemde. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun girişimine dün sivillerin nasıl baktığını yazmıştık. Silivri’de görüştüğümüz Başbuğ da askerlerin bakışını anlattı: Sadece olağanüstü tedbirle çözülür “Sayın Metin Feyzioğlu’nun çalışmalarını takip ediyoruz. Bize göre gerçekçi. Çünkü görüyorsunuz yargı alanında olağanüstü bir dönemden geçiyor Türkiye. Olağanüstü şartları olağan tedbirlerle aşmak zor. Ancak olağanüstü tedbirlerle aşabilirsiniz. Meclis Başkanımız Cemil Çiçek bile ‘Yargı bağımsızlığı öldü’dedikten sonra yargıyı, kaosu aşmak için olağanüstü tedbirler lazım. Madem herkes ÖYM’ler kalksın diyor, madem çoğunluk terör mahkemeleri kalksın diyor, uzun tutukluluktan rahatsız oluyor, o zaman yeniden yargılama yapılsın. Biz bu öneriyi çözüm olarak görüyor, koşulsuz destek veriyoruz.” Başsavcı lehimize devreye girsin “Yeniden yargılamayı gerektiren o kadar çok delil var ki ortada. Yapılabilecek iki yöntem var. Ya Meclis yasa çıkaracak yeniden yargılama yapılacak ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı sanıklar lehine Dava Daireleri Genel Kurulu’na götürebilir. Yeniden yargılamaya karşı olanlar varsao zaman ikinci yol işlesin. Onun önünde yasal engel yok ki. Yeter ki artık herkesin kabul ettiği bu adaletsizliği giderelim.” 'KCK'liler de Yeniden Yargılanmalı' Balyoz ve Ergenekon davaları üzerinden yürüyen “yeniden yargılama” konusunun KCK yargılamalarını da kapsayıp kapsamaması konusunda ise şöyle düşünüyor: “Eğer yeniden yargılama olacaksa ‘Bana olsun, ona olmasın’ diyemeyiz. ÖYM’ler kalktığında bu antidemokratik mahkemelerin elindeki tüm dosyalar genel yargıya gitmelidir.” Özellikle Balyoz davasında birçok gözaltı ve tutuklama kararları Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı yaptığı 2008- 2010 döneminde gerçekleştirildi. O dönemki çıkışları nedeniyle oldukça eleştirilen Başbuğ, şu anda Orgeneral Necdet Özel komutasındaki Genelkurmay karagâhının son girişimlerini, yaptığı suç duyurusunu nasıl değerlendiriyor? Önce samimi bir sitem ederek başladı yanıt vermeye: “Bu süreçte biz bu olayın mağdurları olarak biraz yalnız bırakıldık. TSK’de bir silah arkadaşlığı vardır. Bu arkadaşlık üniforma giyince başlar, ölünce biter. Rütbe farkı yoktur. Önemli olan iyi günde ve zor günde birbirine destek vermektir. Bu aslında ‘vefa’ duygusudur. Burada olanlardan çoğu en az 30 yıl hizmet etmiş isimler. Benim hizmetim neredeyse 50 yıl. Bizler, silah arkadaşlığının gerektirdiği vefa davranışını muvazzaf ve emekli silah arkadaşlarımızdan göremedik maalesef. Moral destektir o. Kurumsal olarak onu verecek olan da Genelkurmay Başkanlığı’dır, Genelkurmay Başkanıdır.” Gazeteci dayanışmasını kıskandık “Diğer kurumlara bakın. Medya mesela. Kendi içinden mağdur edilenlere muazzzam sahip çıktı. Çok takdir ediyorum. Gıpta ediyorum, hatta kıskanıyorum. Avukalar keza öyle. Barolar ortalığı ayağa kaldırıyor meslektaşları için. Ancak askerlere gelince çıt yok. Belki bunda bizim de zamanında hatalarımız olmuş olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Yakın bir zamanda emekli Subaylar Derneği yeni yönetimi (emekli General Erdoğan Karakuş başkanlığında)... Arzu ettiğimiz bir şeydi. Bize moral verdi.” Koca karargah gitti, insan konuşmaz mı? “Eğer iddianame çıktıktan sonra bir suç görmüyorsanız o zaman kanaatinizi de söyleyebilirsiniz. O dönem söylenecek söz yargıyı etkileme gibi yorumlanamaz. Ben mesela Saldıray Berk’le ilgili iddianameyi okudum. Toplam yarım sayfaydı. Yaptığı bir şey yoktu. Arkasından da çıktım ‘Kefilim’ dedim. Amirallere suikast iddianamesini okudum. Savcı bile bu iddiayı suçlamalar arasında saymamıştı. Çıkıp ‘Ortada suç yok’ dedim. Ama internet andıcında koskoca bir Genelkurmay karargâhı içeri alındık. Terör örgütü diye suçlanarak alındık. Bunun doğrusunu en iyi kim bilebilir? Genelkurmay karargâhı bilir. En azından insan çıkıp konuşmaz mı? Genelkurmay adına kimse gelmedi bize. Gelen arkadaşlyar, emekli olduktan sonra geldiler ancak.” Suç duyurusu: Geç de olsa olumlu Başbuğ, TSK üst yönetimine karşı burukluğunu paylaştıktan sonra geçen günlerde yapılan resmi açıklama ve yapılan suç duyurusuna da değindi: “Ortada yüzlerce askeri ilgilendiren ciddi bir mağduriyet var mı? Var. O zaman geçmişe takılıp kalmak yerine, bu mağduriyetin nasıl giderileceğine yoğunlaşmak lazım. Şu mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasına katkısı olacaksa, geç kalınmış bile olsa olumlu bir merhaledir yapılan açıklama ve suç duyuruları.” İstanbul'a göndermek doğru mu? “Tabii Genelkurmay’ın yaptığı suç duyurusunun Ankara’dan İstanbul’a gönderilmesi ne kadar doğrudur onun da tartışılması lazım. Bir kumpas kurulduysa zaten bu İstanbul’da o mahkemelerde kurulmadı mı? O zaman neden oraya gönderiliyor anlamış değiliz.” ‘Yolsuzluk dosyalarıyla takas düşüncemiz yok' Yeniden yargılama tartışmasının, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu gölgelediği iddialarına Balyoz ve Ergenekon sanığı askerler nasıl bakıyor? İşte Başbuğ’un yaklaşımı: “Burada kimsenin yeniden yargılama olsun, ama karşılığında yolsuzluk örtülsün gibi bir ‘takas’ düşüncesi yok. Bir tarafta yolsuzluk iddiaları var. Bir tarafta ‘paralel devlet’, ‘çete’ vesaire. İkisinin de üzerinde durulması lazım. ‘Kumpas sözü niye şimdi çıktı?’ deniyor. Bunu tartışmanın anlamı yok. Aslında daha önce defalarca söylenen bir şey. Bu kumpas sonucu hâlâ yaşanan çok büyük mağduriyetler var. Tutukluluğu dört yılı geçen yüzlerce insan var. Önemli olan bu mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi.” ‘Af değil, Beraat istiyoruz’ “Burada kimse af istemiyor. Ben beraat istiyorum. Adil yapılacak yargılama sonucu beraat istiyorum. Bireysel olarak benim zaten Yüce Divan’da yargılanmam lazım. Ama bunun ötesinde çok ciddi mağduriyetler var. Yapılacak bir düzenlemeyle yeniden tutuksuz yargılama yolu açılmalıdır. Bunu yapacak olan Meclis’tir. Orada dört siyasi parti var. Hepsi de uzun tutukluluğa karşı mı? Karşı. O zaman CMUK’ta tutuklamalarla ilgili düzenlemeyi yapabilirler. Adil bir yargılama süreç alacakıtr. Kamuoyu da uzun tutukluluğa karşıysa yeni bir düzenleme yapılmalıdır.” Hastalar ve genç subaylara üzülüyoruz “Kendimizden çok burada hastalar var, onlara üzülüyoruz. Özelikle Prof. Fatih Hilmioğlu’nun derhal çıkarılması lazım. Sonra silah arkadaşımız emekli Korgeneral Doğan Temel var. Sağlam girdi, kanser oldu. Bir de tabii Balyoz’da Yargıtay’ın mahkûmiyet kararlarını onadığı genç subaylar var. Onlar emeklilik haklarını kazanamadılar. Aileleri perişan. Onlara çok üzülüyoruz.” ‘Gerçek, TÜBİTAK raporuyla çıkacak Söz “kumpas”tan açılınca, Başbuğ’un bu konuda daha fazla söyleyecek sözü vardı: “Yargısıyla kolluk kuvvetiyle birlikte kuruldu. Bu kumpas yargı eliyle, kolluk kuvveti eliyle kuruldu. Bir de tabii içimizden birileri var. O olmadan zaten olamazdı.” Danıştay saldırısı Ergenekon ile nasıl birleşti? İlk defa Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan tarafından dile getirilen “Orduya kurulan kumpas” konusunu aydınlatmak isteyenler için Başbuğ, Ergenekon ve Balyoz dava süreçleriyle ilgili 4 önemli olaya işaret etti: “Kumpas nedir diyenler yüzlerce delilin yanı sıra şu konulara özel dikkat göstermeli: 1. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’i bombalama davalarının Ergenekon ile birleştirilmesi. Bunun mutlaka çözülmesi lazım. 2. Erzurum ve Kayseri’de, her ikisinin de ucu cemaate giden davalar, kumpasın TSK’ye bulaştırılması açısından önemliydi. 3. Levent Göktaş’ta çıktığı ileri sürülen 51 No’lu CD olayı var, Adli Emanet’te kırılınca polis çıkıp ‘Yedeğini almıştık!’ diyor. Yedekleme 31 Aralık 2008’de yapılmış. Ama CD’nin bulunma tarihi 7 Ocak 2009. Nasıl oluyor bu? İşte kumpas budur.. Gölcük'teki CD'yi tabii ki asker koydu “4. Gölcük’te donanma komutanlığında bulunan 5 No’lu CD’yi çok önemsiyorum. Ve suçluyorum da. Onu oraya kim koydu? Tabii ki asker koydu. İşte o bulunsa Ergenekon ve Balyoz olayı çözülür, kumpas ortaya çıkardı. Cumhuriyet’te geçen hafta yazıldı. O odanın sorumlusu subay tutuksuz yargılanırken kaçmış. O CD’nin nasıl konduğu önemli, çünkü Yargıtay’ın onama kararında çok etkili oldu. Herkes Balyoz’a ‘yok’ diyor. Ama mahkeme de ‘Bak Gölcük’te senin kontrolündeki bölgede buldum’ diyor. Donanma Komutanlığı bilirkişi raporunda o CD ile ilgili iddialar dikkate alınmadı.” Gerçekler raporla çıkacak “Ergenekon ve Balyoz’da 5 No’lu CD için talebi kabul etmedi. Ama Poyrazköy davasına bakan mahkeme bunu TÜBİTAK’a ve hakikati ortaya koyarsa kumpas işte o zaman ortaya çıkacak” Üniter laik devlet istediğimiz için buradayım Sohbetimiz sırasında, “Size göre neden iki yıldır Silivri’desiniz” sorusunu yönelttiğimde, “Bunun yanıtını son kitabımda (Suçlamalara Karşı Gerçekler) bulabilirsiniz” dedikten sonra şöyle devam etti: “Elimde somut delil olmadan kimseyi itham edemem. Ama ben kendi söylediklerimi biliyorum. Ulus devlet, üniter devlet ve laik devleti savunduğumuz için buradayız. Bir de tabii bu davaların yargı süreçlerinde TSK’ye ve onun mensuplarına yönelik haksız suçlamalara tavır aldığımız için olsa gerek.” Kırılma noktası Dağlıca saldırısı Ergenekon ve Balyoz davalarının başından beri akıllardan geçen bir senaryo var. AKP hükümetinin terör ve Kürt sorununu çözmek için PKK ile müzakere ederken askerlerin güçsüz olmasını istediği ve bunu bu davalar eliyle gerçekleştirdiği şeklinde. Başbuğ’a, “Çözüm süreci nedeniyle içeride tutulduğunuzu düşünüyor musunuz” sorusunu yönelttiğimde yanıtı kısa ve net oldu: “Biraz olaylar öyle gösteriyor...” Arkasından notlarına bakarak ekledi: “Cengiz Çandar kitabında Öcalan’ın ‘İktidarlar benimle masaya oturamaz, asker engeller’ dediğini yazar. Dağlıca saldırısı TSK’ye yapılan psikolojik harekâtta bir kırılmadır. İtibarsızlaştırma ve Terörle mücadelede başarılı değil algısının oluşturulması o olayla başladı. Bu algı, siyasi makamları teröre son vermek için başka yollar aramaya yöneltti.” Hedef silah bıraktırma olmalı Hükümetin “çözüm süreci” adı altında Kürt sorununun çözümü amacıyla PKK’nin İmralı ve Kandil kanatlarıyla yürütmekte olduğu süreci de sorduk Başbuğ’a. “Siyasi otorite silahlı terörü sonlandırmak için ‘görüşme’ yolunu tercih edebilir. Karar da, sorumluluk da ona aittir. Ama bu yapılırken, üç önemli noktaya dikkat edilmesi lazım: 1- Eğer görüşme olacaksa bunun koşulsuz olması lazım. 2- Kesinlikle nihai amaç terör örgütünün silahlarını bırakması olmalı. 3- Süreç gizli yürütülmeli.” Utku Çakırözer / Cumhuriyet
Tutukluluk Süresi 5 Yıla İnerse Kimler Tahliye Olacak?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin hazırlamakta olduğu yeni demokratikleşme paketi çerçevesinde tutukluluk süresinin 5 yılla sınırlanmasına ilişkin yasa çalışması olduğunu açıkladı. Yasa ile, uzun süredir devam eden Ergenekon davası gibi davalarda halen tutuklu olan ve cezaları kesinleşmemiş sanıkların tahliyesinin önü açılacak. Yasa TBMM'den geçip, resmen yürürlüğe girdiğinde hemen salıverilecekler arasında gazeteci Tuncay Özkan, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Doğu Perinçek, Emniyet eski özel hareket dairesi başkanı İbrahim Şahın gibi isimler de yer alıyor. DANIŞTAY DAVASI SANIĞI ARSLAN DA ÇIKACAK Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay davası sanıkları da, yasanın çıkması halinde tahliye edilebilecekler. Danıştay sanığı Alparslan Arslan 22 Mayıs 2006'da tutuklanmıştı. Arslan ile birlikte halen bu davadan tutuklu olan diğer sanıklar ise, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu, Aykut Metin Şükre, Kenan Özay, Selçuk Özkan, Erkan Ayyıldız. CUMHURİYET'İ KURŞUNLAMA DAVASI SANIKLARI DA TAHLİYE OLABİLECEK Yine Ergenekon davasıyla birleştirilen Cumhuriyet gazetesine saldırı davası sanıkları Bedirhan Şinal ve Boğaç Kaan Murathan'a da tahliye yolu açılabilecek. HİLMİOĞLU'NUN 5 YILLIK TUTUKLULUĞU NİSAN'DA SONA ERECEK Sağlık durumundaki bozulma nedeniyle son dönemde ismi gündeme gelen İnönü Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu ise, yasadan hemen etkilenmeyecek isimler arasında. Yasa, TBMM'den geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayı ile Resmi Gazete'de yayınlanacak ve Resmi Gazete'de yayınlandığı gün geçerlilik kazanacak. Hilmioğlu, 13 Nisan 2009'da tutuklanmıştı. 13 Nisan 2014'te hapishanede tutukluluk süresi 5 yılı tamamlayacak. Eğer yasa 13 Nisan'dan önce geçerse, Hilmioğlu da bu tarihte serbest kalacak. İlker Başbuğ'U ETKİLEMEYECEK Ergenekon davasıyla bağlantılı olarak, irtica eylem planından yargılanan Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un durumu ise, yasa geçse bile değişmeyecek. Başbuğ, 6 Ocak 2012'de tutuklanmıştı. Dolayısıyla 5 yıllık tutukluluk süresi, eğer o zaman kadar cezası Yargıtay tarafından onanmaz, yeniden yargılama olmaz ya da Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru çerçevesinde farklı bir karar almazsa, 6 Ocak 2017'de doluyor. BALYOZ SANIKLARI DA ETKİLENMEYECEK Yasa, tutukluluk süresini 5 yılla sınırlandırdığından, Balyoz davası sanıkları bundan etkilenmeyecek. Yargılananlar arasında MHP Milletvekili Engin Alan, Bilgin Balanlı, Gürbüz Kaya, Can Erenoğlu gibi isimlerin de olduğu Balyoz davasında, hüküm kararları Yargıtay tarafından da onandığından, bu isimler 'tutuklu' değil, 'hükümlü' sıfatı taşıyorlar. Dolayısıyla, eğer yeniden yargılama ya da Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru çerçevesinde farklı bir kararı olmazsa, haklarındaki hüküm kadar hapis yatmaları gerekiyor. İŞTE ÇIKACAK ERGENEKON SANIKLARI Ergenekon davasında en uzun süreli tutuklu bulunan isimler, Ümraniye'deki gecekonduda bulunan el bombalarının sahibi olarak adı geçen ve 12 Haziran 2007'de tutuklanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım ile, aynı tarihte tutuklanan gecekondunun sahibi Mehmet Demirtaş. Bu isimleri, 15 Haziran 2007'de tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile 18 Temmuz 2007'de tutuklanan İsmail Yıldız izliyor. YAZAR ERGÜN POYRAZ DA ÇIKACAK Yine Ergenekon tutukluları arasında yer alan ve 27 Temmuz 2007'de tutuklanan yazar Ergün Poyraz da, tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yasanın çıkması halinde, bu yasadan yararlanarak tahliye olacak isimler arasında yer alıyor. Aynı davadan emekli binbaşı Fikret Emek 25 Haziran 2007'de, emekli yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk de 20 Haziran 2007'de tutuklanmışlardı. ODA TV TUTUKLU SANIKLARI Oda TV davasında tutuklu sanık yok.Yalçın Küçük, Ergenekon hükümlüsü olduğu için, Hanefi Avcı da Devrimci Karargah davasından tutuklu bulunuyor. 2008'DE TUTUKLANANLARIN TÜMÜ ÇIKACAK 2008 yılında tutuklananlar da, yasanın çıkması halinde tahliye edilecekler. 2008'de tutuklanan isimler ve tutuklandıkları tarihler şöyle; Veli Küçük- Emekli Tuğgeneral- 22 Ocak 2008 Sevgi Erenerol- Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın sözcüsü- 22 Ocak 2008 Sedat Peker- 19 Mart 2008* Semih Tufan Günaltay - Akın Birdal suikastinin azmettiricisi - 20 Mart 2008 Doğu Perinçek- İşçi Partisi Genel Başkanı- 21 Mart 2008 Hikmet Çiçek- İşçi Partisi Basın bürosu başkanı 25 Mart 2008 Kemal Kerinçsiz- Büyük Hukukçular Birliği Başkanı, avukat- 22 Ocak 2008 Fikri Karadağ- Emekli Kurmay albay, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı- 22 Ocak 2008 Emekli Orgeneral Hurşit Tolon - 1 Temmuz 2008 Levent Ersöz- Emekli Tuğgeneral- 1 Temmuz 2008 Hasan Atilla Uğur- Emekli Albay- 1 Temmuz 2008 Tuncay Özkan- 23 Eylül 2008 Durmuş Ali Özoğlu- Toplumsal Dönüşüm Yayınevi editörü- 1 Temmuz 2008* Kemal Aydın- 1 Temmuz 2008 Tutukluluğu 5 yılla sınırlayan yasa, 2009 yılının Ocak ayında tutuklananların da tahliyesinin önünü açacak. Bu isimler şöyle; Mustafa Dönmez- emekli yarbay- 7 Ocak 2009 Mustafa Levent Göktaş- Emekli Albay- 7 Ocak 2009 Hasan Ataman Yıldırım- 7 Ocak 2009 İbrahim Şahin- Emniyet Özel Harekat dairesi eski başkanı - 7 Ocak 2009 KCK DAVASINDA EN ESKİ TUTUKLULAR NİSAN 2009'DAN Tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yasanın hemen çıkması halinde, bundan ilk etapta yararlanacaklar arasında KCK sanıkları bulunmuyor. Çünkü KCK’ya yönelik ilk operasyon 14 Nisan 2009’da gerçekleştirilmişti. 14 Nisan’da Diyarbakır merkezli başlatılan ve 12 ilde eşzamanlı düzenlenen bu ilk operasyonda 53 kişi gözaltına alınmıştı. Zeynep Gürcanlı | HürriyetAskeri casusluk davası Yargıtay'da onandı. Tutuklusu yok. Mahkeme kararını açıkladığı gün tutuklular tahliye edildi.
İlker Başbuğ'dan Bush Yönetimi, AKP’ye ve Cemaate Suçlama
Ergenekon'un Yargıtay'da görülen temyiz davasında 2. duruşma bu sabah başladı. Duruşmada ilk savunmayı yapan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ oldu. Başbuğ girişte savunmasını soran gazetecilere 'savunma değil taarruz diyelim' dedi. 'Amaç; TSK’ye komplo kurulması idi. Fırsat kollanıyordu. Yakaladıkları bu fırsatı kullandılar' diyen Başbuğ savunmasında “TSK'ya karşı oynanan oyunun arkasında kimler vardır? George W. Bush yönetimi, TSK'ya karşı oynanan oyunu desteklemiştir. Cemaatin ise işlenen hukuk cinayetlerinin faili olduğu anlaşılmaktadır. Bu cinayeti yargı ve emniyet içine yerleştirdikleri kadroları vasıtasıyla işlemiştir' Siyasi iktidar ise, “Ne istediler de vermedik” ve “aldatıldık” ifadeleri ile bu süreçte Cemaate gerekli desteği verdiklerini, zaten kendi sözleriyle açıkça belirtmiştir' ifadelerini kullandı. 
Özel Yetkili Mahkemeler Kaldırıldı, Şimdi Ne Olacak?
ÖYM'lerin kaldırılması 5 bin 600 davanın seyrini değiştirecek. Söz konusu davalar 133 ağır ceza mahkemesinde görülecek TBMM’de kabul edilen Özel Yetkili Mahkemeleri (ÖYM) kaldıran 5. Yargı Paketi ile Türkiye’de 1973’ten itibaren sıkıyönetim mahkemeleri, DGM’ler ve sonrasında da TMK 10’la görevli Özel Yetkili Mahkemelerle sürdürülen 41 yıllık ‘olağanüstü yargılama’ dönemi de kapandı. Hürriyet gazetesinden Umut Erdem’in haberine göre, 30 Haziran 2004’te kurulan ÖYM ve TMK’yla yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin kanun yürürlüğe girince, aralarında 28 Şubat, 12 Eylül, KCK, Poyrazköy, Odatv, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ’ın öldürülmesi gibi davalarla, terör suçlarından açılan ve yargılaması süren 5 bin 600 davanın seyri değişecek. Bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredilecek. Ve artık devlete karşı suçlar da dahil bütün davalar 133 ağır ceza mahkemesinde görülecek. Dosyalar ağır cezalara Yargı paketiyle ÖYM ve TMK 10’la yetkili mahkemeler tümüyle kaldırıldı. Yasa yürürlüğe girdiği gün bu mahkemelerde görevli özel yetkili cumhuriyet savcılarınca yürütülen Kozmik Oda, Paris’te 3 PKK’lı kadının öldürülmesi, Redhack, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la ilgili kaset, 12 Eylül 1980’de ‘sistematik işkence’ yapıldığı iddiası gibi soruşturma dosyaları da yetkili cumhuriyet başsavcılıklarına devredilecek. Yargılaması süren dava dosyaları ise bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere genel yetkili ağır ceza mahkemelerine devredilecek. Bu düzenleme uyarınca 28 Şubat, 12 Eylül, KCK, Poyrazköy, Odatv, Askeri Casusluk, faili meçhul cinayetler, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın öldürülmesi, ‘Sauna Çetesi’ ve terör suçlarından yargılaması devam eden 5 bin 600 dava ağır ceza mahkemelerine gönderilecek. Kanun yürürlüğe girdiği tarihte ÖYM’lerde görülen davalar için uygulanan 10 yıllık tutukluluk süreleri 5 yıla ineceği için bu sanıklar da tahliye olabilecek. Böylece terör suçlularının da aralarında bulunduğu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ’ın sayılarını 149 olarak açıkladığı sanıklara uzun tutukluluktan tahliye yolu açılacak. Ergenekon’da gerekçe yazılacak Kanun ile ÖYM’lerce karara bağlanan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı veya Yargıtay’ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesi sürdürülecek. Yeni düzenlemeye göre ÖYM’lerce verilip henüz gerekçesi yazılmamış olan hükümlerin gerekçeleri de düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde yazılacak. Kanunda, hüküm verilmiş ancak gerekçesi yazılmamış davaların da ağır ceza mahkemesine gönderilmesine ilişkin bir değişiklik yer almadığından, hüküm kurulan ancak gerekçesi yazılmayan Ergenekon gibi davalar ağır cezaya geri gönderilmeyecek. 6 aydır yazılmayan Ergenekon davasının gerekçeli kararı, kanun yürürlüğe girdiği tarihe kadar da yazılamazsa, kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yazılacak ve dava dosyası Yargıtay’a temyize gidecek. Temyizde ne olacak?Kanun, ÖYM’lerce verilip Yargıtay’da bulunan dosyaların incelenmesine devam edilmesini öngördüğünden Ergenekon davasının temyiz incelemesine devam edilecek. Yargıtay, ceza usul kanunlarında yapılan değişiklikler geriye yürümeyeceğinden, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen kararı esastan görüşerek karar verecek. Kanun ayrıca, ÖYM’lerin görev alanına giren suçlara uygulanan 10 yıllık tutukluluk süresini de 5 yıla indirdi. Ancak Yargıtay, temyiz incelemesi sonunda 5 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarını onarsa, tutukluluk süreleri 5 yıla indirilse de karar kesinleşeceği için bu sanıklar tahliye edilemeyecek. Yargıtay’ın, 5 yıldan fazla süredir tutuklu olan sanıklarla ilgili kararı bozması halinde ise bu sanıklar için bozma kararı ile birlikte tahliye kararı da verebilecek. Ergenekon davasında 5 yıldan fazla süredir tutuklu sanıkların isimleri şöyle: “ Alparslan Arslan , Oktay Yıldırım , Mehmet Demirtaş , Muzaffer Tekin , Fikret Emek , Ergün Poyraz , İsmail Yıldız , Veli Küçük , Mehmet Fikri Karadağ , Kemal Kerinçsiz , Sevgi Erenerol , Zekeriya Öztürk , Doğu Perinçek , Hikmet Çiçek , Hasan Atilla Uğur , Durmuş Ali Özoğlu , Tuncay Özkan , Ataman Yıldırım , Levent Göktaş , İbrahim Şahin , Mustafa Dönmez , Levent Ersöz .” Çete üyelerine teknik takip yok Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasıyla dikkat çeken yargı paketi, dün sabaha karşı 4.30’da TBMM’de kabul edildi. Türk Ceza Kanunu’nun suç işlemek için örgüt kurmayı düzenleyen 220’nci maddesi katalog suçlar kapsamından çıkarıldı. Buna karşılık nitelikli hırsızlık, yağma ve fuhuş katalog suç kapsamına alındı. Böylece ihale işlerinde olduğu gibi çete kurarak suç işleyenler dinlenemeyecek, teknik takibe alınamayacaklar. Ancak hırsızlar, yağmacılar ve fuhuş yapan ile yaptıranlar, dinleme ve teknik takibe alınabilecek. En üst dereceli kolluk amirleri hakkında inceleme ve soruşturma izni de Adalet Bakanı yerine mevcutta olduğu gibi HSYK tarafından verilecek. Yasadışı dinlemeye ceza Kişisel verilerin korunması amacıyla, bu verileri hukuka aykırı olarak kaydedenlere, yayanlara veya ele geçirenlere verilecek hapis cezalarının alt sınırı 6 aydan 1 yıla çıkarıldı. Tutuklama nedenleri içinde ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular’ yerine, ‘somut deliller’ aranacak. Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe yerine somut delillere dayalı şüphe varsa, şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilecek. El koymada da somut delil Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma koruma tedbirinin uygulanabilmesi bakımından suçun işlendiğine ve belirtilen değerlerin bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin varlığı aranacak. Taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’ndan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınacak. Sürekli dinlemeye son Koruma tedbirleri bakımından öngörülen sisteme paralellik sağlanarak iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirine karar verilebilmesi, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığına bağlanıyor. Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili sürekli dinlemeye son verilerek, 6 ayla sınırlandırılıyor. Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı durumunda şüpheli telekomünikasyon yoluyla dinlenebilecek.T24