Araplar: Uzlaşmamakta Uzlaşan Halk
Dünya, Arap zirvelerinde bolca büyük söz ve çok az somut şey beklemeyi artık öğrendi, Kuveyt'te bugün ve yarın yapılacak Arap Zirvesi de istisna olmayacak.Aslında beklentiler geçmişe kıyasla çok daha az.Arap liderleri zirvesi, tüm diğerleri gibi 70 yıl önce 'üye ülkelerin yakın işbirliği' amacına ulaşmak için karşılıklı koordinasyonu geliştirmek için kurulan Arap Birliği'nin çatısı altında yapılıyor.Sömürge dönemi sonrasındaki coşku sırasında işbirliğinden çok daha fazlası mümkün görünüyordu.Milyonlarca Arap Fas'tan doğudaki Körfez ülkelerine dek birlik kurmak için İngiliz ve Fransız sömürgecilerin diktiği sınır tellerini yıkmayı düşlüyordu.Enerjik genç liderler işbaşına geldiğinde gereken tüm unsurlar varmış gibi görünüyordu. Ortak din, dil, tarih ve kültür ve Araplar'ın kendine saygısını yeniden kazanmasına hasret vardı.Ama bugün gözleri parlayan birkaç idealist dışında hala Arap birliği rüyasına tutunan pek kimse kalmadığı kesin.Yarım yüzyıldan fazla süren hükümetler arası kıskançlık, rekabet ve savaş çoğu Arap için bu rüyayı tarihe gömdü.Arap Baharı diye anılan 2011'deki halk ayaklanmaları beklentileri yine yükseltti. Araplar arasındaki birliği değil belki, ama yine de halkın arzularına yakın bir şeye dair beklentiyi arttırdı.Diktatörleri devirme isteği büyük ölçüde o aynı onur ve kendine saygıyı yeniden kazanma arzusundan kaynaklanıyordu.Yeni rejimler, sömürge döneminde çizilen sınırları aşamayacağını kabul etti. Bunun için artık çok geçti.Ancak yine de İsrail, Filistinliler'in durumu, gelir dağılımındaki eşitsizlik, gençler arasındaki işsizlik, yetersiz eğitim sistemleri Arap ülkeleri arasındaki çok az karşılıklı yatırım ve daha niceleri gibi ortak bölgesel sorunlar karşısında en azından birlikte çalışabileceklerine dair bir umut vardı.Bir kez daha gerçekler en ihtiyatlı beklentilerin bile çok ardına düştü.Ortadoğu'daki 40 yıllık gazetecilik hayatımda Arap dünyasının hiç bu kadar bölünmüş olduğunu görmedim. Araplar karmaşık, yoğun bir ideolojik ve mezhepsel farklılıkların altında tutsak kaldı.Ortadoğu'nun bir köşesindeki bölgesel kuruluşta bile, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi'nde sorunlar var.1981'de İngiltere Körfez Bölgesi'nden çekilirken kurulan Körfez İşbirliği Konseyi ekonomik entegrasyon ve güvenilir bir ortak savunma mekanizması oluşturmak gibi hedeflerine ulaşamadı. Ama kuruluş bugün daha önce görülmediği kadar kaos içinde.Suudi Arabistan BAE ve Bahreyn, Mısır ve diğer yerlerde Müslüman Kardeşler'e desteği nedeniyle Katar'daki büyükelçilerini geri çekti.Kuveyt ve Umman bu krizde tarafsız kaldı. Yani Körfez İşbirliği Konseyi'nde bölgesel politika ve Müslüman Kardeşler'e destek anlamında üç farklı kamp var artık.Suudi Arabistan ve Bahreyn İran'ı ülkelerindeki Şii topluluklarını kışkırtarak içişlerine karışmakla suçluyor. Umman da geçtiğimiz günlerde İran Dışişleri Bakanını resmi bir ziyarette ağırladı.Umman ayrıca, İran ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gizli nükleer görüşmelere arabuluculuk yaparak diğer kuruluş üyesi ülkeleri kızdırdı.Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar listesi uzayıp gidiyor; Irak Suudi Arabistan ve Katar'ı ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı. Mısır ve Katar'ın arası Müslüman Kardeşler nedeniyle gergin. Mısır Hamas'ı bir terör örgütü ilan etti ve Gazze'yi abluka altında tutuyor. Dış destekli bir içsavaşa kapılıp giden Suriye Suudi Arabistan ve Katar'ı ülkenin altını oymaya çalışmakla suçluyor. Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün Irak'ı Şii İran'ın bir ajanı olarak davranmak ve İran silahların Suriye'ye ulaşmasına izin vermekle, ayrıca Irak'taki Sünni toplumu dışlamakla suçluyor. Lübnan Suriye hükümeti yanlıları ve karşıtları şeklinde bölünmüş halde.Araplar arasındaki birlik çok uzun süredir gündemde değil artık. Bugün anlamlı bölgesel işbirliği de uzak bir ihtimal gibi görünüyor.