onedio
Görüş Bildir

Mahir Ünal Haberleri

Mahir Ünal ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Mahir Ünal ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanlığı'nda Oy Verme Saatleri Belirlendi
ANKARA Yüksek Seçim Kurulu (YSK), cumhurbaşkanı seçiminde oy verme günü olan 10 Ağustos Pazar günü, seçimin ikinci oylamaya kalması durumunda ise 24 Ağustos Pazar günü, tüm yurtta oy verme başlangıç ve bitiş saatlerini 08.00 ile 17.00 olarak belirledi. Resmi Gazete'de yer alan YSK kararında, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 89. maddesine göre ' Oy verme günü, saat 08.00'den 17.00'ye kadar geçecek zamanın,oy verme süresi olarak belirlendiği, ancak saat 17.00'ye geldiği halde, sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenlerin, başkan tarafından sayıldıktan sonra sırayla oylarını kullanacakları belirtildi. Oy verme süresinin başlayış ve bitiş saatlerini, sürenin korunması kaydıyla, mevsim ve bölge özellikleriyle ulaşım durumlarına göre, bütün yurtta veya gerekli görülen seçim çevrelerinde, seçim gününden en az bir hafta önce ilan edilmek koşuluyla, YSK'nın tespit edeceği hatırlatıldı. Bu hükümler çerçevesinde, cumhurbaşkanı seçiminde oy verme günleri itibariyle bütün yurtta illere göre güneşin doğuş ve batış saatlerindeki farklılıklar ışığında, oy verme süresinin başlangıç ve bitiş saatleriyle ilgili kararda, ' Cumhurbaşkanı seçimindeoy verme günü olan 10 Ağustos 2014 Pazar günü, seçimin ikinci oylamaya kalması durumunda ise 24 Ağustos 2014 Pazar günü, tüm yurtta oy verme başlangıç ve bitiş saatlerinin 08.00-17.00 olarak belirlenmesine karar verildi' bilgisi yer aldı. Seçimde kullanılacak birleşik oy pusulalarının şekli Bu arada YSK, cumhurbaşkanı seçiminde kullanılacak, Yüksek Seçim Kurulunca özel surette imal ettirilmiş ve 'Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu' filigranı bulunan birleşik oy pusulalarında, cumhurbaşkanı adayına ait bilgilerin yer alacağı alanın genişliğinin 5,5 santimetre olacak şekilde ve aday sütunları arasında 0,75 santimetre ve iki çizgi ile belirlenmiş bir aralık bırakılarak bastırılmasına karar verdi. Resmi Gazete'de yer alan YSK kararına göre, TBMM Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı'nın; 30 Haziran tarihli yazısı ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 110 milletvekili ile Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ve 51 milletvekilinin Prof. Dr. Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığı hakkındaki başvuruları ve ekleri, YSK'ya sunuldu. TBMM Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı'nın; 1 Temmuz tarihli yazısıyla Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır ve 306 milletvekilinin İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığı hakkındaki başvuruları ve eklerinin de YSK'ya sunulduğu kaydedildi. Kararda, yine 1 Temmuz tarihli yazıyla da Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve 28 milletvekilinin Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı adaylığı hakkındaki başvurusu ve eklerinin YSK'ya sunulduğu yer aldı. Cumhurbaşkanı adaylığı için 3 aday Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuru süresinin sona erdiği 3 Temmuz Perşembe günü saat 17.00 itibariyle 3 ismin dışında başkaca başvuru bulunmadığı bildirilen kararda, seçim takvimi gereğince, cumhurbaşkanı seçiminde kullanılacak birleşik oy pusulalarının basımına 15 Temmuz'da başlanacağı kaydedildi. Daha önce yayımlanan kararda, ''Cumhurbaşkanı adayına ait bilgilerin yer alacağı alanın genişliğinin 4 santimetre olacak şekilde ve aday sütunları arasında 0,75 santimetre ve iki çizgi ile belirlenmiş bir aralık bırakılarak bastırılmasına,'' şeklinde olan maddenin adayların isimlerinin yerleştirilmesinde sıkıntı yaşanmaması gerektiği dikkate alınarak, şu şekilde değiştirildiği bildirildi: ' Cumhurbaşkanı seçiminde kullanılacak birleşikoy pusulasının, Yüksek Seçim Kurulunca özel surette imal ettirilmiş ve 'Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu' filigranı bulunan birleşik oy pusulalarında, cumhurbaşkanı adayına ait bilgilerin yer alacağı alanın genişliği 5,5 santimetre olacak şekilde ve aday sütunları arasında 0,75 santimetre ve iki çizgi ile belirlenmiş bir aralık bırakılarak bastırılmasına.' Karar örneği, Dışişleri Bakanlığına, tüm il ve ilçe seçim kurulu başkanlıklarına kurum içi elektronik posta olarak iletilmesi ve kurulun www.ysk.gov.tr internet sitesinde yayımlanması için Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına, Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına, seçime katılma yeterliliğine sahip siyasi parti genel başkanlıklarına, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğüne gönderilecek. Partiler siyasi reklam verebilecek Siyasi partiler destekledikleri cumhurbaşkanı adayı ile ilgili siyasi reklam verebilecek. Resmi Gazete'de yayımlanan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına göre, medya hizmet sağlayıcıları, cumhurbaşkanı kesin aday listelerinin Resmi Gazete'de yayım tarihi olan 11 Temmuz 2014 tarihinden oy verme gününden önceki yirmidört saate kadar (9 Ağustos 2014, saat 24.00) olan sürede siyasi reklam yayınlayabilecek. İlk oylamada geçerli oyların salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde cumhurbaşkanı seçimi geçici sonuçlarının ilan tarihi olan 11 Ağustos 2014 tarihinden oy verme gününden önceki yirmidört saate kadar (23 Ağustos 2014, Saat 24.00) olan sürede siyasi reklam yayınlanabilecek. Adayların ve siyasi partilerin siyasi reklamlarında Türkçe kullanmaları esas olacak. Adayların ve siyasi partilerin verecekleri reklamlarda Türk Bayrağı ve dini ibareler kullanılamayacak. Medya hizmet sağlayıcıları, bu görevi yerine getirirken demokratik toplum düzeni gereklerine uygun bir seçim yapılabilmesi için adaylara ve siyasi partilere siyasi reklam tahsisi yaparken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uygun hizmet sunacak. Siyasi reklam yayınları, 6112 sayılı Kanun'un 8. ve Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkelere ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5, 6 ve 7. maddelerinde yer alan yayın hizmeti ilkelerine uygun olacak. Aynı reklam kuşağında, birden çok adayın ve siyasi partinin siyasi reklam yayınlanmasını istemesi halinde; istekliler arasında kura çekilerek o reklam kuşağında yayınlanacak siyasi reklamlar tespit edilecek, yayın dışında kalanlara ise istekleri halinde bir sonraki reklam kuşağında yayınlanması için öncelik verilecek. Medya hizmet sağlayıcıları, yayınlayacakları siyasi reklamlar 6112 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmünde yer alan esaslara tabi olacak ve reklamlardan ayrı olarak siyasi reklam kuşağı düzenleyemeyecek. Bir medya hizmet sağlayıcısında yayınlanacak siyasi reklamların ücreti, adaylara ve siyasi partilere göre değişkenlik gösteremeyecek. 11 Temmuz 2014 tarihinden yayın yasaklarının başlayacağı oy verme gününden önceki son yirmidört saate kadar (9 Ağustos 2014, saat 24.00) olan sürede, ilk oylamada geçerli oyların salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde cumhurbaşkanı seçimi geçici sonuçlarının ilan tarihi olan 11 Ağustos 2014 tarihinden oy verme gününden önceki yirmidört saate kadar (23 Ağustos 2014, Saat 24.00) olan sürede, medya hizmet sağlayıcıları tarafından yayınlanacak siyasi reklamlar, YSK'nın kararları doğrultusunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından izlenecek, denetlenecek ve değerlendirilecek. TRT ile ulusal düzeyde yayın yapan bütün özel radyo ve televizyon kanalları ayrım gözetilmeden izlenerek siyasi reklam yayın ilkelerine aykırılığının tespiti halinde düzenlenecek raporlar, seçim dönemi içinde RTÜK tarafından değerlendirilip, her haftanın pazartesi ve perşembe günü saat 17.00'ye kadar YSK Başkanlığına sunulacak. Yerel düzeyde yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının siyasi reklam yayın ilkelerine aykırılığının tespiti halinde ise RTÜK tarafından düzenlenecek olan raporlar, yayın kuruluşunun merkezinin bulunduğu yer ilçe seçim kurulu başkanlığına bekletilmeden gönderilecek. Siyasi partiler de destekledikleri cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak siyasi reklam verebilecek. Muhabir: Fatih Çakmak, Hüseyin Gazi KaykıAA
Ölümünün 60. Yılında Sait Faik'i Anlattılar
Bugün Türk edebiyatının ‘Kelebek Avcısı' Sait Faik Abasıyanık 'ın 60. ölüm yıldönümü. 50 yıldır her 11 Mayıs'ta onu Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı ile anılıyor. Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı’nın sahibi bu sene Mahir Ünal Eriş oldu. Abasıyanık bu sene bir de, Sait Faik öykü zincirine eklenen yazarların görüşleriyle hatırlandı. Ödülün sahipleri “Sait Faik'in, özelde sizin öykücülüğünüz, genelde Türk öykücülüğü üzerindeki etkisi nedir?” sorusuna verdikleri cevapla Sait Faik’i anlattı. Jülide Güngör ile Eda Üçer ’in Zaman gazetesinde yer alan habere göre, Mahir Ünsal Eriş, Ahmet Büke ve Behçet Çelik gibi hikayeciler Sait Faik’i şöyle anlattı: Mahir Ünsal Eriş (2014 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) “Sait Faik Abasıyanık benim için bir yazma faaliyetine niyet ettiğim günden beri üzerine yazdığım kağıdın ta kendisi. Sadece satır aralarında kalmış boşlukları doldurmaya çalıştım bu zamana kadar, kendi tanıdığım kendi bildiğim insanlarla kendi tanıdığım coğrafyayla. Her şeyden önce Sait Faik’in okuru olmak çok değerli. Ödülün de adımın yanına bir unvan gibi hayatım boyunca beni takip edecek olmasından duyduğum onuru anlatamıyorum.” Yalçın Tosun (2012 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Kendi adıma insanın derinlerindeki, o karanlık odalardaki arzularını anlatmasındaki yücelik en çok etkilemiştir beni. Arzunun görünümleri çeşit çeşittir Sait Faik'te. Bir şeyler hep duralatmaya çalışsa da yaşamın özü de sayılan arzunun yolculuğunu, yazıyla karşı çıkar buna. Öykülerinde bunu duyumsatışıysa can yakıcı güzelliktedir. Yaşamak kokar buram buram. O tramvaylardaki bütün güzel ve kirli çocuklar, denizlerdeki öpülerek geri bırakılmış tüm balıklar ile bir de biz -yazıyla kalbini kanatmışlar- gönül borcu duyarız ona. Daima.' Ahmet Büke (2011 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Sait Faik, öykümüzün hep güzel kalan annesidir. Uyurken üstümüzü örter; iyi insan, iyi öykücü olmamıza yardım eder.' Behçet Çelik (2008 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Birbirlerinden pek çok açıdan farklı olan insanların, insan onurunu ve yaşama sevincini merkeze alan yeni bir ahlakta buluşabileceklerini ifade ettiği edebi metinlerini kaleme alırken de özgür ruhludur Sait Faik. Yerleşik edebi ölçütleri, alışkanlıkları, anlatım ve kurgu biçimlerini tersyüz etmekten çekinmemiş, yeni bir dilin, yeni bir edebiyatın ilk filizleri onun öykülerinde yeşermiştir. Sait Faik'in insanın yaratıcılığını kışkırtan, ifade etmeye çalıştığım bu öykü âlemi benim için de her zaman esaslı bir esin kaynağı olmuştur.' Ayşe Sarısayın (2005 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Sait Faik, pek çoğumuz gibi beni de Türk hikâyeciliğiyle tanıştıran ilk isimlerden biri. Çocukluk yıllarımda onun ilk hikâyesi İpekli Mendil ile başlayan tanışıklığımız, edebiyatımızda bir dönüm noktası sayılan Alemdağ'da Var Bir Yılan'a dek uzandı zaman içinde. Tıkandığımı hissettiğimde, has Türkçeyi, yalın bir anlatımı özlediğimde başvurduğum yazarlardan biri oldu Türk edebiyatında bir ‘ada' olarak gördüğüm bu büyük usta. Son yıllarda adada yaşamamın da etkisiyle olsa gerek, çalışan ve üreten kalabalıklardan beslenen, sıradan yaşamların tanığı olmaktan sevinç duyan, güzelliklerin hakkını veren, çirkinliklerle karşılaştıkça ıssızlıklara, doğaya, denize, en çok da ‘ada'ya sığınan Sait Faik'i daha sık anıyorum.' Murat Gülsoy (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Sait Faik, edebiyatımızın en Batılı kalemlerinden biridir, insanlarla, toplumla, toplumsal olanla sorunları olduğunu keşfeden bireyin arketipidir. Bu nedenle de hemen her yazar günü gelir Sait Faik'le hesaplaşmak gereği duyar. Benim kişisel olarak geç keşfettiğim yazarlardandır. Belki aldığımız eğitim nedeniyle Sait Faik'i yanlış tanımış, önceliği Sabahattin Ali'ye, Orhan Kemal'e, Kemal Tahir'e vermiştim Türk edebiyatı ile tanıştığım yıllarda. Ancak sonradan, yazmaya başladığım zaman nasıl da ciddi bir akrabalığım olduğunu anlayacaktım. Nâzım'ın dediği o “zıpırlıkla hassasiyetin karmaşası”nın bugünden baktığımda Türkiye'de bireysel özgürlük fikrinin gelişiminde çok önemli olduğunu düşünüyorum.' Necati Tosuner (1999 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) 'Sait Faik'in daha lise öğrencisiyken yazdığı ‘İpekli Mendil' öyküsünü, bir yetenek tanımı olarak düşünmek hiç de yanlış olmaz. O öykünün bitişindeki “su gibi fışkıran” şiirsellik, onun yazarlığında –sonra da hep göreceğimiz gibi- anlatıma temel oluşturan, bir duygusal renk katar. Yazarlıktan başka bir iş yapmayacaktır ve yazarken, kendisini ‘Lüzumsuz Adam' diye adlandıracak kadar da içtenlikli olacaktır. Erken yaşta yitip gitse de, insan sıcağını aktaran yenilikçiliği onu hep ayakta tutacaktır. Ama Sait Faik için işler daha kolaydır. Çünkü Sait Faik için kendisinden önce gelmiş bir ‘Sait Faik' yoktur.'T24
Mahir Ünal'ın Twitter Hesabı 'Hack'lendi!
Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Grup Başkan Vekili Mahir Ünal'ın twitter adresi 'hack'lendi. Hesabı, Siber Ergenekon tim ele geçirdi.Son dönemde özellikle siyasetçilerin korkulu rüyası haline gelen 'hack'lenme olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in twitter hesabı 'hack'lenmişti. Melih Gökçek'in hesabını 'hack'leyen hacker grubu Siber Ergenekon Tim'in hedefinde bu kez Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Grup Başkan vekili Mahir Ünal vardı. Hacker grubu, Mahir Ünal'ın 'bio' kısmına 'Hesaba @Mubarhacktr tarafından el koyulmuştur.' yazdı. CNN Türk
'Sadece Türkiye'yi Değil Muhalefeti Dahi Dönüştürdük'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Biz sadece Türkiye'yi değil muhalefeti dahi dönüştürdük, değiştirdik' dedi.ANKARACumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimi kampanyası kapsamında, Etlik Mahallesi'nde düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. “Barışın, kardeşliğin, adaletin, dayanışmanın başkenti Ankara, seni bugün bir kez daha hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Ankara, senin bütün ilçelerini selamlıyorum, bütün semtlerini, caddelerini, sokaklarını selamlıyorum. Ankara, 80 vilayetten gelip buralı olan, Ankaralı olan tüm Ankaralı kardeşlerimi selamlıyorum” diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, Afganistan’dan Cezayir’e, Azerbaycan’dan Sudan’a cumhurbaşkanı seçimi için Ankara’ya gelen tüm dost ve kardeş ülkelerin gençlerini selamladığını söyledi. Ankara’nın manevi şahsiyetleri Hacı Bayram Veli, Seyit Hüseyin Gazi, Abdulhakim Arvasi, Bünyamin Ayaşi, Ali Semarkandi ve Tacettin-i Veli hazretlerine hürmetlerini ilettiğini dile getiren Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Şavaşımızın kahraman kumandanlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi hürmetle anıyorum. İstiklal Marşı'nı Ankara’da yazan merhum Mehmet Akif’e bir kez daha Rabbim’den rahmet niyaz ediyorum” diye konuştu. Erdoğan, 80 vilayete elini uzattığı, dünya başkentleri arasında itibarlı bir yeri olduğu, mazlumlara umut ışığı olduğu için Ankara ile iftihar ettiğini belirterek, “Ankara, sen Gazze’nin yanında dimdik duruyorsun. Sen, mazlumların yanında sarsılmadan duruyorsun. Sen, Suriyeli gariplere sahip çıkıyorsun. Sen, Türkmen kardeşlerine güç veriyorsun, işte onun için seninle iftihar ediyoruz Ankara. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim Ankara’yı korusun, Rabbim kardeşliğimizi, dayanışmamızı, yol arkadaşlığımızı daim eylesin” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı seçiminin Türkiye, millet, tüm dost ve kardeş halklar için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, seçime 1 gün kadığını, 5 Temmuz’da Samsun’da başladıkları kampanya sürecinde 27’si il olmak üzere 40 yerde miting düzenlediklerini, yarın da “41 kere maşallah” diyerek Konya’da vatandaşlarla buluşacaklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, dün Malatya ve Gaziantep’te vatandaşlarla muhteşem bir buluşma gerçekleştirdiklerini, Ankara’ya gelmeden önce Kayseri’de sıcağın altında 100 binlerle kuçaklaştıklarını belirterek, “Yarın Konya’da inşallah bu süreci noktalıyoruz. Buradan Ankara’ya coşkunuz, heyecanınız, ahdevefanız için teşekkür ediyorum. 81 vilayetin hepsine, bu harekete, davaya, kardeşlerine sahip çıktıkları için sonsuz şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu. Milletin, pazar günü tarihinde ilk kez doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanını tayin edeceğini, Allah’ın izni, halkın takdiriyle milletin kendi oylarıyla seçtiği ilk cumhurbaşkanının belli olacağını ifade eden Erdoğan, “Pazar gününe hazır mıyız Ankara? Sandığa gidiyor muyuz Ankara? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Türkiye’nin gücüne güç katıyor muyuz Ankara? Milletin adayına oy veriyor muyuz Ankara? Kim o aday, kim? Maşallah, süphanallah, barakeallah. Ankara kararını vermiş. Başkent Ankara tercihini yapmış, Ankara tarihi güne hazırlanmış, rabbim sizlerden razı olsun” diye konuştu. Erdoğan, Ankara’nın Selçuklu ile cihan devleti Osmanlı dönemini yaşadığını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına, İstiklal mücadelesine, Cumhuriyetin kuruluşuna yakından şahitlik yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “10 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal hayata gözlerini yumdu. Hemen ertesi gün 11 Kasım’da şurada Ulus’taki İkinci Meclis Binasını askerler kuşattı. Neden biliyor musunuz? İsmet İnönü’yü zorla cumhurbaşkanı seçtirebilmek için. Bunu da yaptılar. TBMM’yi tehdit ederek İsmet İnönü’yü cumhurbaşkanı seçtirdiler. Bu CHP var ya bu CHP… Bu CHP zihniyetinin gidecek yeri yok. Çankaya milletten koptu, Çankaya diğer vilayetlerden koptu, Çankaya yanı başındaki Yenimahalle’ye, Keçiören’e, Mamak’a, Gölbaşı’na bile uzaklaştı. Çankaya duymaz oldu, görmez oldu, hissetmez oldu. Çankaya milletin derdiyle dertlenmez oldu. O kadar ki bazı kendini bilmezler çıktı, ‘Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter’ diye şiirler yazdılar. 1920’de Meclis’te, İlk Meclis açıldığında Meclis’in duvarında ne yazıyordu biliyor musunuz? Şura Süresi’nin 38. ayeti yazıyordu. Ne diyor bu ayet? ‘Onlar, aralarında işlerini istişare ile görürler.’ Meclis, bu işi görüyordu. Sonra bunu kaldırdılar, ‘hakimiyet milletindir’ yazısını koydular. Sonra bunu da değiştirdiler, ‘egemenlik ulusundur’ yazdılar. İsmet İnönü döneminde bu yazıyı da Meclis’in duvarından sildiler. Sadece Çankaya'yı değil, Meclis’i de milletten koparmak istediler.” Başbakan Erdoğan, 1950’de Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasının ardından Ankaralıların Ulus’taki Meclis binasının önüne toplandığını, gece yarılarına kadar oradan ayrılmadığını, Adnan Menderes ve arkadaşlarının ilk işlerinin “egemenlik ulusundur” levhasını Meclis’in duvarına asmak olduğunu aktardı. Erdoğan, “Merhum Menderes geldi, milletle Meclis’i kuçaklaştırdı, merhum Celal Bayar geldi, Çankaya ile milleti kuçaklaştırdı. Merhum Özal geldi, Sayın Abdullah Gül geldi, Çankaya milletle buluştu. Şimdi inşallah 10 Ağustos’ta Çankaya ile millet arasındaki bütün engeller Allah’ın izniyle ortadan kalkıyor. 10 Ağustos’ta millet Çankaya’nın kilitlerini tamamen kaldırıyor, 10 Ağustos’ta millet bir kez daha ama bu sefer daha güçlü şekilde Çankaya ile kuçaklaşıyor, Çankaya ile bir oluyor, beraber oluyor” ifadesini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığı makamını vesayet kurumu olmaktan tamamen çıkarıyoruz' Cumhurbaşkanı seçimi için hazırladıkları reklam filmini anımsatan Başbakan Erdoğan, 'Sürgün artık sona eriyor, aşık ile maşuk artık buluşuyor, millet sahibi olduğu yıldızı getiriyor, ehline teslim ediyor. Çankaya'nın kapıları artık ardına kadar millete açılıyor. Meclis üzerindeki, milli irade üzerindeki baskıları kaldırmıştık şimdi Çankaya üzerindeki cumhurbaşkanlığı üzerindeki baskıları, tehditleri kaldırıyor; cumhurbaşkanlığı makamını vesayet kurumu olmaktan tamamen çıkarıyoruz' ifadelerini kullandı. Erdoğan, hazırladıkları reklam filminden MHP'lilerin rahatsız olduğunu belirterek, şunları söyledi: 'Neden biliyor musunuz? Ezan varmış, seccade varmış. Seccadenin üzerinde başı yaşmaklı benim Anadolulu bacım varmış. YSK'ya MHP şikayet etti; YSK, 6'ya 4 oy çokluğuyla onların istediği gibi karar verdi, verdiniz de ne oldu. Ben buradan sesleniyorum; 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.' Hadi gel şimdi beni sustur, bu benim İstiklal marşım ya. Böyle bir anlayış, mantık olabilir mi? Bu MHP'nin bilyeleri dağıldı, Kılıçdaroğlu'na bakar oldu, Pensilvanya'ya bakar oldu, bilye dağıttı bilye. 'Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.' Bitti, ya huyundan ya suyundan, Kılıçdaroğlu'nun peşine takılırsan gideceğin yer burası. Onlar ezanlarımızı susturmadı mı? Bu CHP, Kuran kurslarımızı kapatmadı mı? Bunlar imam hatipleri kapatmadı mı? Bunlar Kur-an'ı kapatmadı mı? Bunlar başörtümüze saldırmadı mı? Yıllarca bu ülkede okullara, üniversitelere, imam hatiplere başörtüsünden dolayı rahatsız oldular, katsayısını getirdiler ve bu ülkede inancını yaşamak isteyenlere, inancını yaşatmadılar. Ey CHP senin mazin bu kadar karanlık. Şimdi ne oldu? MHP de onun peşine takıldı.' Şu anda başörtülü olarak üniversiteye gidildiğini, imam hatiplerde bir sıkıntı olmadığını, katsayının kalktığını, istenilen üniversiteye gidildiğini ve devlet dairelerinde çalışıldığına değinen Başbakan Erdoğan, 'Bu akşam Kanal 7'de yayımlanacak programda yardımcı doçent kardeşimiz enteresan bir şey söyledi. 'Ben, öğrenci olarak başörtülü okuyamadığım üniversitede, şimdi yardımcı doçent olarak başörtülü görev yapıyorum. Onun için sizlerden Allah razı olsun' dedi. Mesele bu, baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer. Halkın rızası, hakkın rızası mesele bu' diye konuştu. 'Milletin yoksulluğunu görmediler ezanla uğraştılar' Erdoğan, başkentin on yıllar boyunca milletin gündeminden farklı gündemlerle meşgul olduğunu dile getirdi. Ankara'daki siyasetçilerin, idarecilerin kimi zaman cumhurbaşkanları ve başbakanların milletin sorunlarıyla uğraşmak yerine başka işlerle uğraştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 'Milletin yoksulluğunu görmediler ezanla uğraştılar, milletin feryadını duymadılar camilerle uğraştılar, eğitimin kalitesini yükselteceklerine, eğitimi yaygınlaştıracaklarına on yıllarca bunlarla uğraştılar. Türkiye'yi büyütmek yerine gittiler halkın diniyle, inancıyla, kültürüyle uğraştılar. Ekonomiyi büyültmek yerine 'sermayeye yeşil' dediler, 'kızıl, ak, kara' dediler. Milletin ekmeğiyle uğraştılar' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 3 Kasım 2012'de söz konusu olumsuzluklara son verdiklerini vurgulayarak, gereksiz tartışmaların içine girmediklerini, yapay gerilimlerle oyalanmadıklarını, yasaklara, yoksulluğa ve yolsuzluğa savaş açtıklarını, 12 yılda Ankara'nın bambaşka bir şehir olduğunu anlattı. 'Demokratik tokat atalım' 'Bu, Kılıçdaroğlu denilen zavallı, siyasette hala çırak bile olamadı, bu zavallı maalesef hala edep dışı konuşmalar yaparak, hayasızca bazı hakaretler yapıyor' diyen Erdoğan, 'Bu, Kılıçdaroğlu'nun bu Bahçeli'ye bunun peşine takılan Ekmel'e, Pensilvanya'ya gelin pazar günü şu sandıktan oyları, sandıkları bütünleştirerek adeta patlatırcasına bir demokratik tokat atalım, fazla zamanımız kalmadı. Pazar akşamı partimizin genel merkezinden herkesin 'balkon konuşması' dediği o tarihi konuşmayı inşallah sizlerle buluşarak yapalım' dedi. Erdoğan, Ankara'nın şu anda bölgesinde demokrasinin, özgürlüklerin başkenti olduğunu artık yasaklayan değil özgürlükleri teslim eden bir başkent olduğunu ifade etti. Başörtüsünün artık kamuda, üniversitede serbest olduğuna, farklı dil ve lehçelerde konuşmak ve yayın yapmanın serbest olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Göğsünü gere gere 'ben Türküm, Kürtüm, Lazım, Çerkezim, Boşnakım, Romanım, Sünniyim, Aleviyim' demek serbest mi? Bizden önce neden bunlar denemiyordu? Niye söylenemiyordu, inançları yaşamak, yaşam tarzlarını idame etmek serbest mi? Kılıçdaroğlu rahatsız olmuş. Erdoğan niye böyle söylüyor, bu ayrımcılıktır. Bugüne kadar Alevi vatandaşım, Alevi olduğunu söylemediği için rahatsızdı işte onun önünü açtık, Sen de Alevisin, çık rahat rahat 'ben Aleviyim' de, korkma, rahat ol, huzurlu ol ben de Sünniyim, Sünni olduğumu rahatça söylüyorum, milleti aldatmayalım. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Mevlana'ya sevgin olduğunu söylüyorsun, ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün, aldatıcılardan olma. Biz bunu sağladığımız için Türkiye büyüdü, bunu teşhis ettiğimiz için Türkiye ekonomisi büyüdü.' 'Veren el, alan elden üstündür' Milli gelirin 820 milyar dolara yükseldiğini belirten Erdoğan, 'Ey MHP, bankaları boşalttın, bankaları' dedi. Göreve geldiklerinde zor durumda bulunan Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halk Bankası'nın şimdi güçlendiğini ifade eden Erdoğan, 'Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye'de bunlar olabilir miydi?' diye sordu. Erdoğan, 'Bakınız IMF'ye borç... CHP'nin yavrusu DSP, kendilerini ziyarete gittik. 'Bizim için öyle diyorsunuz ama biz yavru değiliz' dediler. 'Ya' dedim, 'Bırak o işi, bal gibi yavrusunuz. Ha, değilseniz, onlar sizin yavrunuz' dedim. Ne oldu? Gittiler, beraber yürüyorlar şimdi yolda. Ana ile yavru beraberler, yan yana, birlikte yürüyorlar. Bir şey olacaklarından filan değil, o ayrı mesele' diye konuştu. İktidarı IMF'ye 23,5 milyar dolar borçla devraldıklarına değinen Erdoğan, geçen yıl 14 Mayıs'ta Türkiye'nin IMF'ye borcunun sıfırlandığını belirtti. IMF'nin iimdi Türkiye'den 5 milyar dolar borç istediğini kaydeden aktaran, 'Veririz. Veren el, alan elden üstündür' ifadesini kullandı. AK Parti'den önceki iktidarın Merkez Bankasını boşalttığını bildiren Erdoğan, 'Ey Bahçeli, neyi, kime anlatıyorsun? Merkez Bankasının kasasında neredeyse bir şey kalmamıştı. 27,5 milyar dolar... Bunun da ciddi kısmı altın, bunun yanında da yurt dışındaki vatandaşlarımızın parasıydı. Ama şimdi 133 milyar dolar kasamızda paramız var. Nereden, nereye' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, Ankara ile İstanbul, Konya ve Eskişehir arasındaki yüksek hızlı tren hattına işaret ederek, Ankara'nın, hızlı trenin başkenti olduğunu söyledi. Ankara'nın, havayollarının, savunma, uzay ve uydu sanayilerinin de başkenti olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Önceki gün İstanbul'da bir kardeşimiz Edirne Keşan'da, Türkiye'de üretilen bir insansız hava aracını 24 saat 34 dakika havada kalarak bir rekor kırdı. Adı Bayraktar. Türkiye'de üretiliyor, kendi mühendislerimiz, teknisyenlerimiz üretiyor. Baba, evlatlar, hep beraber, ailece bunu yaptılar' dedi. 'Muhalefeti dahi dönüştürdük' Türkiye'nin kendi tankını, helikopterini, savaş gemisini, piyade tüfeğini, uydu ve roketini tasarlayarak, ürettiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ey gidi CHP, ey gidi MHP, sabah akşam başörtüsüyle uğraşırsan bu seviyeye gelemezsin. Sabah akşam milletin inançlarıyla uğraşırsan, ta Moğolistan'daki ilk Türk anıtlarına, Saraybosna'daki Osmanlı camilerine, köprülerine ulaşamazsın. Ama biz ulaştık, yollarını yaptık. Hani sen milliyetçiydin ya? Sen kafatası milliyetçisisin. Vatansever değilsin. Milliyetperver değilsin. Milletin diliyle, inancıyla, kültürüyle, yaşam tarzıyla uğraşırsan ekonomiyi büyütemezsin, ihracatı artıramazsın. 36 milyar dolardan aldık, bak şimdi 155 milyar dolara geldik. Nereden nereye... Bakın şimdi CHP ne yaptı, dikkat edin burası çok önemli, sözüm ona dindar, muhafazakar bir şahsı cumhurbaşkanı adayı gösterdi. CHP genel müdürü şimdi gittiği yerlerde kitaptan, Hz. Peygamberden bahsediyor. Allah lafzı celilini ağzına alıyor. Hamdolsun, ne kadar güzel. Güzel şeyler oluyor. O da alıştı bu işlere. Güzel, güzel. Aman yarabbim, ne güzel gelişmeler. Öbür taraftan HDP'nin adayı 77 milyona hitap etmeye, 'bayrak' demeye, 'vatan' demeye, 'cami' demeye başladı. Baktım ki hutbelerden de bahsediyor. Baktım, Diyanet İşleri Başkanlığını eleştiriyor. Diyor ki 'Diyanet İşleri Başkanlığı hutbeleri, merkezden gönderiyor.' Allah Allah, bak neleri takip etmeye başladı. Ya senin camiyle işin var mı? Bunlar sipariş üzerine bu işleri yaparlar, sipariş. Bunların ibadeti falan, hepsi bunların tamamıyla aldatmaya yöneliktir, oy kazanmaya yöneliktir. Bunlar olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olanlar değildir. Biz sadece Türkiye'yi değil, muhalefeti dahi dönüştürdük, değiştirdik.' 'Haddini bil' Artık muhalefete ve onun adayına söz söylemeyeceğini ifade eden Erdoğan, 'muhalefetin ne kadar içler acısı durumda olduğunun zaten görüldüğünü' söyledi. Erdoğan, şunları söyledi: 'Artık Pensilvanya dengesini yitirdi. Beddua üzerine beddua ediyor. CHP seçimden umudunu kesti, artık millete hakaret ediyor. Müslümanlara hakaret edilmesine seyirci kalıyor. Aynı programa çıkıyor, aynı programda, bu Doğan Grubu'nun yayın organında, görsel medyada çıkıyor bir tane aşağılık kadın, afedersin onun yanında Müslümanlara hakaret ediyor. Bunda ise ses yok. Şu hale bak. Kimsin sen ya? Sen kimsin? Önce haddini bil. Sen nasıl olur da yüzde 99'u Müslüman olan böyle bir ülkede, kalkarsın da 'Müslümanlardan başka bir şey mi bekleyeceksiniz' dersin? Kimsin sen? MHP derseniz, bu yönetim MHP'yi aldı, CHP'nin ve Pensilvanya'nın kuyruğu haline getirdi. Durumları gerçekten içler acısı. 30 Mart'ta Ankara'da bir ortak aday çıkardılar, derslerini aldılar. Ortak adayları hala kaybettiğine inanmış değil, mahkeme kapılarında sonuç bekliyor. 10 Ağustos'ta da ortak adaylarının akıbeti aynı olacak.' Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu için 'Ortak aday tam manasıyla evlere şenlik' nitelemesinde bulundu. 'Kılıçdaroğlu, ağlanacak haldesin' Merhum Gazeteci Savaş Ay'ın, Kılıçdaroğlu'nun Genel Müdürlüğü dönemindeki SSK hastaneleriyle ilgili programını hatırlatan Erdoğan, 'Çok başarılı bir genel müdür, değil mi? Adam gülüyor ya, sırıtıyor. Hastaneler rezalet... Sırıtıyor ya, gülüyor. Hani güleriz, ağlanacak halimize var ya, Kılıçdaroğlu sen busun, ağlanacak haldesin. Bu adamı nasıl oldu da CHP'ye getirdiler? Kaset, kaset, kaset' diye konuştu. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 'Başbakan bunu çıkarmak zorunda' dediğini belirten Erdoğan, 'Git sen çıkar ya. Yargı var, her şey var, git çıkar. Ben sana yolu gösterdim. İşte 'bu dinleyenler, bu gözetleyenler seni de gözetlediler' diyorum. Eğer bu Başbakan samimi olmasaydı, sen bugün daha da rezil olacaktın. Anayasa tartışmalarında anında olaya Binali Yıldırım kardeşimle biz müdahale ettik, hemen yayından kaldırıldı. Bizim bu iyiliğimizi hala görmüyor ve diyor ki 'Başbakan bunu çıkarsın.' Ya sen hala kalkıp da Kılıçdaroğlu'nu korumaktan vazgeç. Dürüst ol sen de. Maalesef Kılıçdaroğlu, Bahçeli, ikisi de bu oyunlara, bu Pensilvanya oyununa geldikleri halde, birçok arkadaşını aday gösteremedikleri halde, hala akıllanmadılar. Bunlar evlere şenlik.' 'Buradan ortak adaya bir ders verin. Bilmiyor, öğretin' diyen Erdoğan, İstiklal Marşı'ndan 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/ Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan, beni dünyada cüda' dizelerini okudu. Erdoğan, 'Mesele bu. Ankara, Ekmel'e İstiklal Marşı'nın bu dörtlüğünü öğretti. Ama Ekmel ne diyor, 'Bu Çanakkale Şehitleri herhalde' diyor' dedi. 'Her gün gaf, her gün hata, her gün skandal' Konuşmasında MHP'ye ve CHP'ye gönül verenlere seslenerek, İstiklal Marşı'nı bile bilmeyen birine oy vermemeleri ve cumhurbaşkanı seçmemeleri gerektiğini belirten Erdoğan, HDP'nin ise bu işlerle ilişkisi olmadığını, kongrelerinde Türk bayrağının bulunmadığını, İstiklal Marşı'nın söylenmediğini anımsattı. Erdoğan, HDP'ye gönül verenlere de seslenerek, İstiklal Marşı'nı tanımayan, bayrağa saygı duymayan bu anlayışa gereken dersin verilmesi gerektiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Hakkari'de Türk bayrağı olmadan miting yaptığını anımsatan Erdoğan, 'Bunların hali bu. Diyorum ki keşke 40 gün önce değil de 2-3 ay önce ortaya çıksaydı bu ortak aday, millet daha da çok eğlenirdi. Her gün gaf, her gün hata, her gün skandal' dedi. Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu'nun, 'Ben edebiyatçıyım. İstiklal Marşı'nı, Çanakkale Şehitleri'ni bilirim. Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Namazı'nı bilirim' sözlerine dikkati çeken Erdoğan, Yahya Kemal'in 'Süleymaniye'de Bayram Namazı' diye bir şiirinin bulunmadığını, 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı' diye bir şiiri olduğunu vurguladı. Erdoğan, 'Ben inanıyorum ki Ankara'da CHP'ye, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, Saadet Partisi'ne, BBP'ye gönül vermiş kardeşlerim bu monşer adaya destek olmayacaklar. Ankara'dan 10 Ağustos'ta inşallah farklı bir sonuç bekliyoruz. Ankara'da sadece AK Partili kardeşlerimden değil bütün vatandaşlarımdan güçlü bir destek bekliyoruz' ifadelerini kullandı. Erdoğan, 10 Ağustos'un Ankara'yı değiştireceğini, Çankaya'yı çok güçlü kılacağını, 77 milyonun bir, tek yürek ve hep birlikte Türkiye olacağını dile getirdi. 'Bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarını çoğaltacağız' Erdoğan, Ankara'nın ilçelerini, mahallelerini çok daha güçlü kılacaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ankara Kızılcahamam'ın Güven Mahallesi'ne de ulaşacak, Gazze'ye de ulaşacak, Ankara Şereflikoçhisar'ın Yeşilyurt Mahallesi'ne de ulaşacak, Somali'ye de ulaşacak, Güdül'ün Çukurören Mahallesi'ne de ulaşacak, Irak'ta Tuzhurmatu'daki Türkmenlere de ulaşacak. Selçuklu'nun mirasını geleceğe taşıyacağız, Osmanlı cihan devletinin mirasını geleceğe taşıyacağız. Cumhuriyetimizi daha da güçlendirecek, bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarını daha da çoğaltacağız.' Ankara'ya yatırımlar Ankara'ya 12 yılda yapılan yatırımlara da işaret eden Erdoğan, 'Ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 50 katrilyon lira. Ulaştırma ve haberleşmede 12,5 katrilyon, toplu konutta 11 katrilyon, eğitimde 5 katrilyon, gençlik ve sporda 2,5 katrilyon, enerjide 2 katrilyon, orman ve su işlerinde 2 katrilyon, sağlıkta 1,5 katrilyon yatırım yaptık. Ankara sağlıkta yaptığımız tesislerle ülkemizin kalbi olacak. Toplamda 7 bin 226 yatak kapasiteli Etlik ve Bilkent sağlık kampüslerinin yapımı devam ediyor. 2 şehir hastanesi kuruyoruz Ankara'ya. Birisi Etlik'te birisi Bilkent'te' diye konuştu. Ankara'yı Konya, Eskişehir, Bilecik, Sakarya, Kocaeli, İstanbul ile hızlı tren aracılığıyla buluşturduklarını, bunun devamının geleceğini bildiren Erdoğan, Avrupa'nın müstesna bir ülkesi olarak Başkentray'ın çalışmalarının hızla devam ettiğini, Batıkent-Sincan, Kızılay-Çayyolu metrolarının tamamlandığını, Keçiören-Tandoğan metro hattı yapım çalışmalarında sona yaklaşıldığını, test sürüşlerine başlayacaklarını, Kızılay'dan Esenboğa Havalimanı'na giden Ulus, Siteler, Kuzey Ankara Projesi, Pursaklar, Saray fuar alanının da güzergahında bulunduğu bir metro hattı daha kurulacağını söyledi. Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, bunlar da hayata geçirildiğinde Ankara'nın toplu taşım konusunda çağ atlayacağını belirterek, Ankara-Niğde, Ankara-İzmir, Ankara-Samsun arasında 3 otoyol projesiyle ilgili altyapı çalışmalarının son sürat devam ettiğini, 10 Ağustos'un ülke ve Ankara için milat olacağını kaydetti. Vatandaşlardan iradelerine, sandıklara, demokrasiye sahip çıkmalarını isteyen Erdoğan, Türkiye'de bulunan gurbetçilerin 44 gümrükte oylarını kullanabileceğini anımsattı. Erdoğan, Türkiye'nin önünde önemli bir fırsat olduğunu, 12 yıldır tarih yazdıklarını ifade ederek, 'İnşallah 10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin, büyük Türkiye'nin tarihini yazacağız. El ele, gönül gönüle daha güçlü bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Mutlaka sandığa gidin, güçlü Türkiye için, yeni Türkiye için oyunuzu kullanın. İleride çocuklarınıza, torunlarınıza, 'evladım, torunum, işte ben milletin ilk cumhurbaşkanını seçtiği o seçimde oy kullandım' deyin. 'Halkın oylarıyla belirlenen ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullandım' deyin' şeklinde konuştu. Meydandaki vatandaşlardan ellerini kaldırmalarını isteyen Erdoğan, 'Bize Allah yeter, bize millet yeter, kardeşlerim bize Ankara yeter. Dualarınızda Gazze'yi unutmayın, dualarınızda Mısır'ı, Libya'yı unutmayın, Suriye'deki, Irak'taki mazlum kardeşlerinizi unutmayın. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, Allah bizi utandırmasın, mahçup etmesin. Milli irade, milli güç, hedef 2023' diye konuştu. Mitingden notlar Mitingin gerçekleştirildiği alana eşi Emine Erdoğan’la gelen Başbakan Erdoğan, platforma çıkarak vatandaşları selamladı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği mitingde bazı vatandaşların da çevre binaların pencere ve balkonlarından mitingi izlediği görüldü. Erdoğan, konuşmasının ardından Saadet Partisi'nden istifa eden Amasya Hamamözü İlçesi Belediye Başkanı Bahattin Destebaş, MHP’den istifa eden Çorum Uğurludağ Belediye Başkanı Remzi Torun ve BBP’den istifa eden Karaman Sarıveliler Belediye Başkanı Hayri Samur’a AK Parti rozetlerini taktı. Erdoğan, daha sonra mitingi izlemek üzere alanda bulunan yabancı gençlerle selamlaştı. Vatandaşları da selamlayan Erdoğan, kendisi için “Uzun Adam” şarkısını besteleyen ve geçen hafta hayatını kaybeden sanatçı Murat Göğebakan’a da vatandaşlardan Fatiha okumalarını istedi. Çok sayıda pankartın bulunduğu miting alanında 'Vefayı Senden Öğrendik Sen Nereye Biz Oraya', 'Zalimler Korksun Bakışından Mazlumlar Sana Gardaş Olsun', 'Ankara Sana İnanıyor' şeklindeki pankartların yanı sıra Başbakan Erdoğan'ın reklam filminde okuduğu, Sezai Karakoç’un 'Ey Sevgili' şiirinden bölümlerin yer aldığı pankartlar dikkati çekti. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan ve Emrullah İşler, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Salih Kapusuz ve Abdulhamit Gül, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve milletvekillerinin de katıldığı mitingde, yabancı siyasetçi ve konuklar da yer aldı. Muhabir: Kadir Karakuş, Enes Kaplan, İlkay Guder, Barış Kılıç, Selma Bıyıklı Adabaş
Ali Babacan Kabine Dışı mı Kalıyor?
Tayyip Erdoğan ’ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından olağanüstü kongreye gidecek olan AKP’de gözler yeni Başbakan’ın kuracağı kabineye çevrildi. Kulislerde üç dönem kuralına takılan bakanların değişeceği, bu bakanların yerine Erdoğan'ın yakın ekibinin kabineye gireceği dile getirilirken, en çok tartışılan isim Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. Hürriyet'te yer alan habere göre AKP’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanmasının ardından, gözler hem genel başkanlığı hem de başbakanlığı üstlenecek yeni isim kadar, beraber çalışacağı kabine arkadaşlarına da çevrildi. İçerisinde kabine hesapları yeni başbakanın kim olacağına göre değişirken, tüm senaryolar için geçerli olan bazı noktalar netleşmeye başladı. Buna göre, kabinedeki üç dönemlik bakanların büyük kısmı görevine veda edecek. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan ’ın yakın çalışma ekibinden isimler ise hükümete girecek. Bu hafta genel başkan adaylığı konusunda istişareleri tamamlayacak olan Erdoğan, önümüzdeki hafta yeni kabinenin dizaynını da yapacak. Türkiye ’nin 62’nci hükümetinin kimlerden oluşacağı, AKP’de heyecanlı bir bekleyişe neden oldu. Mevcut bakanlardan özellikle siyasette 3 dönemden beri var olan bazı isimlerin değişeceği, bazılarının da kaydırma yoluyla başka bakanlıklara getirilebilecekleri belirtiliyor. AKP kulislerinde, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan , Bülent Arınç ve Beşir Atalay, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek , Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız , Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’ nın görevlerinin sona erebileceği iddia ediliyor. Grup Başkanvekilleri Mahir Ünal ile Nurettin Canikli ’nin yanı sıra Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un ise yeni kabinede yer alacakları ifade ediliyor. Perfonmansıyla parti içinde destek gören Babacan’ın görevinden alınması, kabinedeki en önemli görev değişikliklerinden biri olacak. Kulislerde, bu görevi Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, Şimşek’in görevini de Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin üstlenebileceği konuşuluyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da bir son dakika sürpriziyle yerini EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’a bırakabileceği öne sürülürken, en büyük sürprizin ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konusunda yaşanabileceğinden söz ediliyor. Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı’ndan Başbakan Yardımcılığı’na kaydırılabileceği iddia ediliyor. Bu durumda, Adalet Bakanlığı’nı Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un üstlenebileceği ifade ediliyor. Dışişleri Bakanlığı’nı Ömer Çelik veya Mevlüt Çavuşoğlu’nun üstlenebileceği, Çelik’in bu görevi üstlenmesi durumunda ise Kültür Bakanlığı için Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın adı geçiyor. Dışarıdan bakan olabilecek isimler arasında Dışişleri Bakanlığı için MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adı da kulislerde dillendiriliyor. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yerinin kaydırılması durumunda yerine Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun getirilebileceğinden söz ediliyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de yerini kendisi gibi Diyarbakırlı Galip Ensarioğlu’na bırakabileceği öne sürülüyor. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler , Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci , Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu , Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam , İçişleri Bakanı Efkan Ala , Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ’nin ise yerlerini koruyacağı belirtiliyor. Ancak Ala’nın adı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği için de geçiyor.T 24
10 Saatlik Akil İnsanlar Toplantısı
Başbakan Davutoğlu'nun Âkil İnsanlar Heyeti'yle toplantısında heyet üyeleri, Öcalan'ın mesajlarının doğrudan kamuoyuna iletilmesinin sağlanmasını istedi; Davutoğlu ise 'Kamu düzeni sağlanmadan, normalleşme olmadan Âkil İnsanlar Heyeti'nin Öcalan'la görüşmesi mümkün olmaz' dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kürt sorununa çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde biraraya geldiği Âkil İnsanlar Heyeti'yle toplantısı saat 12.30'da başladı, bittiğinde saat 23.00'e yaklaşmıştı. Heyet üyelerinin dile getirdiği konuların başında, Abdullah Öcalan'ın görüşlerinin aracılar üzerinden değil de doğrudan doğruya, süzgeçten geçirilmeden kamuoyuna iletilmesinin sağlaması geldi. Bazı üyeler Akil İnsanlar Heyeti'nin İmralı'ya gitmesini önerdi.'Öcalan’ın mesajlarının doğrudan ulaştırılması konusunda hükümetin yaklaşımı nedir?' sorusuna Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun verdiği yanıtı çıkışta toplantı katılımcılarından Fuat Keyman gazetecilere şöyle aktardı:'Şu anda kamu düzeni sağlanmadan belli bir normalleşme sağlanmadan bu tür konularda adımlar atılmayacağı vurgulandı. Eğer kamu düzeni sağlanırsa normalleşme olursa Âkil İnsanlar Grubu'nun farklı oluşumlar içinde çözüme katkı verecekleri bu tür toplantıları tekrar yapacakları söylendi. Ama şu anda direkt temasların olmayacağı vurgulandı. Kamu düzeni sağlanmadan, normalleşme sağlanmadan Âkil İnsanlar Grubu olarak da İmralı ile görüşme gibi konularda devletin bu konudaki iradesinde bir zayıflama gibi görüleceği için şu anda mümkün görünmüyor.'Keyman, bugüne kadar olduğu süreçteki esas aktörlerin görüşmelere devam edeceğini söyledi. Keyman, 'Çözüm sürecinde hükümetin iradesi devam ediyor. Fakat kamu düzeninin sağlanması, 6-7 Ekim olaylarının önemi, bu tür olayların olmaması kamu düzeninin sağlanmasının önemi de vurgulandı. Burada kamu düzeni dendiği zaman devlet otoritesi olmadığı kamu düzeninden; sokaklarda esnafın, insanların kahvelerde şehirlerde güvenliği ile ilgili bir anlayış olduğu' ifadesini kullandı.Can Paker: Hükümet'in görüşü önce kamu düzeni'Çok açık konuşuldu. Tabii ki Akil İnsanların hepsi aynı fikirde değil. Herkes sürecin başarılı olmasını sonuca gelmesini istiyor. Toplantılar yapacağız yine bu bir sivil inisiyatif olacağı için herkesin gelmesini bekleyeceğiz. Bütün siyasi aktörler ile tabii ki Abdullah Öcalan ile de konuşmalı. Ancak Başbakan'ın hükümetin görüşü önce kamu düzeninin sağlanması, üçüncü göz olarak ifade ediyorlar. Ama şu an bizden bekledikleri bireysel olarak objektif fikirlerimizi paylaşmak. Çalışma tarzı da tartışıldı ancak hükümet bu konuda hiçbir adım atmayacak kamu düzeni sağlanana kadar. Yakın bir tarihte toplantı görünmüyor. Anladığım kadarıyla hükümet önce saldırıların önlenmesi, kamu düzenin sağlanması ondan sonra barış görüşmesi... Akil İnsanlar görevini bitirmiş bir şey. Biz aslında tecrübe kazanmış insanlarız. Toplumun sürece katılması akil insanlarla sınırlı kalamaz. Kamu düzeninin sağlanmasından kasıt ise çatışma ve saldırganlık olmaması, 6-7 Ekim olaylarının bir daha akla gelmemesi.'Sürecin sacayaklarıToplantının başında da konuşan Davutoğlu sürecin üç sacayağını açıkladı. 'Birincisi çözüm süreci her halükarda devam ediyor. İkincisi çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir. Üçüncü ve en önemli mesele konjonktürel değildir' dedi.Kaynak: Al Jazeera
AKP'li Ünal: 'Değişimin Karşısında Dinler Bile Duramaz'
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, değişimin karşısında dinlerin bile duramayacağını savundu. Halkın iradesinin dışındakilerin gayrımeşru olduğunu anlatan Ünal, 'Değişimin karşısında dinler bile duramaz. İran'ı görüyorsunuz. Eğer değişime direnebilseydi İran direnirdi. Değişime direnmek yerine, değişimi doğru politikalarla yönetmeniz gerekir' dedi.AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, memleketi Kahramanmaraş'ta Sütçü İmam Üniversitesi'nin 2014- 2015 Akademik Yıl açılış törenine katıldı. AK Partili Mahir Ünal, törende 'Demokrasi ve Toplum' konulu açılış konuşması yaptı.Demokrasi kültürünün üretilmesi ve yaşatılması gereken yerin üniversiteler olduğunu belirten Ünal şunları söyledi:'Baktığınızda monarşi, oligarşi ve demokrasi var. Birçok sistemden bahsedebiliriz. Monarşi, tek bir kişinin erki ve iktidarı elinde bulundurmasıdır, padişahlık gibi. Oligarşi, bir zümrenin veya grubun yönetimi elinde bulundurmasıdır. Mesela Suriye bir oligarşidir. Bir küçük azınlık yönetimi elinde bulunduruyordu, hala da böyle. Demokrasi ise halkın kendi kendisini yönetme iradesini elinde bulundurması. Şimdi o halde istisnai duruma halk karar vermiyorsa ve istisnai duruma bir grup veya zümre karar veriyorsa, o zaman karşınıza oligarşi çıkıyor. Milletin iradesinin dışındaki bütün iradeler gayri meşrudur.''DEĞİŞİMİN KARŞISINDA DİNLER BİLE DURAMAZ'Ünal, değişimin karşısında dinlerin bile duramayacağını anlatarak İran'dan örnek verip şöyle devam etti:'Eğer değişime direnebilseydi İran direnirdi. Yani İran, kendi din yorumu ve anlayışını topluma endokrine edebilmek, enjekte edebilmek için inanılmaz kurumlar oluşturdu. Devrim muhafızlarından, Kudüs savaşçılarına kadar her türlü güvenliği almasına rağmen, bugün artık İran başka bir yere dönüştü. Değişimin karşısında duramazsın. Değişime direnmek yerine, değişimi yönetmek gerekir. Değişimi doğru politikalarla yönetmeniz gerekir.'HALKIN, MHP VE CHP'Yİ MECLİS'TE TUTMA NEDENİMilletin çözüm süreci boyunca MHP'yi, Cumhuriyet'in kazanımlarına sahip çıkması anlamında da CHP'yi mecliste tutacağını savunan Ünal, şöyle konuştu:'Biz 2011'de seçmenin önüne yeni Anayasa fikriyle gittik. Millet, Anayasayı tek başına yapma yetkisini AK Parti'ye vermedi. Dedi ki 'Git Anayasayı şu, şu, şu siyasi partilerle birlikte yap. Bir mutabakatla yap Anayasayı.' Çözüm süreci devam ettiği sürece bu millet Milliyetçi Hareket Partisi'ni mecliste tutacaktır. Çünkü onu bir denge olarak görüyor. Sorunun çözümünde bir denge unsurunu olarak görüyor. Cumhuriyet'in kazanımlarına sahip çıkma adına da CHP'yi tutuyor. Yani bütün irrasyonelitesine rağmen diyor ki, 'Ben Cumhuriyet'in değerlerine ve kazanımlarına sahip çıkıyorum ve heba edilmesini istemiyorum' mesajını veriyor. Bugün artık biz şunu daha net görüyoruz ki devletin artık bir ideolojisi olmamalıdır. Kendi kaderine, kendi mukadderatına karar verecek olan; toplumsal egemenlik hakkını kendi eliyle, sandık üzerinde temsilcileri üzerinde kullanacak olan halktır. Halkın iradesi dışında her türlü irade gayrımeşrudur.'Mahir Ünal konuşmasını tamamlamasının ardından, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi Ali Varlo, Muhsin Yazıcıoğlu ölümünün neden aydınlatılmadığını sordu. Ünal devletin bu konuyu aydınlatmayla ilgili bir eksiği olduğuna inanmadığını söyledi.Mahir Ünal'a konuşmasının ardından Rektör Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan tarafından plaket verildi.Zaman
'Saray'ın Sigortası Yok'
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın sigortalı olup olmadığı tartışmalarına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıklık getirdi. Şimşek, “Bütçe Kanununda hüküm var, sigorta yapılmıyor” dedi.Şimşek, Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında milletvekillerinden gelen, “Sarayın sigortası yapılmış mıdır, sigorta bedeli nedir, hangi şirkete sigortalattırıldı” sorusuna önce, “Bilmiyorum, dolayısıyla bedelini de bilmiyorum. Ama, bunu tabii ki her zaman sorabilirsiniz böyle bir şey varsa” diye yanıtladı.Devlet binası sigortalanmazAK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, “Orası kamu binası, kamu binalarının sigortası yapılmaz, devlet binalarına sigorta yapılmaz” derken, CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, “Yaparken TOKİ inşaat firması olarak da yapmak zorunda sigorta, kanun gereği” dedi. Şimşek de, “Genelde kamu taşıtları da sigortalanmaz, kasko yapılmaz, muhtemelen binalarda da aynı şekildedir” derken, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ise “Yani, yangına mangına karşı da Allah’a havale ettiniz” dedi.Biz gelene kadar yanmasıŞimşek ise yanındaki bürokratlardan bilgi alarak, “Bütçe Kanununda da hüküm varmış, müsteşarımız şimdi söyledi. Dolayısıyla zaten sigorta yapılmıyor, sigorta yapılmaz. Sigorta yapılmadığına göre bedeli de yoktur” diye konuştu. Türkkan ise “Saraya biz gelene kadar iyi baksınlar, yakmasınlar” diye laf attı.THY karını koyup verecekŞimşek, Başbakanlık için alınan son uçağa ilişkin bilgi verirken de, “Uçak 185 milyon dolara alınmıştır. Türk Hava Yolları tarafından satın alındı. Türk Hava Yolları buradan herhangi bir zarar etmeyecek, belki de üzerine kârını koyup verecektir” dedi. Sarıbaş’ın “Kaç para fark var” sorusuna karşılık, “Bilemiyorum ben şu anda” diyen Şimşek, Türkkan’ın, “Başbakanlık para mı ödüyor ona ayrıca” sorusuna karşılık da, “Başbakanlık para ödeyecek, evet” dedi.Bütçede Osmanlıca atışmasıBütçe görüşmelerinde AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç ile CHP Grup Başkanvekili Levent Gök arasında “Osmanlıca” atışması yaşandı. Erdin, “Osmanlıca, bugün konuştuğumuz dilin özüdür. Alfabesi de dünya genelinde kullanılan, Arap alfabesinin Türkçe’ye uyarlanmış halidir. Ancak Osmanlıca’ya olan tepki, aslında Arap alfabesine olan hırstan, İslamofobiden ortaya çıktığını düşünüyorum” dedi. Bu sözlere tepki gösteren Gök ise, “Osmanlıca ile ilgili tartışmaların İslamofobiden kaynaklandığı düşüncesi, gerçek dışıdır ve akıl dışıdır. Türkiye’de hiç kimse sizlerden daha az Müslüman değildir. Türkiye’de herkes dinini, büyük Atatürk sayesinde yıllarca, özgürce yapmıştır. Osmanlıca bir kere devlet, saray dildir, halkın kullandığı dil değildir” diye konuştu. CHP Erzinican Milletvekili Muharrem Işık da AK Parti iktidarı döneminde kadına şiddetin yüzde 1400, hırsızlık, gasp ve uyuşturucu kullanımının yüzde 100 arttığını belirterek, “Muhafazakar olduğunuzu söylüyorsunuz ama sizin döneminizde fuhuş da yüzde 300 arttı” dedi.CNN Türk