onedio
Görüş Bildir

meteor Haberleri

meteor ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. meteor ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

30 Metrelik Göktaşı Yakından Geçecek
Göktaşı ya da diğer adlarıyla meteor uzaydan Dünya'ya düşen maddelere deniyor. Dünya atmosferine ortalama olarak yılda birkaç bin göktaşı girdiği biliniyor. Ancak bunların çok azı buharlaşmadan Dünya yüzeyine ulaşabiliyor. Bunlardan biri geçtiğimiz yıl Rusya'ya düşmüş ve çok korkutmuştu. NASA'dan bir yenisi ile alakalı uyarı geldi. Ama hemen söyleyelim bu seferkinin bir zarar vermesi beklenmiyor. Çünkü DX110 ismindeki bu göktaşı büyük bir ihtimalle Dünya'yı teğet geçecek. Ancak 30 metre büyüklüğündeki bu göktaşının Dünya'ya Ay'dan daha yakın bir şekilde geçeceği söyleniyor. Bu göktaşının TSİ bu gece 11 civarında Dünya'nın yakınından geçip gideceğini de belirtelim.teknokulis
Tavuk Görünümlü Dinozor Keşfedildi
ABD'de yapılan kazılar, yeni bir dinozor türünün keşfedilmesiyle sonuçlandı. Boyu üç metreyi aşan dinozora, tavuğa benzeyen görünümü sebebiyle 'cehennemden gelen tavuk' lakabı kondu.T.rex ile aynı dönemde yaşayan yeni bir dinozor türü ortaya çıkarıldı. Fosilleri üzerindeki analizler tamamlanan ve görünümüyle dev bir tavuğu andıran Anzu wyliei, 'cehennemden gelen tavuk' lakabını aldı. Boyu 3.5 metreye kadar ulaşan ve çok sivri pençelere sahip olan Anzu wyliei, tavuk benzeri bir kafa yapısına ve muhtemelen tüylere sahipti. Antik dinozorun fosili üzerinde araştırma yapan Utah Üniversitesi'nden Emma Schachner, 'Çok büyük bir avcıydı. Yaklaşık 225 kilo ağırlığında ve 3 metrenin üzerinde boyu vardı. Böyle bir dinozorla karşılaşmak korkutucu olduğu kadar tuhaf da olurdu' ifadesini kullandı.Carneige Doğal Tarih Müzesi'nden Matt Lamanna, 'cehennemden gelen tavuk' lakabının Anzu Wyliei için oldukça uygun bulduklarını belirtti. Lamanna, fosilin Hell Creek (Cehennem Çayı) bölgesinde bulunmasının da adına katkıda bulunduğunu belirtti. Anzu adı Mezapotamya mitolojisinde kuş benzeri bir şeytanı temsil ederken, Wyliei, Carnegie Pittsburgh Müzesi yöneticilerinden birinin dinozor meraklısı torunundan esinlenerek seçildi. Kemiklerinde kırık tespit edildi Schachner, Anzu Wyliei'nin oviraptor türünün ilk üyelerinden biri olduğunu belirtti. Geçmişi 88 milyon yıl öncesine kadar uzanan Oviraptor'lar, 65 milyon yıl önce Dünya'ya düşen ve dinozorların sonunu getiren meteor çarpması sonucu yok oldu. Araştırmacılar, cehennem tavuğunun ağırlıklı olarak bitkilerle beslendiğini, ayrıca küçük hayvanlar ile bu hayvanların yumurtalarını yediğini düşünüyor. Schachner, fosillerin patolojik deliller sunduğuna dikkat çekerek, fosillerden iki tanesinin biri kaburga ve diğeri ayak kemiği olmak üzere iyileşmiş kırıklara sahip olduğu bilgisini verdi. Anzu Wyliei'nin Kuzey Amerika'da bulunan en büyük oviraptor olduğunu da belirten Schachner, dinozorun tepeli devekuşu gibi kafasında boynuza benzeyen bir ibik bulundurduğunu belirtti. Anzu Wyliei'nin, genel özellikleri bir araya getirildiğinde tavuk benzeri ve tepeli devekuşu gibi uçamayan bir dinozor olduğu ifade edildi. Kaynak: PLOS One
Yıldız Kayması Nasıl Olur?
Geceleyin açık bir havada gökyüzünü seyrederken, çeşitli renk ve parlaklıktaki yıldızların oluşturduğu o inanılmaz ve muhteşem manzaranın içinden bir yıldızın parlak bir çizgi çizerek kayıp gittiğini muhakkak görmüşsünüzdür. Bu sırada içinizden bir dilek tutup, bu dileğin gerçekleşmesi için de gördüğünüzden kimseye bahsetmemişsinizdir herhalde. Çünkü insanlar arasında, bir yıldız kaydığında, o yıldızın öleceği ve ölmeden önce dilek dileyenin arzusunu yerine getireceği inanışı yaygındır. Halk arasında yıldız kayması diye tanımlanan bu olayın aslında yıldızlarla hiç bir ilgisi yoktur. Yıldızlar dünyadan milyarlarca kilometre ötedeki uzak güneşlerdir. Güneş sistemimizin içinde Güneş ve gezegenlerin çekim kuvvetleri arasında bir oraya bir buraya gezinen sayısız göktaşı vardır. Bunlardan Dünya’nın yakınından geçerken çekim alanına girenler, hızla atmosfere dalarlar. Sürtünmeden dolayı ısınırlar, yanarlar ve arkalarında parlak, çizgi gibi bir iz bırakırlar. Sonunda tamamına yakını, düşüşün son anında görülen parlamayı takiben yok olurlar. Yer atmosferine her yıl toplamı 15 bin ton olan 200 bin kadar göktaşı düştüğü kabul ediliyor. Bu hesaba göre yerin kütlesi 4,5 milyar yıllık ömrü içinde gelen göktaşları sayesinde epeyce artmış olması gerekiyor. Dünya’ya düşen göktaşlarının incelenmeleri sonucu içlerinde dünyada var olmayan yeni bir elemente rastlanmamıştır. Atmosfere girdiklerinde yanan ve çoğunlukla yok olan göktaşlarına “meteor” denilirken bunlardan yere ulaşmayı başaranlara da “meteorit” deniliyor. Dünyamızın büyük bir kısmı okyanuslarla kaplı olduğundan yere ulaşabilen göktaşlarının çoğu da buralara düşerler. Ancak Dünya’nın bir çok yerinde de karalar üzerinde meteoritlerin yol açtığı izler ve çukurlar vardır. Ülkemizde rastlanan en büyük göktaşı 25 kilogram olup Domaniç yaylasında bulunmuştur. Dünyada bilinen göktaşlarının en büyüğü ise güneybatı Afrika’da Grootfentein’de bulunan göktaşıdır ve kütlesi 80 ton kadardır. Bugüne kadar dünyada 20 civarında insanın göktaşı isabeti nedeniyle yaralandığı tespit edilmiştir. Yani uzayda, binlerce yıl boyunca, milyarlarca kilometre yol alan bir taş, atmosfere çok uygun bir açıdan girsin, yanmadan yere kadar ulaşarak gelsin kafanıza düşsün. İşte kısmet diye buna denir!
13 Yılda 26 Meteor Patlaması Yaşandı
Rusya’nın Çelyabinsk ve Murmansk şehirlerinde meteor görülmesi, asteroit tehdidi hakkındaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bilim insanları, 2000-2013 yılları arasında 26 meteor patlaması yaşandığını açıkladı.Çelyabinsk üzerinde 15 Şubat 2013 günü patlayan 500 kiloton TNT gücündeki meteorun ardından hafta sonunda Rusya’nın bir başka kenti Murmansk’ta da meteor görülmesi, asteroit tehdidini yeniden gündeme getirdi.NASA’da görev almış emekli astronotların kurduğu B612 derneği, dün kutlanan Dünya Günü’nde önemli bir istatistik sundu. Dünya’yı tehdit eden asteroitleri takip eden örgüt, 2000-2013 yılları arasında Dünya üzerinde 26 devasa patlama yaşandığını belirtti. B612 derneğinin, Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması Örgütü’nden (CTBTO) elde ettiği verilere göre, en güçlüsü 600 kiloton olan patlamaların her biri bir nükleer patlamadan çok daha kuvvetli. Bu değere kıyasla, 1945 yılında Hiroşima’ya atılan ve on binlerce insanın ölümüne neden olan atom bombasının gücü 15 kilotondu. Nükleer patlama yaşanıp yaşanmadığını ses ötesi sinyallerle takip eden CTBTO ve gökbilimcilere göre, atmosfere giren asteroitlerin çoğu fark edilmiyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi, patlamaların atmosferin çok üst katmanlarında yaşanması. Diğer neden, meteorların büyük kısmının okyanusa düşmesi. Ancak geçtiğimiz yıl atmosfere saatte 70 bin km hızla giren ve Çelyabinsk’in 32-47 km üzerinde patlayan meteor, asteroitlerin atmosferin her zaman yukarılarında veya okyanusta patlamadığını gözler önüne serdi. 19 metre genişliğindeki meteor, en az 1200 kişinin yaralanmasına neden oldu. Tehdit yeterince anlaşılamıyor NASA astronotu Ed Lu, “Uzay’da bir ülkeyi hatta kıtayı yok edebilecek büyüklükte meteorlar var. Ancak bugüne yapılan gözlemler, Dünya’yı tehdit eden milyonlarca asteroitten 10 bin tanesini bile ortaya çıkaramadı” ifadesini kullandı. 2002’de B612 derneğini kuran isimlerden olan Lu, 'Şu an Dünya’nın tek şansı şehirleri yok edebilecek meteorların şans eseri hedefi bulmaması’ yorumunda bulundu. Yeni araştırma hakkındaki bilgileri Seattle Uçuş Müzesi’nde açıklayacak olan B612 derneği üyeleri, öldürücü asteroitleri önlemek için düşündükleri ‘Sentinel Space Telescope’ görevi hakkında da bilgi sunacak. Teleskop, güneş ışınlarını yansıtarak asteroitleri rotalarından saptırmayı, böylece Dünya’yı hedef alan göktaşlarını etkisiz kılmayı amaçlıyor. Projenin başarılı olması halinde teleskobun 2018 yılında ateşlenmesi ümit ediliyor. Kaynak: Space.com
Mars'ta 200 Bin Yıllık Su İzi
Avrupalı gökbilimciler, Mars’ın güney yarımküresinde yer alan bir kraterin jeolojik yapısı üzerinde yaptıkları incelemelerde, yüzbinlerce yıl öncesine uzanan su izlerine rastlamış olabileceklerini açıkladı.İsveç’in Göteborg Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, Mars’ta 200 bin yıl öncesinde sıvı halde su bulunduğuna dair yeni bilgiler sundu. Mars’ta bir kraterin yapısını inceleyen bilim insanları, iyi korunmuş su yolları ve akıntı kanalları tespit etti. Yapıların, Dünya’da gözlemlendiği gibi su ile ağırlaşarak bulunduğu eğimden akan maddelerin oluşturduğu izleri temsil ettiği ifade edildi.Icarus dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, madde akışı durduğu zaman su kanallarında ortaya çıkan tortu içerikli öbekler ve setlerin, incelenen kraterde de yer aldığı belirtildi. Andreas Johnsson ve meslektaşlarının gerçekleştirdiği araştırmada, uydular tarafından elde edilen görüntüler Norveç’in Svalbard takımadasında yer alan jeolojik özelliklerle karşılaştırıldı. Johnsson, Svalbard’da yaptıkları arazi çalışmasında elde edilen bilgilerle Mars krateri hakkındaki veriler değerlendirildiğinde sıvı suyun varlığının desteklendiğini belirtti. Johnsson, kraterdeki sıvı su etkisiyle yaşanan oluşumun 200 bin yıl öncesine işaret ettiğini ve bu tarihin Mars’taki buz çağından 200 bin yıl sonrasına rastladığına dikkat çekti. Sıvı su izlerine ait oluşumların çok yeni olmasının kendilerini şaşırttığını söyleyen Johnsson, “Mars’ta su yolları sık rastlanan yapılar arasında. Ancak geçmişte incelediklerimiz çok daha eskiydi ve en son buz çağıyla bağlantılıydı. Ancak en son veriler buz çağının etkisinden çok uzak. Bu durum, çökeltileri oluşturan su akıntısının daha yakın zamanlardaki etkenlerden oluştuğuna işaret ediyor” dedi. Mars çok daha soğuk ve karlıydı Mars’ın güney yarımküresindeki orta enlemlerle kalan kraterin, Mars’ın bir zamanlar nemli veya buzul olduğu dönemlerde yaşanan meteor çarpmasıyla oluştuğu düşünülüyor. Kraterdeki çökelti akıntılarının ilk olarak çatlak veya faylardan kaynaklandığını düşünen araştırmacılar, daha yakından inceleme yaptıklarında bu tür yapılar göremedi. Johnsson, suyollarının Mars’ta kar oluşumunun mümkün olduğu zamanlarda eriyen buzdan kaynaklandığını düşündüklerini belirtti. Araştırmacılar, geçmişte yörünge ekseni daha eğik olan Mars’ın gerekli şartları sunduğunu düşünüyor. Kaynak: Redorbit
Asteroid Dünya'yı Sıyırıp Geçti
Dünya, Şubat ve Mart aylarında yaşanan asteroid tehdidinin bir benzerini haftasonunda da yaşadı. Gökbilimciler, bir asteroidin Dünya'ya 300 bin km yaklaştığını açıkladı. Asteroid tehdidine karşı geliştirilecek teknolojilerin tartışıldığı günümüzde, gök taşları Dünya'yı ziyaret etmeye devam ediyor. Şubat ve Mart aylarında yaşanan gözlemlerin ardından, hafta sonunda da otobüs büyüklüğündeki bir asteroidin Dünya'nın yakınından geçtiği belirtildi.HL 129 adı verilen asteroid, Cumartesi günü Dünya'ya 300 bin kilometre yaklaştı. Ay'ın yörüngesinden geçen 7.5 metre genişliğindeki gök cismi, Cumartesi günü TSİ 10.13'te Dünya ile arasındaki mesafeyi en aza indirdi. HL 129, Uluslararası Astronomi Birliği'ne bağlı gökbilimciler tarafından geçtiğimiz Çarşamba günü tespit edildi. NASA'nın Dünya'ya Yakın Nesne Programı gibi tehdit oluşturabilecek asteroidleri tespit etmeyi amaçlayan çalışmalar olsa da, Dünya'ya yaklaşan gök cisimlerinin birçoğu son ana kadar görülemiyor. 'Şans eseri kurtulduk' NASA emeklisi astronot Ed Lu, Wired dergisine yaptığı açıklamada, 'Dünya'nın 2014 başlarında çok büyük felakete neden olabilecek bir çarpışmadan şans eseri kurtulduğunu' belirtti. Lu, 'Büyük asteroidlerin birçoğu bir ülkeyi veya kıtayı tek başına yok edebilecek potansiyele sahip. Ancak bugüne kadar yapılan gözlemler büyük yerleşim birimlerini yok edebilecek milyonlarca asteroidden sadece 10 bin tanesini keşfetti' ifadesini kullandı. Lu, şehirleri yok edebilecek asteroidlerin ne zaman tespit edileceği ve Dünya'ya erişeceklerini bilmediklerini, bu yüzden tek çarenin 'kör talih' olduğunu söyledi. Rusya'nın Çelyabinsk kentinde 15 Şubat 2013 günü meteor patlaması yaşanmasının ardından, Şubat ayında 270 m genişliğindeki Asteorid 2000 EM26 asteroidi Dünya'nın 2.6 milyon km yakınından geçmişti. Mart ayında ise üç asteroid ardı ardına Dünya'yı sıyırmış ve 60 bin kilometreye kadar yaklaşmışlardı. Kaynak: Al Jazeera