Görüş Bildir

NATO Haberleri

NATO ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. NATO ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Ortak Dil Fransızca mı? Evlilik Cüzdanları ve Sözleşmelerin Neden Fransızca Hazırlandığını İnceliyoruz
Evlilik cüzdanınızdan uluslararası anlaşmalara kadar birçok önemli belgenin neden Fransızca hazırlandığını merak ettiniz mi? Fransızca, bir zamanlar diplomasinin ve hukukun dillerinden biri olarak kabul ediliyordu. Peki bu güçlü dilin dünya sahnesindeki etkisi nasıl bu kadar büyük oldu? Fransızcanın dünya genelindeki hukuki belgelerde nasıl bu kadar baskın hale geldiğini keşfediyoruz!KaynakKaynak 2
'Telekulak' Soruşturmasında TİB Eski Daire Başkanı Tutuklandı
Tutuklama talebiyle mahkemeye sevkedilen 11 kişiden 4'ü tutuklandı, 7 kişi serbest bırakıldı. Hakkında gözaltı kararı bulunan TİB eski Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu adliyeye gelerek teslim oldu. Elieyioğlu çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 'casusluk', 'devletin birliğini bozmak' ve 'kriptolu ve normal telefonların usulsüz dinlendiği' iddialarına ilişkin soruşturması kapsamında ifadesi alınan 26 kişiden 15 kişi savcılıktaki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı, 11 kişi ise tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevkedilen 11 kişiden 4'ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklanan isimler; Osman Nihat Şen (TÜBİTAKBaşkan Vekili), Bülent Kocagürbüz (Veri İşlemeri Koordinatörlüğü), İsmail Bakar (Veri İşlemeri Koordinatörlüğü) ve Ferhat Saraç (Koordinatör İletişim Uzmanı). Serbest bırakılan 7 isimden 4'ü için adli kontrol şartı konuldu. Adli kontrol şartı konulan isimler arasında Hasan Palaz (TÜBİTAKBaşkan Yardımcısı) da bulunuyor. Adli kontrol şartı konulan isimler haftada bir karakola giderek imza verecek.İLHAN ELİEYİOĞLU TUTUKLANDIGölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 'casusluk', 'devletin birliğini bozmak' ve 'kriptolu ve normal telefonların usulsüz dinlendiği' iddialarına ilişkin soruşturması kapsamında, hakkında gözaltı kararı bulunanTİB eski Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu adliyeye gelerek teslim oldu.Soruşturma kapsamında, ifadesi alınan eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.Hakkında yakalama kararı bulunan Elieyioğlu, Gölbaşı Adliyesine gelerek teslim oldu. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Harun Ceylan'a yaklaşık 4 saat ifade veren Elieyioğlu, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İlhan Elieyioğlu'nun tutuklanmasına karar verdi.Soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan TÜBİTAK BİLGEM eski Başkanı Hasan Palaz, avukatıyla birlikte bugün Gölbaşı Adliyesi'ne gelerek teslim olmuştu.Palaz'ın ardından teslim olan TİB Başkan Vekili Osman Nihat Şen ise ifadesi alınmak üzere  GölbaşıAdliyesi'nin arka kapısından adliye binasına getirilmişti. Tutuklanan isimler şöyle:- Osman Nihat Şen (TÜBİTAK Başkan Vekili)- Bülent Kocagürbüz (Veri İşlemeri Koordinatörlüğü)- İsmail Bakar (Veri İşlemeri Koordinatörlüğü)- Ferhat Saraç (Koordinatör İletişim Uzmanı)Serbest bırakılan isimler:- Barış Yaslan (Teknik İşletme Dairesi Başkanı)- Hamza Demirezen (Koordinatör İletişim Uzmanı)- Ali Osman Tekin (Veri İşlemleri Koordinatör İletişim Uzman Yrd.)- Adil Biçer (Hukuk İşleri Daire Başkanı)- Halil Çilek (Bilgisayar Sistemleri Daire Başkanı)- Hasan Palaz (TÜBİTAK Başkan Yardımcısı)- Özgür Ören (TÜBİTAK Uzmanı)'O TELEONLAR KİME TAHSİS EDİLDİ BİLMİYORUZ'Adliye önünde basın açıklaması yapan Palaz, TÜBİTAK'ın, kriptolu telefonların sadece tasarım ve üretimini yaptığını söyledi. Kullanılan sertifika, protokoller ve algoritmaların NATO tarafından onaylı olduğunu belirten Palaz, 'TÜBİTAK olarak bilgi sahibi de değiliz yani telefon kime tahsis edildi, ne oldu bilmiyoruz. Biz teslim ettikten sonra bu telefonlara kim ne yaptı bilmiyorum' dedi.Öte yandan, Ankara merkezli 4 ilde 'Yasadışı dinleme' iddialarına yönelik gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan zanlılar adliyeye sevk edildi.Kriptolu ve normal telefonların usulsüz dinlenildiği iddiaları ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında dün gözaltına alınan zanlılar tutuldukları Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden sabah saatlerinde Ulus Devlet Hastanesi'ne getirilerek sağlık kontrolünden geçirildi. Zanlılar daha sonra Gölbaşı Adliyesi'ne getirildi. Burada, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görevli cumhuriyet savcısı Harun Ceylan tarafından zanlıların ifadesi alınacak.'Casusluk', 'devletin birliğini bozmak' ve 'Kriptolu ve normal telefonların usulsüz dinlendiği' iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında 28 kişi hakkında yakalama kararı çıkartılmış, 24 kişi Ankara merkezli operasyonda İstanbul, Sakarya ve Kocaeli'nin Gebze ilçesinde gözaltına alınmıştı.Habertürk
Dışişleri: Rus Savaş Uçağı Türk Hava Sahasını İhlal Etti
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Rusya'ya ait bir savaş uçağının 3 Ekim'de 12.08'de Yayladağı/ Hatay bölgesinde hava sahasının ihlal edildiğini, Türk F-16'larının da uçağı engellemek için havalandığını açıkladı. Rusya ise konuyla ilgili Türkiye'ye ihlalin navigasyon hatasından kaynaklandığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı: 'Irak'ta 80 Türk Vatandaşı Rehin Tutuluyor'
Dışişleri Bakanlığı, Irak'ta Musul Konsolosluğu'nda 49 personel ve bazı aile fertleri ile, Gayera ilçesinde 31 TIR şoförü olmak üzere, 80 Türk vatandaşının rehin tutulduğunu açıkladıDışişleri Bakanlığı, Irak'ta rehin alınan Türk konsolosluk görevlileri ve TIR şoförleriyle ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada Musul Konsolosluğu'nda 49 personel ve bazı aile fertlerinin ve Musul'un Gayera ilçesinde de 31 Türk vatandaşının rehin tutulduğu açıklandı. Bu açıklama ile Irak'ta rehin Türk vatandaşı sayısı 80 olarak açıklanmış oldu. İşte o açıklama; 'İŞİD mensuplarının son birkaç gündür Musul’a karşı başlattıkları saldırı sonucunda başta Batı yakası olmak üzere Musul’un önemli bir bölümünü ele geçirdikleri malumdur. İŞİD mensupları bugün (11 Haziran) sabah saatlerinde de Musul’daki Başkonsolosluğumuz yerleşkesine bir baskın gerçekleştirerek personelimizi Konsolosluk yerleşkesinden çıkarmış şehrin başka bir bölgesine nakletmişlerdir. Olay sırasında yerleşkemizde Başkonsolos dahil 49 personelimiz ve bazı aile fertleri bulunmaktaydı. Söz konusu personelimizin emniyet içerisinde ülkemize dönmeleri için tüm imkanlar seferber edilmiştir. Bu bağlamda, Irak hükümeti nezdinde de girişimde bulunulmuş ve Başkonsolosluğumuzun emniyet ve güvenliğinin sağlanmasından sorumlu oldukları hatırlatılmıştır. Öte yandan, başta Birleşmiş Milletler ve NATO olmak üzere, uluslararası kuruluşlarda da gerekli girişimler yapılmaktadır. Sayın Bakanımız BM Genel Sekreteri ve ABD Dışişleri Bakanı ile görüşerek durumu ele almıştır. Diğer taraftan, Musul’un Geyara ilçesindeki elektrik santralinde de 31 vatandaşımız aynı grup tarafından rehin alınmış olup, vatandaşlarımızın serbest bırakılması için çalışmalar devam etmektedir. Türkiye, dost ve kardeş Irak’taki mevcut durumdan derin kaygı duymakta, ülkede barış ve istikrarın bir an önce tesis edilmesini temenni etmektedir. Diğer taraftan, diplomatik misyonumuza ve vatandaşlarımıza karşı gerçekleştirilen saldırıları şiddet ve nefretle kınıyoruz. Başkonsolosluk personeli ve vatandaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bu kabul edilemez gelişmeler karşısında sessiz kalmayacağımızın, gereği neyse yapılacağının herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir.' Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 'Musul'daki son gelişmeler çerçevesinde Bakanlığımız bünyesinde vatandaşlarımızın ve Musul Başkonsolosluğumuz personelinin durumlarını takip etmek üzere 24 saat görev yapacak şekilde Kriz Merkezi kurulmuştur. Kriz Merkezi’ne vatandaşlarımızın ulaşabileceği telefon numarası : +90 312 2922950; faks numarası: +90 312 2877949, eposta adresi: kriz@mfa.gov.tr’dir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.' denildi.T24
Dışişleri: "49 İnsanın Rehin Alındığını Düşünmüyoruz"
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, IŞİD tarafından rehin alınan 49 kişi hakkında bir gelişme olmadığını söyledi. Sağlık ve güvenlik konusunda bir sıkıntı bulunmadığını belirten Koru, '49 insanın rehin alındığını düşünmüyoruz. Eğer rehin alınsaydı oturulur pazarlık yapılırdı' dediMusul'daki gelişmelere ilişkin Dışişleri Bakanlığı'nda bilgilendirme toplantısı düzenleyen Koru, sözlerine Babalar Günü'nü kutlayarak başladı. Dünden bugüne çok önemli bir gelişme olmadığını dile getiren Koru, Telafer'de sabaha karşı bir saldırı gerçekleştirildiğini ifade etti. Orada Türkmenlerin yaşadığını ifade eden Koru, IŞİD'in saldırısının karşılanıp püskürtüldüğünü vurguladı. Musul'daki gelişmeler sonrası merkezi hükümetin askeri güçlerinin bırakıp gittiğini hatırlatan Koru, Telafer'den de askeri güçlerin ayrıldığını kaydetti. 'Türkmen kardeşlerimize çok büyük görev düşüyor.' diyen Koru, bu konuyu yakından izlediklerini belirtti. 'DEVLETİN BÜTÜN ORGANLARI ÇOK SIKI BU İŞİN ÜZERİNDE' IŞİD'in elindeki rehineler konusunda bir gelişme olmadığını anlatan Koru, rehinelerin aynı binada kalmaya devam ettiğini ifade etti. 'Devletin bütün organları çok sıkı bu işin üzerinde ve temaslar sağlanıyor.' diyen Koru, devletin zirvesinin bugün bir araya geleceğini ve bütün ayrıntılarıyla konunun ele alınacağını söyledi. Beklentilerinin ve umutlarının, başta başkonsolos olmak üzere şoförler dahil bütün vatandaşların biran önce serbest bırakılması olduğunu dile getiren Koru, çalışmaların da zaten bunun üzerine olduğunu vurguladı. Musul'dan kuzeye gelenlere AFAD'ın bir takım çalışma başlattığını belirten Koru, başlatılan yardım faaliyetlerinin devam ettiğini ifade etti. İnsani yardım malzemeleri gönderildiğini anlatan Koru, yardım malzemelerinin bir kısmının yerinden alma şekliyle bir kısmının ise şoförler ile taşındığını kaydetti. Koru, Uluslararası Nakliyatçılar Derneği'yle bir toplantı yaptıklarını da ifade etti. 'BAĞDAT ŞU AN İTİBARİYLE RİSKLİ' Soruları cevaplayan Koru, 'Bağdat riskli bir bölge şu an itibariyle. Çevresi, olduğu gibi IŞİD kontrolünde. Biz vatandaşlarımızı uyarıyoruz; bir tehlike seziyorsanız biran önce terk edin. Bağdat'ı terör örgütleri ele geçirmiş değil ama bir tehlike, risk var.' dedi. NATO Genel Sekreteri'nin Türkiye ziyaretiyle ilgili olarak da Koru, 'Konu gündeme getirilecek. NATO Konseyi'nde daimi temsilcimiz ayrıntılı bilgi sundu. Genel Sekreter buraya geldiğinde bilgilendirme yapacağız.' şeklinde konuştu. Rehineler konusunda ise Koru, '49 vatandaşımızın güvenlikleri ve sağlıklarıyla ilgili bir sorun yok ve her şeyi çok yakından izliyoruz, her türlü bilgiyi alıyoruz.' şeklinde konuştu. 'BAZI İŞÇİLERİMİZ KAÇAK VE SAYILARI FAZLA' Operasyona yönelik bir soruya ise Koru, 'Operasyonla ilgili bir temasımız yok. İstikrarı için çevre ülkeler ve batılı ülkelerle çok yakın temastayız. Operasyona yönelik bir temas yok.' dedi. Kaçak işçiler konusunda Koru, 'Bazı işçilerimiz kaçak ve sayıları fazla. Ama bizim için önemli değil. Sorun olduğunda şirketlerle görüşüyoruz. Vizeli vizesiz ayrımı yapmaksızın sorun olduğunda müdahale edip gereğini yapıyoruz.' diye konuştu. 'EĞER REHİN ALINSAYDI OTURULUR PAZARLIK YAPILIRDI' Bir kaos yaşandığını dile getiren Koru, 'Bir kaos var. Bu kaosun biran önce barışla sona ermesi.' ifadelerini kullandı. Mezhepsel çatışma konusunda da Koru, 'Büyümesinden endişeliyoruz. Bizim arzumuz, bu mezheplerin huzur içinde yaşamasıdır. Bunun için çalışıyoruz.' şeklinde konuştu. Bağdat ve diğer temsilciliklerle ilgili bütün planların yapıldığını anlatan Koru, örneğin Bingazi'yi geçici olarak kapattıklarını hatırlattı. posta.com.tr
FT: Kobani Politikası Değişse de Tehlike Sürüyor
Financial Times'da bugün 'Erdoğan'ın IŞİD'e saldırı yaklaşımıyla mücadelesi' başlıklı bir yazı yer alıyor.David Gardner'ın kaleme aldığı yazıda, Kobani politikasının, PKK ile bir çatışmayı yeniden alevlendirme riski barındırdığı belirtiliyor.Ancak yazar, Türkiye'nin IŞİD'le arasındaki en tutarlı 'tampon bölge'nin, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Suriye'de tutunmaya çalışan Kürtlerin varlığı olduğunu söylüyor.Gardner, yazıya Türkiye'nin geçen hafta Irak sınırında PKK mevzilerini bombaladığını hatırlatarak başlıyor. Ve eş zamanlı olarak ABD uçaklarının, özünde PKK bağlantılı olan Kobani'deki Kürt savaşçıları rahatlatmak için IŞİD mevzilerini bombaladığını vurguluyor.Ancak yazar, bu hafta itibariyle Ankara'nın Kobani politikasında bir U dönüşü yaptığını; Türkiye'nin bu kafa karıştırıcı politikasının arkasındaysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aklındaki 'dost' ve 'düşman' Kürt ayrımının yattığını öne sürüyor.Buna göre, AKP hükümetinin uzun zamandır iyi ilişkiler içinde olduğu Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmergelerin Kobani'ye geçişine izin veriliyor fakat düşman olarak görülen PKK militanlarının kente geçişi engelleniyor.Hükümet ile hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan arasındaki müzakerelerin devam ettiğini hatırlatan yazı, şu ifadelerle devam ediyor:'Türkiye Kobani politikasını değiştirse de, hala iki büyük tehlikeyle karşı karşıya. İlki, Erdoğan'ın Kürtlerle başlattığı barış sürecinin çökmesi riski.İkincisi ise; Suriye'deki iç savaş sırasında sınırların rahat bırakılmasını fırsat bilen ve Türkiye içinde hücreler oluşturan IŞİD'in, bu hücreleri harekete geçirmesi.NATO müttefikleri, Türkiye'nin ABD öncülüğündeki koalisyona isteksizce ve çok geç katıldığı fikrindeler. Ankara ise, anlaşılır bir tavırla, diğer müttefiklerin kara operasyonu yürütmeyeceği bir savaşta, yalnızca kendisinin kara operasyonu yapması baskısına direnç gösteriyor.Ve Türkiye, yalnızca hava operasyonuyla IŞİD'le ne kadar mücadele edilebileceğini sorguluyor.'Yazıda, Türkiye'nin taleplerine de değiniliyor:'Kara operasyonu baskısına karşı çıkan Türkiye, bunun yerine uçuşa yasak, tampon bölge oluşturmak ve burada muhalifleri eğitmek istiyor.Türkiye'nin bir diğer talebi de, koalisyonun Esad rejimini devirme konusunda uzlaşması. Ancak bu talep koalisyon çevresinde çok da ilgi görmedi.Türkiye, Suriye rejimini sorunların temel nedeni olarak görüyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Esad yerinde kaldığı sürece, ılımlı Sünni muhalifleri tekrar harekete geçirmek ve IŞİD'e karşı örgütlemek zor görünüyor.Türkiye öte yandan ABD'nin ve diğer müttefiklerin güvenilirliğini de sorguluyor. 1991'deki Körfez savaşının ardından Ankara, o dönemde Kuzey Irak'ta 'uçuşa yasak bölge' oluşturulmasına rağmen, topraklarına akın eden çok sayıda Kürt mülteciyle tek başına ilgilenmişti.Nitekim Amerika'nın 2003 Irak müdahalesinin ardından, bölgede mezhep çatışmaları arttı ve Türkiye Irak'ın parçalanışını izledi.'Gardner, benzer şekilde müttefiklerin de Türkiye'ye şüpheyle yaklaştığını belirtiyor:'Ama müttefiklerinin de Türkiye konusunda soru işaretleri var. Erdoğan ve eski Dışişleri Bakanı, yeni Başbakan Davutoğlu'nun, çalkantılı Arap bölgelerinde 'Sünni İslamcı bir rüzgar yaratma' fikrinden vazgeçip vazgeçmediğini merak ediyorlar.Müttefikler, hem Türkiye'nin önceliklerini hem de zamanlamasını sorguluyorlar.Erdoğan, rakibi ana muhalefet partisine hiçbir seçimde yenilmiyor. Ana muhalefet partisi Türkiye'deki büyük bir Alevi azınlıkla özdeşleştirilirken, Erdoğan'ın söylemleri giderek daha Sünnileşiyor. Bu da Orta Doğu'yu karıştıran mezhep çatışmalarına karşı Türkiye'nin direncini azaltıyor.'Türkiye'nin en tutarlı tampon bölgesinin aslında Kürtlerin varlığı olduğunu belirten yazar, katalizör görevi gören Kürtlerin bağımsız bir Kürdistan'ı meşru kılabileceğini öne sürüyor:'Ankara'nın Kobani'ye yaklaşımı ve Erdoğan'ın IŞİD ile PYD'yi aynı kefeye koyan söylemi, Türkiye'de Kürtlerle barış sürecinin çökmesi riskini taşıyor. Oysa Türkiye'nin IŞİD'le arasındaki en tutarlı güvenli bölgeler, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Suriye'de tutunmaya çalışan Kürt varlığı.Tüm bunların sonucunda, IŞİD'in tüm azınlıklara yönelik hesaplı ve dogmatik şiddeti de göz önüne alındığında, Kürtler katalizör görevi görebilir ve bu da, bağımsız bir Kürdistan'ı haklı kılabilir.'BBC Türkçe