Görüş Bildir
Turgay Kıran: "Hamzaoğlu'nun Yanında Olacağız"
Galatasaray’da başkan adayı Turgay Kıran, takımda kıymetli bir teknik direktör olduğunu belirterek, Hamza Hamzaoğlu'nun yanında olacaklarını belirtti.Sarı-kırmızılı kulüpte bugün divan toplantısı gerçekleşirken başkan adaylarından Turgay Kıran önemli açıklamalarda bulundu.“Dursun Özbek Çanakkale’de bir algı operasyonu yaptı” diyerek sözlerine başlayan Kıran, “Bu algı operasyonları artık son bulmalı. Bizde biat kültürü olmamalı. Biz sizlerin sayesinde oy güvenine göre buraya gelir ya oy alırız ya da almayız” diye konuştu.“HAR VURUP HARMAN SAVURMA DÖNEMİ BİTMİŞTİR”Ekonomik konuları çok iyi takip ettiklerinin altını çizen Kıran, “Çok farklı bir değişiklik olduğuna inanmıyoruz. 1 milyar Dolara yakın bir borç yükü var. 220 milyon Doları bankalara olan borcumuz. Bir kısmı da diğer borçlar. Bizim buraya gelme anlamında da bir sıcak paraya ihtiyacımız olacak. Bende Galatasaray’ın ekonomik durumunu çok yakından takip ettiğim için listeme 7 ekonomist isim aldım. Ekonomi konusunda kariyer sahibi insanlar bunlar. Bizim hesaplarımız; oraya geldiğimiz anda sıcak parayı nasıl karşılarız ve Galatasaray sermayesini nasıl düzlüğe çıkaracağımızı konuştuk. Borçları düzgün bir biçimde yapılandırmaya ve vadeyi düşürmeye çalışacağız. Galatasaray’ın marka değeri bilançoyla aktif değer olarak düşüyor. Fonlamayı çeşitlemeyi düşünüyoruz. Şu anda Çin ve Körfez sermayesine girmek adına uzun vadeli stratejiler yaparak iki önemli finans devi ile Galatasaray adına iş birliği yapmaya çalışıyoruz. Ön anlaşma yapılmış işler bunlar. Özellikle körfez sermayesinde 150 milyon Dolar gelir getirmeyi planlıyoruz. Bunları daha çok çeşitlendireceğiz. Har vurup harman savurma dönemi bitmiştir. Bunları yaparken bize bugüne kadar borçla borç yaparak yapılandırmaya çalıştıklarını gösterdiler. Hiçbir ürün üretmek adına çalışma yapılmadı bugüne kadar. 1,5 milyar Dolarlık ürün geliri sağlamaya çalışacağız. Riva’yı en kısa dönemde devreye geçirip genel kurulun izniyle birlikte, borçlandığımız parayı yaptığımız yatırımlarımızla beraber karar verip buradan gelir elde etmeyi düşünüyoruz. Bir arkadaş bize 6 adet çok büyük bir arazi getirip işletme sözü verdi. Buraya iş merkezi, tatil köyleri yapıp yatırım ortaklığına Çoşkun Yılmaz’ı ve Feyyaz Atik’i ayrıca Fethi Gürsoy gibi bu konunun uzmanları arkadaşlar, projeleriyle Galatasaray’ın gayrimenkullerini değerlendirmeye çalışacaklar” ifadelerini kullandı.“Devletle olan iş birliğimiz sonucunda alt yapı konusunda bize yatırım ortaklığı sunuldu” diyen Turgay Kıran, “Türkiye’de 7 çeşitli bölgede arazi teşvik ve fon ve yabancı fonlarda genç oyuncular yetiştirmek için ortaklık kuracağız. Bu kaynaktan gelecek paralar için de çalışmalar yapacağız” dedi.'ARENA'NIN ÜZERİ 4 AYDA KAPANACAK'Sarı-kırmızılı başkan adayı Turgay Kıran, “Burada başkan adaylarından Dursun Özbek, Ali Sami Yen İş merkezi projesinde de otel konusu ortaya çıktı. Biz buna inanmadığımızdan orayı Galatasaray’ın bir merkezi haline getirip arkadaşlar maçtan önce gelsin, eğlensin maça gitsin istiyoruz. Statta ise üst kapaması projesinde sevgili Adnan Öztürk bir proje hazırlatmış ve 7 milyon Dolar karşılığında çok şeffaf bir sistemle 4 ayda o stadın üstünün kapanması halledilecek. Bizde Arena konusunda devlet büyüklerimizle sıkıntımızı paylaşacağız. Oranın bir kompleks olmasını sağlamak amacıyla bir 10 bin kişilik basket salonu ve 3 bin kişilik voleybol ve fitness salonu kuracağız. Gayrimenkul yatırım ortaklıkları ile bunları yapacağız” diyerek projelerini anlattı.Galatasaray futbol takımı hakkında da açıklamalar yapan Kıran, “Kıymetli bir teknik direktörümüz var takımımızda. Hem ekonomik hem de idari yönden başarılı bir teknik direktör Hamzaoğlu. Sanırım 3 maç sonra Galatasaray şampiyonluğunu ilan edecek. Hamza hocanın yanında olacağız ve onun yanına ise idari direktör diyeceğimiz Bülent Ünder’i getireceğiz. Sportif A.Ş’ye yönetimdeki arkadaşların ilişkisi olmamasını sağlayacağız. İsmini açıklayamayacağım iki tane çok değerli arkadaşı da buraya getireceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.Skorer
Pandev Genoa'nın Sağlık Kontrolünden Geçti
Galatasaray'ın Makedon golcüsü Goran Pandev, daha önce prensipte anlaştığı Serie A ekibi Genoa'nın sağlık kontrollerinden geçtiGalatasaray'ın sezon başında bonservis bedeli ödemeden Napoli'den transfer ettiği ancak beklenen katkıyı bir türlü alamadığı Goran Pandev, Serie A'ya geri dönüyor. Makedon oyuncu bu sabah İtalya'ya giderek yeni kulübü Genoa'ya imza atmadan önce sağlık kontrollerinden geçti. Pandev, İtalyan ekibi ile 2+1 yıllık sözleşme imzalayacak.
Uzun Kalınca Ankara Çok Sevilir!
Nalan Temeltaş / Demokrat Haber Ankara1955 Mersin doğumlu. Torosların asi çocuklarından. Türkiyelilerin vazgeçilmez politik öznelerinden. 12 Eylül faşizmine karşı kır direnişi örgütleyen gerilla komutanlarından. Yazdığı kitaplarda tanıklıklarını tarihe not düşenlerden. Avrupa’ya gitme koşulları olduğu halde Türkiye’yi terk etmemiş, yaşamının 10 yılını cezaevinde geçirmiş, daima mütevazı daima bizden biri.Devrimci yol ana davada 723. sanık.Şimdi HDP Ankara Milletvekili adayı.Mahmut Memduh Uyan.O, “Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a Dönüşü” diyenlerden değil aksine “İnsan Ankara’da kısa kalırsa sevmez ancak uzun kalınca Ankara çok sevilir” diye düşünüyor.Bu da 140 karakterle şaşı olmuş toplumumuzda Mahmut Memduh Uyan’la özet sayılabilecek söyleşimiz:“UZUN KALININCA ANKARA ÇOK SEVİLİR”Biraz kendinizden bahseder misiniz? Memleketiniz, Ankara ve bilhassa politik özne olarak yer aldığınız çalışmalar…Kendimle ilgili çok fazla şey anlatmak, biraz zor. Mersin Toros dağları ve Akdeniz ile başlar hayatım. 17 yaşından sonra Mersin’den ayrıldım. Üniversiteden önce sola eğilimliydim.Üniversite ile daha sınıfsal ve Marksist yaklaşımlarla tanıştım. Sonraki dönem ağırlıklı Ankara’da geçti, geçiyor. Ankara’yı severim. Benim için önemlidir. İnsan Ankara’da kısa kalırsa sevmez ancak uzun kalınca Ankara çok sevilir.Arkadaşlıklarım, toplumsal faaliyetlerim derken benim için Ankara ayrı bir önem taşır. Sonrası ise dağlar. Adıyaman, Malatya, Sivas, Tokat, Ordu ve Dersim dağları. 1982’de kısa bir dönem, 10 ay kadar: Suriye, Lübnan, Filistin Kampları, Filistin örgütleri, PKK ve 7-8 örgütle faşizme karşı birleşik direniş cephesi oluşturduk.Yaşamımız İstanbul’da yakalandıktan sonra 1995’e kadar, 10 yıl cezaevinde devam etti. Ankara’da politik yaşamım aralıksız sürdü. Devrimci, yaşamını bulunduğu yere ve koşullara göre somutlar.Akdeniz insanı olarak hem deniz hem dağları tecrübe etmiş durumdasınız, tercih etmeniz gerekirse hangisi öne çıkar?Hem dağları hem denizi yaşadım. Tercih yapamam, ikisini de severim. İkisi de geniş ufuklara açılır. İnsanın zihnini, gönlünü açar ikisi de…! Şimdi Ankara’dayız tabii..Son kitabınızda annenizin tatlı bir dileğinden bahsetmişsiniz. Bi eviniz olsun diye dua edermiş.Hala bir evim yok. Annem benim evim yok diye üzülüyordu. Çok bilet aldı ancak hiç çıkmadı. “Her halde Allah benim parayı nasıl harcayacağımı bilmiyor” diyordu.“SEÇİLMEYİ DÜŞÜNEREK SEÇİME GİRMİŞ DEĞİLİM”Türkiye sol harketinin sembol isimlerinden biri olarak HDP adaylığınız sempatiyle karşılandı. Devrimci Yol ana dava 723. sanıktınız, şimdiyse HDP Ankara milletvekili adayısınız. 8 Haziran’da seçilmek ve seçilmemek ne anlam ifade ediyor?Çelişki gibi görünse de 8 Haziran’da seçilmeyi düşünerek seçime girmiş değilim. Esas olarak HDP’nin barajı aşmasını hedefledik. Adaylığımız dayanışma gereğidir. Mecliste bulunarak belki bi takım sorunlar çözülebilir ama bizim düşündüğümüz siyasal anlayış ve yaklaşımlar çerçevesinde parlementarizm diye tabir edilen hatta, toplumun köklü sorunlarının o zeminde çözülebileceği inancı taşımıyoruz aslına bakarsanız. Sorunların daha ziyade toplumsal mücadeleler ve toplumun kendi iktidarını oluşturma süreciyle, devrimle çözülebileceğine inanıyoruz. O nedenle mecliste olmak ya da olmamak değil HDP’nin barajı aşması önemli. Seçildik seçilmedik gibi bir duygu ya da ruhsal durumda değiliz.Bizim amacımız Türkiye’deki toplumsal siyasallığın gelişmesi, sıkışmış siyasetin önünün açılması ve AKP’nin geriletilmesi ile bölgedeki olumsuz siyasi hedeflerinin de bir ölçüde kaldırılmasına yöneliktir.Adaylık içinde olmayalım demiştik arkadaşlara, zaten seçim sürecinde HDP’yi destekleyecektik. Kürt halkının kendi kimliğinin tanınması, diline, kültürel yapısına sahip çıkılması ve taleplerinin karşılanması demokratik taleplerdir. Kürt halkının tarihsel mücadelesi ile bir bağ kurmak esastır. Talepleri haklıdır. Ve zaten biz bunlar için yanındayız. Sonrasını da karşılıklı uygun ilişkiler çerçevesinde sürdürme niyetindeyiz.HDP % 10 barajını aşarsa bazı siyasal gelişmelerin önü açılacaktır. Özellikle ANAP’ın son dönemlerine benzeyen yozlaşmış AKP döneminin, Ortadoğu’daki politikaları felaketlere yola açmış bir iktidarın geriletilmesi, çözülmesi açısından da olumlu gelişmeler olabilir.“YENİ GELİŞMELERİN ÖNÜNÜ AÇABİLİR”HDP seçimlere parti olarak girmeseydi 35-40 milletvekili çıkarırdı. Ancak bu dengeleri etkilemez, siyasal sonuçlara yol açmaz, statüko devam ederdi. Parti olarak girmesi % 10 barajını tartıştırıyor ve artı sonuç itibarıyla iktidarı sarsabilir, yeni gelişmelerin önünü açabilir.Ayrıca HDP toplumsal kesimlere kendini açarak, toplumsal umut gelişmesi açısından zemin sunmuştur. İnsanlar “yapabiliriz”i görür. Değişmeyecek gibi gözüken bir otoritenin sarsılmasını görür. Yunanistan’ın Syriza’sına benzemese de iktidara gelmesi gibi bir sonuç olmasa da zihinlerdeki bazı şeyleri yıkar ve umut yaratır diye düşünüyorum.Kürt hareketi açısından baraja rağmen parti olarak seçimlere girmek cesur bir karardır. Çünkü baraj altı kalınırsa meclisteki bu imkanını yitirmiş olacak. Diğer alanlardaki mücadelesini yükseltmek durumunda kalacak. Ancak bu haliyle bile baraj tartışması sürer ve meşruiyet sorunu gündeme gelir. Sonrası mücadeleye devam tabii ki. Seçime bunun ötesinde anlamlar atıflar gerekmez.ğlarında cuntaya karşı direniş örgütleyen gerilla komutanlarından biriydiniz. Devrimci olanaklar açısından görüşleriniz neler?…ı ilk etapta dağa çıkan arkadaşların sayısı çok fazlaydı. Özellikle Karadeniz, Ege, Toroslar dahil. Cuntaya karşı iyi bir örgütlenme ve mücadele çizgisi oluşturulamadığı için hızla dağılma ve dökülme yaşandı. Abdullah Öcalan o dönem Taner Akçam’a toparlanma amaçlı Suriye ve Lübnan'da Filistin, FKÖ kamplarını kullanmayı önerir. Akçam bize iletti ve kabul ettik. Suriye’deki kamplarda, siyasi, askeri çalışmalarla toparlanma içinde olduk. Diğer örgütlerle cephe faaliyetleriyle arkadaşlarımızı kırlarda -bir anlamda tekrar- organize ettik. Bu organizasyon esas olarak Malatya, Sivas, Tokat, Ordu kırsalını, Dersim ve Erzincan’ın da bir kısmını kapsar.Bugünden de bakıldığında o dönemde cuntaya, faşizme karşı Türkiye’de yapılanan, en geniş kır örgütlenmesiydi. Kentlerde sınırlıydı ilişkiler. Sayıyı çoğaltmak elimizdeydi ama gerilla faaliyetinde; kendini koruyabilen, saldırabilen, geri çekilebilen yani bir tür hareketliliği yürütebilecek organize gruplar, bizim için sayıdan daha önemliydi. Bu açıdan ortaya koyduğumuz gerilla faaliyetini 250-300 kişi arasında görebiliriz. Daha çok da yerel birimleri, köyleri, ilçelerdeki yerel siyasal birliklerle birlikte ana grupların alanda hareket etmesini kastediyoruz. Kafamızdaki siyasal koşullar ve örgütlülük sürseydi, cuntaya, faşizme karşı birleşik direniş cephesinin kır hattını da içeren, Kürt coğrafyasındaki gerilla faaliyetiyle birleşmesi düşünülen Türkiye faaliyeti düşünülüyordu. Bütünsel olarak bir Türkiye devrimi hedefimiz vardı. FKBDC (Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi) bir başlangıçtı.Avrupa örgütlüğü, kırsal hatlar, cephe gerisi ilişkiler düşünülüyordu. İlerleyen süreçlerde kırsal alan ve kentlerde gelişen mücadeleyle Ortadoğu ve Avrupa’daki desteklerimizle faşizme karşı bir mücadele tasarlanmıştı. Ama bu hareket daha sonra akamete uğradı. Daha çok Avrupa’daki bizim arkadaşların iç tartışmalarıyla örgütlülük dağıldı. Cephe ilişkileri dağıldı. Biz de kendi varlığımızı tam anlamıyla bütünsel gerilla faaliyeti değil de, devrimci faaliyeti yeniden oluşturmak amacıyla, siyasal karakterli askeri faaliyete dönüştürerek sürdürdük. Bir yandan da gelişebilecek mücadeleyi desteklemek, bütünsel bir hareket oluşturmak, kırın avantajlı olanaklarını kullanarak kentlerdeki mücadeleye destek olmak çabasındaydık. Ne yazık ki bu süreçte pek çok imha olayı gerçekleşti. Biz 1985 yılında yakalandık.Dağ süreci ne kadar sürdü?Diyarbakır zindanlarında dörtlerin gecesi yaşanıyor iken neler hissettiniz?O sırada dağlardaydık. Tüm cezaevlerinde şiddet ve işkence olayları vardı. Okullar, kuran kursları, camiler, boş araziler işkence, sorgu alanlarıydı. Çok arkadaşımızı dağlarda kaybettik. Bu nedenle Kürt arkadaşlarımızın acısını da derinden hissettik.Avrupa’ya çıkarak politik hayatınızı devam ettirebilirdiniz lakin Türkiye’de kalmayı seçtiniz..Avrupa’ya gitme koşullarımız her zaman oldu ancak kullanmadık. İsteyen arkadaşlarımız çıktı. Biz Türkiye’de faşizme karşı örgütlenmede aktif rol almayı tercih ettik. Kendi dağlarımızdaydık. O süreçte dönem dönem akamete uğradık. O günler için belki sol hareketin en mühim başarısı Türkiye’de Endonezya’da olduğu gibi büyük kitlesel katliamların yaşanmamış olması. CIA Endonezya’da olan biteni hala açıklamıyor. 70-80 yıl geçti üzerinden. Oysa 40 yılı geçen bilgileri açıklamak zorunda aslında.Silahı zorunlu kılan koşullardan bahsedersek…Somut sorunlar vardı. Okula gitmek için, akademik yaşamını sürdürmek için silah taşımalıydın. Fabrikalarda hak hukuk elde etmek, direniş sürdürmek için silah taşımak zorundaydın. Neoliberal politikalar o günlerde de gündemdeydi. Karaborsa dönemiydi, ekonomi dönmüyordu. Bu ekonomik karmaşada grev ve direnişleri sürdürme bile ancak silahla korunuyordu. Bu iç savaş koşulları Pentagon projesiydi elbette. Devlet güçleri, paramiliter yapılanmalar 70’li yıllarda silahlı direnişi zorunlu kılıyordu. Mesela Maraş’ta mahalleleri yok ettiler. Alevilere yönelik saldırıydı. Direnişlerin olduğu yerlerde silah kaçınılmazdı. Çok ilginçtir mesela bazı kişilerin üzerinde silah yakalandığı halde bazı mahkemeler meşru savunma kapsamında ele alıyor, ceza vermiyorlardı.Bir yandan devrimci mücadeleye her boyutta katılırken diğer yandan yazıyordunuz. Dipnot yayınevinden çıkan son kitabınız “Kardeşim Hepsi Hikaye” 3. baskıda sanırım. Ben size “Devrimci Yol Dengbeji” diyorum. Anlatacaklarınız bitti mi yoksa bu sadece başlangıç mı?…Kitaplar hayatın akışı içerisinde oluştu. Yazmak güzel elbette, imkan olsa da sürekli yazabilsek. İlk kitabım “Ben Bir İnsanım” Mamak cezaevinde yazdığım savunmamın bir bölümüydü. İşkencede yaşananların bir kesitini, sorgu sürecini topluma duyurmak istedim. Yaygın okunduğu halde bu kitaba dayanarak hiçbir savcı soruşturma açmadı. Oysa işkencecilerin adlarını da yazmıştım. Ne onlar “yalan söylüyorsun” diye dava açtı ne de savcılar bunlar gerçek olabilir diye. Serbestmiş demek işkence.Diğer kitaplardan “Gerilla Kartaldır” dağlarda yürüttüğümüz mücadelenin deneyimsel aktarımıydı. “Yolcuların Düşü” kitabım 80 sonrası Devrimci Yol çalışmalarının bir tür dökümüdür. “Toplumsal Dalganın Kırılışı Fatsa” diye kitabımız o dönemin yorumlanmasını içerir. “Biriktire Biriktire Parça Parça” diye bir kitabım var. Cezaevi günlüğü gibidir. Oğluma yazdığım mektuplar ise Arkadaş yayınevinden çıktı, “Halil’e Mektuplar” adıyla.En sonuncusu Dipnot’tan ve 3. baskısı hazırlanıyor. “Kardeşim Hepsi Hikaye” geçmişle günümüz, 1970’lerle günümüz arasında illiyet kurma çabasıydı.. O dönemdeki insanları, yaşamları, militanlaşma sürecini, devrimci örgütlenmelerde ortaya çıkanları, eleştirel anlatma ya da öyküleme. Kaba teorik anlatım olmasın istedim. Hikaye bir açıdan tarihtir. Bu yöntemle anlatmayı tercih ettim. Bugün siyasal mücadelelerde yer alacak insanlara da tarih anlatımı, hikayelemedir son kitabım.Toplumsal adalet mekanizması iş görmez durumda, muhalifler giderek artan otoriterleşmeyle kıskaç altında. Bu tabloya bakarak yapabilir, eyleyebilirliğimizi nasıl arttırabiliriz?Yasalar ve hukuk düzeni iktidarın işlerine geldiği gibi uygulanır. Kendi yasalarına bile uymuyorlar. Esas olan toplumsal meşruiyettir. Fiilen toplumun kendi direnişlerini örmesi gerekli, bunu becermemiz gerekli.Mesela bu konuda nasıl ki iktidar, çürümüşlüğü arttıkça otoriterleşmesi artıyorsa, toplumda da Soma’da olduğu gibi, Ermenek’te olduğu gibi devinim artıyor. Giderek iş cinayetlerinde olduğu gibi farklı tepkiler oluşuyor. Örneğin birkaç gündür Bursa’da metal alanında çalışan işçiler direniş geliştirdiler. Ülke genelinde üniversitelerin, aydınların, hepimizin küçük küçük de olsa toplumsal direnişleri takip etme çabamız var. Oluşmasına, var olanların geliştirilmesine çaba harcamamız gerekli.Toplumsal meşruiyet ve toplumsal mücadeleler olmadan demokratik bir yapıya kavuşmak mümkün değil. Neoliberal düzen özellikle Akdeniz ülkelerini kaosa terk etti. Çok oturmuş devlet ve toplum yapıları yok gibi. Bu anlamda Kürt hareketinin varlığı da olumlu bir dinamiktir. Bir dönem Türkiye’nin demokratikleşmesine engel olduğu düşünülürdü. Şimdiyse tam tersi durum söz konusu. Alevi toplumu açısından ürkütücü olan IŞİD meselesi var. Bu anlamda bakılınca hem Kürt hareketinin ve hem de toplumun kendi mücadelesini yükseltmek lazım.Dünya genelinde sol ya da sosyalizm adına tam olarak tanıma uyan yapı yok. Biz daha çok bu yüzyılın toplumsal mücadelelerini, deneyimlerini biriktiriyoruz. Somut bütünsel bir yapı ortaya çıkmasa da birikiyor bir yandan. Toplumsal devinimler çeşitli, bütünsel ve kalıcı değil henüz. Hazır reçete yok. Siyasal, sınıfsal, sosyal düzeyde neoliberalizmin getirdiklerine karşı örneğin tam sınıfsal bir konumlanmayı çözebilmiş değiliz. İşte bütünlüklü bir konumlanmamız olmadığından mesela kadın cinayetleri de, iş cinayetleri de devam ediyor. Şiddet sürüyor. Ekolojik tahribat sürüyor. En geri sömürülme biçimleri de esnek üretim çerçevesinde gündemde.Bizim bu sürecin siyasal toplumsal sınıfsal karşı mücadele tarzlarını oluşturmamız gerek. Hırpalanma süreci yaşıyoruz ancak 21. yüzyılın devrim sürecinin, toplumsal mücadeleye dayanan, geçmiş sosyalizm deneyimlerinin eleştirisine dayalı, bugün bahsettiğimiz tüm özgürlükleri kapsayan ütopyaya doğru gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu an kalıcı değil, giderek daha toplumsal direniş ve devrimci süreçler önümüzde duruyor.“HİZMETLERİNİ YAPACAKLARIN DIŞINDA KALANLARI İNSAN SAYMIYORLAR”Mülteciler konusu gündemde yeterli yer bulmuyor. Oysa devasa bir sorun. Bu konuda ne düşünürsünüz?Kamuoyuna yansımıyor. Asya Afrika’dan pek çok mülteci akını var. İnsanlar yaşayabileceği bir ortam aramak için hayatını ortaya koyuyor. Ege üzerinden geçen birçok gemi batırıldı. Kadın çocuk yaşlı genç denizde boğuldular. Çok önceden emperyalist ideologlar 21. yüzyılın ana sorununu nüfus kayması olarak öngördüler. Kendi yaşamalarının, rahatlarının bozulmaması için önlem aldılar. Bir yandan yetişmiş insan gücü de istiyorlar. Kendilerinin bir takım alanlarında hizmetlerini yapacak insanları istiyorlar. Bunların dışında kalanları ise insan saymıyorlar. Ortaya koydukları yaşamları kaybetmemek için önlem alıyorlar hala. İnsanları kendi alanlarına sokmayarak ne kadar mutlu oldukları da şüpheli tabii.Türkiye AKP hükümeti sırasında Ortadoğu sorununa çok fazla karıştı. Güya sınırları açtı. Göçmenlere bakıyormuş gibi gözüküyor. 3 milyona yakın insan nerde yaşıyor? Sefalet koşullarında direnmeye çalışıyorlar. Bursa’da İnegöl’de asgari ücretin altında Suriyeliler çalışıyor. Adana, Antakya, Mersin’de kayıtsız ve düşük ücretle çalıştırılıyorlar. Aileleri parçalandı. Memleketlerinden çıktılar. Büyük eziyet altındalar. Hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu kadar sömürü, bu kadar eziyeti bir gün bütün toplum öder. Uluslararası birçok istihbarat örgütü Ortadoğu’da yaptıklarını Türkiye’de de yapacaklar çünkü.“HALKI KENTLERİN ÇEPERLERİNE SÜRÜYORLAR”Halihazırda pek çok partinin seçim vaatlerine de girmişken yoksulluk, kentsel dönüşüm üzerine akıl yürütürsek…İşin özüne müdahil olmadan, muhalefet partilerinin bahsettiği yaklaşımlarla yoksulluğun çözülmesi mümkün değil. Aynı zamanda kentsel dönüşüm, kentin bugüne kadarki tarihi içerisinde en cazibeli, en ranta dönüştürülebilecek, kârlı görülen alanlarına egemenlerin, müteahhitlerin el koyma olayıdır. Kenti pazarlamış oluyorlar. Rant elde ediyorlar.Bu ve benzeri tüm politikalara bakılınca, yollar, binalar, Türkiye’nin “değişen çehresi” AKP’nin başarısı filan değil. Bunlar bir yandan estetik çirkinlik, ekolojik tahribat ve diğer yandan da dünyada birikmiş olan sermayenin bir şekilde kendini yenilemesine yönelik açılımlar.Halkın kentlerin çeperlerine sürülmesine, egemenlerin rant elde etmesine yaradı. Özal dönemi “yap işlet devret”ten başladılar. Hizmet sektörüne girebilecek yapıları paraya dönüştürme yoluna girdiler. Eğitimden sağlığa her şey parayla yapılır oldu. Bu bir başarı öyküsü gibi sunulsa da başarı değildir. Kendi müteahhit zenginlerini yarattılar. Bu devam edecektir.Aslında iyi ya da güzel yaşam, insani yaşan anlamına gelmiyor. Somut olarak Ankara Şentepe’de 70’li yıllarda halkla birlikte gecekondu yaptığımız Kaletepe mahallesi (Bizim 'Ertuğrul Karakaya' dediğimiz) bir yer var. 270 hane. Örneğin orada gecekondular duruyor. Yenimahalle belediyesi CHP’li belediyedir. TOKİ ile anlaşarak birkaç öneri getirdi, halk kabul etmedi. Tartışmalarda ben de vardım. Yüksek katlı binalar önerdiler, hak sahiplerini borçlandırarak ev sahibi yapmayı önerdiler. Orda yaşayanlar neredeyse bir kuşak ömürleri geçmiş, oralar değişecek, büyük binalar kurulacak, apartmanlara düzenli geliri olamayan insanlar borç ödeyecekler. Sen o insanların orda kalamayacağını biliyorsun. Yani kentin biraz daha dışına, çeperine gideceklerini biliyorsun. Dışlayacaksın yani.Bu kent değildir. Kabul etmemek gerekir. Esas olan halkın sosyal yaşamını sürdürebileceği, doğayla uyumlu, çocukların, kadınların, yaşlı ve gençlerin rahatça biraradalığını da getirecek olan sosyal konutlar olmalıydı. Biz de kooperatifleşerek katılmak istedik. Belediye gündemine almadı. Sermayenin egemen politikaları bundan hoşlanmaz. Kabul edilmedi tabii. Geçmişte doğrudan faşizme karşı direniş örgütleniyordu, şimdiyse sosyal hayatın tümünü içerecek direnişler gerekecek. Neoliberalizme karşı köklü direniş kaçınılmaz.“EGEMENLER EGEMENLIK ALANINI BIRAKMAK İSTEMEZ”Kadına yönelik şiddet HDP seçim kriterlerinde somut olarak yer aldı. Adaylarda kadına yönelik şiddet sicili ilk kriterdi, çok eşlilik ise ikinci kriter. Elbette yıllardır partilerde, sendikalarda, kurumlarda kadınların yürüttüğü bireysel ya da örgütlü mücadelenin görünür olmasını sağladığı bu birikime hürmet etmek lazım. Hem bu açıdan bir değerlendirme alalım hem de ne vakit bu kriterlere ihtiyacımız kalmaz diye soralım…Egemenler her anlamda egemenlik alanını bırakmak istemezler. Erkek açısından da böyle. Bi kere macun tüpten çıktı derler. Kadınlar evlerinden çıktılar, siyasal, sosyal alanlarda söz sahibi oldular. Buradan geriye düşmeleri mümkün değil.Biçimsel gibi görünse de siyasette kadınların bir takım güvencelere kavuşması hiç küçümsenmesin. Ayrıca Rojava’da, Kobani’de en ön saflardaydılar. Ortadoğu açısından düşünürsek buradan geriye düşmez. Ama gelişmişliğin ölçütünde sınır yoktur. Bu ilkelere ne zaman ihtiyaç kalmaz? Kadına yönelik duyarlılık bilince çıktığı zaman. Siyasal hayatta şimdilik zorlama gibi görünse de eşbaşkanlık, belediye başkanlığı gibi somutlanması da büyük bir olaydır. Biçimsellik ötesi gerçeklik de var. Gerilla, komutan, toplumsal mücadelelerde ön saflarda kadınlar. Feminist mücadelede toplumsallaşmasa da belirli bir bilinç oluşturdu, sürekliliği var. Daha gelişecektir.“İŞ CİNAYETLERİNDE TÜRKİYE EN ÖNDE”İş cinayetlerinde 1 Umut Derneği’ndeki arkadaşlar ve adalet arayan aileler ve diğer platformlar mümkün olduğunca bu alanlardaki davaları takip ediyorlar, farkındalık yaratıyorlar. Davalar egemen zihniyet tarafından zamana yayılıyor, adalet mekanizması zorlukla işletiliyor. Türkiye ölü işçiler ülkesi bir yandan da neler söylemek istersiniz?Evet , Ostim-İvedik var, dava hala bitmedi. Davutpaşa var, daha uzun sürdü. Devlet bir kısım bürokratların yargılanmasına izin vermedi. 1 Umut Derneği’ndeki arkadaşların bilinç oluşmasında ciddi katkıları oldu bu konuda. Kamuoyuna kabul ettirdikleri ilk gerçeklik: “iş kazası yok iş cinayeti var” oldu. Sanırım her ayın ilk haftasında Galatasaray’da iş cinayetlerinde kaybedilen insanları gündeme taşıyorlar, kamuoyunda farkındalık yaratmak için.Özellikle inşaat sektöründe kar rant ve kapitalizmin çarpık gelişimi, dindar islami yaklaşımlarla birlikte işçi aleyhine durumları çok rahat geliştirdiler.Korkunç olaylar oldu, Soma’da, Ermenek’te. Bütün bunlara karşı insanların hak arayışları, tepkileri ilk anda belirli bir canlılık taşısa da sonra süreklilik problemi doğuyor. Batılı toplumlarda işçi güvenliği daha ileride ama bu patronlardan kaynaklanan bir durum değil işçilerin emekçilerin yoğun mücadelesiyle edinilmiş hak ve mevziler. Kapitalizm bizde de sınırlı yardımlarla, hayırseverlikle çalışanların kanını emmiş oluyor. Gelişmiş ülkeler arasında iş cinayetlerinde Türkiye en önde. Bu nedenle işçi sağlığı ve iş güvenliğinin öncelikli, birincil sorun olarak görülmesi gerek. Yoğun ısrar ve sürekli mücadele gerek.
Albayrak'tan Taraftara Çağrı
Galatasaray'da Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst açıklamalarda bulundu.Albayrak, taraftarlara çağrı yaparken, 'Soyunma odasındaki mutluluk, birliki beraberlik bizi hedefimize ulaştıracak. Rakiplerimiz de bizim gibi çalışıyor. Onlara da saygı duyuyoruz. En zor maçımız bu maçtı. Artık 270 dakika kaldı. Futbolcu kardeşlerimiz olsun, biz görüyorsunuz neler çekiyoruz. Taraftarlarımıza seslenmek istiyorum. Gençlerbirliği ve Beşiktaş maçında herkes işi gücü bıraksın bir tane koltuk boş kalmasın. 4 tane ilaçla bitirdim bu maçı. Şimdi tek düşüncemiz Gençlerbirliği maçı' dedi.Dürüst ise, kalan haftalar ile ilgil, 'Oynanmamış maç kazanılmamış maçtır. O da Gençlerbirliği maçı. Böyle deplasmanlardan sonra bu maçlar çok önemli. Rakiplerimiz de şampiyonluğu hedefliyorlar. Artık futbol konuşmaya başkladık. Son haftaya kadar bu yarış devam eder. Muslera'nın performansı sürpriz değil ama bu maçta çok fazla ön plana çıktı. Onun yerine oynayacak arkadaşımız da iyi bir performans gösterecektir' sözlerini kullandı.Şampiy10
Muslera: "Yüreğinizi Ortaya Koymalısınız"
Galatasaray'ın Mersin'i yendiği maçın adamı olan Muslera maç sonunda konuştu.'Benim için hedefim en iyi şekilde maça hazırlayıp takıma maksimum desteği vermek. Kendi performansımdan çok mutluyum. İki üst üste kurtarış mükemmeldi. Bu tip kurtarışları gerçekleştirmem gerekiyor. İyi oynayan bir Galatasaray vardı. Artık her maçın önemi çok büyük. Buradan bir final maçından daha galip çıktığımız için mutluyum.''Cezalı olduğum için üzgünüm. Hakem beni yanlış anladı zaman geçirmek istediğimi sandı. Gözüm arkada olmayacak. Arkadaşlarım beni aratmayacaktır. Türkiye’de oynadığım için mutluyum. Zor bir ligde oynuyoruz. Yüreğinizi ortaya koymalısınız. Burada oynadığım için kendimi şanslı adlediyorum.'3Puan
Çalımbay'dan Hakeme Sitem
Spor Toto Süper Lig 31. hafta mücadelesinde Galatasaray'a 1-0 kaybeden Mersin İdmanyurdu'nda teknik direktör Rıza Çalımbay maç sonu açıklamalarda bulundu.Yayıncı kuruluşun sorularını yanıtlayan Rıza Çalımbay şunları söyledi;'Çok zevkli maç oldu. Girdiğimiz pozisyonları değerlendiremedik. Muslera harika bir maç çıkardı. Üzüntümüz iyi oynadığımız bir maçı kaybetmemiz. Galatasaray maçları öyle maçlar oynuyor ki telafisi yok. Büyük takımlarda ekstra isimler böyle çıkıyor. Bir Burak bir Muslera bir Sneijder çıkıyor. Bu girdiğimiz pozisyonlara Galatasaray girse 4 veya 5-0 bitirebilirlerdi.Hakem iyi bir maç yönetti ama son anda faulü kullandırmadan bitiremezsin. Bunu büyük bir takımın sahasında yapamazsınız. Bize gelince rahatlıkla yapıyor. Geleceği çok iyi olan bir hakem ama biraz daha dikkatli olmak gerekiyor. Galatasaray tebrik ediyorum.'Eurosport
Reklam
Hamzaoğlu: "Muslera Kendini Gösteriyor"
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, Mersin İdmanyurdu'nu 1-0 mağlup ettikleri mücadelenin ardından açıklamalarda bulundu.'Oyun son haftalardaki beklediğimiz oyun. Daha fazla skoru beklediğimiz bir oyun. Yasin'le iyi bir gol attık ve kontrollü oynadık. Ona rağmen kalemizde çok fazla pozisyon verdik. Oyuncularımı tebrik ediyorum, Mersin'i tebrik ediyorum, inanılmaz oynadılar bugün. 1-0 da olsa kazandığımız için mutluyuz. Emin adımlarla zafere yürüyoruz.''Muslera önemli bir oyuncumuz ve kendini de gösteriyor. Haftaya cezalı, ama Eray da, Sinan da iyi çalışıyor ve Muslera kadar olmasa da, ona yakın performans sergileyeceklerdir.'Sporx
Emre Çolak'tan Hamzaoğlu'na Tepki
Mersin İdmanyurdu'nu 1-0 geçen Galatasaray'da maça Emre Çolak'ın yaptığı hareket damgasını vurdu.Spor Toto Süper Lig'in 31. haftasında Mersin İdman Yurdu'na misafir olan Galatasaray'da teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ile öğrencisi Emre Çolak arasında bir gerginlik yaşandı.Galatasaray'ın 1-0'lık üstünlüğüyle devam eden ve Mersin Arena'nın ev sahipliği yaptığı karşılaşmanın 60. dakikasında Sarı-Kırmızılılar'ın hocası Hamzaoğlu, Emre'yi oyundan çıkarıp yerine Olcan Adın'ı dahil etti.Bu karara sinirlenen 23 yaşındaki futbolcu, yedek kulübesine geldiğinde Hamzaoğlu'na şok bir tavır takındı. Elini uzatan hocasını geri çeviren Emre, sinirli halleriyle dikkat çekti.Eurosport
Reklam
Galatasaray Liderliği Bırakmadı
Mersin İdman Yurdu'nu deplasmanda 1-0 yenen Galatasaray, Süper Lig'de son 3 haftaya lider olarak girmeyi garantiledi. Tek gol Yasin Öztekin'den geldi.31'inci haftada Galatasaray puanını 70'e çıkardı. Birer maçı eksik takipçileri Fenerbahçe'nin 66, Beşiktaş'ın da 65 puanı bulunuyor. Fenerbahçe Çarşamba günü ligin dibine demir atan Erciyesspor'u ağırlayacak. Beşiktaş da Perşembe günü Akhisar deplasmanına çıkacak.
Galatasaray'dan UEFA'ya Mektup
Mali kriz sebebiyle Avrupa kupalarından men edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan Galatasaray Kulübü, UEFA'ya bir mektup yazdı.Bir yan­dan şam­pi­yon­luk ve 4'ün­cü yıl­dız ya­rı­şı­nı sür­dü­ren Ga­la­ta­sa­ray bir yan­dan da ma­li sı­kın­tı­lar­la bo­ğuş­ma­ya de­vam edi­yor. Fi­nan­sal Fa­ir Play (FFP) uy­gu­la­ma­sı ne­de­niy­le ge­le­cek se­zon Av­ru­pa ku­pa­la­rı­na ka­tı­la­ma­ma teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya ka­lan Sa­rı-Kır­mı­zı­lı­lar, bu se­bep­le UE­FA ile ara­sı­nı hoş tut­ma­ya ça­lı­şı­yor.Gelecek sezon uyarısıBugün gazetesinin haberine göre, Av­ru­pa fut­bo­lu­nun pat­ro­nu, geç­ti­ği­miz ocak ayın­da Ga­la­ta­sa­ray yö­ne­ti­mi­ne uya­rı ni­te­li­ğin­de cid­di bir mek­tup yol­la­dı. Söz ko­nu­su mek­tup­ta UE­FA, Ga­la­ta­sa­ray'dan ma­li du­ru­mu­nu bir an ön­ce dü­zelt­me­si­ni ve mev­cut borç yü­kü­nü yak­la­şık 40 mil­yon Eu­ro ci­va­rın­da azalt­ma­sı­nı is­ter­ken 'Ge­le­cek se­zon UE­FA'nın dü­zen­le­di­ği tur­nu­va­la­ra ka­tı­la­ma­ya­bi­lir­si­niz' şek­lin­de bir de uya­rı­da bu­lun­du.Son mali tablo bildirildiGa­la­ta­sa­ray yö­ne­ti­mi ise ara­dan ge­çen yak­la­şık 4 ay­lık sü­re için­de borç yü­kü­nü sa­de­ce 10 mil­yon Eu­ro ci­va­rın­da azal­ta­bil­di. Son ma­li tab­lo­su­nu da geç­ti­ği­miz gün­ler­de bir mek­tup yol­la­ya­rak UE­FA'ya bil­dir­di.Mek­tup­ta UE­FA'nın bek­len­ti­si doğ­rul­tu­sun­da ma­li ham­le­le­rin ya­pıl­dı­ğı, bek­le­nen he­def­le­re ula­şı­la­ma­sa da bu yön­de iyi ni­yet­li uy­gu­la­ma­la­rın yo­ğun bir şe­kil­de sür­dü­rül­dü­ğü ifa­de edil­di.Birinci olmak da yetmiyorUEFA’nın, 2013 yılında hayata geçirdiği Finansal Fair Play (FFP) uygulamasına göre, mali tablosu dengesiz olan bir futbol takımı, ülkesinde şampiyon dahi olsa, Avrupa kupalarına katılamıyor ya da transfer yasağına tabi tutuluyor. Uygulama ile bir kulübün futbol şubesi borcu 45 milyon euroyu geçtiği takdirde Avrupa kupalarına katılamıyor. Bu borç sınırı 2015-16 sezonundan itibaren ise 30 milyon euroya çekilecek. 2018-19 sezonundan itibaren ise kulüplerin gelir ile gider arasındaki farkı en fazla 5 milyon euro olabilecek.Eurosport
Reklam
3 Büyükler'den Saat Tepkisi
Spor Toto Süper Lig'de özellikle şampiyonluğa oynayan takımların maçlarını son haftaya kadar aynı saatte oynatılmama kararı tartışmalara neden oldu.Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın son 4 haftaya çok yakın puanlarda girerek, şampiyonluk yarışını devam ettirmeleri sonrası bu takımların yapacağı müsabakaların aynı saatte oynayıp oynanmayacağı tartışmaları başladı.TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in son haftaya kadar böyle bir şey düşünmediklerini açıklaması beraberinde karşı fikirleri de getirdi.Konuyla ilgili olarak AA muhabirine açıklamada bulunan Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ural Aküzüm, 'Bu üç takımın maçlarının aynı saatte oynatılması daha uygun olurdu. Biz yönetim olarak bu kanaatteyiz' değerlendirmesinde bulundu.
Galatasaray Yönetiminde Prandelli Krizi
Cesare Prandelli ile uzlaşma görüşmeleri yeniden başlarken, kulüp ikinci başkanı Hamdi Yasaman, konudan haberdar olmadığını açıkladı.Galatasaray Futbol Takımı'nda görevine son verilmesinin ardından Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi'ne (CAS) 4,5 milyon avroluk tazminat davası açan teknik direktör Cesare Prandelli ile uzlaşma görüşmeleri yeniden başlarken, kulüp ikinci başkanı Hamdi Yasaman, konudan haberdar olmadığını açıkladı.Kulüp başkan yardımcısı ve 23 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilecek olağan seçimli genel kurulda başkan adayı olan Dursun Özbek'in, İtalyan teknik adamla yeniden temasa geçerek, avukatı Alberto Ziliani'yle İstanbul'da bir araya gelmesi bir başka tartışmaya neden oldu.Prandelli ile görüşmeleri takip eden isim olan kulüp ikinci başkanı Prof. Dr. Hamdi Yasaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konudan kendisinin de medya yoluyla haberdar olduğunu söylerken, 'Sportif AŞ'den sorumlu yönetim kurulu üyesi benim. Böyle bir şey varsa haberimin olması gerekirdi' dedi.İtalyan çalıştırıcının CAS'a açtığı davayla ilgili kulübün karşı bir dava açtığını ve bu davayı avukat Ercüment Erdem'in takip ettiğini aktaran Yasaman, 'Biz bu davayı takip ediyoruz ve Prandelli ile de iletişim kesilmişti. Avukatı gelip bir görüşme yapmış olabilir ancak bizde böyle bir bilgi mevcut değil. En azından benim haberim yok' şeklinde konuştu.Öte yandan, kulüp kaynaklarından alınan bilgiye göre, Dursun Özbek ile Prandelli'nin avukatı arasında anlaşmaya yakın olunduğu ve görüşmenin olumlu geçtiği öğrenildi.Eurosport
TBL'de Play-Off Maç Takvimi Belli Oldu
Türkiye Basketbol Ligi'nde play-off çeyrek final  karşılaşmalarının programı belli oldu.Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray Liv Hospital arasındaki ilk derbi 21 Mayıs Perşembe günü oynanacak.Türkiye Basketbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, toplam 2  galibiyete ulaşacak ekiplerin adlarını yarı finale yazdıracağı seride maç  programı şöyle:İlk maçlar: 20 Mayıs Çarşamba: 18.45 Darüşşafaka Doğuş-Trabzonspor Medical Park (Ayhan Şahenk)21.00 Anadolu Efes-Türk Telekom (Abdi İpekçi)21 Mayıs Perşembe: 18.45 Pınar Karşıyaka-Banvit (Karşıyaka)21.00 Fenerbahçe Ülker-Galatasaray Liv Hospital (Ülker Sports Arena)İkinci maçlar: 23 Mayıs Cumartesi: 16.00 Türk Telekom-Anadolu Efes (Ankara)18.30 Trabzonspor Medical Park-Darüşşafaka Doğuş (Hayri Gür)24 Mayıs Pazar: 16.00 Galatasaray Liv Hospital-Fenerbahçe Ülker (Abdi İpekçi)18.30 Banvit-Pınar Karşıyaka (Kara Ali Acar)Üçüncü maçlar (Gerekirse): 26 Mayıs Salı: 18.45 Darüşşafaka Doğuş-Trabzonspor Medical Park (Ayhan Şahenk)21.00 Anadolu Efes-Türk Telekom (Abdi İpekçi)27 Mayıs Çarşamba: 18.45 Pınar Karşıyaka-Banvit (Karşıyaka)21.00 Fenerbahçe Ülker-Galatasaray Liv Hospital (Ülker Sports Arena) Skorer
Reklam
Ekrem Memnun: "Işıl Alben'in Dönmesini Biz de İstiyoruz"
Galatasaray Odeabank Başantrenörü Ekrem Memnun, 'Işıl Alben'in dönmesini biz de istiyoruz, o da' dedi.Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'nde (TKBL) 2014-2015 sezonunu şampiyon tamamlayan Galatasaray Odeabank'ta başantrenör Ekrem Memnun, sarı-kırmızılı kulübün, taraftarı onurlandıran, gururlandıran bir takımı desteklemeye devam edeceğini söyledi.Memnun, yaptığı açıklamada, Galatasaray Kulübü ile 2 yıllık daha sözleşmesinin bulunduğunu hatırlatarak, kulüpte yeni bir seçimin olacağını anımsattı. Nelerin olacağını bilmediğini ancak verilmiş sözlerin bulunduğunu anlatan Memnun, 'Neticede Galatasaray bir kurum. Kulübün, Galatasaray'ı ve taraftarı bu kadar onurlandıran, gururlandıran bir takımı desteklemeye devam edeceğini düşünüyorum' dedi.Bazı oyuncularla sözleşmelerinin sona erdiğini dile getiren Memnun, şöyle devam etti: 'Biz, bu takımı korumayı düşünüyoruz. Hatta güçlendirmek istiyoruz. İmkanları göreceğiz. Neticede ben işin mali kısmında yokum ama Galatasaray Odeabank Kadın Basketbol Takımı'nı, sponsoru sayesinde aşağı yukarı kendi kendini döndürebilen bir takım olarak görüyorum. Konuşulan büyük bütçeler, tamamen gerçek dışı şeyler. Bizim sponsorumuz var. Oradan gelen bir para var. Başka gelirler de var. Önümüzdeki sezon, makul bir şekilde büyük hedeflere gidecek bir gücümüz olacağını düşünüyorum.'Memnun, basında yer alan, milli basketbolcu Işıl Alben'in Galatasaray Odeabank'a geri döneceğine yönelik iddialarla ilgili, 'Işıl Alben'in dönmesini biz de istiyoruz, o da' ifadesini kullandı.Tecrübeli basketbolcu Nevriye Yılmaz'ın basketbolu bırakabileceğine yönelik açıklamalarına ilişkin ise Memnun, şunları söyledi: 'Ben Nevriye Yılmaz'ın her zaman bizimle olmasını isterim. Nevriye Yılmaz'ın daha oynayabilecek gücü var. Gelmiş geçmiş en büyük Türk kadın basketbolcu. Bunu defalarca ispat etti. Şu anda insanların şahsi kararlarına bir şey yapamayız. Ancak ben onun bir ağabeyi olarak, oynaması gerektiğini düşünüyorum. Oynayabileceğine inanıyorum. Kendi kararı, bakacağız. Hayırlısını diliyorum. Bence oynaması lazım. Çok formda, gayet iyi durumda. Şu anda yorgun olabilir ama bir süre geçince Nevriye Yılmaz oynama kararı alır.'
Galatasaray Kafilesi, Adana'ya Geldi
Spor Toto Süper Lig'de Salı günü deplasmanda Mersin İdmanyurdu'yla karşılaşacak Galatasaray, Adana'ya geldi.Sarı-kırmızılı kafileyi, Adana Havalimanı'nda kalabalık bir taraftar grubu karşıladı. Takım otobüsünün çıkacağı havalimanının D kapısı önünde bekleyen taraftarlar, yaptıkları tezahüratlarla futbolculara sevgi gösterisinde bulundu.
Reklam
Galatasaraylı Taraftarlar, Ibrahimovic'e Şiir Yazdı
Zlatan İbrahimovic haberleriyle heyecanlanan Galatasaray taraftarı, İsveçli yıldıza sosyal medya aracılığıyla mesaj yağdırırken bir de şiir yazdı.İşte Galatasaraylı taraftarların dünyaca ünlü yıldız Zlatan İbrahimovic'e yazdığı şiir:I'm god (Ben Tanrıyım) diyip şirke girsen dePatron benim diyip sövsen deEgon burnundan bile büyükse deÇık gel lan uzun adam-Nasıl atıyorsun o golleriYine de bırak sen frikikleriOralar Şino'nun yeriÜzme bizi uzun adam-Yerine oynatıyoruz Umut'uGole giden yollarımız kuruduDaha gelmeden şanın yürüdüBurada efsane ol uzun adam-İkimizin de yok ŞL kupasıBizim müzemizdeki UEFA KupasıFener'in var şike tapesiSen bize yakışırsın uzun adamFanatik
Galatasaray'da Renkler Belli Oldu
Galatasaray'ın 23 Mayıs'ta yapılacak olağan genel kurulunda başkan adaylarının renk seçimi belli oldu.Tüzük gereği Divan Başkanı İrfan Aktar'ın katıldığı renk seçiminde Dursun Özbek (Kırmızı), Ahmet Özdoğan (Sarı), Turgay Kıran ise (Gri) renk ile seçim pusulasında temsil edilecek.Renk seçiminde Dursun Özbek adına Cengiz Özyalçın, Ahmet Özdoğan adına Ömer Tumay, Turgay Kıran adına ise Levent Karadeniz katıldı.Skorer
Dursun Özbek'ten İbrahimovic Açıklaması
Dursun Özbek, seçildiği takdirde Zlatan Ibrahimovic'i transfer edeceklerine yönelik haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.Galatasaray Kulübü'nün 23 Mayıs'ta yapılacak seçimli olağan genel kurulunda başkanlığa aday olan ve mevcut yönetimde başkan yardımcılığı görevini üstlenen Dursun Özbek, Spor Toto Süper Lig'de şampiyon olacaklarını savundu.AA muhabirine açıklamalarda bulunan Özbek, Süper Lig'de şampiyonluk yarışının heyecanlı geçtiğini vurgulayarak, 'Ligde çok heyecanlı bir yarış olduğu doğru. Sonunda biz şampiyon olacağız' dedi.Şampiyonluk yarışındaki heyecanı fazlasıyla yaşadığını anlatan Özbek, şu ifadeleri kullandı:'Bence keyifli de geçiyor. Her hafta lider değişiyor. Her hafta yeni ufuklar açılıyor. Yaptığımız işlerde, geldiğimiz pozisyon itibarıyla yönetim kurulundaki bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Onlar da büyük özveriyle çalışıyorlar. Bu yönetimin içinde olmanın gururunu taşıyorum. Bir yönetimde deneyimli, deneyimsiz olmanın nasıl yorumlanması gerektiğini bugün Galatasaray'ın durumuna bakarak görebilirsiniz. Dolayısıyla insanların, biraz yapılan işlere bakarak değerlendirmelerinde fayda var.'Hamzaoğlu ile devam Dursun Özbek, yönetime seçildikleri durumunda futbol takımı teknik direktörüHamza Hamzaoğlu ile yollarına devam edeceklerini söyledi.Hamzaoğlu'nun Galatasaray'ın bağrından çıkan bir isim olduğunu dile getiren Özbek, 'Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray'a hizmet etme aşkıyla yanan bir kardeşim. Çok eskiden beri tanıyorum. Zaten göreve biz getirdik. Ona güvendiğimizden ve ne derece Galatasaraylı olduğunu bildiğimizden dolayı göreve getirdik. Eğer genel kurul bana yönetme yetkisini verirse, Hamzaoğlu yine benim antrenörüm olacak' diye konuştu.'Ibrahimovic ile ilgili bir tasarrufum ve düşüncem yok' Galatasaray Kulübü'nün başkan adayı Özbek, seçildiği takdirde Zlatan Ibrahimovic'i transfer edeceklerine yönelik haberlerin gerçeği yansıtmadığını, İsveçli yıldız futbolcuyla ilgili herhangi bir tasarruflarının olmadığını açıkladı.Ibrahimovic'in önemli bir futbolcu olduğunu anlatan Özbek, şunları kaydetti:'Ibrahimovic ile ilgili söylentiler benim söylemim değil. Medya gıyaben bunu yazıyor. Ben böyle bir söylem içinde bulunmadım. Özellikle şu kritik dönemde böyle bir söylem içine girmenin ne kadar yanlış olacağının farkındayım. Öyle bir tasarrufum ve düşüncem yok. Elbette Zlatan Ibrahimovic çok önemli bir isim. Galatasaray Kulübü benzer yıldızları daha önce de takımda oynatmıştır. Fakat bu, bugünün işi değil. Biz şu anda şampiyonluk yarışındayız. Sadece şampiyonluğa odaklanmışız. Dördüncü yıldızdan başka bir şey düşünmüyoruz. Onun için çalışıyoruz. Transfer işi seçildikten sonraki işler. Bu manada ne bir söylemim ne de bir yorumum var. Bunu yakıştırmışlar ve bu şekilde yazmışlar.''Türkiye'nin en güçlü takımını kuracağız' Dursun Özbek, Galatasaray'ın bir spor kulübü olduğunu ve bünyesinde birçok branşta spor yapıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:'Hangi branşta olursa olsun, Galatasaray markasıyla sahaya çıkacak takımın şampiyonluktan başka bir düşüncesi olamaz. Kulübün bugüne kadarki gelişimi de böyledir. Hiç kimsenin, yönetimin bunun aksini düşünmeye ya da bunun aksini yapmaya gücü yetmez. Hakkı da yok. İyi yönetildiği takdirde Galatasaray'ın mali tablosunda herhangi bir zorluk olmaz. Bundan kimse endişe etmesin. Önümüzdeki sezon gerek amatör branşlarda gerek de futbolda kuracağımız takımlar yine Türkiye'nin en güçlü, şampiyonluğun en yakın adayı olacaktır. Bunun aksini düşünen yönetici olamaz. Göreve geldiğimizden beri yaptığımız işler bunun göstergesi.'Özbek, Galatasaray felsefesinde her zaman şampiyonluğun esas olduğunu belirtirken, sözlerine şöyle devam etti:'Elde edilecek başarılardaki gelirin çok yüksekliği nedeniyle şampiyon olunması gerektiğini söylemek doğru olmaz. Galatasaray markasıyla girdiğiniz her yerde şampiyon olmak zorundasınız. Düşünün ki geçmişte böyle olanaklar yoktu ama Galatasaray yine şampiyondu veya şampiyonluğun en büyük adayıydı. Elbette ki şampiyonluk sonrası elde edilecek mali olanaklar çok güzel ama Galatarasay felsefesinde her zaman için şampiyonluk esastır.''Ataman için tasarrufumuz belli' Dursun Özbek, yönetime gelmeleri durumunda Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman'la ilgili tasarruflarının da belli olduğunu söyledi.Ataman'ın çok iyi bir Galatasaraylı olduğunu ve kendisiyle iyi ilişkileri bulunduğunu aktaran Özbek, 'Eğer biz göreve gelirsek tasarrufumuz belli. Şu anda birlikte çok iyi çalışıyoruz ve çok iyi bir iletişimimiz var. Seçilmemiz durumunda basketbol şubesi için ne yapacağımız belli' diye konuştu.Basketbol şubesi için bütçelerini yaptıklarını anlatan sarı-kırmızılı başkan adayı, şöyle konuştu:'Basketbolda yine başarı odaklı bir Galatasaray var. THY Avrupa Ligi'ne katılacak ve şampiyonluk için mücadele edecek bir takımın yapısını kuruyoruz. Bunu yaparken bir mali disiplini de beraberinde getiriyoruz. Biz gördük ki, bu disiplini sağladığımız takdirde hiç zorluk çekmeden zirveye oynayacak bir takım yapmak mümkün. Bunu Ergin Ataman'la paylaştık. Şu konuda endişe olmasın. Galatasaray bugüne kadar hangi konseptle takımlarını oluşturmuşsa, bundan sonra da aynı şekilde, hatta bir basamak yukarıda kadro oluşturacaktır. Gelişimin, yeni yönetimlerin, farklılıkların gelmesi bunu gerektirir.''Başarı odaklı bir insanım' Dursun Özbek, Galatasaray'ı her alanda daha yukarılara taşımak için mücadele vereceğini vurgularken, 'Benden önceki yönetimin yaptığı ile yetinmem. Onu bir üst platforma taşımak için elimden geleni yapacağım. Eğer seçilirsek, birinci günden itibaren aktivitelerimizle ve yatırımlarımızla bunu göreceksiniz' ifadelerini kullandı.Bugün için sadece vaatlerde bulunduklarını anlatan Özbek, 'Ben, karakterim itibarıyla başarı odaklı bir insanım. Yapamayacağım şeyi hayatta telaffuz etmem. Eğer genel kurul üyeleri bize bu görevi verirlerse, şundan emin olsunlar ki ağzımdan çıkan lafın arkasındayım. Her söylediğim laf gerçeğe dönecektir' şeklinde görüş belirtti.'İlk icraatlarımdan biri, stadın çatısını kapatmak olacak' Dursun Özbek, göreve getirilmesi durumunda ilk icraatlarından biri olarak Türk Telekom Arena'nın çatısını kapatacaklarını söyledi.Bu konuda çalışmaları olduğunu anlatan Özbek, şunları söyledi:'Aşağı yukarı 10 milyon avro yatırım gerektiriyor ve finansmanı da hazır. Finansçılarla görüştüm ve 10 yıl vadeli böyle bir kaynağımız hazır. Bu orta vadeli bir yatırım. Mevcut dönemin içine sıkıştıramadık. Bu dönem sadece otelin inşası ile ilgili çalışıyoruz. Eğer seçilirsek, ilk yapacağımız işlerden bir tanesi stadın üzerini kapatmak olacak. Çünkü Spor Genel Müdürlüğü'ne bunu taahhüt etmişiz ve gerekli para da bize verilmiş. Ancak o parayı başka maksatla kullanmışız. Bunu gerçekleştirip, stadın üst kullanım hakkını kapsayan irtifak tapusunu almak istiyoruz. Bu alındığı takdirde, 300-350 milyon dolarlık bir tesis orası ve gücümüze ilave bir güç katacaktır. Bu bir teminat niteliğindedir. Galatasaray bu tapuyu almak zorunda. Seçimi kazandığımız takdirde çatının kapatılması için derhal harekete geçeceğim.'Sarı-kırmızılı kulübün başkan adayı, Galatasaray taraftarlarının büyük ulaşım sıkıntı yaşamasına neden olan metro konusunda da görüşlerini şöyle aktardı:'Metrodan muzdaribiz. Taraftarlarımız çok eziyet çekiyor ve ben onlara özellikle teşekkür ediyorum. O kadar eziyet çekerek takımlarına destek veriyorlar. Emekleri çok büyük. Metro kısa sürede açılacak ve yeni sezona başlarken yüksek ihtimalle aktif durumda olacak. Ayrıca stadın aşağı tarafından Cendere Yolu da bağlanacak. Aşağıdan yukarıya bir füniküler hattı devreye girecek. Metro ile Cendere Yolu arasındaki bağlantı gerçekleşecek. Bu ulaşım açısından önemli bir durum. Böylece stadımız önümüzdeki dönemde çok farklı bir konumda olacak.'Öte yandan, şampiyonluk yarışında girilen kritik dönemde Galatasaray taraftarlarının desteklerini devam ettirmesini isteyen Özbek, 'Bu enerji ve kuvvet esirgenmesin. Son maçlarımızı 50 bin kişiye oynamak istiyoruz. Çok önemli bir başarı öyküsüne tanıklık etmiş alacaklar' diyerek sözlerini tamamladı.AA
İşte 31. Haftanın Hakemleri
Spor Toto Süper Lig'de 31. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı.Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, Süper Lig'de 31. hafta maçlarında görevlendirilen hakemler şunlar:Yarın:16.45 İstanbul Başakşehir-Medicana Sivasspor: Yunus Yıldırım16.45 Torku Konyaspor-Gençlerbirliği: Serkan Çınar19.45 Mersin İdmanyurdu-Galatasaray: Ali Palabıyık19.45 Kasımpaşa-Balıkesirspor: Alper Ulusoy19.45 Kardemir Karabükspor-Eskişehirspor: Hüseyin Göçek13 Mayıs Çarşamba:16.45 Trabzonspor-Bursaspor: Fırat Aydınus19.45 Gaziantepspor-Çaykur Rizespor: Cüneyt Çakır19.45 Fenerbahçe-Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor: Mete Kalkavan14 Mayıs Perşembe:19.45 Akhisar Belediyespor-Beşiktaş: Bülent YıldırımLigTV
Reklam