Görüş Bildir
Galatasaray'dan Demirören'e Ziyaret
Galatasaray Kulübü'nün yeni başkanı Duygun Yarsuvat, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören'e ziyarette bulundu.Riva'da bulunan TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde gerçekleştirilen ziyarette başkan Yarsuvat'a, sarı-kırmızılı yöneticiler Abdurrahim Albayrak, Hamdi Yasaman ve Cem Kınay eşlik etti.Yaklaşık 1 saat 15 dakika süren görüşmenin ardından TFF Başkanı Yıldırım Demirören, TFF 1. Başkan Vekili Servet Yardımcı ve TFF Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Zülfikaroğlu, Galatasaray yönetimine tesisleri gezdirdi.Çıkışta basın mensuplarına açıklamada Yıldırım Demirören, 'Ben başkanıma ve yönetim kuruluna, Galatasaray camiasına hayırlı olmasını diliyorum. Nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum. Türk futbolu bir bütün ve Galatasaray da önemli parçalarımızdan biri. Hep beraber de bir araya geleceğiz. Sizin yansıttığınız gibi büyük bir olay değil bu. Aile her zaman bir araya gelir' diye konuştu.Sarı-kırmızılı kulüpte TFF arasında geçmişte yaşanan sorunların hatırlatılması üzerine Demirören, 'Ne zaman uygun olurlarsa, federasyon olarak biz de kendilerini ziyaret edeceğiz. Biz bir aileyiz. Bizim kavgamız olmaz' ifadelerini kullandı.Yarsuvat: 'Federasyonla kavga mı edeceğiz?'Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat ise açıklamasında, TFF ile sarı-kırmızılı kulüp arasındaki geçmiş dönemdeki sorunlar konusunda yöneltilen sorular üzerine, esprili bir şekilde, 'Niye ayrılık gayrılık yapıyorsunuz. Biz federasyonla kavga mı edeceğiz? Güreş mi yapacağız?. Burası Futbol Federasyonu. Judo Federasyonu falan değil. Oraları olsa güreşiriz' cevabını verdi.Tesislerle ilgili de övgü dolu ifadeler kullanan Yarsuvat, 'Fevkalade bir tesisle karşı karşıya kaldık. Hayranlık duyduk ve öyle gidiyoruz. Böyle bir tesise sahip olmanın, Türk sporu için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de başkanı çok tebrik ediyorum. Türk futboluna ve Türk sosyal hayatına bir eser kazandırmış bulunuyorsunuz' şeklinde görüş belirtti.Yarsuvat, dün Florya Metin Oktay Tesisleri'nde futbol takımı ve teknik heyetle bir araya gelmeleriyle ilgili de, 'Florya bildiğim bir yer. Görüşmelerimiz de çok güzel geçti' demekle yetindi.Cumhuriyet
Galatasaray'a 2 Şok Birden
Galatasaray'da ayak bileğine aldığı darbe sonrası antrenmanı yarıda bırakan Semih Kaya ve Felipe Melo'nun durumu endişe yarattıSpor Toto Süper Lig’de Galatasaray’ın geçen hafta oynadığı Başakşehir maçında sakatlanarak oyundan çıkan Felipe Melo, yarın akşam oynanacak olan Kasımpaşa karşılaşmasında forma giyemeyecek.Sarı-kırmızılıların İtalyan hocası Prandelli’nin Melo’nun yerine orta sahada Hamit veya Yekta’ya şans vermesi bekleniyor.SEMİH KAYA DA SAKATLANDIGalatasaray'ın bugünkü antrenmanında Semih Kaya, ayak bileğine aldığı darbe sonrası antrenmanı yarıda bıraktı. Başarılı oyuncunun durumu MR tetkikleri sonrasi belli olacak.Haber Türk
"Beşiktaş Bu Ülkenin En Büyük Kulübüdür"
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe ile yapılacak derbi maçın öncesinde uyarılarda bulundu.Orman, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde düzenlendiği basın toplantısında Fenerbahçe ile oynanacak derbi maçın yanı sıra stat konusunda da açıklamalar yaptı.Beşiktaş'ın Türk sporunun en eski camiası olduğunu belirten Fikret Orman, 'Beşiktaş, futbolun kamuoyundaki algısı konusunda destek verme anlamında büyük çaba sarf etmektedir. Bizler içinde bulunduğumuz sezona adını veren Süleyman Seba ağabeyimizle ve önceki başkanlar olmak üzere belli terbiye ile büyüdük. Kulübümüzü aynı terbiyeyle yönetmeye çalışıyoruz' dedi.Türkiye Futbol Federasyonu ve diğer kulüplerle fair play kuralları içinde ilişki kurmaya çalıştıklarını kaydeden Orman, 'Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı olmak üzere Beşiktaş'ın Türk futboluna verdiği pozitif desteği herkes gayet iyi algılamakta. Beşiktaş sezona iyi başlamıştır. Bir kolej havası olması Beşiktaş'ta en çok istenen seviye şeklinde izlenimler yaratmaktadır. Hiçbiri kendiliğinden oluşmuş değil. Transfer ettiğimiz ya da kalmasına karar verdiğimiz oyuncu konusunda bizim ahlak çizgimize ve Beşiktaş çizgisine uygun olmasını planlayarak karar veriyoruz. Yerlisi, yabancısı hepsi pırlanta gibi çocuklardır' diye konuştu.Beşiktaş'taki yönetim tarzlarından dolayı eleştiriye maruz kaldıklarını anlatan Fikret Orman, şunları söyledi:'Kimse bizden hakemlere hakaret etmemizi, soyunma odalarını basmamızı beklemesin. Bunlar bizim üslubumuz değil. 2,5 yıllık dönemde ben hiçbir hakemle konuşmadım. Kayseri'deki maçtan sonra hakem heyetiyle aynı uçakta döndük. Biriyle bile konuşmadım. Kimseye de baskı kurmuyoruz. Ancak bu dediklerimiz, mağdur olmamız anlamına gelmez. Bu sezon 'Süleyman Seba Sezonu' olduğundan bu yana Beşiktaş'ı şampiyon yapacaklar gibi hava estirilmeye çalışılıyor. Federasyon ve MHK başkanı Beşiktaşlı. En çok hata yapılan kulüp de biz oluyoruz. Futbola pozitif desteği vermeye devam ederken kayırma beklemiyoruz. Beklentimiz eşit muameledir. 19 yaş altı maçında haksız penaltı verildiğinde hocamız gole çevirmesin diye oyuncusuna müdahale etmiştir. Biz bununla övünen camiayız.'Ne hakem konusunda ne de başka konuda taleplerinin olmadığını anlatan Orman, 'Çok organize olarak hem oyuncularımızın üzerine hem kulübün üzerine bir hareket yaratılmaya çalışılıyor. Özellikle futbolu yönetenler; federasyon, disiplin ve tahkim kurullarının buna dur demesi gerektiğini düşünüyorum. Son maçta Gökhan Töre'nin atılmasıyla ilgili pozisyonu izledim. Dördüncü hakem Gökhan'ı tahrik ediyor. Gökhan pırlanta gibi çocuktur. Derbi maçları öncesi kırmızı kartların sayısına baktırdım. Beşiktaş 7, Galatasaray 3 ve Fenerbahçe 1 defa görmüş. Son 10 sezonda Beşiktaş ile Fenerbahçe arasındaki derbilerde kırmızı kart sayısı ise Beşiktaş'a 12, Fenerbahçe'ye de 5 kırmızı kart verilmiş' diye konuştu.'Sadece Beşiktaş maçını altı hakem yönetmiyor'Hakem eleştirilerini sürdüren Fikret Orman, 'Sadece Beşiktaş maçını altı hakem yönetmiyor. Nedense dördüncü, çizgi hakemleri oyunun ve yorumların içinde. Negatif şeyler, dördüncü veya yan hakemlerden çıkmaya başladı. Bütün branşlarımızla Türkiye'yi temsil ediyoruz. Yatırım yapıyoruz. Kimsenin hakkını yemeden yapıyoruz. Beşiktaş pozitif manada buna destek verirken cezalandırılacak kulüp değil. Herkes aklını başına alsın. Beşiktaş nezakettir, zarafettir. Herkes Beşiktaşlıların kör olmadığını bilsin' ifadelerini kullandı.Hafta sonu Fenerbahçe ile yapacakları derbi maçında görev alacak Bülent Yıldırım'a değinen siyah-beyazlı kulübün başkanı, şunları söyledi:'Hayırlı olsun. Daha önce bizim maçlarımızda görev yaptı. Özellikle Galatasaray ile 3-3 berabere kaldığımız maçı hiç unutmuyorum. Verilen penaltıyı unutmuyorum. Gözlerimiz üzerinde olacak' dedi.Kamuoyu yaratılıp Beşiktaş'ın Süleyman Seba Sezonu'nda şampiyon yapılacağı yönündeki düşünceye tepki gösteren Orman, 'Kimseden zarardan başka iyilik görmedik. Beklentimiz de yok. Beşiktaş, Fenerbahçe'yi yenebilir. Fenerbahçe de yenebilir. Bu bir derbi mücadelesidir. Bırakın kimin yenip yenmeyeceğine oyuncular ve sahadaki oyun karar versin' diye konuştu.Camialar arasında polemiğin kimseye faydası olmadığını vurgulayan Fikret Orman, futbolu güzelleştiremedikleri sürece seyirci sayısının düşeceğini dile getirdi.Stat konusundaki sıkıntılarBu sezon stat konusunda yaşadıkları sorunlara değinen Fikret Orman, bu konudaki planlamanın kendilerine ait olduğunu ifade etti.Stat konusunda iyi planlama yapamadıklarını anlatan Orman, şöyle devam etti:'Beşiktaş'ın planlaması Beşiktaş'ın işidir. Kimseden planlama konusunda ne destek ne akıl istedik. Beşiktaş'ın stadı 23 metre kuzeye kaymıştır. 8 metre de aşağı inmiştir. Tribün tribün yapılmaya imkan yoktur. Nasıl tribün tribün yapılacakmış, mühendislik olarak bunu anlatsınlar. İstanbul'da stat bulamadık yönündeki söz, sitem şeklindedir. Hiçbir camiayı hedef olarak söylemedik. Stat bitecek, Beşiktaşlılar evine dönecek. Son süreci şampiyon olarak bitireceğiz. Bizim bir beklentimiz yok. Bekleyen namerttir'Maçları nerede oynayacakları yönündeki soruyu yanıtlayan Orman, şunları söyledi:'Önümüzde Fenerbahçe ve Partizan maçları var. Olimpiyat Stadı'nın sadece çim sorunu yok. Futbol ambiyansı sorunu var. 40-50 bin taraftar olduğunda bu atmosferi tutturuyoruz. Ama sayı 7 bin olduğunda olmuyor. Ankara'da 3-2 kazandığımız maçta seyircinin inanılmaz payı vardır. Şu anda karar vermek istemiyoruz. Şu iki maçımızı oynayalım. Sonra Başakşehir Stadı'nda oynayacağız. Ardından milli takım arası var. Ona göre konuşacağız. Beşiktaş'a İstanbul'da taraftarların ilgisini az gördüğümüz takdirde bütün maçlarımızı Ankara'da oynayabiliriz. Anadolu'da inanılmaz ilgi ve alaka görüyoruz.'Taraftarlardan destek istediOrman, Fenerbahçe derbisi için taraftarlardan destek istedi.İstanbul dışında yapılan maçlarda takımın büyük ilgiyle karşılandığına dikkati çeken Orman, 'Taraftarlar iyi günde, kötü günde, yağmurda, çamurda olan bir şeydir. Ankara'ya, Belgrad'a İstanbul'dan taraftar geliyor. İstanbul'da trafik varmış. Herkesi pazar günü bekliyoruz' diye konuştu.Gökhan Töre'ye destekSiyah-beyazlı kulübün başkanı, son lig maçında kırmızı kart gören Gökhan Töre'ye destek verdi.Kendisinin soyunma odasına inen bir başkan olmadığını belirten Orman, yaşanacak disiplinsizliklerde önlemleri alacak yöneticilerin olduğunu söyledi.Gökhan Töre konusunun kamuoyunda çok tartışıldığını anlatan Fikret Orman, 'Herkesin işi gücü bitti Gökhan aşağı, Gökhan yukarı. Pırlanta gibi çocuktur. Kendisini yöneticileri, hocaları ve arkadaşları çok sever. Türk futbolunun kazanması gereken önemli bir yıldız. Bu çizgiden çıktığı anda karşısında Ahmet Nur Çebi'yi, Mete Vardar'ı, Ahmet Ürkmezgil'i bulur' ifadelerini kullandı.Yıldırım Demirören'in sözleriOrman, bir gazetecinin 'Yıldırım Demirören, Beşiktaş başkanı olduğu sırada 'iki büyük yaratılmak isteniyor', kendisi başkan olduğunda ise 'benim yönetimimde herkes eşittir' dedi. Siz ne diyeceksiniz?' sorusuna şu yanıtı verdi:'Böyle şeyi kabul edemem. İki büyük, üç büyük değil bizim açımızdan tek büyük vardır. Rakiplerimiz dönem dönem kayrılmıştır. Sadece hakem olarak görmeyin. Devlet kurumundan yardım almadan geliyoruz. Gençlik ve Spor Müdürlüğü, 20 milyon lira para verdiğini açıklıyor. Spor Toto'daki Beşiktaş takımlarının isimleri yazılmış. Bu sadece bize verilmiyor. Bütün kulüplere veriliyor. Federasyonla bir işimiz yok. Bizim esas işimiz MHK, disiplin ve tahkim kurullarıyla. Onlar da kendi içinde özerk kurumlar. Yoksa Demirören'in bu işlere müdahil olduğunu düşünmüyorum. Öyle izlenim aldığım da yok. Beşiktaş'ı kimse üçüncü büyük yapamaz çünkü Türkiye'nin en büyük kulübüdür. Bu sezona ismini veren başkanın kulübüdür. Cenaze töreninde herkesi toplayan camiadır. Üstümüzdeki ölü toprağı atılmıştır. Gelirlerimiz rakiplerin üstüne çıkacak. Stat bittiğinde bir iki sene sonra kombinede sıra yazacağız.'Orman, derbi maçına yönelik 'Kazanan futbol olsun, fair play olsun. İnşallah biz kazanırız' diyerek sözlerini tamamladı.Muhabir: Ercan Doğan | AA
'Arroyo Hiçbir Yere Gitmiyor'
Galatasaray Basketbol Şube Koordinatörü Murat Özyer, Carlos Arroyo'nun takımdan ayrılacağı yönündeki haberlerin asılsız olduğunu söyledi.Murat Özyer Al Jazeera 'ye yaptığı açıklamada, Porto Rikolu oyun kurucuları Carlos Arroyo'nun Fenerbahçe'ye gideceği yönünde, sosyal medyada yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi.'Sporcularımıza bir süre ödeme yapamadık. Bu süre içerisinde bazı problemler yaşandı ancak kimsenin bir yere gittiği yok. Carlos Arroyo'nun Fenerbahçe Ülker'i gideceği yönündeki haberler, sahte bir kullanıcı hesabından sosyal medyaya yayılmış, asılsız bilgiden ibarettir.'Özyer,yönetim değişikliği sürecinde ortaya çıkan ödeme sorununda çözüldüğünü belirtti:'Daha önce yaşanan maddi sorunlar nedeniyle bazı sporcularımız noter kanalıyla ihtar çekmişti. Sporcularımızın ödemeleri bugün ve yarın yapılacaktır. Ödemelerle ilgili herhangi bir sorunumuz bulunmamaktadır. Takım olarak hedeflerimize odaklandık. Yönetim ve oyuncular arasında hiçbir sorun kalmamıştır.'Kaynak: Al Jazeera
"G.Saray'la Görüştüğüm İddiaları Doğru Değil"
F.Bahçe'nin eski teknik direktörü Ersun Yanal, Galatasaray'la ilgili iddiaları yanıtladı.Ersun Yanal, Galatasaray kulübüyle doğrudan veya dolaylı yoldan hiçbir görüşme yapmadığını açıkladı. Adı sarı-kırmızılı takımın teknik direktörlüğü için geçen ve deneyimli teknik adam medyada yer alan haberleri kesin bir dille yalanlarken şöyle konuştu:'Medyada yer alan Galatasaray kulübüyle doğrudan veya dolaylı olarak görüşmeler yaptığım yönündeki haberler tamamıyla gerçek dışıdır. Herhangi bir görüşme yapmadığım gibi, karşılıklı olarak vaadlerde bulunmamız da söz konusu değildir. Spor kamuoyunun bilgisine sunarım.'Şampiy10
Reklam
Kartal ve Bruno Alves Sarmaş Dolaş
Sarı-lacivertliler, Spor Toto Süper Lig'in 8. haftasında Beşiktaş ile yapacağı maçın hazırlıklarına tam gaz devam ediyor.Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig'in 8. haftasında 2 Kasım Pazar günü deplasmanda Beşiktaş ile yapacağı derbi maçın hazırlıklarını sürdürdü.Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör İsmail Kartal yönetiminde gerçekleştirilen antrenman, koşu ve ısınma hareketleriyle başladı. 5'e 2 top kapma çalışmasıyla devam eden antrenman, 2 grup halinde yapılan dar alanda çift kale maçla tamamlandı.Antrenmana sakatlıkları süren Egemen Korkmaz ve Hakan Çinemre ile dünkü çalışmada sakatlanan ve sol kasığında kısmi kanama bulunan Serdar Kesimal katılmadı. Grip olan Mert Günok, bel ağrısı bulunan Emenike ile özel kondisyon çalışması yapan Emre Belözoğlu da çalışmada yer almadı.Fenerbahçe, Beşiktaş maçı hazırlıklarına yarın yapacağı antrenmanla devam edecek.BRUNO ALVES ANTRENMANDAGalatasaray maçında gördüğü kırmızı kartın ardından teknik heyet tarafından silindiği iddia edilen Bruno Alves bugünkü antrenmana çıktı. Alves'in İsmail Kartal ile sarıldığı anlar dikkatlerden kaçmadı.İnternet Haber
Fenerbahçe Nedir?
ya hayrandır sana, ya düşman.ya hiç yokmuşsun gibi unutulursunya bir dakika bile çıkmazsın akıldan...Madalyonun hep iki yuzu vardır derler. Eğer madalyon için söylenmiş olmasaydı; bu atasözü Fenerbahçe 'ye yakışırdı. Yakışırdı, çünkü hep ikiliklerin, çeliskilerin, çatışmaların takımıdır Fenerbahçe. Seveni ölduresiye sever (ölümüne degil; hangi takimda ''kill for you'' senin icin öldürürüm- diye bir grup var ki!) , nefret edeni kin kusar; en cok Fener'i yenmek zevk verir, en acı Fener ''yener''; beş atar dört yer. İyi ya da kötü, hakkında en fazla tezahürat üretilen takımdır Fenerbahce. Zaten ''Fenerlilik'' de bu zıtlıklardan türer. iyi fenerbahçe-kötü fenerbahçe, güçlü Fenerbahçe - Zayıf Fenerbahçe, en büyük fener - i..e fener, yıldızlar takımı - acıların takımı, efsane -kestane...Fenerbahçeli olunmaz, doğulur denir, doğrudur. Ancak doğuştan gelen özelliklerle Fenerli olunur. Sonradan sempati göstermek çok zordur. Çünkü bir kez dışarıda kaldıysanız, çemberin içine girmek güçleşir. Çemberin içi dışarıya, dışı da içeriye sevecen bakmaz. ' 'Dış görünüşüyle'' yargılanmak en çok Fener'in kaderidir. Kendi ülkesinde, dışarıdan bu kadar itici görünen bir Real Madrid , bir de Bayern Munchen vardır. Oysa ''içeriden'' bakanlar, yani sevdalilar icin her şey toz pembedir. Fener' den öteye hayat yoktur. Hatta başka bir takımı insan neden tutar, bu bile merak konusudur. Zaten içgüdüsel, gözü kapalı sevmek karasevdalılarla Fenerbahçelilere yakışır.Fener'i sevmenin de sevmemenin de binbir zorluğu vardır. Çünkü Fenerbahçe eğlendirir: ondan daha renkli bir takım yoktur, şaşası, cümbüşü eksik olmaz, taraftarı sevinirken dozunu kaçıracak, zevkten bayılacak kadar abartır. Gole doymaz, 103 gol bile ancak tatmin eder, 4-0 biten ilk yarı Fenerli için en ideal maçtır. Ama Fenerbahçe ağlatır da: büyükler içinde en ''ağır'' yenilgileri o alır, en komik durumlara o düşer, en kötü yönetim ondan çıkar, tribünde en çok cefayı Fener seyircisi çeker; Pendik faciası ya da Aydin acısı yüreklerde hâlâ yaradır.Ama Fener seyircisi affedicidir; en aciz durumlarda bile, GS galibiyeti her şeyi unutturur, ortalık toz pembe/duman olur. Bir maça bu kadar anlam yükleyen başka hiçbir taraftar yoktur ( Belki de bir de GS taraftarı ). Bir önceki sezon Fener'e en ağır mağlubiyeti tattıran ayakların, bir sonraki sezon fener forması giymesi adettendir ( Hatirlayınız: İlker, Oğuz, Aykut vs. ). Ne de olsa affetmek erdemdir. Evet, ama kindarlık da yabana atılacak bir şey değildir... Şampiyonluğa mal olacak hata yapanı sokakta görse selam vermez (Garibim Erol'un GS maçında yaptırdığı penalti neler açtı başına hatırlayın), ligin ilk yarısında deplasmandaki maçta, kendisine sert giren rakibini Fenerli oyuncu unutur, taraftar unutmaz; acısını çıkarmak için bir sezon bekleyen bile vardır. Mazisini aklında tutan takımdır Fener. Ama unutkandır da. En çok da bu huyundan vazgecmez. En başarısız sezon bile bir sonraki sezon icin kriter olmaz. Her sene, her şeye yeniden başlanır. En azından böyle olması istenir. ' 'Bu maçı unuttuk, önümüzdeki maçlara bakıyoruz' ' en çok Fenerlinin ağzına yakışır. Sinyor Can Bartu'yu da unutur, Şeytan Rıdvan'ı da. Gelen ağamdır ama gidene paşam denmez kolay kolay. 'Mmazi kalbimde yaradir'' ama unutursam geçer. Ali Şen'in, takımı kümede zor tuttuğu dönemleri bile unutur, '' Ali Şen başkan Fener şampiyon ''dur.Yine de vefalıdır. Bordeaux zaferinin yaratıcılar Hüseyin, Selçuk , Şenol 'u kimse unutmaz, Aykut hep '' Kocaman ''dir, Lefter 'i anmayana hain gozuyle bakılır. Vefanın üvey kardeşi nankörlükse, nankörlük de Fener'e yakışır. On sene takımın tüm yükünü taşıyan Oğuz , Sakaryalı grubunun başıdır. Bir onceki maç beş gol atan adamın en fazla iki pozisyon kaçırma lüksü vardır; üçüncüde yuhalanır. Geçen senenin şampiyon kadrosu üç maç kötü sonuç alsın dağıtılır vs.Türkiye birinci futbol ligi tarihinin ( dikkat lig tarihinin! ) en başarılı takımıdır Fenerbahçe ( biliyorum birileri için tartışmalı bu; iki puana göre, üç puana göre ayrı tablolar çıkıyor ama Fenerlilere göre bu böyledir ). GS ile beraber en çok şampiyon olan iki takımdan biridir, en çok galibiyet alan takımdır, ezeli rakiplerini en çok yenen takımdır, en çok gol atarak şampiyon olmuştur. Bir Fenerli için her şey, hatta tek önemli şey olan şampiyonluk için, rakipleri bazen yıllarca beklese de, Fenerbahçeli'nin gönlü beş seneden fazlayı kaldırmaz. Sari lacivert zeminden baktığınızda hikâye böyle gözükür ama (dedik ya) madalyonun bir de öteki yüzü vardır. Son yirmi yılın en başarısız büyüğüdür Fener, birinci lig tarihinin en ağır yenilgilerini bu dönemde almıştır, şampiyon olmadığı neredeyse büyün senelerde taraftarını kahretmiştir, önce Karakartal sonra Cimbombom'lu altın yıllara gıptayla bakmıştır, sistemli başarıya hasret kalmıştır... Zaten Fenerbahçe ve sistem aynı cümlede ancak olumsuzluk ekiyle kullanılır. Birinci ligin 42-43 senelik tarihinde iki kez arka arkaya şampiyonluğa sadece iki kez ulaşmıştır. Fenerbahçe şampiyonluk sonrasında rehavetin dozunu kaçırır. Tek tabanca, nokta atışı varken makineli tüfeğe ne gerek vardır. Nadasa kalmış takımın ertesi seneki görüntüsü nasıl bu kadar içler acısıdır, anlaşılamaz; şaşkınlık en çok Fenerbahçe'ye yakışır.Sarı lacivert renkler en çok Fenerbahçe'ye gider. Evet Fener zitliklari sever, ama siyah beyazı yutar. Fenerbahçe'nin laciverti asilligi, sarı'sı rakiplerin gıpta ve kıskançlığını simgeler derler (en azından armadaki renklere verilen anlam bu). Ama sarı'yla lacivert'i karıştırırsanız yeşil çıkar ve yeşil Fenerbahçe için sadece ve sadece başarıyı simgeler (Bakiniz yine arma). Başaıi dindir imandır, tevazu anlamsızdır, galibiyet tek yoldur, tersini söyleyenler (ne aci ki) hep azınlıkta kalır. ''Tamam şampiyon olmayalım ama en iyi topu biz oynayalım'' lafı bir Fenerli'nin verebilecegi tavizin sınırıdır. Şan, şohret, para, pul varken tevazudan bahsetmek ayıptır.Gündüz gibidir Fenerbahçe... Sevenlerin içini açar, iş yoğunlugu tadında sevgi ister, bazen gözünüzü kamaştırır... Fenerbahçeli takımını hep gündüz gözüyle görür. Sürekli sever, her güzelliği ona atfeder. Her şeyi iyiye yorar, ama bir yere kadar. Yüreğine gece karanlığı çökerse bir anda değişir, dönüşür. Öfkesi taşar, her şey burasına gelmiştir, yakar yıkar. Kendi kalecisini döver, kulübü basar, yönetimden hesap sorar, kısacası zıvanadan çıkar. Fenerli'nin zıvanası yarı açıktır zaten. Çıkmaya biraz da bahane arar. Soğukkanlılığın anlamı yoktur, hatta değil sıcak olan, kaynamayan kandan şüphe edilir. Fenerbahçeli şüphelenmeye bayiılır. Hakemler, rakip, federasyon hepsi onun arkasından bir dolap çevirir. Ama oyuna gelmez. Esas oğlan sonunda mutlaka, herkese ve her şeye rağmen kazanacaktir. Kazanamamışsa bir oyuna gelmiştir; bunun hesabı gelecek sezonda sorulur.Düşünüyorum da, içki olsa viski olurdu Fenerbahçe: sek içilen, çabuk çarpan, havalı, iki tekten fazlası zararlı. Ani kurtarmak uğruna gelecege bakmayan, havalı transferi mantıklıya tercih eden, bünyesinin kaldıramayacağı şişkinliklerden yüzüstü kalan... Rakı olacak değil ya. Raki sebat ister, usûl ister, meze ister. Oysa sebatkârlik ya da düzen pek uğramaz Papazın Çayırı'na. Her sene antrenör değiştirmesi bir yana tarihi boyunca başkanını bile zırt pırt değiştirir durur. Arka arkaya, Faruk Ilgaz (8) ve stadin isim babasi Şükrü Saracoglu (16) dışında, beş sene kulüp başkanı olarak kalabilen hiç kimsenin olmaması sadece bir rastlantı olmasa gerek.Yemek olsa türlü olurdu Fenerbahçe; hatta '' binbir türlü ''. Nijeryalı'dan Deniz'ler çıkarır, yedi duvelden adam oynatır, türlü türlü yönetici barındırır ( gerçi cebi derin olma konusunda tek türü tercih eder ), çeşit çeşit taraftarı vardır; hiçbiri öbürüne benzemez... kadrosunda Türkiye sınırları içinde yetişen ancak birkaç oyuncu vardır, Kanarya'nın raconu budur. United Colors of Benetton olmak ayrı bir hazdır. Yönetici olmak da buna benzer. İşini gücünü bırakıp Fener yönetimine giren de vardır, bütün malvarlığını lacivert sarı forma altından su yürüterek kazanan da; bunu bir imaj kaygısına çeviren de vardır; bunu bir şeref olarak gören de. Ama en çok taraftarı renklidir Fener'in. Zaten kulüp kimsenin malı değildir, herkes gelir geçer ama taraftar kalır. Yönetim, takım sahtekâr kaynarken onlara da en büyük olmak yakışır. Kadıkoy'de çıkış bulmak gerçekten zordur. ( Son zamanlarda değişiyor ama ) Fenerli yavrusunu severken boğmaya kalkar. Her mağlubiyette en cok gözyaşı Kadıköy'e dokulur. demokles in bir kilici varsa, o hep fener seyircisinin elinde (bazen de basinin ustunde) sallanir. Biçer, döver, uğruna ölür, öldürür... ama ayakta kalan hep taraftar olur.Ders olsa matematik, üniversite olsa İstanbul Üniversitesi, meslek olsa tüccar olurdu Fenerbahçe... Sıradan rakamlardan en zor denklemler üreten ama iki kere ikinin her zaman dört etmediği, hesaba kitaba sığmayan bir matematik; derlenip toparlanamayacak kadar büyük, bir o kadar köklü, eski ve yeniyi bir arada barındıran bir üniversite ve malını iyi satan, göz boyamasını bilen, para harcamasını seven bir tüccar. En küçük sorunları bile günlerce tartışan, oyuncu yapısından uyumlu bir formül cıkartmayı kimsenin başaramadığı, bilinmeyen bir dolu şeyin havada uçuştuğu bir matematik... tarihine sahip çıkan, ama bir efsane anlatıcısı olmanın dışında ondan hiçbir ders çıkarmayan, hatta sürekli sınıfta kalan, bir senesi bir senesine uymayan, elindeki değerleri bir bir yitirirken kibrinden ve azametinden hiçbir şey kaybetmeyen bir üniversite ve ne kadar okumuş da olsa, kafası hinliklere çalışan, pazarlık erbabı, ahbap-çavuş ilişkilerini gelire tahvil eden bir tüccar...Kendisi dışında bir takım olsa Real Madrid , ülke olsa Brezilya , spiker olsa Ümit Aktan , hakem olsa taraflı olurdu Fenerbahçe . Real Madrid, ama biraz eksik bir Real Madrid olurdu. Bu kadar zenginlik içinde yuzerken dahi altyapıya Fenerbahçe'ye göre daha çok onem veren, Avrupa başarıları ile dünyanın en büyük üç takımından biri olan ve dört bir yanda taraftarı bulunan Real Madrid'le Fener'in ilişkisi biraz abi-kardeş ilişkisi gibi ama kim benzerlikleri yadsiyabilir ki? Devletle içli dışıl olmak, lig tarihinde başarıya doymamak, en çok gole tapmak, su gibi para harcamak... olamasa da hep Brezilya olmak istedi Fener. Onun gibi fiyakalı, onun gibi gözü doymak bilmeyen, onun gibi çalımcı, onun gibi karanlık, onun gibi sarı (kıskandıran), onun gibi lacivert (asil). Takım yıldızı değil yıldız takımı olmak yani... ama Ümit Aktan 'lık kaderde var. Maç kadar, maçın dışına da bakan, yeri gelince uyduran, espri olsun diye azıtan, renkli ama huylandırıcı, bilen ama bilmişlik de yapan bir Fenerbahçe. Sahanın dışındaki olaylara bağımlılığı artık kabak tadı veren, hava olsun diye konuşan yöneticileri yüzünden komik durumlara düşen, her zaman en iyi olduğunu savunan bir Fener. ve tabii ki taraflı. Fener'den hakem olmaz; bu bahsi geçelim, karşı tarafa düdük çalan her hakem i..edir. Aksini iddia eden de öyle. Fenerli gelemez öyle şeye.Akraba olsa dayı, organ olsa ağız, deniz olsa akdeniz, dağ olsa Ağrı olurdu Fenerbahçe... Hani ailenin haytası bir dayı vardır. İki de bir yeni projelerle zengin olacağından bahseder. Ayranı yoktur içmeye ama en şık kıyafetlerle gider kenefe. Vaatlerin, hayallerin insanıdır. en çok yeğenlerini sever, hiç evlenmez falan. Haytalıkta kim Fener'in eline su dökebilir ki? Hep yaramaz çocugu oynar Fener, hakkını vermezlerse bağırır çağırır, her sene şampiyonluk düşleri görür. ''Bu sene değil ama gelecek sene başarıyı hedefliyoruz'' diyen bir teknik adama ya da başkana rastlanmamıştır. En büyük yıldızların transfer söylentileri dolaşır ve milyonlarca yeğeni ( çocugu yok ya ) onun ağzından damlayan ballara bakakalır. Ama ne yazık ki dayı haytadır. Yalanlar çabuk çıkar, mum sönmek icin yatsıyı beklemez. Yine de vaat edilecek bir dolu yeni şey vardır. Ağız torba değildir ki büzesin. Fenerbahçe de büzülmez zaten. Sürekli konuşur. '' Bugüne kadar hakemler hakkında hic konuşmadım ama'' diye başlayan tiradlar en cok Fenerli yöneticilerin ağzından dökülür. Ağız dalaşında maharet yöneticiliğin birinci sınıf vasıflarındandır. Yoksa Çavuşoğlu Ömer'e nasıl tahammül edilir ki? Olsun, yine de birilerinin ağzının payını vermek bazen bir gol kadar haz verir. Doğum gününde Fatih Terim'e ''İyi ki doğdun'' diye bağıranlar hangi Fenerlinin yağlarini eritmemiştir ki? Akdenizli pek yağ tutmaz zaten. Anlık öfkenin ve sevincin sel gibi aktığı bir memlekette en çok Akdenizli Fener tribününde yer alır. Ama bu Akdeniz Tsunami üreten cinstendir. İki de bir her şey su altında kalır. Sil baştan takım kurulur. Zirveden fiilen uzaklaşilsa da, yürekler hep zirve yapar. Ağrılı sızılı bir sevgiye de Ağrı Dağı yakışır. Çok adam yutmustur Ağrı. Benim diyen dağcıları geri vermemiştir. Fener'in en bildik yanıdır öğütücülüğü. Her şeyi öğütür Fener. İyileri kötuleri, güzeli çirkini, sapla samanı. Geriye kalana bir lokma tat almak, yani arada bir şampiyon olmak düşer.Düzen olsa Demokrasi, politikacı olsa Demirel, ideoloji olsa kapitalizm olurdu Fenerbahçe... Evet Fenerbahçe'den demokrasi olur. Bu kadar şeffaf bir yönetim demokrasilerde bile zor olur. Bütün kamuoyu önünde en mahrem sorunlarını tartışmak her yiğidin harcı değildir. Her kafadan bir ses ancak bu kadar çok çıkar. Sürekli koalisyonlarla yönetilir, sürekli erken seçime gidilir, sürekli tepedeki değişir. Biraz yunan demokrasisini andırır, çünkü en büyük kesim taraftarlara oy hakkı yoktur. Zaten bu demokrasi de biraz popülist bir demokrasidir. O yüzden en çok Demirel olmak yakışır. Hep eleştirilmiştir ama en çok iktidara da o gelmiştir. Oyunun kurallarını iyi bilir, lafını sakınmaz, işle degil zekasıyla ayakta kalır. Üstelik hiç değişmemiştir. Fener de değişmeyi sevmez. Hep aynı şekilde yönetmek en temel adaptır. Fenerbahçe taraftarı başkanlık koltuğunda hep Demirel'in türevlerini görmüştür. Ali Şen'e başbakan diye boşa bağırılmamıştır. Fener'e hep böyleleri yakıştırılmışsa bunun nedeni kapitalist düzenin sağlam çark tutmamasısıdır. Sadece güçlülerin ayakta kalacağı bir yarışta Fenerli de güce tapar. Başarı için her yol mübahtır. Ama Türk usülü bir kapitalizmdir bu. Rasyonalite nedir tanımaz. Batmamak için işçi çıkartır ama hava atmaktan geri kalmaz, gerekirse düzen değiştirir ama hep randıman peşinde koşar.Futbolcu olsa kaleci, sistem olsa 2-3-5 olur, antrenor olsa kovulurdu Fenerbahçe... Kaleci'nin yalnızlığı ve sınırda duran hali dillere destandır. Hiçbir zaman Fevzi gibi bir kaleci olmayacaktır Fener ama Rüştü'den yukarısını bir kez tatmıştır; o da deli çıkmıştır (Schumacher). Rüştü'nün yedigi ve kaleciliğine yakışmayan ne kadar gol varsa Fenerbahçe de kulüp olarak bu golleri yer. Şampiyonlar Ligi'ne kalır, sıfır çeker; kupada final oynar kaybeder ( tabii ki penaltilarla ), son haftadan önce şampiyon olmasına pek az rastlanır, kaleci gibi son çizginin takımıdır. Kalecilere en çok 2-3-5 denen, şimdilerde kimsenin uygulamadığı mazide kalmış bir sistemde iş düşer. Fenerbahçe de herkes gol atmak ister. Takım kötü giderken hep forvet arayışına gidilir. Takımı takım yapan unsurlar defans ve orta saha hep ikinci plandadır. Mümkün olsa hâlâ dört beş forvetle oynamak ister Fenerbahçe ama hiçbir antrenör bu riski almaz. Zaten Fenerbahçe'den antrenör olmaz. Olsa da hemen kovulur...Artist olsa Erol Taş , çizgi roman olsa çelik bilek, haber olsa asparagas olurdu Fenerbahçe... Fenerbahçe'ye kötü adam olmak yakışır. Kötüsü boldur. En sevilen eski futbolcusu bile yazar olunca kötü olur. Fenerbahçe'nin başarıları, herkese kötü gelir. Fenerbahçeli galip gelince Erol Taş gibi güler. Gülüşüne laf edene de epey ters çıkar. Bileğine güvenir, herkesle baş edeceğine, sülalesi gelse yerle bir edeceğine inanir. Zaten düşman da kırmızı (sarı) urbalıdır. Evet, attığı her adım, söylediği her söz haber olur ama yalan haber olur. Bir takımdan bu kadar haber çıkabileceğine bir tek İtalyanlar inanır. Fenerbahçe basının göz bebeğidir, ekmek kapısıdır. Fenerbahçe'de yaprak kımıldamasa neden kımıldamadığı haber olur, hatta bundan iki Siyaset Meydanı bir Bizim Stadyum çıkar. Fenerbahçe Kulübü kapansa basındaki işsizler ordusu ortalığı Arjantin'e çevirir, ama Fener Brezilya'yı sever ve onları yüzüstü bırakmaz. Nasıl ki, asparagas, sırf yalan ve uydurma olduğundan hiçbir anlamı yoktur, Fener basını da Fener'e hiçbir katkida bulunmaz. Zaten hepsi yav..k basındır. Fenerbahçe düşmanıdır.Şair olsa Can Yücel, şarkıcı olsa Müslüm baba, grup olsa dağılırdı Fenerbahçe... Ağzı bozuktur Fenerli'nin. En temiz görünen bile, ''Avrupa fatihiymis Galatasaray...' ' tezahuratını zevkle bitirir. Ama lafı gediğine koymayı da bilir. Can baba gibi savruk bir yanı da vardır. Bir türlü toparlanamayacakmis gibi durur ama arada şiir gibi futbolu da esirgemez. Güzel oynamayı her şeye tercih eder. Bol çalımlı, şık bir gol en güzel sarkıdır Fenerliye. Ama Fener'in kulağı güzel tangolardan, sambalardan ziyade Müslüm Baba'ya aşinadır. ''Acıların Takımı'' na acısız şarkı yakışmaz. Arada bir gülen yüzlere içten bir nağme okumak konusunda da Müslüm Baba'nın üzerine yoktur. ''Yaşa Fenerbahçe'' takımın marşıysa ''Nereden sevdim o zalimi'' şarkısı da gizli söylenen nutkudur. Yine de sever Fenerli. Umutsuz yaşanmıyor der. Mutluluğun resmini arar durur.Öyle ya da böyle; peki nedir Fenerbahçe? Futbolda dolu dolu bir hayat vardir diyenlere sormak lazım bu soruyu. Bir takımdan öte bir şey olduğu kesin. Bir yaşam/varoluş biçimi mi? Böyle söylemek de biraz abartılı olur ( Bu raddede seven yok da degil hani! ). Dünyanın en garip takımı mı? Bu da çok belirsiz. Yoksa her ikisi birden mi? Bir Fenerbahçe taraftarı olarak, benim yüreğim ortada bir yerde çarpıyor. Oysa, bıktırmak pahasına tekrarlayalım: Madalyonun iki yüzü vardır: Yazı mı, tura mi?
Reklam
"Soyunma Odasına İnen Bir Başkan Olmayacağım"
Florya'da futbolculara hitaben bir konuşma yapan Başkan Duygun Yarsuvat, isim vermeden Aziz Yıldırım'ı da eleştirdi.Galatasaray 'da başkanlık döneminde ilk kez Florya Metin Oktay Tesisleri 'ne giden Duygun Yarsuvat , teknik ekip ve oyuncularla akşam yemeği yedi. Yemek esnasında oyunculara hitaben bir konuşma yapan Cim Bom 'un patronu, isim vermeden Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım 'ı da eleştirdi. Yarsuvat, 'Ben soyunma odasına inen bir başkan olmayacağım' ifadesini kullandı.'Biz farklıyız'Yarsuvat oyunculara hitaben şu konuşmayı yaptı: 'Biz Galatasarayız ve diğerlerinde farklıyız. Bizim burada oluşumunuz ana nedeni başarı. Başarı da sezon sonunda dördüncü yıldıza ulaşmak. Ancak lütfen sahada yaptığınız işten, oyununuzdan keyif alın. Geçmiş yıllardaki başarılar aile ortamından ve arkadaşlıktan geldi. Lütfen hiçbir şeyden korkunuz olmasın. Kötü sözlere kulağınızı tıkayın. Ben ve arkadaşlarım her zaman sizin yanınızda olacağımıza, tüm sorunlarınıza yardımcı olacağımıza söz veriyorum. Ailenizle burada mutlu olun ve burada geçirdiğiniz yıllardan keyif alın. Ben soyunma odasına inen bir başkan olmayacağım. Sizlerle bir şey konuşmak istersem Florya'ya evimize geleceğim. Galatasaray'da oynamanın bu formayı giymenin ayrıcalığını her zaman hissedin. Hepinize güveniyorum'Yöneticiler de katıldıYemeğe başkan Duygun Yarsuvat 'ın yanı sıra 2. başkan Hamdi Yasaman, başkan yardımcısı Abdürrahim Albayrak , genel sekreter Ebru Köksal , yönetim kurulu üyeleri Mehmet Can Topsakal , Dr. Cem Kınay , İsmail Sarıkaya , Ahmet Tunç Akan , Ural Aküzüm , Ali Yüce , Selim Arda Üçer ile yöneticilerden Ali Dürüst de katıldı.Fanatik
G.Saray'da Beklenen Buluşma Gerçekleşti
Başkan Duygun Yarsuvat, teknik direktör Cesare Prandelli ile ilk kez bir araya geldi. Görüşmede Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak da yer aldı.Galatasaray'da beklenen buluşma Florya'da gerçekleşti. Mazbatalarını alarak göreve başlayan Duygun Yarsuvat ve yönetimi, akşam saatlerinde Florya Metin Oktay Tesisleri'ne gitti. Sarı-Kırmızılı idareciler dün kampa giren teknik ekip ve futbolcularla bir araya geldi. Başkan Duygun Yarsuvat ile Cesare Prandelli'nin bir araya geldiği görüşmede Ali Dürüst-Abdurrahim Albayrak ikilisi de hazır bulundu. İdman sonrası toplu halde yenecek yemeğin ardından Başkan Duygun Yarsuvat ile bazı idarecilerin, teknik direktör Cesare Prandelli ile uzunca bir görüşme yapması bekleniyor.FUTBOLCULAR KAMPA DEVAMBilindiği üzere teknik direktör Cesare Prandelli ve futbolcular dünkü idman sonrası Florya'da 3 günlük kampa girmişti. Sarı-Kırmızılı ekip cuma akşamı oynayacağı Kasımpaşa maçına kadar tesislerde kamp yapacak.İnternet Haber
Galatasaray’da Kriz Bitmiyor
Geçen yıldan da alacakları bulunan Zoran Erceg iki gündür idmanlara çıkmıyor.Galatasaray’da, 6 oyuncunun alacakları nedeniyle kulübe ihtarname çekmesinin ardından, gençler hariç tüm isimler aynı yola gitti.Galatasaray Liv Hospital’da sıkıntılar bitmiyor. Geçtiğimiz hafta alacakları nedeniyle kulübe ihtarname çeken 6 oyuncunun (Arroyo, Micov, Pocius, Jawai, Ender, Furkan) ardından, diğer basketbolcuların da hukuki prosedürü aksatmamak için aynı yola gittiği öğrenildi. Sarı-kırmızılı ekipte, altyapıdan yetişen gençler dışında tüm isimler hukuki işlem başlatırken, geçen yıldan da alacakları bulunan Zoran Erceg’in iki gündür idmanlara katılmadığı, bu yüzden teknik ekibin sıkıntı yaşadığı ifade edildi.Hem Turkish Airlines Euroleague, hem de Türkiye Basketbol Ligi’nde kritik maçlara devam eden sarı-kırmızılı kulüpte, basketbol şubesindeki teknik ve idari ekip, oyuncuları, yeni yönetime en azından bir hafta süre tanımak için iknaya çalışırken, huzursuzluğun iyice arttığı belirtildi. Oyuncuların büyük bir kısmı kendilerinden istendiği üzere hafta sonuna kadar aynı şekilde çalışmaya devam edeceklerini bildirirken, geçen yıldan alacakları bulunan, kendilerine söz verilen şampiyonluk primleri dahi ödenmeyen isimler ise idmanlardaki isteksizlikleriyle sıkıntı yarattı.Galatasaray’da gözler, yeni yönetimden gelecek müjdeli habere çevrilirken, 1 Kasım’a kadar ödeme yapılmazsa, oyuncuların hukuki olarak ayrılma hakkı bulacak olmaları, teknik ekibi tedirgin etti.Sarı-kırmızılılarda geçtiğimiz sezon da benzer sıkıntılar yaşanmış, ancak takımın Euroleague’deki başarılarının ardından belli miktarda ödemeler yapılarak, kriz sonlandırılmıştı.Ülke Haber
Reklam
Drogba'dan Muhteşem Performans
Sezon başında Galatasaray'dan Chelsea'ye transfer olan Didier Drogba, forma giydiği son 3 maçın hepsinde gol atmayı başardı.Sezon başında Galatasaray ‘dan Chelsea ‘ye transfer olan Didier Drogba , daha önce de formasını giydiği İngiliz ekibinde müthiş bir performans sergiliyor. Chelsea’nin son 7 gün içinde oynadığı 3 karşılaşmmada forma giyen tecrübeli futbolcu, üçüncü de gol atmayı başardı.Didier Drogba, 21 Ekim’de Maribor ile oynanan şampiyonlar ligi (6-0), 26 Ekim’deki Manchester United Premier Lig (1-1) ve dün akşamki Shrewsbury Town Lig Kupası (2-1) maçlarında rakip fileleri birer defa havalandırdı.Açık Mert Korkusuz
"Fenerbahçe'den Ayrılmam 1 Saniye Sürer"
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal hafta sonu oynanacak Beşiktaş derbisi öncesinde basın mensuplarıyla sohbet toplantısı düzenledi. Sözleşmesinde ne tazminat ne de şampiyonluk primi maddeleri olmadığını söyleyen Kartal, Fenerbahçe camiasının bir ferdi olduğunu vurgulayarak, 'Benim buradan ayrılmam, istifa etmem 1 saniye sürer' dedi.Süleyman Arat ’ın Hürriyet’te yer alan haberine göre, İsmail Kartal'ın açıklamalarından satır başları şöyle:Gençlerbirlği maçında gözlerinin dolması...Hırsımdan, inancımdan, sinirimden dolayı gözlerim doldu. Ben bugün Fenerbahçeli olmadım. Uzun yıllar bu forma altında futbol oynadım. Antrenörlük hayatım da Fenerbahçe’nin en kötü günlerinde, 3 Temmuz sürecinde de yer aldım güzel günlerinde de yer aldım. Bu takım son şampiyon. Ne oldu da bir grup tarafından bu oyuncular protesto edilmeye başlandı? Başka bir hocanın ismine tezahürat yapılması antrenörü üzecek şeyler.Ben burayı sahiplenmişim, ben Fenerbahçeliyim. Dışarıdan gelen bir antrenör olsa bunları kafasına takmayabilir. Ancak arada bir fark var; ben bu kulübe neredeyse hayatımı verdim. Yaşananlar var; 3 Temmuz süreci, şampiyonluklar... Bu yaşananlarda belki arka plandaydım ama kalbinde olan bendim ve ben her zaman vardım. Ben bugün Fenerbahçeli olmadım.Mağlubiyeti kabul etmeyen hırslı bir insanım. Buraya sahiplenmiş Başarılı olmak için kendini adamış Fenerbahçe’nin içinden çıkan bir insan olarak sinirlerdim, gözlerim doldu. Bazen üzülürsünüz bazen şampiyonluk da bile ağlarsınız. Hepimiz insanız; rol yapan politik bir insan değilim. Çok farklı bir şekilde, politik bir şekilde engelleyebilirdim ama olmadı. Ben net bir insanım.Taraftarların protesto tezahüratlarıBu oyuncular şampiyon. 3-4 ayda ne değişti de protesto ediliyor. Bu tarz tezahüratlar bu takımı aşağı çeker. Gol de yiyebiliriz, 2-0 geriye de düşebiliriz. Bunlar futbolda var. Böyle bir tezahürat geldiği zaman takımı aşağı çeker. Takımını gol yese de yemese de sürekli destekleyen bir taraftar grubu ise bu takımı ileriye iter.Emre'nin kendisini yedek kulübesinden alması ve sevince ortak etmesiÇocuklar bir mesaj vermek istedi. Biz bugüne kadar hep beraber olduk. Üzüldüğümü, sinirlendiğimi anladılar. 'Hocam orada oturma çık beraber sevinelim' dedi Emre. Hep beraber kendiliğinden olan bir şey... Gol atalım da hocaya gidelim diye önceden bazı hazırlıklar olur; bu planlanan bir şey değildi.Sakatlıklar üst üste geliyorGeçen sene ilk 7 haftalık dönemimize baktığınız zaman Sivas ve Elazığ maçı haricindeki maçlar da son dakikalarda, kılpayı çevirdiğimiz maçlardı. Net konuşuyorum biz 6 maç çok iyi oynadık, bir maç kötü oynadık. Akisar maçında mağlup olduk. Geçen sezon ilk 7 haftada full kadro oynuyorduk bu sene Akhisar maçına Emre, Volkan, Raul ve Egemen'den yoksun olarak çıktık. 4 tane en önemli oyuncunuz oynamıyor. Birçok konuda elim sıkışık. Geçen hafta maça çıkacağız, 6 stoperden 2’si cezalı, 3’ü sakat. Bazı oyuncuların yerlerini kaydırarak bir kadro belirlemem gerekiyordu.Hakan Cinemre’yi oynatmayı düşünüyoruz. Ancak milli takımda ayak bağlarından sakatlanmıştı. Serdar’ı tam oynatmayı düşünüyoruz antrenmanda dizi dönüyor. Hepsi üst üste geliyor. Bakıyorsunuz Bruno Alves ve Bekir cezalı. Altyapıdan Mehdi’yi çağırmak istiyorduk, o da zehirlendi hastaneye yattı. Bir terslik de var. Mehmet Topal’ı stopere aldık mecburen. Bir şey olursa Gökhan’ı mı Selçuk’u mu oynatırız diye düşünüyoruz. Allah’tan olmadı.‘Aziz Yıldırım'ın gelmesi...’Başkan bir kere bile aramadı şahidim Allah… Başkanın antrenmana gelmesi, futbolculara moral vermesi olumlu bir etki yapmıştır.İlk 11'e giremeyen oyuncularBayern Münich’de Ribery sonradan oyuna girebiliyor. Chelsea’da bazı isimler sonradan oyuna giriyor. 24 kişilik kadroya sahibiz. Kendime göre bir sistemim var. 20 kişiyse kadro herkesin aynı seviyede olmasını istiyoruz. Her an herkesi oynatabilmeliyiz. 11-12 kişi üzerinde yoğunlaşırsanız diğerleri aynı derecede olmazsa sıkıntı olur. Takım olamazsınız. Uzun süre oynamayan Hasan Ali çok iyi oynadı. Webo oynuyor, Alper çok iyi durumda. Bu çocuklarla yaşayan benim. Her şeylerine bakıyoruz, koşma mesafelerine, sprintlerine, maç performanslarına... Buna göre değerlendirme yapıyoruz. Daha sonra rakiplerin tarzına, fizik, taktik gücüne göre bir strateji belirliyoruz. Forma giyemediği için üzülen, tepki koyan oyuncular da olacak. Onlarla yaşayan benim, onlara takıntılı değilim. Herkesi en iyi konuma getirmek için uğraşıyoruz.Bazı şeyleri oturtmak için fazla mesai harcıyorum. Takımın içinin dolması lazım. Gelinen noktada pas, topla oynama yüzdesi, teknik verilerde birçok takımdan üstünüz. Skor olarak bunu kendi lehimize çevirmekte sıkıntı yaşıyoruz.Derbi maçlarıBaşakşehir duran takım; kontratak yapan bir takım. G.Saray oynadı oynadı sonuç elde edemedi. Üretken değildi. Biz de aynı sıkıntıyı çekiyoruz. Kapanan, hızlı hücuma gitmeye çalışıyor. Bu böyle gitmez. Her zaman da tutmaz. Bir şeyler de üretmek zorundasınız. Bu tip takımlar bekler, gelsin üstüme derler.Beşiktaş iyi ve coşkulu oynuyor. Saha sonuçları da onlara yardım etti. Beşiktaş'ın Türkiye'de en iyi futbolu oynadığı görüşü... Kişiden kişiye değişir. Ben buna katılmıyorum. Türkiye'nin en iyi oynayan takımlarından bir tanesi benim takımım. Gökhan Töre 3. bölgede topu tutan, ters ayakla içeri girerek rakibin dengesini bozan bir oyuncu. Bu hafta kimin oynayacağını bilmiyoruz. Kerim Frei'ın oynayacağı söyleniyor. Neyle karşılaşacağımızı göreceğiz.Hakem kararlarıBizim Galatasaray maçında Emenike'ye yapılan harekete kırmızı kart verilebilir ama kimse konuşmuyor. Bu hafta Kadlec'e yapılan yüzde yüz kırmızı kart. Aynı şeyi biz yapsak direkt atılmıştık. Bütün bunları bir kenara koyarsak, Beşiktaş takımı coşkulu oynuyor. İyi durumdalar. Her şeye rağmen biz de iyi durumdayız.Türkiye'de futbolun son durumuBu sene Türkiye'de futbol kötü oynanıyor deniyor. Herkes aynı şeyi söylüyor ama ben buna katılmıyorum. Gelen her takım kapanıyor. Oynamaya çalışan takım sayısı az olduğu için oyun kitleniyor, üretkenlik azalıyor. Kötü performanslar tabii ki olacak. Her şeye kötü diye diye kimse maçlara gelmiyor. Passolig çıktı. Kendi kardeşim bile 'maça gelmek bir ton iş, neden bunlarla uğraşayım ki' diyor ve maça gelmek istemiyor. Her şeyi böyle söylerseniz bir algı oluşur. O zaman kim gelecek maça. Kötü olabilir ama bu kötüyü hep beraber, birbirimize destek olarak düzeltmeliyiz.‘Benim buradan ayrılmam 1 saniye sürer’Benim buradan ayrılmam 1 saniye sürer. Ne tazminat alırım ne başka bir şey. Ben Fenerbahçe'nin çocuğuyum. Boş sözleşmeyi imzaladım. Yardımcı antrenör ve futbolcuyken boş kağıda imza attım. Ne tazminat, ne şampiyonluk pirimi var. Bu sezon sonunda da mukavelem bitiyor. Bir yıllık anlaştık.Dıego RibasDiego, iyi ve kariyerli bir oyuncu. Türkiye ligi hakikaten çok sert. O da buraya yeni yeni adapte oluyor. 5 maç oynattık. Baktığımızda biz de eşikteyiz o da tam eşikte. Diego, 19 yaşında değil ki oynatıp futbolcuyu kazanalım. Diego oynadığı zaman bize maç alması lazım. Daha tam o kıvama gelmedi. Bu lige adapte olması lazım. Yoksa Diego'yu oynatmak için oynatıp hem futbolcuyu hem de maçı kaybetmek olmaz. Diego, çalışmalarına devam ediyor. Zaman zaman bazı antrenmanlarda zorlanıyor ama istek ve çalışma konusunda sıkıntısı yok. Hiçbir kaprisi yok.Kuyt Kuyt da yedek oturabilir. Kuyt her antrenmanda her maçta olağanüstü çalışan, maçlarda yapabileceğinin en iyisini yapan bir oyuncu. Bazı oyuncular sakatlandığı zaman bir düşüş yaşayabiliyor. Kuyt her zaman, her yerde, her şeyini verebilen bir oyuncu. Kuyt oynadığı zaman her mevkide oynayabilen bir oyuncu. Bu tip oyuncular çok azdır.Gökhan Töre'nin kırmızı kartıBiz maçı izledik 4. hakemin gözü önünde olup rakip antrenör de devreye giriyorsa herkesin bazı şeyleri gözden geçirmesi lazım. Antrenör müdahale etmeden 4. hakem görece ve hakemi uyaracak. Kadlec'in dizine rakibi 4. hakemin önünde basıyor. Hakem pozisyonu görüyor ama uyarmıyor bile. Görmedim diyor. Onu görmüyorsan neyi göreceksin. Kadlec rol yapan bir oyuncu değil. Gözünün önünde oluyor.T24
Parkede Nefes Kesen Derbi
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'nde 2014-2015 sezonun ilk haftasında derbi maçta Galatasaray Odeabank, deplasmanda Beşiktaş'ı 75-68 yendi.Karşılıklı basketlerle başlayan maçın 5. dakikası 11-9 Beşiktaş'ın üstünlüğüyle geçildi. Dış atışlarda isabet sağlayan Galatasaray Odeabank, Casas'ın basketiyle son dakika içinde 6 sayı üstünlük (20-14) yakalayıp ilk çeyreği 20-16 önde geçti.Mücadelenin ikinci periyodunda da üst üste sayılar bulan konuk takım, Martinez'in basketiyle 12. dakika içinde farkı 7 sayıya (25-18) çıkardı. Alan savunmasıyla rakibini durduran Beşiktaş, 9-0'lık seri sonunda 16. dakika içinde 27-25 öne geçti ve soyunma odasına 35-34 üstün girdi.Beşiktaş, Morrison'ın basketleriyle 24. dakika içinde farkı 7 sayıya (43-36) çıkarmasına rağmen Galatasaray Odeabank, 3. çeyreğin son dakikalarında farkı 3 sayıya (47-44) indirdi. Siyah-beyazlı takım, pota altında Kulichova'yla etkili olarak 3. periyotu 51-46 önde tamamladı.Maçın son periyodunda büyük çekişme yaşandı. Sarı-kırmızılı takım, Ayşegül'ün basketiyle 58-58 beraberliği sağladı. Son bölümde Beşiktaş'ın, basit top kayıplarını değerlendiren Galatasaray Odeabank, karşılaşmayı 75-68 kazandı ve sezona galibiyetle başladı.Fotomaç
Reklam
Galatasaray'a İki Güzel Haber
Galatasaray, Kasımpaşa maçının hazırlıklarını bu akşam yaptığı antrenmanla sürdürdü.  Florya Metin Oktay Tesisleri'nde gerçekleştirilen günün ikinci antrenmanında taktik çalışması ve taktik ağırlıklı maç yapıldı. Sağlık heyetinin gözetiminde özel bir çalışma yapan Aurelien Chedjou ve Semih Kaya, taktik çalışmasında da yer aldı. Felipe Melo ise, tedavisinin ardından sahada sağlık heyetinin gözetiminde çalıştı.Galatasaray, yarın saat 18:00'de yapacağı antrenmanla çalışmalarını sürdürecek.Sporx
Galatasaray'da 29 Ekim Coşkusu
Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'de 31 Ekim Cuma günü sahasında Kasımpaşa ile yapacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü.Florya Metin Oktay Tesisleri'nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenman öncesinde, teknik heyet ve futbolcular, Cumhuriyet'in 91. yılını büyük boyutlarda Türk Bayrağı açarak kutladı.Fiziksel egzersizlerle başlayan antrenmanda, futbolcuların iki gruba ayrılarak koordinasyon, şut ve dayanıklılık çalışmaları yaptığı bildirildi.Semih Kaya ve Aurelien Chedjou'nun sağlık heyetinin gözetiminde sahada özel bir çalışma yaptığı, Aydın Yılmaz'ın ise kondisyona dayalı özel programına devam ettiği belirtildi.Felipe Melo'nun ise tedavisinin ardından sağlık heyetinin gözetiminde salonda kısa bir çalışma yaptığı kaydedildi.Sarı-kırmızılı takım, hazırlıklarına akşam antrenmanıyla devam edecek.Cumhuriyet
Reklam
Dört Büyüklerin Sorunu ne?
Uğur Meleke’ye göre lider Beşiktaş’ın Erciyes’e yenilmesinin nedeni stres. Galatasaray’da sorun Prandelli değil, takımı sabote eden oyuncular. Fenerbahçe’nin problemi ise Kartal’ın kendini ispat çabası.Lider Beşiktaş’ın, puan farkını dörde çıkarabileceği haftada Kayseri Erciyesspor’a yenilmesinin ve bu fırsatı kaçırmasının başlıca nedeni stres. Aynen iki sezon önce, Aybaba döneminde her liderlik fırsatı geldiğinde kazanamamaları gibi…Beşiktaş, çok sayıda tecrübesiz oyuncusu olan bir takım. Kadroda hiç şampiyonluk yaşamamış, hatta hiç şampiyonluk yarışı yapmamış oyuncu sayısı çok fazla. Durum böyle olunca, kader anlarında, kırılma anlarında sakin kalamıyorlar.Maçın Beşiktaş adına kahramanının Kerim Frei olması da aslında bu duyguyla alakalı. Bu tarz müsabakalarda bireysel hedefi olan oyuncular, kendini gösterme ihtiyacı olan oyuncular daha rahat kalırlar. Olcay, Oğuzhan, Veli takımın liderlik stresini üstlerinde taşırken, Kerim’in Cenk’in derdi kendileri göstermektir, daha farklıdır duyguları.Biliç’in Kerim’i, Cenk’i, hatta Uğur Boral ve İsmail gibileri kullanması için iyi bir fırsattı bu. Ve eğer onları da kullansaydı sonuç daha farklı olabilirdi belki de.İsmail Kartal, hocanın kendisi olduğunu ispat etmek istiyorFenerbahçe’nin Gençlerbirliği’ni yenmesi vaka-ı adiye sayılır. Yani şaşılacak bir durum yok. Gençlerbirliği zaten bence son 20 yılın en kötü günlerini geçiriyor, Cavcav’ın teknik direktörlük merakı, takımı yavaş yavaş tüketiyor. Son üç maçta bir puan alınması tesadüf değil. Öncesinde de hiçbir şey oynanmadan Eskişehir’e karşı alınan mucizevi galibiyet, sadece sorunların üstünü örtmüştü bir süre. Fenerbahçe karşısında çok çaresizlerdi, tek bir pozisyon bile üretmeden bir şans golü buldular ve sonuçta kazanmayı hak eden taraf Sarı Lacivertlilerdi.“İsmail Kartal iyi bir teknik direktör, iyi bir insan ama maalesef çok çok duygusal.”Fenerbahçe’nin galip geldiği halde birinci gündem maddesinin üç puan olamamasının nedeniyse, İsmail Kartal’ın duygusallığı. Aslında onun ne kadar duygusal bir adam olduğunu iki sene önce, Aykut Kocaman döneminde Kasımpaşa’ya 2-0 kaybettikleri maç sonrası fark etmiştim. O gün Fenerbahçe berbat bir top oynamış, Kocaman’ın oyundan aldığı Alex-Stoch tribüne oturarak teknik adamlarını protesto etmiş, Aykut Hoca maç sonu basın toplantısına çıkmayıp Kartal’ı göndermişti. O gün o basın toplantısında ben de vardım. Kartal’ın ne kadar heyecanlı, ne kadar gergin, ne kadar dağılmış olduğunu gözümle gördüm. Ufak bir krizde soğukkanlı kalmasının ne kadar zor olduğuna şahit oldum o gün. O yüzden cumartesi akşamı Gençlerbirliği önünde gözlerinin dolu dolu olmasına da hiç şaşırmadım aslında. Kartal iyi bir teknik direktör, iyi bir insan ama maalesef çok çok duygusal.Bence son iki haftada yaptığı bazı oyuncu tercihleriyle de bu duygusallığını gösterdi: Geçen hafta Galatasaray derbisinde 60’ta Emenike’nin yerine Hasan Ali’yi sokup son yarım saatte ileri üçlüyü Alper-Kuyt-Caner olarak kurması enteresan bir tercihti. Bu hafta da başka enteresan tercihlere imza attı: Beklenmedik biçimde Caner’le başlamadı. Sonra 67’de yine bu oyuncuyu Webo’nun yerine sol açık olarak soktu. Tüm bu değişik tercihlerin altında yatan duygu bence şu: “Bu takımın hocası benim. Aziz Yıldırım değil. Ayrıca Aykut Kocaman ve Ersun Yanal’dan farklı şeyler düşünebilirim. Benim de kendi futbol mantalitem var. Ve bunu göreceksiniz…”Eğer Kartal takımın asli menfaatleri yerine kendini ispat etme duygusunu koyarsa, yapabileceği iyi şeyleri de yapamayabilir.Prandelli hatalı ama gönderilmesi sorunu çözmezEvet, Galatasaray’da kriz büyük. Evet, bir takım bu derece kötüyse muhakkak teknik adamın payı da büyüktür. Prandelli’nin de bu tabloda payı azımsanamaz. Ama şu kötü alışkanlıktan da kurtulmak gerek: Ligin yedinci haftasında her kötü giden takım hoca değiştirirse, ortada hoca kalmaz, istikrar kalmaz, futbol da kalmaz aslında...“Prandelli çok değerli bir teknik direktör ama bütün bir iş hayatını İtalya’da geçirmiş olmanın sıkıntılarını yaşıyor. Üstelik teknik kadrosunda da tek bir Türk yok. (...) Başakşehir diye bir semti de Abdullah Avcı diye bir hocayı da oynayacağı hafta ilk kez duyuyor. ”Prandelli çok değerli bir teknik direktör ama bütün bir iş hayatını İtalya’da geçirmiş olmanın sıkıntılarını yaşıyor. Üstelik teknik kadrosunda da tek bir Türk yok. Bence ne kendi kadrosunu, ne de rakipleri yeterince tanıyor; Başakşehir diye bir semti de Abdullah Avcı diye bir hocayı da oynayacağı hafta ilk kez duyuyor. O zaman da ortaya rakiple alakalı ön çalışması çok eksik bir takım çıkıyor...Yine de Prandelli’nin ön çalışması ne kadar eksik olursa olsun, takımın yıldızlarının gerekeni yapmaları lazım. Golü Prandelli atmayacak sonuçta, Sneijder atacak, Selçuk atacak, Burak atacak. Ama onların da hali ortada.Takımda uzun süredir istikrarla kötü olan, görünmez olan adamlar var. Bir tür sabote ekibi: Burak, Selçuk, Dzemaili gibi. Artık yeterince şans verilmiş olan Veysel gibi. Bu hafta bunların hiçbirinin 18’de olmaması gerek. Umut Gündoğan gibi, Furkan Özçal gibi şans bekleyenlere sıra gelmesi gerek. Belki bu tarz bir neşter, bu tarz bir elektroşok Galatasaray’ı kendine getirebilir.Halilhodzic kadroyu değiştirmek zorundaydıHerkes Halilhodzic’in kadroyu değiştirmesini eleştiriyor ama ben bazı şeyleri anlayamıyorum doğrusu: Sekiz yabancıyla çıkılan Lokeren maçı kadrosunu ligde koruyamazsınız ki! İlla ki üç yabancıyı yerlilerle değiştirmeniz gerek. Ki Halilhodzic de bunu yaptı, Avraam-Cardozo-Waris yerine M. Yumlu, Sefa, Serdar’ı soktu. Onun dışında 11’de yaptığı tek değişiklik hafif sakatlığı olan Mehmet Ekici’nin yerine Soner’i oynatması.Hocayı Özer’i 11’de başlatmaması konusunda eleştiriyorlar. İki aydır sakat olan bir adamı 11’de başlatsa, bu kez “Nasıl başlatırsın!” diye eleştirecekti aynı kitle. Yani ben hocanın oyuncu tercihlerinde bir sorun göremiyorum.Benim hocayı eleştirebileceğim tek konu şu: 34’te Özer girerken Soner’i değil Mustafa Yumlu’yu çıkarabilirdi. Böylece Medjani savunmanın göbeğine kayar, belki de kalan iki golü yemeyebilirdi Trabzonspor... Yoksa onun dışında hocanın yapabileceği çok fazla bir şey yoktu doğrusu... O da, hiç kimse de Mustafa Yumlu-Belkalem savunmasının bu kadar geçirgen olacağını, araya atılan her topta dağılacağını öngöremezdi. Trabzon’un dört gol yeme nedeni de bu zaten.Kaynak: Al Jazeera | Uğur Meleke, Milliyet Gazetesi spor yazarı
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat'tan Reçete
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, ekibiyle izleyecekleri yol haritasını ve çok merak edilen Prandelli kararını çarpıcı örneklerle tek tek anlattı...Sarı-Kırmızılı kulübü içine düştüğü durumdan kurtarmak için başkanlık koltuğuna oturan ve mayısta görevi bırakacağını söyleyen Duygun Yarsuvat, ilk röportajını FANATİK’e verdi. Yazarımız Serdar Dinçbaylı’nın yaptığı ve FANATİK TV’den de izleyebileceğiniz söyleşide Yarsuvat çok çarpıcı ifadeler kullandı. İşte detaylar...Köylü derken düşündünüz mü?Basın mensupları olarak, gerek görsel medyada gerek yazılı medyada çok hoşunuza gidiyor teknik direktörlerin değişimi. Geçmişe bakıldığında kaç tane teknik direktör eskittiniz? Örneğin Löw’e köylü dediniz, adam gitti, Almanya Milli Takımı’nı şampiyon yaptı. Hiç düşünmüyor musunuz bu insana köylü derken, ya da başka birisi gitsin diye manşet atarken. Del Bosque’ye hiç unutmuyorum bir Fenerbahçeli yazar, “Bu adam gitmeden Beşiktaş düzlüğe kavuşmaz” dedi, adam gitti İspanya Milli Takımı’nın başına geçti. Bizim için de Rijkaard gitsin dediler o dönem Galatasaray ligde 3. oldu. Sonra Karl-Heinz Feldkamp geldi. Fakat o da yaşlıydı ve soğuk havadaki maçlara gitmek istemiyordu. Ve o da gitti. Derwall’in ilk geldiği yılı hatırlayın. O sene Hilton Oteli’ni bastılar kasım ayında Galatasaraylı taraftarlar git dedi. Allah’tan gitmedi. Hem kendisi Galatasaray’a faydalı oldu hem de yerli teknik direktörler yetiştirdi.Atmak, kesmek, tedavi etmezHâlâ 2-3 hafta üst üste yenilen bir takımın hocası için gitsin/gitmesin tartışmaları yapıyorsunuz. Bunları bırakın. İnsanlara biraz çalışma alanları yaratın. Sadece teknik direktörde mi suç? 11 kişi futbol oynuyor. 15 kişilik yönetim kurulu var yedekleriyle birlikte. Acaba oyuncular hata yapmıyor mu? Hava nasıl, adam nerede kalıyor, ne yemek yedi, İstanbul çok güzel, şarap, rakı o da güzel. Boğaz, balık iyi. Adam daha makarnadan kurtulamamışken, rakı, şarap içirip, yediriyoruz ve alışsın istiyoruz. Ve bunu en kısa sürede yapmasını talep ediyoruz. Buraya gelen adamlar 2 ayda daha konuşmaya bile alışamıyor. Onun için bekleyelim Prandelli biraz nefes alsın. Yurt dışına bakalım. Başarılı takımların antrenörleri devamlıdır. Arsene Wenger, Sir Alex Ferguson bunlar kaç senedir takımlarının başında durdu ve durmaya devam ediyor. Atmak, kesmek tedavi de etmez. İlk önce hastalığı teşhis edelim.Sezon sonuna kadar devamEkim ayını bitirdik, kasıma geldik. Prandelli ile yollar ayrılırsa işler bizim adımıza zorlaşacak ve yeni gelen hocanın alışma süresi, adapte olma zamanı ile başarıya gitmesi çok zor olacaktır. O yüzden bu çok yanlış bir düşünce. Prandelli ile sezon sonuna kadar kesinlikle devam edeceğiz. Ve öyle de düşünüyorum ki, onunla çok başarılı bir sezon geçireceğiz. Ve unutmayın İstanbul’da Real Madrid’den 6 yedik o zaman Mancini vardı.(O dönem Galatasaray'ın başında Fatih Terim vardı.) Bizim Dortmund’dan 4 yediğimiz hafta, koskoca Roma da kendi evinde Bayern Münih’ten 7 yedi. Son Dünya Kupası’nda şampiyon olmuş Almanya, Polanya’ya 2-0 yenildi. Futbol bu, bunun güzelliği de bu zaten. Hep Almanya yense bunun neresinde güzellik kalacak.Dürüst cok faydalı olacakAli Dürüst, Abdurrahim Albayrak’la birlikte Florya’dan sorumlu olacak ve oradaki işleyişi denetleyerek bize büyük fayda sağlayacak.Ali Dürüst bizim yönetimimizle çalışmayı kabul etti. Ve çok faydalı olacağına inanıyorum. Ali Dürüst, Sportif A.Ş.’nin içinde olacak. Abdurrahim Albayrak ile birlikte Florya’dan sorumlu olacak ve oradaki işleyişi denetleyecek.Her şeyden o sorumluAli Dürüst’ün beyin olarak her şeyden sorumlu ve altında birçok kontrol mekanizması bulunacak. Sık sık Abdurrahim Bey’in de gitmesine gerek yok. Merkezden bu işler yapılır. Abdurrahim Bey’in çalışma ofisi de oraya yakın olacağı için muhtemelen Florya’da bol vakit geçirecektir. Futbolcuların da Abdurrahim Bey’i çok sevdiğini biliyorum. İki yöneticimizin de başarılı olacağını tahmin ediyorum.Bağlı olmak yokDirekt bana bağlı olarak değil, Ali Dürüst bir anonim şirketin yönetim kurulunda olacak. Ben prensip olarak ‘bağlı olmak’ kelimesini sevmiyorum. Ali Dürüst ile bir problemim olursa zaten gelir bana söyler ve ortadaki sorunları çözmeye çalışırız. Ama ‘bağlılık’ kelimesi benim lugatımda yok. Ben Sportif A.Ş.’nin başında olacağım ve yukarıdan işlerin üzerinde bir kontrolüm olacak.Derslerimi bırakamamEsasen 24 saat ayırmak lazım. Ama derslerim var onları bırakamam. Pazartesi full, salı günü öğleden sonra, perşembe de 17.00’den sonra derslerim var. Bir kere onları aksatmayacağım. Çok şanslıyım ki çalışma ofisimle, stat çok yakın. Trafik yoksa 3 dakika, varsa da 10 dakikada ulaşabilirim. Bu durum benim için avantaj. Her iki yere de muhtelif saatler içinde gidebilirim. O bakımdan asıl yerim kulüp olacak fakat diğer işlerimi de çalışma ofisimde yürüteceğim.Passolig işi şüpheliKombinem var ama Passolig’im yok. Çünkü sevmiyorum Passolig’i. Birileri bir mesaj vermek istiyor. Böyle bir uygulamaya gerek yok.Kombine kartım var. Fakat Passolig’im yok. Çünkü sevmiyorum Passolig’i. Birileri bir mesaj vermek istiyor. Böyle bir uygulamaya gerek yok. Geçen gün bir tanıdığım Osmanlıspor’un maçı varmış. Boş vakti de varmış. ‘Stadın içinde 10 kişi vardı. İçeri girmek istedim fakat Passolig’im olmadığı için beni almadılar’ dedi. Kaldı ki çıkan kanunda Passolig yok. Sadece e-bilet var. Benim 5 kişilik locam var. Biz 3 kişiyiz kalan 2 yere de genelde dostlarımızı, sevdiklerimizi çağırırız. Yurt dışında yaşayan arkadaşlarımız telefon eder, bu hafta maça geliyoruz diye. Biz de hep beraber gideriz. Şimdi onlar gelemiyor.Tribün kültürünü yok ettilerYok efendim çok kolaymış da internetten girecekmişsin de, pasaport numarasını da verecekmişsin de aslında kolay falan değil. Ben baloya gittiğimde Passolig ile mi gidiyorum? Tiyatroya gittiğimde tiyatrolig ile mi gidiyorum? Uygulamayı getirene sormak lazım. Ben getirmedim. Ama tribün kültürünü yok ettiği bir gerçek.Börek de yerim beyaz sıvı da içerimSigara böreği de yiyeceğim. Beyaz sıvıdan da içeceğim. Hayatımın geri kalanına devam edeceğim. Bunca sene bunu yapmışım. Yaptığım şeylerden neden vazgeçeyim? Cemiyet bizim evimiz. Benim evim. Herkes orada birbirini görüyor. Konuşuyor, dertlerini paylaşıyor. Cemiyetin olması Galatasaraylılar için büyük bir avantaj. Cemiyet, Galatasaray’ı Galatasaray yapan unsurlardan biri.Serdar DinçbaylıFanatik
Fenerbahçe'de Alves Komedisi
Aziz Yıldırım'ın 'Bir daha F.Bahçe forması giyemeyecek' dediği Bruno Alves olayı traji komik bir hal aldı.Galatasaray derbisi sonrası kulüp bulması yönünde talimat verilen Portekizli'ye ülkesinden bir takım teklif yaptı ancak yılda 2.5 milyon Euro kazanan oyuncuya sadece 750 bin Euro teklif etti. Alves, yönetimden geçmiş alacaklarının yanı sıra 3 milyon Euro isterken, bonservisini de bedelsiz alacağını belirtti. Yönetim bu teklife olumsuz yanıt verdi.Bu gelişmelerin ardından, yaklaşık 2 milyon Euro alacağı bulunan Alves'in, Ocak'ta gönderilmesi ihtimali de azaldı.Sabah
Mayıstaki İkinci Aday Belli Oldu
Galatasaray'ın eski yöneticisi Turgay Kıran, mayıs ayında yapılacak seçimde aday olacağını açıkladı.Düzce Üniversitesi Gölyaka Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü tarafından Spor ve Medya konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Galatasaray eski Yöneticisi Turgay Kıran, spor spikeri Sabri Ugan, ve gazeteci Hakan Can katıldı.Galatasaraylı eski yönetici Turgay Kıran, özellikle futbolda taraftar baskısının çok büyük olduğunu belirterek, “Şiddeti hakikatten önlemenin yolu insanları stada sokmamaktan geçmiyor. Statlardaki kamera sistemlerine rağmen kimsenin ceza aldığını görmedik. Güvenlik güçlerinin yanında kendimizin de bazı tedbirler alması lazım. Bizim gücümüz taraftarımıza yetmiyor bunu açıkça söylememiz lazım. Çünkü taraftar baskısı zaman zaman o kadar güçleniyor ki yönetici olarak statlara bile zor girip zor çıkıyoruz. Zaman zaman evimize kadar, statlarda yaşadığımız protestolarla karşı karşıya kalıyoruz. Sonuçta hepimiz sevdiğimiz renklere bağlıyız. Ne yazık ki biz bunları yönetemedik. Burada da biz yöneticilerin kabahatlı olduğuna inanıyorum. Çünkü taraftara karşı dik durabiliriz. Dövülürüz ki, ben dayak yedim. Daha da ileri giderler arabamızı yakarlar. Daha da ileri gidebilirler vurabilirler ama bir yerde son olabilir. Yöneticiler olarak biz çekildikçe bu sahayı açık bırakıyoruz. Dolayısıyla umarım ki sporda Türkiye’de bu yasa yeniden revize edilir. İnsanlarımız biraz daha işe ciddiyetle bakarlar çünkü sonuçta o stada o salona çocuk çocuğumuz eşimizle gidiyoruz. Onların da o ortamda olması için hepimizin gayret göstermesi lazım” dedi.'GALATASARAY İÇİN GÖREVE HAZIRIM'2015 Mayıs ayında yapılacak seçimde aday olabileceğini belirten Turgay Kıran, şu ifadeleri kullandı.'Büyük paraları olduğu söylendi. Çok büyük para vereceği söylendi. Galatasaraylı büyüğümüz abimizdi ama bugüne kadar Galatasaray’a 5 kuruş vermedi. Tam tersi Galatasaray’ın bu zaman içerisinde 1,2 milyar dolar geliri ve gideri oldu ama hiçbir borcumuzu da ödeyemedi. Ödeyemeyince bu sefer bizler Galatasaray sevdalıları biraz olay çıkartmaya çalıştık bir an evvel 'ya git veya şu durumu düzelt' diye. O da kolay yolu, gitmeyi seçti. Galatasaray tüzük gereği 1 ay içinde seçimle karşı karşıya geldi. O seçimde ben de arkadaşlarımızla çalışıyordum. Alp Yalman'ı arayıp 'biz hazırlanıyorduk sen çıktın' dedik. 'Ben bu işe tabiri caizse taşın altına elimi değil, her şeyimi koyuyorum' dedi. Biz o kadar büyümemiştik, elimizi koyabilecektik taşın altına dolayısıyla saygı ile karşıladık. Bu seçimde de görüldüğü gibi Alp Yalman lise dışından bir başkan adayımızdı. Duygun Yarsuvat kazanmış oldu. Liseliler eline almış olduklarını aldılar. Bundan sonra Mayıs ayında artık liseli-lisesiz fark etmeden seçim bekliyor Galatasaray'ı. Mayıs ayında yapılacak seçimde Galatasaray için taşın altına elimi sokmaya hazırım ve adaylığımı koyacağım. Duygun Yarsuvat'ı tebrik ederim, başarılı olmasını isterim. Ben de aday olmayı düşünmüştüm ama sayın Alp Yalman adaylığını açıkladığı için kendimi öne çıkartmadım. Ancak gelecek yılki seçimde başkanlığa şimdiden talibim' açıklamasında bulundu.'FATİH TERİM'İN GÖNDERİLMESİ YANLIŞ'Galatasaray’ın kötü gidişi ile ilgili olarak ise Turgay Kıran, “Baştaki adam nasılsa takım öyle gider. Başta sıkıntı varsa takıma da sirayet edecektir. Sevgili Fatih Terim geldiği zaman takımın başına iki sene üst üste şampiyonluk yaşadı. Üçüncü döneminde ise son derece yanlış bir zamanlama ve yanlış bir taktikle gönderilince takımda da moral kalmadı. Gelen teknik direktör başarısız. Dolayısıyla 'at sahibine göre kişner' derler, çok doğru. Cesare Prandelli’nin yapacağı bu. Bundan başka bir şey yapma şansı yok. Yapsa İtalya Milli Takımı'nı bir yere çıkarırdı. Çocuklarda görüyorsunuz ki ruh kalmamış. Selçuklar, Buraklar artık laf olsun diye oynuyorlar' dedi.Star
Reklam