onedio
Görüş Bildir
"Erdoğan'ın Mavi Marmara'nın Gidişinden Haberi Yoktu"
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay , Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan ve İsrailli askerlerin baskınına uğrayan Mavi Marmara gemisi hakkında, “Mavi Marmara Olayı olduğunda, Başbakan’la birlikte Brezilya’daydık. Haberler geldiğinde, Başbakan hiç mutlu olmadı, geminin gidişine öfkelendi. Kontrolsüz, devlet sorumluluğu taşımayan bir hareket olduğu konusunda nitelemeler yaptı” dedi. Günay, Başbakan Erdoğan’ın, İstanbul’un siluetini bozan Zeytinburnu’ndaki 16/9 kulelerinden haberi olduğunu söyleyerek, “2011 Seçimleri’nin hemen ardından, İstanbul Yedikule’deki kulelerle ilgili -‘Küstüm Kuleleri’ diyorum ben onlara Başbakan, ‘Yaptıklarından haberim yok’ demişti. Oysa ben bu konuyu on kez kendisiyle tartıştım” ifadelerini kullandı. Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesi ile başlayan Gezi Parkı Direnişi için Günay, “ABD’ye gitmeden önce de Gezi’yle ilgili, ‘İstedikleri kadar itiraz etsinler. Ben söylüyorsam yapılır’ tavrı içindeydi. Fakat bunu kabul etmeyen toplum ayaklandı. Yurtdışından da morali bozuk gelince, ‘ayağının altından iktidar ve Türkiye kayıyor’ hissine kapıldı” dedi. Bugün gazetesinden Fatih Vural ’a konuşan Ertuğrul Günay bakanlığı döneminde yaşananları anlattı. Vural’ın “Ertuğrul Günay: Cemaat'in evrenselliği Erdoğan'a uymadı” başlığıyla yayımlanan (27 Temmuz 2014) röportajı şöyle: 2007-2013 yılları arasında, Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapan Ertuğrul Günay, Ortadoğu eksenli, bölgesel vizyonu olan Başbakan Erdoğan’ın, Cemaat’in evrensel vizyonunu kaldıramadığı için çatışmaya girdiğini söylüyor. Ertuğrul Günay, “Akif, ‘Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı’ der. Bu teceddüt ve yenileşme çizgisi yok, Erdoğan’da. Dünyevi saltanat çizgisi var! Emevi saltanatının anlayışıdır, bu” diyor. 17 Aralık ve 25 Aralık’ın sonuçlarından korunmak için Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmek zorunda olduğunu düşünüyorsunuz. Emniyet mensuplarına yapılan operasyon da bunun sonucu mu? Uzunca bir süredir Sayın Erdoğan’ın iktidara ve güce mahkûm olduğunu düşünüyorum. Hukuktan ve toplumsal olaylardan biraz anlayan her vicdan sahibi, ortadaki suçu, zaman aşımı ve yargı kararıyla gündemden düşürmek ihtiyacıyla hareket edildiğini görüyor. Başbakanlık sürdürülebilir; ama Cumhurbaşkanlığı daha dokunulmaz, belirleyici bir model. Erdoğan’ın kafasındaki Cumhurbaşkanlığı modeli, Anayasayı da zorlayan bir model. Bunu sadece partisine değil, kendisine, ailesine ve yakın çevresine gelecek olan hukuki tehlikelerden korumak için de yapıyor. İktidar için son dönemde gündem daha da bunaltıcı. 2 aya yakındır, 39 diplomatımız, İslam’ı kullanan bir vahşet örgütünün elinde. Musul Konsolosluğumuz bu çetenin karargâhı haline geldi. Gazze ateş altında, İsrail’le ticari ilişkileri kesemeyeceklerini Başbakan Yardımcısı itiraf ediyor. Bundan 2 ay önce, 300’den fazla insanımız gerçek sayıyı Allah biliyor maden kazasında öldü. Onlar için hiçbir iyileştirme Meclis’ten geçirilmedi; ama ihmalleri olan işadamlarını korumak için AK Parti inanılmaz gayret içinde. 17 ve 25 Aralık’ta, sorumluluğu kabul ederek istifa ettirdiğiniz dört bakanla ilgili komisyon, fezlekeler Meclis’e gelmedi; gelince okunmayıp iade edildi; komisyon kuruldu, üye vermediniz; komisyon çalıştırılmıyor. Delillerin paylaşılmasından korktuğunuz bir yolsuzluk soruşturması var. Hukuka o kadar müdahale ettiniz ki, bundan sonra tapu gibi mahkeme kararı bile alsanız, milletin vicdanında beraat etmeyeceksiniz! Bütün bunları üst üste koyunca, bir gündem değiştirme ihtiyacı var. O ihtiyaçla, yolsuzluk operasyonunda savcıların emriyle görev yapmış olan emniyet mensuplarını, sabaha karşı, yaka paça ediyorsunuz. 25 Aralık’tan beri bir darbe var, Türkiye’de! Ama o darbe, hukuka, emniyete, devletin kurum ve kurallarına karşı yapıldı! Ortada bilgiler, belgeler, deliller, kasalar, paralar, kutular, tapeler var. AK Parti içindeki çok sayıda insanın, 17 ve 25 Aralık’taki iddiaların doğruluğuna inandıklarını çok yakından biliyorum. İnandıklarını neden yüksek sesle dile getirmiyorlar? Çünkü 12 yıllık iktidar bir işletmeye dönmüş vaziyette. Nasıl bir işletme bu? Milletvekilleri tekrar milletvekili olmak istiyor. O milletvekillerinin yakınındaki insanlar, elde ettikleri pozisyonları korumak istiyor. Ayrıca siyasetçilerin kamudan sağladığı imkânların çok daha fazlasını alabileceği mekanizmalar kuruldu. İhaleler belli bir merkezden kontrol ediliyor. “Kupon arazi” sözünü öğrendi, Türkiye! Bakanlığınız döneminde, kupon arazilerden haberdar mıydınız? Başbakanın telaffuzları nedeniyle, bir ölçüde haberdar olmaya başlamıştık, 2011 Seçimleri ve sonrasında. Nasıl haberdar oldunuz? 2011 Seçimleri’nin hemen ardından, İstanbul Yedikule’deki kulelerle ilgili -‘Küstüm Kuleleri’ diyorum ben onlara Başbakan, “Yaptıklarından haberim yok” demişti. Oysa ben bu konuyu on kez kendisiyle tartıştım. Yani bize yalan söyledi… Bu sözcüğü kullanmam; ama doğru söylemediğini biliyorum! Hem dilimle, hem kalbimle bunu iki cihanda da tekrar ederim. O olaydan sonra, biraz daha içeriden bakınca, özel arazilerin Başbakan tarafından yakından takip edildiğini gördüm. Örneğin, metruk olarak gördüğüm, belediyelerin de yıllardır kullanmadığı yerler, turizme tahsis için istediğimizde bize verilmedi. Bir yatırımcıya açık ihaleyle dahi teklif edilmediğini; ama bunun değerlendirilmesi gerektiğini söylediğim zaman, “Oraya bakıyoruz, talip arıyoruz” denildiğini gördüm. Nerelerdi, bahsettiğiniz yerler? Örneğin Atatürk Havalimanı’ndan Eminönü’ne giderken, Yedikule civarında, belediyenin depo olarak kullandığı, deniz kıyısındaki araziler… Bunların Başbakan tarafından bizzat takip edildiğini gördüm. 2012’de kamuyla ilgili bütün taşınmazların kiraları ve satışları ya da uzun süreli tahsisleri, Başbakanın imzasına geldi! Orada, Başbakanın bütün bunları bir merkezde topladığını gördüm. Bunları gördükten sonra itiraz etmediniz mi? Bazı saf yürekli bakanlar, Bakanlar Kurulu’nda bunları gündeme getirdik. Ne dedi size? Başbakan ısrarla böyle olması gerektiğini savundu. Havuz medyası mekanizmasının kökünün, bütün imzaların Başbakanda toplanmasında yattığını bu olaylar çıktığında anladık. Havuzun varlığından haberdar değildiniz? Hayır, o zaman bilmiyorduk. Ama Başbakan bütün imzaları kendisinde toplayarak, o önemli kupon arazilerin tahsisinde bazı mükellefiyetler getirmiş, o işleri alması gereken kişilere. Böylece bir kanalda toplamaya başlamış, sistemi kurmuş. Başbakan şimdi “Cemaat beni aldatmış” diyor ya, aslında aldanan varsa, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iyi şeyler yapacağına inanan bizleriz! Ne kadar süre aldandınız? 2012 yılında bir başka senaryonun yazıldığını gördük. O yıl, Başbakanla, resmî toplantılar dışında bir diyaloğumuz kalmadı. O toplantılar da soğuk ve gergin geçiyordu. 2013’ün başında görevim sona erdi. Ama ondan önce birkaç kez, bazı bakan arkadaşlarıma, “Hayırlı bir eşikte bu işi bırakmak istiyorum” demiştim. Ama Başbakan benden önce davrandı. (Gülüyor) Gitmemekte neden direndiniz? Başladığım işler vardı. 2011 Seçimleri’ne girmeyebilirdim. Ama o seçimler sırasında ben, Gaziantep’te Zeugma Müzesi’ni açabildim. Van’da, Diyarbakır’da, Urfa’da, Hatay’da, Afyon’da, Uşak’ta halen takip ettiğim müze ve kültür merkezi inşaatlarımız var. Yüzüstü kalacak kaygısı taşıyorum. Nitekim de kaldı. Ben onları 2013’te bitirmeyi düşünüyordum; 2014 bitiyor, birçoğunun akıbeti meçhul. Bir de takip edip engel olmaya çalıştığım şeyler vardı. Mesela? İstanbul’da tarihi siluetin korunmasına dair çok sayıda talimatım var. Orada bir layüsellik, keyfilik olacağını hissetmeye başladığım için direnebildiğim kadar direndim. Cumhurbaşkanı, ben görevden alınmadan 8 ay önce, iyi tanıdığınız bir gazeteciye “Ertuğrul Bey’in aleyhinde çok çalışıyorlar” demişti. “Biliyorum, ben” dedim. Yaptığımız işlerle bize büyük bir özgüven gelmişti. Bakanlıkta, “Siz bir 10 sene daha gidersiniz” havası vardı. Genel müdürüme, müsteşarıma “İstanbul’daki rant lobisi, bizim canımızı okuyacak” demiştim. Makam meraklısı olsam, birçoğunu tenzih ederim; ama beni gördüklerinde hak veren, dışarıda susan arkadaşlarım gibi susar, işlerime bakardım. 4 bin eser getirdim Türkiye’ye. Bakanlıktan ayrıldığımda doruktaydım. Kulelere, silueti bozan inşaatlara, sit alanlarına yapılan müdahalelere susar, koltuğumda oturmaya devam ederdim. Ama bugünkü suçlamalar içinde ben de hak ettiğim payı alırdım! Mesela, ayrıldıktan 5 ay sonra Gezi Parkı Olayları başladı. Ben, Gezi Parkı’na bakanken itiraz ettim. Başbakan’la son kavgamız da Gezi Parkı’yla ilgiliydi. Başbakan’ın Gezi Parkı projesinin başlangıcı nedir? 2012’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte, bizim dışımızda bir proje çalışması yürütüyordu. Ama kaçınılmaz olarak bizim kurullarımıza gelecekti. Geldi ve kurulumuz reddetti. Ben de ret kararını destekledim. Çünkü malzeme analizi yok, binanın alanda izleri kalmamış, üzerinde 80-90 yıllık bir ağaçlık oluşmuş, binanın krokisi yok. Üç tane fotoğraf var. Üstelik de Osmanlı geleneksel mimarisinde hiçbir yere oturmayan bir yapı. Bununla İstanbul’daki son yeşil alanı da yok edeceksin. Bakanlar Kurulu’nda Başbakan’la bu konuyu şiddetle tartıştık. Ertesi hafta benim bakanlığım bitti! Ben ayrıldım, Başbakan’ın baskısıyla kurul kararı yeniden görüşüldü ve kabul edildi. Ama 4 ay sonra ağaç kesmeye başladıklarında Türkiye ayağa kalktı! O mağlubiyet, Başbakan üzerinde ne tür etkiler yarattı? O mağlubiyet, ilginç bir konjonktürde oldu. Kamuoyundan bunu sakladı; ama ABD’den kötü dönmüştü. ABD’ye gitmeden önce de Gezi’yle ilgili, “İstedikleri kadar itiraz etsinler. Ben söylüyorsam yapılır” tavrı içindeydi. Fakat bunu kabul etmeyen toplum ayaklandı. Yurtdışından da morali bozuk gelince, ‘ayağının altından iktidar ve Türkiye kayıyor’ hissine kapıldı. Partide de bir panik havası oluştu mu? Kendisinde oldu. Zaten üçüncü seçimden sonra partideki bütün mekanizmalar işlemez hale geldi. Sadece Erdoğan’ın dediklerini yapanlar, etkili ve belirleyiciydi. O isimler, havuzla ilişkisi olanlar mı? Havuzun parçaları ya da havuza katkı yapmış isimler… Arkasından Mısır olayı çıkınca, psikolojisi daha da bozuldu Başbakan’ın. İnsanları sokağa dökerek bir anlamda, “Bana ve iktidarıma bir sokak hareketi başlatırsanız, sokağa daha büyük güçler dökerim” tehdidini yaptı. 17 ve 25 Aralık’taki yolsuzluk tartışmasında da mızrağın çuvala girmediği anlaşıldı. Düşmanı, ‘dış mihrak’ ve ‘faiz lobisi’nden, Cemaat’e nasıl evirdi? Her şey, dershanelerle başladı deniyor; ama her şey, 2010’da Sayın Erdoğan’ın Ortadoğu lideri olma hayali kurmasıyla başladı. 2011 Seçimleri’nde yüzde 49’u yakalayınca, içeride yeterli zemini bulduğunu hissetti. Dışarıda da hazırlıklı geziler yapılıyordu. İsrail ve destekçilerine yönelik söylemlerinden sonra, kendisine, “Size AB kapıları zaten kapandı; ama Arap sokaklarında çok etkili olabilirsiniz” denildi. O da buna inandı. İnandıran kim? Ben bu konuda Ahmet Davutoğlu’nun çok olumsuz etkileri olduğunu düşünüyorum. O halka içinde başka danışmanlar da var. Ali Bulaç, yaptığımız röportajda, bunların yeni İttihatçılar olduğunu söyledi. İttihatçılık, yeni bir ruhla Osmanlıyı ayağa kaldırma düşüncesiydi. Osmanlının erken mahvına sebep oldu. İttihatçılarla belki dünya görüşleri bağdaşmıyor; ama hayalleri bağdaşıyor. Röportajınızı okudum ve Ali Bulaç’la birebir aynı düşünüyorum. Burada, Cemaat’le bakış açısının farkı da ortaya çıktı. Nasıl? Ben, Hocaefendi ile 1994’te bir kez el sıkıştım. Bütün hukukum gıyabidir. Ama özellikle bakanlığım sırasında dışarıdaki okulların kalitesini görünce, bunun hayra vesile olduğuna inandım. Batının bu coğrafyada Robert Kolej’le, Galatasaray Lisesi’yle yüzyıllar önce yaptığını, gecikmiş biçimde şimdi biz yapıyoruz. Cemaat’in bakışı, Müslümanlığı ve Türklüğü, eğitim yoluyla anlatmaya çalışmak ve bunu evrensel kılmaya çalışmak. Hâlbuki Erdoğan’ın vizyonu evrensel değil, bölgesel. Burada kaçınılmaz bir çatışma var. Bütün ilişkinizi Arap coğrafyasıyla kurmaya kalkarsanız, dünya üzerinde yapacaklarınızı sınırlarsınız. Yani Cemaat’in suçu, siyasal İslamcı, ümmetçi olmaması mıydı? Bence öyle! Bunu son günlerde daha fazla düşünmeye başladım. Bediüzzaman üzerine yaptığımı yeni okumalarda da, bu işin eğitimle, dünyanın bugününden kopmadan yapılması gerektiğini fark ettim. Tarihi geriye doğru değil, ileriye doğru sürdürmeye çalışmak... Akif, “Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” der. Bu teceddüt ve yenileşme çizgisi yok, Erdoğan’da. Dünyevi saltanat çizgisi var! O saltanatın parayla mı geleceğine inandı? Emevi saltanatının anlayışıdır, bu. Egemenliğinizi bu dünyada kurduğunuz zaman, ahireti de satın aldığınızı düşünüyorsunuz! Mavi Marmara olayı da bölgesel ile global olanın çatışması mıydı? O tartışmada, gerçek, dışarıya yeteri kadar yansımadı. Mavi Marmara Olayı olduğunda, Başbakan’la birlikte Brezilya’daydık. Haberler geldiğinde, Başbakan hiç mutlu olmadı, geminin gidişine öfkelendi. Kontrolsüz, devlet sorumluluğu taşımayan bir hareket olduğu konusunda nitelemeler yaptı. Kendisinden izin alınmış mıydı? Zannetmiyorum; ama içeriye ve dışarıya karşı, orada yurttaşlarımız öldüğü için savunmak zorunda kaldık. O günlerdeki bir sözüm, Fethullah Gülen’e bir cevap gibi algılandı. Dedim ki, “Dışarıdan bakınca belki öyle gözüküyor” Bunu söylerken kastınız neydi? “Biz de içeride bunun sıkıntısını yaşıyoruz; ama siz onu oradan fark etmiyorsunuz” demekti. Biz de aynı sıkıntıyı yaşıyorduk; ama yurttaşlarımız öldüğü için dışarı yansıtamıyorduk. Başbakan aslında paylaşmadığı bir düşünceyi paylaşır gibi yaptı. Bunun toplumda karşılığı olduğunu görünce de o söylemi devam ettirdi. Ahmet Davutoğlu’yla dengelerin değiştiğini söylediniz. Deniz Zeyrek de olası Başbakan adayının Davutoğlu olduğunu yazdı… Zannetmiyorum. Çok büyük bir talihsizlik olur. Dış politikada geldiğimiz nokta, bir iflas tablosu. ‘Komşularımızla sıfır sorun’, bence güzel bir hayaldi. Bunun turizmde de, ticarette de ekmeğini yedik. Ama sonra vazgeçildi. Suriye’nin çıkmaz sokak olduğu belliydi. Bakanlar Kurulu’nda iki buçuk yıl önce Suriye uyarısı yaptım. Ne dediniz? “Burası Baas’ın kurulduğu yerdir. Sanmayın ki Baas’ı Sünni ve Şii Araplar kurmuştur. Bu bir Arap milliyetçiliği hareketidir. Karşınızda beklenmedik çevreleri bulacaksınız. Yönetimin çok garip ittifakları olduğunu göreceksiniz. Kaldı ki bir muhalefet yok. Suriye, Arap coğrafyası içinde istihbarat anlamında en sağlam kökleri olan devlettir. Dışarıdan adam taşıyarak onu yıkamazsınız” uyarısı yaptım. Karşılığı? Başbakan, “Sen kendini üzme, 6 ay içinde bitecek bu iş” dedi. Sayın Davutoğlu, vadeyi kısalttı. “6 ay sürmez efendim” dedi. Türkiye elini ateşe sokmadan, bu coğrafyada ağırlığını sürdürebilirdi. Hatırlayın, Türkiye, Suriye-İsrail arasında bir dönem hakemlik yapabiliyordu, bu ona itibar getiriyordu. Batının bu coğrafyayla ilgili mutlaka fikir danıştığı konumdaydı, Türkiye. Şimdi kimse Türkiye’nin fikrini sormuyor. Kendimizi tecrit ettik. Türkiye’nin Başbakanı bir buçuk yıldır Gazze’ye gidemiyor. Alay konusu oldu. Konuşabileceğimiz bir muhatabımız kalmadı. Varsa yoksa Katar Emiri! Bu, değerli yalnızlık falan değil: tecrit edilmişlik. Dolmabahçe’nin altına AVM yapmaya kalktılar. Başbakan önce bana yakındı. Demirören iki gazete alınca, “Bunları karşımıza mı alacağız?” demeye başladı. Sonra bana birisi dedi ki, “Yahu bırak burası stadyum kalsın. Yarın, senden sonra burayı alırlar, kupon arazi diye. Gökdelen yaparlar.” İlk projeyi geriletmekle tarihi bir hizmet yaptım.T24
Keita Yıllar Sonra İtiraf Etti: 'Para İçin Sattılar'
Galatasaray'da 1 sezon forma giydikten sonra 150 bin euro kârla satılan Abdul Kader Keita, sarı-kırmızılı takımın kampını ziyaret etti ve ayrıldığı döneme ilişkin açıklamalarda bulundu.Abdul Kader Keita 8 milyon Euro bonservis karşılığında Galatasaray’a imza atmıştı. Lyon’dan alınan Fildişili yıldız, 1 sene içinde Galatasaray taraftarının gönlüne taht kurmuştu. Taklaları ve müthiş sürati ile o günlere damga vuran Keita, sürpriz gelişi gibi jet hızıyla gitmişti. Fildişili, 8 milyon 150 bin Euro karşılığında Al Sadd Kulübü’ne gönderilmişti. 4 yıl önce Galatasaray’dan ayrılan ve şimdilerde Honved Kulübü’nde forma giyen Keita, Hürriyet’e konuştu. Galatasaray’dan koparıldığını açıklayan futbolcunun röportajındaki itiraf ve yorumları şöyle oldu… “Al Saad 2Ödeme peşin olcak' demiş” +Galatasaray’da iz bırakmaya başlamışken Katar’a gittin. Hem de 28 yaşında. Para için mi gittin? Katar’a ben gitmedim, gönderildim. Galatasaray’dan koparıldım. Altını çizmek istiyorum ‘Galatasaray’dan ayrılmadım’… Gönderildiğimi tatilde telefonda öğrendim. O yönetim, beni para için Katar’a sattı. Kulübün mali durumu iyi değildi, ödemelerde sorun vardı. Al Sadd Kulübü, bonservisin büyük bölümünü peşin olarak vereceğini söylemiş. Bana “Biz anlaştık, sen de anlaş” dediler. Başka çarem yoktu. “Verdikleri sözleri tutmadılar' +O dönem senin disiplinsizliklere imza attığın yazıldı, çizildi. Hatta bu yüzden “İyi teklif gelince gönderdik” denmişti… -Sorunlu olduğumu nereden çıkarıyorlar. Bunu futbolculara, takım arkadaşlarıma ya da Rijkaard’a sorsunlar. O dönem beni şaşırttığı gibi Galatasaray taraftarı da gitmemi sürpriz karşılamıştı. Keşke yönetim o dönem verdiği sözleri yerine getirseydi. “Keşke daha geç gelseydim' Keita, “Galatasaray taraftarının bende çok ayrı bir yeri var. Halen söyledikleri tezahüratları benim için yaptıkları o eski şarkı, uyarlamaları kulağımda… Keşke Galatasaray’a daha geç gelseydim. Şu anda Galatasaray’ın başarılı olması ve sürekli şampiyonlar ligi’nde yer almasında bence yönetimin ve verilen sözlerin tutulmasının çok önemli payı var.eurosport
Prandelli ve Oyunculardan Ramazan Bayramı Mesajı
Galatasaray, resmi video kanalından Ramazan Bayramı'na dair bir mesaj yayınladı.Spor Toto Süper Lig'de bu sezon dördüncü yıldızı hedefleyen ve hazırlıklarını sürdüren Galatasaray, bu sefer spor dışında bir sebeple kameraların karşısına geçti. Takımın hazırlık kampından çekilen videolarla Türkiye'nin Ramazan Bayramı'nı kutladılar. Video'da Nordin Amrabat ve Fernando Muslera gibi yabancı oyuncuların yanı sıra teknik direktör Cesare Prandelli de Türkçe bir biçimde Ramazan Bayramı'nı kutladı.Eurosport
Olcan Adın: "En Büyük Hayalimdi..."
Galatasaray'ın yeni transferi Olcan Adın, GSTV'ye yaptığı açıklamalarda en büyük hayalini gerçekleştirdiğini söyledi.Trabzonspor'dan Galatasaray'a transferi oldukça sancılı geçen ve sonucunda imzayı atan Olcan Adın, sarı kırmızılıların Budapeşte kampında konuştu. İşte Olcan Adın'ın açıklamaları; Futbola başlamamda ailemin etkisi inanılmaz. Benden daha fazla istediler futbolcu olmamı. Sekiz yaşımda Balıkesirspor’un altyapısında başladım futbola. Başta arkadaşlarla, kaldığımız lojmanlarda kendi aramızda oynuyorduk. Ondan sonra gelişen süreçten Balıkesirspor’da altyapıda başladım. Altyapıdan başladıktan sonra belirli seviyelerde oynadım, Balıkesirspor'da hiç profesyonel olamadım. Hep amatör kümede oynadım. O zamandan bugüne kadar çok yol kat ettik. Futbolcu olmayı her şeyden çok istiyordum. Açıkçası çalışkan bir öğrenci değildim. Liseyi de sonradan bitirdim. Benim ve ailemin hayatı tamamen futboldu. Futbolla doğdum, futbolla büyüdüm. Futbolcu olmayı inanılmaz çok istiyordum ve Allah da bana bugünleri nasip etti. 'EN BÜYÜK HAYALLERİMDEN BİRİ GALATASARAY'DI' Bizim aile bağlarımız çok kuvvetli. Amcam, babam, abimler, kardeşim… Hep futbolun içindeyiz. 16 yaşında Kartalspor’a transfer oluncaya kadar, hiç ailemden ayrı kalmamıştım, kamp görmemiştim. Ailem bana inanılmaz yardımcı olmuştu. Bugünlere gelmem de onların çok büyük desteği var. Ailemi, hep ayrı bir yere koyarım. En büyük hayallerimden biri Galatasaray’da oynamak ve bunu başardığım için her anne – baba gibi ailem de benimle büyük gurur duydu. Galatasaray’a gelerek hem ailemin hayalini hem de kendi hayallerimi gerçekleştirdim. Onlar da benim buraya transfer olmamdan çok mutlu oldular. 'COUCEIRO VE TOLUNAY HOCAMIN YERİ AYRI' Gaziantepspor serüvenim aslında benim için biraz sıkıntılı başladı. Fenerbahçe’den ayrılma dönemim vardı ve o zaman Karşıyaka’da kiralıktım. Kampa katılacağız mı katılamayacağız mı bayağı bir sorunlar yaşadım. Ve Gaziantepspor’a geldiğim sezonun ilk yarıda oynama şansım olmadı. Bazı maçlarda kadroya girebildim, düzenli oynama şansı bulamamıştım. Ondan sonra Portekizli teknik adam Couceiro geldi takımın başına. Aslında o zamanda fazla forma şansı bulamamıştı. Takımda yetenekli isimler vardı. Ancak o ara takımda bir sol bek sıkıntısı yaşanmıştı. Ben de genç takımlarda daha önce sol bekte oynamıştım. Hocam, bana “Sol bek oynayabilir misin?” diye sordu. Ben de daha önce oynamıştım dedim. Gaziantepspor’da başta sol bekte oynamaya başladım. Coucerio ve Tolunay Hoca'nın bende inanılmaz katkıları oldu. İki hocamın bana çok katkısı oldu, ikisini çok ayrı yere koyarım. 'TRABZONSPOR'UN BANA KATKISI İNANILMAZ' Trabzonspor’da da zorluklar yaşadım. İlk başta alışma süreci olmuştu. Çünkü en yakın arkadaşlarım Burak ve Selçuk takımdan ayrılmışlardı. Ama Trabzon’un bana olan katkısını hiçbir zaman inkar edemem. Benim daha başarılı olmam da en büyük etkenlerden biridir. Daha başarılı olmamda en büyük etkenlerden biridir. Gaziantepspor’da gelişme sürecimi tamamladım, Trabzonspor’da ise en olgun dönemimi yaşadım. Trabzonspor’a katkılar vermeye başlamıştım. Trabzonspor'un bana katkıları inanılmazdı. Trabzonspor’da futbolu iyice öğrenmeye başladım diyebilirim. Ve Trabzon'da gerçekten mutluydum, hiçbir zaman sıkıntı yaşamadım. Hiç saygısızlıklarını görmedim, ben de saygısızlık etmedim. Şöyle söyleyebilirim; Karşılıklı anlaşarak, hem ben hem de onlar mutlu olarak Galatasaray’a transferim gerçekleşti. Trabzonspor camiasına çok teşekkür ediyorum. Şenol Hocam, Tolunay Hocam, Mustafa Hocam, hepsinin bana katkısı çok oldu. Buraya kadar ulaşmamda onların çok büyük emeği var. 'BURAK İLE BİRLİKTE OLMAK FARKLI BİR DUYGU' Burak benim çok yakın arkadaşım. Antalyaspor’da da 18-19 yaşındayken birlikte oynamıştık, beraber yine aynı takımda maceramız olmuştuk. Milli takımlarda zaten hep beraberdik. Tabii ki Burak’ın da hedefleri vardı, benim de kendime göre hedeflerim vardı. Ben her zaman hedeflerime ulaştığımı söyleyebilirim. İstediğim zamanda, istediğim şekilde ulaştım. Tekrar aynı takımda olmak da mutluluk verici, bunu her zaman söylüyorum. En yakın arkadaşlarımla aynı takımda olmak, daha farklı bir durum, daha farklı bir duygu. G.SARAT'A TRANSFER SÜRECİNDE NELER YAŞADI? Galatasaray'a transfer sürecim, biraz zor bir süreç oldu benim açımdan. Mancini ayrıldı, ondan sonra yeni hoca geldi. Tabii ki futbolcu ister istemez düşünüyor, “Transfer olacak mıyım, olamayacak mıyım, ne olacak?” Çünkü çok istiyorsunuz bu takıma gelmeyi, tekrar eski arkadaşlarınızla beraber olmayı. Zor bir süreçti; ama benim adıma, Galatasaray adına mutlu bitti. O yüzden benden yana bir sıkıntı olmadı. Arkadaşlarımla yazın büyük bölümünde beraberdik. Aynı yerde tatil yapmıştık. Onlarla sürekli fikir alışverişinde bulunduk, onlar da sağolsunlar benim gelmemi çok istemişlerdi. “İnşallah gelirsin” diye hep söylüyorlardı, sürekli nasihatlerde bulunuyorlardı, “Şöyle olur, şu kadar başarılar elde ederiz, şöyle gelişiriz, inanılmaz olur, çocukluktan beri beraberiz, yine aynı takımda bir araya geleceğiz, çok güzel zamanlar geçireceğiz, şampiyonluklar yaşayacağız, mutluluklar yaşayacağız” diye. Bana tavsiyelerde bulunmuşlardı. Sağolsunlar, onların da buraya gelmemde, kararımı vermemde etkin bir rol oynadılar. Onlara da teşekkür ederim. 'PRANDELLI, ARKAMIZDA OLACAĞINI HİSSETTİRİYOR' Cesare Prandelli ile 14 günlük bir süredir beraberiz. Futbolcuya yaklaşımı, futbolcuyla ilişkisi inanılmaz üst seviyede. Ben daha önceki hocalarımla da bunu yaşamıştım. Yabancı antrenörler ile yerli hocalar arasında iletişim açısından çok farklar vardı; fakat Prandelli ile bu süreci çok çabuk atlattık. Her arkadaşımızla yakından ilgileniyor, özellikle gençlerle, tecrübelilerle özel bir ilgisi var. Bizlerden genç arkadaşlarımıza bir şeyler öğretmemizi istiyor. Bizim ona gösterdiğimiz saygıyı kendisinden görüyoruz. Bu çok önemli bizim için. Hocanız size her şekilde saygı duyuyor, her şeyde sizinle beraber olabileceğinizi gösteriyor. Her zaman arkanızda olacağını hissettiriyor. Biz onunla çalışmaktan ötürü çok mutluyuz. Bize öğretecekleri, bize katacakları tabii ki de tartışılmaz. İnşallah onunla da sezon sonunda mutlu sona ulaşacağız diye düşünüyorum. Başarıda kimin ne derece katkısı olduğunu yüzdeye vurmayalım da; bu bir ekip işidir. Daha önceki röportajlarımda da söylemiştim. Bireysel değil, bir takım sporu yapıyoruz. Bu ekibin içinde malzemecilerimizden, siz çalışanlarımıza, taraftarlarımıza herkes var. Ekip olarak bu işi başarabileceğimizi düşünüyorum. O yüzden ben bir yüzde vermeyeyim. Şampiyonluğumuzda herkesin ufak ufak payı olacak. OLCAN ADIN'DAN KISA KISA... Biz her zaman kazanmayı isteyen bir takımız. Galatasaray, kazanmaya alışkın bir takım. Bunu daha önceki senelerde de gördük. UEFA Kupası, Süper Kupa, lig şampiyonlukları... Sahaya sadece kazanmak için çıkacağız. Ve bundan başka bir düşüncemiz olmayacak. Yeni sezona hazırlanmak, vücudunu tekrar hazırlamak bunlar çok uzun bir süreç ama bu süreci en iyi şekilde atlatıp hazırlık maçları oynayıp, ilk oynayacağımız Süper Kupa maçına tam olarak hazır bir şekilde çıkacağız. Rapid wien maçında inanılmaz heyecanlıydım, ilk çıktığımda sanki hazırlık maçı değil de Şampiyonlar Ligi’nde final maçı oynuyormuş gibiydi. Umarım bu heyecanımı kaybetmem, çok gururluydum. Beğendiğim oyuncuları söylemek gerekirse bütün oyuncuları söylemek gerekir, inanılmaz yetenekli oyuncular var. 'BEN HİÇ VAZGEÇMEDİM' Genç arkadaşlara tavsiyem, hiçbir zaman çalışmaktan vazgeçmesinler. Ben hiç vazgeçmedim, belki uzun zamanlar oynamadım, forma şansı bulamadım ama buralara yılmadan, pes etmeden çalışarak geldim. Bizim mesleğimiz. Bu senenin daha farklı bir anlamı var. Dördüncü yıldızı inşallah takacağız. İyi bir takımımız var. Tabi ki zorlu bir maraton olacak ama bütün kulvarlarda gülen taraf bir olacağız. 4- yıldız bizim üzerimizde baskı değil motivasyon oluşturuyor. Herkese sorun tek hedef şampiyonluk. İnşallah 4. yıldızla kalmaz bu 5, 6, 7. yıldıza kadar çıkar. 'UMARIM ŞAMPİYONLAR LİGİ ŞAMPİYONU OLURUZ' Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray formasıyla sahaya çıkmak ayrı bir gurur ve heyecan olacak. Başka takımlarda da Şampiyonlar Ligi kadrolarında yer aldım ama sahaya çıkmadım. 2000 yılında abilerimiz başardılar ve UEFA Kupası’nı kazandılar. Umarım biz de çıtayı yükseltiriz ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu oluruz. Rakip olarak Arena’ya geldiğimizde inanılmaz heyecanlanıyorduk. Muhteşem bir baskı oluşuyordu üzerimizde. Bu sezon biz, sahamızda oynayacağımız maçları kaybedeceğimizi sanmıyorum. Taraftarlarımız her zaman bizim yanımızda oldular. Ben yeni geldim ama gittiğimiz her yerde o coşkuyu hissedebiliyoruz. Onlar bize, biz de onlara güveniyoruz. Hep beraber arzu ettiğimiz sonuçları alacağız. Benim onlardan tek isteğim, desteklerini hiçbir zaman bizden esirgemesinler. Zaten esirgemiyorlar da.Sporx
G.Saray Tarık Çamdal ile Anlaştı İddiası
Eskişehirspor Teknik Asbaşkanı Mehmet Akman, Tarık Çamdal transferi hakkında konuştu. Eskişehirspor Teknik Asbaşkanı Mehmet Akman, oyuncuları Tarık Çamdal ile ilgili transfer iddialarına ilişkin, 'Şu ana kadar hiçbir kulüple anlaşma sağlayamadık. Tarık Çamdal, Eskişehirspor'un futbolcusudur. Gelen teklifleri değerlendiriyoruz' dedi. Akman, yaptığı açıklamada, Tarık Çamdal 'ın transferiyle ilgili son dönemde basında çok sayıda haberlerin yer aldığını söyledi. 'Yurt içinden 3, yurt dışından 2 takımla görüşmelerimiz devam ediyor' diyen Akman, 'Şu ana kadar hiçbir kulüple anlaşma sağlayamadık. Tarık Çamdal, Eskişehirspor'un futbolcusudur. Gelen teklifleri değerlendiriyoruz. Eskişehirspor 'un çıkarları doğrultusunda gelecek teklife göre transfer gerçekleşebilir' ifadelerini kullandı. Tarık ile Galatasaray 'ın anlaştığı iddiaları bulunuyor.Spor365
Yanal: "Özellikle Kuyt ve Emenike..."
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, Sepahan FC maçının ardından açıklamalarda bulundu. Yanal, Caner Erkin'in oynayacak durumda olduğunu ancak riske edilmediğini söyledi Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, Sepahan FC maçının ardından açıklamalarda bulundu. Yanal, Caner Erkin'in oynayacak durumda olduğunu ancak riske edilmediğini söyledi Ersun Yanal'ın açıklamaları; 'İki haftalık başlangıç sürecini tamamladık. Çok küçük problemler oldu. Caner belki oynayabilirdi ancak riske girmedik. 13 günlük kamp dönemini oyuncularımızın hiç ara vermeden antrenmanlara katılmış olması, özellikle genç oyuncuların takıma katılımlarıyla tamamladık. Önümüzde oynayacak çok önemli maçlar var. Sheffield United, Sevilla, Chelsea, Beşiktaş, Roma ve Olympiakos maçları sonrası Galatasaray karşısına çıkacağız. Özellikle Kuyt ve Emenike geldikten sonra sorunsuz şekilde kampa devam edeceğiz. Maraton
Reklam
Balotelli Milan'da Kalıyor
Milan'ın asbaşkanı Adriano Galliani, golcü futbolcuları Mario Balotelli'yi takımda tutacaklarını söyledi. Galliani, 'Balotelli, Milan'da kalacak. Tabii ki transfer piyasasında yüzde 100 diye bir şey yoktur. Ancak yüzde 99 takımda kalacağını söyleyebilirim' ifadelerini kullandı. Milan'da devam eden transfer çalışmalarına da değinen Galliani, 'Alessio Cerci ve Joel Campbell takımımıza uygun özelliklere sahip oyuncular ama gündemimizde başka isimler de var. Görüşmeler sürüyor' şeklinde konuştu. Takımdan ayrılması gündemde olan Brezilyalı golcü Robinho'ya ABD'den ve ülkesinden teklifler olduğunu doğrulayan Galliani, 'Kulüplerle görüşmelerimiz sürüyor. Oyuncunun talep ettiği ücret konusunda sıkıntılar var ama transferi önümüzdeki hafta netleşir' değerlendirmesinde bulundu. Bir süredir Türkiye'de Mario Balotelli'nin Galatasaray'a gelebileceği iddia ediliyordu. Sarı-kırmızılıların teknik direktörü Cesare Prandelli, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıklamıştı. Manchester City'de bir türlü istikrar sağlayamayan Balotelli, 2013 kış transfer döneminde Milan'a transfer olmuştu. Al Jazeera ve AA
Naklen Yayın Gelirleri Krize Yol Açtı
Eskişehirspor, naklen yayın gelirlerinin adil paylaştırılmadığı gerekçesiyle atağa kalkıyor.Eskişehirspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un haksız yere havuzdan fazla pay aldıkları gerekçesiyle Türkiye Futbol Federasyonu’nu, Rekabet Kurumu’na şikayet etme hazırlığında. Türk fut­bo­lun­da önü­müz­de­ki gün­le­rin en önem­li gün­dem mad­de­si nak­len ya­yın ge­lir­le­ri ola­cak gi­bi gö­rü­nü­yor. Spor To­to Sü­per Lig’in kök­lü ekip­le­rin­den Es­ki­şe­hirs­por’un Tür­ki­ye Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu’nun (TFF) ha­vuz da­ğı­lı­mı­nı adil yap­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le Re­ka­bet Ku­ru­mu’­na şi­ka­yet et­me­ye ha­zır­lan­dı­ğı öğ­re­nil­di. Kır­mı­zı-Si­yah­lı yö­ne­ti­min bir sü­re ön­ce hu­kuk­çu­la­rın­dan ko­nuy­la il­gi­li de­tay­lı bir ça­lış­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­te­di­ği öğ­re­nil­di. Hu­kuk­çu­la­rın ise bu ça­lış­ma­yı bi­tir­mek üze­re ol­duk­la­rı kay­de­dil­di. Kulüpler Birliği’ne taşıyacaklar 6 Ağus­tos’ta ya­pı­la­cak Ku­lüp­ler Bir­li­ği’nin baş­kan­lık se­çi­min­de Ana­do­lu ku­lüp­le­riy­le de­tay­lı bir bil­gi ve­ri­le­cek. Es­ki­şe­hirs­por yö­ne­ti­mi söz ko­nu­su zir­ve­de “Ana­do­lu ku­lüp­le­ri­ne da­ğı­tı­lan pa­ra ile 4 bü­yük­le­re (Fe­ner­bah­çe, Ga­la­ta­sa­ray, Be­şik­taş ve Trab­zons­por) da­ğı­tı­lan pa­ra ara­sın­da ina­nıl­maz fark var. Bu ra­kam­lar­la bu ta­kım­lar­la mü­ca­de­le ede­me­yiz” gö­rü­şü­nü ak­ta­ra­cak. Pe­ki Es­ki­şe­hirs­por’un mem­nun ol­ma­dı­ğı mev­cut nak­len ya­yın ge­lir ha­vuz da­ğı­lı­mı na­sıl ger­çek­le­şi­yor? Bu ko­nu­da TFF’nin be­lir­le­di­ği kıs­tas­lar şöy­le: -14 takıma 27.5’er milyon lira -*%11’i Sü­per Lig de şam­pi­yon olan ta­kım­la­rın şam­pi­yon­luk sa­yı­la­rı­na gö­re; -*%35’i ku­lüp­le­re eşit olarak, -*%45’i per­for­man­sa bağ­lı ba­şa­rı pri­mi ola­rak, -*%9’u ise ilk al­tı­ya gi­ren ta­kım­la­ra ba­şa­rı pri­mi ola­rak dağıtılacak. Bugün / Eurosport
Reklam
Drogba, Chelsea İle 1 Yıllık Sözleşme İmzaladı
İngiltere Premier Lig ekiplerinden Chelsea, Galatasaray ile sözleşmesi sona eren Didier Drogba'yı 1 yıllığına renklerine bağladı. Sarı-kırmızılı ekiple 2012-2013 sezonunun ara transfer döneminde 1,5 yıllık sözleşme imzalayan ve ilk sezonunda şampiyonluk yaşayan Didier Drogba, 8 yıl formasını giydiği Chelsea'ye geri döndü. Chelsea'de, Premier Lig, Lig Kupası, Federasyon Kupası ve UEFA Şampiyonlar Ligi dahil toplam 10 kez şampiyonluk sevinci yaşayan 36 yaşındaki futbolcu, kulübün internet sitesine yaptığı açıklamada, eski takımına dönme kararını kolay verdiğini ve Jose Mourinho ile yeniden çalışma fırsatını geri çeviremeyeceğini söyledi. Chelsea'de her zaman kendini evinde hissettiğini belirten yıldız futbolcu, 'Kazanma arzum aynı ve bu takıma yardımcı olmak için fırsat kollayacağım. Kariyerimdeki yeni sayfa için heyecanlıyım' ifadesini kullandı. Londra temsilcisinin Portekizli menajeri Jose Mourinho da Didier Drogba'nın Avrupa'nın en iyi golcülerinden biri olduğu için transfer edildiğini kaydetti. Jose Mourinho, daha önceki açıklamasında, Didier Drogba'yı yeniden Chelsea'ye getirirken duygusal davranmadıklarını söylemişti. Fransa'nın Marsilya takımından 2004 yılında, 24 milyon sterline Chelsea'ye gelen Didier Drogba, 8 yıl boyunca Londra ekibinde forma giydi. Yıldız futbolcu, 2004-2007 yılları arasında Jose Mourinho ile çalıştı.2012 yılında Chelsea ile Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kaldırıp takımdan ayrılan Didier Drogba, önce Çin takımı Shanghai Shenhua'da yarım sezon, daha sonra ise Türkiye'de Galatasaray'da 1,5 yıl forma giymişti. Chelsea'ye 2 yıllık aradan sonra geri dönen Drogba, Chelsea ile çıktığı 341 maçta 157 gol atarak Chelsea tarihinin en çok gol atan dördüncü ismi oldu.skorer
Klaas-Jan Huntelaar Galatasaray'ın Transfer Teklifini Kabul Etmedi
Geçen sezonu Almanya'nın Schalke 04 takımında tamamlayan Hollandalı yıldız, Premier Lig'e gitmek için Galatasaray'ın teklifini reddetti.Ülkesi Hollanda ile Dünya Kupası'nda boy gösteren Klaas-Jan Huntelaar, gelecek sezon İngiltere Premier Lig'de oynamak için Galatasaray'dan gelen teklifi reddeti. Bugün İngiliz basınında çıkan haberde Cesare Prandelli'nin Sneijder'i araya sokarak Huntelaar'a mesaj gönderdiği iddia edildi. Fakat Hollandalı yıldızın gelen bu teklifi kabul etmediği ve İngiltere Premier Ligi'nde oynamak istediği belirtildi. Ayrıca öünümüzdeki sezon sonu Schalke 04 takımı ile olan sözleşmesi sona erecek olan 30 yaşındaki Huntelaar, Dünya Kupası sırasında gelecek planlarıyla ilgili yaptığı açıklamalarda Liverpool'un kendisini istediğini ve fakat önce kulübü Schalke ile konuşması gerektiklerini belirtmişti.eurosport
Galatasaray Hakan Balta ile Uzattı
Galatasaray Hakan Balta ile 2016 yılına kadar sözleşme yeniledi. Oyuncuya yıllık 1 milyon 250 bin euro ve maç başı 15 bin euro ödenecek.Ligtv
Reklam
"Her Şeyi Yapamaya Hazırım"
Galatasaray’ın Kamerunlu futbolcusu Aurelien Chedjou, takımın başarısı için her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyledi. Sezon hazırlıkları çerçevesinde Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de kamp çalışmalarını sürdüren sarı-kırmızılı takımın antrenmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Chedjou, 2014 FIFA Dünya Kupası’nda mücadele ettiği için çok fazla tatil yapamadığını ve takıma fiziksel olarak iyi bir durumda katıldığını anlattı. Dünya Kupası’nın kendisi için kötü geçtiğini belirten Kamerunlu savunma oyuncusu, Galatasaray’da gelecek sezon içinde olacağı forma rekabeti için hazır olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Öncelikle tatilde çok fazla kilo almadım, yediklerime dikkat ettim. O yüzden hazır geldim. Kimin oynayıp oynamayacağına elbette hoca karar verecek. Ben takım için yüzde 100′ümü vermek için hazır durumdayım. Sadece Semih, Koray ve ben değil, burada gördüğüm tüm gençler hazırlar. Hocadan formayı almak için herkes var gücüyle çalışıyor. Hocam bana görev verdiği zaman olacağım. Yabancı oyuncu kuralıyla ilgili belki birtakım sıkıntılar olabilir ama ben o sıkıntıları gözardı edip, sadece çalışıyorum.” Görev aldığı mevki için transfer çalışmaları olduğuna yönelik haberlerin sorulması üzerine Kamerunlu futbolcu, “Ben transferlerden söz etmiyorum. Bahsedecek olanlar varsa edebilir. Bu konu beni rahatsız etmiyor. Kimin gelip gelmeyeceğiyle ilgilenmiyorum. Ben teknik direktörümüzün bize söylediği şeyleri yaparım ve antrenmanlarda çalışırım” diye konuştu. Aurelien Chedjou, teknik direktör Cesare Prandelli yönetiminde kampta fiziksel ve taktiksel çalışmaları yoğun bir şekilde yaptıklarını belirterek, sezona hazır olacaklarını dile getirdi. Hazırlık maçında 3-1 kaybettikleri Rapid Wien karşılaşmasında attığı golün sorulması üzerine Chedjou, “Gol atmak yerine kaybetmemeyi tercih ederdim. Kornerlerde ileri çıkmamın rakip için dezavantaj olduğunu biliyorum. Çünkü bir kişi fazla oluyoruz. Golle ilgili Instagram’a fotoğraf atmıştım. Yorumlara baktığım zaman taraftarlarla olan ilişkimin daha da gelişmiş olduğunu görüyorum. Kritikler elbette olacaktır ama onların desteği beni ileri itiyor. Ben eleştirilere hiçbir zaman kafayı takmıyorum. Onların desteği için her zaman minnettarım” değerlendirmesinde bulundu. Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti Aurelien Chedjou, Fenerbahçe ile içinde oldukları rekabet ve TFF Süper Kupa maçında karşı karşıya gelecekleriyle ilgili soruyu şöyle yanıtladı: “Ligde Beşiktaş gibi çok kaliteli oyuncuları olan bir takım da var. Bursaspor, Eskişehirspor gibi her zaman sorun yaratan takımlar da var. Galatasaray ile Fenerbahçe arasında rekabet olur demek şampiyonluğun kalitesine saygısızlık olur. Ancak lig yarışı Fenerbahçe ile Galatasaray arasında geçecek diyenlere hak verebiliyorum. Çünkü iki takım da kaliteli kadroya sahip. Süper Kupa’yı beklerken yaptığımız hazırlık maçlarında değişik opsiyonları deneme şansımız oluyor. Geçen sene kazandığımız gibi bu sene de kazanabileceğimi düşünüyorum. Galatasaray ile Fenerbahçe rekabeti, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük rekabetlerinden birisi.” Kamerunlu futbolcu, geçen sezon iyi anlaştığı Didier Drogba’nın ayrılması ve Emmanuel Eboue’nin kadro dışı bırakılmasıyla ilgili soruyu ise şöyle yanıtladı “Aynı kıtadan çıktığım oyuncuların olmaması benim için çok sevindirici değil ama aynı kıtadan oyunculara ihtiyacımız yok. Çünkü ben Melo ile de Muslera ile de çok iyi anlaşıyorum. Diğer takım arkadaşlarımın da Türk ya da yabancı olmaları hiçbir şey fark ettirmez, çünkü biz Galatasaray’ın renklerini korumak ve başarılar elde etmek için sahaya çıkıyoruz. Bir gerçek var ki bu oyuncular da çok kaliteli oyuncular. Galatasaray onların yerine alacağı oyuncularla da aynı kaliteyi her zaman tutturmak zorunda.”Açık Mert Korkusuz
Fenerbahçe Kombine Bilet Fiyatında Sadece Türkiye Değil Avrupa Şampiyonu!
Fenerbahçe 8 bin 200 TL’lik kombine fiyatıyla sadece ligdeki rakiplerini değil Real Madrid, Arsenal ve Bayern Münih gibi kulüpleri de geride bıraktı.Hürriyet gazetesinin haberine göre Fenerbahçe’nin kombine bilet fiyatları 850 TL ile 8 bin 200 TL arasında değişecek. İkincilik 600TL – 6 bin TL ile Trabrzonspor, üçüncülük 5 bin 517 TL ile Galatasaray’da. Beşiktaş ise 4 bin 500 TL ile dördüncü sırada. TÜRKİYE Maç günü bilet fiyatı : 10-480 TL arası Kombine bilet fiyatı : 120-8200 TL arası İNGİLTERE Maç günü bilet fiyatı : 55 – 445 TL arası Kombine bilet fiyatı : 1050 – 7050 TL arası ALMANYA Maç günü bilet fiyatı : 77 – 255 TL arası Kombine bilet fiyatı : 385 – 3000 TL arası İSPANYA Maç günü bilet fiyatı : 87 – 438 TL arası Kombine bilet fiyat : 822 – 5200 TL arası İTALYA Maç günü bilet fiyatı : 52 – 333 TL arası Kombine bilet fiyatı : 750 – 10200 TL arasıDiken
Fenerbahçe ve Beşiktaş Logolu Prezervatifler Pek Yakında
Bir prezervatif firması Fenerbahçe ve Beşiktaş'la yürüttüğü 'logolu kondom' üretimi konusunda anlaşma sağladı.Buna göre firmanın Fenerbahçe ve Beşiktaş logolu prezervatif üreteceği öğrenildi. Hürriyet'in haberine göre şirketin Galatasaray'la da görüşmeler yürüttüğü ancak henüz uzlaşılamadığı belirtiliyor. 10 ya da 12'li paketler halinde satılması planlanan logolu prezervatiflerin kısa zaman içerisinde piyasaya çıkması bekleniyor. Brezilya'da 1. Lig'de oynayan tüm takımların logolu prezervatifi bulunuyor. CNN TÜRK
Reklam
G.Saray Milli Yıldızdan Vazgeçti
Sarı-kırmızılı kulüp Eskişehir'in 5 milyon Euro'nun altına inmemesi üzerine bu transferden çekilme kararı aldı.Galatasaray şu anda transferdeki bir numaralı hedefinden vazgeçti. Eskişehirspor’un Tarık Çamdal için istediği 5 milyon Euro’da indirime gitmemesi üzerine sarı-kırmızılılar bu kararı aldı. Galatasaraya Eskişehir’e Tarık’a karşılık 2 milyon 500 bin Euro artı futbolcu teklif etmişti. Eskişehir Başkanı Mesut Hoşcan ise fiyatı 6 milyon Euro takassız olarak açıklamış, daha sonra 5 milyon Euro’ya düşmüştü. Ama son iki günde yapılan görüşmelerde en ufak bir ilerlenme sağlanamadı. Ve Galatasaray transferden çekilme kararı aldı. Sarı-kırmızılı kulüp Eskişehir’e bu şartlar altında Tarık transferinin gerçekleşmeyeceğini belirtti, Eskişehir de bunun üzerine “Tarık burada kalır. Fiyatta bir indirim olmayacak” kararını Galatasaray’a bildirdi. Galatasaray yarından itibaren Bursaspor’dan Şener Özbayraklı için girişimlere başlayacak. AMK Spor
Reklam
Galatasaray Budapeşte'de
Sezon öncesi hazırlık kampının Avusturya bölümünü tamamlayan Galatasaray, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye geçti. Yaklaşık 3 saatlik kara yolculuğunun ardından Budapeşte'ye ulaşan sarı-kırmızılı takım, hazırlıklarına burada yaptığı antrenmanla devam etti. Teknik Direktör Cesare Prandelli yönetiminde Bozsik Stadı'nda basına kapalı gerçekleştirilen antrenmanda, dün akşam Rapid Wien ile oynanan hazırlık karşılaşmasında ilk 11'de başlayan oyuncuların yenileme çalışması yaptığı bildirildi. Diğer oyuncuların fiziksel çalışmanın ardından dar alanda çift kale maç oynadığı belirtildi. Galatasaray'ın Portekiz'in Porto takımından bir yıllığına kiraladığı ve önceki gün kampa katılan kaleci Sinan Bolat'ın, sarı-kırmızılı takımla ilk antrenmanına çıktığı kaydedildi. 2014 FIFA Dünya Kupası'nda mücadele ettiği için izinli olan Muslera'nın da Galatasaray ile bu sezonki ilk antrenmanını yaptığı ifade edildi. Budapeşte'de 27 Temmuz Pazar günü Honved ile Bozsik Stadı'nda TSİ 19.00'da bir hazırlık maçı yapacak sarı-kırmızılı takım, hazırlıklarına yarın devam edecek. Galatasaray kafilesi, Honved maçının ardından İstanbul'a dönecek.Lig Tv
Taffarel Kalacak mı?
Galatasaray kaleci antrenörü Claudio Taffarel, Galatasaray'daki geleceği ile ilgili açıklamalarda bulundu. İşte Taffarel'in sözlerinden satır başları; 'Üçüncü farklı yerimizdeyiz. İlk günden itibaren fiziksel antrenmana çok önem vermemiz gerekiyor. Sezonun temelleri burada atılıyor. İtalyan antrenörler bu dönemleri iyi fiziksel antrenmanlarla geçirirler. Takımın taktik, teknik açıdan da gelişmesine çalışıyoruz ama öncelik fiziksel antrenmanlarda.' 'Prandelli ve ekibiyle 2001'de, Parma'da futbol oynarken çalışma şansım oldu. Aynı prensiplerle devam ediyorlar. Kendilerinden aldığım izlenim ve konuşmalar, İstanbul'u ve takımı çok sevdiklerini söylediler. Bu takım için önemli. Önemli olan futbolcu grubu tabii ki. Aile ortamı var, arkadaşlık ortamı var. Galatasaray bence Prandelli'yi getirerek doğru bir isim seçti. Prandelli'nin ciddiyeti ve aile ambiansıyla birlikte iyi bir sene geçireceğiz diye düşünüyorum.' 'İki kalecimiz de aramıza yeni katıldı. Muslera yorgun geldi. Fiziksel durumu zamana ihtiyaç duyuyor. Sinan daha hazır geldi. Muslera önemli bir kaleci ama onun yanında destekleyecek bir isim olması önemliydi. Sinan'ın transferi çok olumlu. İkisiyle beraber bugün çalışmalarımıza başladık.' 'Diğer önemli kalecilerimizi unutmamak gerekiyor. Eray'ın en çok ihtiyacı olan şey maç oynamak. Bence 1 sene başka bir takıma gidip düzenli oynamasını onu geliştirecektir. Burada forma şansı bulması kolay değil. Ancak, gidip maç tecrübesi yaşarsa Galatasaray'ın geleceği olacaktır. Şu ana kadar gelişimini en iyi şekilde tamamladı. Elimizde bir de Alperen var. Bizimle sezon boyunca antrenmanlara çıktı. Alperen de iyi yolda. İsmail ise daha çok genç. Onun pişmesi gerekiyor. Tüm kalecilerimiz iyi yolda. Galatasaray'ın kalesi emin ellerde.' 'Tabii ki Dunga'ya teşekkür ediyorum. Brezilya Federasyonu'na da teşekküre diyorum. Bana teklif geldi. Ben onlara Galatasaray'da çalışmaya devam etmek istiyorum dedim. Onlar da sorun olmaz dediler. Brezilya'da maç olduğu zaman gelmemi istediler. Prandelli ve Başkanımız ile konuştum, ikisi de olabileceğini söyledi. Taraftarlarımız emin olsun ki ben Galatasaray'da devam ediyorum. Diğer taraftan Milli takıma gitmek çok önemliydi. Bu sene her iki tecrübeyi birlikte götüreceğim.' Sporx
Sneijder'in Ayrılmaya Niyeti Yok
Hollandalı yıldız Wesley Sneijder'in oyuncu temsilcisi Guido Albers, 'Wesley, kariyerinin sonuna kadar Galatasaray'da kalmak istiyor' dedi. Brezilya'da düzenlenen 2014 FIFA Dünya Kupası'nda Hollanda Milli Takımı ile birlikte sergilediği futbol sonrası adı transfer dedikodularına karışan Wesley Sneijder 'in geleceğine yönelik belirsizlikleri ortadan kaldıracak açıklama oyuncunun temsilcisinden geldi. Dünya Kupası'nın yorgunluğunu kendisine verilen tatil süresi içerisinde üzerinden atmaya çalışan orta saha oyuncusunun temsilcisi Guido Albers , Manchester United ve AS Monaco'nun Hollandalı yıldızın peşinde olduğuna yönelik basına yansıyan haberlerin aksine kendilerine ulaşan bir transfer teklifi olmadığına dikkat çekti. 'Wesley bir yer aramıyor, İstanbul'da çok mutlu' Albers , Hollanda basınına bu konuya yönelik görüşlerini aktarırken, şu ifadelere yer verdi: ' Wesley bir yer aramıyor, İstanbul'da çok mutlu. Daha önce de söylediğim gibi, İstanbul'daki yaşamı seviyor ve şehre yerleşti. Başkan Ünal Aysal ile mükemmel bir ilişkisi var ve kariyerinin sonuna kadar Galatasaray 'da kalmayı göz önünde bulunduruyor.' Öte yandan sarı kırmızılı kulüp ile olan sözleşmesinin bitimine iki sezon kalan Sneijder 'in yakın bir gelecekte yeni ve daha iyi şartlar içeren bir anlaşma için yönetim ile görüşeceği belirtildi. Bunun üzerine Galatasaray 'da Sneijder 'in mevcut sözleşmesinin üç sezon süreliğine uzatılmasının gündeme geldiği ifade edildi.Spor365
Reklam