Görüş Bildir
Mircea Lucescu: 'Fenerbahçe’de Çok Büyük Futbolcu Olabilirdim'
Lucescu, Türkiye’de geçirdiği yılları anlatırken, 13 yıldır bir sırrı da aydınlığa kavuşturdu. 2001’de Galatasaray’ın Real Madrid’i konuk ettiği Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçının devre arasında Hagi’nin, teknik direktör Lucescu’ya bağırdığı ve oyun taktiğini değiştirdiği, Galatasaray’ın da bu taktikle ilk yarısını 2-0 yedik durumda tamamladığı maçı 3-2 kazandığı iddia edilmişti. Hatta Hagi de bu iddiaları doğrulayan açıklamalar yapmıştı. Ancak Rumen teknik adam, bu iddia ile ilgili ilk kez konuşurken bambaşka bir senaryoyu dile getirdi. Shakhtar Donetsk’te 10 yılı geride bıraktınız. Kazandığınız kupaların sayısını biliyor musunuz? Dokuz lig şampiyonluğu, beş Ukrayna Kupası, beş Süper Kupa, bir Avrupa Ligi... Toplam 19... Biraz fazla değil mi? Biraz fazla mı? Asla “fazla” diye bir şey yoktur. Sadece “çok” diyebiliriz. Bu başarılarla birlikte sizin Türkiye’deki değeriniz de arttı. Galatasaray ve Beşiktaş dönemlerinizde kalitenizden kuşku duyanlar vardı ama şimdi neredeyse herkes sizin muhteşem bir teknik direktör olduğunuzu düşünüyor... İnsanların benim kalitemden neden şüphe duyduklarını anlamıyorum. Galatasaray’la Avrupa Süper Kupası’nı kazandım, ligde şampiyon oldum. Ayrıca Galatasaray’daki ilk sezonumda şampiyonluğu çok zor bir durumda kaybettik. 32’nci haftada evimizdeki Ankaragücü maçında Okan Buruk, 30’uncu dakikada kırmızı kart gördü ve o maçı kaybettik. Biliyorsunuz... Beşiktaş’ta da aynı şekilde... Samsunspor maçında üç oyuncum kırmızı kart gördü. Seyircisiz maç cezası aldık. Bu yüzden şampiyonluğu kaçırdık. Nihayetinde belki daha iyi olabilirdi ama Türkiye’de iyi iş yaptığımı düşünüyorum. Sonra Shakhtar Donetsk’e geldiniz... Burada beni çok iyi bir başkan karşıladı. Hayatını futbola adamış. Aynı zamanda kulübün de sahibi. Türkiye’de bu, çok daha zor. Başkanlar seçimle geliyor ve ortalama iki yıl görevde kalıyor. Bir teknik direktörün uzun süreli sözleşme imzalaması mümkün olmuyor. Çünkü her gelen başkan kendi teknik direktörünü getirmek istiyor. Öyle olunca teknik direktörler sadece bir yıl takımda kalıyor. Bir yılda bir takım inşa edemezsiniz. Kısa vadede kazanmak çok zor. Ancak şansla bir şeyler kazanabilirsiniz. Ben Donetsk’te aradığım her şeyi buldum. Çalışma şartları çok iyi. Başkanın yeni stadı inşa etmesiyle birlikte Avrupa’da da iyi sonuçlar almaya başladık. Donbass Arena dünyanın en güzel stadı. Bunun gibisi yok. Türkler de gurur duymalı çünkü bu stadı inşa eden bir Türk firması (Enka). Shakhtar Donetsk, sadece yönetimsel anlamda değil, sahada da çok başarılı bir 10 yıl geçirdi. Bunun sırrı neydi? Bu 10 yıl içinde takım üç kez değişti. Sadece iki oyuncu sabit kaldı: Dario Srna ve Tomas Hübschman... Bu süreçte çok sayıda genç oyuncu getirdik, onları büyüttük ve büyük takımlara gitmelerine izin verdik. Bu kulüp için de çok iyi çünkü aynı zamanda iyi para kazandık. Henrik Mikhitaryan, Fred, Fernando ve Willian gibi oyuncuların ayrılmalarına üzüldünüz mü? Elbette üzüldüm, çok iyi oyunculardı. Onlarla iyi sonuçlar aldık, kupalar kazandık. Sonra Avrupa’nın büyük takımlarına gittiler. Onlarla çok iyi ilişkiler kurdum çünkü bu kulübe geldiklerinde henüz çok gençlerdi. Gelişmelerine yardım ettiğim için mutluyum. Bu kadar genç ve gelecek vaat eden oyuncuyu Ukrayna’ya gelmeye nasıl ikna ettiniz? Buraya geldiğimde işe bir oyuncu transfer ederek başladık. İtalya’dan o zaman genç bir futbolcu olan Matuzalem’i getirdik. Ondan sonra başarılı oldukça genç Brezilyalı oyuncular gelmek istedi. Avrupa kulüpleri Brezilyalı oyuncuları genellikle 25-26 yaşına geldiklerinde alıyor. Çünkü kalitelerinden emin olmak istiyor. Ama biz yetenekli oyuncuları daha gençken almayı tercih ettik. Tabii onlarla çok sıkı çalıştık. Haliyle ilk bir iki yıl pek bir katkı sağlayamadılar. Sabırla onları hazırladık ve yetiştirdik. Sonra adım adım yetenekleriyle kazanmamıza yardım ettiler. Bu çok güzel bir strateji ama bu stratejiyi, kulüp sahibiyle birlikte hareket ederek hayata geçirebilirsiniz. Tıpkı bizim başkanımız gibi. Çünkü o geleceği düşünebiliyor. Eğer başkanın ömrü iki yılsa protagonist davranmak istiyor, yeni oyuncular alıyor, basında hakkında iyi şeyler yazılsın istiyor. Onun için teknik direktör pek önemli değil. Hemen ilk yıl her şeyi kazanmak istiyor. Bu şekilde geleceğin takımını kurmak çok zor. Türkiye’de savunma takımları kurmakla eleştirildiniz. Ama Shakhtar’da bunun aksini kanıtladınız... Ama Türkiye’de savunma takımı kurduğum doğru değil! Hem Galatasaray’da hem de Beşiktaş’tayken diğer takımlardan daha çok gol attık. Gol averajımız da diğerlerinden daha iyiydi. Burada da durum aynı. Her sene diğer takımlardan daha çok gol atıyoruz. Taktiksel olarak daha farklı oynadığımız doğru ama bu başka mesele. 1985 yılında “Türkleri seviyorum” şeklinde bir demeciniz var. Oysa o zaman henüz Türkiye’de çalışmaya başlamamıştınız. Bu sevginin sebebi neydi? Kimbilir neden seviyordum; hatırlamıyorum (gülüyor). O dönem Dinamo Bükreş’te forma giyiyordum. Türk takımlarına karşı çok maça çıktım. Statlardaki atmosferden çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bugün de aynı şekilde düşünüyorum; böyle taraftarı hiçbir yerde görmedim. Sadece Dortmund taraftarı yarışır. İtalya’da bile böyle atmosfer yok. Belki de bunun için “Türkleri seviyorum” demişimdir. Daha sonra Türkiye’de sokağa çıktığımda hemen herkesin futbolcuları tanıdıklarını, onlara seslendiklerini, selam verdiklerini fark ettim. Bundan çok etkilendim. Türkler çok duygusal insanlar ve ben bunu seviyorum. Türkiye’de olduğum zaman kendimi çok iyi hissediyorum. 1978 yılında futbolculuğunuz sırasında Fenerbahçe ile idmana çıktınız. Ardından “Kulübüm izin verirse Fenerbahçe’ye gelirim” dediniz. Peki neden gelmediniz? Çünkü sosyalist bir yönetim vardı ve o dönem kimse bir yere gidemezdi. Çok gençtim. Evet, Türkiye’ye geldim. Yanımda Ion Nunweiller de vardı. Kulüp izin vermeyince geri döndüm. Nunweiller, Datcu, Sasu gibi oyuncular 30 yaşını geçtiği için onlara izin verdiler. 1970 Meksika Dünya Kupası’na kalma başarısı gösteren oyuncular için bir anlamda ödül gibiydi. O dönem Romen futbolu Türk futbolundan daha iyi durumdaydı. Türk takımları da Romen oyuncuların ve teknik direktörlerinin peşindeydi. O zaman futbolcuyken Fenerbahçe formasını giymek istediniz, öyle mi? Evet, Fenerbahçe’de çok büyük futbolcu olabilirdim. 19-20 yaşlarındaydım. Dinamo Bükreş’le 1. Lig’e çıkmıştık. Oradayken ilk uluslararası maçımı Fenerbahçe’ye karşı oynadım ve gol attım. Datcu Fenerbahçe forması giyiyordu. Aramız çok iyiydi. Daha sonra İtalya’da Pisa’da teknik direktörlük yaparken de Fenerbahçe başkanı beni aradı ve İstanbul’a geldim. Başkanla yemek yedik, kulübü gezdim. İş sadece imzaya kalmıştı ama ama ben İtalya’da kalmaya karar verdim. Fenerbahçe’ye gelmiş olsaydınız sizin için tarih daha farklı yazılır mıydı? Hayat bana daha sonra Galatasaray’ı çalıştırma fırsatı verdi. Sonra Beşiktaş’a gittim ama asla Fenerbahçe’ye gidemedim. Çok garip (gülüyor)... Fenerbahçe forması giyebilirdim, onların teknik direktörü olabilirdim ama ezeli rakiplerinin teknik direktörü oldum. Hayat... Türkiye’de neyi özlüyorsunuz? Türk oyuncularla çalışmak çok kolay. Çünkü sahada her şeylerini veriyorlar. Yürekleriyle oynuyorlar. Tabii taktiksel anlamda ve organizasyon anlamında bazı sıkıntılar var. Ama Türk oyuncular çok hızlı, agresif ve yetenekli. Ben bu tür oyuncularla çalışmayı seviyorum çünkü öğrenmeye çok açıklar. Galatasaray’da da Beşiktaş’ta da bunu yaşadım. Hasan Şaş, Ergün Penbe, Bülent Korkmaz, Emre Belözoğlu, Arif Erdem, Suat Kaya, Tayfur Havutçu, Sergen Yalçın... Sergen hayatımda çalıştığım en iyi oyunculardan biriydi. Tümer’i de çok seviyorum. Çünkü çok zeki bir oyuncuydu. Belki fiziksel olarak diğerleri kadar güçlü değildi ama çok zekiydi. Benim zamanımda çok iyi iş çıkardı. Problem çıkaran oyuncu yok muydu? Hayır yoktu. (Bir süre düşünüyor). Hiç yoktu. Hayatım boyunca hiçbir futbolcuyla sorunum olmadı. Futbolculara onları sevdiğiniz hissini vermelisiniz. Bu çok önemli. Onları eleştirirken ya da onlardan bir şey isterken bile anlayışlı olmanız gerek. Gheorghe Hagi, 2001’de şampiyonlar ligi’nde Real Madrid’e karşı 3-2 kazanılan maçın devre arasında size bağırdığını söyledi. Orada neler yaşandı? O bana bağıramaz, ben ona bağırırım (gülüyor). O sadece cevap vermeye çalıştı. İlk yarıda ondan sahanın her yerinde olmasını istemiştim. Galiba biraz kafası karıştı. İkinci yarı sahada kalmak istemedi. Sonra Jardel de ona uydu ve o da çıkmak istedi. İlk yarıyı 2-0 kaybetmiştik. Utanç vericiydi. Sonra ben bağırmaya başlar başlamaz Jardel ayakkabılarını hemen geri giydi. Onlara “Kazanmadan soyunma odasına dönmeyin” dedim. Tarihin en iyi ikinci yarı performanslarından biriydi. Aslında Pierluigi Collina nizami bir golümüzü yedi. Normalde o maç 4-2 biterdi. Onlarla karşılaşmak bile önemliydi. Kariyeriniz boyunca hakemlerden şikayet ettiniz... Ben genellikle takımlarımı kazanmak için kurarım! Eğer hakemler yanlış karar veriyorlarsa normal olarak eleştiriyorum. Ben hata yaptığımda da herkes beni eleştiriyor. Bu çok normal. Hakemler hata yapıyor ve o hatayla maç kaybediyorsanız sinirleniyorsunuz. Mesela Cem Papila (gülüyor)... Onu hiç unutmuyorum. O maçı kaybetmemiz için her şeyi yaptı. Beş futbolcumuzu oyundan attı ve şampiyonluğu kaybettik. Onun bir hata yaptığını söyleyemem çünkü en az 10 hata yaptı! Çünkü hata yapma niyetiyle maça çıkmıştı. Ama genel olarak hakemlerle bir sıkıntım yok. Sadece kötü niyet gördüğümde onlarla tartışırım. 2001-02 sezonunun başında Galatasaray oldukça güçsüz bir kadroya sahipti... İkinci yıl çok zordu. Çünkü 12 oyuncuyu kaybetmiştik. Hagi, Taffarel, Popescu, Okan, Emre, Ümit Davala... Takımı kiralık futbolcularla yeniden inşa etmek durumundaydım. Çoğu kalitesiz isimlerdi ama hepsi kazanmayı çok istiyordu. Çok profesyonel ve kazanmak isteyen bir takım inşa ettik. Ve başardık. Ligin ilk yarısında Sergen bize çok yardım etti. Daha sonra sakatlandı. Yine de ligin ikinci yarısı bizim için muhteşem geçti. O yıl hak ettiğim maaşı ancak Beşiktaş’ta çalışırken alabildim (gülüyor). Kulüp adına çok zor zamanlardı. Çok sayıda oyuncunun ayrılması da bu yüzdendi. Buna rağmen şampiyon olduk. Şampiyon oldunuz ama sezon sonunda görevinize son verildi. O dönem görev yapan rahmetli Özhan Canaydın yönetimine kırgın mısınız? Hayır kimseye kırgın veya kızgın değilim. Her başkan kendi adamını getirmek ister. Özhan Canaydın, başka bir teknik direktörle çalışmak istedi, el sıkışarak ayrıldık. Bunun için tazminat bile almadım çünkü hak etmediğim bir parayı almak istemedim. Bir an önce çalışmaya başlamak en iyisiydi. Beşiktaş’ta da durum aynıydı. İki yıl daha sözleşmem olmasına rağmen takımdan ayrıldım, o parayı stat inşaatı için harcamalarını rica ettim. Sizce en güçlü özelliğiniz hangisi? İletişim mi, yoksa taktiksel yaklaşımınız mı? Bunun hakkında yorum yapamam. İşin uzmanlara sormanız lazım (gülüyor). Ama dünyada en zor şey, 1 numara olmak, kazanmak... Başarılı olmak, çok fazla çalışmayı gerektiriyor. Çok iyi konsantre olmalısınız. Çok şey bilmelisiniz. Bir günde ortalama kaç saat çalışıyorsunuz... Her zaman... Aklımda her zaman futbol var. 2006 Dünya Kupası şampiyonu İtalya’da teknik direktör Marcelo Lippi’nin teknik asistanlığını yapan Adriano Bacconi, modern analizi sizin keşfettiğinizi söylemişti... Bu doğru mu? Evet doğru... 1990 yılından önce oyuncu-antrenör olduğum dönemde bunu yapmaya başladım. 15-16 yaşlarındaki bir grup çocuğu aldım, onlar adına tüm maçı analiz eden kağıtlar hazırladım. O kağıtta onların sahada ne yaptıkları analiz ediliyordu. Şimdi her şey çok kolay, bilgisayarlar var... Oyuncular kaç kilometre koştuğunu biliyor. İtalya’ya gittikten sonra Adriano Bacconi ile çalışmaya başladım. Tek tek tüm futbolcuların profillerini çıkardık, maçı sentezledik, benim felsefeme göre oyunu yorumladık ve sonra bunları bilgisayara aktardık. O günden bugüne analiz çok ilerledi ama bunu İtalya’da başlatan kişi benim. O zamana kadar antrenörler sadece maçı izliyordu. Tüm Avrupa size saygı duyuyor, pek çok makalde taktiksel yaklaşımlarınız referans gösteriliyor ama Inter’deki kısa maceranız dışında Avrupa’nın en büyük kulüplerini çalıştırma şansı bulamadınız. Neden böyle oldu? Romanya’daki devrimden sonra ülkeyi terk ettim. Sosyalist bir ülkeden geliyordum. O döneme kadar Avrupa futboluyla hiçbir iletişimimiz, ilişkimiz yoktu. Ama 36 yaşıma geldiğimde, Corvinul Hunedoara takımında oyuncu-antrenör oldum. Daha sonra Romanya Milli Takımı’nı çalıştırdığım sırada İtalya Milli Takımı’nı yendik. O dönem İtalya, Dünya Şampiyonu’ydu. Bu şekilde kendimi İtalyanlara gösterme şansı buldum. Ardından beş yıl sonra Romanya’dan ayrılınca Pisa’ya, oradan da Brescia’ya gittim. Anlatmak istediğim; ben diğer hocalar gibi çalışmaya büyük takımlarla başlamadım. Bu yüzden her seferinde iyi bir teknik direktör olduğumu ispatlamam hiç kolay değildi. Brescia’dayken Inter’e daha erken gidebilirdim ama başkan bana izin vermedi. Takımı iki kez Serie A’ya çıkarmıştım. Wembley’de Anglo-Italian Kupası’nı kazandım. Kariyerim boyunca gittiğim her yerde kupa kazandım. Romanya’ya geldiğimde hemen Rapid’le Dimano’nun önüne geçtik ve kupa kazandık. Brescia’dayken Serie A o dönem dünyanın en zor ligiydi. Hatta Serie B daha da zordu! Teknik direktörler için muhteşem bir mücadele alanıydı. Serie A daha çok paralı başkanların yeriydi. Orada en zengin kazanıyordu. Berlusconi gibi... (Gülüyor). Juventus ve Roma da o dönem çok zengindi. Bu yüzden zirveye çıkmam mümkün olmadı. Ardından Galatasaray ve Beşiktaş’a gittim, sonra da Shakhtar Donetsk’e... Buraya gelemeden önce Avrupa’nın batısından pek çok teklifi reddettim. Çünkü burayı bir teknik direktörün çalışabileceği en iyi yer olarak gördüm. Başkanın bana güvenmesi çok önemli, bu sayede çok başarılı oldum. Dynamo Kiev, Metalist gibi takımları geride bırakmak hiç kolay değil. Sizce bir Türk kulübüyle Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilir misiniz? Hayır, imkânsız. Şu an için bu imkânsız. Avrupa’nın doğusundan bir takımla Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıkmak kupayı kazanmaya eş değer. Çünkü bu farklı bir futbol, farklı bir tarih, farklı bir kültür. Onlar çok daha güçlü. Çok daha farklı bir ligde mücadele ediyorlar. Her yıl aynı altı-yedi takımı Şampiyonlar Ligi’nde son turlarda görüyorsunuz. Peki Türkiye’de uzun vadede böyle bir potansiyel yok mu? Sonuçta 70 milyonluk bir ülkeyiz... Hayır hayır. Bunun nüfusla alakası yok. Büyük takımlara bir bakın... Muhteşem bir tanınırlığa sahipler. Çok paraları var. Bir de Türkiye’ye bakın... Sadece üç takım söz konusu. Spor politikasında sıkıntı var. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmanız için Premier Lig, La Liga, Bundesliga gibi bir liginizin olması gerekir. Her zaman onlar kazanıyor. Arada Portekiz de yarışa dahil olabiliyor çünkü onların da ligi ilginç. Aynı zamanda iyi oyuncular yetiştiriyorlar. Yetenekli Brezilyalı futbolcuları liglerine getirebiliyorlar. Onları profesyonel düzeye getiriyorlar ve böylece kazanıyorlar. Bu göründüğü kadar kolay değil. Türkiye’den sizi arayan çok sayıda başkan var mı? Evet ama çok problem değil. Gayet normal. Çünkü ben Türk futbolundan iki büyük takımla başarılı olarak ayrıldım. Çok normal. Diğer taraftan ben Türk futboluyla ilgili daima iyi izlenimlere sahip oldum. Türk futbolcuları sevdim, ben de Balkanlardanım. Balkanlarla Türkler aynı mantaliteye sahip. Bu yüzden arada bir doku benzerliği var ve tarih boyunca Balkan teknik direktörler burada başarılı oldu. Tabii Fatih Terim gibi Türk teknik direktörlerle birlikte... Ben de iyi izlenim bıraktım, takımlarım iyi top oynadı. Bu yüzden Türk takımları tarafından aranmam çok normal. Bununla gurur duyuyorum. Türkiye’de gazeteler mütemadiyen sizin önümüzdeki sezon Galatasaray’ın başına geçeceğinizi yazıyor. Gerçekten öyle mi? Galatasaray’la hâlâ çok iyi ilişkilerim var. Beşiktaş ve Fenerbahçe’yle de öyle. Mesela her yıl Fenerbahçe ile hazırlık maçı oynuyoruz. Bu sene Beşiktaş ve Galatasaray’la oynadık. Ben tüm bu takımlarla iyi ilişkiler kuruyorum. Sadece bu kadar, daha fazlası yok.Roberto Mancini’yle aranız nasıl? Çok iyi arkadaşım. Ben ona saygı duyuyorum, o bana saygı duyuyor. Onu İtalya’daki günlerimden tanıyorum. Ben teknik direktördüm, o oyuncuydu. Sadece onunla değil, Bilic’le de çok iyi iletişimim var. Peki önümüzdeki sezon ne yapacaksınız? Planınız ne? Bu benim problemim! Başkasının değil... Yarın bir maçım var o yüzden şimdi ayrılmam gerekiyor. Daha sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz...Fanatik
Hafızalardan Silinmesi İmkansız 30 Tarihi An
Türkiye'nin siyasi, spor, tv gibi bir çok alanında meydana gelmiş ilginç olayların hafızalara kazınmış fotoğrafları paylaşıldı. Ben de içlerinden ' Aaa, ne günlerdi' diyebileceğiniz ve tebessüm edebileceğiniz olanları topladım ve keyifli bir çalışma oldu, umarım beğenirsiniz...
Galatasaray'ın Gomis Kararı
Transfer döneminin hız kazanmasıyla birlikte Galatasaray'da taraftarın beklentisi de arttı. Ancak sarı kırmızılı kulüpte 2 yıldır süren yıldız transfer dönemi kapanacak gibi gözüküyor. Transfer döneminin hız kazanmasıyla birlikte Galatasaray'da taraftarın beklentisi de arttı. Ancak sarı kırmızılı kulüpte 2 yıldır süren yıldız transfer dönemi kapanacak gibi gözüküyor. UEFA'nın, kulüplerin hesaplarını artık büyük bir titizlikle takip etmesi ve riskli borçlu konumundaki kulüplere yaptırımlar uygulaması, Galatasaray'a zorunlu fren yaptırıyor. Başkan Ünal Aysal'ın kurmaylarına yüksek maliyetli transfer harcamalarından kesinlikle kaçınmaları talimatını vererek, sarı kırmızılı kulüpteki 'Çilek Transfer' döneminin kapandığını ima ettiği öğrenildi. Kadrosunda şu an 11 yabancı futbolcusu bulunan sarı kırmızılı kulüpte öncelikli amaç almak değil satmak olarak değerlendiriliyor. GÖRÜLMEMİŞ STRATEJİ Galatasaray'ın transfer politikasının bu sezon geleceğe yönelik yerli oyunculara olacağı ve ayrıca gurbetçi Türk oyuncular ile de bugüne kadar görülmemiş geniş kapsamlı bir oyuncu profili çıkarıldığı öğrenildi. Sarı kırmızılı kulübün önümüzdeki günlerde peş peşe genç yerli oyuncularla sözleşme imzalayacağı ve eldeki yabancı oyuncuları satmadan yabancı transferinin yapılmayacağı öğrenildi. Bu yüzden bonservisi elinde olan ve imza parası isteyen Gomis'ten vazgeçildiği bildirildi. Maraton
Ünal Aysal'dan 'Çilek'li Mesaj
Galatasaray'ın Banvit'i yenerek finale çıktı mücadele sonrasında açıklamalarda bulunan Ünal Aysal, 'Her şeyin mevsimi var, çileğin mevsimi başkaydı. Şimdi başka meyveleri deneyeceğiz.' dedi.Bu sezon “çilek” transferi yapmayacaklarını söyleyen Aysal “Her şeyin mevsimi var, çileğin mevsimi başkaydı. Şimdi başka meyveleri deneyeceğiz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe eşleşmesi hakkında da konuşan Ünal Aysal, “Fenerbahçe ile bütün maçlarımız son derece heyecanlı ve güzel geçiyor. İnşallah fair play bazında bir mücadele olur. Taraftar faktörü çok önemli, her yerde taraftarın çok büyük rolü var” diye konuştu. AMK Spor
Kartal İshak Doğan'a Pençe Attı
Transfer çalışmalarını sürdüren Beşiktaş bir yandan Karabükspor'dan Ahmet İlhan Özek transferi için uğraşırken diğer yandan da takım arkadaşı İshak Dogan için nabız yokluyor. Beşiktaş yeni sezon için eksik ve zayıf bölgelerine transfer takviyesi için çalışmalarını sürdürüyor. Sezon ortasında Gaziantepspor'un golcüsü Cenk Tosun'a imza attıran Kartal, Türkiye'de bir başka golcünün de işini hemen hemen bitirdi. Milli takımda attığı gollerle teknik direktör Fatih Terim'in prensi haline gelen Ahmet İlhan Özek için Karabüksporlu yöneticilerle kıyasıya bir yarışa giren Beşiktaş'ta ikinci hedef ise bir başka yıldız adayı İshak Dogan.Galatasaray'ın da radarında olan 24 yaşındaki sol kanat oyuncuyu özellikle Hırvat teknik adam Slaven Bilic çok istiyor. Honduras maçında Mevlüt'ün golüne nefis bir asist yapan genç futbolcu için girişimlere başlayan siyah-beyazlı yönetim, Brezilyalı Motta'nın önüne İshak'ı alarak sol kanat sorununu tamamen ortadan kaldırmak istiyor. Aslında Beşiktaş'ın O'nu istemesinin bir nedeni daha var. Stoper mevkiine de sağlam bir isim arayan Kartal İshak transferi ile bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Zira milli futbolcu sol kanat ve sol bekin yanısıra stoper mevkiinde de rahatlıkla oynuyor, Adı bu sıralar Galatasaray ile sık sık anılıyor İshak'ın. Ancak 2012-2013 sezonun başında Karabükspor ile 3 yıllık sözleşme imzalayan İshak Doğan için yönetimin önceki gün 'Galatasaray'dan İshak için bize gelen resmi bir teklif yok' açıklaması Kartal'ı hareketlendirmeye yetti. Bu gelişmenin ardından Kartal devreye girdi ve transfer için düğmeye bastı. ALİ ESER - GAZETESPORT
Ataman Oyundan Memnun
Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman, Beko Basketbol Ligi play-off final serisinin son maçında Banvit karşısında ikinci yarıda sonuca gittiklerini söyledi. Ataman, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, play-off’a kötü bir sıralamadan girdiklerini belirterek, “İyi ve tecrübeli bir takımız. Beşiktaş ile ilk yaptığımız maç dışında bütün karşılaşmalarda tam takım gibi oynadık. Banvit, ilk yarı alan savunmasıyla bizi durdurdu. Hücum edemedik. Dışarıdan şut atamadığımız için kilidi açamadık. Bu bizi moral açısından aşağı çekti” dedi. İkinci yarıda dış atışlarla sorunu çözmeye karar verdiklerini vurgulayan tecrübeli çalıştırıcı, “Markoishvili müthiş bir başlangıç yaptı. Taraftarları ve takımı coşturdu. Arroyo da bu oyuncuya ayak uydurunca savunma sertliğini istediğimiz seviyeye getirdik” diye konuştu. Yine finale çıktıklarını hatırlatan Ataman, Fenerbahçe Ülker ile yapacakları final mücadelesi konusunda, “Türk basketbolunu finale çıkaracak final olabilir. Fenerbahçe-Galatasaray finali, centilmence, herkesin sahadaki mücadeleye odaklandığı, birbirine saygı duyduğu bir seri olsun. Gerek Türk sporuna gerek Avrupa’daki derbilere yakışacak final olmasını diliyorum. Şampiyonluk unvanımızı korumaya çalışacağız” ifadelerini kullandı. Itoudis’ten hakem eleştirisi Banvit Başantrenörü Dimitrios Itoudis ise serideki hakem yönetimlerini eleştirdi. Galatasaray Liv Hospital ile yaptıkları serinin son maçında ikinci yarıda sadece bir serbest atış kullandıklarına dikkati çeken Yunan çalıştırıcı, “Banvit’in saygıyı hak ettiğini düşünüyorum. Böylesine çekişmeli geçen maçta bir takımın ikinci yarı sadece bir serbest atış kullanması mümkün mü?” diye konuştu. Rakipleri karşısında ilk yarıda çok iyi oynadıklarını ve hücumda istediklerini yaptıklarını kaydeden Itoudis, ikinci yarıda her şeyin tersine döndüğünü dile getirdi. Ergin Ataman’ın final başarısı Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman, Beko Basketbol Ligi’nde üst üste 3. kez final heyecanı yaşayacak. 2011-2012′de Beşiktaş’ın başında şampiyonluk sevinci yaşayan tecrübeli çalıştırıcı, geçen sezon da sarı-kırmızılı ekibi mutlu sona taşımıştı. Ergin Ataman, Fenerbahçe Ülker karşısında üst üste 3. şampiyonluk kupasını almaya çalışacak. Banvit’i eleyerek finale yükselen Galatasaray Liv Hospital ise son 4 sezonda 3. kez finale yükselme başarısı gösterdi.AMK Spor
Reklam
Fenerbahçe'nin Finaldeki Rakibi Galatasaray!
Türkiye Beko Basketbol Ligi play - off serisi 4. maçında Galatasaray Liv Hospital, Banvit'i 73-66 mağlup ederek finale kaldı. Abdi İpekçi Spor Salonu'ndaki maçtan galip ayrılan sarı-kırmızılılar, seride durumu 3-1'e getirerek Fenerbahçe Ülker'in rakibi oldu. Maça iyi başlayan taraf konuk takım oldu. Yüksek yüzdeyle bulduğu üçlüklerle farkı açan Banvit ilk çeyreği 20-18, devreyi de 14 sayı farkla 42-28 üstün tamamladı. Maçın ikinci devresinde ise Galatasaray fırtınası vardı. Gürcü oyuncusu Manuchar Markoishvili'ye Carlos Arroyo'nun da eşlik etmesi ile fark 3. çeyrek sonunda 2 sayı kadar indi. Son periyotta iyi savunmasını sürdüren Galatasaray karşılaşmadan 73-66'lık skorla galip ayrılarak Fenerbahçe Ülker'in finaldeki rakibi olmayı başardı. Ligi 2. sırada tamamlayan Fenerbahçe Ülker, seride saha avantajının sahibi olacak. Şampiy10
Aysal Şampiyon Gençlerle Buluştu
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, sezonu şampiyon tamamlayan 14 ve 19 yaş altı futbol takımının teknik ekipleri ve oyuncularıyla bir araya geldi.Florya Metin Oktay Tesisleri’nde düzenlenen barbekü organizasyonuna, başkan Aysal’ın yanı sıra yönetim kurulu üyeleri Sedat Doğan, Mehmet Cibara, Ebru Köksal ve Futbol Akademi Gençlik Geliştirme Teknik Sorumlusu Bülent Ünder de katıldı. Yemeğin ardından Aysal ve yöneticiler, oyunculara elde ettikleri şampiyonluktan dolayı başarı belgesi verdi. Organizasyon, hatıra fotoğrafı çekiminin ardından sonra erdi.AMK Spor
Reklam
"Şampiyonlar Ligi'nde Oynamak İstiyorum"
Son dönemde sıkça Galatasaray ile anılan hatta ön sözleşme imzaladığı yönünde haberler gelen Mevlüt Erdinç, milli takım kampında özel açıklamalar yaptı.Fanatik Gazetesi'nde yer alan Mevlüt Erdinç röportajı; DOSTLUĞUN HATIRINA Taktik icabı sonraya bırakmamız gereken soruyu ilk soruyoruz. 'Yeni planların arasında Türkiye var mı?' diyoruz ve her zamanki samimi ve içten yanıtlıyor: 'Bu konuya girmek ve bir cevap vermek istemiyorum. Röportaj isteyen herkesi geri çevirdim. Ancak dostluğun hatırına ben bu riski alarak röportaj yapıyorum.' 'Hayat planlamanı nasıl yapıyorsun. Hedeflerin neler?' dediğimizde de şifreleri veriyor: 'Şu an 27 yaşındayım büyük hedeflerim ve planlarım var. Şampiyonlar Ligi'nde oynamak. Sadece oynamak değil ve başarılı olmak.' 6 AY GÖZYAŞI DÖKTÜM FUTBOLA NASIL BAŞLADI? Fransa'da altyapı için PİRAMİT Sistemi var. Yetenekli gençler belirleniyor. Bölge bölge toplanıp futbol okullarında yatılı eğitime alınıyor. 12 yaşındaydım. Evden kasabadan ayrılıp yatılı Sochoux futbol okuluna gittiğimde ilk önceleri zorlandım. Özellikle ilk 6 ay çok gözyaşı döktüm. Babam annem, abim çok yardım etti. Ama ben yılmadım. Ailem için, kendim için savaştım ve zor olanı başarıp kazandım. FRANSA'YI İSTEMEDİM MİLLİ TAKIM Fransa'da yetiştim. Ama tercih yaparken hiç zorlanmadım. Çünkü benim hayalim Türk Milli Takımı'nda oynamaktı. Hayallerim ay-yıldızlı formayı giymekti. Yozgatlıyız ve milli manevi değerleri yüksek bir aileyiz. Takımım o zaman Fransa milli takımında oynadığım için Türkiye'yi tercih etmemi pek istemiyordu. Hatta kendi biletimi kendim aldım, pek göndermek istemiyorlardı. O gün hem hayallerime kavuştum. Ünal Karaman hoca vardı. O zaman o aramıştı. Hiç düşünmeden gittim. PES ETMEYEN SAVAŞÇI FUTBOLCU ÖZELLİKLERİ Fransa'da golcü olmak kolay değil. Fransızlar bana 'Savaşçı, asla pes etmiyor. Kaybetmekten hoşlanmıyor, sonuna kadar savaşıyor' yorumunu yapıyor. Türklerden aldığım en büyük özelliğim savaşçılığım. Sonuçta Türküm ve sahaya çıktığımda bu karakterim sahaya yansıyor. GOL ATMAK ÇOK ZOR FRANSA LİGİ Çok taktik ve sert oynanıyor. Atletik performans üst düzeyde olduğu gibi bana göre dünyanın en iyi defans oyuncuları Fransa'da... Defansif olarak oyuncular çok akıllı. Hata yapmıyorlar. Ve sert oynuyorlar. Fransa'da gol atmak diğer liglere göre zor. Goller az olunca belki ligin albenisi zayıf oluyor. MEVLÜT ERDİNÇ'TEN İNCİLER 6 ablam ve bir abim var. Yozgatlıyız. Türk kültür ve geleneklerine göre yaşadık. Aile bağlarımız kuvvetlidir. Avrupa'nın dünyanın en iyi altyapı sistemi bence Fransa'da... Buna rağmen Piramit Sistemi'nden çıkmayı başardım. EURO 2008 öncesi Belarus'la maçımız vardı. 23 kişilik kadroya seçilmem sürpriz bulundu ama ben hak ettiğimi düşünüyorum. Milli takımda çok güzel, hatta mükemmel bir ortam var. Ekipte kaynaşma için çok çalışıyor. Herkes birbirine yardımcı oluyor. Fatih Terim tam bir taktik ustası... Sadece motivasyonla açıklanacak bir durum değil. Milli takımda olması güven veriyor. Türk yemeklerini hiçbir şeye değişmem. Özellikle annemin yemeklerini... Ancak Fransız mutfağı da hiç fena değildir. İdmana gidince Fransa'da takım arkadaşlarım 'Atletico'nun 10 numarası çok iyi' diyorlar. Ben de Arda ile gurur duyuyorum.
Umut Bulut Trabzonspor'a mı?
Trabzonspor Başkan Yardımcısı Yakup Aslan, Umut Bulut-Olcan Adın takasının gündemlerinde olmadığını söyledi. Yakup Aslan, 'Umut çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdır. Trabzonspor'da oynarken, benimseyerek, katkı sağlayarak oynamış bir arkadaşımızdır. Kendisini sever ve taktir ederiz. Biz de tekrardan oynamasını isteriz. Ama Olcan'la takası gündemde değil. Biz gelecek sezon şampiyonluğa oynayan bir takım oluşturma arayışı içindeyiz. Bu durumda siz Olcan'ı gönderir misiniz? Elbette ki göndermeyeceğiz. Bu takımın belkemiklerinden bir tanesidir. Takası ya da satılması gündemde değil. Yurtdışından ultra teklifler gelirse, bunlar her futbolcu için geçerlidir. Ama son yönetim kurulu toplantısında karar alındı. Olcan'ı satmıyoruz. Sözleşme uzatmasa bile, bizimle 1 yıl daha mukavelesi var. 1 yıl daha oynayacak' dedi. UMUT BULUT'U TEKRAR KADROMUZDA GÖRMEK İSTERİZ Galatasaray'da forma giyen Umut Bulut'un gündeme gelebileceğini belirten Aslan, 'Girişimimiz olmadı; ama Galatasaray, Umut'u bırakmak isterse. O zaman biz devreye gireriz' diye konuştu. ERKAN ZENGİN VE TARIK ÇAMDAL GÜNDEMDE; CARDOZO'YU ALMAYACAĞIZ Tarık Çamdal ve Erkan Zengin'in gündemde olduğunu dile getiren Yakup Aslan, 'Biz uçuk rakamlarla yerli futbolcu almak istemiyoruz. Ama bu oyuncular değerli oyuncular. İkisini de takımımızda görmek isteriz. Sözleşmeleri devam ediyor. Kulübüyle oturup konuşuruz,. Asla bir transfer için kulüpleri küstürmeyiz. Yabancı transferi için ise gelecek vaad eden genç oyunculara yöneldik. Ama alınca da direkt olarak takımda oynayacak. Cardozo sözleşmesi olan oyuncu ve hem de çok para istiyor. 33 yaşında; ben böyle bir oyuncuya neden para vereyim. Alacağımız oyuncu, sonrasında da transferinden para kazanacağınız bir oyuncu olmalı. Cardozo'yu alırsınız, bir daha satamazsınız' dedi. Gazetesport
Reklam
Telles: "Milli Takıma Seçileceğim"
Ülkesinde açıklamalarda bulunan Galatasaraylı Alex Telles, sarı-kırmızılı ekibe uyum sürecinden, takımdaki arkadaşlarına; Şampiyonlar Ligi heyecanından, Brezilya Milli Takımı hedefine kadar bir çok konuya ışık tuttu.Galatasaray'ın genç yıldızı Alex Telles, liglerin sona ermesinin ardından döndüğü ülkesinde özel açıklamalarda bulundu. Globo'ya konuşan Brezilyalı futbolcu, iki hafta sonra başlayacak olan Dünya Kupası'nda sarı-kırmızılı takımdan arkadaşlarına destek olacağını söyledi. Hollanda'nın maçlarını kendisinin memleketinde oynayacağını hatırlatan Telles, 'Türkiye'deyken Sneijder ile Dünya Kupası hakkında çok konuştuk. Çünkü Porto Alegre'ye gelecek. Orada buluşmak üzere sözleştik. Kendisi futbolun bana armağan ettiği bir dost. Burada desteğimi esirgemeyeceğim' dedi. Kamerun'un ise Brezilya ile aynı grupta bulunduğuna dikkat çeken 21 yaşındaki sol bek, 'Bir diğer takım arkadaşım Aurelien Chedjou ile sohbet ettik ve ona bazı tavsiyelerde bulundum. Neymar'ı mutlaka iyi marke etmesi gerektiğini söyledim' diye konuştu. 'Çok önemli isimlerle birlikteyim' Bu isimlerin dışında Fernando Muslera, Didier Drogba gibi oyuncuların da Dünya Kupası'nda boy göstereceğini, Felipe Melo'nun da daha önce bu tecrübeyi yaşamış bir isim olduğunu dile getiren Alex Telles Galatasaray'a transfer olduğu için kendini şanslı hissettiğini söyledi. Sarı-kırmızılı oyuncu şöyle konuştu: 'Onlar gibi isimlerle birlikte forma giymek benim için muazzam bir tecrübe oldu. Zamanında bu isimleri televizyondan izlerdim. Şimdi aynı takımda oynuyor ve onların arkadaşıyım. Gerçekten futbolun çok önemli isimleri bunlar'. 'Kendimi çabuk geliştirdim' Türkiye'ye kısa sürede uyum sağladığını belirten Brezilyalı futbolcu şöyle devam etti: 'Çok kısa bir süre içinde kendimi geliştirmek zorunda kaldım. Bu yüzden uyum sürecini çabuk atlattım. Oyunun enerjisi ile hızı arasındaki farkı hissettim. Gittiğimden beri beni en çok zorlayan ise işin fiziksel kısmı oldu. Şampiyonlar Ligi'nde forma giymek ise benim için bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi'. Gelecek yıl Galatasaray taraftarına daha da iyi bir Telles izleteceğini öne süren oyuncu, 'Şu an tatildeyim ve dinleniyorum. Ancak şimdiden yeni sezonu düşünüyorum. Sezon öncesi çalışmalarına katılacağım ve burada kendimi tam anlamıyla hazır hale getireceğim. Takıma ilk katıldığımda böyle bir fırsatım olmamıştı. Yeniden Şampiyonlar Ligi'nde boy göstermek için çalışacağım' şeklinde konuştu. 'Milli takıma seçileceğim' Alex Telles yeni hedefinin Brezilya Milli Takımı olduğunu da gizlemedi. Bu turnuvada ülkesinin yalnızca bir izleyicisi olacak olan genç oyuncu, sarı-kırmızılı ekipte göstereceği performansla 2018 Dünya Kupası kadrosuna girmek istediğini kaydederek, 'Hayatımda her şey çok hızlı gelişiyor. Önümde sıradaki turnuva için dört yıllık bir hazırlık süresi bulunuyor. Brezilya Milli Takımı'na seçilmeyi ümit ediyorum. Çünkü daha tecrübeli olacağım' ifadelerini kullandı. Maraton
G.Saray'ın 'Gurbetçi' Avı
Devre arasında kadrosuna genç oyuncuları katan Galatasaray, gelecek vaad eden gurbetçi isimlerin peşinde. Sarı kırmızılılar Borussia Dortmund’un U19 takımında oynayan Serdar Bingöl ve Hamburg’un genç orta saha oyuncusu Kerem Demirbay’ı kadroya katmak istiyor. Teknik direktör Roberto Mancini’nin yerli bir sol bek istemesi üzerine harekete geçen yönetim, transfer listesinin başına Kardemir Karabükspor forması giyen İshak Doğan’ı koymuştu. İshak’ın alternatifini Almanya’da bulan sarı kırmızılı ekip, Borussia Dortmund’un U19 takımında oynayan Serdar Bingöl’ü transfer etmek istiyor. 1996 doğumlu genç futbolcu Türk Milli Takımı’nın 18 yaşaltı kategorisinde de forma giyiyor. Alman ekibiyle sözleşmesi önümüzdeki sezon bitecek olan Serdar için Galatasaray’ın transfer sezonunda resmi teklifi yapması bekleniyor. Sarı kırmızılıların gündemindeki bir başka isim ise Hamburg’da forma giyen 1993 doğumlu Kerem Demirbay. Bu sezon Bundesliga’da 3 maçta oynama şansı yakalayan Kerem için görüşmelere başlayacak olan Galatasaray orta sahadaki alternatif oyuncu sayısını arttırmayı planlıyor. Geleceğe yönelik yaptığı transferlerle dikkat çeken sarı kırmızılı ekipte başkan Ünal Aysal, devre arası alınan oyuncuların uzun yıllar sarı kırmızılı kulübe başarıyla hizmet edeceğine inandığını söyleyerek kadroyu gençleştirmeye devam edeceklerini belirtmişti. Gazetesport
"Kendimi Galatasaray'a Ait Hissediyorum"
Golcü oyuncu kendisini tamamen Galatasaray'a ait hissettiğini belirtirken üzerinde emeği olan Şenol Güneş ve Trabzonspor'u unutmadığını da ifade etti. Galatasaray ile 5 senelik yeni bir sözleşme imzalayan Burak Yılmaz , sarı kırmızılı kulübe artık daha fazla bağlandığını ve kariyerini bir Avrupa kupasıyla süslemek istediğini belirtti. Sözleşmesini 2019 yılına kadar uzatan Burak Yılmaz, NTVSpor 'a verdiği demeçte, 'Oldukça istikrarlı bir 5 sene geçirdim. Her sene daha çok çalışarak, daha iyi bir Burak izlettiğimi düşünüyorum. Mancini ile bu sezon farklı bir pozisyonda oynadım. Bu yüzden daha az gol attım.' şeklinde konuştu. Trabzonspor ve Şenol Güneş'i unutmayan golcü oyuncu, 'Beni Türk futboluna tekrar kazandıran önce Şenol Güneş, sonra Trabzonspor'dur. Şimdiki hedefim Hakan Şükür'ün yolundan gitmek. Bu forma altında Avrupa'da zafere ulaşmayı arzuluyorum. Kolay değil ama Şampiyonlar Ligi kupasını istiyorum.' dedi. Brezilya'daki Dünya Kupası hakkında ise, 'İspanya ve Almanya'yı bir adım önde görüyorum. Belçika da sürpriz yapabilir.' ifadelerini kullandı.Goal.com
Reklam
"Galatasaray Formasını Giymek Gurur Verici"
Galatasaray'la sözleşmesini 2019'a kadar uzatan takım kaptanı Selçuk İnan, 'Bu camiaya 5 sene daha hizmet edecek olmak benim için gurur verici' dedi.A Milli Futbol Takımı ile ABD'de kampta bulunan Selçuk, GSTV'de canlı yayına telefonla bağlanarak, uzattığı sözleşmesi ve sarı-kırmızılı takımdaki hedefleri hakkında açıklamalarda bulundu. Yaptığı 5 yıllık sözleşmeyle ilgili kulüp başkanı Ünal Aysal ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür eden deneyimli futbolcu, şunları kaydetti: 'Çocukluğumun hayalini yaşıyorum. Galatasaray formasıyla maçlara çıktığımda ne kadar mutlu olduğum biliniyor. Ben Galatasaraylıyım, Galatasaray'a nasıl geldiğimi de herkes biliyor. Bununla da gurur duyuyorum. Bundan önce nasıl hizmet ettiysem, bundan sonra çok daha iyisini yapıp, takım arkadaşlarım, hocalarım, yöneticilerimiz ve başkanımızla Galatasaray'ı daha iyi yerlere getirmek için çalışacağım.' Selçuk, futbolu bıraktıktan sonra da Galatasaray'a hizmet etmek istediğini vurgulayarak, 'Çocukluğumdan beri ben bir Galatasaray taraftarıydım. Futbolcusu ve kaptanı olarak bu camiada uzun yıllar futbol oynamak benim hayalimdi. Umarım futbolu bıraktıktan sonra Galatasaray'ın içinde kalırım. Bundan sonraki yıllarda da önemli olduğumu, Galatasaray için neler yapabileceğimi herkese göstereceğim' diye konuştu. Kendisi gibi sözleşmesini 2019'a kadar uzatan Burak Yılmaz hakkında konuşan Selçuk İnan, 'Oynadığım her takımda Burak'la oynama fırsatı buldum. Galatasaray'da da beraberiz. İmzalarımız bile beraber atılıyor. Burak'ın da 5 yıl daha Galatasaray'da kalacak olması beni ayrıca mutlu etti' şeklinde görüş belirtti. 'Avrupa hayalimden vazgeçtim' Galatasaray'la her sezon Avrupa kupalarında mücadele ettiğini dile getiren Selçuk, 'Önceden Avrupa'da oynama gibi bir hedefim vardı ama Galatasaray'da zaten her sene Avrupa'da mücadele ettiğimiz için bu hedefimden vazgeçtim' dedi. Selçuk, takım olarak başarı çıtasını yükselttiklerini aktararak, 'Artık hedefim, Galatasaray ile Avrupa'da bir kupa kaldırmak. Bundan önceki ağabeylerimiz, UEFA Kupası'nı kaldırdı. İnşallah biz de bir Avrupa kupası alırız. Her sene Şampiyonlar Ligi'nde oynamaya çalışıyoruz. İki sene üst üste gruplardan çıkan ilk Türk takımı olduk. Bir Şampiyonlar Ligi takımı olmak ve sonunda da o kupayı kaldırmak istiyoruz' ifadelerini kullandı. Çok yoğun bir sezonun kendilerini beklediğini hatırlatan sarı-kırmızılı takımın kaptanı, sözlerini şöyle tamamladı: 'Bu sezon da UEFA Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edeceğiz. Yarıştığımız her kulvar bizim için çok önemli ama benim gönlümde yatan 4. yıldızı takabilmek. Galatasaray'da 3 yıldır oynuyorum, inşallah futbolu bırakana kadar da kalacağım ama 4. yıldız herkese nasip olmaz. Tüm takım olarak bunun bilincindeyiz. Sezon sonunda 4. yıldızı takacağımıza inanıyorum.'Eurosport
Rubin'den Flaş Gökhan Töre Kararı
Beşiktaş ve Galatasaray'ın bonservisi için transfer yarışına girdiği Gökhan Töre, Rubin Kazan'ın 20 Haziran'da başlayacak kamp çalışmalarına davet edildi.Bu sezon Beşiktaş’ta kiralık olarak top koşturan Gökhan Töre’nin sözleşmesine elinde bulunduran Rubin Kazan, yıldız oyuncunun 20 Haziran’da başlayacak kamp çalışmalarına katılmasına karar verdi. Beşiktaş’ın, Rubin Kazan’dan bonservisini almaya çalıştığı Töre, eğer siyah-beyazlı kulüple anlaşamazsa Rus ekibinin 20 Haziran’da başlayacak olan kamp programına dahil edileceği gelen haberler arasında..AMK Spor
Reklam
Oğuzhan: "Bilic Arkadaş Gibi Davranır"
Milli futbolcu Oğuzhan Özyakup, A Milli Takım'ın Amerika kampında özel açıklamalarda bulundu.Özyakup, verimli ve iyi bir kamp dönemi geçirdiklerini belirterek, “Kampa İstanbul’da başladık. Ardından Kosova’ya geçtik. Orada güzel bir hazırlık maçı oynadık. İrlanda’da güçlü bir rakipler oynadık. Genç oyunculara şans verilmesi de çok güzel bir şey. İrlanda’da bunu iyi değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Şimdi de Amerika’ya geldik. Kamp gayet keyifli geçiyor. Sonra da New York’a geçip Amerika’ya karşı oynayacağız” dedi. “BEŞİKTAŞ’IN HEDEFİ HER ZAMAN ŞAMPİYONLUKTUR” Beşiktaşlı oyuncu Özyakup, Spor Toto Süper Lig'in 2013-2014 sezonunu da değerlendirerek, “Sezonun son birkaç haftası çok zor geçti. Sezona iyi başladık, 4’te 4 yaptık. Daha sonra Galatasaray’la olan olaylı maç vardı. 4-5 maç taraftarsız oynadık. Kendi stadımız da yoktu. Ama tabii ki bunlar bir neden değil. Biz elimizden geleni yaptığımızı düşünüyoruz. Son 4-5 haftaya kadar her şey de bizim elimizdeydi. Şampiyonlar Ligi’ne direk katılmak için. Bize büyük darbeyi vuran Konya maçı oldu. 1-0 öndeydik, son dakikalarda yediğimiz golle berabere kaldığımız ve 2’inciliği elimizden verdiğimiz bir maçtı. Ondan sonraki maçlar bizim için çok zor geçti. Elimizden geleni yaptık. Şimdi Şampiyonlar Ligi Play-off maçı oynamamız gerekiyor. Hedefimiz ilk öncelikle gruplara kalmak. Beşiktaş’ın hedefi her zaman şampiyonluktur” şeklinde konuştu. “BEŞİKTAŞ’TA ŞAMPİYONLUK YAŞAMAK İSTİYORUM” Özyakup, Avrupa hedefinin olduğunu da dile getirerek, “Bu yıl mesela Arda abi bizi en iyi şekilde temsil etti. Benim de öyle hedeflerim var ama ilk önce Beşiktaş’ta şampiyonluk yaşamak istiyorum. Ondan sonra Avrupa’nın büyük kulüplerinde oynamak isterim. Ama öncelikle Beşiktaş’ta büyük işler başarmak istiyorum” diye konuştu. “BİLİC ARKADAŞ GİBİ DAVRANIR” Siyah-beyazlı oyuncu Oğuzhan Özyakup teknik direktörleri Slaven Bilic ile çok iyi anlaştıklarını kaydederek, “Hocamızla aramız çok iyi. Ben Avrupa’da doğup büyüdüm. Daha sonra buraya geldim. Aramız çok çok iyi. Hocamız rahattır, futbolcuyu çok fazla kasmaz. Bazen saha içinde sert diyaloglar olur ama saha dışında arkadaş gibi davranır. Çok yardımcı olur” ifadelerini kullandı. Maraton
Ersun Yanal’ın İstediği 2 Yıldız
Sezonu şampiyon tamamlayan ve gelecek sezona 4.yıldız hedefi koyan Fenerbahçe, transfer çalışmalarına hız verdi. Diego Ribas ile büyük ölçüde anlaşan Fenerbahçe’de Ersun Yanal, eski öğrencileri Tarık Çamdal ve Erkan Zengin’i transfer listesine dahil etti.GÖKHAN GÖNÜL’E ALTERNATİFGeçtiğimiz sezon Gökhan Gönül’ün olmadığı maçlarda o bölgede Mehmet Topuz’u kullanan ancak Topuz’un performansından memnun kalmayan Ersun Yanal, Eskişehirspor’da birlikte çalıştığı Tarık Çamdal’ı Gökhan Gönül’e alternatif olarak kadroda görmek istiyor. Ersun Yanal, 2011 yılında TSV 1860 München’den Eskişehirspor’a transfer ettiği Tarık Çamdal’ın gelecek yıllarda Fenerbahçe’ye büyük hizmetlerde bulunacağını ve sarı-lacivertli ekibin vazgeçilmez oyuncularından olacağına inanıyor.Galatasaray’ın da transfer etmek istediği Tarık Çamdal, kulüplerin anlaşması halinde tercihini eski hocasının çalıştırdığı Fenerbahçe’den yana kullanacak.SOL KANAT “ZENGİN”LEŞİYORBu sezon oynadığı futbolla dikkatleri üstüne çeken Erkan Zengin, Ersun Yanal’ın Eskişehirspor’dan istediği diğer isim. Caner Erkin’i sol beke çekerek yıldız oyuncunun bu sezonun en iyi oyuncularından biri haline getiren Ersun Yanal, 5+3 yabancı kuralından dolayı Erkan Zengin’i kadroda görmek istiyor. Yanal, genelde Moussa Sow’un oynadığı bölgede 5+3 kuralından dolayı bazı maçlarda revizyona gitmeyi ve Erkan Zengin’i kullanarak takımın gücünün düşmemesini planlıyor.ESKİŞEHİRSPOR BEKLETİYOREskişehirspor’un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam, bu iki oyuncuyu da kadrosunda tutmak istiyor ancak Eskişehirspor yönetimi, UEFA’dan ceza gelmesi durumunda sıkıntıya  düşebileceklerini ve iyi bir teklife oyuncuları satabileceklerini Sağlam’a iletti. Tarık Çamdal için 5 Milyon Euro bonservis bedeli belirleyen Eskişehirspor, Erkan Zengin için ise 6-7 Milyon Euro arası bir bonservis bedeli istiyor.Fenerbahçe ise Eskişehirspor’a 2 oyuncu için 8 Milyon Euro + Serdar Kesimal teklifinde bulundu.
'Kimse Elini Kolunu Sallayarak Gidemez'
Trabzonspor Kulübü Genel Sekreteri Köksal Güney, transferde Galatasaray ve Beşiktaş gibi takımlarla adı anılan futbolcuları Olcan Adın konusunda, ''Kimse Trabzonspor'dan istediği zaman elini kolunu sallayarak gideceğini düşünmesin. Biz istemedikten sonra hiçbir futbolcu bir yere gidemez, hiçbir kulüp de bizden futbolcu alamaz'' dedi.Güney yaptığı açıklamada, Olcan Adın'ın sözleşmeli futbolcuları olduğunu belirterek, 'Olcan ile 1 yıllık daha sözleşmemiz var. Olcan, zaten bizim futbolcumuz. Daha önce de belirttiğimiz gibi uzun yıllar kendisiyle çalışmak istiyoruz. Uzun süre bu oyuncudan faydalanmak istiyoruz' diye konuştu. Olcan'ın değerli bir oyuncuları olduğunu ifade eden Güney, şöyle devam etti: 'Var olan futbolculuk değeri de Trabzonspor'da daha da su yüzüne çıkmıştır. Trabzonspor ile değeri artmış, zirve yapmıştır. Milli takıma kadar yükselmiştir. Böyle değerli bir futbolcumuzla oturup sözleşmesinin uzatılması konusunda görüşeceğiz. Kendisiyle konuşup anlaşmak istiyoruz. Biz futbolcularımızı böyle görürken hiçbir futbolcu da Trabzonspor'dan istediği zaman elini kolunu sallayarak gideceğini düşünmesin. Trabzonspor böyle bir kulüp değildir. Biz istemedikten sonra hiçbir futbolcu bir yere gidemez, hiçbir kulüp de bizden futbolcu alamaz ancak biz istersek gidebilir.''Trabzonspor büyük kulüptür'' diyen Güney, 'Bu büyük kulübe yakışmayacak şekilde hareket etmeyiz ve bu tür davranışları yapanlara da müsaade etmeyiz. Bu büyük camiamıza karşı da sorumluyuz. O sorumluluk neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederiz' diye konuştu.Şampiy10
Aysal Müjdeyi Verdi!
Galatasaray taraftarının merakla beklediği transfer müjdesini Başkan Ünal Aysal verdi: 1 ya da 2 süperstarı kadromuza katacağız. Her sezon yaptığı flaş transferlerle dikkat çeken Sarı-Kırmızılılar’ın patronu, hem yerli hem de yabancı transferinde izledikleri yol haritasını FANATİK’e açıkladı, net ifadeler kullandı. Elde var 11 “Malum bir yabancı kontenjanı söz konusu. O nedenle de birçok kulüp gibi bizim de önceliğimiz yabancı kısıtlamasından dolayı kadromuzdaki futbolculara bir formül bulmak. 8 oyuncuya göre bir planlama yapacağımıza göre mevcut ve kullanamadığımız isimleri ya kiralık ya da bonservisiyle takımdan gönderdikten sonra transferde asıl iş başlayacak. Bu bahsettiğimiz etabı geçer, yer açabilirsek 1 ya da 2 süperstar sınıfından futbolcuyu kadromuza dahil edeceğiz. Çünkü hedefimiz sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da büyük başarılar olduğu için üst seviyede ve takımımızı yükseltecek oyunculara ihtiyacımız var...” ‘Evet, Gomis listede’ “Gomis bizim istediğimiz oyunculardan biriydi. Biriydi diyorum çünkü Trabzonspor da ilgilenmeye başlayınca o futbolcuyla olan ilişkimizi kestik. Bu durumu Trabzonsporlu yöneticilere de aktardık ve “Siz Gomis ile görüşmelerinizi kesene, bunu açıklayana kadar Gomis ile hiçbir şekilde iletişim kurmayacağız” dedik. Tekrar tekrar söylüyorum, bu sözümü sonuna kadar tutacağım. Fair-play konusuna büyük önem veriyoruz. Şu an için bir girişimimiz yok.” Mevlüt-Olcan mesajları “Enerjimizi yerli ve kaliteli oyuncuları almaya harcayacağız. Birçok kulüple görüşmelerimiz sürüyor. Bu noktada çok hassasız. Kulübüyle anlaşmadan oyuncu almayacağız. Hiçbir kulüple bir futbolcu için aramızı bozmak İstemiyoruz. Galatasaray her zaman fair-play düşüncesi içinde hareket edecektir, çünkü bizim için dostluk çok kıymetlidir.” Radyospor 
Reklam