onedio
Görüş Bildir
Qualcomm Yapay Zekayı Telefonlara Getirecek
Gelecekte üretilecek akıllı telefonlarda obje veya yüz tanıma için taklit nöronlar içeren özel donanımlar bulunabilir.Qualcomm’dan Charles Bergan, MIT Technology Review’in EmTech konferansında yaptığı sunumda gelecekteki telefonların neyin fotoğrafını çektiğinizi anlayacağını ya da yüzünüzü tanıyacağını açıkladı. Bergan’ın takımı bu hedefi gerçekleştirmek için yapay zeka alanındaki yeni ve çok güçlü bir yaklaşım olan ‘ derin öğrenme ’ metodunu kullanıyorlar.Akıllı telefonların kamera uygulamaları çeşitli sahneler için ayrı modlar sunarak bu sahnelerde çekilen fotoğrafın en kaliteli şekilde çıkmasını sağlayabiliyorlar. Qualcomm ise bu farklı sahneleri otomatik olarak tanıyan bir uygulama geliştirdi. Bu, gelecekte telefonların internet üzerinde veri alış verişi yapmadan kendilerini ayarlayabileceğini gösteriyor. Bergan, aynı yaklaşımın bir fotoğrafı çekmek için en uygun anı yakalamada kullanılabileceğini de söyledi.Ek olarak bir geliştirdikleri yüz tanımlama uygulaması da tanıtan Bergan, programın yüzünü kötü ışıkta ve titrek bir şekilde çekilmiş fotoğrafına rağmen tanıyabildiğini gösterdi.Her iki uygulama da ‘ derin öğrenme ’ tekniği kullanılarak üretilmiş ve örneğin sahne tanıma programında taklit nöronlar binlerce sahne fotoğrafı gösterilerek eğitilmiş.Bergan, Qualcomm’un böyle bir projeyi üretmesinin bir sebebinin de mobil cihaz üreticilerinin daha akıllı kamera talepleri olduğunu belirtti. Şirket daha önce devreleri nöron şeklinde dizilmiş ‘ neuromorphic ’ çiplerle bazı testler yapmıştı. Ancak bu teknoloji hala araştırma safhasında bulunuyor.Görünen o ki Qualcomm sadece frekans ve işlemci gücüne dayanan ürünlerin de ötesine geçerek işlemci gücünün çok daha verimli ve anlamlı kullanılmasına yönelik bir ürün stratejisi izleyecek. Bu durum daha önce ele aldığımız “ Görüntü algılama teknolojileri neden önemli?” başlıklı yazımız ile paralel şekilde değerlendirildiğinde, gelecek yıllarda karşılaşacağımız uygulama ve ürünlerin takip edeceği yol için bize bir harita sağlayabilir.TechInside Haber Merkezi kullanıcısı geçmişi olmayan ama geleceği parlak sanal bir hesaptır.Donanım Haber
The Grid ile Web Site Tasarımını Yapay Zekaya Emanet Etmek Mümkün
Son dönemde “kendi web siteni kendin oluştur” söylemiyle hareket eden pek çok girişim gördük. Aralarından bazıları başarılı olurken, bazıları ise klon girişimler olarak hafızalarımızdan dahi silindi.The Grid adlı girişim de bu alanda yepyeni bir söylemle ortaya çıkmış durumda. Tek satır kod yazmadan, sadece görsel olarak kendi web sitenizi kendiniz oluşturabiliyorsunuz. Ancak The Grid’in bazı ek özellikleri var ki, işte bunlar girişimin en ayrıştırıcı ve çekici olduğunu söyleyebileceğimiz özellikleri.The Grid, daha önce de belirttiğim gibi tek satır dahi kod bilgisine ihtiyacınız olmadan web sitesini tasarlayabilmenizi sağlıyor. Eklediğiniz fotoğraflar ve vermek istediğiniz mesaja göre, akıllı bir şekilde kullanmanız gereken renkleri sizin içi seçiyor.Hazır template’lerin dışına çıkmanızı sağlıyor ve otomotikleştirilmiş A/B testlerini sizin için yapıyor. Kısacası The Grid sayesinde web sitenizi akıllı bir yapay zeka ile beraber dizayn etmiş oluyorsunuz. The Grid’in söylemi de zaten en az bir sosyal ağ kullanmak kadar kolay olması.San Francisco’da 2010 yılında çalışmaya başlayan ekip, geçtiğimiz yıl Kickstarter kampanyasından 115 bin dolar para toplamayı başarmış. Ayrıca The Grid, 3.1 milyon dolarlık bir tohum yatırım aldığını da açıkladı. Aslında hiç fena gitmemiş Kickstarter kampanyaları, 4 yıldır bu girişim üstünde çalışıyor olmaları bir girişim olarak onların inandıkları şeyden vazgeçmedikleri anlamına geliyor gibi gözüküyor.Sistem şu anda yıllık 96 dolarlık bir bedelle, “kurucu üyelerini” topluyor. Sistemi ön siparişle 96 dolar ödeyerek alarak kurucu üye oluyorsunuz. Kısacası, The Grid kitle fonlama kampanyasına devam ediyor ve üyelerini şimdiden topluyor. 2015 yılının Sonbahar aylarında yayınlanacağı söylenen The Grid’in, açılışı sonrasında aylık bedelinin ise 25 dolar olacağı belirtiliyor.Yatırımcılar arasında, WordPress’e tema üreten Elegant Themes’in kurucusu Nick Roach, Facebook VP’si Greg Badros ve eski Disney Interactive Başkanı Johh Pleasants’ın da bulunduğunu belirtelim.Webrazzi
Elektronik Cihaz Sayısı Dünya Nüfusunu Aştı
İnsanlık, robotlarla iç içe yaşayacağımız geleceğe giden yolda önemli bir dönüm noktasını geride bıraktı. Elektronik cihaz sayısı, insan sayısını ilk kez aştı. Akıllı araba ve ev gibi teknolojilerle, bu sayının hızla artacağı ifade edildi.Dünya, 'Skynet' yapay zeka sisteminin dünyayı ele geçirdiği bir senaryoya doğru önemli bir adım daha atmış olabilir. Yeni bir araştırma, elektronik cihaz sayısının ilk kez dünya nüfusunu geride bıraktığını ortaya koydu. Bu cihazların birçoğu, birbirleri arasında bağlantı kurulabilen 'akıllı' işletim sistemlerine sahip.ABD Nüfus İdaresi'nin verilerine göre, dünya nüfusu birkaç milyon daha artış gösterirse 7.2 milyara ulaşacak. İstatistiklere göre, dünya nüfusu her saniye 2 kişi, yıllık olarak yüzde 1.2 artış gösteriyor.GSMA Intelligence araştırma şirketinin hazırladığı rapor ise dünya genelinde aktif SIM kart sayısının 7.2 milyara ulaştığını ortaya koydu. Dahası, aktif elektronik cihazların sayısı dünya nüfusuna oranla 5 kat daha hızlı artıyor.Cnet'e açıklama yapan analist Kevin Kimberlin, 'Hiçbir teknoloji insanlığı mobil cihazlar kadar etkilemedi. Sadece 30 yıl içinde sayısı 7.2 milyara ulaşan, en hızlı büyüyen fenomen halinde' ifadesini kullandı.Birden fazla cihaz kullanıyoruzAktif SIM kart sayısı insan sayısını geride bırakmış olsa da, mobil cihaz kullanan insan sayısı dünya nüfusunun yarısına bile denk gelmiyor. Elektronik cihaz sahipleri ise ortalama iki SIM kart kullanıyor.Analistler, milyarlarca insanın bugün akıllı telefon, tablet ve benzeri cihazara bağlantılı yaşadığını belirtirken, akıllı ev ve araba gibi teknolojilerin gelişmesiyle bu sayının çok hızlı bir şekilde artacağını belirtti.Kaynak: Al Jazeera
Amelia: İnsan Gibi Düşünebilen Sanal Asistan
Amelia insanların ne sorduğunu, nasıl hissettiğini anlayabilen bir sanal asistan. Yapay zekayı kullanan birçok akıllı makineden farklı olarak Amelia, insan davranışını taklit etmek yerine insanın düşünme biçimini anlamak üzerine kurgulanmış.İlk olarak WSJ yazarı Christopher Mims’in dikkat çektiği Amelia’nın becerileri dışında, radarımıza girmesinin bir diğer nedeni Baş Mimarı’nın Türkiye’den bir isim olması. Amelia’nın yapımcısı olan IPSoft şirketinde gelişmekte olan teknolojilerden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Ergun Ekici, IPSoft’a 2001 yılında katılmış.1998 yılında kurulan IPSoft, bugün Asya Pasifik’ten Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor ve dokuz ülkede ofisleri bulunuyor. Kurumlara yönelik IT çözümleri sunan şirket, otonom ve bilişsel teknolojilere odaklanıyor. IPSoft’un karşılaştığı vakaların yüzde 56’sını insan müdahalesine gerek olmadan “akıllı makine”leri sayesinde çözümlediği belirtiliyot şirket tarafından. IBM gibi devlerle rekabet ettiği söylenen IPSoft, Cisco, Accenture, Cygate gibi şirketlerle birlikte çalışıyor.Diğer taraftan bilişsel teknolojiler alanında çığır açmak isteyen şirket, bunun için Amelia’yı geliştirmeye devam ediyor. Ekici’nin yönetimindeki ekip, Amelia’yı sadece yüksek bir IQ’su olan bir makine olarak değil aynı zamanda gelişmiş bir duygusal zekaya (EQ) sahip bir asistan olarak tasarlamış.İnsan, daha doğrusu çocuk gibi eğitilmesi gereken Amelia sizden öğreniyor ve zekası siz onu kullandıkça gelişiyor. Düşünce süreci ise özetle birkaç adımı takip ediyor: Amelia’ya bir soru sorduğunuzda soruyu anlarsa cevap veriyor. Cevabı verebilirse, çözümü bulmak için süreci başlatıyor. Cevabı veremiyorsa web’de arıyor. Web’de aradığı yanıtı bulamazsa soruyu bir insana -çalışma arkadaşına- yöneltiyor. Çalışma arkadaşının bu soruya nasıl yanıt verdiğini gözlemleyen Amelia, bu davranış biçiminden öğreniyor ve bilgiyi saklıyor, gelecekte kullanmak üzere.Bağlamsal filtreler kullanılan Amelia, farklı biçimde söylenen ancak aynı anlama gelen cümleleri algılayabiliyor. Yani ona anlatmak istediğiniz şeyi, belirli bir kalıp kullanmanız için sizi zorlamıyor.Şu anda metin merkezli bir arayüz kullanan Amelia, farklı dillerde sorulara cevap verebiliyor ve dil öğrenebiliyor. Öncelikle kurumsal pazarı hedefleyen bu sanal asistanın ilk etapta çağrı merkezlerinde kullanılabileceği düşünülüyor. IPSoft’un farklı endüstrilerdeki müşterileri halihazırda Amelia’yı bu konuda test ediyor. Amaç, Amelia’ya doğru cevabı vermesi konusunda tutarlı olmayı öğretmek. Yani gelen her çağrıda müşterinin doğru cevabı alabilmesini sağlamak.Amelia’nın, henüz “Her” filminde görebildiğimiz, yapay zeka tabanlı işletim sistemi Samantha’ya gerçek hayatta en çok yaklaşan şey olduğu söyleniyor. Ergun Ekici, filmdeki gibi herkesin aşık olabileceği bir işletim sistemini geliştirmenin arefesinde olduklarını belirtiyor. Bunun çok uzun zaman almayacağını da.Webrazzi
Google En Güçlü Kuantum Bilgisayarı Yapacak
Google, en üstün işlemci gücüne sahip kuantum bilgisayarı geliştirmek için özel bir araştırma grubuyla ortaklık kurdu. Google'ın amacı atom altı parçacıkları kullanarak bilgisayar teknolojisinde devrim yapmak.Google'ın Kuantum Yapay Zeka (Quantum AI) ekibi, University of California, Santa Barbara (UCSB) araştırmacılarıyla bir araya gelerek en gelişmiş kuantum bilgisayarı üretmeyi amaçlıyor. Quantum AI ekibinin başında yer alan Hartmut Neven, blog sayfasında yaptığı açıklamada amaçlarının, 'süper iletken teknolojilere dayanan yeni kuantum bilgi işlemcileri tasarlamak ve inşa etmek olduğunu' belirtti.Kuantum bilgisayarlar atom altı parçacıkların özelliklerini kullanarak geleneksel bilgisayarlara kıyasla milyonlarca kat hızlı işlem yapabilme özelliğine sahip. Kuantum bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarların yerine getirdiği 0 ve 1'den oluşan ikili kod yerine kuantum bitleri (kubits) kullanıyor. Kuantum mekaniklerine dayanan kubitler, eşzamanlı işlem kapasitesini ciddi ölçüde artırıyor.Computer World sitesinin haberine göre, 'süperpozisyon' adı verilen bu özellik, bilgisayar teknolojisinde devrim yaratacak olan terimi temsil ediyor. UCSB tarafından yapılan açıklamada, süperpozisyon bilginin saklanacağı atom veya elektronun eşzamanlı olarak tüm kuramsal durumlarda var olabilmesini sağlıyor. Böylece, kuantum bilgisayarların paralel olarak çok sayıda işlemi aynı zamanda gerçekleştirmesi amaçlanıyor.UCSB ekibinin başında yer alan John Martinis, başında yer aldığı Martinis Group ile kısa süre önce kuantum araştırmalarındaki başarılarından ötürü London Prize ile ödüllendirildi.D-Wave yol gösterecekGoogle, 2013 yılında kuantum bilgisayar geliştiren D-Wave Systems'in 15 milyon dolarlık D-Wave 2 bilgisayarını satın almış ve bilgisayarın tasarımı üzerinden kendi çalışmalarını başlatmıştı.The Verge sitesinin verdiği bilgiye göre, Google Ekim ayında kuantum bilgisayarlarda etkinliği artıracak önemli bir keşfe imza attı. Öte yandan, Science dergisinde Nisan ayında yayınlanan araştırmada, D-Wave 2'nin geleneksel bilgisayar teknolojisinden çok ileri olmadığı belirtildi. Makalede, bilgisayarın kuantum gücüne sahip olmasına rağmen geleneksel bilgisayarların ötesine gidecek potansiyeli gösteremediği ifade edildi.Wall Street Journal'a göre, Google-UCSB oraklığının ilk amacı, D-Wave'in de yardımını alarak D-Wave 2'yi 1000 kubitlik bir işlemciyle geliştirmek.Çalışmalar hızla sürüyorABD'nin büyük yatırım yaptığı kuantum araştırmalarında önemli bir gelişme Şubat 2013'te yaşanmış ve Utah Üniversitesi iletkenlik özelliği yüksek ilk organik materyali ürettiklerini açıklamıştı.Almanya’nın Max Planck Kuantum Optik Ensitütüsü araştırmacıları ise Nisan 2012'de ilk kuantum iletişim ağının prototipini geliştirerek 'kuantum internet' için ilk adımı atmıştı.Kaynak: Al Jazeera
Reklam
2013'ün Sinema İçin Harika Bir Yıl Olduğunu Gösteren 17 Film
İyiden iyiye yaşlanmakta olan alkolik baba Woody Grant, piyangodan büyük ödülü kazandığını öğrenerek ödülünü almak için Montana'dan Nebraska'ya doğru uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Ailesinden kimse söylediklerini ciddiye almasa da yirmili yaşlardaki oğlu pek de istemeyerek bu yolculuk esnasında babasının yanında yer almaya karar verir. Sideways ve The Descendants filmlerinin senaryolarıyla iki Oscar ödülü kazanan yönetmen Alexander Payne'in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Bruce Dern, Bob Odenkirk ve Will Forte paylaşıyor.
Akıl Dolu Hikâyeleriyle İzleyenleri Hayretler İçinde Bırakan Birbirinden Başarılı 42 Film
etiket
http://www.imdb.com/title/tt0212720/ Belirsiz bir gelecekte insanoğlu, dünyanın çoğunun sular altında kaldığı bir yeryüzünde yaşamaya çalışırken, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla yapay zekalı robotlar üretir. David, madde ve mana olarak tam bir insan gibi donatılmış bir robottur. Sevmeye programlanmış olan ilk çocuk robot David, o sırada hasta olmasından dolayı tedavisi bulunana kadar çocukları dondurulmuş bir aile tarafından deneme süreci olarak evlat edinilir. David, yaşadığı aile ortamında evlatlığın gerektirdiği sevgi ve bakımı kapsayarak giderek çiftin çocukları haline gelmesine rağmen, umulmadık olaylar Robot David için hayatı imkansız bir duruma sokar.
Reklam
Google'dan 'Yapay Zeka' Hamlesi
Google, iPhone'larda kullanılan şehir kılavuzu uygulaması Jetpac'i geliştiren ekibi transfer etti. Jetpac, gelişmiş derin öğrenme yazılımlarıyla Google'ın dijital hizmetlerine katkıda bulunacak. Google, Instagram'da paylaşılan mekan fotoğraflarından yararlanarak şehir kılavuzu hizmeti sunan Jetpac'in satın alındığını duyurdu. The Next Web'in haberine göre, uygulama birkaç gün içinde App Store'dan kaldırılacak, hizmete sunulan destek ise 15 Eylül'de sona erecek. Jetpac uygulamasının derin öğrenme yazılımı, kullanıcıların Instagram fotoğraflarını analiz ederek şehirlerdeki işyeri ve diğer mekanların tespitini yapabiliyordu. MIT Technology Review'da verilen bilgiye göre, yazılım bir mekana giden insanların turist veya köpek seven insanlar olup olmadığı gibi özellikleri belirleyebiliyor. Ayrıca, mekanın popülerliği de fotoğraf analizlerinden tespit ediliyor. Uygulama, bıyıklı erkek veya kareli gömlek sayısına göre belli mekanların yerlerini bile bulabiliyor. Google araştırmacılarından Geoffrey Hinton'ın da geliştirilmesinde katkıda bulunduğu Jetpac yazılımının, yapılan satın alımla bir nevi doğduğu yere döndüğü kabul ediliyor. Jetpac ile Google Now uygulamanız seçeceğiniz tarzlara sahip bölgelerde girdiğinizde alarm vermeye bile başlayabilir. Kaynak: Al Jazeera
IBM Beyni Taklit Eden İşlemci Üretti
IBM, insan beyninin mimarisini taklit eden bilgisayar işlemcisi geliştirdi. 1 milyon elektronik sinir içeren TrueNorth adındaki çip, beyin gibi algılayabilen işlemcilerin geliştirilmesi adına çok önemli bir adım olarak görülüyor. IBM'in dünya genelindeki 12 laboratuvarından oluşan Ar-Ge birimi IBM Research, insan beynine en çok benzeyen bilgisayar işlemcisini üretmeyi başardı. TrueNorth adı verilen çip, 1 milyon programlanabilir sinir, 4 bin 96 bireysel nörosinaptik çekirdek ve 5.4 milyon transistör içeriyor. İnsan beynini taklit etmesi için geliştirilen işlemci, sahip olduğu milyonlarca transistöre rağmen sadece 72 miliwatt gücünde enerji harcıyor. Science dergisinde yayımlanan araştırmayla duyurulan TrueNorth, birbirine bağlı transistör ağıyla insan beyninin karmaşık sinir ağını model alıyor. Çip, bu sayede beyin gibi algılama özelliği kazanıyor. New York Times'ın haberine göre, TrueNorth'un sahip olduğu elektronik sinirler, ışık gibi verileri belli bir eşik değerini geçtikleri zaman fark etme ve birbirlerinden ayırt etme özelliğine sahip. Programlanabilir sinirler, veriyi desenlere içinde organize ederek ışığın parlaklığının artması, renginin veya şeklinin değişmesi gibi değişimleri fark edebiliyor. Bu özelliği, işlemcinin bir videoda yer alan insan hareketlerini algılayabilmesini sağlıyor. Örneğin, bir kadınının cüzdanını çıkartması hareketini insan beyni bilinçli düşünce olmaksının algılayabilirken, günümüzde robotlar ve bilgisayarlar bu hareketleri yorumlayamıyor. TrueNorth, taklit ettiği yapısıyla, beyin gibi yorum yapabilen ilk işlemci olabilir. Tartışmaları beraberinde getirdi ExtremeTech sitesinin verdiği bilgiye göre, Samsung'un 28 nanometre yongaları kullanılarak üretilen TrueNorth, watt başına saniyede 400 milyar sinaptik işlem yapabiliyor. Bu miktar, TrueNorth'a kadar geliştirilen beyin mimarisi taşıyan modern işlemcilerden 176 bin kat daha etkin. Modern bir silikon işlemci, evrendeki en gelişmiş bilgisayar olarak kabul edilen ve toplam enerji tüketimi 20 watt olan insan beynine kıyasla milyonlarca kat daha fazla enerji harcıyor. IBM'in, TrueNorth ile insan beyni gibi çalışan ilk bilgisayar işlemcisine giden yolda önemli bir adım attığı kabul ediliyor. New York Times'a konuşan Facebook yapay zeka araştırmaları direktörü Yann LeCun ise IBM'in günümüzün en hızlı işlemcilerini geçebileceği konusunda şüpheli olduğunu belirtti. LeCun, 'TrueNorth'un birçok açıdan limitli olduğunu ve performansının görüldüğü kadar yüksek olduğunu sanmadığını' belirtti. LeCun, makine öğrenimi alanında TrueNorth'un etki yapabileceğini düşünmediğini ifade etti. Salk Enstitüsü Bilgisayımsal Sinirbilim Laboratuvarı'ndan Terrence T. Sejnowski ise TrueNorth'un uzun bir gelişim süreci geçireceğini ancak bir gün akıllı telefonlara eklenebilecek bir teknoloji haline geleceğini savundu. İki amaca hizmet edecek TrueNorth, Pentagon'un Ar-Ge kurumu DARPA tarafından desteklenen SyNAPSE programı kapsamında geliştirildi. Programın direktörü Gill PRatt, DARPA'nın makine öğrenimi çalışmalarıyla iki amacı olduğunu belirtti. İlk olarak askeri drone'ları otomatik hale getirmek istediklerini söyleyen Pratt, böylece kontrol etmesi için yeterli insan bulunmayan verilerle baş edebileceklerini belirtti. İkinci amaç ise beynin nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için bilim insanlarının laboratuvarlarda kullanabileceği yeni bir teknoloji geliştirmek olarak açıklandı. IBM'in ilk başarısı değil IBM, insan beyni gibi çalışan işlemci konusunda yaptığı çalışmalarda ilk önemli başarıyı Kasım 2012'de göstermiş ve en büyük beyin simülasyonunun oluşturulduğunu açıklamıştı. DARPA'nın desteklediği projede, 10 milyar sinir hücresi ve 100 trilyon sinaps kullanılarak bilinen en büyük beyin simülasyonu hazırlamıştı. IBM, Mart 2013'te ise silikon çiplerden çok daha etkin olacak yeni nesil transistör geliştirildiğini açıklamıştı. Al Jazeera
Reklam
9 Durumda Türkiye'de Yazılım Sektörü ve Eğitim Durumu
Bir yazılım geliştirici olmam ve kendi işimde çalışamamamla yazıya başlıyorum. Kendi işimde çalışamıyorum çünkü ülkemizin yazılım sektörü ne tam yerine oturdu ne de zihniyetimiz değişti çok şükür.Neyse lafı fazla uzatmayalım resimlerle anlatıma geçelim...
Google Hakkında Bilmediğiniz 10 Şey
19 Ağustos 2004'te Google, hisse başına 85 dolardan Nasdaq'ta işlem görmeye başladı. O zamandan bu yana da şirketin hisseleri değer kazanmaya devam ediyor. Şirket yaklaşık iki hafta sonra halka arzının 10. yıldönümünü kutlayacak. İşte Google hakkında bilmeyebileceğiniz 10 önemli nokta Şirket gelirlerinin çoğunu reklamlardan elde ediyor. Google'ın AdWords, AdSense ve Checkout ürünleri gelirlerin yaklaşık yüzde 90'ını oluşturuyor. Yakın çeyrekte şirket yaklaşık 16 milyar dolar gelir açıkladı. Bu gelirin çoğunluğu reklamlardan elde edildi. Silikon Vadisi'nde birçok kişi Google'ın halka arzı konusunda negatifti . Apple'ın ortak kurucularından Stephen Wozniak, Google'ın halka arzı öncesinde bu şirketin 'hisselerini almayacağını' söylemişti. Teknik sorunlar nedeniyle halka arz gecikmişti. Ayrıca ilk halka arz fiyatının 108 ila 135 dolar arasında gelmesi bekleniyordu ki bu bir teknoloji şirketi için astronomik bir rakam idi. Bu nedenle bazı yatırımcılar şirketin hızlı gelir büyümesinin yavaşlayacağından korkarak halka arza soğuk yaklaşmıştı. Google'ın ortak kurucuları Sergey Brin ve Larry Page hala şirketi kontrol ediyor. Google A sınıfı hisselerini 4 Nisan 2014'te ayırdı. Şirket bunun için yatırımcılara daha önce sahip oldukları A sınıfı her bir hisse karşılığı bir C sınıfı hisse verdi. Bu da şirketin o zaman 1000 doların üzerinde olan hisse fiyatını yarı yarıya indirerek küçük yatırımcıların bu hisseleri almasına olanak tanıdı. Ancak C sınıfı hisseleri oy hakkı vermediğinden Brin ve Page, şirkette azalan hisselerine rağmen Google'daki kontrollerini sürdürdü. Google'ın halka arzı sayesinde bin çalışan anında milyoner oldu. Google sayesinde milyoner olanların sayısını şu an kimse bilmiyor. Ancak şirketin ilk halka arzı sırasında bin çalışanın anında milyoner olduğu tahmin ediliyor. En azından kağıt üzerinde. Google, dünyanın ücra köşelerine de interneti taşımak istiyor. Şirket bunun için 180 adet yüksek kapasiteli uydu için 1 milyar dolardan fazla bir yatırım yapmayı planlıyor. Bu uydular geleneksel uydulara kıyasla daha alçak mesafede dünyanın etrafında dönecek ve boyutları da daha küçük olacak. Google'ın ilk ofisi garajda idi. Hewlett-Packard ve Apple gibi, Google'da Susan Wojcicki'nin Santa Margarita'daki garajında dünyaya geldi. Susan Wojcicki şu an YouTube'un başında. Şirket ofisini 1999 Şubat'ında büyüterek Palo Alto'daki ilk resmi yerine taşındı. Larry Page'in babası Carl Page bilgisayar bilimin öncülerinden birisidir. Carl Page, bilgisayar bilimi ve yapay zeka alanında öncü araştırmacılardan birisi. 1965 yılında yeni yeni oluşan bilgisayar bilimi alanında doktora yaptı. Daha sonra Michigan Üniversitesi'nde bilgisayar bilimi ile ilgili eğitim verdi. Google 60 trilyondan fazla web sayfasını endeksliyor. Ayrıca bu rakam her gün daha da büyüyor. 60 trilyon saniye 1.892.760 yıl yapıyor. Bu tarifi olmayan büyük bir rakam. Google'ın 90'larda nasıl olduğunu merak mı ediyorsunuz? Google'a 'Google in 1998' yazarak bir arama yapabilirsiniz. Böylece sayfanın ilk kurulduğu 1998'de nasıl göründüğünü görebilirsiniz. Bunun için buraya tıklayabilirsiniz. Google'ın ilk şirket köpeğinin ismi Yoshka. Bu köpek 1999 yılında Urs Holzle ile birlikte şirkete geldi. Holzle şu an Google'ın teknik altyapısından sorumlu başkan yardımcılığını yapıyor. Yoshka'nın ilk işi şirketin bahçesinde UPS'den gelen kuryeleri beklemekti.WSJ
Reklam
Yapay Zeka İki Kişiden Birini İşsiz Bırakacak
Yapay zeka ve giderek aratan oranda robot kullanımı gelişmiş dünyada çalışma yaşamını tehdit etmeye başladı.Geçtiğimiz aylarda Oxford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, teknolojinin ABD'de gelecek 10 ile 20 yıl içerisinde çalışanların yüzde 47'sini işsiz bırakacağını ortaya koymuştu. Aynı araştırmanın 28 AB ülkesi için yapılan hesaplamaları da teknolojinin yakın gelecekte çok sayıda kişiyi işsiz bırakacağını gösteriyor. London School of Economics (LSE) tarafından yapılan araştırmaya göre, gelecek 10 ile 20 yıl içerisinde teknoloji her iki Alman'dan birininin (yüzde 51,1) işsiz kalmasına neden olacak. Avrupa Birliği'nin lideri Almanya gibi Fransa da robotlaşmadan etkilenecek ülkeler arasında. Teknolojinin Fransa'da çalışanların yüzde 49, 5'ini işsiz bırakması bekleniyor. Araştırmaya göre İsveç'te yüzde 46,7, İngiltere'de yüzde 47,2, Portekiz'de yüzde 59, Romanya'da ise yüzde 61,9 oranında kişi teknolojik gelişme nedeniyle işsiz kalacak. Ahmet YILDIRIM - DORTMUND / DHA
Apple Çin'de Açtığı Patent İhlali Davasını Kaybetti
Apple şirketi, Çin'de bir hükümet kuruluşu ve teknoloji şirketine karşı açtığı patent ihlali davasını kaybetti.Apple, Devlet Fikri Mülkiyet İdaresine bağlı Patent İzleme Komitesi ve Şanghay Cıcın Ağ Teknolojileri şirketini, ses tanıma yazılımı 'Siri'yle ilgili telif haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava etmişti. Pekin Orta Halk Mahkemesinde görülen davada iddiası reddedilen Apple, temyize başvuracağını açıkladı. Şanghay Cıcın şirketi 'Siri'nin kendi yazılımı olan anlık mesajlaşma robot sistemleri “Şiao i Robot” yazılımının bir türü olduğunu iddia etmiş, 2004'te patent için başvurduğunu ve 2006'da patent aldığını açıklamıştı. Apple da “Siri” yazılımının 2011'de iPhone'un 4S modeliyle tanıtıldığını, Siri Inc. tarafından 2007'de geliştirildiğini ifade etmişti. İki şirketin kronikleşen davasının ardından Apple, Çin'deki Patent İzleme Komitesine başvurmuş ancak komite 'Şiao i Robot'u destekler yönde karar verince, komite ve Şanghay Cıcın şirketine karşı dava açmıştı. Cıcın şirketi, kendi geliştirdiği ürünün, yapay zeka ve sunuculara dayalı sistemiyle akıllı bir şekilde kullanıcının isteğine yanıt verebildiğini belirtiyor. Apple ise “akıllı kişisel asistanı” Siri'nin kullanıcının komutlarına yanıt veren ses tanıma yazılımı olduğunu ifade ediyor. Apple, Çin'de ilk kez fikri mülkiyet hakkı davası kaybetmiyor. Apple iki yıl önce Şıncın kentindeki “Proview Teknoloji” şirketiyle “iPad” markası nedeniyle süren uyuşmazlığı çözmek için Çinli şirkete 60 milyon ABD doları ödemişti. Çin'de geçen hafta da 'Yishijia' adlı internet teknolojileri firması, Apple'a fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiği ve haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle 100 milyon yüen (yaklaşık 33 bin TL) tutarında tazminat davası açmıştı. Muhabir: Ali İhsan Çam
Reklam
İnsan ve Bilgisayar Aşk Yaşayacak
Google'ın mühendislik direktörü Ray Kurzweil, 'Her' filminin yakın gelecekte gerçeğe dönüşeceği kehanetinde bulundu. Kurzweil, insanların 15 yıl içinde bilgisayarlarla aşk yaşamaya başlayabileceğini belirtti.Bir adamın bir işletim sistemine aşık olmasını anlatan 'Her' filminin gerçeğe dönüşmesi, sanılandan çok daha yakın bir zamanda gerçekleşebilir. New York'ta düzenlenen Exponential Finance konferansında konuşan Google mühendislik direktörü Ray Kurzweil, teknolojinin 15 yıl içinde insanlarla duygusal etkileşime girebilecek bir noktaya erişeceğini söyledi. Kurzweil, 'Benim tahminime göre, bilgisayarlar 15 yıl içinde, yani 2029'a kadar insan seviyesine erişecek' ifadesini kullandı. 'İnsan seviyesi' ifadesiyle makinelerin duygusal zeka geliştireceğini belirten Kurzweil, 'Şaka yapabilecekler, komik veya romantik olabilecekler, hatta sevgi gösterebilecekler. Bu nokta, insan zekasının en üst seviyesi olacak ve kesinlikle göz ardı edilemeyecek' dedi. Kurzweil, konuşmasında 'Her' filmine de değinerek, 'filmin gelecekte yaşanabilecekleri çok güzel bir şekilde anlattığını' söyledi. Yassı tarayıcılar ile metinleri sese dönüştüren cihazların mucidi olan Kurzweil, gelecekte insan ve makinelerin nihai olarak birleşeceği 'tekillik' teorisini savunuyor. Kehaneti tutmuştu Google'ın yapay zeka dahilerinden biri olarak da bilinen Kurzweil, Şubat ayında yaptığı açıklamada da 'makinelerin 2029'da insanlardan daha zeki hale geleceği' kehanetinde bulunmuş ve ses tanıma yazılımı ve Google'ın sürücüsüz otomobillerini en iyi örnekler olarak göstermişti. Kurzweil, gelecekte bilgisayarların sunacağı olağanüstü yetenekler arasında, birçok hastalık ile yaşlılığı yok edecek 'programlanmış genleri' ve bireysel 3D giysi üretiminin yer alabileceğini belirtmişti. Dünyanın en ünlü fütüristlerinden olan Kurzweil, 1990 yılında bulunduğu kehabette, 1998'e kadar bilgisayarların dünya satranç şampiyonunu yenebileceğini söylemişti. IBM'in Deep Blue bilgisayarı, 1997'de Garry Kasparov'u yenmeyi başarmıştı. Turing testini geçmeyi başaran ilk bilgisayar programı olan Eugene Goostman'ı ise yetersiz bulan Kurzweil, 'yazılımın çok kısıtlı yeteneklere sahip olduğunu' söyledi. Kaynak: NBCNews
Bir Yapay Zeka Turing Testini Geçmeyi Başardı
Eugene Goostman adlı bir yapay zeka, İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing tarafından geliştirilen Turing testini geçmeyi başardı. Turing testi, bir makinenin düşündüğünü söylemenin mantıksal olarak mümkün olup olmadığını sorguluyor. Teste göre makine, gönüllü bir insanla birlikte, sorgulayıcının görüş alanının dışında bir yere saklanıyor. Sorgulayıcı ise yalnız soru sormak şartıyla hangisinin insan, hangisinin bilgisayar olduğunu saptamaya çalışıyor. Sorgulayıcının sorular ve daha önemlisi aldığı yanıtlar, tamamen ses gizlenerek, klavye ile yazılarak veya bir ekranda gösterilerek veriliyor. Sorgulayıcıya bu soru cevap oturumunda elde edilen bilgiler dışında hiçbir bilgi verilmiyor. Dizi halinde tekrarlanan testler sonucunda sorgulayıcı, tutarlı bir şekilde insanı saptayamadığı takdirde makine Turing testini geçemiyor. İşte Eugene Goostman isimli makine, bu denli zor olan Turing testini geçmeyi başardı. Bugün kadar testi geçmeyi başaran ilk yapay zeka olan Eugene Goostman, bilgisayar programcıları Rus Vladimir Veselov ve Ukraynalı Eugene Demchenko tarafından geliştirildi. Yazılım, 13 yaşındaki bir çocuğun kişiliğini taşıyor. Jüri üyeleri yukarıda yazıldığı gibi testi uyguluyor, sorular soruyor ve alınan cevaplara göre oy veriyor. Toplamda yüzde 30 ve üzerinde oy alan yapay zeka, testi geçmiş oluyor. Eugene Goostman ise yüzde 33 oranında oy alarak, juriyi 13 yaşında bir erkek çocuğu olduğuna inandırmayı başardı. Veselov, yazılımın karakterini geliştirmek için çok çalıştıklarını belirtti. Ancak bazı uzmanlar, Turing testinin ilk kez bir yapay zeka tarafından geçilmesinden kaygı duyduklarını belirtti. İngiltere Reading Üniversitesi profesörü Kevin Warwick ise konuyla ilgili şunları söyledi: “Yapay zeka alanında Turing testinden daha ikonik ve tartışmalı bir dönüm noktası olamaz. Bir programın insanları bir başka insan, hatta başka bir şey olduğuna inandırabilmesi, siber suçlara karşı dikkat edilmesi gerektiği anlamını taşıyor.”Stuff
Duyguları Olan Robot Geliştirildi
Japon firması Softbank, yeni tanıttığı robotun bir insanın duygularına sahip olduğunu açıkladı. Softbank’in başkanı Masayoshi Son, “ İnsanlar, diğerlerini robot olarak tanımladılar, çünkü onların duyguları veya kalpleri yoktu. Ama insanlık tarihinde ilk kez biz duyguları ve kalbi olan bir robot sunuyoruz ” dedi. ‘ Pepper ‘ adı verilen robot ses tonunu, jest ve mimikleri analiz edebilmek için ‘ duygu yüklü bir motor ‘ ve bulut tabanlı bir yapay zeka kullanıyor.   Gelecek yıl satışa sunulacak Firma yekililerine göre, insanlar arkadaşları ya da aileleriyle nasıl iletişim kuruyorsa, Pepper’la de aynı şekilde anlaşabilecek. Firma, insanların etkileşimde bulunması için Pepper’ın prototiplerini bu haftasonundan itibaren mağazalarında sergileyecek. Pepper’in gelecek yıl satışa sunulması bekleniyor. Japonya, dünyanın bir numaralı robot piyasasına sahip. Giderek yaşlanan nüfusun robotlara olan talebi artırması beklenirken, ünlü Japon firmalarından Honda da bu talep doğrultusunda ev işlerine bakan bir robot geliştirmişti. Diken
Geleceğin Bilgisayarı Bulundu mu?
Kanadalı bir şirket, en az 10 yıl sonra geliştirilebileceği söylenen kuantum bilgisayarını icat ettiğini iddia ediyor. Kuantum fiziği prensipleriyle geliştirilen bilgisayarın içi uzay boşluğundan 150 kat daha soğuk. Bilgisayar bu sayede aşırı ısınma sorunu olmadan en karmaşık matematiksel denklemleri dahi çözme kapasitesine sahip. 15 milyon dolarlık sermaye ile kurulan Kanadalı D-Wave şirketinin geliştirdiği cihazın, bilgisayar dünyasında devrim niteliğinde olabileceği yorumları yapılıyor. Kuantum fiziğini temel alarak imal edilen bilgisayarda, atomların ve atomları oluşturan partiküllerin bileşimleri değiştirildi. Böylece geleneksel fizik kurallarının dışına çıktığı iddia edilen D-Wave cihazının aynı anda birden fazla karmaşık hesaplamayı yapabildiği söyleniyor. Ünlü bilimadamı Albert Einstein, bu tür bir cihazın geliştirilme ihtimali için 'Çok ileride olabilecek ürkütücü bir adım' yorumunu yapmıştı. D-Wave'in ürettiği telefon kulübesinden biraz daha büyük boyutlarındaki bilgisayarın meziyetleri henüz tam olarak bilinmese de, dünyanın önde gelen teknoloji firmaları ve kuruluşları şimdiden yeni bilgisayarı incelemek için siparişlerini verdi. Google ve ABD uzay araştırmaları enstitüsü NASA'nın yanı sıra, dev savunma sanayi firması Lockheed Martin'in de kuantum bilgisayarı için sipariş verdiği belirtildi. Uzun süredir devam eden kuantum bilgisayarı geliştirme çabaları bugüne kadar başarısız olmuş ve test edilen cihazların istenen düzeyde veri işlemesi sadece kısa süreler için gerçekleşebilmişti. Kanadalı D-Wave ise, önce kuantum bilgisayarını geliştirmek için projesini sundu, ardından da projeyi hayata geçirmek için yatırımcılardan finansman bulmak için yola çıktı. Amazon alışveriş sitesinin kurucusu ve sahibi Jeff Bezos ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA'in girişim sermayesi şirketi Q-Tel'in desteğiyle D-Wave, 100 milyon dolarlık kaynak toplamayı başardı. D-Wave'in CEO'su Vern Brownell amaçlarını şöyle anlatıyor: 'Yola çıkarken hedefimiz çok netti. Olabilecek en kısa zamanda ticari açıdan anlamlı tam kapasite çalışan bir kuantum bilgisayarı üretmek.' Şirketlere kuantum bilgisayarı teknolojisini sunmak istediklerini söyleyen Brownell, 'Böylece daha önce çözümü imkansız olan problemler çözülebilecek' dedi. Kuantum bilgisayarlarının bireysel kullanıcılar için olmadığı belirtiliyor. Ancak bu bilgisayarların şirketlere sunacağı fırsatlarla herkesin hayatında değişiklik yaratabilecek potansiyele sahip olduğu da vurgulanıyor. Google yeni bilgisayarı yapay zeka gelişimi alanında kullanmayı hedefliyor. Ses tanımlama veya kredi kartı sahtekârlığını tespit etme gibi karmaşık sorunların çözümünde kuantum bilgisayarlarının giderek daha sık devreye girmesi bekleniyor.
Reklam