onedio
Görüş Bildir

TÜSİAD Haberleri

TÜSİAD ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. TÜSİAD ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
TÜSİAD'dan Berkin Mesajı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Berkin Elvan'ın ölümü ile ilgili bir başsağlığı mesajı yayınladı.Türkiye Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Berkin Elvan'ın ölümü ile ilgili bir başsağlığı mesajı yayınladı.“Gezi Parkı olayları sırasında gaz fişeği kapsülü nedeniyle yaralanan Berkin Elvan’ın aylardır sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetmesinden derin bir üzüntü duyuyoruz. Gezi Parkı olayları sırasında oluşturulan hoşgörüsüz atmosferin bedelini ülke olarak, gencecik insanlarımızın kaybı ve çok sayıda kişinin sakat kalmasıyla ödedik.“Hiçbir şey 15 yaşındaki bir çocuğun ve Gezi olayları sırasında kaybettiğimiz diğer gençlerimizin hayatından daha önemli değildir. Gençler bu ülkenin geleceğidir. Başta ülkeyi yönetenler olmak üzere, hepimizin görevi, gençlerimizin, hukuk güvenliği altında, temel hak ve özgürlüklerini huzurla, umutla ve güvenle yaşayabilecekleri bir ortamı sağlamaktır. Berkin Elvan’ın vicdanımızı sızlatan son kayıp olmasını umut ederiz.“Başta Berkin Elvan’ın ailesi olmak üzere, tüm yakınlarına ve tüm vatandaşlarımıza başsağlığı ve sabır dilerim.”Birgün
'Benim Çocuğum En Azından Hırsızlıkla Suçlanmadı, Onuruyla Gitti'
Berkin'in babası Sami Elvan, Berkin'i vuran polisin belirlenememesini 'Üç maymunu oynuyorlar. Sanki Berkin’i birileri uzaydan vurmuş' sözleri ile değerlendirdi Berkin Elvan ’ın babası Sami Elvan oğlunun cenazesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, ““Benim çocuğum en azından hırsızlıkla suçlanmadı. En azından onuruyla gitti” dedi. Baba Sami Elvan yürütülen soruşmada aşama katedilemeyişine “Polislerin kimisi nerede görev yaptığımı bilmiyorum diyor. Kimisi biber gazı eğitimi aldım ama orada kullanmadım. Üç maymunu oynuyorlar. Sanki Berkin’i birileri uzaydan vurmuş” sözleri ile sitem etti. Sami Elvan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ’nun polisin cenaze sonrası müdahalesinden önce kendisini aradığını ve cenaze töreni ile ilgili bilgi almak istediklerini söyledi. Valiye sitem ettiğini de ekleyen Elvan, “Vali’ye telefonla aradığında sitemde bulundum. Törenle ilgili bilgi almak istedi. Sizin programınız nedir dedi. Biz de anlattık. En ufak da ondan bir talebim olmadı. Başka bir Berkin vakası yaşanmasın, aile olarak bunu istiyoruz dedim” dedi. Sami Elvan Başbakan Erdoğan’a Berkin Elvan’ı vuran polislerin adalet önüne çıkartılması için çağrıda bulunarak, “O Başbakana sesleniyorum. İstese benim çocuğumun katilimi 1 saat içinde getirir. Emri o verdi. Zaten polisler emir kulu” dedi. CNN Türk'te Enver Aysever'in sunduğu “Aykırı sorular” programında konuşan Sami Elvan’ın açıklamaları şöyle: Sami Elvan, “Bizim 9 aydır orada, hastanede en alt kademesinden tutundan da en üst kademeye kadar en ufak bir kuşkumuz yok. Berkin ile birlikte onlar da mücadele ettiler. Ama maalesef çocuk çok zayıfladı. Direnci azaldı. Beslenmedi, sadece mamayla besleniyordu. Yoğun bakımda makinelerle yaşıyordu.” ‘Sanki birileri Berkin'i uzaydan vurmuş’ “Benim bildiğim sadece görgü tanıkları var. Polislerin kimisi nerede görev yaptığımı bilmiyorum diyor. Kimisi biber gazı eğitimi aldım ama orada kullanmadım. Üç maymunu oynuyorlar. Sanki Berkin’i birileri uzaydan vurmuş. Her şey ortada ama ortada bir suçlu yok. 9 ay sonra çocuğumuzu sonsuzluğa uğurladık ama hala ortada bir suçlu yok.” “Vali’ye telefonla aradığında sitemde bulundum. Törenle ilgili bilgi almak istedi. Sizin programınız nedir dedi. Biz de anlattık. En ufak da ondan bir talebim olmadı. Başka bir Berkin vakası yaşanmasın, aile olarak bunu istiyoruz dedim. Sonradan çıkmış olaylar. Yeni haber aldık.” ‘O başbakana sesleniyorum’ “Eğer biz de bu ülkenin vatandaşıysak, bu bayrak altında yaşıyorsak, ben de bu devlete vergi veriyorsam, Berkin ekmek almaya gitti. O Başbakana sesleniyorum. İstese benim çocuğumun katilimi 1 saat içinde getirir. Emri o verdi. Zaten polisler emir kulu. Benim polisim destan yazdı dedi. Emri verdi. O 7 kişinin de durumu öyle. Mısır’da ölenler için diledi ama bizim için baş sağlığı dilemedi. Demek ki biz bu ülkenin vatandaşı değilmişiz. Berkin’in fenalaştığı güne kadar bizi devletin en alt kademesinden en üst kademesine kadar bizi kimsenin aramadığını biliyorum. Hükümet tarafından en ufak bir telefon dahi almadım. Günlük ya da saatlik haberlerini hastaneden alıyorlardı. Benden daha iyi biliyorlardı. Neden alıyorlardı onu bilemiyorum. Bugün başbakanımız ağzını açtığında dinden bahsediyor. Eğer ki vicdanı varsa benim çocuğumu öldüreni ortaya çıkarsın. Ben çıkaracağına inanmak istiyorum.” 'Durumum iyi değil' “Berkin 2 yaşında geldi o mahalleye ve 14 yaşına kadar yaşadı. Benim o zamanki evim birinci kattaydı. Ne bir hırsızlık ne bir şey, en ufak bir sorun yaşamadım. Bilmiyorum niçin benim çocuğumu vurdular. 14 yaşında bir çocuğun siyasi düşüncesi olamaz. Nereye çekersen götürür. Bütün çocuklar dışarıdaydı. Ben demiyorum ki çocuğum Taksim’e gitmemiştir. Eğer oradaki insanlar suçluysa, eğer ekmek almaya gitmek suçsa benim çocuğum suçludur. Eşim, akrabalarım şu an komalık durumda. Benim de şekerim yükseldi. Durumum iyi değil.” “Benim çocuğum en azından hırsızlıkla suçlanmadı. En azından onuruyla gitti.” “Berkin çok sıcakkanlı, zeki bir çocuktu. Son zamanlarında biraz okulu aksatmıştı onu biliyorum ama ergenliğe girişine bağlıyorum. Öğretmenleri her gün yanıma gelip benimle birlikte aynı duyguları paylaşıp ağlamaktan kendilerini alamıyorlardı.“ 'Berkin herkesin çocuğu' “Daha önceden Denizler, İbrahimler, Mahirler yaşadı bu ülkede. Berkin de onlar gibi, Berkin artık herkesin çocuğu. Dün metrobüs duraklarında insanlar Berkin’in resimlerini gördüler. İnsanların nasıl çığlık attıklarını, kendilerini yerlere attıklarını gördüm. Kimsenin artık sokakta can güvenliği yok. Cenaze çok kalabalıktı. Milletvekilleri, sanatçılar… Her kesimden insanlar vardı. Sendikalar oradaydı. TÜSİAD açıklama yayınlamış, Güler Sabancı konuşmuş. Bunlar önemli şeyler.” “Ben bundan sonra adalet için mücadele edeceğim. Şu an o kadar doluyum ki. Nerede ne gibi bir eylem yapılıyorsa, nereye başvuruluyorsa onu yapacağım. Zaten bitirmişler beni. Zaten beni öksüz bıraktılar. Benim evimin önüne bir ayakkabı kutusu istiyorum. Her gün Berkin evden çıkarken benden harçlık alırdı. Berkin’in harçlığını her sabah o ayakkabı kutusuna bırakacağım. O zaman belki Berkin’in katilini bulup getirirler.” “Berkin herkesin evladı. Herkes üstüne düşeni yapmalı. Benim toplumdan tek istediğim bunları yapanların yargılanması. Gündemde tutulması. Başka bir istediğim yok.” T24
Twitter'a Erişimin Engellenmesine STK ve Siyasi Partilerden Farklı Tepkiler
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (TİB), vatandaşların şikayetleri üzerine, Twitter’da kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin ihlali nedeniyle mahkemelerce erişimin engelleme kararları verildiğini duyurdu. TİB’den yapılan açıklamada, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın, 5651 sayılı kanun ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre çalışmalarını yürüttüğü hatırlatıldı. TİB açıklamasında, şu ifadelere yer verildi: “Bu kararlar, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na ulaşmış ve başkanlığımız tarafından içeriğin çıkarılması Twitter’dan istenmiştir. Ancak, mahkeme kararlarının uygulanması hususunda tüm iyi niyet çabalarımıza karşılık Twitter bu kararlara duyarsız kalmış ve mahkeme kararlarını tanımamıştır. Yurt dışı merkezli söz konusu internet sitesi Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vermiş olduğu kararları yok saymıştır. “Bu nedenle, vatandaşlarımızın ileride telafisi mümkün olmayacak mağduriyetlerinin önlenmesi için başka bir seçenek kalmadığından mahkeme kararları doğrultusunda Twitter’a erişimin engellenmesi tedbiri uygulanmıştır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, hukuk devleti ilkesi çerçevesinde mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlüdür.” Açıklamada, yurtdışı merkezli söz konusu internet sitesinin, Türk mahkemelerinin kararlarına uyarak hukuka aykırı içerikleri çıkardığı takdirde, tedbir amaçlı uygulanan erişimin engellenmesine son verileceği ifade edildi. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL Cumhurbaşkanı Gül de attığı tweetler ile tartışmaya katıldı: “Sosyal Medya Platforlarının kapatılması tasvip edilemez. Ayrıca daha önce defalarca belirtiğim gibi iletişim teknolojilerinin bugün ulaştığı noktada Twitter gibi bütün dünyada kullanılan platformlara erişimin topyekün engellenmesi teknik olarak zaten mümkün değil. Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal gibi suç oluşturan hususlar varsa, ancak mahkeme kararıyla sadece ilgili sayfalar kapatılabilir. Umarım bu uygulama uzun sürmez.” TÜRKİYE GENÇ İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, kapatmanın anayasal haklar ve küresel gerçekler bağlamında kabul edilmesinin olanaksız olduğunu söyledi. Yücelen yazılı açıklamasında, iletişim hakkının hem anayasada düzenlendiğini hem de İnsan Hakları Evrensel beyannamesi başta olmak üzere Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığını belirterek; herhangi bir yasağın ve ifade özgürlüğünün önüne konulacak her engelin karşısında olduklarını ifade etti. İfade özgürlüğünü kısıtlamanın hukuk dışı olmasının yanı sıra, akıl ve mantık dışı da olduğunu dile getiren Yücelen, “Nasıl kimse iletişim özgürlüğünü kötüye kullanarak başkalarına zarar verme hakkına sahip değil ise, hiçbir siyasi otorite de yetkilerini kullanarak yasaklamacı, dayatmacı olarak iletişim hakkını engelleme hakkında sahip değildir” dedi. BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN Twitter yasağının çok uzun süreceğini tahmin etmiyorum Hukuka güvenin tesis edilmemesi halinde Türkiye çok büyük zarar görür, yatırımcılar son üç aydır tereddütlü, bu bizim için problem. Hukuk teknolojinin gerisinde, sosyal medyadaki suçun hukuki karşılığı yok. Nokta atış uygulaması yapılamayan durumlarda mecburen tamamen engelleme seçeneğine başvuruluyor. Twitter ile bir süredir temas vardı ancak diyalog sağlıklı işlemiyordu. Ümit ederim ki sorun kendi hukuk çerçevemizde hızlı şekilde çözülür. Türkiye’de yargıya güvenin artması ve hukuk devleti kredibilitesinin kazanılması için çok ciddi adımlar atılması gerekiyor. CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ AKİF HAMZAÇEBİ Hamzaçebi, Twitter’ın kapanmasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında bireysel özgürlükleri ihlal ettiği gerekçesiyle bugün suç duyurusunda bulunacaklarını ve ayrıca sitenin yeniden açılması için savcılık kararına itiraz edeceklerini söyledi. Reuters’a Twitter yasağını değerlendiren Hamzaçebi, “Türkiye’de yönetimde artık bir zorba vardır” diyerek, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında bireysel özgürlükleri ihlal ettiği gerekçesiyle bugün suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Hamzaçebi, buna ek olarak Twitter’ın yeniden açılması için Savcılık kararına itiraz edeceklerini de aktardı. MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK Şimşek, Twitter’a erişimin engellemesinin yasakçı bir zihniyetten kaynaklanmadığını, bunun bir mahkeme kararının uygulanması olduğunu söyledi. TRTHaber’in sorularını yanıtlayan Şimşek, “Twitter’ın kapatılması yasakçı bir zihniyetten kaynaklanmıyor, öyle olsaydı diğer sosyal medyaya da uygulanırdı; bu bir mahkeme kararının uygulanması” dedi. REUTERS’A KONUŞAN ÜST DÜZEY YETKİLİ Üst düzey bir yetkili, dün akşam itibariyle Twitter’e erişimin engellenmesi ardından şu anda Facebook gibi diğer sosyal medya için alınmış bir engelleme kararı bulunmadığını söyledi. Reuters’a bilgi veren yetkili, “Twitter yönetimi ile sorunun aşılamaması nedeniyle alınan mahkeme kararı çerçevesinde erişimin engellenmesi yoluna gidildi. Şu anda Facebook gibi diğer sosyal medya için alınmış böyle bir karar yok” dedi. TWITTER KURUCUSU JACK DORSEY Jack Dorsey ise, @Jack adlı Twitter hesabından kurumun resmi politikalarıyla ilgili twitler atan @policy hesabından yazılmış bir Türkçe tweet’i yeniden paylaştı. Paylaşılan Türkçe tweet şöyleydi: “Avea ve Vodafone’dan 2444′e, Turkcell’den 2555′e START mesajı göndererek SMS üzerinden Twitter kullanmaya başlayabilirsiniz.” ERDOĞAN’IN BAŞDANIŞMANI VE MİLLETVEKİLİ YALÇIN AKDOĞAN Yalçın Akdoğan Twitter mesajında, “Bunu bir kere kapatma, yasaklama diye algılamak doğru değil. Bu bir engelleme” dedi. TÜRK SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD, Twitter’a erişimin engellenmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İnternet coğrafi sınırlar bulunmaksızın kişiler arasında bir etkileşim aracıdır ve bu özelliğiyle bilgi toplumunun temelini oluşturmaktadır. İnternette haber alma, ifade ve iletişim özgürlüğünün korunması ve bu alandaki yasal altyapının gelişen teknolojiye uyarlanması konusunda ülkemiz yasaklama dürtüsünden maalesef kurtulamamıştır. Yıllarca Youtube başta olmak üzere binlerce web sitesine erişim engellenmiş; internet yasakları ile ilgili mevzuatta olumlu yönde düzenlemeler yapılması gerekli iken, son çıkan kanun ile yasa koyucu daha da tartışmalı bir düzenlemeye imza atmıştır. Şimdi ise Twitter’ın erişime engellenmesi kararı ile karşı karşıyayız. Orantısız ve özgürlüklere aykırı bu tür yasaklamaların temelsiz korkuların göstergesi olduğu ve demokrasiye hizmet etmediği açıktır. Gerçek demokrasinin ancak halkın daha fazla bilgiye özgürce ulaşması ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması ile mümkün olabileceğini tekrar hatırlatmak isteriz.” CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Twitter hesabında, “Twitter yasağına inat özgürlüğe tweet at!” mesajını yazdı. Mesajının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Bu yasak aklın alacağı bir iş değil. Günümüz dünyasında insan hakkı ihlalleri bir ülkenin iç sorunu değildir. Eğer bir ülkede insan hakkı ihlalleri varsa o bütün dünyanın sorunudur” dedi. BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’yı ziyaret eden Emrullah İşler, gazetecilerin sorusu üzerine twitter’ın mahkeme kararı sonucu kapatıldığını söyledi. Hukuka herkesin uyması gerektiğini ifade eden İşler “Şeriatın kestiği parmak acımaz” derken şunları aktardı: “Dün gece itibariyle Twitter kapatıldı, Twitter’a erişim engellendi. Bunun nedenine bakmamız lazım. Bildiğiniz gibi son zamanlarda bir takım sistematik saldırılar var. Bazı kişilik haklarına ihlal var. Dolayısıyla bazı şahıslar mahkemelere gitmişler ve karar getirmişler, mahkeme kararı neticesinde. Bu Twittera bildirilmesine rağmen Twitter iletişimi engellemediği için ilgili görüntüleri veya kayıtları kaldırmadığından dolayı Türkiye ile TİB böyle bir tedbire başvurmuş durumda şu an itibariyle. Mahkeme kararları, hukukun üstünlüğü tabi ki herkes için geçerlidir. Şeriatin kestiği parmak acımaz diye bir sözümüz var bizim. Dolayısıyla mahkeme kararlarına herkesin uyması gerekiyor.” Başbakan Yardımcısı İşler, Niğde’de otoyol saldırısında şehit olanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilediğini belirterek, “Faillerin yabancı uyruklu çıkması da manidar.” Zete
Ümit Boyner'den Cumhurbaşkanlığı Açıklaması
Ümit Boyner Cumhurbaşkanlığı adaylığı iddialarına Twitter'dan yanıt verdi.Eski TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Twitter'dan yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanlığı'na adaylığının söz konusu olmadığını belirtti. Boyner, 'Sözde cumhurbaşkanlığı adaylığım hakkındaki söylenti,yakıştırma ve spekülasyonlar hiçbir surette gerçeği yansıtmamaktadır. konunun uzamasından rahatsızım. Kesin bilgi: cumhurbaşkanlığı dahil hiçbir siyasi görevle ilgilenmiyorum' dedi. Akif Haber
Gül, TÜSİAD'ın Davetini Kabul Etti
Perşembe günü Ankara'da yapılacak TÜSİAD Yüksel İstişare Kurulu Toplantısı'na Abdullah Gül'ün davet edilmesi, TÜSİAD'ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül'den yana tavır koyduğu iddiasını gündeme getirdi Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın vatan hainliği ile suçladığı TÜSİAD, Perşembe günü Ankara'da düzenlenecek Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı'na Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ü davet etti. Gül de daveti kabul etti. Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, Gül'ün bu daveti kabul etmesini, 'Gül bu daveti kabul ederek Başbakan- TÜSİAD kavgasına bakışını ortaya koymuş oluyor' şeklinde yorumladı. Çakırözer, bu davetle 'TÜSİAD’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül’den yana tavır koyduğu' iddiasının gündeme geldiğini belirtti. Erdoğan Ocak ayında TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın Başbakan Erdoğan ve AKP'nin politikalarını eleştirerek, 'Hukukun olmadığı bir ülkeye yabancı sermaye gelmez' demişti. Erdoğan, bu sözlere karşılık olarak TÜSİAD'ı 'vatan haini' ilan ederek, bundan sonra ne kendisinin ne de bakanlarının TÜSİAD ile görüşeceğinin de sinyalini vermiş “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye geleceksin, hangi yüzle?” diye konuşmuştu. Türkiye’nin en büyük sanayicilerinin bir araya geldiği TÜSİAD, ocak ayında başkanları Muharrem Yılmaz ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yaşanan “vatana ihanet” polemiğinden sonra ilk kez Ankara’ya geliyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) perşembe günü başkentte toplanacak. Kısaca anımsatmak gerekirse, TÜSİAD Başkanı Yılmaz, 23 Ocak’ta yapılan genel kurul toplantısında şu sözleri söylemişti: “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka türlü cezalarla şirketlerinin üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir.” İhanet polemiği Bu sözlere ertesi gün Başbakan Erdoğan, “Eyy TÜSİAD” diyerek çok sert bir yanıt verdi ve şunları söyledi: “Kalkıp da TÜSİAD’ın başkanı küresel sermaye gelmez ifadesi kullanamaz. Bu cümleyi kullanıyorsa bu vatana ihanettir. Sen küresel sermaye gelmez ifadesini kullanarak kendi hükümetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın.” TÜSİAD Başkanı bu sözlere, Taha Akyol’un programında yanıt vererek “Vatan haini söylemini reddediyorum. Biz ne ananas cumhuriyeti, ne muz cumhuriyeti istiyoruz. Biz çağdaş bir cumhuriyet istiyoruz” demişti. Daha da görüşmeyecekti Erdoğan, TÜSİAD’ı topa tuttuğu konuşmada bundan sonra ne kendisinin ne de bakanlarının TÜSİAD ile görüşeceğinin de sinyalini vererek “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye geleceksin, hangi yüzle?” diye konuşmuştu. İşte o gün geldi çattı. O polemikten sonra TÜSİAD ilk toplantısını bu hafta Ankara’da gerçekleştiriyor. Erdoğan sözünün gereğini yerine getirirse, YİK toplantısına kabineden kimse gitmeyecek demektir. Gül daveti kabul etti Tam bu noktada, TÜSİAD da stratejik bir adım atarak YİK toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü davet etti. Davet önemli... Ama yanıtı da bir o kadar önemli. Gül de daveti kabul ederek Başbakan- TÜSİAD kavgasına bakışını ortaya koymuş oluyor. Gül farklı telden Aslında Gül bunu ilk kez yapmıyor. 16 Ocak’ta Başbakan Erdoğan’ın iki yıldır görüşmediği Müteahhitler Birliği Başkanı’nın davetini kabul ederek yeni binalarının açılış törenine katıldı. Geçen hafta Çankaya Köşkü’nde verdiği resmi yemeğe AKP’den 17 Aralık sürecinde cemaat tartışmaları nedeniyle de ayrılan İzmir Milletvekili İlhan İşbilen ile Gülen okullarının temsilcisini davet etti. Şimdi gözler perşembe günkü toplantıda. Kulislerde, bu davetle TÜSİAD’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Gül’den yana tavır koyduğu iddiası dillendiriliyor. Cumhurbaşkanı Gül, TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu ve TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın yapacakları konuşmalardan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin bakalım ne tür mesajlar çıkacak...T24
Rıza Sarraf'a Twitter'dan Gönderme!
TÜSİAD Başkan Yardımcısı Memduh Boydak, 'Cari açığın yüzde 15'ini ben kapattım' diyen Rıza Sarraf'a sosyal medya üzerinden gönderme yaptı. Memduh Boydak, 'Rıza Zerrab'ın Royal Mobilya isminde bir şirketi var. Acaba burada da ihracat yaparak cari açığa ve Türkiye'ye katkıda bulunuyor mudur!' tweetini attı. Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınarak tutuklanan, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Rıza Sarraf'ın röportajına Boydak Holding CEO'su ve TÜSİAD Başkan Yardımcısı Memduh Boydak tepki gösterdi. Sarraf'ın, '200 ton altın ihraç edip Türkiye'ye 25 milyar TL gelir sağladım. Cari açığın yüzde 15'ini ben kapattım' sözlerine sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden gönderme yapan Memduh Boydak, şu tweeti attı: 'Rıza Zerrab'ın, Royal Mobilya isminde bir şirketi var. Acaba burada da ihracat yaparak cari açığa ve Türkiye'ye katkıda bulunuyor mudur!' Cafer ZENGİN/KAYSERİ, (DHA)
Gül: 'Siz Moralinizi Bozmayın, İşinize Gücünüze Odaklanın'
Abdullah Gül: Türkiye’nin AB konularına TÜSİAD’ın ne kadar sahip çıktığını yakından bilen bir kişiyim ben. Hepinizi gerçekten tebrik ederim TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül işadamlarına 'Önümüze başka seçimler var diye karamsarlığa kapılmamak lazım. Daha önce ortaya çıkarılan suni krizler, yeni kurallar ve düzenlemeler getirdi. O yüzden herkesin işine gücüne bakması lazım. Siz moralinizi bozmayın, işinize gücünüze odaklanın' dedi. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Ankara'da toplandı. Toplantıya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Toplantının onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasının satırbaşları şöyle: Geçmişi en iyi bilen sizlersiniz. İşadamları eli taşın altında olan insanlardır. Maaş ödeyeceksiniz, kiraları ödeyeceksiniz. Sıkıntıları da başarıları da en iyi siz bilirsiniz. Türkiye’nin yüksek enflasyon ve yüksek faizli dönemlerinde bir gecede insanların zenginleşip fakirleştiği, bütün bunları siz geçmişte yaşamışsınızdır. Onun için bu konularda hassas davranıyorsunuz. Birçok krizden de Türkiye dersini alarak yoluna devam ediyor. Başta 2001 krizi olmak üzere, tarihimizin en acı krizini yaşadık. Milli gelirimizin yüzde 25’ini neredeyse kaybettik. Aldığımız derslerle, finans, banka ve kamu sektörünü yeniden yapılandırıp, çok köklü demokratik, ekonomik ve hukuk reformlarla Türkiye’yi yenilemeye başladık. ‘Geçmişi hafızamızdan atamayız’ 30 yıldan sonra enflasyon tek rakamlı seviyelere indi. Bunun için yüksek faizlerden, reel faizlerin negatife geçtiği dönemlere yaklaştık. İstihdamda Avrupa’yla mukayese ettiğimizde iyi noktalara ulaştık. Ekonomik ve demokratik reformlar, hukuk reformları el ele devam etti. Neticede Türkiye içeriden, dışarıdan bütün şoklara daha hazır hale geldi. Bunları şunun için söylüyorum. Bunları hafızamızdan atamayız. Bunları yaşayanlarsınız. Sene sonunda kar mı zarar mı ediyorsunuz, bunu bilemez haldeydiniz. Böyle bir ülkeden bugün geldiğimiz noktanın kıymetini bilip bunu daha ileriye nasıl taşıyacağız, bunu konuşmamız gerekiyor. Bu istişare toplantılarında yapacağınız değerlendirmeler neticesinde, önerileriniz, tespitleriniz ekonomi yöneticileri tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilecektir. Bu tip önlemler söz konusu olduğunda, ne kadar önlemlerinizin yapıcı önlemler gerçekleştirilirse, verdiğiniz mesajların alınmasına ne kadar çok alınmasına uygun mesajlar verirseniz, uygulamacılar da buna o derece önem gösterecektir. Bugün, şüphesiz ki Türkiye’de tartışılan çeşitli düşünceler, kanaatler var. Ama bunda ben hepsinin geçici olduğunu bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra yolu daha yükseklere çıkmaktır. Türkiye artık alt orta gelirli bir ülke değil. Bugün üst orta gelirli bir ülkeyiz ama bizim amacımız böyle devam etmek değil. Böyle devam edilebilir aslında ama hepimizin hedefi bu değil. Daha üst gelirli bir ülke haline gelmek. Çocuklarımızı ve geleceğimizi daha yüksek gelirli bir ülkede yaşatmak. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz dediğimizde, 10. 5 yıllık kalkınma planını uzmanlar iyi biliyorlardır. ‘Yüksek demokratik standartlar’ Yapacağımız şey nedir? Kimler yüksek gelirli ülke? Birinci şart tabii ki, çok yüksek demokratik standartları geliştirmek. Yüksek demokratik standartlar dediğimizde, hukukun üstünlüğü, hukukun uygulanmasında şeffaflık ve hukukun verdiği güvence. Hukuk her şeyin başıdır. Buna en açık misal, 2000’li yıllara kadar Türkiye’de yılda 1 milyar doların üstünde yabancı sermaye gelmezken hukukumuza güvenmediği için gelmiyordu. Yapılan reformlar neticesinde son 10 yıl içerisinde her sene en az 10 milyar dolar sermaye geliyorsa Türkiye’ye olan güvenden dolayıdır. Devlet sistemi içerisinde anayasal kanunlar bağlayıcıdır. Devlet sistemi içinde ayrı oluşumlar, dayanışmalar söz konusu olamaz. Türkiye’nin şeffaflaşması, Türkiye’de hukukun eşit olarak uygulanması Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke olma yolundaki en önemli sınavlarıdır. Önemli olan AB standartlarını yakalamak Avrupa Birliği aslında müzakere süreçleri bunun en iyi mekanizmalarından birisiydi. Türkiye AB’ye sadece üye olmak için girmek istemiyor ki… Herhangi bir AB ülkesinin demokratik ve hukuki standartlarına ulaşmaktır amacı… Norveç AB üyesi değildir ama müzakereleri bitirdikten sonra kendi tercihleriyle ben olmayacağım demiştir. Böyle bir ülke olma için de müzakere sürecini yürütmemiz ve bütün fasılları yerine getirmemiz gerekir. Bu fasılların yerine getirilmesi Türkiye’yi her anlamda yüksek standartlara ulaştıracaktır. Eğitim, yüksek gelirli bir ülke olmak için vazgeçilmez bir alandır. Üniversitelerimizin çokluğuyla övünebiliriz ama nitelik ve kalite açısından konuştuğumuzda hala çok büyük problemlerimizin olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin enerjisini boşa harcamamamız gerekir. Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde büyük sıkıntılar yaşanır ve oralarda durgunluk varken, Türkiye’nin çok büyük adımlarla büyümesi için tarihi bir fırsat çıktı karşımıza. Son dönemde büyümede biraz geriye düşüldü, bunu yine toparlayabilmemiz gerekir. İş dünyası için moral motivasyon çok önemli Türk ekonomisinin lokomotifi artık özel sektördür. Özel sektör istihdam yaramakta, vergi ödemekte ve ihracat yapmaktadır. Belli bir ölçeğin üzerindeki bütün firmalarımız, kamu firması gibi sahiplenilir ve hepinizin başarılı olmasına özen gösteririz. Tabii ki, moral, motivasyon iş dünyasında değil her alanda çok önemlidir. Türkiye, seçim döneminden geçti. Seçim döneminin ne kadar sert olduğunu hep beraber yaşadık. Şunu da unutmayın, Türk siyasi geleneği maalesef böyle. En parlak dönemlerde bile siyasi geleneğimizin yeri geldiğinde ne kadar sert olduğunu görüyoruz. Tabii ki gelişmiş ülkelerde bu tip gelenekler yok. Ben inanıyorum ki bizde de bunlar değişecektir. Bunların kimsenin moralini bozmaması gerekir. Şunun da kıymetini herkesin bilmesi lazım. İstikrar ve güven ortamı ancak büyümeyi gerçekleştirir, köklü reformlar yapılabilir. Biz önümüze bakmamız lazım, cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer seçimler var diye telaşa kapılmamak gerekir. Her şeyin kuralları belli. Mahalli seçimlerde büyük bir katılımın olduğunu gördük ama bütün hukuki mevzuat çerçevesinde itiraz mekanizması çalıştı ve hala çalışanlar da var. Halkın da ne kadar çok sahiplendiğini görüyoruz. Önemli olan kurallarda belirsizliğin olması. Herkesin işine ve gücüne bakması gerekir. Özellikle iş aleminin başarısı, hükümetin de başarısıdır, Türkiye’nin de başarısıdır, devletin de başarısıdır. Önümüze başka seçimler var diye karamsarlığa kapılmamak lazım. Moral bozmayın, işinize gücünüze odaklanın Daha önce ortaya çıkarılan suni krizler, yeni kurallar ve düzenlemeler getirdi ve her şey belli. O yüzden herkesin işine gücüne bakması lazım. Siz moralinizi bozmayın, işinize gücünüze odaklanın. Özel sektör ne kadar gelişirse, ne kadar işlerinizi büyütürseniz, ne kadar sizler başarılı olursanız, Türkiye’nin ekonomik olumlu göstergeleri de o kadar gelişir. Herkes işine gücüne soyunsun ve inanıyorum ki bu söylediklerimin herkes farkındadır. Çoğulculuk her şeyin başıdır, tartışmalar olacaktır. Önemli olan tartışmaların kırıcı, dışlayıcı olmaması, kutuplaşmamamızdır. Bunun ötesinde herkes fikrini söyleyecektir. Türkiye’nin geleceğinin parlaklığından hiçbir zaman şüphe etmiyorum. Hepimiz yeri geldiğinde düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Türkiye’nin AB konularına TÜSİAD’ın ne kadar sahip çıktığını yakından bilen bir kişiyim ben. Hepinizi gerçekten tebrik ederim, sadece kendi camianızın meseleleriyle değil, Türkiye’nin meseleleriyle de ilgilenerek güzel önerilerde bulunuyorsunuz.T24
11 Maddede Dünyanın Konuştuğu Panama Belgeleri ve Offshore Kavramına Özet Bakış
9 Mayıs'ta ikinci kısmı yayınlanan 'Panama Belgeleri (Panama Papers)',  ilk sızdırıldığı andan itibaren tüm dünyanın gündemine oturmuştu. Belgelere göre, Panama merkezli ve denizaşırı firmalarla iş yapan hukuk firması Mossack Fonseca, aralarında 12 lider ve 143 politikacının da olduğu binlerce kişi için yasadışı mali faaliyetlerde bulundu; vergi kaçırmalarına ve kara para aklamalarına yardımcı oldu.Bugüne dek yapılmış en büyük veri ifşası olan, 76 ülke ve 109 medya kuruluşundan toplam 376 gazetecinin üzerinde çalıştığı Panama Belgeleri sızıntısını kabaca toparlamaya çalışalım.