onedio
Görüş Bildir

vize serbestisi Haberleri

vize serbestisi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. vize serbestisi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Başbakan Erdoğan'dan "Geri Kabul" Genelgesi
Türkiye üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine giden göçmenlerin iadesine ilişkin Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla genelge yayımlandı. Buna göre, bütün kamu kuruluşları İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi'ne destek sağlayacak, yeni 'gönderme merkezleri' kurulacak ve mevcutların kapasiteleri artırılacak. Türkiye, ülkelerindeki savaştan, baskıcı rejimlerden ve yoksulluktan kaçarak Batı'da daha iyi yaşam umudu taşıyan insanların ya da resmi ifadesiyle 'yasa dışı göçmenlerin' geçiş güzergahlarından biri. Türkiye, 16 Aralık 2013'te Avrupa Birliği (AB) ile bir mutabakat ve bir de anlaşma imzalamıştı. Mutabakat, vize serbestisi için diyalog başlatılmasına ilişkindi. Anlaşma ise, AB ülkelerine Türkiye üzerinden giden bu insanların, yani 'yasa dışı göçmenlerin', 'geri kabulü'ne ilişkindi. Şimdi bu anlaşmanın gereklerinin hayata geçirilmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla bir genelge yayımlandı. Resmi Gazete'de yayımlanan genelgede, düzensiz göçle mücadelenin, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada önemli sorunlar arasında yer aldığı, bu süreçte en önemli araçlardan birinin geri kabul anlaşmaları olduğu belirtildi. Türkiye tarafından düzensiz göçe kaynak veya transit ülkelerle geri kabul anlaşmaları yapıldığı, bu kapsamda Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakereleri sürecinde gerekli adımlar atıldığı hatırlatılan genelgede, bu çerçevede, Türkiye ile AB arasında 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan 'Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşma'nın TBMM'nin onayına sunulduğu kaydedildi. AB ile vizelerin karşılıklı kaldırılması amacıyla 'Vize Serbestisi Diyaloğu' sürecinin de başlatıldığı bildirilen genelgede, bu sürecin başarıya ulaşması için anlaşmada taahhüt edilen yükümlülüklerin eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kapasitesi artırılacak Bu kapsamda, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'yla kurulan, göç alanına ilişkin politika ve stratejileri uygulamak ve bu konularla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamakla görevli İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün idari kapasitesi artırılarak anlaşmanın uygulanabilmesi için, düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilinceye kadar barındırılacağı geri gönderme merkezleri kurulacak ve mevcutların kapasiteleri artırılacak. AB üyesi ülkeler tarafından gelecek geri kabul taleplerinin sonuçlandırılması için gerekli teknik, idari ve kurumsal alt yapı sağlanacak, bu kapsamda AB fonlarından yararlanılacak. Geri kabul anlaşmasının olmadığı göçe kaynaklık eden ülkelerle ikili anlaşmalar imzalanacak ve halen yürürlükte olan ikili geri kabul anlaşmalarının uygulanabilirliklerinin artırılması için Dışişleri Bakanlığı ile gerekli çalışmalar yapılacak. Anlaşma kapsamındaki üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye'ye kabul edilmelerinden sınır dışı edilmelerine kadar geçecek sürede yürütülecek iş ve işlemler süratle yerine getirilecek. Düzensiz göçle mücadelenin daha etkin yürütülebilmesi için mevcut tedbirler gözden geçirilecek ve gerekli kanuni, hukuki, mali, idari ve teknik her türlü tedbir alınacak.Genelgede, düzensiz göçle mücadele konusunda ve anlaşmanın hayata geçirilmesi ile ilgili hazırlık ve uygulama aşamalarında, bütün kamu kurum ve kuruluşları tarafından İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gerekli hukuki, mali, idari ve teknik her türlü katkı ve desteğin sağlanması istendi.CNN TÜRK
AB’de Önemli Karar: Mülteci Tekneleri Artık Geri Çevrilmeyecek
Avrupa Birliği’nin sınır muhafaza teşkilatı FRONTEX’in bundan böyle mülteci teknelerini geri çeviremeyeceği açıklandı. Ancak bu mültecilerin kabul edildikten sonra Türkiye’ye gönderilmesi gündeme gelebilir.Alman medyasına göre, Avrupa Birliği’nin (AB) dış sınırların kaçak girişlerden korunması için kurduğu sınır muhafaza teşkilatı FRONTEX’in, mülteci taşıyan deniz araçlarını açık denizlere dönmeye zorlaması yasaklandı. Almanya’nın tanınmış göç uzmanlarından Petra Bendel ise FRONTEX’in bazı uygulamalarının devletler hukuku açısından tartışmalı olduğunu söyledi. Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle, AB sınır koruma teşkilatı, İtalya’daki Lampedusa açıklarında olduğu gibi, ölüm tehlikesi geçiren mültecileri kurtarmamakla suçlandığını hatırlattı. Erlangen Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Petra Brendel, FRONTEX’e yöneltilen eleştirilerle ilgili olarak teşkilatın kaçak göçü ve sınır aşırı suçları önlemek amacıyla kurulduğunu hatırlatırken, AB sınır muhafaza teşkilatının aynı zamanda boğulma tehlikesi geçiren kazazedeleri kurtarmakla yükümlü olduğunu belirterek, “Anlaşmalarda, hangi hallerde FRONTEX’in müdahale etmek zorunda olduğu ve yardımın AB ülkeleri arasında nasıl koordine edileceği de açıkça yazıyor. Ayrıca FRONTEX’in, kurtarılan mültecileri canlarına zarar gelebilecek ülkelere iade etmesi de yasak. Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi’nin 33′üncü maddesinde belirtildiği gibi, mülteci adaylarının haklarının korunması ve hangi üçüncü ülkeleree gönderilebilecekleri de anlaşmalarda yer alıyor” dedi. Alman göç politikası uzmanı Petra Brendel, mültecilerin gönderildiği ülkelerde insan haklarına ne ölçüde uyulduğunu saptamanın da FRONTEX’in görevi olduğunu belirtti. FRONTEX operasyonlarına sağlık personeli, tercüman ve hukukçuların da katılması gerektiği yönündeki isteklerinyerine getirilmesini isteyen siyasi bilgiler fakültesi öğretim üyesi Brendel, hangi mültecinin korunmaya ihtiyacı olduğunu tespit edebilmesi için kurtarma operasyonlarına katılan ekiplerin eğitilmesi gerektiğini vurguladı. FRONTEX ve münferit milli sınır muhafaza teşkilatlarının ‘geri gönderme’ uygulamasının Akdeniz’de olduğu gibi mülteci teknelerinin batmasına ve boğulmalara neden olduğu hatırlatıldı. AB’nin aldığı kararın sadece FRONTEX için geçerli olduğunu, milli sınır muhafaza teşkilatlarını bağlayıcı nitelikte olmadığı ifade edildi. Türkiye ile AB arasında geçtiğimiz Aralık ayında ‘Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni’ ile ‘Geri Kabul Anlaşması’ imzalanmıştı. Yaklaşık 3,5 yıl sürmesi beklenen vize muafiyet müzakereleri sürecinde Türkiye’nin, AB’ye Türkiye üzerinden yasadışı yollarla giriş yapan üçüncü ülke vatandaşlarını kabul edip geldikleri ülkelere göndermesi ya da oluşturulacak kamplara yerleştirmesi öngörülüyordu. DHA, ZETE
Türkiye-AB İlişkileri: Selçuk Bayraktaroğlu Röportajı
Öncelikle Araştırma ve Dokümantasyon Başkanlığı olarak çalışma alanınız ile ilgili olarak bize bilgi verebilir misiniz? Bunun yanı sıra biriminizin Türkiye’de eş güdümlü çalıştığı kurumlar var mıdır?Araştırma ve Dokümantasyon Başkanlığı, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye-AB ilişkileri konularında yürütülen akademik araştırmaları takip ederek, bu çalışmaları kurum içinde ve kurum dışında ilgili tüm kesimlerle paylaşmaktadır. Araştırma Dokümantasyon Başkanlığı ayrıca, Bakanlığımız internet sitenin genel düzenlemeleri, koordinasyonu ve siteye güncel bilgi girişinin sağlanması gibi birçok çalışmadan da sorumludur.Türkiye’nin AB Katılım Müzakereleri hangi unsurlar üzerinden yürütülmektedir?3 Ekim 2005 tarihinde düzenlenen Hükümetler arası Konferansta, Türkiye’nin AB ile yürüteceği katılım müzakerelerinin hangi usul ve esaslarla sürdürüleceğini belirleyen Müzakere Çerçeve Belgesi kabul edilmiştir. Bu belgeye göre AB Katılım Müzakereleri 3 temel unsur üzerinden yürütülmektedir:Kopenhag siyasi kriterlerinin istisnasız olarak uygulanması, siyasi reformların derinleştirilmesi ve içselleştirilmesi,AB Müktesebatının üstlenilmesi ve uygulanması,Sivil toplum diyalogunun güçlendirilmesi ve bu çerçevede hem AB ülkelerinin kamuoylarına, hem de Türkiye kamuoyuna yönelik olarak bir iletişim stratejisinin yürütülmesi.Avrupa Birliği Bakanlığı, bu 3 temel unsur çerçevesindeki tüm çalışmaları farklı mekanizmalar kurarak koordine etmektedir.Türk Dış Politikasında AB yaklaşık 50 yıldır önemli bir yer tutmaktadır. Sizce AB, Türkiye için ne anlam ifade ediyor ya da ne anlam ifade etmeli? Bunun tersi olarak da Türkiye, AB için ne anlam ifade ediyor? Türkiye’nin AB üyelik sürecini her iki taraf için de bir kazan-kazan ilişkisi olarak görmemiz gerekir. AB süreci bilhassa Türkiye’deki reformların çıpası olması nedeniyle Türkiye açısından büyük önem arz etmektedir. Zira Türkiye için asıl önemli olan AB üyesi bir Türkiye’den ziyade AB standartlarında bir Türkiye’dir. Bu nedenle her ne kadar müzakere süreci istediğimiz hızda gitmiyor olsa da, Türkiye bütün kararlılığıyla çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir.Öte yandan, önemli jeo-stratejik konuma sahip demokratik ve çağdaş bir Türkiye AB’ye büyük faydalar sağlayacaktır. Türkiye’nin katılımı, Avrupa iç pazarının büyüklüğünü arttıracak ve AB’nin küresel ekonomideki göreceli rekabet yeteneğini güçlendirecektir.Eğitimli ve dinamik nüfusu, bölgesindeki saygın konumu ve izlediği vizyoner ve çok boyutlu dış politika ile Türkiye, Birlik için gerçek bir kazanım teşkil edecektir. Türkiye’nin katılımı, AB’ye yük değil, katma değer sağlayacaktır. Bu ilişkiyi üyelik nihai hedefiyle ilerletmek hem Türkiye hem AB için stratejik bir öneme sahiptir.Açıkçası oldukça realist bir bakışa sahip olduğum için AB’nin geleceğini çok iyi görmüyorum. Özellikle tarihsel süreç içerisinde Almanya – Fransa faktörü, ekonomik krizler, son seçimlerdeki tablo ve İngiltere’nin AB’den olası ayrılık ihtimalini göz önüne aldığımızda belki 20 yıl sonra AB’nin yıkılışına şahit olabilir miyiz?Avrupa’nın mevcut durumu bazı kesimleri belli bir karamsarlığa itmiş olsa da, bu sancılı dönemin ancak daha güçlü bir dayanışma ve daha derin bir entegrasyonla aşılabileceği aşikârdır. Tarihinde birçok krize tanıklık etmiş olan AB, bu krizlerden her defasında daha güçlü bir şekilde çıkmıştır. Dolayısıyla, AB’nin bu krizden de daha güçlenerek çıkacağını söyleyebiliriz.2013 Nihai İlerleme Raporumuz sonrası açılan fasılların ne yazık ki devamı gelmedi. Üstüne bir de Türkiye’deki iç politik dinamikler eklenince süreç neredeyse kıpırdamıyor bile. Bu noktada açıkçası Türk hükümeti, AB ile olan sürecin bu şekilde devam etmesini yeterli gördüğünü ve aynı şekilde AB’nin de Türkiye ile yürüttüğü sürecin bu şekilde devam etmesini yeterli gördüğünü düşünüyorum. Her iki tarafın da mevcut durumdan mutlu olması ne yazık ki süreci ilerletmiyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?Sizlerin de bildiği gibi, 5 Kasım 2013 tarihinde Litvanya Dönem Başkanlığı döneminde 22 No’lu Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu Faslı müzakerelere açılmıştır. 3,5 yıl aradan sonra yeni bir faslın açılması katılım müzakerelerindeki durgunluğun aşılmasında önemli bir kırılma noktası olmuştur. Bu faslın açılmasıyla birlikte, 33 teknik fasıldan 14 tanesi müzakereler açılmış, bunlardan 1 tanesi de geçici olarak kapatılmıştır. Geriye kalan 19 fasıldan 16’sı AB Konseyi kararı veya bazı üye ülkelerin siyasi nitelikli tek taraflı engellemeleri nedeniyle de bloke edilmiştir. Bloke edilmemiş 3 fasıl ise genel olarak ülke ekonomisini doğrudan etkiledikleri için müzakerelerin son aşamasında ele alınan fasıllardır. Türkiye hem bloke edilmiş, hem de bu 3 fasılda AB standartlarına ulaşmak için çalışmalara tek taraflı olarak devam etmektedir.Elbette her dönem başkanlığında bir faslın müzakerelere açılması sürdürülebilir bir yaklaşım değildir. Önümüzdeki dönemde AB tarafının müzakerelere hız kazandırılması için somut ve samimi adımlar atmasını bekliyoruz.Avrupa Birliği’nde gerçekleşen son seçimlerde aşırı sağın ve kısmen de aşırı solun gücünü arttırdığını gördük. Bilindiği gibi aşırı sağın ve solun yoğunlukta olduğu bir toplulukta azınlıklara ve yeni üyelere karşı olumsuz bir bakış açısı vardır. Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen İngiltere’de bile bu durum yaşanırken ve bunun yanı sıra Türkiye’deki güncel iç politikadaki dalgalanmalar sonrası Türkiye’nin AB’ye pratik olarak girmesi mümkün müdür?Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları sadece AB’yi değil, katılım müzakerelerini yürüten bir ülke olarak Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Seçim sonuçları değerlendirildiğinde farklı tercihlerin sandığa yansıdığı, aşırı sağ ve AB karşıtı görüşleri temsil eden partilere verilen desteğin ciddi bir şekilde arttığı açık biçimde görülmektedir.Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları, Türkiye’nin AB üyeliğinin kıtanın geleceği ve huzuru açısından ne denli elzem hale geldiğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. AB’nin bu mesajı doğru bir şekilde algılayarak, Türkiye’nin katılım süreci önündeki yapay engelleri bir an önce kaldırması AB açısından büyük önem arz etmektedir.Bir önceki soru ile bağlantılı olarak Samuel Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi ekseninde Türkiye’nin teorik olarak AB’ye girmesi mümkün müdür?Anadolu, yıllarca farklı inanç ve kültürlere mensup insanların bir arada, iç içe ve karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Geniş bir coğrafyanın merkezinde yer alan Türkiye, siyasi, ekonomik ve kültürel bakımdan vazgeçilmez bir istikrar unsurudur.Bugün Türkiye medeniyetler arası diyaloğun geliştirilmesinde önemli bir rol oynamakta ve bölgesindeki barış ve istikrara büyük bir katkı sağlamaktadır. Medeniyetlerin ortak potası olan Türkiye’nin AB hedefine kilitlenmesi, tüm dünya için önemli bir kazanımdır. Türkiye’nin AB üyeliği medeniyetlerin bütünleşmesinin, farklılıkların bir arada hoşgörü içerisinde yaşatılabileceğinin ve her türlü etnik, ırksal ve dini mülahazalardan bağımsız olarak insanlığın ortak değerleri etrafında bir araya gelinebildiğinin de en güzel örneği olacaktır.Avrupa Birliği ile imzalanan “Geri Kabul Antlaşması” yaklaşık 3 sene gibi bir süreç zarfında karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmasını öngörmektedir. Ancak gerçekten planlandığı gibi 3 sene içerisinde vizeler kalkacak mı? Ayrıca, Antlaşmadaki göçmenler ve sığınmacılarla ilgili olan hususlar nasıl işleyecek? 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan Geri Kabul Anlaşması ve beraberinde imzalanan Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni, vizesiz Avrupa’ya giden yolu açacak en önemli gelişmelerden birisi olmuştur. Bu iki metnin eşzamanlı olarak imzalanması Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nın şartlarını ancak Türk vatandaşlarına AB üyesi ülkelere vizesiz seyahat imkanı tanınması ile kabul edeceğinin bir göstergesidir. Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinin ardından 3 – 3,5 yıllık bir hazırlık süreci sonrasında AB, Türkiye tarafından şartların yerine getirilip getirilmediğine karar vererek vize konusunda muafiyete onay verecektir. Aynı şekilde Türkiye’nin de AB’nin vize muafiyetine ilişkin taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda Geri Kabul Anlaşması’nı askıya alması mümkündür.Küçük bir ihtimal de olsa Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini sonlandırması sizce ticari ilişkileri ne yönde etkiler; çünkü malumunuz ticaretimizin %50’ye yakını AB üye ülkeleri ile? Bildiğiniz üzere Türkiye-AB ilişkilerinin en güçlü olduğu alanlardan birisi ekonomik işbirliğidir. Nitekim 2013 İlerleme Raporu’nda da ifade edildiği üzere 2012 yılında toplam 123 milyar Avro olarak gerçekleşen Türkiye-AB ikili ticareti 2013 yılında da artarak devam etmiştir. Türkiye-AB arasındaki ticaret hacmi sayesinde, Türkiye AB’nin altıncı en büyük ticari ortağı olurken AB ise Türkiye’nin en büyük ticari ortağı olmuştur. Ayrıca Türkiye’nin toplam ticaretinin yaklaşık % 40’ı AB ile gerçekleşmekte ve Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık % 71’i AB’den gelmektedir.Ekonomik verilere bakıldığında şu anda Türkiye’nin performansı, birçok AB üyesi ülkeye kıyasla çok daha iyi durumdadır. Ayrıca OECD tahminlerine göre Türkiye, bu büyüme oranlarını sürdürdüğü takdirde 2050 yılında dünyanın ve Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biri olacaktır.Son dönemde Erasmus’un Türkiye ayağının sonlandırılacağı ya da Türkiye’ye ödenen hibe miktarının düşürüleceği konuşulmaktadır. Konu ile ilgili olarak bize bilgi verebilir misiniz? Daha önce “Hayatboyu Öğrenme Programları” bünyesinde yürütülen Comenius, Erasmus, Leonardo da Vinci, Grundtvig Programları ile Gençlik Programı ve 5 uluslararası işbirliği programı (Erasmus Mundus, Tempus, Alfa, Edulink ve Sanayileşmiş Ülkelerle İşbirliği Programı) da dâhil edilerek “Erasmus +” Programı adı altında toplanmıştır. 2014-2020 yılları arasında programlara başvurular bu yapı doğrultusunda işleme alınacaktır. Bunun dışında Türkiye’nin alacağı hibe payında kısmi bir azalma öngörülmekle birlikte Programın Türkiye ayağının sonlandırılacağı bilgisi doğru değildir.Son olarak Türkiye için AB’nin Şangay 5’lisine bir alternatif olabileceğini düşünüyor musunuz?Türkiye’nin AB üyeliği stratejik bir hedef ve vizyon çerçevesinde yarım asırdır devam etmektedir. AB perspektifi, Türk dış politikamızın en önemli unsurlarından birisini oluşturmakta ve Türkiye’nin dış politikasının diğer boyutlarını desteklemektedir.Türkiye bir yandan AB ile üyelik müzakerelerini yürütürken, diğer taraftan NATO’nun etkin bir üyesi olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı, G-20, OECD, Dünya Ticaret Örgütü gibi birçok bölgesel ve uluslararası kuruluşlarda etkin rol oynamaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin AB ile ilişkisi, başka örgütlerle işbirliği geliştirmesine engel teşkil etmemektedir.Türkiye’nin çok yönlü dış politikası gereği farklı uluslararası kuruluşlarla ilişkiler yürütüyor olmasını Türkiye’nin AB üyelik hedefinin bir alternatifi olarak değil, tam aksine tamamlayıcısı olarak görmek gerekir. AB sürecini kararlılıkla sürdüren Türkiye, farklı bölgelerle ve ülkelerle işbirliğini geliştirmeye devam edecektir.Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü ile işbirliğine de bu pencereden bakmakta fayda vardır.
'Hasta Adam' Artık Avrupa
Başbakan Davutoğlu, Avrupalıların, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri için kullandığı 'hasta adam' teriminin artık Avrupa için kullanılır hale geldiğini söyledi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Türkiye ve İngiltere ekonomilerinin bir araya gelmesi Avrupa Birliği açısından da Brüksel açısından da bir çare olabilir' dedi.Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Borsa İstanbul ve Türk İhracatçılar Birliğince, İstanbul Finans Merkezi Girişiminin işbirliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansının medya sponsoru olduğu 'İstanbul: Bölgesel Merkez, Küresel Aktör Forumu'na hitap etti.İngilizce yaptığı ve TRT'den simültane çeviriyle yayınlanan konuşmasında Davutoğlu, İstanbul ve Londra'nın, şehir kültürü ve geleneği bakımından birbirine benzediğini, iki büyük, güçlü geleneğin iki şehirde de yaşatıldığını söyledi.Londra'nın, yurt dışında ziyaret ettiği ilk şehir olduğunu dile getiren Davutoğlu, o dönemde gittiği kitabevlerine, Başbakan olması nedeniyle şimdi gitmekte zorluk çektiğini anlattı. Davutoğlu, kitabevlerine her zaman zaman ayırmaya çalıştığını kaydetti.Modern ekonomiyi anlamak için Londra'yı, geleneksel ekonomiyi anlamak için de İstanbul'u anlamak gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:'Bu iki gelenek bir araya gelerek, küresel ekonomiyi ortaya koymaktadırlar. Modern ekonominin merkezi Londra, sermaye piyasasındaki zorluğu aşmak açısından geleneksel piyasalarla bir araya gelmekte. Bu birlikteliğin bir araya gelmesi, küresel ekonomiyle geleneksel ekonominin bir araya gelmesi şeklinde ortaya konmakta. Türkiye ve İngiltere ekonomilerinin bir araya gelmesi Avrupa Birliği açısından da Brüksel açısından da bir çare olabilir.''Londra ve İstanbul alternatiftir'Başbakan Davutoğlu, geçen hafta Brüksel'de olduğunu, şimdi farklı alternatiflere bakmak gerektiğini ifade ederek, 'Farklı alternatif burada. Londra ve İstanbul alternatiftir, Doğu ve Batı'nın bir araya gelmesi. Avrupa ancak bu iki gelenek bir araya gelirse, entegre bir Avrupa ekonomisi haline gelebilir ancak. Gelişmekte olan Türkiye ekonomisi ve uzun soluklu modern ekonomi geleneği İngiltere, Londra ve İstanbul birlikte olduğunda zorlukları aşma konusunda Avrupa güçlü hale gelebilir' diye konuştu.Türkiye'nin küresel aktör şeklinde kendini ortaya çıkardığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin bu yıl G20 dönem başkanlığını yürüteceğini hatırlattı.'Hasta adam...'Davutoğlu, Avrupalıların, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde 'hasta adam' şeklindeki açıklamalarının bulunduğunu, 20. yüzyılın başında bunun, Avrupa açısından kullanılan bir terim haline geldiğini anlattı. 21. yüzyılın başında ise Türkiye'nin öne çıktığını ifade eden Davutoğlu, 'Çünkü, demokratik meşruiyet, siyasi istikrarın güven unsurunu aşılaması gibi son 12 yılda Türkiye'de öne çıkan unsurlar söz konusu' dedi.Birçok gözlemcinin, 2014 yılı açısından Türkiye ile ilgili pek çok şüpheler ortaya koyduğunu söyleyen Davutoğlu, 'Çünkü Suriye'de, Ukrayna'da kriz söz konusuydu. Çevrede zorluklar söz konusuydu ve bazı paralel yapıların çabaları söz konusuydu ekonominin istikrarsızlaştırılması açısından. Bir de iki seçim söz konusuydu. Seçimler siyasi meşruiyet açısından çok önemli. Aynı zamanda ekonomi açısından çok önemli' değerlendirmesinde bulundu.Türkiye'de hükümetin ortaya koyduğu çalışmalar sonucu, 2014'ten bu yana bütçe açığının azaldığına işaret eden Davutoğlu, '2013 Türkiye için kritik bir yıldı ve 1.3 milyon yeni iş imkanı ortaya konuldu. Siz burada Avrupa'da ne kadar iş kaybı söz konusu olduğunu gördünüz. Avrupa Birliğindeki kriz olmadan önce Türkiye üye olmuş olsaydı Türkiye'deki ortaya koyulan iş imkanları çerçevesindeki buradaki zorluklar da azalmış olabilirdi' diye konuştu.Türkiye'deki ekonomik büyümenin yüzde 3 olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bu akamın beklentilerinin altında kaldığını, ancak bu oranın kalkınmakta olan ülkelerin üzerinde olduğunu söyledi.Davutoğlu, şöyle devam etti:'Bu büyüme oranı ikinci en büyük Avrupa'da ve OECD'de üçüncü en büyük rakamları ortaya koymakta. Şimdi bizim büyüme oranlarının da yükselmesini beklemekteyiz ve enflasyonun da azalmasını beklemekteyiz. Mayıs'a kadar yüzde 6'lı oranlara düşmesini beklemekteyiz enflasyonun. Bu açıdan bakacak olursak 12 yıl Türkiye açısından başarıydı. Dünya ekonomisi daralırken, Türkiye ekonomisi büyüdü ve dünya ekonomisi büyürken daha önceden, hükümetimiz öncesinde daralma söz konusuydu Türkiye'de. Bu şunu ortaya koymakta ekonomik çareler, ekonomik programlar çok önemli ancak siyasi istikrar bundan daha da önemli. Bunları görmekteyiz. Siyaset ve ekonomi diye ayrı ayrı konuşmaktan ziyade 'siyasi politik ekonomi' kavramını ortaya koymaktayız ve bu çerçevede bütün projeler çerçevesinde bunun farkında olunması gerekmektedir.'Başbakan Davutoğlu, siyasi istikrar ile ekonomik akıcılığın, ekonomik rasyonelliğin bir arada olması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, ''Biz Türkiye olarak bakacak olursak etkili bir hükümete, siyasi bir istikrara sahibiz ve 2023 için de bir vizyona sahibiz. Vizyona sahip olan ülkeler arasındayız da aynı zamanda. Biz burada bütün bunları bir araya getirmenin gerekliliğine inanmaktayız' şeklinde konuştu.AB'nin vize serbestisini anladığını düşünmüyorumBaşbakan Davutoğlu, bölgesel merkez olmanın önemine değinerek, Orta Avrupa'dan Doğu Asya'ya, Japonya ve Çin'e kadar bütün Avrasya bölgesinde İstanbul'un bir merkez olduğunu dile getirdi.Türkiye'nin 65'ten fazla ülkeyle vize serbestisi anlaşması yaptığını anımsatan Davutoğlu, bu çalışmaların Türkiye'nin dinamizm içinde olması için yapıldığını ifade etti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Bunu Avrupa Birliğinin tam anlamıyla anlamış olduğunu düşünmüyorum. Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin ortaya koyduklarının çok çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Ve bizler, bunu gerçekleştiriyoruz çünkü Türkiye'nin kaynakları, petrol ya da doğal kaynaklar değil insan kaynaklarıdır. Ve insanımız nereye istiyorsa serbest bir şekilde gidebilmeli. Afrika'ya açılmak istiyorsa bunu gerçekleştirebilmeli.'Türkiye'nin Afrika için özel politikalar geliştirdiğini anlatan Davutoğlu, bunun, Türkiye'nin Afrika, Asya ve Avrupa için Doğu Asya ve Latin Amerika arasında bölgesel bir merkez olması amacı taşıdığını belirtti.'Başarılı bir testti'Davutoğlu, Türkiye'de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki konum değişiminin yumuşak şekilde yaşandığına dikkat çekerek, 'Bu gerçekten başarılı bir testti ve yumuşak bir geçiş çerçevesinde gerçekleşti' ifadesini kullandı.Hükümet programı çerçevesinde, 25 sektörel dönüşüm programı hazırlandığını anlatan Davutoğlu, buradaki amaçlarının ekonomide ve insan gücündeki kalitenin ortaya konulması ve eğitimdeki kalitenin yükseltilerek, TEKNOPARK'ların oluşturulması olduğunu aktardı.Toplumun ve ekonominin dönüşmesi konusunda teknolojik yatırımların önemini vurgulayan Davutoğlu, teknolojik ürünlerin ortaya konulması konusunda da çalışmalar yürüttüklerini anlattı.'İstanbul tarihi kimliği korunarak merkez olmalı'Davutoğlu, Napolyon Bonapart'ın, 'Dünya tek bir ülke olsaydı hangi şehir başkent olurdu' sorusuna, 'İstanbul' yanıtını verdiğini anımsatarak, İstanbul'un tarihi kimliğinin korunarak bir merkez olması gerektiğini söyledi.İstanbul'un zaten coğrafi olarak merkez olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Ancak finansal merkez olmak size bağışlanmış bir unsur değil. Ancak bu bir politikanın ürünü olabilir. Bu çerçevede bir politikanın ürünü olarak ortaya çıkmakta. Bölgesel anlamda değil ama finansal olarak önemli olan şehirler söz konusu. Ancak İstanbul'a bakacak olursak kendiliğinden bölgesel merkez ve aynı zamanda önemli başarılarla birlikte İbrahim Turan başkanlığında Borsa İstanbul'un ve hükümetimizin ortaya koyduğu yaklaşımlarla birlikte İstanbul aynı zamanda finansal merkez olma yolundadır' şeklinde konuştu.Son 3 yılda küresel finansal merkez endeksinde İstanbul'un önemli bir sıçrama kaydettiğini belirten Davutoğlu, 72'nci sıradan 42'nci sıraya çıkarak, 30 basamak yükseldiğini, bu durumun hızlı şekilde sürmesini umduğunu söyledi.Ekonomide dönüşüm programıSermaye Piyasası Kanunu'nun 2012'de ortaya konduğunu anımsatan Davutoğlu, bu konuda yasal çerçevelerinin hazır olduğunu bildirdi.Davutoğlu, 25 sektörde dönüşüm programını duyurduklarını dile getirerek, şöyle devam etti:'İstanbul, sektörlerin dönüşümüyle ilgili elbette finansal merkez yaklaşımımızı da bu noktada çalışmalarımıza bir hedef unsuru ortaya koymaktayız. Daha kapsamlı, daha çeşitlilik arz eden bir sermaye piyasası, elbette ki yeterli yasa ve yeterli yaklaşımlarla gerçekleşebilir. Gerçek sektör ve sermaye piyasası arasında da bu çalışmaların eş güdüm içerisinde ortaya koyulması gerekmektedir. Türkiye'nin stratejisi bütün bunları ne şekilde bir araya getirebiliriz, reel sektör ve finansal sektör açısından ne şekilde biz desteğimizi her ikisine birden ortaya koyabiliriz, üretimin artırılması konusunda ne şekilde bütün bu hususları birlikte yükseltebiliriz, bunlara bakmaktayız. Aynı şekilde bankacılık sektörü çerçevesinde.''Bugün yeni bir adım atmaktayız'Borsa İstanbul'un da bu stratejinin, temel omurgasını ortaya koyduğuna işaret eden Davutoğlu, 'Bugün bizler yeni bir adım atmaktayız, yeni bir yere adım atmaktayız. Bu güzel şehirleri bir araya getirerek, 'benim şehrim' olarak tanımlayabileceğim şehri bir araya getirerek, küresel ekonominin şekillenmesi konusunda bu birlikteliğin, bu evliliğinin çok fazla yeni sonuçlar ortaya çıkarabileceğini düşünmekteyim. Türk ve İngiltere ekonomisi açısından. Aynı zamanda Avrupa ve dünya ekonomisi açısından. Borsa İstanbul ve Londra Borsası'nı tebrik etmek istiyorum. Bu stratejinin gerçekleşmesi açısından ne zaman desteğe ihtiyacınız olursa hükümetimiz yanınızda olacaktır' değerlendirmesinde bulundu.NotlarPrograma, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ile Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turan da katıldı.Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının ardından hatıra fotoğrafı çektirildi.AA
Başbakan Davutoğlu: 'Hiçbir Komisyon Üyesiyle Konuşmamaya Özen Gösterdim'
Başbakan Davutoğlu, iki günlük resmi ziyaret için geldiği Londra'da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Davutoğlu, '62'inci hükümet olarak bundan sonra 2023 hedefini kapsamlı bir şekilde uluslararası yatırımcılarla paylaşma imkanı buldum. Türkiye'nin önümüzdeki dönem, yabancı yatırımcılar için cazip bir atmosfer olduğunu görmekten memnuniyet duydum.' dedi.Yüce Divan OylamasıDavutoğlu, 'Belli bir yasal çerçeve içinde yapılır. Bu sürede yorum yapmak yasal değildir. AK Parti olarak açık bir tavır sergiledik. Hiçbir komisyon üyesiyle konuşmamaya özem gösterdim. Genel Kurul'da oylanacak. Vekalet bıraktım, oy kullanacak. Yalçın Bey kullanacak.'Paralel Yapı Operasyonu...'Maalesef devletimizin tarihinde ciddi bir şekilde karşı karşıya kaldığımız olumsuz bir tablodur' diyen Davutoğlu, 'Devletin gizli güvenlik toplantılarını kriptolu telefonlar dinlendi. Bu bir casusluk faaliyetidir. Bizim görevimiz kim olursa olsun böyle bir ihanetin ortaya çıkması için bütün çabayı göstermektedir. Bu süreç kararlı bir şekilde devam edecek. Bir daha hiç kimse TC devletinin güvenlik toplantılarını dinleme cesaretini gösteremeyecektir' diye konuştu.Cameron a gönderilen mektup.Davutoğlu, 'İngiltere'deki Müslüman kanaat önderleri ile görüşeceğim. Türkiye'nin Avrupa'daki olaylarla ilgili hassasiyetini paylaşacağım. Paris yürüyüşünde de beraberdik. Avrupa kıtası çok kültürlü bir kıtadır. Herkesin görüşüne saygı duyulmalıdır.' dedi.Hrant Dink Ölüm Yıldönümü...Davutoğlu, 'Hrant Dink bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Ben kendisini tanıyan biriyim. Herhangi bir vatandaşımızın öldürülmesi bizim duyarlı olmamız gereken bir konudur. Verdiğim mesajla çağrıda bulunuyoruz. Bu insani bir çağrıdır. İnsani ve ahlaki bir konudur. Ümit ederiz 2015 yılı 1915 yılı üzerinde düşmanlıkların üretildiği bir yıl olmayacaktır. Elimizden gelen çabayı gösterdik gösteriyoruz. Türkiye ve hükümetimiz hiçbir zaman bu konuda ön yargıya sahip olmadığını gösterdik. Hrant Dink aydın bir kanaat önderidir. Katledilmiştir. Bizim vatandaşlarımızın can güvenliği devletimizin teminatındadır. Umarım bu mesaj her iki tarafa da gider. Ve bu yıl savaş acılarından dostluk üretebiliriz. Bu mesajın temel içeriği budur. Herhangi bir hesap için yapılmış değildir.Davutoğlu, Borsa İstanbul ile Londra Borsası arasında işbirliği anlaşması töreninde konuştuBAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, 'İstanbul Küresel Aktör Forumu'nda Londra Borsası ve Borsa İstanbul arasındaki işbirliği anlaşmasının imzalanmasının öncesinde yaptığı konuşmada finans merkezi olarak İstanbul'un önemine vurgu yaptı. Başbakan Davutoğlu, 'Benim için Londra ilk kez ziyaret ettiğim şehirdir. İngiltere'ye geldiğimde kitabevlerine gitmeye zaman ayırmaya çalışmaktayım' diyerek Londra'nın kendisi için öneminde de değindi.'İki büyük geleneği ve kültürü, şehir ve şehir kültürü bakımından İstanbul ve Londra'da şehir kültürünü görmekteyiz' diyen Başbakan Davutoğlu, İstanbul ve Londra'nın finansal açıdan önemine değinerek şunları kaydetti:'Geleneksel ekonominin merkezi İstanbul'du ve Londra'ya bakacak olursak modern ekonominin başkenti. Modern ekonomiyi anlamak için Londra'yı anlamak zorundasınız. Geleneksel ekonomiyi anlamak istiyorsanız da İstanbul'u anlamak zorundasınız. Bu iki gelenek bir araya gelmekte ve kendilerini küresel ekonomi olarak ortaya koymaktalar.'Londra ve İstanbul kent ekonomilerinin bir araya gelmesinin dünya ve Avrupa açısından da büyük önem taşıdığını belirten Davutoğlu, 'Bu iki ekonominin bir araya gelmesi AB ve Brüksel için de bir çare olabilir' dedi.Türkiye'nin G20 üyeliğine de değinen Başbakan, geleneksel ve küresel aktör ayrımında Türkiye'nin küresel bir aktör olarak öne çıktığını vurguladı.HASTA ADAM YAKIŞTIRMASI 21. YY'DA AVRUPA İÇİN KULLANILMAYA BAŞLANDI'Hasta adam yakıştırması Osmanlının son döneminde kullanılmakta iken 21. Yy'ın başında Avrupa için kullanılmaya başlandı. Avrupa için kullanılan bir terim haline geldi' diyen Başbakan Davutoğlu, ekonomisinin kendi dönemlerinde güçlendiğini ifade etti. Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:'2014'ten u yana bütçe açığı azaldı ve bu çerçevede Türkiye'nin bütçe fazlası veren bir ülke olduğunu ifade etmekteyim. Bütçe açığında azalma söz konusu ebetteki bunun petrol fiyatlarının inmesi de etkili oldu. Fakat 2001 yılını unutmamak gerekiyor. Burada reform mantalitesi ve rasyonel ekonomi kavramlarının ortaya çıkarılması söz konusu.'Ekonomik büyümenin beklentilerin altında yüzde 3 oranında gerçekleştiğini belirten Davutoğlu, 'Kalkınmakta olan ülkeler arasında yine de bu oran çok yüksek. Avrupa'da 2., OECD'de 3. büyük oran' dedi.'Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki görev dağılımındaki yumuşak geçiş Türkiye için önemli bir testti' diyen Başbakan Davutoğlu, siyasal istikrarın demokratik seçimlerle sağlanması gerektiğini ifade ederek siyasi istikrar ve ekonomik akılcılığın önemine değindi. 'Etkili bir hükümete siyasi bir vizyona sahibiz' diyen Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un bölgenin merkezi olduğunu vurguladı.Vize serbestisi konusuna da değinen Davutoğlu, 'Bölgesel merkez olma konumu önemli ve Türkiye bu durumda İstanbul'da bölgenin merkezi. Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin ortaya koymuş olduklarının çok önemli olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Türkiye'nin kaynakları petrol değil insan kaynağı. İş dünyası nereye gitmek istiyorsa oraya gidebilmeli' diye konuştu.NAPOLYON'DAN ALINTI YAPTIİstanbul'un kültürel ve finansal bir merkez olması konusunda Napolyon'un bir soruya verdiği cevabı hatırlatan Davutoğlu şunları söyledi:'Herkes İstanbul'u bilir ama Napolyon'un bu konuda bir sözü var. Napolyon, 'Dünya tek bir ülke olsaydı hangi şehir başkent olurdu?' sorusuna 'İstanbul' cevabını verdi. İstanbul bu anlamda bir merkez.''Küresel finansal merkez endeksine bakarsak İstanbul 30 sıra birden yükselerek 72. Sıradan 42. Sıraya yükseldi. Bugün bu güzel şehirlerin evliliğini ile küresel ekonominin gelişmesine katkıda bulunuyoruz' diyen Başbakan Davutoğlu sözlerine şöyle son verdi: 'Londra borsasını tebrik etmek istiyorum ve ne zaman desteğe ihtiyacınız olursa hükümetimiz yanınızda olacaktır.'Programın sonunda Londra Borsası ve İstanbul Borsası'ndan taraflar, karşılıklı düzenlenen anlaşmaya imza attı.Başbakan Davutoğlu'na 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' denilerek, kahve takımı hediye edildi.Davutoğlu - Cameron görüşmesi başladıBaşbakan Ahmet Davutoğlu, İngiltere'nin başkenti Londra'daki temasları çerçevesinde İngiltere Başbakanı David Cameron ile Başbakanlık Konutu'nda bir araya geldi.Cameron, Davutoğlu'nun Başbakanlık Konutu'nun bulunduğu Downing Street'de kapıda karşıladı.İkili görüşme Türkiye saatiyle 19.15'te başladı. Başbakan Davutoğlu, Cameron ile görüşmesinin ardından yabancı yatırımcılar ve şirket yöneticileriyle akşam yemeğinde bir araya gelecek. Davutoğlu daha sonra ikamet ettiği otelde Türk Sivil Toplum Kuruluşları'nın temsilcileriyle bir araya gelecek.Davutoğlu yarın öğle saatlerinde Davos Zirvesi'ne katılmak üzere Londra'dan ayrılarak İsviçre'ye hareket edecek.Başbakan Davutoğlu, İngiliz mevkidaşı Cameron ile görüştüBaşbakan Ahmet Davutoğlu, İngiltere'nin başkenti Londra'daki temasları çerçevesinde İngiltere Başbakanı David Cameron ile Başbakanlık Konutu'nda bir araya geldi.Görüşme Başbakanlık Konutu'nun bulunduğu Downing Street'de gerçekleşti.Gonca YAĞCI - Aynur TATTERSALL - LONDRA (DHA)
AB Vize Serbestisi İçin Ne İstiyor?
Vize serbestisi için toplam 72 kriterin yerine getirilmesi gerekiyor. 5 kriterde henüz AB standartlarının sağlanamadığı açıklandı. Nedir bu kriterler? AB bu kriterlerin nasıl yerine getirilmesini istiyor?
Vizesiz Avrupa 1 Temmuz'a Yetişmeyecek
AB içişleri bakanlarının Lüksemburg'daki toplantısı Türkiye'ye vize muafiyetinin gecikeceğini kesinleştirdi. Türkiye'den kriterleri yerine getirmesi isteniyor. Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Ömer Çelik de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vizesiz Avrupa seyahati hakkı düzenlemesinin 1 Temmuz'a yetişmeyeceğini söyledi.