onedio
Görüş Bildir

anksiyete Haberleri

anksiyete ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. anksiyete ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

İlk ve Son’un Başrolü Hazal Subaşı'ndan İtiraf: "Toplantıda Tuvalete Gidip 'Allah’ım Ben Ne Yapacağım?' Dedim"
İlk ve Son, güçlü senaryosu ve herkesin kendi hayatından bir parça bulabileceği hikayesiyle dikkat çekmeye devam ediyor. Yoğun duygusal sahneleriyle hafızalara kazınan dizi, izleyicileri sık sık bunalıma sürükleyen bir hikaye sunuyor. Sosyal medyada en çok konuşulan diziler arasında yerini koruyan yapımın başrol oyuncularından Hazal Subaşı, çekim sürecinde yaşadığı duygusal zorlukları paylaştı. Başarılı oyuncu, konuk olduğu İbrahim Selim ile Bu Gece programında, dizinin yoğun atmosferinin yalnızca izleyicileri değil, kendisini de derinden etkilediğini anlattı. Subaşı, yaşadığı kaygı dolu anları samimi bir şekilde ifade ederek, izleyicilerin hislerini paylaştığını vurguladı ve adeta seyircilerin içini rahatlattı.
Uyurken İstemsizce de Olsa Dişlerinizi Gıcırdatıyorsanız Buraya! Sebebini Anlatıyoruz
Uykuda diş gıcırdatma, diğer adıyla bruksizm, birçok kişinin zaman zaman karşılaştığı bir durum. Sabah uyandığınızda çenenizde bir ağrı hissediyor ya da dişlerinizde rahatsızlık yaşıyorsanız, siz de bu grubun bir parçası olabilirsiniz. Peki, neden bazı insanlar bu alışkanlığı geliştirir ve bu durumun önüne nasıl geçilebilir? Gelin, anlatıyoruz! Sizi aşağıya alalım 👇🏻Kaynak
En Kötü Anılarınızla Kapışacak O Video: Mekanda Yanlışlıkla Havai Fişek Patlatan Kızların Utanç Dolu Anları
Sizlerin de muhakkak “Keşke yaşanmasaydı” dediğiniz birkaç anınız vardır. Özellikle kalabalık ortamlarda yaşanan talihsizlikler, hele ki sosyal anksiyete durumu varsa insanın gözünü kapattığı her an gözünün önüne geliyor. İşte şimdi başına gelen talihsiz olay için böyle düşünen kızların bir videosuyla karşınızdayız. Gelin detaylara geçelim. Bakalım siz neler düşüneceksiniz…
Takıntılı İnsanlardan mısınız?
Obsesiflik bir kişilik özelliğidir ve bu özelliklerin bir kişide bulunması anormallik sayılmaz. İleri düzeye taşınması ruh hastalığı sayılabilse de ufak tefek takıntılı davranışlar hemen hemen hepimizin hayatında yer almaktadır.
Aşırı Kafein Tüketiminin Size Yapabileceği 19 Korkunç Şey
Artık ülkemizde de güne sıcacık koca bir bardak kahve ile başlayanların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar. Ancak her şeyde olduğu gibi aşırı kafein tüketiminde de büyük riskler mevcut. Sabah içtiğiniz kahvenin, öğlen tükettiğiniz kolanın vücudunuza verdiği zarar tahminlerinizin ötesinde olabilir. İşte aşırı kafein tüketiminin size yapabilecekleri.
Taurin Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Vücutta sentezlenen bu temel olmayan amino asit, diğer amino asitlerin yapı bloğudur. Taurin (taurine) kalp dokula­rında, iskelet kaslarında ve merkezi sinir sisteminde bol miktarda bulunur. Yağların sindiriminde, yağda çözünen vi­taminlerin emilmesinde ve serum kolesterol seviyelerinin kontrolünde ihtiyaç duyulur. Ayrıca beyin üzerinde koruyu­cu bir etkisi vardır. Faydaları Kalp işlevini kuvvetlendirir. Görüşü desteklemeye ve kassal bozulmayı önlemeye yardımcı olur. Anksiyete (kaygı) ve epilepsinin tedavisine yardım eder. Doğal Kaynaklar Yumurta, balık, et, süt...haber kaynağı:724saglik.org/vitamin-ve-mineraller
Size Uygun Cilt Diyeti Hangisi?
Cildin pırıl pırıl ve sağlıklı görünmesini sağlamak için artık tüm dünyada “Cilt diyeti” adı verilen geniş bir program uygulanıyor. Program, cildin analizleri yapıldıktan sonra bakım, klinik uygulamalar, beslenme ve egzersiz ile birlikte oluşturulan, cildi sorunlarından arındırıp güzelleştirmeye yarayan teşhis, tedavi ve korumayı içeriyor. Cilt diyetinin faydalarına değinen Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nihat Dik’e göre her cilt tipinin ayrı bir cilt diyeti olmalıdır. “Cildin sağlıklı ve güzel görünümü cilt diyeti ile yani beslenme, bakım ve egzersizle birlikte elde edilebilir. Bu doğrultuda alın, boyun, çene ve yanak bölgesine düzenli olarak yapılacak egzersizler de cilt sorunlarında hayli önemlidir. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta cilt diyeti her cilt tipine göre farklılık gösterir, tek tip gerçekleştirilemez. Herşeyden önce cilt tipinin belirlenerek nasıl bir cilt diyeti yapılacağının saptanması gerekir” diyen Dr. Nihat Dik, hangi cilt tipinin nasıl bir cilt diyeti uygulayacağını anlattı. Yağlı Ciltler Yağlı cildi olanlar, rafine şeker ve karbonhidratlardan, kızartmalardan, kuruyemişlerden uzak durmalıdır. Bol bol havuç, yeşilçay, glisemik indeksi düşürülmüş, kan şekeri üzerinde olumlu etkisi olan kepekli tahıllar tüketebilirler. Kahverengi makarna, yulaf, bol tahıllı un gibi… Düzenli meşrubat, reçel, jöle, dondurulmuş tatlı, kurabiye, kek, yağlı etler, pastırma, sucuk, tavuğun derisinin tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Bunların yerine Turunçgiller, kayısı, havuç, ıspanak gibi A vitamininden zengin gıdalar tüketilmelidir. Somon, uskumru, ton balığı gibi soğuk su balıkları da tercih edilebilir. Yağlı ciltlerin beslenmeyle birlikte cilt bakımları da önem taşımaktadır. Yağlı cilt sorunu yaşayanların yağ düzeylerini kontrol etmek için yardımcı olan yağsız cilt ürünleri kullandığından emin olması gerekir. Cilt her gün Sabah ve akşam köpük veya temizleme jeli ile mutlaka temizlemeli. Ayda bir siyah nokta temizliği yaptırılmalı. Fondöten ve pudra kullanmamaya özen göstermeli. Bunların yerine renkli nemlendiriciler tercih edilebilir. Yağlı ciltlerin nemlendirici kremleri de tamamen yağsız olmalı. Günlük nemlendirici için hyalüronik asit solüsyonu ya da oligopeptit ve kök hücreden zengin serum kullanmaları iyi olur. Haftada 1-2 kez asitli petlerle cildin peeling yapılarak temizlenmesi, tıkalı gözenekleri açmaya yardımcı olacak, sivilce ve akne oluşumunu önleyecektir. A vitamini mezoterapisi de bu cilt tiplerinde yüz güldürücü sonuçlar verebilmektedir. Çay ağacı maskesi de yapılabilir. Güneş koruyucuda da yağsız olanları tercih etmeliler. Kuru Ciltler Kuru ciltler, cildin nemlenmesinde faydalı olan salatalık, balık, kereviz, ceviz, fındık, kuru kayısı gibi gıdalar tüketmelidir. Bol su içmek ve taze meyve, sebze tüketmeye özen gösterilmelidir. Cildi kuru olanlar temizleme jeli ve köpük kullanmamalı. Çünkü bu cildi daha çok kurutur. Temizleme sütü ve losyonu tercih olarak önem taşımaktadır. Ayrıca aşırı sıcak ortamlardan ve güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı. Mümkünse spot ışık altında ve bilgisayar karşısında güneş koruyucu kullanılmalı. Gün içinde serum, akşamları da onarıcı yüksek nemlendiricili kremler tercih edilmeli. 5 dakika buhar banyosundan hemen sonra soğuk su ile cilt yıkanmalı. Cilt nemli iken yani cildi kurulamadan nemlendirici ya da serum sürülmeli. Hyalüronik asitli veya seramid içeren kremler kullanılmalı. Bununla birlikte mineral yağlar ve vazelin de cildin banyo sırasında emdiği suyu tutmaya yardımcı olur. Akneli Ciltler Özellikle aknelerin aktif olduğu dönemde fast food, kola, baharat, yağlı gıdalar, sigara, kafein, kuruyemiş, çikolata ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı. A vitamininden ve özellikle beta karotenden zengin gıdalar diyete eklenmeli. Örneğin; havuç, turuncu sebzeler, meyveler, bal kabağı, kayısı, domates gibi. Yağlı ve akneli bir cildi olanlarda bol su tüketimi cilt diyetinin ilk kuralıdır. Akne soru yaşayanların stresi de kontrol altında tutmalarında fayda vardır. Çünkü stres hormonları akne, rosacea, sedef gibi mevcut cilt hastalıklarının alevlenmesine neden olabilir. Stres veya anksiyete zamanlarında bu şikayetler de kötüleşme eğilimindedir. Bu tür dönemlerde yürüyüş, meditasyon, yoga yapmak iyi gelecektir. Rutin cilt bakımı ihmal edilmemelidir. Akneler azaltılırken akne eğilimli ciltler ve yaşlanan cilde onarıma uygun nemlendiriciler seçilmeli. Salisilik asit içeren temizleyiciler ile yıkayarak gözeneklerin temizlenmesi ve cilde nazik bir peeling uygulanması doğru olacaktır.
Beyniniz de Yorulabilir!
Unutkanlık, odaklanamama, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, başta dolgunluk hissi, huzursuzluk, hırçınlık, anksiyete, baş dönmesi ve isteksizlik gibi belirtiler, beyninizin yorgunluktan perişan olduğuna işaret ediyor olabilir. “Bundan 20 yıl önce asistanlığım sırasında hiç Alzheimer vakasına rastlamamıştım. Uzmanlık sınavında hocam Alzheimer hakkında soru sorabileceğini söylediğinde çok şaşırmıştım çünkü elimizde yeterli kaynak yoktu. Bugün ise sadece benim kliniğime haftada iki Alzheimer hastası geliyor. Peki ne oldu, ne değişti de Alzheimer, demansiyel sendromlar, beynin dejeneratif hastalıkları ve psikolojik hastalıklar bu kadar arttı?” Bu soruyu Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz soruyor ve yanıtını da şöyle veriyor: “Sanayileşme, kentleşme, plansız yapılaşma ve gelişen teknoloji, yaşadığımız kentlerde inanılmaz boyutta bir elektromanyetik yoğunluk oluşturdu. Bundan 50 yıl önce teknolojik seçenekler azdı, uydulardan beyinlerimize sinyal gelmiyordu. Milyonlarca cep telefonunun birbirleri ile olan sinyal alışverişi beynimizi tehdit etmiyordu. Kablosuz internet hatları beynimizi vurmuyordu. Yani elektronik cihazların elektromanyetik etkileri yoktu. Atmosferde yüzlerce televizyon ve radyonun frekansı koşuşup beynimizi tarumar etmiyordu. Neyse ki gözümüz normal ışık skalasının yüzde 5′ini görüyor; aksi takdirde bugün gözümüzün önünde dalgadan başka bir şey göremezdik. Artık sadece dumansız hava sahası değil, dalgasız hava sahası için de kampanyalar başlatmak gerekiyor.” Dr. Mehmet Yavuz’un anlattığı tablo pek umut vermiyor. Üstelik bu kirliliğin etkileri sadece ileri yaşlarda kendini göstermiyor. Daha genç yaşlarda, henüz öğrencilikten itibaren beyin yorgunluğu olarak da ortaya çıkıyor. Dr. Mehmet Yavuz, beyin yorgunluğunu şöyle tanımlıyor: “Alzheimer veya demans gibi değil, geri dönüşümü mümkün, hafıza bozukluklarının zaman içinde düzelebileceği, geçici beyin fonksiyon kaybı oluşturan bir tablo oluşturuyor. Unutkanlık, odaklanamama, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, başta dolgunluk hissi, huzursuzluk, hırçınlık, anksiyete, baş dönmesi, isteksizlik belirtileri görülüyor. Bu şikayetler sıklıkla başka sorunlarla karıştırıldığı için bu tablodan kurtulmak da zor olabiliyor.” Beyin yorgunluğunun elektromanyetik kirliliğin yanı sıra dengesiz beslenmeden metabolik hastalıklara, çalışılan ortamdan uykusuzluğa kadar birçok farklı nedeni de bulunuyor.
Yeşil Kahve Zayıflamaya Yardımcı Oluyor
Yeşil kahve son zamanlarda kilo verdirici özelliğiyle oldukça öne çıkmıştır. Diyetisyen Gülhan Koca, yeşil kahvenin nasıl pişirilmesi gerektiğini anlattı ve faydalarını sıraladı. Yapımı ve tadı diğer kahvelerden farklı olan yeşil kahveye özelliğini veren kavrulmamış olması ve metabolizmayı hızlandırmasıdır. İçtiğimiz kahveye koyu rengini veren kavrulma işlemidir. Kavurma esnasında çiğ kahvenin içindeki “klorojenik asit” bileşeni azalır. Yeşil kahve çekirdeğinde gram başına 34.4-41.6 mg klorojenik asit bulunurken, kavrulmuş kahvede ortalama 2-7 mg kadar oldukça düşük miktarlarda bulunur. Yeşil kahvenin sağlığa faydalı etkileri de içeriğindeki yüksek miktardaki klorojenik asitten kaynaklanmaktadır. Klorojenik asit, ince bağırsaktan glikozun emilmesini ve karaciğerden kana glikoz salınımını önleyerek kanda glikoz seviyesinin yükselmesini engeller. Klorojenik ve kafein sayesinde vücut yağ miktarının azalmasına ve kilo kaybına yardımcı olur. Yeşil kahve ile ilgili bilimsel çalışmalar henüz çok yeterli değildir. Metabolizmayı hızlandırır. Kilo vermeye ve yağ yakımına yardımcıdır. Kavrulmuş kahveye göre antioksidan özelliği 3 kat daha fazladır. Antioksidan özelliğiyle serbest radikallere karşı vücudu korur. Toksinleri vücuttan uzaklaştırır. Yaşlanmayı geciktirir. Enerji verir, yorgunluğa ve halsizliğe iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Yüksek kan basıncını düşürücü etkisiyle hipertansiyonu önlemeye yardımcı olur. Kalp-damar sağlığını destekler. Şeker hastalığı riskini azaltır. Tip 2 diyabette olumlu etkileri bulunmaktadır. Kansere karşı koruyucu etki gösterir. Yeşil kahvenin hazırlanışı oldukça pratik ve kolaydır. Yaklaşık olarak 1 yemek kaşığı kahve cezveye konulduktan sonra 200 ml sıcak su üzerine eklenir ve 4 dakika demlenmeye bırakılır. Sıcak olarak servis yapılır. Hamile ve emziren bayanların yeşil kahve tüketimi ile ilgili yeterince güvenilir bilgi olmadığı için kullanmaları sakıncalı olabilir. Fazla miktarlarda tüketildiği takdirde içeriğindeki kafein nedeniyle anksiyete bozukluklarına, ishale, yüksek kan basıncına, idrarla kalsiyumun atılmasıyla osteoporoza sebep olabilir. Tavsiye edilen tüketim miktarı günde 2 fincandır.