onedio
Görüş Bildir

Asker Haberleri

Asker ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Asker ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bu Yeşilçam Testinde Kaçta Kaç Yapacaksın?
Türk sinemasının altın dönemine, Yeşilçam'a ışınlanıyoruz. Kemal Sunal'dan Şener Şen'e ve hatta Adile Naşit'e birbirinden efsane isimlerin en unutulmaz filmleri Yeşilçam döneminde yapıldı. Hepimizin aşina olduğu ve tekrar tekrar izlediği Yeşilçam filmleri için biraz zorlu bir test hazırlayalım dedik. Bakalım bu testte kaçta kaç yapacaksın?Buyurun testimize...
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Nükleer Savaş Uyarısı: “Bu Bir Şaka Değil”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, son günlerde ilginç gelişmelerin yaşandığı Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş hakkında yorumda bulundu. Bakan Fidan, Rusya’nın nükleer silah kullanımını gerektiren durumları içeren askeri uygulamada değişikliğe gitmesi ve Orşenik isimli balistik füzesini Ukrayna’da test etmesi sonrasında “Bu bir şaka değil” diyerek nükleer savaş konusunda uyarıda bulundu.
Yalnızca 40 Dakika Sürmüş! Dünyanın En Kısa Savaşı Olarak Tarihe Geçen Anglo-Zanzibar Savaşı
Bir dizi bölümü izlemekten veya bir futbol maçının ilk yarısını izlemekten daha kısa sürede sonuçlanan bir savaş düşünün. İşte tarihte tam olarak bu kadar kısa süren bir savaş var! 27 Ağustos 1896’da gerçekleşen Anglo-Zanzibar Savaşı, sadece 40 dakika sürerek tarihe 'dünyanın en kısa savaşı' olarak geçti. Peki, bu savaş neden ve nasıl başladı? Kökenine iniyoruz.Kaynak
Kurt Seyit Ve Şura 4 Mart'ta Seyirciyle Buluşuyor
Kıvanç Tatlıtuğ'un başrolünde olduğu Kurt Seyit ve Şura dizisi 4 Mart Salı akşamı saat 20:00'da Star TV ekranlarında izleyicisiyle buluşacakAy Yapım’ın yapımcılığında gerçekleşen, başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah ’ın paylaştığı, yılın en merak edilen dizileri arasında yer alan Kurt Seyit ve Şura'nın, önceki gün yayınlanan yeni tanıtımıyla izleyicinin karşısına 4 Mart Salı günü çıkacağı duyuruldu. İlk bölüme dair birçok ipucunun yer aldığı tanıtımda Kurt Seyit'in babası Mirza Mehmet Eminof ilk kez seyirciyle buluştu. Baba Mirza Mehmet Eminof’un 'Asker olmak için sadece at binmek yetmez, disiplinli olacaksın, savaşmak için yürekli olacaksın. Sen bir Eminof'sun Seyit. Moskova'da, Petrograd'ta hanım arkadaşların olacak ama sonunda mutlaka bir Türk kızıyla evleneceksin' sözleri, Seyit’in güzeller güzeli Rus soylusu genç Şura ile yaşayacağı büyülü aşkı ne şekilde etkileyecek? Savaşın acımasızlığı ve geçmişin ihtişam dolu yaşantısından görüntülerin yer aldığı tanıtım, prodüksiyon detaylarıyla da seyirciden tam not aldı.Kurt Seyit'in babası Mirza Mehmet Eminof karakterine Serdar Gökhan , annesi Zahide karakterine ise Şefika Tolun hayat verecek. Kurt Seyit'in silah arkadaşları Petro karakterini Birkan Sokullu , Celil karakterini ise Ushan Çakır canlandırıyor. Genç ve güzel Şura, katıldığı ilk baloda yakışıklı Türk subay Kurt Seyit ile tanışır. Şura’nın kalbi Seyit’i ilk gördüğü anda deli gibi atar. Yakın asker arkadaşları ile birlikte aynı baloda eğlenen Seyit ise henüz kim olduğunu bilmediği Şura’dan gözlerini alamaz ve sonrasında aklından çıkaramaz. Kurt Seyit ve Şura’nın Rusya’daki saltanat günlerinden işgal altındaki İstanbul’a uzanan macera dolu yolculukları aynı zamanda büyük bir aşkın da yolculuğu olacaktır. Yönetmenliğini Hilal Saral ’ın yaptığı, senaryosu Ece Yörenç ’in kaleme aldığı, müzikleri Toygar Işıklı tarafından yapılan Ay Yapım imzalı Kurt Seyit ve Şura, 4 Mart Salı saat 20:00’da Star TV ekranlarında izleyicisiyle buluşacak T24
Obama'dan Sert Rusya Açıklaması
Moskova'nın “tarihin yanlış tarafında durduğunu” söyleyen Obama, şöyle devam etti: “Dünya, Rusya'nın attığı adımları Ukrayna'nın egemenlik haklarının ve uluslararası hukukun ihlali olarak tanıma noktasında gitgide birleşiyor.” Obama Rusya'nın mevcut çizgisini izlemeye devam etmesi halinde Rusya'yı izole eden ekonomik ve diplomatik adımlar atacaklarını belirtti. Ukrayna ile Rusya arasındaki gerginlikse tırmanıyor. Ukrayna, fiili olarak Rus Ordusu'nun kontrolüne geçen Yarımada'da savaş çıkmasından endişeli. Ukrayna yönetimi, cuma günü orduyu seferberlik durumuna geçirmişti. Kiev'de bulunan Alman Heinrich Böll Vakfı'ndan Kiril Savin'e göre Ukrayna bu hamleyle 'Şayet egemenliğimize müdahale edilirse, harekete geçeceğiz' demek istiyor. Savin 'Bunun yalnızca sembolik bir adım olduğunu düşünüyorum. Ancak Rus silahlı kuvvetleri Kırım'da bir müdahalede bulunursa, işte o zaman askerî ve sivil bir cevap verileceğinden eminim' diyor. Ukrayna Rusya'ya karşı koyabilir mi? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin parlamentodan Ukrayna'ya asker gönderme yetkisi almıştı. Ukrayna geçici hükümetinin Başbakanı Arseniy Yatsenyuk, kararı 'kendilerine karşı bir savaş ilanı' olarak algıladıklarını söyledi. Yatsenyuk, ülkesinin bir felaketin eşiğinde olduğunu da vurguladı. Fakat uzmanlara göre, gerçekten bir savaş çıkması halinde Ukrayna'nın Rusya'ya askerî anlamda karşı koyması pek de mümkün görünmüyor. Ukrayna, destek için gözlerini NATO'ya çevirmiş durumda. Pazar günü Kırım Yarımadası'nda yaşananları değerlendirmek üzere bir araya gelen NATO üyesi ülkeler de Rusya'yı eleştirdi. NATO Askerî Komitesi Eski Başkanı Harald Kujat, NATO'nun yalnızca eleştiride bulunmasını yeterli bulmuyor: 'NATO'nun acil toplantıdan çok NATO-Rusya Konseyi kapsamında ve dışişleri bakanları düzeyinde iletişime geçmesi daha doğru olurdu. En azından bu tip bir adım daha etkili olurdu. Çünkü bu konsey tam da Rusya ve NATO'yu ilgilendiren bu tip güvenlik konularını ele alabilmek için kuruldu.' 'NATO Ukrayna'ya vaatte bulunamaz' Kujat NATO'nun Ukrayna'ya yardım sağlayıp sağlayamayacağı sorusuna da şöyle yanıt veriyor: 'Ukrayna NATO üyesi olmadığından, NATO herhangi bir vaatte bulunamaz. İki taraf arasında daha farklı bir yasal zemin söz konusu. Bu nedenle NATO somut bir yardımda bulunamayacaktır. Ki zaten bu tip bir adımın da doğru olacağını düşünmüyorum. Şu anda önemli olan Rusya hakkında görüş bildirmekten çok Rusya ile görüşme halinde olmaktır.' Öte yandan, Kiev'deki hükümetin Ukrayna silahlı güçlerini ne ölçüde komutasında bulundurup bulundurmadığı da bilinmiyor. Reuters haber ajansının Moskova kaynaklı haberlerine göre, Ukrayna deniz kuvvetlerine bağlı Amiral Gemisi Hetman Sahaidachny fırkateyninin Rusya silahlı kuvvetlerine katılarak Kiev'den gelen emirleri uygulamadığı belirtiliyor. Rus Senatör İgor Morozov da bir açıklama yaparak, geminin kendi komutalarına geçtiğini tasdik etti. Heinrich Böll Vakfı'ndan Kiril Savin'e göre, Yanukoviç yönetimi etkisini koruyor: 'Devlet kurumları içerisinde hâlâ Yanukoviç döneminden kalma kişiler var. Bunlar her ne kadar aktif olarak Kiev'deki yeni hükümete karşı bir adım atmasalar da, alınan kararları sabote ediyorlar.' Halk oylaması gündemde Rus silahlı kuvvetlerinin Kırım Yarımadası'ndaki askerî varlığı, bölgede Ukrayna hükümetinin etkisini de zedeliyor. Rusya yanlısı Rus Birliği Partisi Başkanı Sergey Aksenov, geçen hafta yönetimi ele aldıklarını duyurmuş ve başbakan seçilmişti. Açıklamanın hemen ardından Ukrayna İçişleri Bakanı Pavel Petrenko ise bu yönetimin yasal olmadığı uyarısında bulundu. Yeni Kırım yönetimi 30 Mart'ta Yarımada'nın özerkliği konusunda halk oylaması yapılmasını planlıyor. Oylamanın, Ukrayna'nın bölünmesi ile sonuçlanabileceğine de dikkat çekiliyor. Kırım halkının çoğunluğunun Rusça konuştuğu ve kendisini Rusya'ya yakın hissettiği belirtiliyor. ©Deutsche Welle Türkçe Marcus Lütticke / Nalan Şipar Editör: Başak Özay
Kırım'da Neler Oluyor?
Ukrayna’nın özerk Kırım bölgesinde çekildiği iddia edilen bir görüntü, bu sabah Rus savaş gemilerinden kalkan askeri MI-24 Hind savaş helikopterlerinin Ukrayna hava sahasına girerek Kırım’da Sivastopol havalimanına doğru uçtuğunu gösteriyor. Youtube’a yüklenen bu amatör videoda gözüken helikopterler, yerel medyaya göre Ukrayna Sınır Güvenliği tarafından da teyit edildi. Helikopterlerin radara yakalanmayacak şekilde alçaktan uçarak ilerledikleri gözüküyor. Zete
Putin: 'Askeri Güç Kullanımı Son Seçenek'
Ukrayna’da yaşananlar ile ilgili Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den açıklama geldi. Yaşananların meşru olmadığını söyleyen Putin, Ukrayna ile savaşmak istemediklerini Ukrayna’da Rusça konuşan vatandaşlardan bir yardım talebi geldiği takdirde ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Ancak askeri seçeneğin masada olduğunu da belirtti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna ile son günlerde yaşanan gerilim konusunda önemli açıklamalar yaptı. Yaşananların askeri bir darbe olduğunu söyleyen, “Meydandaki insanları da anlıyorum. Çünkü geçmişte yüzeysel değişiklikler yapan yönetimlere alışmışlar” diyen Putin, “İnsanlara, halka kendi geleceğine karar verme hakkının verilmesinden yanayız. Katılım hakkını kullanabilmeleri ve ülke geleceğinde söz sahibi olmalarından yanayım.' dedi. GEÇİCİ YÖNETİM MEŞRU DEĞİL Putin sözlerine şöyle devam etti: 'Geçici yönetim meşru değildir. Tek meşru devlet başkanı Yanukoviç’tir. Çünkü Yanukoviç görevden alındı ama bu süreç içinde anayasanın dışına çıkıldı. Bu prosedür kanunsuz bir prosedür. Bugün de yetkililer anayasa mahkemesini görevden alma kararı aldılar ki Avrupa standartlarına karşı bir şey... Hukuki açıdan yaşananlar mümkün değil… Bu tür talimatlar nasıl verilebiliyor.” FİNANSAL YARDIM SÖZ KONUSU Bir de işin finansal yardım kısmı var diyen Putin, “İnsani yardım açısından Kırım’a yardım edeceğiz. Tam miktar veremiyorum ama Kırım ve civarı için insani yardım ve maddi yardım çalışmalarımız devam ediyor.” dedi. “ASKERİ SEÇENEK MASADA ANCAK GEREKLİ DEĞİL' Vladimir Putin, Ukrayna'ya yönelik askeri seçeneğin masada olduğunu, ancak gerekli olmadığını söyledi. Askeri gücün kullanılmasına ilişkin henüz bir durumun oluşmadığını da belirten Vladimir Putin, “Askeri tatbikatlar önceden planlanmış tatbikatlardı. Bu tatbikatların ardından askerlere geri dönme emrini zaten verdim” diye konuştu.
Başbakan'dan Bahçeli'ye: 'İspatlamazsan Alçaksın, Adisin'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşuyor. Erdoğan konuşmasında Bahçeli'nin 'Pınarhisar'ı mumla arayacak' sözlerine cevap verirken Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi.İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:AVRUPA ZİYARETLERİBildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızın, orada yaşayan çalışan hayat kurmuş kardeşlerimizin samimi sizlere selamları var, bunu iletmek istiyorum. Perşembe günü Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gittik, ayağımızın tozuyla kardeşlerimizle bir araya geldik. Avrupalı Türk Demokrat Birliği’nin 10’ncu kuruluş yıl dönümü kapsamında düzenlediği toplantı 10 bin kişinin katıldığı bir salonda yapıldı. Daha büyük bir salon talebi vardı, ancak çeşitli bahanelerle bu karşılanmadı.Avusturya’daki vatandaşlarımız akın akın geldiler. Salon içinde ve salon dışında çok büyük bir coşku çok büyük bir heyecan söz konusuydu. Ve saatlerce orada bekleyen vatandaşlarımızın salon dışında olanları da kapalı salondaki konuşmamızı sonuna kadar dışarda izlediler, beklediler, salon içindeki toplantıdan sonra çıkıp dışarda da açık hava mitingi yaptık.Gerçekten Türkiye’yi aratmayan, mitingleri aratmayan, heyecanın coşkunun muhabbetin zirve yaptığı anları Avusturya’daki kardeşlerim bizlere yaşattılar. Ertesi gün kaldığımız otelde Avusturya Dışişleri Bakanı’nı kabul ettik. Ardından Paris’e geçtik. Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Holland ile başbaşa görüşmemiz oldu.Bir güncelleme diyebileceğim geleceğe yönelik bir plan oluşturduk. Cumartesi günü Fransa’nın, aynı zamanda Türkiye’de 1200’ü bulan Fransız şirketi var. Bunların ileri gelenlerinden bir kısmıyla kahvaltı yaptık. Paris’teki bu resmi temaslar esnasındaki yaptığımız bu görüşme, Türkiye’deki yatırımların geleceğine yönelik de bir yeni değerlendirme fırsatı verdi. arzuları talepleri nelerdir, bunları dinlemek suretiyle de bu eksiklikleri gidermek ve geleceğe yönelik de yaptıkları yatırımların daha da artırılması için taleplerimizi kendilerine ilettik.Lyon kentine geçtik. Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük kenti. Bölge valisi ve belediye başkanıyla görüşmeler yaptık. Belediye başkanı, aynı zamanda senatör. Lyon’da da yine Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği vatandaş buluşmasına katıldık. 20 bin vatandaşımızla buluştuk, hasret giderdik. Üç vatandaş buluşması gerçekleşti. İlkini Köln, ikincisi Viyana, üçüncüsü ise Lyon olmuş oldu. orada yaşayan vatandaşlarımızın morallerinin yüksek olduğunu bizzat müşahede ettim. Askerlikle ilgili konularda kolaylıklar sağladık, bulundukları ülkede oy verme hakkı, Türkiye ile ilgili irtibatlarını daha da güçlendirdi. Vatandaşlarımız ilk kez olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanacaklar. Tüm genel seçim ve halk oylamalarında Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmaksızın demokratik tercihlerini yapabilecekler. Oy kullanma tarihleri tabi ki buradan farklı olacak, bazı ülkelerde 4 bazı ülkelerde 2 gün olarak bu oy kullanma süreci devam edecek.Yurt dışında ilk tur 31 Temmuz 3 Ağustos, seçimler ikinci tura kalırsa 17 ila 20 Ağustos tarihi arasında olacak. Büyükelçiliklerimiz seçimlerinin sağlıklı şekilde yapılmasını, katılımın yüksek olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürüyorlar.Cumartesi akşamı Fransa’dan döndük. Pazar günü çalışmalarımıza devam ettik. İlk olarak Ak Parti İstanbul İl Teşkilatımızın danışma meclisi toplantısına katıldık. Ardından milli irade platformunun düzenlediği STK buluşmasına iştirak ettik. Böyle bir buluşmayı 25 Ocak’ta yapmış, gerçekten istifade etmiştik.'BİZE OY VERENLER - VERMEYENLER DİYE AYIRMADIK'Sevgili peygamberimizin “ümmetimizin ihtilafı rahmettir” diye buyurdu biliyorsunuz. İhtilaftan kasıt çatışma değildi. İstikamet belliyken, menzil belliyken, helal haram çizgileri belliyken, farklı yolların izlenmesi hayırlı bir ihtilaf olarak hazreti peygamber tarafından rahmet olarak tarif edilmişti. Her insan nevi şahsına münhasırdır. Fikirler beceriler farklı olabilir. Mezhepler meşrepler tutulan yollar farklı olabilir. Bu farklılıklar çatışmanın değil, renkliliğin yani zenginliğin belirtisidir.Biz mezheplere meşreplere kültürlere karşı eşit mesafede olduk. Kucaklayıcı olduk, yapıcı davrandık. Hiçbir ferdi grubu bize oy verenler vermeyenler diye asla ayırmadık. Asla ve asla seçim sonuçlarını önümüze almadık. Kimin nereye oy verdiğini kriter olarak kullanmadık. Bizim kriterlerimiz bellidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir.'YAŞAM TARZLARI BİZİM İÇİN ZENGİNLİK ALAMETİDİR'Bunun dışındaki her özellik, mezhep meşrep yaşam tarzları bizim için zenginlik alametidir. Türkiye’deki dini yapılanmalara cemaatlere aynen bu nazarla baktık. Bize oy versinler, yöntemlerimizi tasvip etsinler etmesinler, özgürce fikirlerini ifade edecekleri bir zemini inşa etmenin mücadelesi içinde olduk. On yıllar boyunca, örgütlenmenin, örgütlerin, dernek ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskılar oldu, zulümler yapıldı. Farklı düşünen herkes ve her grup on yıllar boyunca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük zulümlere sahne oldu.'BU KURBAN SENİNDİR, DERİSİ DE SENİNDİR'Benim kurbanım, benim kurbanımın derisi, sana ne ya. Sen buna nasıl müdahale edersin? Hayır ben nereye istiyorsam oraya vereceksin dediler. Bunların hepsine biz son verdik. Dedik ki kardeşim bu kurban senindir, derisi de senindir. Nereye istersen oraya verirsin. Hristiyan, Musevi, Müslüman tüm inanç sahiplerinin, önündeki engelleri tek tek kaldırdık kaldırıyoruz.Azınlıklara ait gayrimenkuller el konulmuştu. Şimdi bu vakıflara tek tek biz iade ettik. Gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aşmış vaziyette.Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı. Toplumu korkuttukları gibi Türkiye bölünmedi. Azınlık vakıflarıyla ibadethaneleriyle ilgili bu adım, muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü. Bu Türkiye’nin sonu olur dediler, oldu mu? Hayır. Başörtüsünü yasaklayanlar, başörtüsünün Türkiye’yi böleceğini ifade ediyorlardı. Türkiye bölündü mü? Parçalandı mı? İşte biz serbest bıraktık. Dinlerle kültürlerle inançlarla ilgili yaptığımız her reformun öncesinde, başta CHP ve MHP olmak üzere, muhalefet karanlık tablolar çizdiler. Şu dilde tv açarsanız bölünür, klavyelere özgürlük getirirseniz Türkiye parçalanır. Peki ne oldu? hiçbir dedikleri çıkmadı. Ne oldu biliyor musunuz? CHP ve MHP’nin onların egemen zihniyetlerinin bizden önceki on yıllar boyunca gereksiz yere zulmettikleri ortaya çıktı.'CHP VE MHP VARLIK ZEMİNİNİ KAYBEDİYOR'Korkuları kendileri ürettiler. Korkularla milleti tehdit ettiler. Millete istedikleri gibi istikamet çizmeye çalıştılar. Aslında şu anda CHP ve MHP’nin hırçınlaşmasının altında bu yatıyor. CHP bölünme parçalanma korkusuyla işi idare etti. Varlık zeminini kaybediyor. MHP terör korkusuyla şehitleri istismar ederek işi idare etti. Şimdi bu korku ortadan kalkınca, o da varlık zeminini kaybediyor.Bu sabah yaptığı konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı, yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor. Biz öyle konuşmayacağız. Ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı konuşma. İftiralarla dolu bir konuşma. 16 – 17 yıldır partinin başındasın geldiğin yer ortada. Ben MHP’li kardeşlerime hep sesleniyorum. MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı, olamayacak da. Bunun varlığı MHP teşkilatı için bir tehlikedir. Bu denli bir tehlikedir. Bugün yine iftiralarla dolu, yolsuzluklar şu bu filan falan.'İSPAT EDEMEZSEN ALÇAKSIN ADİSİN'Kalkıp evladıma hazine arazilerinin tahsisinden bahsediyor. Bakın bu kürsüden söylüyorum. Terör örgütünün başıyla aynı sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın adisin.Üç buçuk yıl başbakan yardımcılığı yaptık. Takımın yargılandı. Niye kaçıp gittin iktidardan? Sakarya düzce depremlerinin altında kalan sensin sen. Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ayağa kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi sizsiniz. Şu anda da beraber yandaş olduğunuz CHP o da aynı işi yaptı. CHP’nin yavrusu DSP ile beraberdiniz. Görev zararı adı altında, bu ülkede sıkıntılarının en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankasını, Halkbank’ı batırdınız. Biz Halkbank’a şahsiyetini kazandırdık, kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken, öbür tarafta aynı şekilde ziraat bankası yüzde 59’la kredi verirken. Biz bunları adeta sıfırladık, 0-5 aralığına indirdik. Bu halka zulmeden siz oldunuz.AYAKKABI KUTUSUNA MİLYARLARLA NE AVRO NE DOLAR SIĞMAZİkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum. Milyarlarla ne avro ne dolar sığmaz. O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bunu ortaya koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada, o yüzden kaçıp gittiniz. Ben davalarımı yine açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek kadar kökten binasip olan kişi bunun hesabını verecektir. Despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir.“CEMAAT MASKESİ ALTINDA İHANET ŞEBEKESİ İNŞA EDİLDİ”Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin elinden tutuyorlardı. Milletimizin değerlerinin şefkatinin merhametinin yardım etme hissiyatının görünenden çok farklı amaçla kullanıldığı acı bir şekilde ortaya çıktı. 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ince sinsi şekilde bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Öyle bir notaya geldi ki, benden olmayanın söz hakkı yaşam hakkı yoktur demeye başladı. Hiçbir alanda başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Tatmin edilemez bir hırsla, kendileri gibi her grubu son derece iğrenç metodlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan herkes, yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını dinleyerek, iftira atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler.“BUNLARIN BİZİM DÖNEMİMİZDE BÜYÜDÜKLERİ GELİŞTİKLERİ İDDİASI ASILSIZ BİR İDDİADIR”Öyle bir noktaya öyle bir azgınlık seviyesine ulaştılar ki, Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar. Orada maskeleri düştü. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulların elinden tutmak olmadığı, dertlerinin iktidar olduğu güç olduğu orada ortaya çıktı. Başta emniyet ve yargıya yerleştirdikleri maşaları dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı göründüler. Ama başka işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri geliştikleri iddiası asılsız bir iddiadır. 12 Eylül darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz 28 Şubat’ta görürsünüz. Uluslararası bazı çevrelerden özellikle de istihbarat örgütlerinden bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işlerinde tedbir adı altında 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar.“BÖCEK’TE BİZ İKİ YIL BEKLEMEDİK ONLAR ENGELLEDİ”Nasıl hukuk cinayetlerini işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet mağdurlar biliyorlardı fakat ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim de milletimin de gerçeklerden haberdar olmamız engelleniyordu. İşte böcek soruşturması. Bazıları soruyor, neden iki yıl beklediniz? Biz iki yıl beklemedik, onlar maşaları yoluyla iki yıldır soruşturmanın üzerini örtüyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz.“MASUM İNSANLARI DAHİ NASIL ZİNDANA ATTIKLARI TEK TEK ORTAYA ÇIKIYOR”Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye masum insanları dahi nasıl zindana attıkları tek tek ortaya çıkıyor. Darbeyle mücadele ediliyor görüntüsü altında masum insanların nasıl mahkum edildiği tek tek ortaya çıkıyor.“BUGÜN EVET HAYIRCILARA YARADI”2010 yılında halkın oyuyla yaptığımız anayasa değişikliği bugün geç de olsa hatan dönüşün vasıtası olmuştur. O değişikliği olmasa halen içerde olacaklardı. AİHM’e gittikleri zaman böyle bir tabloyu karşılarında bulabilecekler miydi? Hayır. Fakat biz bireysel başvuruyu getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakalamış oldular. Bugün bahçeli yine aynı şeyleri konuşuyor, diğeri konuşacak. Çünkü bunlar o referandumda biliyorsunuz bizim getirdiğimiz değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik, bugün evet hayırcılara yaradı.“HALA KENDİNE GELEMEMİŞSİN”Bazıları cezaevinden çıkınca, oradan intikam ifadeleriyle bağırıp çağırıyorlar. Sen bir defa kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Bunu bir defa hal yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada, kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz.O anayasa değişikliği olmasa 12 Eylül sorumluları yargıda da mahkum olmayacaklardı. AYM, HSYK değişikliğiyle ilgili seçimi yapmasa yargı tartışılıyor olmayacaktı. Yargı Türkiye’deki tüm devlet kurumları içinde son sıraya düşmüş durumda, güvenilirliği itibariyle.“İNANIN ORTAYA ÇOK DAHA FAZLA BİLGİ BELGE ÇIKACAK”Yargı ne CHP’nin ne MHP’nin ne Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, milletin yargısı olacak. İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak. Ben milliyetperver olan yargı mensuplarına güveniyorum. Bu süreci onlar aslına dönüştürecekler.Hem yargı hem emniyet içinde vatanını milletini seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini gönüllerini ortaya koyarak sürdürecekler. Daha önce de söyledim. Polis fezlekesine şüpheli diye isim koyacaklar, neye bakıyorlar, şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor, malum gazetelere üye mi değil mi? Buna bakıyor şüpheli yapıyorlar. Yargı bu urun temizlenmesi için cesur olmak zorundadır. Savcılarla ilgili öyle iddialar ortaya çıkıyor ki, hediyeler, tatiller vesaire. HSYK da ortada bu kadar deliller şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor. Bir ülkenin başbakanın ofisine dinleme cihazı koyulması, sadece başbakanın şahsına değil, o ülkenin tamamına yapılmış bir ihanettir.“BİZ YARGIYA MÜDAHALE ETMİYORUZ, YARGIYA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUZ”Başbakanın ofisine bu böcekleri koyanlar, kim bilir millete neler yaptılar, yapıyorlar. Binlerce on binlerce sanatçısına varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine koyuyorsa, yarın gidip hakimin savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları ne malum?Kitap yazma hazırlığını yaptı diye insanlar mahkum ediliyor. Ama dinleme cihazı koyan zanlılar, dışişleri bakanlığındaki toplantıyı dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar. Biz yargıya müdahale etmiyoruz, yargıya görevini hatırlatıyoruz. İşte 17-25 aralık’ta biz dik durmasaydık, ortada yargı diye bir şey kalmayacaktı.“O PENSİLVANYA’DAKİ (PINARHİSAR) YATIŞIMIN NEDENİ BENİM ASİLLİĞİMİN İFADESİDİR”SELAM örgütü diye bir örgüt uydurdular. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi toplamış olacaklardı. Hazırladıkları fezlekeyle, sizler burada, kendilerine tabii olmayan kim varsa alıp götüreceklerdi. Şimdi CHP MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyor.Ne diyor Bahçeli biliyor musunuz? Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın diyor. Ey Bahçeli, o Pensilvanya’daki (Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi) yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri, senin düşündüğün ya da düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o tür günler yine gelecekse, biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin…“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker” Cümlelerinden rahatsız oluyorsan bu millet seni gerekli olan yere zaten mahkum edecek.“SON KULLANMA TARİHLERİ GEÇİNCE ONLARI DA SIRTLARINDAN HANÇERLEYECEKLER”CHP MHP Pensilvanya’nın arkasında duruyorlar. Son kullanma tarihleri geçince onları da sırtlarından hançerleyecekler. Kılıçdaroğlu mu dik duracak, Devlet Bahçeli mi dik duracaklar? Şimdi ki genel müdüre kurmayacaklarını mı zannediyorsunuz? Anayasa oylamasında parlamentoda bize bu haber geldiğinde, Baykal’la ilgili onu hemen yarım saat içerisinde yayından kaldıran benim. Fakat Kılıçdaroğlu hala bunu farklı şekilde yorumlama yollarına gidiyor.“BİZ CHP İÇİN DE MHP İÇİN DE DİK DURDUK, DİK DURACAĞIZ”Çünkü kendisi o kasetle geldi. MHP’li vekillere kurduklarının aynısını Devlet Bahçeli’ye kurmayacaklar mı? Onu da yayından süratle kaldırtan biz olduk. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu sürece o kayıtları da muhafaza edecek. Gün gelecek CHP’yi MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli, o kayıtlar da ortaya çıkacak. Biz CHP için de MHP için de dik durduk, dik duracağız. Bu çetenin siyaseti yargıyı yasamayı dizayn etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. CHP ve MHP bu çeteyi korusa da biz bu çetenin inlerine gireceğiz. Zaten girdik, giriyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 47 gün kaldı. Adaylık başvurusu için de 10 günlük süre var. Son değerlendirmeleri yapacak, adayımızı 1 Temmuz Salı günü açıklayacağız. Hemen ardından yollara revan olacak. Milletimizden adayımızdan yetki isteyeceğiz.Kendileri aday olamadılar. Siyasetin güç kazanmasını istemediler. Hatta şu ifadeleri de kullandılar 'Biz cumhurbaşkanlığı makamının siyasetçi olmasını da istemiyoruz'Yani siyasetçi olmasını istemeyecekseniz de apoletli olmasını mı isteyeceksiniz? adayımız kim olursa olsun, AK Parti'nin istikametinde, heyecanında, gücünde hiçbir değişiklik olmayacak. Bu konuda yapılan tartışmaları hem gereksiz hem de art niyetli tartışmalar olarak görüyorum. Önemli olan AK Parti'yi kimin yönettiği değil AK Parti'nin ne olduğudur. Şunu unutmayın.Baki olan davalar, fanilerden öte hizmetkarlarıyla yürür. Önemli olan şahıslar isimler değil muhtevadır. Allah’a çok şükür mayası sağlam, ilkeleri politikaları sağlam bir partimiz var. AK Parti şahıslara göre istikameti değişen değil, şahıslara istikamet belirleyen bir partidir.AK Parti başta parlamento grubu olmak üzere kulislerin bir partisi olmamalıdır olamaz. Şunu da açıkça söylüyorum. Ganimet paylaşımı peşinde olmayı arzu etmek bizim şiarımız değildir. Bizim hedefimizde sadece cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. 2015’ten sonrası nasıl gidecek, bunları konuşmanın yanlış bir yaklaşım türü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bırakın küçük hesapların peşinden başkaları koşsun. Küçük hesapların peşinden muhalefet koşsun. Biz büyük bir dava çınarının kollarıyız, büyük hedeflerin peşinden koşacağız. Küçük hesapların peşinden küçük insanlar koşar.Diyarbakır’da evlatları için yüreklerini ortaya koyan ağlayan anneleri burada görüşeceğiz. Neler yaptık, neler yapabileceğimizin değerlendirmeleri yapacağız. Bizler bu anneleri yalnız bırakmamak için bütün imkanlarımızla seferber olmuş durumundayız. Başta HDP olmak üzere burada yapmaları gereken görevler var. gittik dağdan şunları aldık getirdik diyeceksin, öbür tarafta sessiz kalacağız, belediyenin önünden kalkıp gitmesi için her şeyi yapacaksın. Hani siz özgürlük barış diyordunuz? Galatasaray annelerine gösterdiğiniz ilgiyi alakayı Diyarbakır’daki annelere niye göstermiyorsunuz?haberler.com
Kurt Seyit ve Şura Dizisi Karakterleri
Yılın dizisi 'Kurt Seyit ve Şura' 4 Mart'ta yani bugün başlıyor. Nermin Bezmen'in aynı adlı romanından uyarlanan dizide kim, hangi rolde? Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah'ın başrollerde yer aldığı 'Kurt Seyit ve Şura' dizisi, 4 Mart 2014 Salı günü, saat 20.00'de, Star TV ekranlarında izleyiciyle buluşacak. Hilal Saral’ın yönetmenliğini üstlendiği dizinin senaryosu Ece Yörenç'e ait. Nermin Bezmen'in 'Kurt Seyt ve Shura' adlı kitabından uyarlanan dizi, yüzyıl başı Rusya’sından 1920’lerin İstanbul’una uzanan dönemde yaşanan tutkulu bir aşk hikayesini konu alıyor. Dizide kim, kimdir? Kurt Seyit ve Shura'nın karakterlerini tanıyalım...Kurt Seyit Eminof ve Ailesi Baba Mirza Mehmet Eminof, Kırım’ın en güzel yerlerinden biri olan Aluşta’da verimli arazilerin sahibidir. Mirza Mehmet, üç oğlunun da Aluşta’da onunla yaşamasını ve sonunda soylarını devam ettirecek Türk asıllı kızlarla evlenmelerinin hayalini kurmaktadır. Fakat Kurt Seyit’in Rus soylusu Şura ile birlikte olmayı tercih etmesi baba oğul arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmesine yol açacaktır. Kurt Seyit’in kaderi Şura’yla tanışmasının ardından tamamen değişir. Şura’yla olan ilişkisi ve Rusya’daki devrim onun içinde bulunduğu tehlikeyi daha da büyütür. Kurt Seyit’in aşkı ve ailesi için olan mücadelesi onu çok çalkantılı bir serüvenle İstanbul’a doğru yola çıkaracaktır.Kurt Seyit Eminof Kurt Seyit, Kırım’ın Türk asıllı, köklü ailesi Eminof’ların en büyük oğludur. Babası Mirza Mehmet Eminof, Rus ordusunda subaylık yapmıştır. Çocukluğundan beri babası tarafından asker olarak yetiştirilen Kurt Seyit, Rus ordusunda görev yapan onurlu, başarılı bir subaydır.Mahmut Eminof ailesinin ortanca oğlu Mehmet Kurt Seyit’in iki yaş küçük kardeşidir. Kurt Seyit’in aksine Mahmut hep çiftlikle yaşamış ve babasıyla çiftliğin yönetimine ortak olmuştur.Osman Kurt Seyit’in 6 yaş küçük erkek kardeşi Osman hayatı boyunca bir kahraman gibi hikayelerini dinlediği ağabeyi Kurt Seyit’i gözünde ilahlaştırmış, onun gibi olmak için her şeyi yapabilecek bir gençtir.Şura (Alexandra) Verjenskaya ve Ailesi Şura’nın babası Julien Verjensky soylu bir aileden gelen önemli bir ticaret adamıdır. Annesi Katherina, Julien’le sevgi dolu bir evlilik yapmış, eşine ve ailesine çok bağlı bir kadındır. Hayatındaki en önemli varlıkları kızları Nina, Valentina ve Şura’dır. Ciğerlerinden hasta olan Julien, kızları Şura ve Valentina ile birlikte Petrograd’a tedavi için geldiğinde uzun bir süre hastanede kalır. Bu süreçte Şura hayatının aşkı Kurt Seyit’i bulacaktır.  Şura (Alexandra) Verjenskaya Ailenin en küçük kızı olan güzeller güzeli Şura, Petrograd’ta ilk kez sosyeteye takdim edildiği baloda Kurt Seyit’le tanışır ve ona ilk andan itibaren aşık olur. Bu aşk her türlü engele, entrikaya rağmen güçlenerek büyürken, çeşitli zorluklarla da sınanır.  Valentina Şura’nın ablası Valentina, ailenin ortanca kızıdır. Kontrollü ve ağırbaşlı genç bir hanım olan Tina için, ailesi ve toplumdaki saygınlığı her şeyden önce gelir. Şura’nın Seyit'le yaşadığı aşk onun da hayatındaki dengeleri değiştirecektir.  Nina Şura'nın ablası, ailenin en büyük kızı Nina, bebekliğinde geçirdiği bir hastalık sonucu, zihinsel gelişim olarak kardeşlerinden geri kalmıştır. Annesine çok bağımlı olan Nina kardeşleri arasında da en çok Şura'ya düşkündür. Masumiyeti ve saflığı ile Şura’nın hayatta atacağı en önemli adımlara vesile olacaktır. Petro Borinsky ve Ailesi Zengin, asil ve nüfuzlu bir Rus ailesi olan Borinsky'ler tek oğulları Petro'ya oldukça düşkündürler. Petro'nun babası Andrei Borinsky aynı zamanda Şura'nın babası Julien'in yakın arkadaşı ve iş ortağıdır. Annesi Maria, oğlunun güzeller güzeli asil Şura ile evlenmesi için gelecek planları yapmaktadır. Petro’nun da Şura'ya karşı hislerini fark ettiğinde daha da cesaretlenecektir.  Petro Borinsky Petro, küçük yaşlarda girdiği askeri okulda Seyit’le tanışmış, çocukluk yıllarından itibaren onunla gizli bir rekabet içinde olmuştur. Petro’nun savaş alanında yaptığı bir hata, Seyit ve Petro arasındaki rekabeti Petro açısından gizli bir düşmanlığa dönüştürür. Seyit’in Şura’ya olan aşkı, bu düşmanlığı daha da büyütecektir.Celil Kırım’lı Türk asıllı bir ailenin çocuğu olan Celil, Kurt Seyit’in hem çocukluktan beri en yakın dostu hem de orduda omuz omuza savaştığı silah arkadaşıdır. Bolşoy baş balerini Tatya'ya deli gibi aşıktır. Celil’in Rusya’dan İstanbul’a süren hüzünlü hikayesinde, yanında hep Kurt Seyit ve Şura olacaktır.  Tatya Sanatçı bir aileden gelen Tatya Rusya’nın en ünlü balerinidir. Moskova’da bir gösteri sonrasında Celil’le tanışır. İlk andan itibaren birbirlerine delicesine aşık olurlar. Seyit’in ve daha sonra da Şura’nın en yakın dostu olan Tatya, onların bir araya gelmesinde kritik bir rol oynar.. Kendi aşkı için de her türlü zorluğu göze alır ve Celille birlikte, tehlikeli bir maceraya doğru yola çıkar.  Barones Lola Seyit'in eski sevgilisi, dul Barones Lola, eski eşinden miras kalan unvanı sayesinde toplumda tanınır bir isimdir. Güçlü kişiliği, uluorta konuşulmayan ama herkes tarafından bilinen çapkınlığı, ona karşı mesafe konmasına sebep olsa da, her türlü davetin aranan ismi olmaya devam etmektedir. Seyit’in Şura’ya olan aşkını gören Barones Lola, ilk kez huzursuz olur.  Güzide Seyit’lerin Kırım’daki komşu çiftliğinde ablasının yanında kalan Güzide’nin hayatı, olaylı bir günde Celil’le karşılaşmasıyla değişir. Celil’den çok etkilenen Güzide, iki kelime konuştuğu Celil’i, günler haftalar aylar içinde kendi kafasında büyütür ve o resme aşık olur. Güzide ile Celil’in yolları zaman zaman kesişir zaman zaman tamamen ayrılır, ama İstanbul’da çok hüzünlü bir aşk hikayesi onları beklemektedir.